"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ : Trabzon Bölge Adliye Mahkemesi 5. Hukuk Dairesi
KARAR : Ek karar kaldırılarak istinaf başvurusunun esastan reddi
İLK DERECE MAHKEMESİ : Trabzon 4. İş Mahkemesi
Taraflar arasındaki alacak davasından dolayı yapılan yargılama sonunda İlk Derece Mahkemesince davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.
Kararın davacı vekili tarafından istinaf edilmesi üzerine, İlk Derece Mahkemesinin 04.07.2023 tarihli ek kararı ile; istinaf dilekçesinin miktardan reddine karar verilmiştir.
Ek kararın davacı vekili tarafından istinaf edilmesi üzerine, Bölge Adliye Mahkemesince ek karar kaldırılarak asıl karara yönelik yapılan istinaf başvurunun esastan reddine karar verilmiştir.
Bölge Adliye Mahkemesi kararı davacı vekili tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:
I. DAVA
Davacı vekili dava dilekçesinde; belirsiz süreli sürekli iş sözleşmesiyle davalı işyerinde işçi olarak çalıştığını, dosyasında belirtilen ücretle ve sunulan nöbet çizelgelerinde belirtilen biçimde ulusal bayram ve genel tatillerin tümünde ve dinî bayramlara denk gelen günlerde çalıştığını belirterek fazla çalışma, ulusal bayram ve genel tatil ücreti ile toplu iş sözleşmesinden kaynaklanan ikramiye ile sosyal haklarının davalıdan tahsiline karar verilmesini talep etmiştir.
II. CEVAP
Davalı vekili cevap dilekçesinde; davacının fazla çalışma yapmadığını, tatil günlerinde herhangi bir çalışması bulunmadığını ve cevap dilekçesinin ıslahı suretiyle zamanaşımı def'inde bulunduklarını savunarak davanın reddini istemiştir.
III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
1. İlk Derece Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen asıl kararı ile; yerleşik içtihatlar uyarınca kanuni süre içinde verilen cevap dilekçesinin ıslahı suretiyle zamanaşımı def'inde bulunulabileceği, davacının Orman Bakanlığına bağlı işyerinde 15.06.1989 tarihinde mevsimlik işçi olarak işe başladığı, 19.10.2007 tarihinde kadroya geçtiği, sendika üyesi olduğu, toplu iş sözleşmesi hükümlerine göre Orman Genel Müdürlüğü işyerlerinde yargılamalara da konu olan yevmiye tespiti sorununun çözümlendiği, toplu iş sözleşmesi hükümlerine uygun olarak diğer işçilerin yanında davacı işçinin de toplu sözleşme dönemlerinde bulunduğu kadro unvanı itibarıyla uygun emsal kadro unvanı değerlendirilerek yevmiye tespiti ilerlemesi yapıldığı, 14.01.2014 tarihinde tebliğ edilerek imzasının alındığı, davacının kaloriferleri yaktığı kış aylarında haftalık 45 saati aşan bir çalışmasından bahsedilemeyeceği, kalorifer yakılmayan yaz aylarında davacının laboratuvarda çalıştığı, kayıtlara göre haftalık 45 saati aşan çalışmalar bulunduğu tespit edildiğinden geçici görev yolluğu belgelerine dayalı olarak fazla çalışma alacağının hesaplandığı, eksik ödenen akdi ikramiye ve ilave tediye alacağı bulunduğu, arazi tazminatına hak kazanmadığı, nüfus kaydı incelendiğinde davaya konu dönem ile ilgili olarak davacının toplu iş sözleşmesinde yer alan doğum yardımı, evlenme yardımı ve maluliyet/ölüm yardımı almaya hak kazanmadığı, davacının yaptığı işin ağır işler kapsamında olmadığı, ayrıca işyerinde servisten yararlandığından davacının ağır işlerde çalışma primi ve servis alacağı bulunmadığı, yine bekçi ve yangın işçisi olmadığından yıpranma tazminatı ile yangınla mücadele primine hak kazanmadığı, ücret bordrolarında toplu iş sözleşmelerinde yer alan yemek yardımı, giyim yardımı, teşvik priminin tahakkuka bağlandığı, davacının toplu iş sözleşmesinden kaynaklı sosyal hak yardım alacağı bulunmadığı gerekçesiyle davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.
2. Kararın davacı vekili tarafından istinaf edilmesi üzerine, İlk Derece Mahkemesinin 04.07.2023 tarihli ek kararı ile; istinaf dilekçesinin miktardan reddine karar verilmiştir.
IV. İSTİNAF
A. İstinaf Yoluna Başvuranlar
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen asıl ve ek kararlarına karşı süresi içinde davacı vekili istinaf başvurusunda bulunmuştur.
B. İstinaf Sebepleri
Davacı vekili; davacı yönünden verilen kararın kesin olduğundan bahsedilemeyeceğini, dava belirsiz alacak davası olarak açıldığından alacak miktarlarının tümüne dava tarihinden itibaren faiz yürütülmesi gerektiğini, cevap dilekçesinde zamanaşımı def'inde bulunulmadığını, davacıya ilave tediye ödemesi yapılmadığını, bordrolarda buna ilişkin tahakkuk bulunmadığını, toplu iş sözleşmesinden kaynaklanan sosyal hakların hesaplanmamasının hatalı olduğunu, fazla çalışmalarının eksik hesaplandığını ayrıca zamanaşımı süresinin bütünüyle yanlış değerlendirildiğini belirterek İlk Derece Mahkemesi ek ve asıl kararlarının ortadan kaldırılması istemi ile istinaf yoluna başvurmuştur.
C. Gerekçe ve Sonuç
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile; hükmün ileriye yönelik etkisi olduğundan kararın kesin olmadığı belirtilerek İlk Derece Mahkemesinin 04.07.2023 tarihli ek kararının kaldırılmasına karar verildikten sonra asıl karara yönelik yapılan istinaf incelemesinde; cevap dilekçesinde zamanaşımı def'inde bulunmayan davalının, dilekçesini ıslah ederek zamanaşımı def'inde bulunmasının hukuken mümkün olduğu, davalı İdare tarafından 01.03.2019 tarihli dilekçe ile cevap dilekçesi ıslah edilerek zamanaşımı def'inde bulunulduğu, İlk Derece Mahkemesinin zamanaşımı def'ini gözetmesinde isabetsizlik bulunmadığı, davalı İdare tarafından dosyaya sunulan ödeme belgeleri, ücret bordroları ve toplu iş sözleşmeleri değerlendirilerek davacının ispat ettiği alacakların ispatlanan hâle uygun olarak hüküm altına alındığı, faiz başlangıç tarihlerinin belirlenmesinde hata bulunmadığı gerekçesiyle davacı vekilinin istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmiştir.
V. TEMYİZ
A. Temyiz Yoluna Başvuranlar
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacı vekili temyiz isteminde bulunmuştur.
B. Temyiz Sebepleri
Davacı vekili; dava belirsiz alacak davası olarak açıldığından alacak miktarlarının tümüne dava tarihinden itibaren faiz yürütülmesi gerektiğini, cevap dilekçesinde zamanaşımı def'inde bulunulmadığını, davacıya ilave tediye ödemesi yapılmadığını, bordrolarda buna ilişkin tahakkuk bulunmadığını, toplu iş sözleşmesinden kaynaklanan sosyal hakların hesaplanmamasının hatalı olduğunu, fazla çalışmalarının eksik hesaplandığını ayrıca zamanaşımı süresinin bütünüyle yanlış değerlendirildiğini belirterek Bölge Adliye Mahkemesi kararının ortadan kaldırılması ve İlk Derece Mahkemesi kararının bozulması istemi ile temyiz yoluna başvurmuştur.
C. Gerekçe
1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme
Uyuşmazlık, cevap dilekçesinin ıslahı suretiyle zamanaşımı def'inde bulunulup bulunulmayacağı, fazla çalışma hesabı, toplu iş sözleşmesinden kaynaklanan sosyal haklara hak kazanıp kazanmadığı ve faiz başlangıç tarihlerine ilişkindir.
2. İlgili Hukuk
1. 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun (6100 sayılı Kanun) 107 nci maddesi, 369 uncu maddesinin birinci fıkrası ile 370 ve 371 inci maddeleri.
2. 4857 sayılı İş Kanunu'nun 32 nci ve 41 inci maddeleri.
3. 6772 sayılı Devlet ve Ona Bağlı Müesseselerde Çalışan İşçilere İlave Tediye Yapılması ve 6452 Sayılı Kanunla 6212 Sayılı Kanunun 2 nci Maddesinin Kaldırılması Hakkında Kanun'un 1 vd. maddeleri.
4. 6356 sayılı Sendikalar ve Toplu İş Sözleşmesi Kanunu'nun 39 uncu maddesi.
5. Dairemizin 27.10.2021 tarihli ve 2021/10852 Esas, 2021/15039 Karar sayılı ilâmında zamanaşımı def'ine ilişkin Dairece benimsenen ilkeler şu şekilde ifade edilmiştir:
"...
Zamanaşımı, alacak hakkının belli bir süre kullanılmaması yüzünden dava edilebilme niteliğinden yoksun kalmasını ifade eder. Bu tanımdan da anlaşılacağı üzere zamanaşımı, alacak hakkını sona erdirmeyip sadece onu "eksik bir borç" haline dönüştürür ve "alacağın dava edilebilme özelliği"ni ortadan kaldırır.
Bu itibarla zamanaşımı savunması ileri sürüldüğünde, eğer savunma gerçekleşirse hakkın dava edilebilme niteliği ortadan kalkacağından, artık mahkemenin işin esasına girip onu incelemesi mümkün değildir.
Zamanaşımı, bir borcu doğuran, değiştiren ortadan kaldıran bir olgu olmayıp, salt doğmuş ve var olan bir hakkın istenmesini ortadan kaldıran bir savunma aracıdır. Bu bakımdan zamanaşımı alacağın varlığını değil, istenebilirliğini ortadan kaldırır. Bunun sonucu olarak da, yargılamayı yapan yargıç tarafından yürüttüğü görevinin bir gereği olarak kendiliğinden göz önünde tutulamaz. Borçlunun böyle bir olgunun var olduğunu, yasada öngörülen süre ve usul içinde ileri sürmesi zorunludur. Demek oluyor ki zamanaşımı, borcun doğumu ile ilgili olmayıp, istenmesini önleyen bir savunma olgusudur. Şu durumda zamanaşımı, savunması ileri sürülmedikçe, istemin konusu olan hakkın var olduğu ve kabulüne karar verilmesinde hukuksal ve yasal bir engel bulunmamaktadır.
Uygulamada, fazlaya ilişkin hakların saklı tutulması, dava açma tekniği bakımından, tümü ihlal ya da inkâr olunan hakkın ancak bir bölümünün dava edilmesi, diğer bölümüne ait dava ve talep hakkının bazı nedenlerle geleceğe bırakılması anlamına gelir.
Yargıtay Hukuk Genel Kurulunca benimsenmiş ilkeye göre, kısmi davada fazlaya ilişkin hakların saklı tutulmuş olması, saklı tutulan kesim için zamanaşımını kesmez, zamanaşımı, alacağın yalnız kısmi dava konusu yapılan miktar için kesilir.
Dava konusunun ıslah yoluyla arttırılması durumunda, mülga 1086 sayılı Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu hükümlerinin uygulandığı dönemde, ıslah dilekçesinin tebliğini izleyen ilk oturuma kadar ya da ilk oturumda yapılan zamanaşımı defi de ıslaha konu alacaklar yönünden hüküm ifade eder. Ancak Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun yürürlüğe girdiği 01.10.2011 tarihinden sonraki uygulamada, 371/2 ve 319. maddeler uyarınca ıslah dilekçesinin davalı tarafa tebliği üzerine iki haftalık süre içinde ıslaha konu kısımlar için zamanaşımı definde bulunulabileceği kabul edilmelidir.
...
Mülga 1086 sayılı Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu yürürlükte iken süre geçtikten sonra yapılan zamanaşımı define davacı taraf süre yönünden hemen ve açıkça karşı çıkmamışsa (suskun kalınmışsa) zamanaşımı defi geçerli sayılmakta iken, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun uygulandığı dönemde süre geçtikten sonra yapılan zamanaşımı definin geçerli sayılabilmesi için davacının açıkça muvafakat etmesi gerekir. Başka bir anlatımla 01.10.2011 tarihinden sonraki uygulamalar bakımından süre geçtikten sonra ileri sürülen zamanaşımı define davacı taraf muvafakat etmez ise zamanaşımı defi dikkate alınmaz.
Zamanaşımı definin cevap dilekçesinin ıslahı yoluyla ileri sürülmesi de mümkündür (Yargıtay HGK. 04.06.2011 gün 2010/ 9-629 E. 2011/ 70. K.). ..."
6. Dairemizin belirsiz alacak davasına ilişkin ilkelerinin açıklandığı 27.12.2022 tarihli ve 2022/6872 Esas, 2022/17896 Karar sayılı ilâmı.
7. Dairemizin belirsiz alacak davalarında sürpriz karar yasağına ilişkin 14.09.2020 tarihli ve 2016/26476 Esas, 2020/7547 Karar sayılı; 31.05.2022 tarihli ve 2022/5909 Esas, 2022/6892 Karar sayılı; 09.02.2022 tarihli ve 2022/829 Esas, 2022/1542 Karar sayılı ilâmları.
3. Değerlendirme
1. Tarafların iddia, savunma ve dayandıkları belgelere, uyuşmazlığın hukuki nitelendirilmesi ile uygulanması gereken hukuk kurallarına, dava şartlarına, yargılamaya hâkim olan ilkelere, ispat kurallarına ve temyiz olunan kararda belirtilen gerekçelere göre davacı vekilinin aşağıdaki paragrafın kapsamı dışındaki temyiz itirazları yerinde görülmemiştir.
2. Davacı, davasını belirsiz alacak davası türünde açmıştır. Dairemizin ilgili hukuk bölümünün (7) numaralı paragrafında belirtilen sürpriz karar yasağına ilişkin kararları da dikkate alındığında davanın belirsiz alacak davası olarak sonuçlandırılmasında isabetsizlik bulunmamaktadır. Bu durumda belirsiz alacak davasına konu fazla çalışma ücreti alacağı ile ikramiye alacağına dava ve bedel arttırım tarihinden itibaren faiz uygulanması hatalıdır. Söz konusu alacak miktarlarının tamamına dava tarihinden itibaren faize hükmetmek gerektiği hâlde anılan alacakların bir bölümüne dava tarihinden, bakiyesine bedel arttırım tarihinden itibaren faiz işletilmesi bozmayı gerektirir.
Ne var ki bu hatanın giderilmesi yeniden yargılama yapılmasını gerektirmediğinden 6100 sayılı Kanun’un 370 inci maddesinin ikinci fıkrası hükmü uyarınca kararın düzeltilerek onanması gerekir.
VI. KARAR
Açıklanan sebeple;
1. Davacı tarafın diğer temyiz itirazlarının reddine,
2. Temyiz olunan, İlk Derece Mahkemesi kararına karşı istinaf başvurusunun esastan reddine ilişkin Bölge Adliye Mahkemesi kararının ORTADAN KALDIRILMASINA, davacı tarafın temyiz itirazının kabulü ile İlk Derece Mahkemesi kararının (1) ve (4) numaralı bentlerinin hükümden çıkartılarak yerine;
" 1-) 400,69 TL brüt ikramiye alacağının dava tarihi olan 18.06.2015 tarihinden itibaren işleyecek yasal faiziyle birlikte davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
4-) 1.534,33 TL brüt fazla çalışma alacağının, dava tarihi olan 18.06.2015 tarihinden itibaren işleyecek bankalarca mevduata uygulanan en yüksek faizi ile birlikte davalıdan alınarak davacıya verilmesine," ibarelerinin yazılması suretiyle DÜZELTİLEREK ONANMASINA,
Peşin alınan temyiz karar harcının istek hâlinde davacıya iadesine,
Dosyanın İlk Derece Mahkemesine, kararın bir örneğinin Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine,
15.10.2024 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.