"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ : İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 32. Hukuk Dairesi
KARAR : İstinaf başvurularının esastan reddi
TEMYİZ EDENLER : Taraf vekilleri
İLK DERECE MAHKEMESİ : Bakırköy 15. İş Mahkemesi
Taraflar arasındaki alacak davasından dolayı yapılan yargılama sonunda İlk Derece Mahkemesinin 04.10.2018 tarihli kararı ile davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.
Kararın taraf vekillerince istinaf edilmesi üzerine Bölge Adliye Mahkemesince, İlk Derece Mahkemesi kararı ortadan kaldırılarak davanın yeniden görülmesi için dosyanın İlk Derece Mahkemesine gönderilmesine karar verilmiştir.
Bölge Adliye Mahkemesinin kaldırma kararı üzerine yargılama yapan İlk Derece Mahkemesince, davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.
Kararın taraf vekillerince istinaf edilmesi üzerine, Bölge Adliye Mahkemesince taraf vekillerinin istinaf başvurularının ayrı ayrı esastan reddine karar verilmiştir.
Bölge Adliye Mahkemesi kararı taraf vekillerince temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda gereği düşünüldü:
Bölge Adliye Mahkemesi tarafından hüküm altına alınan ve davalı tarafça temyize konu edilen miktarın, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun (6100 sayılı Kanun) 362 nci maddesinin birinci fıkrasının (a) bendi gereğince karar tarihi itibarıyla bölge adliye mahkemeleri tarafından verilen kararların kesinlik sınırı olan 378.290,00 TL'nin altında kaldığı anlaşılmakla; davalı vekilinin temyiz dilekçesinin miktardan reddine karar vermek gerekmiştir.
Davacı vekilinin gerekli şartları taşıdığı anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra, dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:
I. DAVA
Davacı vekili dava dilekçesinde; müvekkilinin davalı işyerinde haber kameramanı olarak çalıştığını, davacının yaptığı iş gereği 5953 sayılı Basın Mesleğinde Çalışanlarla Çalıştıranlar Arasındaki Münasebetlerin Tanzimi Hakkında Kanun'a (5953 sayılı Kanun ) tâbi olduğunu, ancak bütün taleplerine rağmen buna uygun bildirim yapılmadığını, haftalık yasal 48 saatlik sürenin üzerinde çalıştığını, kimi hafta 25 kimi hafta 30 saat fazla çalışma yaptığını, dinî bayramların yarısında, diğer resmî tatillerin tamamında çalıştığını, fazla çalışma ve resmî tatil ücreti ödenmediğini, ... 12. Noterliğinin 08.02.2017 tarihli ihtarnamesi ile dava konusu alacakların talep edildiğini, ihtarnamenin 10.02.2017 tarihinde davalıya tebliğ edildiğini, ancak ödeme yapılmadığını ileri sürerek fazla çalışma ücreti, fazla çalışma ücretinin %5 fazlası, ulusal bayram ve genel tatil ücreti, bu ücretin %5 fazlası alacaklarının davalıdan tahsiline karar verilmesini talep etmiştir.
II. CEVAP
Davalı vekili cevap dilekçesinde; davacının taleplerinin zamanaşımına uğradığını, talepler belirlenebilir olmakla belirsiz alacak davası olarak açılamayacağını, salt kameraman olan kişinin 5953 sayılı Kanun'a tâbi çalışan olarak kabul edilmesinin mümkün olmadığını, 5953 sayılı Kanun'un 4 üncü maddesine göre gazeteci ile kendisini çalıştıran arasında yapılan iş sözleşmesinin yazılı olmasının zorunlu olduğunu, taraflar arasında böyle bir sözleşme olmadığını, dolayısıyla davacının basın çalışanı olduğu yolundaki iddiasının kabulünün mümkün olmadığını, aynı Kanun'un 9 uncu maddesine göre basın çalışanlarının kıdeminin tespitinde Basın Enformasyon Müdürlüğündeki kayıtların esas alındığını, basın çalışanı olmadığından davacının böyle bir kaydı olmadığını, davacının nadiren de olsa fazla çalışma yaptığı dönemlerde hak ettiği alacaklarını herhangi bir ihtirazı kayıt koymaksızın imzaladığı bordrolar ile aldığını, fazla çalışma ücreti alacağının söz konusu olmadığını, davacının basın çalışanı olarak kabulü hâlinde de haftalık çalışma saatinin 45 değil 48 saat olduğunu, fazla çalışmaların günlük 3 saati geçemeyeceğini, dolayısıyla davacının haftada 25-30 saat fazla çalışma yaptığı yönündeki anlatımlarının kabulünün mümkün olmadığını, fazla çalışma yaptığı dönemler hak edişlerinin ücretiyle birlikte bankadan ödendiğini, taraflar arasında imzalanan sözleşmenin (1.9) maddesine göre personelin bordroya bir itirazı varsa bir haftada bildirmesi gerektiğini, davacının imzasını taşıyan izin formlarının davacının tüm izinlerini ve çalıştığı resmî tatiller yerine izin kullandığını gösterdiğini, dolayısıyla davacının resmî tatil alacağı olmadığını, zira iş sözleşmesinin (1.10) maddesine göre denkleştirme çalışmasının kabul edildiğini, (1.1) maddesine göre ücrete genel tatil çalışmasının dâhil olduğunu, 5953 sayılı Kanun'a göre temerrüt tarihinden faiz işletilmesinin mümkün olmadığını savunarak davanın reddini istemiştir.
III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
1. İlk Derece Mahkemesinin 04.10.2018 tarihli kararı ile; davacının davalı nezdinde 5953 sayılı Kanun hükümlerine tâbi şekilde çalıştığı, işyerinde fazla çalışma yapıldığı, ulusal bayram ve genel tatil günlerinde çalışmaya devam edildiği hususlarının davacı tarafça ispatlandığı, ancak karşılığının ödendiği davalı tarafça ispat edilemediğinden fazla çalışma ücreti, fazla çalışma ücretinin günlük %5 fazlası, ulusal bayram ve genel tatil alacağı, ulusal bayram ve genel tatil alacağının günlük %5 fazlası alacakları hüküm altına alınmış, alacaklardan yapılan indirim nedeni ile fazlaya ilişkin talepler reddedilmiştir.
2. İlk Derece Mahkemesi kararının taraf vekilleri tarafından istinaf edilmesi üzerine Bölge Adliye Mahkemesinin 16.02.2023 tarihli kararıyla; 5953 sayılı Kanun'un 1 inci maddesi ve Yargıtay emsal kararları esas alındığında haber kameramanı olan davacının 5953 sayılı Kanun kapsamında olduğu, 5953 sayılı Kanun'un ek 1 inci maddesinin son fıkrasına göre fazla çalışmanın günlük üç saati geçemeyeceği düzenlemesi bulunduğundan, davalı tarafça dosyaya sunulan iş sözleşmesi değerlendirilerek, fazla çalışma ücretinin aylık ücrete dâhil olduğunun anlaşılması hâlinde 5953 sayılı Kanun'da yasal sınır olan 270 saate ilişkin bir kural bulunmadığı gözetilerek 5953 sayılı Kanun'un ek 1 inci maddesi hükümleri ve iş sözleşmesindeki fazla çalışmaların karşılığının aylık ücrete dâhil olduğu şeklindeki düzenleme de dikkate alınarak mevzuat ve Yargıtay kararlarına göre, ayrıca haftalık değil günlük hesaplama yapılarak davacının fazla çalışma alacağına hak kazanıp kazanmadığının tespiti açısından bilirkişi raporu alınması, dava konusu fazla çalışma ücretinin günlük %5 fazlası ile ulusal bayram ve genel tatil alacağının günlük %5 fazlası taleplerinin yasal dayanağı olan gazetecilere vaktinde ödenmeyen fazla çalışma ücretlerinin her gün için yüzde beş fazlasıyla ödenmesini öngören 5953 sayılı Kanun’un 212 sayılı Kanun’un 1 inci maddesiyle değiştirilen ek 1 inci maddesinin sekizinci fıkrasının ikinci cümlesi, Anayasa Mahkemesinin 19.09.2019 tarihli ve 2019/48 Esas, 2019/74 Karar sayılı kararı ile iptal edilmiş olmakla 2709 sayılı Türkiye Cumhuriyeti Anayasası'nın (Anayasa) 153 üncü maddesinin altıncı fıkrasında; “Anayasa Mahkemesi kararları Resmî Gazete'de hemen yayımlanır ve yasama, yürütme ve yargı organlarını, idare makamlarını, gerçek ve tüzel kişileri bağlar.” düzenlemesi gereğince bu alacaklar yönünden iptal kararı sonrası değerlendirme yapılması ve vekâlet ücreti yönünden Yargıtay 9. Hukuk Dairesinin 2016/27959 Esas, 2020/12845 Karar sayılı kararı gözetilerek hüküm kurulması gerektiği gerekçesiyle İlk Derece Mahkemesi kararının bozularak ortadan kaldırılmasına ve gerekli işlemler yapılmak üzere dosyanın Mahkemesine gönderilmesine karar verilmiştir.
3. Bölge Adliye Mahkemesinin kaldırma kararı üzerine İlk Derece Mahkemesince, dosya bilirkişiye verilerek alacaklar yeniden hesaplatılıp bilirkişi raporu doğrultusunda fazla çalışma ile ulusal bayram ve genel tatil ücreti alacaklarının kısmen kabulüne, fazla çalışma ücretinin günlük %5 fazlası, ulusal bayram ve genel tatil alacağı, ulusal bayram ve genel tatil alacağının günlük %5 fazlası alacaklarının ise reddine karar verilmiştir.
IV. İSTİNAF
A. İstinaf Yoluna Başvuranlar
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde taraf vekilleri istinaf başvurusunda bulunmuşlardır.
B. İstinaf Sebepleri
1. Davacı vekili; davalı işverenin davacının 5953 sayılı Kanun’a tâbi olmadığını iddia ederek bu iddiayı ispatlamaya çalışması yanında müvekkili ile imzalanmış herhangi bir basın iş sözleşmesi de bulunmadığını ileri sürdüğü hâlde günlük 3 saate kadar olan fazla çalışmaların aylık ücrete dâhil olduğunun kabul edilmesi ve dolayısıyla dosya davacısının günde 3 saati aşan ve haftada sadece 3 gün 1’er saatten 3 saate tekabül eden fazla çalışma alacağının hüküm altına alınmış olmasının hukuka aykırı olduğunu, zira müvekkili ile imzalanmış basın iş sözleşmesinin bulunmadığını, fazla çalışma alacağının hesabında hata yapıldığını, Anayasa Mahkemesince söz konusu ücret alacaklarının %5 fazlası ile ödenmesine ilişkin iptal kararının işbu davanın açılmasından sonra verildiğini, Anayasa Mahkemesi kararlarının geriye yürümeyeceğini ileri sürerek davanın kabulüne karar verilmek üzere İlk Derece Mahkemesi kararının ortadan kaldırılması istemi ile istinaf yoluna başvurmuştur.
2. Davalı vekili; davacı 5953 sayılı Kanun'a tâbi basın çalışanıymış gibi hüküm tesisinin hatalı olduğunu, salt kameraman olmanın gazeteci sayılmak için yeterli olmadığını, ayrıca işçinin fikir ve sanat işi de yapmış olması gerektiğini, kameraman eser sahibi olmayıp ortaya bir eser çıkarmadığını, dolayısıyla basın çalışanı sayılmasının da mümkün olmadığını, 5953 sayılı Kanun'un 4 üncü maddesinin “Gazeteci ile kendisini çalıştıran işveren hakkındaki iş akdinin yazılı şekilde yapılması mecburidir.” şeklinde olup taraflar arasında böyle bir sözleşme bulunmadığını, dolayısıyla davacının basın çalışanı olduğu yönündeki tespit ve hükmün kabulünün mümkün olmadığını, kabul anlamına gelmemek üzere faiz başlangıcının dava tarihi olması gerektiğini savunarak davanın reddine karar verilmek üzere İlk Derece Mahkemesi kararının ortadan kaldırılması istemi ile istinaf yoluna başvurmuştur.
C. Gerekçe ve Sonuç
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile; istinaf sebepleriyle bağlı olarak yapılan incelemede, taraf vekillerince ileri sürülen istinaf sebeplerinin yerinde olmadığı, kamu düzenine aykırılık teşkil edecek bir durumun bulunmadığı, İlk Derece Mahkemesince delillerin değerlendirilmesi ve takdirinde bir isabetsizliğin bulunmadığı, verilen kararın usul ve kanuna uygun olduğu gerekçesiyle tarafların istinaf başvurularının esastan reddine karar verilmiştir.
V. TEMYİZ
A. Temyiz Yoluna Başvuranlar
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde taraf vekilleri temyiz isteminde bulunmuşlardır.
B. Temyiz Sebepleri
1.Davacı vekili; istinaf başvuru dilekçesinde belirttiği sebepleri ileri sürerek Bölge Adliye Mahkemesi kararının bozulması istemi ile temyiz yoluna başvurmuştur.
2. Davalının temyiz başvurusunun miktar itibarıyla kesinlik sebebiyle reddine karar verildiğinden, temyiz sebeplerine yer verilmemiştir.
C. Gerekçe
1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme
Uyuşmazlık, Anayasa Mahkemesinin ücret, fazla çalışma, hafta tatili ücreti ile ulusal bayram ve genel tatil ücreti alacaklarının %5 fazlalıklarının iptali kararının geriye yürüyüp yürümeyeceği ve fazla çalışma alacağının hesabına ilişkindir.
2. İlgili Hukuk
1. 6100 sayılı Kanun'un 369 uncu maddesinin birinci fıkrası ile 370 ve 371 inci maddeleri.
2. 5953 sayılı Kanun'un ek 1 inci maddesi.
3. Anayasa Mahkemesinin 13.06.1952 tarihli ve 5953 sayılı Kanun'un 04.01.1961 tarihli ve 212 sayılı Kanun’un 1. maddesiyle değişik ek 1 inci maddesinin 8 inci fıkrasının 2 nci cümlesinin iptaline dair 19.11.2019 gün ve 30953 sayılı Resmi Gazete'de yayımlanan 19.09.2019 tarihli ve 2019/48 Esas 2019/74 Karar sayılı iptal kararı.
4. Dairemizin 07.06.2021 tarih ve 2021/5472 Esas, 2021/9967 Karar sayılı kararı.
3. Değerlendirme
1. Bölge adliye mahkemelerinin nihai kararlarının bozulması 6100 sayılı Kanun'un 371 inci maddesinde yer alan sebeplerden birinin varlığı hâlinde mümkündür.
2. Temyizen incelenen karar, tarafların karşılıklı iddia ve savunmalarına, dayandıkları belgelere, uyuşmazlığa uygulanması gereken hukuk kuralları ile hukuki ilişkinin nitelendirilmesine, dava şartlarına, yargılama ve ispat kuralları ile kararda belirtilen gerekçelere göre usul ve kanuna uygun olup davacı vekilince temyiz dilekçesinde ileri sürülen nedenler kararın bozulmasını gerektirecek nitelikte görülmemiştir.
VI. KARAR
Açıklanan sebeplerle;
A. Davalı Temyizi Yönünden
Davalı vekilinin temyiz dilekçesinin miktardan REDDİNE,
Peşin alınan temyiz karar harcının istek hâlinde davalı tarafa iadesine,
B. Davacı Temyizi Yönünden
Temyiz olunan Bölge Adliye Mahkemesi kararının 6100 sayılı Kanun'un 370 inci maddesinin birinci fıkrası uyarınca ONANMASINA,
Dosyanın İlk Derece Mahkemesine, kararın bir örneğinin Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine,
22.10.2024 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.