"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ :İş Mahkemesi
SAYISI : 2023/177 E., 2024/49 K.
KARAR : Davanın reddi
Taraflar arasında İlk Derece Mahkemesinde görülen ve istinaf incelemesinden geçen alacak davasında verilen karar hakkında yapılan temyiz incelemesi sonucunda, Dairece İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 30. Hukuk Dairesi kararının kaldırılmasına ve İlk Derece Mahkemesi kararının bozulmasına karar verilmiştir.
Bozma kararına İlk Derece Mahkemesince direnilmesi üzerine, karar davalı vekili tarafından temyiz edilmekle; Dairemizce bozma kararının usul ve kanuna uygun olduğu gerekçesiyle dosyanın Yargıtay Hukuk Genel Kuruluna gönderilmesine karar verilmiştir.
Yargıtay Hukuk Genel Kurulu tarafından direnme kararının bozulmasına ve dosyanın İlk Derece Mahkemesine gönderilmesine karar verilmiştir.
İlk Derece Mahkemesince Yargıtay Hukuk Genel Kurulu kararı üzerine yeniden yapılan yargılama sonucunda davanın reddine karar verilmiştir.
İlk Derece Mahkemesi kararı davacı vekili tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü.
I. DAVA
Davacı vekili dava dilekçesinde; müvekkilinin davalı Şirketin yurt dışı projelerinde 2008-2014 yılları arasında boyacı formeni olarak kesintisiz çalıştığını, iş sözleşmesinin haksız ve bildirimsiz olarak feshedildiğini ileri sürerek kıdem ve ihbar tazminatlarının davalıdan tahsiline karar verilmesini talep etmiştir.
II. CEVAP
Davalı vekili cevap dilekçesinde; davacının yurt dışında geçen çalışmalarına ilişkin alacak talebinde bulunması nedeniyle iş ilişkisinin yabancılık unsuru taşıdığını bu nedenle yabancı hukukun uygulanması gerektiğini ayrıca alacakların zamanaşımına uğradığını savunarak davanın reddini istemiştir.
III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
İlk Derece Mahkemesinin 10.10.2019 tarihli ve 2018/350 Esas, 2019/527 Karar sayılı kararı ile; iş hukukunun emredicilik yönü ve işçinin korunması ilkesi uyarınca yabancılık unsuru taşıyan uyuşmazlıklarda 5718 sayılı Milletlerarası Özel Hukuk ve Usul Hukuku Hakkında Kanun'un (5718 sayılı Kanun) 5 inci maddesindeki düzenleme gereği Türk vatandaşı olan işçinin kamu düzeni de dikkate alınarak yurt dışına gönderilmesinde gönderen kişi ya da şirketin yurt dışındaki yabancı şirket ile organik bağı delillendirildiğinde Türk iş hukukunun uygulandığı, organik bağ içinde olan Türkiye’deki kişi veya kişilerin de işçinin işvereni kabul edilerek sorumlu tutulduğu, davalı Şirketin yurt dışındaki inşaat şantiyelerinde 12.06.2008-30.09.2014 tarihleri arasında toplam 4 yıl, 8 ay, 24 gün en son saat ücreti 5,30 USD ile çalışan davacının iş sözleşmesinin iş bitimi nedeniyle sona erdiği, iş bitiminin haklı fesih nedenleri arasında bulunmadığı gerekçesiyle davanın kabulüne karar verilmiştir.
IV. İSTİNAF
A. İstinaf Yoluna Başvuranlar
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalı vekili istinaf başvurusunda bulunmuştur.
B. Gerekçe ve Sonuç
İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 30. Hukuk Dairesinin 23.12.2021 tarihli ve 2019/3751 Esas, 2021/2804 Karar sayılı kararı ile; İlk Derece Mahkemesinin vakıa ve hukuki nitelendirmesinde usul ve esas yönünden yasaya aykırılık bulunmadığı gerekçesiyle davalı vekilinin istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmiştir.
V. BOZMA VE BOZMADAN SONRAKİ YARGILAMA SÜRECİ
A. Bozma Kararı
1. Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalı vekili temyiz isteminde bulunmuştur.
2. Dairemizin 02.03.2022 tarihli ve 2022/2066 Esas, 2022/2776 Karar sayılı kararı ile; dosya kapsamına göre davacı işçinin davalının Rusya’da bulunan işyerlerinde 12.06.2008-30.09.2014 tarihleri arasında altı dönem çalıştığı, taraflar arasında tüm çalışma dönemlerine ilişkin olarak yurt dışı iş sözleşmeleri imzalanarak hukuk seçimi anlaşması yapıldığından uyuşmazlık hakkında Rusya hukukunun uygulanması gerektiği, hâl böyle olunca gerekirse Rusya hukukunda uzman bir bilirkişiden de rapor alınmak suretiyle dava konusu uyuşmazlık bakımından değerlendirme yapılması ve dosya kapsamındaki delil durumu birlikte değerlendirilerek sonucuna göre bir karar verilmesi gerektiği gerekçesiyle Bölge Adliye Mahkemesi kararının ortadan kaldırılmasına ve İlk Derece Mahkemesi kararının sair yönler incelenmeksizin bozulmasına karar verilmiştir.
B. Direnme Kararı
İlk Derece Mahkemesinin 15.11.2022 tarihli ve 2022/154 Esas, 2022/552 Karar sayılı kararı ile; önceki gerekçeye ilaveten davacının yabancı hukuk konusunda aydınlatılmadığı gibi talebini Türk hukukunun uygulanması yönünde sınırlandırdığı, yabancı hukukun uygulanması talebi bulunmayan davacı lehine ve davalı aleyhine hüküm kurulması mümkün olmadığı, taraflar arasında imzalanan yurt dışı iş sözleşmesi içeriği konusunda davacının bilgilendirildiğinin ispatlanamadığı, müzakere edilmediği, sözleşmedeki en esaslı unsurlardan ve iş ilişkisinin temel kurucu unsuru olan ücretin dahi gerçeği yansıtmadığı kabul edilen bir sözleşmedeki açıklayıcı olmayan hükümlerin uygulanmasının da beklenemeyeceği, hukuki güvenlik ve sürpriz karar yasağı gereğince de Türk iş hukukunun uygulanması gerektiği, ayrıca taraflar açısından sıkı ilişki içinde bulundukları ve fiîlen uygulanan hukukun da Türk hukuku olduğu, işçinin asgari koruma haklarının saklı kalması gerektiğinden yabancı ülke hukukunun olayda uygulanmasının mümkün olmadığı, iş hukukunun emredicilik yönü ve işçinin korunması ilkesi uyarınca Türk hukuk mevzuatına göre uyuşmazlığın çözümlenmesi gerektiği gerekçesiyle bozmaya direnilmesine karar verilmiştir.
C. Yargıtay Hukuk Genel Kurulu Kararı
1. İlk Derece Mahkemesince verilen direnme kararına karşı süresi içinde davalı vekili temyiz isteminde bulunmuştur.
2. Yargıtay Hukuk Genel Kurulunun 24.05.2023 tarihli ve 2023/9-356 Esas, 2023/524 Karar sayılı kararı ile; Özel Dairenin bozma kararına İlk Derece Mahkemesince 19.07.2022 tarihli duruşmada uyulmuş olmakla davalı lehine usuli kazanılmış hak oluştuğu, bu nedenle İlk Derece Mahkemesinin uyma kararından dönerek önceki kararda direnmesinin usulen mümkün olmadığı, başka bir anlatımla bir defa bozmaya uyulmasına karar verildikten sonra uyma kararından dönülmesinin davaya bir etkisinin bulunmadığı, usuli kazanılmış hak ilkesinin kamu düzeni ile ilgili olup temyiz aşamasında da kendiliğinden dikkate alınması gerektiği, açıklanan nedenlerle İlk Derece Mahkemesince bozmaya uyulmakla gerçekleşen usuli kazanılmış hak nazara alınarak hükmüne uyulan bozma kararı gereklerinin yerine getirilmesi gerekirken uyma kararından dönülerek direnme kararı verilmiş olmasının usul ve yasaya aykırı olduğu gerekçesiyle direnme kararının usulden bozulmasına ve dosyanın İlk Derece Mahkemesine gönderilmesine karar verilmiştir.
D. İlk Derece Mahkemesince Yargıtay Hukuk Genel Kurulu Kararı Üzerine Verilen Karar
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile; Rusya Federasyonu İş Kanunu'nun zamanaşımını düzenleyen 392 nci maddesinde çalışanın hakkının ihlal edildiğini öğrendiği veya öğrenmesi gerektiği tarihten itibaren 3 ay içinde mahkemeye başvurma hakkına sahip olduğunun açıkça düzenlendiği, buna göre davacının çalıştığı 2008-2014 yılları arasındaki çalıştığı dönem için iş bu dava tarihi dikkate alındığında Rusya Federasyonu İş Kanunu hükümlerine göre 16.10.2018 tarihi itibariyle işçilik alacaklarının zamanaşımına uğradığı gerekçesiyle davanın zamanaşımı nedeniyle reddine karar verilmiştir.
VI. TEMYİZ
A. Temyiz Yoluna Başvuranlar
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacı vekili temyiz isteminde bulunmuştur.
B. Temyiz Sebepleri
Davacı vekili; Yargıtayın değişen içtihatları nedeni ile davalı taraf lehine vekâlet ücretine hükmedilemeyeceğinin gözden kaçırılmasının hatalı olduğunu, davanın Türk hukukuna göre kabulü gerektiğini, hukuki güvenlik ve belirlilik ilkeri gereğince hukukun genel ilkelerine, mevzuata ve yerleşik içtihatlara tamamen aykırı ve süpriz sayılacak şekilde karar verilemeyeceğini, yabancı hukukun uygulanmasını kabul anlamına gelmemekle beraber davacının alacaklarının Rusya hukukuna göre de zamanaşımına uğramadığını belirterek İlk Derece Mahkemesi kararının bozulması istemi ile temyiz yoluna başvurmuştur.
C. Gerekçe
1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme
Dosya içeriğine, Hukuk Genel Kurulu kararı ile bozmanın mahiyeti ve kapsamına göre taraflar arasındaki uyuşmazlık; iş sözleşmesine uygulanacak hukuk, dava konusu alacakların zamanaşımına uğrayıp uğramadığı, davalı lehine hükmedilen vekâlet ücreti ve yargılama gideri noktalarında toplanmaktadır.
2. İlgili Hukuk
1. 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun (6100 sayılı Kanun) 369 uncu maddesinin birinci fıkrası ile 370 ve 371 inci maddeleri.
2. 5718 sayılı Kanun'un 2, 5, 8, 27, 40 ve 44 üncü maddeleri.
3. Rusya Federasyonu İş Kanunu'nun 392 nci maddesi şu şekildedir:
“Çalışan, hakkının ihlal edildiğini öğrendiği veya öğrenmesi gerektiği günden itibaren üç ay içinde bireysel iş uyuşmazlığının çözümü için mahkemeye başvurma hakkına sahiptir.
İşveren, çalışanın işletmeye verdiği zararın tazminine ilişkin uyuşmazlıklarda, zararın tespit edildiği tarihten itibaren bir yıl içinde mahkemeye gitme hakkına sahiptir.
Bu maddede belirtilen sürelerin geçerli bir nedenle kaçırılması durumunda, bu süreler mahkeme tarafından tekrar başlatılabilir.”
3. Değerlendirme
1. Tarafların iddia, savunma ve dayandıkları belgelere, uyuşmazlığın hukuki nitelendirilmesi ile uygulanması gereken hukuk kurallarına, dava şartlarına, yargılamaya hâkim olan ilkelere, ispat kurallarına ve temyiz olunan kararda belirtilen gerekçelere göre davacı vekilinin aşağıda yer alan paragrafların kapsamı dışındaki temyiz itirazları yerinde görülmemiştir.
2. Yabancılık unsuru taşıyan uyuşmazlıklarda, uyuşmazlığa uygulanması gereken hukukun tespiti bakımından yeni esaslar belirlenerek yabancı hukukun uygulanması yönünde içtihat değişikliğine gidilmiştir. Diğer taraftan gerek Yargıtay (Kapatılan) 22. Hukuk Dairesinin gerekse Dairemizin önceki uygulamasına güvenilerek açılan davaların bir kısmında, benimsenen yeni görüş doğrultusunda yabancı hukukun uygulanması, davacı taraf aleyhine bazı olumsuz sonuçların ortaya çıkmasına sebebiyet verebilmektedir. Bu sebeple Dairenin önceki uygulamasına güvenilerek açılan davalarda, Mahkemece görüş değişikliğine bağlı olarak yabancı hukukun uygulanması sonucunda ret kararı verilmesi hâlinde, davacı aleyhine vekâlet ücreti ile yargılama giderine hükmedilmesinin hakkaniyetli olmayacağı ve adaletsizliğe yol açacağı sonucuna varılmıştır.
3. Somut uyuşmazlıkta, dava tarihinin 16.10.2018 olması ve davanın yabancı hukukun uygulanması sonucunda reddedilmesi karşısında, Dairenin önceki uygulamasına güvenerek dava açan davacı aleyhine vekâlet ücretine hükmedilmesi hatalıdır.
Ne var ki bu hatanın giderilmesi yeniden yargılama yapılmasını gerektirmediğinden 6100 sayılı Kanun'un 370 inci maddesinin ikinci fıkrası uyarınca İlk Derece Mahkemesi kararının düzeltilerek onanması gerekir.
VII. KARAR
Açıklanan sebeplerle;
1. Davacı tarafın diğer temyiz itirazlarının reddine,
2. Davacı tarafın İlk Derece Mahkemesi kararına yönelik temyiz itirazının kabulü ile İlk Derece Mahkemesi kararının, hüküm fıkrasının (3) numaralı bendinde yer alan "Davalı kendisini vekil ile temsil ettirdiğinden Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi gereğince 46.570,90 TL vekâlet ücretinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine," ibaresinin hükümden çıkartılarak yerine "Davalı yararına vekâlet ücretine hükmedilmesine yer olmadığına," ibaresinin yazılması suretiyle DÜZELTİLEREK ONANMASINA,
Peşin alınan temyiz karar harcının istek hâlinde davacı tarafa iadesine,
Dosyanın İlk Derece Mahkemesine gönderilmesine,
25.09.2024 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.