"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ : İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 47. Hukuk Dairesi
SAYISI : 2024/235 E., 2024/583 K.
KARAR : Davanın reddi
Taraflar arasında Kırklareli İş Mahkemesinde görülen ve istinaf incelemesinden geçen alacak davasında verilen karar hakkında yapılan temyiz incelemesi sonucunda, Dairece Bölge Adliye Mahkemesi kararının bozulmasına karar verilmiştir.
Bölge Adliye Mahkemesinin 18.10.2022 tarihli ve 2022/2385 Esas 2022/1995 Karar sayılı kararı ile bozma kararına direnilmesine karar verilmiştir.
Direnme kararının davalı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine, Yargıtay Hukuk Genel Kurulunca Bölge Adliye Mahkemesi kararının bozulmasına karar verilmiştir.
Bölge Adliye Mahkemesince Hukuk Genel Kurulunun bozma kararı doğrultusunda yeniden yapılan yargılama sonucunda davanın reddine karar verilmiştir.
Bölge Adliye Mahkemesi kararı davacı vekili tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:
I. DAVA
Davacı vekili dava dilekçesinde; müvekkilinin 05.07.2006 tarihinden bu yana davalı işverene ait işyerinde çalıştığını, son görevinin Vakıf müdürlüğü olduğunu, müvekkiline bugüne kadar ödenmesi gereken ilave tediye ücretlerinin ödenmediğini, davalı işverenin kamu hukuku tüzel kişisi, davacının da kamu işçisi olduğunu, 6772 sayılı Devlet ve Ona Bağlı Müesseselerde Çalışan İşçilere İlave Tediye Yapılması ve 6452 sayılı Kanunla 6212 sayılı Kanunun 2 nci Maddesinin Kaldırılması Hakkında Kanun (6772 sayılı Kanun) gereği müvekkiline ilave tediyelerin ödenmesi gerektiğini, davalı işveren 6772 sayılı Kanun kapsamında olmasına rağmen müvekkiline söz konusu ödemeyi yapmadığını ileri sürerek ilave tediye alacağının davalıdan tahsilini talep etmiştir.
II. CEVAP
Davalı vekili cevap dilekçesinde; davanın belirsiz alacak davası açılmayacağını, bu durumun bozma nedeni olduğunu, Vakfın statüsü, mevcut hukuki yapısı, gelirleri ve konuya ilişkin yargı kararları birlikte değerlendirildiğinde ayrı bir özel hukuk tüzel kişiliğine sahip olduklarının ve kamu kurumu vasfında bulunmadıklarının açık olduğunu, Vakıf personelinin ilave tediye almaya hak kazanmadığını savunarak davanın reddini istemiştir.
III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
Kırklareli İş Mahkemesinin 22.03.2018 tarihli ve 2016/16 Esas, 2018/98 Karar sayılı kararı ile; 3294 sayılı Sosyal Yardımlaşma ve Dayanışmayı Teşvik Kanunu (3294 sayılı Kanun) ile il ve ilçelerde kurulan sosyal yardımlaşma ve dayanışma vakıflarının özel hukuk tüzel kişiliğine sahip olup ayrı işyeri olan bağımsız işverenler oldukları, 6772 sayılı Kanun kapsamındaki kamu kurumlarından olmadığı, Yargıtay İçtihadı Birleştirme Büyük Genel Kurulunun 2016/3 Esas sayılı İçtihadı Birleştirme Kararı'nda da her bir vakfın özel hukuk tüzel kişiliğini haiz, ayrı ve bağımsız işveren olduğu belirtildiğinden sosyal yardımlaşma ve dayanışma vakıf çalışanları hakkında 6772 sayılı Kanun hükümlerinin uygulanmasının mümkün olmadığı, dolayısıyla da kamu tüzel kişiliği niteliğini haiz olmayan vakıf çalışanlarına ilave tediye ödemesi yapılamayacağı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir.
IV. İSTİNAF
A. İstinaf Yoluna Başvuranlar
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacı vekili istinaf başvurusunda bulunmuştur.
B. Gerekçe ve Sonuç
Bölge Adliye Mahkemesinin 03.03.2022 tarihli ve 2020/562 Esas, 2022/454 Karar sayılı kararı ile; gönüllülük ve rızaen değil bizzat kanunla kurulması öngörülen sosyal yardımlaşma ve dayanışma vakıflarının kuruluş aşamasının vakıflardaki prosedüre uygun olarak tamamlanmasının vakıfların hukuki statüsünü değiştirecek mahiyette kabul edilemeyeceği, bu vakıfların hem işyeri hem de örgütlenmesinin Aile ve Sosyal Hizmetler Bakanlığı kontrolünde olan kamu işyerleri olduğunu söylemenin yerinde olacağı, bütün bu nedenlerle vakıfların; kamuya bağlı, kamusal yetkiler kullanan, kamusal hizmet gerçekleştiren, gelirlerinin tamamına yakını Devlet tarafından karşılanan kamu işyerleri olduğunun kabulü gerektiği, 25.05.2018 tarihinde 3294 sayılı Kanun'un 7 nci maddesine eklenen fıkranın da bu kabulü desteklemekte olduğu, bu düzenleme ile niteliği konusunda kuşku bulunmayan sosyal yardımlaşma ve dayanışma vakıflarının kamu işyeri olduğuna bir kez daha vurgu yapıldığı, nitekim işveren sıfatı bulunmayanın toplu iş sözleşmesi düzenleme yetkisinin de bulunmadığı, davalı Vakfın başından itibaren kamu kurumu niteliğini haiz olduğunun açık olduğu ve 6772 sayılı Kanun kapsamında olduğu gerekçesiyle davacı vekilinin istinaf başvurusunun kabulü ile İlk Derece Mahkemesi hükmü kaldırılarak yeniden esas hakkında hüküm kurulmak suretiyle davanın kabulüne karar verilmiştir.
V. BOZMA VE BOZMADAN SONRAKİ YARGILAMA SÜRECİ
A. Bozma Kararı
1. Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalı vekili temyiz isteminde bulunmuştur.
2. Dairemizin 29.06.2022 tarihli ve 2022/7810 Esas, 2022/8490 Karar sayılı kararı ile; Sosyal Yardımlaşma ve Dayanışmayı Teşvik Fonundan ayrı birer özel hukuk tüzel kişisi olan sosyal yardımlaşma ve dayanışma vakıflarının 6772 sayılı Kanun bakımından kamu tüzel kişi olarak kabulünün mümkün olmadığı, diğer taraftan Bölge Adliye Mahkemesince 16.02.2012 tarihli ve 2012/1 sayılı Fon Kurulu kararı gereğince sosyal yardımlaşma ve dayanışma vakfı çalışanlarına 2012 yılından itibaren ilave tediye niteliğinde iki maaş tutarında ikramiye ödenmesine karar verildiği, bu kararın Fon Kurulunun 11.12.2014 tarihli ve 2014/7 sayılı kararı ile yapılan değişiklikle çıkarılan Esaslar'ın 11 inci maddesinde de kurala bağlandığı, ikramiye ödemesinin ilave tediye niteliğinde olduğu da açıkça vurgulandığına göre, böyle bir ödemenin yapılamayacağını söylemenin mümkün olmadığı, gerçekten de 633 sayılı Aile ve Sosyal Politikalar Bakanlığının Teşkilat ve Görevleri Hakkında Kanun Hükmünde Kararname'ye dayanılarak yürürlüğe konulan Sosyal Yardımlaşma ve Dayanışma Vakıfları Personelinin Norm Kadro Standartları, İş Tanımları, Nitelikleri, Özlük Hakları ve Çalışma Şartlarına İlişkin Esaslar'ın "İkramiye Ödemesi" başlıklı 11 inci maddesinde, personele her yılın Ocak ve Temmuz aylarında birer sözleşme ücreti tutarında ikramiye ödeneceği, ödenen bu ikramiyelerin ilave tediye niteliğinde olduğu ve personele ayrıca ilave tediye ödemesi yapılamayacağı kuralına yer verildiği, somut olayda ise dava dilekçesinde, Fon Kurulu kararında ilave tediye olarak nitelendirilen ikramiye alacağına ilişkin açıkça bir iddianın ileri sürülmediği, bu konuda herhangi bir iddia ileri sürülmeden Mahkemece resen inceleme yapılmasının mümkün olmadığı, dosya kapsamından davacının açıkça 6772 sayılı Kanun'dan kaynaklanan ilave tediye alacağını talep ettiği anlaşılmakta olup bu hâlde davacının davalı Vakfın 6772 sayılı Kanun kapsamında olmaması sebebiyle bu Kanun'dan ... ilave tediye alacağına hak kazanamayacağı, Bölge Adliye Mahkemesince davanın reddine karar verilmesi gerekirken kabulüne dair hüküm kurulmasının hatalı olduğu gerekçesiyle Bölge Adliye Mahkemesi kararının bozulmasına karar verilmiştir.
B. Direnme Kararı
Bölge Adliye Mahkemesinin 18.10.2022 tarihli ve 2022/2385 Esas 2022/1995 Karar sayılı kararı ile; önceki gerekçeye ilaveten Yargıtay Hukuk Genel Kurulunun 25.11.2021 tarihli ve 2016/(22)9-2292 Esas, 2021/1494 Karar sayılı kararında da aynı vasıftaki Vakfın 6772 sayılı Kanun kapsamında ilave tediye ödemekle yükümlü olduğunun kabul edildiği belirtilerek bozma kararına direnilmesine karar verilmiştir.
C. Yargıtay Hukuk Genel Kurulu Kararı
1. Direnme kararının davalı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine dosya Yargıtay Hukuk Genel Kuruluna gönderilmiştir.
2. Yargıtay Hukuk Genel Kurulunun 29.11.2023 tarihli ve 2023/9-181 Esas, 2023/1156 Karar sayılı kararı ile; sosyal yardımlaşma ve dayanışma vakıflarının özel hukuk tüzel kişisi olduğu, kuruluş amacı ve mali yapısı itibarıyla kamu kurumlarından farklı nitelik arzettiği ve bu bağlamda 6772 sayılı Kanun'un 1 inci maddesi kapsamına girmeyeceğinin açık olduğu, somut olayda davacı vekilinin davalı Vakfın kamu tüzel kişisi olduğunu ve bu nedenle 6772 sayılı Kanun kapsamında bulunduğunu ileri sürerek ilave tediye alacağının davalı Vakıftan tahsilini talep ettiği, İlk Derece Mahkemesinin davalı Vakfın özel hukuk tüzel kişisi olduğu ve 6772 sayılı Kanun kapsamında bulunmadığı gerekçesiyle davanın reddine dair verdiği kararın davacı vekilince istinaf edilmesi üzerine Bölge Adliye Mahkemesince davalı Vakfın 6772 sayılı Kanun kapsamında olduğu kabul edilerek İlk Derece Mahkemesi kararı ortadan kaldırılıp yeniden esas hakkında hüküm kurulmak suretiyle ilave tediyenin hüküm altına alındığı, ancak sosyal yardımlaşma ve dayanışma vakıfları özel hukuk tüzel kişisi olup 6772 sayılı Kanun kapsamına girmediğinden ilave tediye talebini konu alan eldeki davanın reddine karar verilmesi gerektiği gerekçesiyle direnme kararının bozulmasına karar verilmiştir.
D. Bölge Adliye Mahkemesince Hukuk Genel Kurulu Kararı Üzerine Verilen Karar
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararıyla; Yargıtay Genel Kurul kararına uyulduğu ve bu doğrultuda davanın reddi gerektiği gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir.
VI. TEMYİZ
A. Temyiz Yoluna Başvuranlar
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararına karşı süresi içinde davacı vekili temyiz isteminde bulunmuştur.
B. Temyiz Sebepleri
Davacı vekili; ikramiye ve ilave tediye ücretinin birbirinden bağımsız iki hak ediş olduğunu, Fon Kurulu kararının 01.01.2015 yürürlük tarihli olduğunu, Fon Kurulunun anılan bu kararı kabul edilse dahi yalnızca 01.01.2015 tarihi sonrasındaki ikramiye ödemeleri için geçerli olacağını, bu nedenle 01.01.2015 tarihi öncesi dönemlerin dışlanarak bakiye yıllar ile ilgili davalının davacıya ilave tediye ücreti ödemesi gerektiği kararının hatalı olduğunu, aksi yönde kararlar da bulunduğunu, vakıfların kamu işyeri olduğunu, personelin kamu personeli seçme sınavı ile işe alındığını, vakıfların istediği gibi karar alma yetkisine sahip olmadığını, ilave tediye ücreti adı altında ödeme yapıldığını, yapılan işin kamu işi olduğunu belirterek Bölge Adliye Mahkemesi kararının bozulması istemi ile temyiz yoluna başvurmuştur.
C. Gerekçe
1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme
Dosya içeriğine, bozmanın mahiyeti ve kapsamına göre taraflar arasındaki uyuşmazlık; davacının ilave tediye alacağına hak kazanıp kazanmadığı noktasında toplanmaktadır.
2. İlgili Hukuk
6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun (6100 sayılı Kanun) 369 uncu maddesinin birinci fıkrası ile 370 ve 371 inci maddeleri.
3. Değerlendirme
1. Temyiz olunan nihai kararların bozulması 6100 sayılı Kanun'un 371 inci maddesinde yer alan sebeplerden birinin varlığı hâlinde mümkündür.
2. Temyizen incelenen Bölge Adliye Mahkemesi kararının bozmaya uygun olduğu, kararda ve kararın gerekçesinde hukuk kurallarının somut olaya uygulanmasında bir isabetsizlik bulunmadığı bozmaya uyulmakla karşı taraf yararına kazanılmış hak durumunu oluşturan yönlerin ise yeniden incelenmesine hukukça imkân bulunmadığı anlaşılmakla; temyiz dilekçesinde ileri sürülen nedenler kararın bozulmasını gerektirecek nitelikte görülmemiştir.
VII. KARAR
Açıklanan sebeple;
Davacı vekilinin yerinde görülmeyen tüm temyiz itirazlarının reddi ile usul ve kanuna uygun olan kararın ONANMASINA,
Dosyanın İlk Derece Mahkemesine, kararın bir örneğinin kararı veren Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine,
10.09.2024 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.