Logo

9. Hukuk Dairesi2025/1062 E. 2025/1689 K.

Yapay Zeka Özeti

Uyuşmazlık: Davalı idare ile alt işverenler arasındaki ilişkinin muvazaalı olup olmadığı ve davacının toplu iş sözleşmesinden yararlanıp yararlanamayacağı, dolayısıyla hüküm altına alınan alacakların hesaplanmasının doğru olup olmadığı hususunda uyuşmazlık bulunmaktadır.

Gerekçe ve Sonuç: Daire, dosya içeriğine, bozmanın mahiyetine ve kapsamına göre, ilk derece mahkemesinin bozmaya uygun karar verdiğini, kararda ve gerekçesinde hukuk kurallarının somut olaya uygulanmasında bir isabetsizlik bulunmadığını ve bozmaya uyulmakla karşı taraf yararına kazanılmış hak durumunu oluşturan yönlerin yeniden incelenmesine imkan bulunmadığını gözeterek temyiz itirazlarının reddine ve ilk derece mahkemesi kararının onanmasına karar vermiştir.

Karar Metni

"İçtihat Metni"

MAHKEMESİ :İş Mahkemesi

İlk Derece Mahkemesince bozmaya uyularak verilen karar; davalı vekili tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:

I. DAVA

Davacı vekili dava dilekçesinde; müvekkilinin ihale alan firma işçisi olarak davalı işyerinde çalıştığını, davacının davalının asıl işçisi konumunda olduğunun Eskişehir 2. İş Mahkemesinin 2015/205 Esas sayılı kararı ile kabul edilerek 19.06.2015 tarihine kadar ücret farkı ve ilave tediye alacaklarının hüküm altına alındığını, davacının 18.01.2016 tarihinden itibaren Türkiye Maden İşçileri Sendikasına üye olduğunu ileri sürerek 02.12.2016-31.12.2018 dönemi için ücret farkı, ilave tediye ücreti, ulusal bayram ve genel talil ücreti, yıllık izin ücreti farkı, sendikal haklar ücreti (ek ödeme-denge ödeneği, kira/aydınlatma yardımı, üretim primi, iş riski primi, vardiya zammı için, giyim yardımı, vasıta yardımı, sosyal yardım, ikramiye yardımı) alacaklarının davalıdan tahsiline karar verilmesini talep etmiştir.

II. CEVAP

Davalı vekili cevap dilekçesinde; davacının ihale alan firmalara bağlı olarak numune alma ve hazırlama elemanı olarak çalıştığını, gerçekte davalı müvekkili İdarenin asıl işçisi olmadığını, alt işverenler ile davalı arasında muvazaalı ilişki bulunmadığını savunarak davanın reddini istemiştir.

III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI

İlk Derece Mahkemesinin16.09.2022 tarihli kararı ile; davalı ... ile dava dışı alt işveren şirketler arasındaki ilişkinin muvazaalı olması nedeniyle davacı ile aynı dönemde çalışan ve aynı işi yapan işçi tarafından açılan Eskişehir 2. İş Mahkemesinin 2015/205 Esas, 2016/174 Karar sayılı dosyasında davalı ile dava dışı şirketler arasındaki ilişkinin başından beri muvazalı olduğunun tespitine dair verilen kararın kesinleştiği, davacının tespiti yapılan dosyadaki işle aynı işi yapmakta olduğu, Sosyal Güvenlik Kurumu kayıtlarında da görüldüğü üzere davacının sendikaya üye olduğu tarihe kadar Eskişehir 2. İş Mahkemesinin 2015/205 Esas sayılı dosyasında ihbar olunan şirketlerde aynı işte çalıştığı, davalı Kurum ile dava dışı alt işveren şirketler arasındaki ilişkinin muvazaalı olması nedeniyle davacının baştan itibaren Kurumun işçisi sayılması gerektiği, 29.11.2021 tarihli müzekkere cevabına göre dosyada davalı Kuruma yapılan açık bir bildirimin olmadığı, davacı işçinin sendika üyeliğinin davalı işverene açıkça bildirilmemesi nedeniyle işyerinde uygulanan toplu iş sözleşmesinden yararlanmasının mümkün olmadığı, davacı ile aynı işi yapan sendikasız emsal işçi bulunmadığından bilirkişi heyetince davacının fiilen aldığı ücreti nazara alınarak yapılan hesaplama neticesinde ilave tediye alacağına kazanacağı gerekçeleriyle davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.

IV. İSTİNAF

İlk Derece Mahkemesinin 16.09.2022 tarihli kararına karşı süresi içinde taraf vekillerince istinaf başvurusunda bulunulması üzerine, Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 8. Hukuk Dairesinin 17.01.2024 tarihli kararı ile; hizmet alımının muvazaalı olmasının davacı işçinin davalının taraf olduğu toplu iş sözleşmesinin tamamından faydalanması için tek başına yeterli olmadığı, davacının Sendika üyeliğinin davalı işverene bildirilmemesi nedeniyle, davacı işçinin toplu iş sözleşmesinden faydalanmasının mümkün olmadığı, işçinin sadece fiilen aldığı ücretine göre hesaplanan ve hüküm altına alınan ilave tediye alacağına hak kazandığı, Mahkemenin muvazaa tespiti ile alacakların kısmen kabulüne dair kararında isabetsizlik bulunmadığı gerekçeleriyle taraf vekillerinin istinaf başvuruslarının esastan reddine karar verilmiştir.

V. BOZMA VE BOZMADAN SONRAKİ YARGILAMA SÜRECİ

Bölge Adliye Mahkemesinin 17.01.2024 tarihli kararının süresi içinde taraf vekilleri tarafından temyiz edilmesi üzerine Dairece; davacının Sendika üyeliğinin 31.03.2016 tarihinde davalı işverene bildirildiğinin kabulü ile dava konusu alacaklarının bu maddi olguya göre belirlenerek karar verilmesi, dava konusu alacak talepleri için yapılan arabuluculuk başvurusu sonucu düzenlenen son tutanak tarihinin 17.12.2018 olduğu ve daha önce davacı tarafından açılan davadaki talep dönemleri dikkate alınarak dava konusu alacakların yeniden değerlendirilmesi ve sonucuna göre karar verilmesi gerektiği gerekçeleriyle bozulmasına karar verilmiştir.

İlk Derece Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile; bozmaya uygun değerlendirme yapılarak davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.

VI. TEMYİZ

A. Temyiz Sebepleri

Davalı vekili temyiz dilekçesinde;

1. İdare ile alt işverenler arasında kurulan ilişkinin muvazaalı olmadığını,

2. Keşif yapılmadan karar verilmesinin hatalı olduğunu ileri sürmüştür.

B. Değerlendirme ve Gerekçe

Dosya içeriğine, bozmanın mahiyeti ve kapsamına göre taraflar arasındaki uyuşmazlık; hüküm altına alınan alacakların hesaplanmasına ilişkindir.

Temyiz olunan nihai kararların bozulması 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun 371. maddesinde yer alan sebeplerden birinin varlığı hâlinde mümkündür.

Temyizen incelenen İlk Derece Mahkemesi kararının bozmaya uygun olduğu, kararda ve kararın gerekçesinde hukuk kurallarının somut olaya uygulanmasında bir isabetsizlik bulunmadığı, bozmaya uyulmakla karşı taraf yararına kazanılmış hak durumunu oluşturan yönlerin ise yeniden incelenmesine hukukça imkân bulunmadığı anlaşılmakla; temyiz dilekçesinde ileri sürülen nedenler kararın bozulmasını gerektirecek nitelikte görülmemiştir.

VII. KARAR

Açıklanan sebeple;

Davalı vekilinin yerinde görülmeyen tüm temyiz itirazlarının reddi ile usul ve kanuna uygun olan kararın ONANMASINA,

Aşağıda yazılı temyiz giderinin temyiz edene yükletilmesine,

Dosyanın İlk Derece Mahkemesine gönderilmesine,

17.02.2025 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.