Logo

9. Hukuk Dairesi2024/9144 E. 2024/11208 K.

Yapay Zeka Özeti

Uyuşmazlık: Davacı doktor ile davalı hastane arasında imzalanan iş sözleşmesinde kararlaştırılan ücretin ödenip ödenmediği.

Gerekçe ve Sonuç: Daire, bozmaya uygun olarak verilen kararda hukuka aykırılık bulunmadığı ve davacıya ödenmesi gereken ücretin, davalı hastane tarafından yapılan ödemeler ve davacı tarafından kesilen sağlık hizmeti faturaları ile mahsubu sonucu hesaplandığı gözetilerek yerel mahkemenin kararının onanmasına karar vermiştir.

Karar Metni

"İçtihat Metni"

MAHKEMESİ :İş Mahkemesi

SAYISI : 2023/339 E., 2024/16 K.

KARAR : Davanın kısmen kabulü

Taraflar arasında İlk Derece Mahkemesinde görülen ve istinaf incelemesinden geçen alacak davasında verilen karar hakkında yapılan temyiz incelemesi sonucunda, Dairece Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 9. Hukuk Dairesi kararının kaldırılmasına ve İlk Derece Mahkemesi kararının bozulmasına karar verilmiştir.

İlk Derece Mahkemesince bozmaya uyularak yeniden yapılan yargılama sonucunda; davanın reddine karar verilmiştir.

İlk Derece Mahkemesi kararı davacı vekili tarafından temyiz edilmiş, Dairemizin 20.09.2023 tarihli kararıyla hükmün ikinci kez bozulmasına karar verilmiştir.

İlk Derece Mahkemesince bozmaya uyularak yeniden yapılan yargılama sonucunda; davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.

İlk Derece Mahkemesi kararı taraf vekillerince temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda gereği düşünüldü:

6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun (6100 sayılı Kanun) 341 inci maddesinin ikinci fıkrası uyarınca, İlk Derece Mahkemeleri tarafından verilen ve miktar veya değeri 28.250,00 Türk Lirasını geçmeyen malvarlığı davalarına ilişkin kararlar kesindir. Temyize konu edilen miktarın kesinlik sınırının altında kalması hâlinde anılan Kanun’un 366 ncı maddesi atfıyla aynı Kanun’un 352 nci maddesinin birinci fıkrasının (b) bendi uyarınca temyiz dilekçesinin reddine karar vermek gerekir.

Ayrıca Dairenin bozma kararından sonra İlk Derece Mahkemesince, 6100 sayılı Kanun’un 373 üncü maddesinin dördüncü fıkrası uyarınca bozmaya uygun olarak verilen kararda hüküm altına alınan ve temyize konu edilen toplam miktar 20.771,08 TL olup İlk Derece Mahkemesinin karar tarihi itibarıyla kesinlik sınırı olan 28.250.00 TL’nin altında kaldığı anlaşılmakla; davalı vekilinin temyiz dilekçesinin reddine karar vermek gerekmiştir.

Davacı vekilinin gerekli şartları taşıdığı anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:

I. DAVA

Davacı vekili dava dilekçesinde; davacının davalıya ait işyerinde kulak burun boğaz hastalıkları uzmanı doktor olarak çalışmaya başladığını, davacı ile davalı arasında bağıtlanan iş sözleşmesinin 6 ncı maddesine göre davalının davacıya 01.12.2010 tarihi ile 01.12.2011 tarihleri arasında ayda en az net 15.000,00 TL, takip eden birinci yılda ayda en az net 16.500,00 TL, ikinci yılda en az 18.000,00 TL, üçüncü yılda en az net 19.500,00 TL, dördüncü yılda 21,000,00 TL, beşinci yılda 22.500,00 TL ücret ödeyeceği kararlaştırılmasına rağmen davacıya ortalama aylık 4.000,00 TL net ücret ödendiğini, yapılan ödemelerin 01.12.2010 tarihinden itibaren banka kanalı ile yapılması sebebiyle yapılan ödemelerin belirgin olduğunu, bu sebeple sözleşme gereği ödenmesi gereken ücret miktarından banka kanalı ile ödenen miktarın mahsubu ile kalan fark tutarı kadar ücret alacağı bulunduğunu belirterek en yüksek banka mevduat faiziyle davalıdan tahsilini talep etmiştir.

II. CEVAP

Davalı vekili cevap dilekçesinde; davacının Şirkette çalışırken Şirketi temsil etmekle yükümlü Şirket ortağı olduğundan davaya bakma görevinin ticaret mahkemesinde olduğunu, davacının davalı işyerinde kulak burun boğaz hastalıkları uzmanı olarak 11.05.2007 tarihinde çalışmaya başladığını, 30.04.2014 tarihinde talebi üzerine emekli olduğunu, tüm hak ediş ve ücret alacaklarının ödendiğini, 16.04.2015 tarihine kadar sosyal destek primi ödeyerek aynı görevinde çalışmaya devam ettiğini, 15.04.2015 tarihinde davacının iş sözleşmesinin işverence haklı nedenle feshedildiğini, davacının noter kanalı ile toplam 1.800.000,00 TL talep ettiğini, talebinin kötüniyetli olduğunu, davacıya noter kanalı ile cevap verildiğini, davacının herhangi bir ücret alacağının bulunmadığını savunarak davanın reddini istemiştir.

III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI

İlk Derece Mahkemesinin Bölge Adliye Mahkemesinin kaldırma kararı sonrasında verdiği 29.06.2021 tarihli ve 2020/256 Esas, 2021/257 Karar sayılı kararı ile; tarafların 01.12.2010 tarihli iş sözleşmesi sonrası 01.03.2011 tarihli yeni bir iş sözleşmesi imzaladıkları, bu sözleşme ile davacının ücretinin 15.000,00 TL olarak kararlaştırıldığı, farklılık arz eden iki sözleşme arasında davacının değişiklik yönündeki açık iradesini geçersiz kılacak herhangi bir iddianın, durumun, hata, hile veya ikrarın söz konusu olmadığı, davacının ortaklık ilişkisi ve iş ilişkisini beraber yürüttüğü, davacıya ücret ödemesi adı altında banka yoluyla ve ortağı olduğu Şirkete her ay düzenli ödemelerin yapıldığı, davacının isticvap yoluyla alınan beyanında sağlık hizmeti karşılığında fatura kesildiğini bildirdiği, eşi ve kendisine ait olduğu bildirilen Yeşilada Sağlık Hizmetleri Şirketi tarafından kesilen faturalara ilişkin sevk irsaliyelerinin davacı yanca sunulmadığı, 15.000,00 TL ve üzerinde ücret karşılığı çalışan işçinin her ay 4.000,00 TL karşılığı yıllarca aynı şekilde çalışmasının hayatın olağan akışına uygun düşmeyeceği, 2011 yılından 2015 yılına kadar Yeşilada Sağlık Hizmetleri Şirketine net 801.581,08 TL ödeme yapıldığı, sözleşmede kararlaştırılan ücret ile yapılan ödemelerin farklı olduğu iddiası ile ücret alacağı talep eden davacıya davalı tarafından gerek şahsi, gerek Şirket hesabından yapılan ödemeler ile ücretin ödendiğinin kanıtlandığı, yapılan ödemenin ücrete değil davalı ile davacı tarafından oluşturulan hizmet ilişkisi dışında bir ilişkiye dair yapıldığı hususunda ispat yükünün yer değiştirerek davacıya geçtiği, yukarıda belirtildiği üzere davacının kesilen faturalara ilişkin öncesinde mal karşılığı olduğunu, sonrasında ise hizmet karşılığında olduğunu beyan ettiği, ancak ücret alacağının üzerinde yapılan ödemelerin bulunduğu anlaşılmakla yapılan ödemelerin ücrete ilişkin olmadığını davacı yanın ispat edemediği kanaatine varılarak davanın reddine karar verilmiştir.

IV. İSTİNAF

A. İstinaf Yoluna Başvuranlar

İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacı vekili istinaf başvurusunda bulunmuştur.

B. Gerekçe ve Sonuç

Bölge Adliye Mahkemesinin 24.02.2022 tarihli ve 2021/3542 Esas, 2022/377 Karar sayılı kararı ile; davada asıl uyuşmazlığın davalı işveren tarafından “sağlık hizmeti” açıklaması ile düzenlenen faturalar uyarınca davacı işçinin ortağı olduğu dava dışı Şirkete banka aracılığı ile yaptığı bu fatura ödemelerinin ücret ödemesi olarak değerlendirilip değerlendirilemeyeceği noktasında toplandığı, bu bağlamda özellikle davacı asılın isticvap beyanı ile davacı vekilinin ilk önce “tıbbi malzeme” karşılığında tanzim edilen faturalar (mal satışı) nedeniyle dava dışı Şirkete ödeme yapıldığını iddia ederken, müvekkilinin isticvap beyanının alındığı duruşmadaki kendi beyanları yanında faturalarda mal satışı/ tıbbi malzeme satışı değil, sağlık hizmeti açıklaması ile düzenlendiğini ifade etmesi, davacının ibraz ettiği iş sözleşmesinin davalı tarafça kabul edilmemiş olması, davacının bu sözleşmeyi hem işçi hem de işveren sıfatıyla imzalaması ancak akabinde işverenin ibraz ettiği iki tane iş sözleşmesinden son tarihli olan 01.03.2011 tarihli iş sözleşmesinin ücrete ilişkin hükümleri ile Dairenin kaldırma kararı sonrası aldırılan mali müşavir/muhasebeci üç kişilik bilirkişi heyeti raporundaki tespitlerin yerinde görüldüğü, dolayısıyla dosya bir bütün olarak değerlendirildiğinde Mahkemece verilen davanın reddine dair kararın isabetli olduğu kanaatine varılarak davacının istinaf başvurusunun esas yönünden reddine karar verilmiştir.

V. BOZMA VE BOZMADAN SONRAKİ YARGILAMA SÜRECİ

A. Birinci Bozma Kararı

1. Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacı vekili temyiz isteminde bulunmuştur.

2. Dairemizin 08.06.2022 tarihli ve 2022/6303 Esas, 2022/7382 Karar sayılı kararı ile; taraflar arasındaki geçerli sözleşme davalı tarafça ibraz edilen 01.03.2011 tarihli sözleşme olup ücret alacağının davacı tarafından da imzalanan bu sözleşme hükümlerine göre belirlenmesi gerektiği, sözleşmeye göre ücretin fix ücret ve hak edişten oluşacağı, davacının dava dışı Yeşilada Sağlık Hiz. Medikal Ltd. Şti.ne kestiği sağlık hizmeti konulu faturaların hak ediş ödemeleri olduğunda tereddüt bulunmadığı, sözleşme hükmüne göre cironun %25'i hak edişten, (a) bendindeki ücret düşülerek kalanının net hak ediş olarak ödeneceğinin öngörüldüğü, sözleşme hükmüne göre hak ediş ve aylık ücret ödemelerinin usulüne uygun olarak ödenip ödenmediği, ödenmemişse davacının ne kadar ücret alacağının bulunduğu hususunda 01.03.2011 tarihli sözleşme esas alınarak sağlık sektörü işlerinden anlayan mali müşavir bilirkişi seçilmesi, bilirkişi vasıtasıyla davacının yaptığı tüm işlemlere ait işveren kayıtları yerinde incelenerek aylık ciro ve hak ediş tutarı ile aylık ödenmesi gereken ücret tutarından banka kaydında ücret açıklamasıyla ödenen tutarların ve sağlık hizmeti konulu faturaların mahsubuyla bakiye ücret alacağı bulunup bulunmadığının belirlenmesi gerektiği gerekçesiyle İlk Derece Mahkemesi hükmünün bozulmasına karar verilmiştir.

B. İlk Derece Mahkemesince Birinci Bozmaya Uyularak Verilen Karar

İlk Derece Mahkemesinin 16.05.2023 tarihli kararı ile; bozmaya uyularak aldırılan bilirkişi raporu sonucuna göre davanın reddine karar verilmiştir.

C. İkinci Bozma Kararı

1. İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacı vekili temyiz isteminde bulunmuştur.

2. Dairemizin 20.09.2023 tarihli ve 2023/14753 Esas, 2023/12411 Karar sayılı kararı ile; hükme esas alınan 22.11.2022 tarihli bilirkişi raporu içerisinde bulunan tablolara göre davacıya bazı aylarda (8-9/2011, 8/2012, 7/2014 3-4/2015 ayları) aylık fix ücreti olan 15.000,00 TL'nin altında ödemeler yapıldığı, ancak 01.03.2011 tarihli sözleşmenin V. bölümünün (e) bendinde "... DOKTOR'un yapmış olduğu tüm işlemlere ( SUT ile birlikte alınan nakit fark ücretleri ve ücretli hastalardan alınan nakit tutarlar toplamı) ait KDV dahil oluşan cirodan hastane stoklarından kullanılmış olduğu ilaç ve tıbbi sarf ürünlerin satış tutarı düşürüldükten sonra kalan cironun % 25'i hesaplanır , Madde V. a) bendinde yazılı ücreti hesaplanan hak ediş tutarından çıkarılarak kalanı net hak ediş olarak ödenir." şeklinde düzenleme mevcut olduğundan aylık 15.000,00 TL'den davalı tarafından yapılan ödeme düşülerek fark alacağın hesaplanması gerekirken davanın tümden reddinin isabetsiz olduğu gerekçesiyle hükmün yeniden bozulmasına karar verilmiştir.

D. İlk Derece Mahkemesince İkinci Bozmaya Uyularak Verilen Karar

İlk Derece Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile; bozmaya uyularak aldırılan bilirkişi raporu sonucuna göre davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.

VI. TEMYİZ

A. Temyiz Yoluna Başvuranlar

İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde taraf vekilleri temyiz isteminde bulunmuşlardır.

B. Temyiz Sebepleri

1. Davacı vekili; davanın davalı tarafça itiraz edilmeyen 01.12.2010 tarihli sözleşmeye dayanarak açıldığını, davalı tarafından ibraz edilen ve Yüksek Mahkemece geçerli kabul edilen 01.03.2011 tarihli sözleşmenin Yönetim Kurulu Üyesi H. H. tarafından imzalanmadığından geçersiz olduğunu ve yürürlük kazanmadığını, kendisine sözleşme gereği ödenecek ücretin açık olduğunu belirterek, Şirkete kesilen faturanın mal bedeline ilişkin olup ticari defterlerin sahibi aleyhine delil teşkil ettiğini, davacının ücretlerinin Şirkete ödendiği iddiasının kabul edilemez olduğunu, ayrıca her yıl ücretin hiç arttırılmadan 15.000,00 TL kabul edilmesinin hayatın olağan akışına aykırı olduğunu ileri sürerek hükmün bozulması istemi ile temyiz yoluna başvurmuştur.

2. Davalı tarafın temyiz dilekçesi miktardan reddedildiğinden, temyiz sebeplerine yer verilmemiştir.

C. Gerekçe

1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme

Dosya içeriğine, bozmanın mahiyeti ve kapsamına göre taraflar arasındaki uyuşmazlık, davacıya sözleşme gereği kararlaştırılan ücretin ödenip ödenmediği noktasındadır.

2. İlgili Hukuk

1. 6100 sayılı Kanun'un 369 uncu maddesinin birinci fıkrası ile 370 ve 371 inci maddeleri.

2. 4857 sayılı İş Kanunu'nun 32 nci maddesi.

3. Değerlendirme

1. Temyiz olunan nihai kararların bozulması 6100 sayılı Kanun'un 371 inci maddesinde yer alan sebeplerden birinin varlığı hâlinde mümkündür.

2. Temyizen incelenen İlk Derece Mahkemesi kararının bozmaya uygun olduğu, kararda ve kararın gerekçesinde hukuk kurallarının somut olaya uygulanmasında bir isabetsizlik bulunmadığı, bozmaya uyulmakla karşı taraf yararına kazanılmış hak durumunu oluşturan yönlerin ise yeniden incelenmesine hukukça imkân bulunmadığı anlaşılmakla; temyiz dilekçesinde ileri sürülen nedenler kararın bozulmasını gerektirecek nitelikte görülmemiştir.

VII. KARAR

Açıklanan sebeple;

A. Davalı Temyizi Yönünden

Davalı vekilinin temyiz dilekçesinin miktardan REDDİNE,

Peşin alınan temyiz karar harcının istek hâlinde ilgiliye iadesine,

B. Davacı Temyizi Yönünden

Davacı vekilinin yerinde görülmeyen tüm temyiz itirazlarının reddi ile usul ve kanuna uygun olan kararın ONANMASINA,

Dosyanın İlk Derece Mahkemesine gönderilmesine,

11.09.2024 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.