"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ : Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 8. Hukuk Dairesi
KARAR : Davacının istinaf başvurusunun esastan reddi, davalının istinaf başvurusunun kesinlikten reddi
TEMYİZ EDENLER : Taraf vekilleri
İLK DERECE MAHKEMESİ : Ankara 47. İş Mahkemesi
Taraflar arasındaki alacak davasından dolayı yapılan yargılama sonunda İlk Derece Mahkemesince davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.
Kararın taraf vekillerince istinaf edilmesi üzerine, Bölge Adliye Mahkemesince davalı tarafın istinaf başvurusunun usulden reddine, davacı tarafın istinaf başvurusunun ise esastan reddine karar verilmiştir.
Bölge Adliye Mahkemesi kararı taraf vekillerince temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda gereği düşünüldü:
Somut uyuşmazlıkta 696 sayılı Olağanüstü Hal Kapsamında Bazı Düzenlemeler Yapılması Hakkında Kanun Hükmünde Kararname (696 sayılı KHK) kapsamında 02.04.2018 tarihinde sürekli işçi kadrosuna geçen davacının ücretinin eksik ödendiği iddiasına bağlı fark alacak taleplerinin reddine karar verildiği, hüküm altına alınan alacakların ise davalı bakımından kesinlik sınırını aşacak mahiyette ileriye yönelik bir etkisinin bulunmadığı anlaşılmıştır.
Bölge Adliye Mahkemesi tarafından hüküm altına alınan ve davalı tarafça temyize konu edilen miktarın, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun (6100 sayılı Kanun) 362 nci maddesinin birinci fıkrasının (a) bendi gereğince karar tarihi itibarıyla Bölge Adliye Mahkemeleri tarafından verilen kararın kesinlik sınırı olan 378.290,00 TL'nin altında kaldığı anlaşılmakla; davalı vekilinin temyiz dilekçesinin miktardan reddine karar vermek gerekmiştir.
Davacı vekilinin gerekli şartları taşıdığı anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:
I. DAVA
Davacı vekili dava dilekçesinde; müvekkilinin davalı ... Hizmetler Bakanlığı ile dava dışı alt işverenler arasında imzalanan hizmet alım sözleşmesi kapsamında alt işveren işçisi olarak davalı Bakanlığa ait işyerinde belirsiz süreli iş sözleşmesi ile çalışırken 696 sayılı KHK kapsamında sürekli işçi kadrosuna geçirildiğini, sürekli işçi kadrosuna geçirildikten sonra ücretinin düşürüldüğünü, bundan dolayı ücret farkı, ikramiye farkı, ilave tediye farkı alacaklarının bulunduğunu; ayrıca davacının pandemi döneminde davalı Bakanlık tarafından yayımlanan Genelge çerçevesinde 7, 10 ve 15'er günlük nöbetler ile gece gündüz yirmi dört saat kapalı sistem çalıştığını, bu çalışma şeklinde fazla çalışma yaptığını ve ulusal bayram ve genel tatil günleri ile hafta tatili günlerinde çalıştığını, gece çalışması da yaptığını ancak bu çalışmalara ilişkin zamlı ücretlerin ödenmediğini ileri sürerek fark ücret, ikramiye ve ilave tediye alacakları ile fazla çalışma, ulusal bayram ve genel tatil, hafta tatili ve gece zammı ücreti alacaklarının davalıdan tahsiline karar verilmesini talep etmiştir.
II. CEVAP
Davalı vekili cevap dilekçesinde; davanın haksız ve hukuki dayanaktan yoksun olduğunu, davacının alt işveren nezdinde çalışmaktayken sürekli işçi kadrosuna alındığını, müvekkili Bakanlığın 23.03.2020 tarihli ve “Covid 19 Kapsamında Kamu Çalışanlarına Yönelik İlave Tedbirler” konulu yazısında da açıklandığı üzere sosyal hizmet kuruluşlarında ve bakım hizmetlerinde görevli personelin esnek çalışma kapsamı dışında bırakılacağının belirtildiğini, kovid 19 salgınıyla mücadele kapsamında kuruluşlarda 02.04.2020 tarihinde öncelikle 7 günlük sabit vardiya sistemine geçildiğini, yeni talimatla sabit vardiya sisteminin 14 gün olarak uygulanmaya başladığını, ancak test sonucu pozitif çıkan personel yerine ikame personel gerektiğinden bazı personelin vardiyalarına devam ettiğini, sonrasında 31.07.2020 tarihine kadar en az 10 günlük sabit vardiya uygulaması yönünde talimat verildiğini, sonrasında ise 31.08.2020 tarihine kadar en az 7 gün olacak şekilde sabit vardiya uygulamasına devam edilmesi talimatı verildiğini, davacının fazla çalışma, hafta tatili ile ulusal bayram ve genel tatil ücreti alacağının bulunmadığını, davacının fark alacak taleplerinin reddi gerektiğini, emsal Yargıtay kararı gereği davanın reddine karar verilmesi gerektiğini savunarak davanın reddini istemiştir.
III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile; davacı ile davalı arasında imzalanan bireysel iş sözleşmesinde ücretin asgari ücretin belli oranda fazlası üzerinden ödeneceğine dair hüküm bulunmadığı, bu nedenle davacının fark alacaklara hak kazanmadığı, dosyaya sunulan Kurum kayıtları da dikkate alındığında pandemi dönemi öncesi ağırlıklı olarak ikişer gün 08.00-16.00, 16.00-22.00, 22.00-08.00 saatleri arasında çalıştığı, günlük yarım saat ara dinlenmesi kullandığı, haftalık çalışma süresinin 45 saati geçmediği, ancak 22.00-08.00 çalışmasında ara dinlenme süresi indirildiğinde davacının günlük mesaisinin 9,5 saat olduğu, gece döneminde geçen bu çalışma nedeniyle 2 saat fazla çalışma yaptığı; pandemi döneminde ise davacının 24 saat esasına göre çalıştığının anlaşıldığı, Yargıtay ve istinaf kararları gereği bu çalışmanın ara dinlenme süreleri indirildikten sonra 14 saat ile sınırlandırıldığında davacının 11 saati aşan çalışmalarının fazla çalışma olarak değerlendirileceği, bunun yanında davacının 20.00-08.00 gece vardiyalarında ve gece dönemindeki 12 saatlik vardiyalarında kanun gereği 11 saati aşması nedeniyle 1,5 saat ara dinlenmesi indirilmesi gerektiği; ancak işverence sunulan puantajlarda daha kısa ya da daha uzun ara dinlenme süreleri verildiğinin tespit edilmesi durumunda bu süreler dikkate alınarak hesaplama yapılması gerektiği, fazla çalışma süreleri yönünden %60 zamlı olarak ve yine puantaj kaydına göre ulusal bayram ve genel tatil çalışmaları yönündense 3 yevmiye üzerinden hafta tatili ücreti tespit edilerek ve davacıya yapılan kısmi ödemeler düşüldükten sonra 13.01.2023 tarihli bilirkişi raporunda yapılan hesaplamalara itibar edilip ıslah da gözetilerek davacının hesaplanan fazla çalışma ile ulusal bayram ve genel tatil ücretine hak kazandığının kabul edildiği, puantaj kayıtları ve ücret bordrolarının karşılaştırılmasında hafta tatili ve gece zammı alacaklarının toplu iş sözleşmesi hükümlerine uygun olarak hesaplanıp bordrolarda tahakkuk yapılarak ödendiği anlaşılmakla bu husustaki alacak taleplerinin reddine karar verildiği belirtilerek davanın kısmen kabulüne dair hüküm tesis edilmiştir.
IV. İSTİNAF
A. İstinaf Yoluna Başvuranlar
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde taraf vekilleri istinaf başvurusunda bulunmuşlardır.
B. İstinaf Sebepleri
1. Davacı vekili; İlk Derece Mahkemesi kararının eksik incelemeye dayalı olduğunu, davacının çalıştığı Kurumda bakıma muhtaç kişilere hizmet verildiği de gözetildiğinde davacının aynı çalışma sisteminde çalıştığının kabul edilemeyeceğini, sürekli bakım ve gözetim gerektiren kişilere hizmet veren davacının tam gün çalıştığını, işin doğası gereği çalışmaya ara vermesinin mümkün olmadığını, bu durumda fazla çalışma, ulusal bayram ve genel tatil ücreti, hafta tatili ücreti ve gece zammı alacaklarına hak kazandığını, davacının ücretinin kadroya geçirilmeden önce asgari ücretin belirli bir oran fazlası üzerinden belirlendiğini, ayrıca fazla çalışma, hafta tatili, ulusal bayram ve genel tatil ücreti alacakları ile gece zammı alacaklarına ilişkin hesaplamaların hatalı yapıldığını, mahsubun ilgili olunan aydan yapılması gerekirken toplam alacak üzerinden uygulanan mahsup işlemiyle yapılan hesaplamanın hükme esas alınmayacağını, hesap tekniğinin hatalı olduğunu belirterek İlk Derece Mahkemesi kararının ortadan kaldırılması ve davanın tüm talepler yönünden kabulüne karar verilmesi istemi ile istinaf yoluna başvurmuştur.
2. Davalı vekili; davacının tüm hak ve alacaklarının eksiksiz ödendiğini, ara dinlenmenin hatalı tespit edildiğini, hüküm altına alınan fazla çalışma, ulusal bayram ve genel tatil, hafta tatili ücreti alacaklarından dosya kapsamına uygun indirim yapılması gerektiğini belirterek İlk Derece Mahkemesi kararının ortadan kaldırılması ve davanın reddine karar verilmesi istemi ile istinaf yoluna başvurmuştur.
C. Gerekçe ve Sonuç
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile; davaya konu uyuşmazlıkta davacı işçinin kadroya alınması ile birlikte işverenle imzalanan iş sözleşmesinde asgari ücretin belli bir oranı seviyesinde ücret ödeneceğinin açıkça öngörülmediği, buna göre davalı Bakanlık uygulaması yerinde olduğundan dava konusu ücret, ilave tediye, ikramiye fark taleplerin reddinin yerinde olduğu, dosyada mübrez devam çizelgeleri de göz önünde bulundurularak tespit edilen fazla çalışma ücretinin dosya kapsamına uygun olduğu, yapılan ödemelerin aylık bazda tespit edilerek mahsup edildiği, hesaplamalarda ve faiz başlangıç tarihinde hatanın bulunmadığı anlaşılmakla davacının istinaf itirazlarının yerinde görülmediği, İlk Derece Mahkemesi kararının usul ve esas bakımından hukuka uygun olduğu gerekçesiyle davalı vekilinin istinaf başvurusunun kesinlik nedeniyle usulden reddine, davacı vekilinin istinaf başvurusunun ise esastan reddine karar verilmiştir.
V. TEMYİZ
A. Temyiz Yoluna Başvuranlar
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde taraf vekilleri temyiz isteminde bulunmuşlardır.
B. Temyiz Sebepleri
1. Davacı vekili; istinaf dilekçesinde ileri sürülen sebepleri tekrar etmiş ve inceleme sırasında resen gözetilmesi gereken sair nedenlerle Bölge Adliye Mahkemesi kararının bozularak ortadan kaldırılması ve davanın tüm talepleri yönünden kabulüne karar verilmesi istemi ile temyiz yoluna başvurmuştur.
2. Davalı vekilinin temyiz dilekçesi miktardan reddedildiğinden, temyiz sebeplerine yer verilmemiştir.
C. Gerekçe
1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme
Uyuşmazlık, 696 sayılı KHK kapsamında sürekli işçi kadrosuna geçirilen davacı işçinin, kadroya geçişte düzenlenen belirsiz süreli iş sözleşmesi hükümlerine göre ücretinin tespiti ile talep edilen fark alacaklarının bulunup bulunmadığı ve fazla çalışma, ulusal bayram ve genel tatil, hafta tatili ile gece zammı ücreti alacaklarının ispatı ve hesaplanması hususlarındadır.
2. İlgili Hukuk
1. 6100 sayılı Kanun'un 369 uncu maddesinin birinci fıkrası ile 370 ve 371 inci maddeleri.
2. 696 sayılı KHK ile 375 sayılı Kanun Hükmünde Kararname'ye eklenen geçici 23 üncü madde, 4857 sayılı Kanun'un 22, 32, 41, 42, 44, 46, 47, 63 ve 68 inci maddeleri.
3. 696 sayılı KHK kapsamında kadroya geçen işçilerin geçiş aşamasındaki ücretlerinin tespiti ile bireysel iş sözleşmesinin ücrete ilişkin hükmünün ileriye etkisine ilişkin ilke ve esaslar, Dairemizin 03.05.2023 tarihli ve 2023/3001 Esas, 2023/6593 Karar sayılı ilâmında şu şekilde açıklanmıştır:
"...
2. 696 sayılı KHK'nın 127 nci maddesi ile 375 sayılı KHK'ya eklenen geçici 23 üncü madde çerçevesinde sürekli işçi kadrosuna geçirilen işçiler ile işveren arasında imzalanan iş sözleşmesinin ücrete ilişkin hükümlerinin doğru değerlendirilmesi son derece önemlidir. Dairemiz uygulamasına göre kadroya geçiş sırasında düzenlenen iş sözleşmesinde ücretin sadece asgari ücretin belli bir oranda fazlası yahut geçiş öncesindeki hizmet alım sözleşmesinde öngörülen ücret veya bu ücretin katları olarak belirlenmesi hâlinde, bu ücretin işçinin kadroya geçiş aşamasındaki ilk (temel) ücreti olduğu, taraflar arasında sonraki dönemler yönünden işvereni ücret artışı yapmakla yükümlü kılan bir düzenleme olmadığı kabul edilmektedir. Diğer taraftan iş sözleşmesinde ücretin her ay için asgari ücretin belli bir oranda fazlası şeklinde ödeneceğine yönelik hükümler ileriye etkili hükümler olarak değerlendirilmeli, bu hükümlerin sonraki dönemlere ilişkin ücret artışları yönünden işvereni bağlayacağı kabul edilmelidir.
..."
3. Değerlendirme
1. Bölge adliye mahkemelerinin nihai kararlarının bozulması 6100 sayılı Kanun'un 371 inci maddesinde yer alan sebeplerden birinin varlığı hâlinde mümkündür.
2. Temyizen incelenen karar, tarafların karşılıklı iddia ve savunmalarına, dayandıkları belgelere, uyuşmazlığa uygulanması gereken hukuk kuralları ile hukuki ilişkinin nitelendirilmesine, dava şartlarına, yargılama ve ispat kuralları ile kararda belirtilen gerekçelere göre usul ve kanuna uygun olup davacı vekilince temyiz dilekçesinde ileri sürülen nedenler kararın bozulmasını gerektirecek nitelikte görülmemiştir.
VI. KARAR
Açıklanan sebeplerle;
A. Davalı Temyizi Yönünden
Davalı vekilinin temyiz dilekçesinin miktardan REDDİNE,
B. Davacı Temyizi Yönünden
Temyiz olunan Bölge Adliye Mahkemesi kararının 6100 sayılı Kanun'un 370 inci maddesinin birinci fıkrası uyarınca ONANMASINA,
Dosyanın İlk Derece Mahkemesine, kararın bir örneğinin Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine,
16.10.2024 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.