Logo

9. Hukuk Dairesi2025/1105 E. 2025/1803 K.

Yapay Zeka Özeti

Uyuşmazlık: Davalı vekilinin katılma yoluyla temyiz talebinde bulunduğu alacak davasında, katılma yoluyla temyiz harcının yatırılıp yatırılmadığı ve Yargıtay'ın önceki kararında maddi hata bulunup bulunmadığı hususunda yaşanan uyuşmazlık.

Gerekçe ve Sonuç: Davalı vekilinin katılma yoluyla temyiz dilekçesi verdiği ancak harcı yatırmadığı, ayrıca Yargıtay dairesinin önceki kararında davalı vekilinin katılma yoluyla temyiz talebini gözden kaçırdığı için maddi hata bulunduğu gözetilerek, daire kararının ortadan kaldırılmasına ve dosyanın katılma yoluyla temyiz harcının yatırılması için ilk derece mahkemesine geri çevrilmesine karar verilmiştir.

Karar Metni

"İçtihat Metni"

MAHKEMESİ : İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 27. Hukuk Dairesi

Taraflar arasındaki alacak davasından dolayı yapılan yargılama sonunda İlk Derece Mahkemesince davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.

Kararın taraf vekilleri tarafından istinaf edilmesi üzerine, Bölge Adliye Mahkemesince başvurunun ayrı ayrı esastan reddine karar verilmiştir.

Bölge Adliye Mahkemesi kararı taraf vekillerince temyiz edilmesi üzerine, Dairemizin 26.11.2024 tarihli kararı ile davalı vekilinin temyiz dilekçesinin miktardan reddine, davacı vekilinin temyiz talepleri yönünden kararın onanmasına karar verilmiştir.

Davalı vekili maddi hatanın düzeltilmesi talepli dilekçesinde; katılma yoluyla temyiz taleplerinin değerlendirilmediğini belirterek Daire kararının kaldırılmasını ve dilekçede belirtilen sebeplerden kararın bozulmasını talep etmiştir.

Yargıtay Hukuk Genel Kurulunun 10.02.1988 tarihli ve 1987/2-520 Esas, 1988/89 Karar sayılı kararında belirtildiği üzere, Yargıtayca temyiz incelemesinin yapıldığı sırada dosyada bulunan bir belgenin gözden kaçırılması, maddi hata sebebi olarak açıklanmıştır. Ayrıca belirtmek gerekir ki Yargıtay İçtihatları Birleştirme Büyük Genel Kurulunun 04.02.1959 tarihli ve 1957/13 Esas, 1959/5 Karar sayılı kararı ile 09.05.1960 tarihli ve 1960/21 Esas, 1960/9 Karar sayılı kararlarında açıklandığı üzere Yargıtayca maddi hata sonucu verilen bir karara mahkemece uyulmasına karar verilmesi hâlinde dahi usuli kazanılmış hak oluşmaz ve Yargıtayın hatalı bozma kararından dönülmesi mümkündür.

Dosyanın değerlendirilmesinde; davacı vekilinin temyiz dilekçesinin 09.07.2024 tarihinde davalı vekiline tebliğ edilmesi üzerine davalı vekilince 16.07.2024 tarihinde ibraz edilen temyize cevap dilekçesinde, daha önce sunulan temyiz itirazları doğrultusunda kararın bozulması talebinin de yer aldığı görülmekle söz konusu dilekçe katılma yoluyla temyiz dilekçesi talebi olarak değerlendirilmiştir.

Açıklanan sebeple, Dairemizin 26.11.2024 tarihli ve 2024/10847 Esas, 2024/15291 Karar sayılı kararının maddi hataya dayanması sebebiyle ortadan kaldırılmasına karar verilmesi gerekmiştir.

Buna göre 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun (6100 sayılı Kanun) 366. maddesindeki atıf uyarınca uygulama alanı bulan 348/1 hükmü de esas alınarak yeniden yapılan ön inceleme sonucunda; davacı vekilinin temyiz dilekçesinin ve davalı vekilinin katılma yoluyla temyiz dilekçesinin gerekli şartları taşıdığı anlaşılmakla, ilgililerin temyiz taleplerinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:

Miktar veya değeri kesinlik sınırını geçmeyen davalara ilişkin nihai kararlar, 6100 sayılı Kanun'un 362. maddesi uyarınca temyiz edilemez. Temyize konu edilen miktarın kesinlik sınırının altında kalması hâlinde anılan Kanun’un 366. maddesi atfıyla aynı Kanun’un 352/1-(b) bendi uyarınca temyiz dilekçesinin reddine karar vermek gerekir.

Davada kabul edilen ve temyize konu edilen alacak miktarının Bölge Adliye Mahkemesinin karar tarihi itibarıyla kesinlik sınırı olan 378.290,00 TL’nin altında kaldığı anlaşılmakla; davalı vekilinin 08.07.2024 tarihli asıl temyiz talebi yönünden temyiz dilekçesinin reddine karar vermek gerekmiştir.

2797 sayılı Yargıtay Kanunu’nun 40. ve Yargıtay İç Yönetmeliği’nin 18. maddeleri uyarınca yapılan ön incelemede; Bölge Adliye Mahkemesi kararının davalı vekili tarafından katılma yolu ile temyiz edildiği; ancak, temyiz kaydının yapılmasına rağmen katılma yolu ile temyiz harçlarının yatırılmadığı belirlenmiştir.

Temyiz eden tarafın yargı harçlarından istisna veya muafiyetinin bulunmadığı anlaşılmaktadır.

492 sayılı Harçlar Kanunu’nun 32. maddesi uyarınca; yargı işlemlerinden alınacak harçlar ödenmedikçe müteakip işlemler yapılmaz.

Bu itibarla;

1. Kararı veren Mahkeme tarafından 6100 sayılı Kanun'un 366. maddesi atfıyla aynı Kanun’un 344. maddesi uyarınca;

a. Katılma yolu ile temyiz harçlarının bir haftalık kesin süre içerisinde tamamlanması, aksi hâlde temyiz başvurusundan vazgeçmiş sayılacağı hususunun başvurana yazılı olarak bildirilmesi,

b. Verilen kesin süre içinde katılma yolu ile temyiz harçları tamamlanmadığı takdirde temyiz başvurusunun yapılmamış sayılmasına karar verilerek başvurana tebliğ edilmesi,

2. Verilen kesin süre içinde;

a. Temyiz harçlarının tamamlanması hâlinde,

b. Temyiz harçlarının tamamlanmaması sebebiyle temyiz başvurusunun yapılmamış sayılmasına dair verilen kararın tebliğ tarihinden itibaren iki hafta içinde temyiz edilmesi durumunda ise temyiz harç ve giderleri de yatırıldıktan sonra,

Dosyanın temyiz incelemesi yapılmak üzere Daireye gönderilmesi gerekir.

KARAR

Açıklanan sebeplerle;

A. Dairemizin 26.11.2024 tarihli ve 2024/10847 Esas, 2024/15291 Karar sayılı kararının ORTADAN KALDIRILMASINA,

B. Davalı Tarafın 08.07.2024 Tarihli Asıl Temyiz Talebi Yönünden

Davalı vekilinin temyiz dilekçesinin miktardan REDDİNE,

Peşin alınan temyiz karar harcının istek hâlinde ilgiliye iadesine,

C. Davalı Tarafın Katılma Yolu ile Temyiz Talebi Yönünden

Belirtilen işlemlerin yerine getirilmesi için dosyanın hükmü veren Bölge Adliye Mahkemesine GERİ ÇEVRİLMESİNE,

20.02.2025 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.