"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ : Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 34. Hukuk Dairesi
KARAR : İstinaf başvurusunun esastan reddi
İLK DERECE MAHKEMESİ : Ankara 32. İş Mahkemesi
Taraflar arasındaki alacak davasından dolayı yapılan yargılama sonunda İlk Derece Mahkemesince davanın reddine karar verilmiştir.
Kararın davacı vekili tarafından istinaf edilmesi üzerine, Bölge Adliye Mahkemesince başvurunun esastan reddine karar verilmiştir.
Bölge Adliye Mahkemesi kararı davacı vekili tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:
I. DAVA
Davacı vekili dava dilekçesinde; müvekkilinin 2010-2015 tarihleri arasında davalı Şirketin yurt dışı şantiyelerinde harita teknikeri olarak çalıştığını, iş sözleşmesinin davalı tarafından feshedilerek davacının Türkiye'ye gönderildiğini, aylık ücretinin sabit 3.750,00 USD olduğunu ileri sürerek kıdem ve ihbar tazminatı ve yıllık izin ücreti alacaklarının davalıdan tahsiline karar verilmesini talep etmiştir.
II. CEVAP
Davalı vekili cevap dilekçesinde; zamanaşımı def'inde bulunduklarını, davacının müvekkili Şirket bünyesinde çalışmadığını ve kendilerine husumet yöneltilemeyeceğini, davacı yurt dışında çalıştığından öncelikle yabancı mahkemelerin yetkisi nedeniyle yetki itirazında bulunduklarını, aksi görüş hâlinde davacının çalıştığı yer mevzuatının davaya uygulanması gerektiğini, ücretin brüt ücrete çevrilmemesi gerektiğini, ücret iddiasının fahiş olduğunu, imzalı bordrolarda görüldüğü üzere davacının ücretinin 1.700,00 USD olduğunu, davacının dava dışı işverenlikte belirli süreli iş sözleşmesi ile çalıştığından sözleşmenin belirli sürenin sonunda kendiliğinden sona erdiğini, tüm yıllık izinlerini kullandığını savunarak davanın reddini istemiştir.
III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile; uyuşmazlığın çözümünde Rusya İş Kanunu'nun uygulanması gerektiği, davacının iş sözleşmesinin 18.10.2014 tarihinde sona erdiği, davanın 27.10.2020 tarihinde açıldığı, Rusya Federasyonu İş Kanunu'nun 392 nci maddesine göre dava tarihi itibarıyla bireysel iş uyuşmazlığının çözümü için Mahkemeye başvurma süresi olan 3 aylık sürenin dolduğu, davanın reddi gerektiği, yabancı hukukun uygulanması sonucunda davanın reddedilmesi karşısında, Yargıtay dairesinin önceki uygulamalarına güvenerek dava açan davacı aleyhine hakkaniyete aykırı olacağından vekâlet ücretine ve yargılama giderine hükmedilmediği gerekçesiyle hak düşürücü sürenin geçmesi nedeniyle davanın reddine karar verilmiştir.
IV. İSTİNAF
A. İstinaf Yoluna Başvuranlar
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacı vekili istinaf başvurusunda bulunmuştur.
B. İstinaf Sebepleri
Davacı vekili; davalının aşamalarda zamanaşımı süresinin 10 yıl olduğunu ileri sürdüğünü ve davacı lehine usuli kazanılmış hak doğduğunu, zamanaşımı yönünden yabancı hukuka göre karar verilemeyeceğini, somut dava içtihat değişikliğinden önce açıldığı için söz konusu içtihat değişikliğinin uygulanmasının mümkün olmadığını, üç ay veya bir yıllık sürelerin kamu düzenine aykırı olduğunu, Rusya hukukunda zamanaşımı ve hak düşürücü süre kavramından bahsedilmediğini, buna karşılık mahkemeye başvuru süresinden bahsedildiğini, ilgili düzenlemenin Türk hukukundaki hak düşürücü süre olarak yorumlanmasının işçi aleyhine olduğunu, taraflar arasında imzalanan matbu sözleşmeye dayanarak hukuk seçimi yapıldığından bahsedilemeyeceğini, uyuşmazlığın çözümünde Türk hukukunun uygulanması gerektiğini, arabulucu gideri ile davacının yaptığı giderlerin davalıya yüklenmesi gerektiğini, taraflar arasında Rus hukukunun uygulanacağı kabul edilse dahi hak düşürücü süreye ilişkin hükmün hakkaniyet gereği uygulanmasının mümkün olmadığını ve bu maddede, belirtilen sürelerin geçerli bir nedenle kaçırılması durumunda sürelerin Mahkemece tekrar başlatılabileceği hükmü işletilerek davanın kabulü gerektiğini ileri sürme istemi ile istinaf yoluna başvurmuştur.
C. Gerekçe ve Sonuç
1. Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile; uyuşmazlığın çözümünde Rusya Hukukunun uygulanmasında isabetsizlik bulunmadığı, davalıya ait yurt dışı işyerinde çalışan davacının iş sözleşmesinin 18.10.2014 tarihinde sona erdiği, davanın 27.10.2020 tarihinde açıldığı ve Rusya Federasyonu İş Kanunu'nun 392 nci maddesi uyarınca talep edilen alacakların hak düşürücü süre nedeniyle reddedilmesinin yerinde olduğu, bu hâliyle İlk Derece Mahkemesince davalı lehine vekâlet ücretine ve yargılama giderine hükmedilmemesinin içtihatlara uygun olduğu, davacı tarafından yapılan yargılama giderlerinin ve arabuluculuk ücretinin davacı üzerinde bırakılmasında da herhangi bir isabetsizlik bulunmadığı gerekçesiyle davacının istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmiştir.
2. Bölge Adliye Mahkemesinin 03.06.2024 tarihli ek kararı ile; temyiz yolu açık şekilde verilen karara karşı davacı vekilince miktar itibarıyla kesinlik yönünden tavzih talebinde bulunulduğu, dosya üzerinden yapılan incelemede davanın hak düşürücü süre nedeniyle reddine karar verildiğinden kararda hata bulunmadığı gerekçesiyle davacı vekilinin tashih talebinin reddine karar verilmiştir.
V. TEMYİZ
A. Temyiz Yoluna Başvuranlar
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacı vekili temyiz isteminde bulunmuştur.
B. Temyiz Sebepleri
Davacı vekili; istinaf dilekçesinde ileri sürülen gerekçeleri tekrar ederek Bölge Adliye Mahkemesi kararının bozularak ortadan kaldırılması istemi ile temyiz yoluna başvurmuştur.
C. Gerekçe
1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme
Uyuşmazlık, iş sözleşmesine uygulanacak hukuk, zamanaşımı def'i, davanın süresinde açılıp açılmadığı noktalarında toplanmaktadır.
2. İlgili Hukuk
1. 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun (6100 sayılı Kanun) 369 uncu maddesinin birinci fıkrası ile 370 ve 371 inci maddeleri.
2. 6100 sayılı Kanun'un "Hükmün kapsamı" kenar başlıklı 297 nci maddesinin ikinci fıkrası şöyledir:
"...
(2) Hükmün sonuç kısmında, gerekçeye ait herhangi bir söz tekrar edilmeksizin, taleplerden her biri hakkında verilen hükümle, taraflara yüklenen borç ve tanınan hakların, sıra numarası altında; açık, şüphe ve tereddüt uyandırmayacak şekilde gösterilmesi gereklidir."
3. 5718 sayılı Milletlerarası Özel Hukuk ve Usul Hukuku Hakkında Kanunu'nun (5718 sayılı Kanun) 24 üncü maddesinin ilgili bölümü şöyledir:
"...
(3) Hukuk seçimi taraflarca her zaman yapılabilir veya değiştirilebilir. Sözleşmenin kurulmasından sonraki hukuk seçimi, üçüncü kişilerin hakları saklı kalmak kaydıyla, geriye etkili olarak geçerlidir.
..."
4. 5718 sayılı Kanun'un 27 nci maddesi şöyledir:
" (1) İş sözleşmeleri, işçinin mutad işyeri hukukunun emredici hükümleri uyarınca sahip olacağı asgarî koruma saklı kalmak kaydıyla, tarafların seçtikleri hukuka tâbidir.
(2) Tarafların hukuk seçimi yapmamış olmaları hâlinde iş sözleşmesine, işçinin işini mutad olarak yaptığı işyeri hukuku uygulanır. İşçinin işini geçici olarak başka bir ülkede yapması hâlinde, bu işyeri mutad işyeri sayılmaz.
(3) İşçinin işini belirli bir ülkede mutad olarak yapmayıp devamlı olarak birden fazla ülkede yapması hâlinde iş sözleşmesi, işverenin esas işyerinin bulunduğu ülke hukukuna tâbidir.
(4) Ancak hâlin bütün şartlarına göre iş sözleşmesiyle daha sıkı ilişkili bir hukukun bulunması hâlinde sözleşmeye ikinci ve üçüncü fıkra hükümleri yerine bu hukuk uygulanabilir."
5. 5718 sayılı Kanun'un 2, 5, 8, 24, 40 ve 44 üncü maddeleri.
6. Rusya Federasyonu İş Kanunu'nun iş sözleşmesinin son bulduğu tarihteki 392 nci maddesi şu şekildedir:
"Çalışan, hakkının ihlal edildiğini öğrendiği veya öğrenmesi gerektiği günden itibaren üç ay içinde bireysel iş uyuşmazlığının çözümü için mahkemeye başvurma hakkına sahiptir.
İşveren, çalışanın işletmeye verdiği zararın tazminine ilişkin uyuşmazlıklarda, zararın tespit edildiği tarihten itibaren bir yıl içinde mahkemeye gitme hakkına sahiptir.
Bu maddede belirtilen sürelerin geçerli bir nedenle kaçırılması durumunda, bu süreler mahkeme tarafından tekrar başlatılabilir."
3. Değerlendirme
1. Tarafların iddia, savunma ve dayandıkları belgelere, uyuşmazlığın hukuki nitelendirilmesi ile uygulanması gereken hukuk kurallarına, dava şartlarına, yargılamaya hâkim olan ilkelere, ispat kurallarına ve temyiz olunan kararda belirtilen gerekçelere göre davacı vekilinin aşağıdaki paragrafların kapsamı dışındaki temyiz itirazları yerinde görülmemiştir.
2. Maddi hukukun bir müessesesi olan zamanaşımı, hukuki işlem ve ilişkinin esasına uygulanan hukuka tâbidir (...., Milletlerarası Özel Hukuk, Ankara, 2022, s.315; ..., Türk Milletlerarası Özel Hukuku, Ankara, 2021, s.127). Buna göre Rusya Federasyonu İş Kanunu'nun bu konudaki hükümlerinin uyuşmazlıkta uygulanması, 5718 sayılı Kanun'un 2 ve 8 inci maddelerinin bir gereğidir.
3. İlâmın İlgili Hukuk bölümünün (6) numaralı paragrafında yer verilen, Rusya Federasyonu İş Kanunu'nun bireysel iş uyuşmazlığının çözümü için mahkemeye başvurma sürelerinin düzenlendiği 392 nci maddesinde sözü edilen sürelerin, Dairemizce daha önce bazı kararlarda hak düşürücü süre olduğu belirtilmişse de yeniden yapılan değerlendirmede; bu sürelerin zamanaşımı süresi niteliğinde olduğu sonucuna varılmıştır.
4. Dava tarihi itibarıyla zamanaşımı sürelerinin dolduğu ve davalı tarafça da usulüne uygun şekilde zamanaşımı def'inde bulunulduğu anlaşılmaktadır. Bu nedenle davanın reddine karar verilmesinde bir isabetsizlik bulunmamakta ise de İlk Derece ve Bölge Adliye Mahkemelerince, söz konusu sürenin hak düşürücü süre olarak nitelendirilmesi hatalıdır.
Diğer yandan, 6100 sayılı Kanun'un 297 nci maddesinin ikinci fıkrasına göre hükmün sonuç kısmında gerekçeye ait herhangi bir söz tekrar edilmeksizin karar verilmesi gerekirken, İlk Derece Mahkemesince hüküm yerinde davanın hak düşürücü süre nedeniyle reddine karar verildiğinin yazılması da hatalı olmuştur.
Ne var ki bu hatanın giderilmesi yeniden yargılama yapılmasını gerektirmediğinden 6100 sayılı Kanun’un 370 inci maddesinin ikinci fıkrası hükmü uyarınca kararın düzeltilerek onanması gerekir.
VI. KARAR
Açıklanan sebeplerle;
1. Davacı tarafın diğer temyiz itirazlarının reddine,
2. Temyiz olunan, İlk Derece Mahkemesi kararına karşı istinaf başvurusunun esastan reddine ilişkin Bölge Adliye Mahkemesi kararının ORTADAN KALDIRILMASINA, davacı tarafın temyiz itirazının kabulü ile İlk Derece Mahkemesi kararının, hüküm fıkrasının ilk bendinde yer alan "hak düşürücü süre nedeniyle" ibaresinin hükümden çıkartılması suretiyle DÜZELTİLEREK ONANMASINA,
Peşin alınan temyiz karar harcının istek hâlinde ilgiliye iadesine,
Dosyanın İlk Derece Mahkemesine, kararın bir örneğinin Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine,
25.11.2024 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.