Logo

9. Hukuk Dairesi2024/8865 E. 2024/11031 K.

Yapay Zeka Özeti

Uyuşmazlık: Fazla mesai, ulusal bayram ve genel tatil alacakları ile cezai şart alacağına uygulanan indirim oranlarının yerindeliği.

Gerekçe ve Sonuç: Bölge Adliye Mahkemesi'nin bozmaya uygun kararında, fazla mesai ve ulusal bayram/genel tatil alacaklarına uygulanan indirim oranlarının hesaplanmasında ve cezai şart alacağının belirlenmesinde hukuka aykırılık bulunmadığı gözetilerek, davacı vekilinin temyiz itirazlarının reddine ve Bölge Adliye Mahkemesi kararının onanmasına karar verilmiştir.

Karar Metni

"İçtihat Metni"

MAHKEMESİ : İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 28. Hukuk Dairesi

SAYISI : 2023/2774 E., 2024/812 K.

KARAR : Davanın kısmen kabulü

Taraflar arasında İstanbul Anadolu 1. İş Mahkemesinde görülen ve istinaf incelemesinden geçen alacak davasında verilen karar hakkında yapılan temyiz incelemesi sonucunda, Dairece Bölge Adliye Mahkemesi kararının bozulmasına karar verilmiştir.

Bölge Adliye Mahkemesince bozmaya uyularak yeniden yapılan yargılama sonucunda; davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.

Bölge Adliye Mahkemesi kararı taraf vekillerince temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda gereği düşünüldü:

Miktar veya değeri kesinlik sınırını geçmeyen davalara ilişkin nihai kararlar, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun (6100 sayılı Kanun) 362 nci maddesi uyarınca temyiz edilemez. Temyize konu edilen miktarın kesinlik sınırının altında kalması hâlinde anılan Kanun’un 366 ncı maddesi atfıyla aynı Kanun’un 352 nci maddesinin birinci fıkrasının (b) bendi uyarınca temyiz dilekçesinin reddine karar vermek gerekir.

Dosya içeriğine göre; hüküm altına alınan ve temyize konu edilen toplam miktar 182.255,41 TL olup bu miktarın Bölge Adliye Mahkemesinin karar tarihindeki kesinlik sınırı olan 378.290,00 TL’nin altında kaldığı anlaşılmakla; davalı vekilinin temyiz dilekçesinin reddine karar vermek gerekmiştir.

Davacı vekilinin gerekli şartları taşıdığı anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:

I. DAVA

Davacı vekili dava dilekçesinde; taraflar arasında 01.05.2014 tarihinde yapılan belirli süreli iş sözleşmesine istinaden 01.05.2014 tarihinden itibaren davalı Şirketin hastanesinde diş hekimi-radyolog olarak aylık net 15.000,00 TL ücretle çalıştığını, ücret ve prim alacağının ödenmemesi nedeniyle iş sözleşmesini haklı nedenle feshettiğini, resmî bayramlarda çalıştığını davacının röntgen cihazı kullandığı için radyasyona maruz kaldığını, yıllık izin yanında şua izni kullandırılması gerektiğini, iş sözleşmesinin belirli süreli olduğunu, sözleşmede karşılıklı olarak cezai şart öngörüldüğünü, davacı tarafından noter aracığıyla gönderilen 19.09.2017 tarihli ihtarname ile davalıdan sözleşmeden kaynaklanan yükümlülüklerini yerine getirmesinin istendiğini, yerine getirilmemesi üzerine davacı tarafından haklı sebeple iş sözleşmesinin feshedildiğini belirterek kıdem tazminatı, fazla çalışma, hafta tatili, ulusal ... ve genel tatil, ücret, yıllık izin, prim, şua izni ve cezai şart alacaklarının davalıdan tahsiline karar verilmesini talep etmiştir.

II. CEVAP

Davalı vekili cevap dilekçesinde; davacının hak ve alacaklarının zamanaşımına uğradığını, davacının bütün hak ve alacaklarını peşinen aldığını, ancak 15 Temmuz 2016 tarihinde yaşanan darbe kalkışmasından dolayı son bir yıldır ülkede yaşanan olaylar nedeniyle davalı Şirketin de ekonomik sıkıntı yaşadığını, ülkeye gelen ziyaretçi sayısında da ciddi düşüş yaşandığını, davalı Şirketin cirosunun büyük bölümünün yurtdışından gelen hastalardan oluştuğunu, yurt dışından gelen hasta potansiyelinin düşmesi nedeniyle Şirketin ekonomik sıkıntıya düştüğü için mücbir sebeple çalışanların ücretlerinin ödenemediğini, dolayısıyla ortada haklı bir sebep olmadığı için davacının yaptığı feshin haksız olduğunu, davacının diş hekimi olarak haftanın 5 günü 09.00-19.00 arası 1 saat öğle yemeği ve günde 2 defa 15 dakikalık çay molası kullanarak çalıştığını, davacının hasta gelme durumuna göre çalıştığı için bir sonraki hasta gelene kadarki sürede hiçbir iş yapmadan hastanede serbest vakit geçirdiğini, gelecek hasta olmaması durumunda personel hareket raporunda görüleceği gibi çoğu zaman çıkış saatini beklemeden erken çıktığını, beklenmeyen zorunlu durumlarda fazla çalışma yapılması hâlinde karşılığının davacıya zamanında ve eksiksiz ödendiğini, davacının diş hekimi olarak çalıştığını, radyolog olarak çalıştığı iddiasının gerçek dışı olduğunu, günde 8,5 saat çalışan davacının günde 5 saat radyolojiye maruz kalmasının mümkün olmadığını, dolayısıyla şua izni ... bulunmadığını, prim ücretinin devamlılık arz etmediğini, belirtilen hedeflere ulaşıldığında ödendiğini, davacı ile Şirket arasında prim ödenmesine ilişkin bir anlaşma bulunmadığını, davacının genel tatillerde çalışmadığını, yıllık izinlerinin tam ve eksiksiz kullandırıldığını, davacı tarafından sunulan sözleşmeyi kabul etmediklerini, davalı tarafından imza altına alınmış böyle bir sözleşmeden bahsedebilmenin mümkün olmadığını, bununla beraber cezai şartın unsurlarının gerçekleşmediğini savunarak davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.

III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI

İstanbul Anadolu 1. İş Mahkemesinin 10.12.2019 tarihli 2017/694 Esas, 2019/734 Karar sayılı kararı ile; davacının iş sözleşmesine aykırı olarak 2015/03-2017/09 arası tüm ücretlerinin sürekli geç ödenmesinden ve ödenmeyen ücretlerinin bulunmasından dolayı iş sözleşmesini haklı nedenle feshettiği, dozimetre doz raporlarında davalı Kurumun 2014, 2015, 2016 ve 2017 yılları günlük ve yıllık doz seviyelerinin çok düşük olması ve davacının bizzat asistanı ve kendi tanığı M. K. A.'nın beyan ettiği gibi günde ortalama 5-6 sefer röntgen çekmesi ve Danıştay kararları birlikte değerlendirildiğinde; davacının Radyasyon Güvenliği Yönetmeliği’nin 4 üncü maddesinin (h) bendinde belirtilen “radyasyon kaynağı ile yürütülen faaliyetlerden dolayı görevi gereği, bu Yönetmeliğin 10 uncu maddesinde toplum üyesi kişiler için belirtilen doz sınırlarının üzerinde radyasyona maruz kalma olasılığı olan” radyasyon görevlisi olmadığı, taraflarca imzalanan belirli süreli iş sözleşmesinin 6 ncı maddesinde davacının haftada 6 gün 09.00 - 19.00 saatleri arasında çalışacağı, ancak hafta içi bir gün saat 14.00’ten sonra izinli sayılacağının düzenlendiğini, bu çalışma sisteminin tanık beyanları ile de ispatlandığını, taraflarca imzalanan belirli süreli iş sözleşmesinin 9 uncu maddesinde resmî ve dinî tatil çalışmasının düzenlendiğini, bu çalışma sisteminin tanık beyanları ile de ispatlandığını, davacının hafta tatilinde çalışması bulunmadığını, davacının bakiye 25 gün yıllık izin alacağının bulunduğu, beyan dilekçesi ve faturalar değerlendirildiğinde Şirketin zarar ettiği görüldüğünden davacının prim alacağı olmadığı, davacı radyasyon görevlisi olmadığından sağlık (şua) iznine de hak kazanamayacağı, taraflar arasında düzenlenen sözleşmede cezai şart ile ilgili madde bulunmadığı, bu nedenle cezai şart alacağı talebinin reddi gerektiği, davacının 26.500,00 TL ücret alacağı olduğu gerekçesiyle davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.

IV. İSTİNAF

A. İstinaf Yoluna Başvuranlar

İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde taraf vekilleri istinaf başvurusunda bulunmuşlardır.

B. Gerekçe ve Sonuç

Bölge Adliye Mahkemesinin 09.02.2023 tarihli 2020/916 Esas, 2023/151 Karar sayılı kararı ile dosyada dinlenmiş olan tanıkların davacının röntgen çektiğini doğrulamış olsa da, düzenli olarak tutulan dozimetre kayıtlarına göre davacının maruz kaldığı radyasyon oranının ''C'' olduğu, bunun TAEK'e göre kabul edilebilir toplum üyesi kişiler için etkin doz sınırında olması nedeniyle 3153 sayılı Radiyoloji, Radiyom ve Elektrikle Tedavi ve Diğer Fizyoterapi Müesseseleri Hakkında Kanun (3153 sayılı Kanun) hükümlerine tâbi olamayacağı, davacının fazla çalışma alacağı yönünden haftalık 35 saat aşan çalışmaların fazla çalışma sayılması gerektiği yönündeki itirazının kabul edilmediğini, davacı tarafça dosyaya sunulan belirli süreli iş sözleşmesinin ilgili maddelerine göre cezai şartın uygulanabilmesi için gerekli şartların gerçekleşmediği, diğer taraftan İlk Derece Mahkemesince davacının fazla çalışma için talep ettiği 65.000,00 TL ile genel tatil için talep ettiği 4.000,00 TL'nin dikkate alınmadığı, davacının iş sözleşmesini haklı nedenle feshettiğinin anlaşıldığı, hesaplanan ücret alacağının davalı tarafça ödendiğinin ispat edilemediği, fazla çalışma, genel tatil ve yıllık izin alacaklarına ilişkin olarak İlk Derece Mahkemesi kararına dayanak bilirkişi raporunun dosya içeriği ile uyumlu olduğu gerekçesiyle davalı vekilinin istinaf başvurusunun esastan reddine, davacı vekilinin istinaf başvurusunun kabulü ile İlk Derece Mahkemesi hükmü kaldırılarak yeniden esas hakkında hüküm kurulmak suretiyle davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.

V. BOZMA VE BOZMADAN SONRAKİ YARGILAMA SÜRECİ

A. Bozma Kararı

1. Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde taraf vekilleri temyiz isteminde bulunmuşlardır.

2. Dairemizin 19.09.2023 tarihli 2023/8860 Esas, 2023/12361 Karar sayılı ilâmı ile; taraf vekillerinin sair temyiz itirazlarının reddine karar verildikten sonra hükme esas alınan bilirkişi raporunda davacının 09.00 - 19.00 saatleri arasında 1 saat ara dinlenme ile çalıştığı belirtilmesine rağmen 11 saat üzerinden hesaplama yapıldığı, kabul edilen saatler arasında 10 saat olduğu, 1 saat ara dinlenmesi ile 9 saat çalışma yapıldığı anlaşılmakla bilirkişi tarafından hatalı hesaplama yapıldığı, ayrıca bu hesap hatasının yanında bilirkişi tarafından Kasım 2016 - Haziran 2017 dönemi bakımından haftalık toplam çalışma süresinin 46,75 saat olduğu, yasal 45 saatin düşüldüğünde haftada ortalama 2.75 saat fazla çalışma yaptığının belirtildiği, ancak kabul edilen haftalık çalışma saatinden 45 saatin düşümü ile 1.75 saat kalacağı, hâl böyle olunca Bölge Adliye Mahkemesince hesap hatası içeren bilirkişi raporuna itibarla fazla çalışma alacağının hüküm altına alınmasının hatalı olduğu, fazla çalışma ile ulusal ... ve genel tatil alacaklarının tanık beyanları ile ispatlandığı, Bölge Adliye Mahkemesince bu alacaklara uygun oranda indirim yapıldıktan sonra belirlenecek miktarın hüküm altına alınması gerekli iken indirim yapılmadan hüküm kurulmasının hatalı olduğu, taraflar arasındaki iş sözleşmesinde bulunan cezai şarta ilişkin hükmün değerlendirilmediği ve Bölge Adliye Mahkemesinin bu noktadaki gerekçesinin açık olmadığı, Bölge Adliye Mahkemesi kararının, iş sözleşmesinde bulunan cezai şarta ilişkin hüküm de değerlendirilerek bir sonuca varılması gerektiği gerekçesi ile Bölge Adliye Mahkemesi kararının bozulmasına karar verilmiştir.

B. Bölge Adliye Mahkemesince Bozmaya Uyularak Verilen Karar

Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile; bozma ilâmı sonrasında alınan bilirkişi raporundaki fazla çalışma alacağı hesabına itibar edildiği, fazla çalışma ve ulusal ... genel tatil alacaklarına %30 indirim uygulandığı, davacının davalıya gönderdiği 19.09.2017 tarihli ihtarname ile iş bu sözleşmenin 10 uncu maddesi gereğince 15.07.2017 tarihinden itibaren ödenmeyen ücretlerinin üç gün içinde ödenmesini talep ettiği, ihtarnamenin davalıya 23.09.2017 tarihinde tebliğ edildiği, davacının çektiği bu ihtarnameye rağmen davacının Ağustos ücretinin 09.10.2017 tarihinde ödendiği, dolayısıyla davacının sözleşmenin 12 nci maddesi gereğince cezai şart isteme hakkının doğduğu, buna göre cezai şart alacağına karar verildiği, verilen cezai şart alacağından davacının çalıştığı süre dikkate alınarak %50 indirim uygulandığı gerekçesiyle davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.

VI. TEMYİZ

A. Temyiz Yoluna Başvuranlar

Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde taraf vekilleri temyiz isteminde bulunmuştur.

B. Temyiz Sebepleri

1.Davacı vekili; cezai şarta yapılan indirimin yüksek olduğunu, fazla çalışma iddiası iş sözleşmesi ile kanıtlandığından indirim yapılmaması gerektiğini, şua hakkının Mahkemece gözetilmediğini belirterek temyiz yoluna başvurmuştur.

2. Davalı tarafın temyiz dilekçesi miktardan reddedildiğinden, temyiz sebeplerine yer verilmemiştir.

C. Gerekçe

1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme

Dosya içeriğine, bozmanın mahiyetine ve kapsamına göre taraflar arasındaki uyuşmazlık; fazla çalışma ile ulusal ... ve genel tatil alacakları ile cezai şart alacağına yapılan indirim oranı noktalarında toplanmaktadır.

2. İlgili Hukuk

1.6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun (6100 sayılı Kanun) 369 uncu maddesinin birinci fıkrası ile 371 inci maddesi.

2. 4857 sayılı İş Kanunu'nun 41, 44, 47 ve 63 üncü maddeleri.

3. Değerlendirme

1. Temyiz olunan nihai kararların bozulması 6100 sayılı Kanun'un 371 inci maddesinde yer alan sebeplerden birinin varlığı hâlinde mümkündür.

2. Temyizen incelenen Bölge Adliye Mahkemesi kararının bozmaya uygun olduğu, kararda ve kararın gerekçesinde hukuk kurallarının somut olaya uygulanmasında bir isabetsizlik bulunmadığı, bozmaya uyulmakla karşı taraf yararına kazanılmış hak durumunu oluşturan yönlerin ise yeniden incelenmesine hukukça imkân bulunmadığı anlaşılmakla; davacı vekilince temyiz dilekçesinde ileri sürülen nedenler kararın bozulmasını gerektirecek nitelikte görülmemiştir.

VII. KARAR

A. Davalı Temyizi Yönünden

Davalı vekilinin temyiz dilekçesinin miktardan REDDİNE,

Peşin alınan temyiz harcının istek hâlinde davalı tarafa iadesine,

B. Davacı Temyizi Yönünden

Davacı vekilinin yerinde görülmeyen tüm temyiz itirazlarının reddi ile usul ve kanuna uygun olan kararın ONANMASINA,

Dosyanın İlk Derece Mahkemesine, kararın bir örneğinin Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine,

10.09.2024 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.