"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ : Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 9. Hukuk Dairesi
SAYISI : 2022/1048 E., 2023/4188 K.
KARAR : İstinaf başvurusunun kabulü ile davanın reddi
İLK DERECE MAHKEMESİ : Ankara 32. İş Mahkemesi
SAYISI : 2019/794 E., 2021/928 K.
Taraflar arasındaki alacak davasından dolayı yapılan yargılama sonunda İlk Derece Mahkemesince davanın kabulüne karar verilmiştir.
Kararın davalı vekili tarafından istinaf edilmesi üzerine, Bölge Adliye Mahkemesince istinaf başvurusunun kabulü ile İlk Derece Mahkemesi hükmü kaldırılarak yeniden esas hakkında hüküm kurulmak suretiyle davanın reddine karar verilmiştir.
Bölge Adliye Mahkemesi kararı davacı vekili tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:
I. DAVA
Davacı vekili dava dilekçesinde; davalının mülkiyeti müvekkiline ait otel işletmesinde genel müdür unvanı ile çalıştığını, otelin işletme sözleşmesi gereğince Raffles International Limited (RIL) tarafından işletildiğini, işletme sözleşmesinin 5 inci maddesine göre genel müdürün özel bir istihdam usulüne tâbi kılındığını, işletmeci tarafından genel müdür olunması istenen kişinin, müvekkili Şirkete önerildiğini, müvekkilinin de rıza göstermesi hâlinde ilgiliyle sözleşme imzalandığını, davalı için de işe başlangıçta bu usulün uygulandığını, özel usul ile görevlendirilen davalının, müvekkilinin ve RIL’in herhangi bir şekilde bilgisi, onayı veya izni olmadan emekli olma sebebiyle işten ayrılmak istediğine dair 18.07.2017 tarihli dilekçe sunduğunu, ardından 19.07.2017 tarihi itibarıyla işten ayrılış bildirgesi düzenlendiğini, kıdem tazminatının ödendiğini, geriye dönük haklarını haksız ve hukuksuz bir şekilde aldığını, davalının bu şekilde işten ayrılmasının ardından yine müvekkili ile RIL’in bilgisi ve onayı dışında 20.07.2017 tarihli sözleşme ile yeniden genel müdür unvanı ile sözleşme imzaladığını ve aynı tarihli işe başlangıç bildirgesi verildiğini, bu sözleşmede hem personel hem de işveren olarak davalının imzasının bulunduğunu, yani davalının müvekkilinden hileli bir şekilde gizleyerek kendisini emekliye ayırdığını ve sonra kendi kendine sözleşme düzenleyerek bu şekilde çalışmaya devam ettiğini, davalının emeklilik sebebiyle işten ayrıldıktan sonra 20.07.2017 tarihinde genel müdür olarak yeni bir sözleşme imzalamasının hukuka ve başlangıçta taraflar arasında imzalanan sözleşme ile belirlenmiş usullere aykırı olduğunu, davalının ilk sözleşme devam ediyormuşçasına şirket adına aynı unvanı kullandığını ve mali hakları almaya devam ettiğini, 02.02.2018 tarihine kadar davalının hileli işlemler ile kendisine menfaat sağlayarak şirketi zarara uğrattığını, ücret ödemesi dışında davalıya konut kirası, araç kirası, kişisel harcamalarının karşılanması, uluslararası emeklilik primlerinin ödenmesi gibi katkıların sağlandığını, ikinci sözleşmesinin yok hükmünde olması nedeniyle 19.07.2017 tarihinden 02.02.2018 tarihine kadar kendisine yapılmış olan ödemelerin haksız olup iadesinin gerektiğini ileri sürerek davalının hileli davranışları sonucunda müvekkilinin haksız olarak ödemiş olduğu bedelin tahsiline karar verilmesini talep etmiştir.
II. CEVAP
Davalı vekili cevap dilekçesinde; müvekkilinin davalıya ait otelde 2014 yılında genel müdür olarak çalışmaya başladığını, insan kaynakları tarafından kendisine prim gün sayısını ve sigortalılık süresini doldurduğundan bahisle emekliliğe hak kazandığının bildirildiğini, bunun üzerine müvekkilinin insan kaynaklarının yönlendirmesi ile yine insan kaynakları tarafından hazırlanan başvuru dilekçesini Sosyal Güvenlik Kurumu'na sunulmak üzere imzaladığını, bu işlemlerin davacının insan kaynakları kontrolünde ve insan kaynakları personeli eliyle yürütüldüğünü, nihayetinde emeklilik sebebiyle hak kazanmış olduğu tüm ödemelerin yapıldığını ve yine insan kaynakları tarafından sunulan yeni iş sözleşmesinin de müvekkilince imzalandığını, yeni iş sözleşmesinin imzalandığı tarihten 02.02.2018 tarihine kadar çalışmasına devam ettiğini, davacının iddia ettiği tüm işlemlerin yazılı olarak ve çift imza ile yapıldığını, bu nedenle davacı Şirketin uğradığı bir zararın bulunmadığını, davalının 20.07.2017 tarihinden 02.02.2018 tarihine kadar işletmenin genel müdürü olarak görevini yerine getirdiğini, bu çalışmasına karşılık olarak da görev ve pozisyonundan kaynaklı olarak haklarını aldığı hususunda herhangi bir ihtilaf bulunmadığını, davacı Şirketin bu aşamada yeni sözleşme imzalamasında onay alınmadığının ileri sürülmesinin dürüstlük kuralıyla bağdaşmadığını, zira davacının bu çalışmaya zımni bir şekilde onay verdiğini, çalışmasına karşılık olarak verdiği ücreti geri istemesinin hukuk düzeninde korunmadığını, kaldı ki davacı Şirketin müvekkilden önce aynı pozisyonda çalışan genel müdürün de aynı yöntemle emekli olduğunu ve yine aynı prosedürle emekli olduktan sonra da çalışmaya devam ettiğini, bu durumun işyerinde kabul görmüş bir uygulama olduğunu, davalıya emeklilik nedeniyle ödenen kıdem tazminatı ve diğer hakların parasal karşılığının 20.412,19 TL olduğunu, davalının çalışma süresince almış olduğu aylık ücretle kıyaslandığında bu rakamın çok düşük olduğunu savunarak davanın reddini istemiştir.
III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile; davalının işletme sözleşmeleri hükümlerine riayet etmeksizin tek yetkili olarak sözleşme imzalayarak mal sahibinin onayını almadan yeni sözleşme ile kendisini genel müdür atayıp usulüne uygun olmayan sözleşme ile davacıyı zarara uğrattığı gerekçesiyle davanın kabulüne, haksız ödenen ücret ve masraf alacağının davalıdan tahsiline karar verilmiştir.
IV. İSTİNAF
A. İstinaf Yoluna Başvuranlar
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalı vekili istinaf başvurusunda bulunmuştur.
B. İstinaf Sebepleri
Davalı vekili; bilirkişinin uzmanlığının eldeki uyuşmazlığı çözmeye yeterli olmadığını, mahkeme gerekçesinin hatalı olduğunu, zarar unsurunun ispat edilemediğini ve cevap dilekçesinde belirtilen sebeplerle davanın reddi gerektiğini ileri sürerek istinaf yoluna başvurmuştur.
C. Gerekçe ve Sonuç
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile; taraflar arasındaki uyuşmazlığın belli bir prosedür ile genel müdür görevlendirmesi yapılan davacı işyerinde emekli olup kıdem tazminatını da alan davalının, bu özel prosedüre uyulmaksızın (işletme ve mal sahibinin rızası bulunmaksızın) ikinci bir iş sözleşmesi ile genel müdür olarak çalışmasını sürdürmesi ve bu çalışması nedeniyle kendisine yapılan ücret ödemeleri, görevi nedeniyle yapılan uluslararası emeklilik primi, konut kirası ve araç kirası ile kişisel ve temsil harcamalarının haksız ve sebepsiz zenginleşme olarak değerlendirilip değerlendirilemeyeceği ve buradan varılacak sonuca göre bu hususların zarar olarak kabul edilip edilemeyeceği, iadesi gerekip gerekmediği noktalarında toplandığı, dosya kapsamındaki belgeler, tespit, delil durumu ve değerlendirmeler neticesinde; 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu’nun (6098 sayılı Kanun) 394 üncü maddesinin üçüncü fıkrası uyarınca geçersiz bir iş sözleşmesi dahi feshedildiği tarihe kadar sonuç doğuracağından, davacının belirlenen prosedüre aykırı ikinci iş sözleşmesi ile genel müdür olarak çalışmasını sürdürmesine rağmen yapılan ödemelerin görevi uhdesinde olan ödemeler olduğu, bu nedenle zarar olarak değerlendirilemeyeceği, bu ödemeler karşılığında davalının da emeği ile iş görme borcunu yerine getirdiği, görevin uhdesinde olan bu ödemeler dışında davacı Şirketi zarara uğratıcı ne tür işlemler yaptığının somutlaştırılmadığı, başka bir deyişle işverenin somut zararının ortaya konulamadığı, bu nedenle davanın reddine karar verilmesi gerekirken kabulü cihetine gidilmesinin hatalı olduğu gerekçesiyle davalının istinaf başvurusunun kabulü ile İlk Derece Mahkemesi hükmü kaldırılarak yeniden esas hakkında hüküm kurulmak suretiyle davanın reddine karar verilmiştir.
V. TEMYİZ
A. Temyiz Yoluna Başvuranlar
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacı vekili temyiz isteminde bulunmuştur.
B. Temyiz Sebepleri
Davacı vekili; davalının birinci sınıf imza yetkilisi olduğunu, işletmeci Şirketle yeni iş sözleşmesi prosedürünün de davacının onayına tâbi olduğunu, davalının emeklilik sebebiyle işten ayrıldıktan sonra 20.07.2017 tarihinde genel müdür olarak yeni bir sözleşme imzalamasının hukuka ve başlangıçta taraflar arasında imzalanan sözleşme ile belirlenmiş usullere aykırı olduğunu, davalının ilk sözleşme devam ediyormuşçasına şirket adına aynı unvanı kullandığını ve mali hakları almaya devam ettiğini, 02.02.2018 tarihine kadar davalının hileli işlemler ile kendisine menfaat sağlayarak şirketi zarara uğrattığını, ikinci sözleşme nedeniyle yapılan tüm ödemelerin şirkete iadesi gerektiğini ileri sürerek Bölge Adliye Mahkemesi kararının bozulması istemi ile temyiz yoluna başvurmuştur.
C. Gerekçe
1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme
Uyuşmazlık, davalıya emeklilik sebebiyle kıdem tazminatı ödenmesinden sonra düzenlenen 20.07.2017 tarihli ikinci iş sözleşmesinin geçersiz olup olmadığı, bu tarihten sonra davalıya yapılan ücret ve diğer ödemelerin davacıya iadesinin gerekip gerekmediğine ilişkindir.
2. İlgili Hukuk
1. 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun (6100 sayılı Kanun) 369 uncu maddesinin birinci fıkrası ile 370 ve 371 inci maddeleri.
2.6098 sayılı Kanun'un 394 üncü maddesi.
3. Değerlendirme
1. Bölge adliye mahkemelerinin nihai kararlarının bozulması 6100 sayılı Kanun'un 371 inci maddesinde yer alan sebeplerden birinin varlığı hâlinde mümkündür.
2. Temyizen incelenen karar, tarafların karşılıklı iddia ve savunmalarına, dayandıkları belgelere, uyuşmazlığa uygulanması gereken hukuk kuralları ile hukuki ilişkinin nitelendirilmesine, dava şartlarına, yargılama ve ispat kuralları ile kararda belirtilen gerekçelere göre usul ve kanuna uygun olup davacı vekili tarafından temyiz dilekçesinde ileri sürülen nedenler kararın bozulmasını gerektirecek nitelikte görülmemiştir.
VI. KARAR
Açıklanan sebeplerle;
Temyiz olunan Bölge Adliye Mahkemesi kararının 6100 sayılı Kanun'un 370 inci maddesinin birinci fıkrası uyarınca ONANMASINA,
Aşağıda yazılı temyiz giderinin temyiz edene yükletilmesine,
Dosyanın İlk Derece Mahkemesine, kararın bir örneğinin Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine,
06.03.2024 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.