"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ : İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 27. Hukuk Dairesi
KARAR : İstinaf başvurusunun esastan reddi
İLK DERECE MAHKEMESİ : İstanbul Anadolu 7. İş Mahkemesi
Taraflar arasındaki alacak davasından dolayı yapılan yargılama sonunda İlk Derece Mahkemesince davanın kabulüne karar verilmiştir.
Kararın davalı vekili tarafından istinaf edilmesi üzerine, Bölge Adliye Mahkemesince başvurunun esastan reddine karar verilmiştir.
Bölge Adliye Mahkemesi kararı davalı vekili tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:
I. DAVA
Davacı vekili dava dilekçesinde; müvekkilinin davalı işverenin Azerbaycan'daki işyerinde 25.04.2014-01.05.2015 tarihleri arasında kalıp ustası olarak 1.900,00 USD net ücretle çalıştığını, işveren tarafından yemek ve konaklayacak yer temin edildiğini, müvekkilinin sabah 07.00'den, akşam 21.00'e kadar haftanın her günü çalıştığını, müvekkilinin dinî bayramların ilk günü dışında tüm ulusal bayram ve genel tatil günlerinde çalıştığını, müvekkilinin yıllık izin kullanmadığını, iş sözleşmesinin işveren tarafından iş bitimi sebebiyle feshedildiğini, kısmi tazminat ödendiğini, çıkış işlemleri yapılırken pasaportu karşılığında istifa ve ibraname gibi birtakım evrakın imzalatıldığını iddia ederek kıdem ve ihbar tazminatları ile yıllık ücretli izin, fazla çalışma ücreti, hafta tatili ücreti, ulusal bayram ve genel tatil ücreti alacaklarının tahsilini talep etmiştir.
II. CEVAP
Davalı vekili cevap dilekçesinde; davanın belirsiz alacak davası olarak açılmasında hukukî yararın bulunmadığını, davacının işe giriş çıkış tarihleri hususunda itirazlarının bulunmadığını, davacının aldığı aylık ücretin 1.320,00 USD olduğunu, davacı tarafa yapılan ödemelere dönem dönem fazla çalışma, hafta sonu çalışması yapması hâlinde ödemeler yapılması sebebi ile aynı miktarda ödeme yapılmadığını, davacıya her ay farklı miktarlarda ödeme yapıldığını, davacının bu ödemelerin ihtirazı kayıt konulmaksızın çektiğini, müvekkili Şirketin fazla çalışma yapılması hâlinde ödemeyi yasaya uygun olarak 1,5 katı, bayram tatili ya da hafta sonu olması hâlinde 2 katı olarak ödediğini, dinî ve resmî bayramlarda çalışmalar kapsamında, hafta tatili ve yıllık izin anlamında tüm ödemelerin müvekkili tarafından yapıldığını, davacının işten çıkışının iş bitimi kapsamında iş sözleşmesinin sonlandırıldığını, müvekkili Şirketten herhangi bir alacağı olmadığını beyan eden bir ibraname imzaladığını savunarak davanın reddini istemiştir.
III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile; davalı işverenin feshin haklı nedenle yapıldığını ispat edemediği, iş bitiminin haklı neden sayılamayacağı, bu nedenle davacının kıdem ve ihbar tazminatlarına hak kazanacağı, davalı tarafından yıllık ücretli iznin kullanıldığına dair herhangi bir belge dosyaya sunulmadığı, davacının kıdemine göre yıllık ücretli izin süresinin 14 gün olduğu ve karşılığı ücretinin de ödenmediği anlaşılmakla davacının talep ettiği iş bu alacak kalemine hak kazandığı, yine davacının fazla çalışma, hafta tatili ile ulusal bayram ve genel tatil ücret alacağı talebinde bulunduğu, kural olarak iş bu çalışmaların yapıldığını işçinin, ücretin ödendiğinin ise işverenin kanıtlaması gerektiği, yazılı belge bulunmayan hâllerde çalışmanın yapıldığı tanık dâhil her tür delil ile ispatlanabileceği, duruşmada dinlenen tanıkların işyerinde fazla çalışma, ulusal bayram ve genel tatil ile hafta tatil çalışmaları yapıldığını beyan ettikleri, davacının bu husustaki iddiasını ispat ettiği ancak davalı işveren ise ispat edilen işbu çalışma ücretlerinin ödendiğini yazılı delille ispat edemediği, davalı taraf her ne kadar menfaat birliği içindeki tanık beyanlarına itibar edilemeyeceğinden bahisle itirazda bulunmuş ise de Hukuk Genel Kurulunun 2010/2-751 Esas sayılı kararlarında da belirtildiği üzere tanıkların aynı işverene karşı davalarının olmasının başlı başına tanıklığı geçersiz kılmayacağı gibi tanık anlatımlarını değerden düşürücü bir sebep de sayılamayacağı, aksine ciddi ve inandırıcı delil ve olaylar bulunmadıkça asıl olanın tanıkların gerçeği söylemiş olduklarının kabulü olduğu, 08.12.2021 tarihli bilirkişi raporunun dosya kapsamına uygun olduğu gerekçesiyle davanın kabulüne karar verilmiştir.
IV. İSTİNAF
A. İstinaf Yoluna Başvuranlar
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalı vekili istinaf başvurusunda bulunmuştur.
B. İstinaf Sebepleri
Davalı vekili; davanın belirsiz alacak davası olarak açılmasında hukuki yarar bulunmadığını, tanıklarına soru kağıdı gönderilmesi talebinin Mahkemece kabul edilip harç kağıdı yatırılmasına rağmen tanıkların dinlenmesinden vazgeçilmesi ve rapor düzenlenmesinin hatalı olduğunu, davacının talep ettiği, hafta tatili, ulusal bayram ve genel tatil, yıllık izin ile fazla çalışma alacaklarının zamanaşımına uğradığını, davacı tanıklarının davalı işverene karşı davası olduğunu, menfaat birliği içindeki tanık beyanlarına itibar edilemeyeceğini, iş sözleşmesinin haksız feshedildiğine dair iddiaların yerinde olmadığını, davacının fazla çalışma, ulusal bayram ve genel tatil, hafta tatili, yıllık izin alacaklarının bulunmadığını, ibraname imzaladığını belirterek İlk Derece Mahkemesi kararının ortadan kaldırılması ve davanın reddine karar verilmesi istemi ile istinaf yoluna başvurmuştur.
C. Gerekçe ve Sonuç
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile; dosya kapsamına göre işverence yapılan feshin haklılığının ispatlanamadığı, davalı işverenin fesih nedeni olarak iş bitimini bildirdiği, fesih kanunen haklı nedene dayanmadığından davacının kıdem ve ihbar tazminatına hak kazandığının görüldüğü, davacının 2 haftada 1 hafta tatil yaptığının kabulü ile hafta tatili alacağına hükmedilmesinin, dinî bayramların iki günü hariç diğer ulusal bayram ve genel tatil günlerinde çalıştığının kabulü ile bu alacağa hükmedilmesinin usule uygun olduğu, tanıkların işyerine karşı davasının olmasının başlı başına tanıklıklarına engel hâl oluşturmadığı, dosyadaki diğer delillerle tanık beyanlarının desteklendiği, yıllık iznin kullanıldığı işverence ispatlanamadığından davacının 14 günlük yıllık izin alacağının oluştuğunun görüldüğü, davanın niteliği itibarıyla belirsiz alacak davası açılabileceği, zamanaşımı dava tarihinden itibaren belirlenebileceğinden zamanaşımına giren alacak kalemi bulunmadığı, İlk Derece Mahkemesi kararının delillere ve dosya kapsamına uygun olduğunun anlaşıldığı gerekçesiyle davalının istinaf başvurusunun esastan reddine karar vermiştir.
V. TEMYİZ
A. Temyiz Yoluna Başvuranlar
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalı vekili temyiz isteminde bulunmuştur.
B. Temyiz Sebepleri
Davalı vekili; istinaf dilekçesinde ileri sürülen sebepleri tekrar ederek Bölge Adliye Mahkemesi kararının ortadan kaldırılması ve davanın kabulüne karar verilmesi istemi ile temyiz yoluna başvurmuştur.
C. Gerekçe
1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme
Uyuşmazlık davacının kıdem ve ihbar tazminatı alacağına hak kazanıp kazanmadığı ile fazla çalışma ücreti, hafta tatili ücreti, ulusal bayram ve genel tatil ücreti, yıllık izin alacaklarının ispatı ve hesaplanması noktalarında toplanmaktadır.
2. İlgili Hukuk
1. 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun 107 nci maddesi, 369 uncu maddesinin birinci fıkrası ile 371 inci maddesi.
2. 4857 sayılı İş Kanunu'nun 17, 41, 44, 46, 47, 53 ve 54 üncü maddeleri ile aynı Kanun'un 120 nci maddesi atfıyla hâlen yürürlükte olan mülga 1475 sayılı İş Kanunu'nun 14 üncü maddesi.
3. Dairemizin belirsiz alacak davasına ilişkin ilkelerinin açıklandığı 27.12.2022 tarihli ve 2022/6872 Esas, 2022/17896 Karar sayılı ilâmı.
4. Dairemizin belirsiz alacak davalarında sürpriz karar yasağına ilişkin 14.09.2020 tarihli ve 2016/26476 Esas, 2020/7547 Karar sayılı; 31.05.2022 tarihli ve 2022/5909 Esas, 2022/6892 Karar sayılı; 09.02.2022 tarihli ve 2022/829 Esas, 2022/1542 Karar sayılı ilâmları.
3. Değerlendirme
1. Tarafların iddia, savunma ve dayandıkları belgelere, uyuşmazlığın hukuki nitelendirilmesi ile uygulanması gereken hukuk kurallarına, dava şartlarına, yargılamaya hâkim olan ilkelere, ispat kurallarına ve temyiz olunan kararda belirtilen gerekçelere göre davalı vekilinin aşağıdaki paragrafların kapsamı dışındaki temyiz itirazları yerinde görülmemiştir.
2. Fazla çalışma yaptığını iddia eden işçi bu iddiasını ispatla yükümlüdür. Ücret bordrolarına ilişkin kurallar burada da geçerlidir. İşçinin imzasını taşıyan bordro sahteliği ispat edilinceye kadar kesin delil niteliğindedir. Bir başka anlatımla bordronun sahteliği ileri sürülüp kanıtlanmadıkça imzalı bordroda görünen fazla çalışma alacağının ödendiği varsayılır.
3. Fazla çalışmanın ispatı konusunda işyeri kayıtları, özellikle işyerine giriş ve işyerinden çıkışı gösteren belgeler, işyeri iç yazışmaları delil niteliğindedir. Ancak, fazla çalışmanın yazılı belgelerle kanıtlanamaması durumunda tanık beyanları ile sonuca gidilmesi gerekir. Bunun dışında herkesçe bilinen genel bazı vakıalar da bu noktada göz önüne alınabilir. İşçinin fiilen yaptığı işin niteliği ve yoğunluğuna göre de fazla çalışma olup olmadığı araştırılmalıdır.
4. Fazla çalışmanın yazılı delil ya da tanıkla ispatı imkân dahilindedir. Ancak işyerinde çalışma düzenini bilmeyen ve bilmesi mümkün olmayan tanıkların anlatımlarına değer verilemez.
5. Aynı ispat kuralları hafta tatili ile ulusal bayram ve genel tatil ücret alacakları için de geçerlidir.
6. Çalışma sürelerinin ispatı noktasında işverene karşı dava açan tanıkların beyanlarına ihtiyatla yaklaşılması gerekir. Fazla çalışma, hafta tatili ile ulusal bayram ve genel tatil alacaklarının ispatında salt davacı ile menfaat birliği içinde olan ya da işverene karşı davası bulunan tanık beyanlarıyla sonuca gidilemez. Bununla birlikte diğer delil ya da olgularla desteklenen bu tür tanık beyanlarına itibar edilmelidir. Bu çerçevede; işin ve işyerinin özellikleri, davalı tanıklarının anlatımları, iş müfettişinin düzenlediği tutanak veya raporlar ve aynı çalışma dönemi ile ilgili olarak söz konusu alacakların varlığına ilişkin kesinleşmiş mahkeme kararları gibi hususlar diğer delil ya da olgular olarak değerlendirilebilir.
7. Somut olayda, davacının fazla çalışma, hafta tatili ile ulusal bayram ve genel tatil alacağı talepleri tanık anlatımlarına göre hesaplanıp hüküm altına alınmıştır. Ancak davacı tanıklarının davalı aleyhine dava açtıkları anlaşılmaktadır. Tanıkların bu davada ortaya çıkacak sonuçtan menfaat elde edecekleri tartışmasız olup, diğer delil ya da olgularla desteklenmeden tek başına bu tanık anlatımlarına itibar edilmesi mümkün değildir. Dosya kapsamında işverene dava açan tanık anlatımından başka delil bulunmadığından davacının ispatlanamayan fazla çalışma, hafta tatili ile ulusal bayram ve genel tatil alacağı taleplerinin reddi gerekirken yazılı gerekçe ile kabulü hatalı olup bozmayı gerektirmiştir.
8. Kabule göre de, davacı fazla çalışma, hafta tatili ile ulusal bayram ve genel tatil ücreti alacaklarını belirsiz alacak davası ile talep etmiştir.
7251 sayılı Kanun'la 6100 sayılı Kanun'da yapılan değişiklik sonrasında 107 nci maddenin ikinci fıkrası uyarınca yapılan yargılama ile alacağın belirli hâle gelmesi durumunda hâkimin geçici talep sonucunu kesin talep sonucuna dönüştürmesi için alacaklıya süre vermesi gerekmektedir. Davacı, talep artırım yahut ıslah suretiyle neticei talebini artırabilir. Belirsiz alacak davasında alacağın tamamı dava konusu edildiğinden aynı dava konusu ile ilgili ek dava açılması hâlinde derdestlik dava şartı söz konusu olur.
Somut olayda davacı belirsiz alacak davasına konu fazla çalışma, hafta tatili ile ulusal bayram ve genel tatil ücreti taleplerini 21.12.2021 tarihli dilekçe ile belirli hâle getirmiştir. Bu durumda İlk Derece Mahkemesi kararının hüküm fıkrasında belirsiz alacak davasına konu fazla çalışma, hafta tatili ile ulusal bayram ve genel tatil alacak kalemlerine ilişkin olarak "talep ile bağlı kalınarak" açıklamasına yer verilmesi isabetsizdir.
VI. KARAR
Açıklanan sebeplerle;
1. Temyiz olunan, İlk Derece Mahkemesi kararına karşı istinaf başvurusunun esastan reddine ilişkin Bölge Adliye Mahkemesi kararının ORTADAN KALDIRILMASINA,
2. İlk Derece Mahkemesi kararının BOZULMASINA,
Peşin alınan temyiz karar harcının istek hâlinde ilgiliye iadesine,
Dosyanın kararı veren İlk Derece Mahkemesine, bozma kararının bir örneğinin kararı veren Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine,
04.12.2024 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.