Logo

9. Hukuk Dairesi2024/9380 E. 2024/14478 K.

Yapay Zeka Özeti

Uyuşmazlık: Davacının yurt dışında çalıştığı dönemdeki işçilik alacakları davasında, hangi ülke hukukunun uygulanacağı ve zamanaşımı/hak düşürücü süre hususları.

Gerekçe ve Sonuç: Yabancı ülke iş kanunlarında düzenlenen sürelerin hak düşürücü süre değil, zamanaşımı süresi olduğu ve dava tarihi itibarıyla bu sürelerin dolduğu, ayrıca hükmün sonuç kısmında gerekçeye ilişkin ifadelere yer verilmemesi gerektiği gözetilerek, Bölge Adliye Mahkemesi kararının düzeltilerek onanmasına karar verilmiştir.

Karar Metni

"İçtihat Metni"

MAHKEMESİ : ... Bölge Adliye Mahkemesi 34. Hukuk Dairesi

Taraflar arasındaki alacak davasından dolayı yapılan yargılama sonunda İlk Derece Mahkemesince davanın kabulüne karar verilmiştir.

Kararın taraf vekillerince istinaf edilmesi üzerine, Bölge Adliye Mahkemesinin 04.10.2022 tarihli ve 2022/1078 Esas, 2022/138 Karar sayılı kararı ile İlk Derece Mahkemesi kararının 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun (6100 sayılı Kanun) 353 üncü maddesinin birinci fıkrasının (a) bendinin (6) ncı alt bendi uyarınca kaldırılmasına ve dosyanın Mahkemesine gönderilmesine karar verilmiştir.

Bölge Adliye Mahkemesinin kaldırma kararı üzerine İlk Derece Mahkemesince yeniden yapılan yargılama sonunda, davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.

Kararın taraf vekillerince istinaf edilmesi üzerine, Bölge Adliye Mahkemesince başvuruların kabulü ile İlk Derece Mahkemesi hükmü kaldırılarak yeniden esas hakkında hüküm kurulmak suretiyle davanın reddine karar verilmiştir.

Bölge Adliye Mahkemesi kararı davacı vekili tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:

I. DAVA

Davacı vekili dava dilekçesinde; davacının 2011-2017 tarihleri arasında davalının yurt dışında bulunan şantiyelerinde inşaat saha mühendisi olarak çalıştığını, iş sözleşmesinin davalı tarafından feshedildiğini ve davacının Türkiye‘ye gönderildiğini, davacının son net ücretinin 3.000,00 USD olduğunu, üç öğün yemek ve mühendis olmasından dolayı ev kirasının işverence karşılandığını, her gün 08.00-19.00 saatleri arasında çalıştığını, haftanın ortalama üç günü saat 22.00'ye kadar çalışmasının uzadığını, ayda iki hafta tatil günü ile ulusal bayram ve genel tatil günlerinde çalıştığını, karşılığı ücretlerin ödenmediğini ileri sürerek kıdem ve ihbar tazminatı, yıllık izin, fazla çalışma, hafta tatili, ulusal bayram ve genel tatil ücreti alacaklarının davalıdan tahsiline karar verilmesini talep etmiştir.

II. CEVAP

Davalı vekili cevap dilekçesinde; müvekkili Şirkete husumet yöneltilemeyeceğini, davacının taleplerinin zamanaşımına uğradığını, davacının davalı Şirkette çalışma iddiasının kabul edilmesinin ve tazminat talep edilmesinin mümkün olmadığını, davacının iddialarının gerçeği yansıtmadığını savunarak davanın reddini istemiştir.

III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI

İlk Derece Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile; Bölge Adliye Mahkemesinin kaldırma kararından sonra yapılan yargılamada; davacının hizmet süresinin sona erdiği 22.07.2017 tarihi ile dava tarihi olan 20.09.2019 tarihi arasında üç aydan fazla süre geçtiği, dava konusu alacakların Rusya ve Türkmenistan iş kanunlarına göre hak düşürücü sürenin geçmesi nedeniyle talep edilemeyeceği, bu itibarla yurt dışı iş sözleşmelerinde belirtilen çalışma dönemleri dışlanarak diğer dönemler yönünden dava konusu alacakların Türk hukukuna göre hesaplanması için rapor alındığı, 01.11.2023 tarihli bilirkişi raporunun denetime elverişli olduğu ve hükme esas alındığı, yargılama gideri ve vekâlet ücretine ilişkin güncel Yargıtay kararları doğrultusunda davalı yararına yargılama gideri ve vekâlet ücretine hükmedilmediği gerekçesiyle davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.

IV. İSTİNAF

A. İstinaf Yoluna Başvuranlar

İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde taraf vekilleri istinaf başvurusunda bulunmuşlardır.

B. İstinaf Sebepleri

1. Davalı vekili; Türkmenistan ve Rus İş Kanunu'nda zamanaşımı süresi 3 ay olup davacının tüm alacaklarının zamanaşımına uğradığını, davanın zamanaşımı nedeniyle başka herhangi bir araştırma yapılmaksızın reddi gerektiğini, davacının başkaca şirket /şirketler bünyesinde çalıştığı sabit olduğundan müvekkili Şirket açısından davanın husumet sebebiyle reddi gerektiğini, işçilerin hak kaybına uğramasını engellemek amacıyla tanımlanan organik bağ kavramının sınırlarını aşan ve hakkın kötüye kulanımını oluşturacak şekilde uygulandığını, hizmet süresinin hatalı belirlendiğini, davacının belirli süreli iş sözleşmesi ile çalıştığını, aylık ücret miktarının hatalı tespit edildiğini, davacının çalışmalarının yurt dışında geçtiği göz önüne alındığında bilirkişi tarafından ücretin brüte çevrilmesinin hatalı olduğunu, davacının fazla çalışma, hafta tatili ile ulusal bayram ve genel tatil ücreti alacaklarının bulunmadığını ileri sürerek istinaf yoluna başvurmuştur.

2. Davacı vekili; davalı vekili aşamalarda zamanaşımı süresinin 10 yıl olduğunu ileri sürdüğünden davacı lehine usuli kazanılmış hak doğduğunu, zamanaşımı yönünden yabancı hukuka göre karar verilemeyeceğini, dava içtihat değişikliğinden önce açıldığı için içtihat değişikliğinin somut olaya uygulanamayacağını, 3 ay veya 1 yıllık sürelerin kamu düzenine aykırı olduğunu, Rusya hukukunda zamanaşımı ve hak düşürücü süre kavramından bahsedilmediğini, buna karşılık mahkemeye başvuru süresinden bahsedildiğini, ilgili düzenlemenin Türk hukukundaki hak düşürücü süre olarak yorumlanmasının dayanaksız olduğunu, Türkiye İş Kurumu nezdinde imzalanmış matbu sözleşmeye dayanarak taraflar arasında hukuk seçimi yapıldığından bahsedilemeyeceğini ve uyuşmazlığın bir kısmına Rus hukuku uygulanamayacağını, uyuşmazlığın tamamına Türk hukuku uygulanması gerektiğini, arabulucu gideri ile davacının yaptığı giderlerin davalıya yüklenmesi gerektiğini, Türk hukuku uygulanarak davanın kabulüne, aksi kanaatte ise taraflar arasında Rus hukukunun uygulanacağı kabul edilse dahi hak düşürücü süreye ilişkin hükmün hakkaniyet gereği uygulanmasının mümkün olmadığını ve bu maddede belirtilen sürelerin geçerli bir nedenle kaçırılması durumunda bu sürelerin Mahkemece tekrar başlatılabileceği hükmü işletilerek davanın kabulü gerektiğini ileri sürerek istinaf yoluna başvurmuştur.

C. Gerekçe ve Sonuç

Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile; somut uyuşmazlıkta davacının davalının yurt dışında bulunan şantiyelerinde çalıştığı, davalının süresinde verdiği cevap dilekçesinde, uyuşmazlığa çalışılan ülke iş mevzuatının uygulanması gerektiğini beyan ettiği, davacı çalışma döneminde, iş sözleşmesi kapsamında yurt dışında bulunan şantiyede çalıştığından mutad işyerinin de işçinin işini fiilen yaptığı yer olduğu, buna göre İlk Derece Mahkemesince uyuşmazlığın çözümünde tüm dönem yönünden yabancı hukukun uygulanması gerekirken, yalnızca Türkiye İş Kurumu tarafından gönderilen yurt dışı iş sözleşmelerinde belirtilen tarih aralığında yabancı hukuk uygulanarak sonuca gidilmesinin isabetsiz olduğu, bu nedenle davacının yurt dışında çalıştığı tüm dönem yönünden Türkmenistan ve Rus hukuku uygulanarak sonuca gidilmesi gerektiği, bu doğrultuda yapılan değerlendirmede davacının iş sözleşmesinin 22.07.2017 tarihinde sona erdiği, Türkmenistan İş Kanunu'nun 382 nci maddesi ile Rusya Federasyonu İş Kanunu'nun 392 nci maddesine göre dava tarihi itibarıyla bireysel iş uyuşmazlığının çözümü için Mahkemeye başvurma sürelerinin dolduğu, hak düşürücü sürenin geçmesi nedeniyle taleplerin reddine karar verilmesi gerektiği, görüş değişikliğine bağlı olarak yabancı hukuk uygulanması sonucunda davanın reddi hâlinde, davacı aleyhine vekâlet ücreti ile yargılama giderine hükmedilmesinin hakkaniyetli olmayacağı, bu nedenle davacı aleyhine vekâlet ücreti ile yargılama giderine hükmedilmediği gerekçesiyle taraf vekillerinin istinaf başvurularının kabulü ile İlk Derece Mahkemesi hükmü kaldırılarak yeniden esas hakkında hüküm kurulmak suretiyle davanın reddine karar verilmiştir.

V. TEMYİZ

A. Temyiz Yoluna Başvuranlar

Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacı vekili temyiz isteminde bulunmuştur.

B. Temyiz Sebepleri

Davacı vekili; istinaf dilekçesinde ileri sürülen gerekçeleri tekrar ederek Bölge Adliye Mahkemesi kararının bozularak ortadan kaldırılması istemi ile temyiz yoluna başvurmuştur.

C. Gerekçe

1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme

Uyuşmazlık, iş sözleşmesine uygulanacak hukuk, zamanaşımı def'i, davanın süresinde açılıp açılmadığı noktalarında toplanmaktadır.

2. İlgili Hukuk

1.6100 sayılı Kanun'un 369 uncu maddesinin birinci fıkrası ile 370 ve 371 inci maddeleri.

2. 6100 sayılı Kanun'un "Hükmün kapsamı" kenar başlıklı 297 nci maddesinin ikinci fıkrası şöyledir:

"...

(2) Hükmün sonuç kısmında, gerekçeye ait herhangi bir söz tekrar edilmeksizin, taleplerden her biri hakkında verilen hükümle, taraflara yüklenen borç ve tanınan hakların, sıra numarası altında; açık, şüphe ve tereddüt uyandırmayacak şekilde gösterilmesi gereklidir."

3. 5718 sayılı Milletlerarası Özel Hukuk ve Usul Hukuku Hakkında Kanun'un (5718 sayılı Kanun) 24 üncü maddesinin ilgili bölümü şöyledir:

"...

(3) Hukuk seçimi taraflarca her zaman yapılabilir veya değiştirilebilir. Sözleşmenin kurulmasından sonraki hukuk seçimi, üçüncü kişilerin hakları saklı kalmak kaydıyla, geriye etkili olarak geçerlidir.

..."

4. 5718 sayılı Kanun'un 27 nci maddesi şöyledir:

" (1) İş sözleşmeleri, işçinin mutad işyeri hukukunun emredici hükümleri uyarınca sahip olacağı asgarî koruma saklı kalmak kaydıyla, tarafların seçtikleri hukuka tâbidir.

(2) Tarafların hukuk seçimi yapmamış olmaları hâlinde iş sözleşmesine, işçinin işini mutad olarak yaptığı işyeri hukuku uygulanır. İşçinin işini geçici olarak başka bir ülkede yapması hâlinde, bu işyeri mutad işyeri sayılmaz.

(3) İşçinin işini belirli bir ülkede mutad olarak yapmayıp devamlı olarak birden fazla ülkede yapması hâlinde iş sözleşmesi, işverenin esas işyerinin bulunduğu ülke hukukuna tâbidir.

(4) Ancak hâlin bütün şartlarına göre iş sözleşmesiyle daha sıkı ilişkili bir hukukun bulunması hâlinde sözleşmeye ikinci ve üçüncü fıkra hükümleri yerine bu hukuk uygulanabilir."

5. 5718 sayılı Kanun'un 2, 5, 8, 24, 40 ve 44 üncü maddeleri.

6. Rusya Federasyonu İş Kanunu'nun, Rusya'daki çalışmanın son bulduğu tarihteki 392 nci maddesi şu şekildedir:

"Çalışan, hakkının ihlal edildiğini öğrendiği veya öğrenmesi gerektiği günden itibaren üç ay içinde bireysel iş uyuşmazlığının çözümü için mahkemeye başvurma hakkına sahiptir.

Çalışan, ücretlerin ve diğer ödemelerin ödenmemesi veya eksik ödenmesine ilişkin bireysel işçi ihtilaflarının çözümü için, işten çıkarılma nedeniyle ödenmesi gereken ücretlerin ve diğer ödemelerin yapılmaması veya eksik ödenmesi de dahil olmak üzere, bu tutarların ödenmesi için belirlenen tarihten itibaren bir yıl içinde mahkemeye başvurma hakkına sahiptir. (03.07.2016 tarihli Kanun ile değişiklik yürürlüğe girmiştir)

İşveren, çalışanın işletmeye verdiği zararın tazminine ilişkin uyuşmazlıklarda, zararın tespit edildiği tarihten itibaren bir yıl içinde mahkemeye gitme hakkına sahiptir.

Bu maddede belirtilen sürelerin geçerli bir nedenle kaçırılması durumunda, bu süreler mahkeme tarafından tekrar başlatılabilir.”"

7. Türkmenistan İş Kanunu'nun "İş anlaşmazlığının çözülmesi için başvuru süreleri" başlığını taşıyan 382 nci maddesi şu şekildedir:

"1. Aşağıda belirtilmiş olan iş anlaşmazlıklarının çözülmesi bakımından mahkemeye veya iş anlaşmazlıkları görüşme komisyonuna başvurulması için süreler tespit edilmektedir:

1) Eski işine geri alınması hakkındaki anlaşmazlıklarda – kendisiyle iş sözleşmesinin feshedildiği hakkındaki buyruğun kopyasının çalışana verildiği tarih itibariyle bir ay;

2) Çalışan tarafınca işverene verilmiş olan maddi zararın tazmin edilmesi hakkındaki anlaşmazlıklarda – işveren tarafınca kendisine verilmiş olan maddi zararın tespit edildiği tarih itibariyle bir yıl;

3) Diğer iş anlaşmazlıklarında – çalışanın kendisinin haklarının ihlal edildiğini öğrendiği veya öğrenmiş olması gereken tarih itibariyle üç ay.

2. İşbu maddede belirtilmiş olan sürelerin herhangi bir geçerli sebepler ile kaçırılması durumunda, bu süreler çalışanın veya onun yetkilendirmiş olduğu temsilcisinin dilekçesi karşılığında mahkeme ya da iş anlaşmazlıkları görüşme komisyonu tarafınca yeniden tanınabilir.

3. Çalışanın sağlık durumunda verilen zararın tazmin edilmesi ile ilgili anlaşmazlıklarda, mahkemeye başvuru süresi sınırlanmamaktadır."

3. Değerlendirme

1. Tarafların iddia, savunma ve dayandıkları belgelere, uyuşmazlığın hukuki nitelendirilmesi ile uygulanması gereken hukuk kurallarına, dava şartlarına, yargılamaya hâkim olan ilkelere, ispat kurallarına ve temyiz olunan kararda belirtilen gerekçelere göre davacı vekilinin aşağıdaki paragrafların kapsamı dışındaki temyiz itirazları yerinde görülmemiştir.

2. Maddi hukukun bir müessesesi olan zamanaşımı, hukuki işlem ve ilişkinin esasına uygulanan hukuka tâbidir (..., Milletlerarası Özel Hukuk, ..., 2022, s.315;..., Türk Milletlerarası Özel Hukuku, ..., 2021, s.127). Buna göre Türkmenistan ve Rusya Federasyonu İş Kanunu'nun bu konudaki hükümlerinin uyuşmazlıkta uygulanması, 5718 sayılı Kanun'un 2 ve 8 inci maddelerinin bir gereğidir.

3. İlâmın İlgili Hukuk bölümünün (6) ve (7) numaralı paragraflarında yer verilen, Rusya Federasyonu İş Kanunu'nun bireysel iş uyuşmazlığının çözümü için mahkemeye başvurma sürelerinin düzenlendiği 392 nci maddesi ile Türkmenistan İş Kanunu'nun bireysel iş uyuşmazlığının çözümü için mahkemeye başvurma sürelerinin düzenlendiği 382 nci maddesinde sözü edilen sürelerin, Dairemizce daha önce bazı kararlarda hak düşürücü süre olduğu belirtilmişse de yeniden yapılan değerlendirmede; bu sürelerin zamanaşımı süresi niteliğinde olduğu sonucuna varılmıştır.

4. Rusya Federasyonu İş Kanunu'nun 392 nci maddesinde 03.07.2016 tarihinde yapılan değişiklikle mahkemeye başvuru için zamanaşımı süresi 1 yıl olarak belirlenmiş olup değişiklik öncesi zamanaşımı süresi 3 ay olarak düzenlenmiştir. Davacının iş sözleşmesinin değişiklikten sonra feshedildiği göz önünde bulundurulduğunda, Bölge Adliye Mahkemesince bu sürenin 3 ay olarak dikkate alınması isabetsiz ise de fesih tarihinden itibaren 1 yıllık süre geçtikten sonra dava açıldığından ve davalı tarafça süresinde zamanaşımı def'inde bulunulduğundan, bu hatalı tespit sonuca etkili görülmemiştir.

5. Dava tarihi itibarıyla zamanaşımı sürelerinin dolduğu ve davalı tarafça da usulüne uygun şekilde zamanaşımı def'inde bulunulduğu anlaşılmaktadır. Bu nedenle davanın reddine karar verilmesinde bir isabetsizlik bulunmamakta ise de Bölge Adliye Mahkemesince, söz konusu sürelerin hak düşürücü süre olarak nitelendirilmesi hatalıdır.

Diğer yandan, 6100 sayılı Kanun'un 297 nci maddesinin ikinci fıkrasına göre hükmün sonuç kısmında gerekçeye ait herhangi bir söz tekrar edilmeksizin karar verilmesi gerekirken, Bölge Adliye Mahkemesince hüküm yerinde davanın hak düşürücü süre nedeniyle reddine karar verildiğinin yazılması da hatalı olmuştur.

Ne var ki bu hatanın giderilmesi yeniden yargılama yapılmasını gerektirmediğinden 6100 sayılı Kanun’un 370 inci maddesinin ikinci fıkrası hükmü uyarınca Bölge Adliye Mahkemesi kararının düzeltilerek onanması gerekir.

VI. KARAR

Açıklanan sebeplerle;

1. Davacı tarafın diğer temyiz itirazlarının reddine,

2. Davacın tarafın Bölge Adliye Mahkemesi kararına yönelik temyiz itirazının kabulü ile Bölge Adliye Mahkemesi kararının, hüküm fıkrasının (B) bendinin (1) numaralı alt bendinde yer alan "hak düşürücü süre nedeniyle" ibaresinin hükümden çıkartılması suretiyle DÜZELTİLEREK ONANMASINA,

Peşin alınan temyiz karar harcının istek hâlinde ilgiliye iadesine,

Dosyanın İlk Derece Mahkemesine, kararın bir örneğinin Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine,

04.11.2024 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.