"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ : Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 9. Hukuk Dairesi
Bölge Adliye Mahkemesi kararı davacı vekili ile davalı vekili tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda;
Miktar veya değeri kesinlik sınırını geçmeyen davalara ilişkin nihai kararlar, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun (6100 sayılı Kanun) 362. maddesi uyarınca temyiz edilemez. Temyize konu edilen miktarın kesinlik sınırının altında kalması hâlinde anılan Kanun’un 366. maddesi atfıyla aynı Kanun’un 352/1-(b) hükmü uyarınca temyiz dilekçesinin reddine karar vermek gerekir.
Dosya içeriğine göre iş sözleşmesi 21.07.2023 tarihinde sona eren davacının, reddedilen ve temyize konu edilen toplam alacak miktarı 82.524,62 TL olup belirtilen miktarın Bölge Adliye Mahkemesinin karar tarihi itibarıyla ile kesinlik sınırı olan 378.290,00 TL’nin altında kaldığı anlaşılmakla; davacı vekilinin temyiz dilekçesinin miktardan reddine karar vermek gerekmiştir.
Davalı vekilinin gerekli şartları taşıdığı anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:
I. DAVA
Davacı vekili dava dilekçesinde; müvekkilinin davalıya ait işyerinde davalıdan ihale ile iş alan dava dışı gerçek veya tüzel kişilerin yahut adi ortaklıkların işçisi olarak çalışırken, iş sözleşmesinin davalı tarafından haksız olarak feshedildiğini, bunun üzerine davacının eldeki davadan önce davalı ile dava dışı son yüklenici şirket aleyhine işe iade davası açtığını ve feshin geçersiz olduğu kabul edilerek işe iadesine karar verildiğini, işe iadenin yasal sonuçlarından davalıların müştereken ve müteselsilen sorumlu olduklarının tespitine kesin mahiyette karar verildiğini, işbu kararda işe iadenin yasal sonuçları hakkında parasal belirlemenin de yapıldığını, Bölge Adliye Mahkemesi kararının tebliği üzerine davacının yasal on günlük süre içerisinde işe başlatılması için işverene başvurduğunu, davalıların yasal bir aylık süre içerisinde davacıyı işe başlatmadığını, davacıya yıllık izinlerinin kullandırılmadığını, ücretin asgari ücretin %35 fazlası olduğunu, davacının ücretlerinden işverence sebepsiz yere kesintiler yapıldığını ileri sürerek kıdem ve ihbar tazminatları ile işe başlatmama tazminatı, yıllık ücretli izin, ücret ve boşta geçen süre ücreti alacaklarının davalıdan tahsiline karar verilmesini talep etmiştir.
II. CEVAP
Davalı vekili cevap dilekçesinde; taleplerin zamanaşımına uğradığını, husumet itirazında bulunduklarını, husumetin alt işveren şirkete yöneltilmesi gerektiğini, müvekkili Şirketin ihbar olunan Şirket çalışanları üzerinde herhangi bir denetim, gözetim ve kontrol yetkisi olmadığını, davacının firma elemanı olarak çalıştığını, müvekkili İdareden görüş ve yazı alınmaksızın iş sözleşmesinin sona erdirildiğini, müvekkili İdarenin ihale makamı olduğunu, tazminat taleplerinin yasal koşullarının oluşmadığını, davacının alacağının bulunmadığını savunarak davanın reddini istemiştir.
III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile; davacının açtığı işe iade davasında verilen işe iade kararının kesinleşmesi üzerine, 20.06.2023 tarihli işe iade başvurusunun davalıya tebliğine rağmen yasal sürede davacının işe başlatılmadığı, işe iade davasında husumet konusundaki itirazlar değerlendirilerek kesinleştiği için davalının husumet itirazına itibar edilmediği, işe başlatmama ile davalının fesih iradesini ortaya koyduğu, ihalenin bitmesi nedeniyle işin sona ermesi haklı fesih nedeni olmadığından davacının kıdem ve ihbar tazminatına hak kazandığı, davacının kıdemine göre hesaplanan yıllık izin süresinden kullanılan izin süreleri mahsup edilerek yıllıkücretli izin alacağının hesaplandığı, ispatlanamayan ücret alacağı talebinin reddi gerektiği, Ankara 40. İş Mahkemesinin 2022/158 Esas, 2022/442 Karar sayılı kararında işe iadenin mali sonuçları hakkında tespit mahiyetinde karar verildiği ve davalı tarafça bu miktarlar ödenmediğinden daha önce hesaplanan miktarlar yönünden bu sefer tahsil hükmü kurulduğu gerekçesiyle davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.
IV. İSTİNAF
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalı vekili tarafından istinaf başvurusunda bulunulması üzerine Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile; kesinleşen işe iade davası nedeniyle davacının iş sözleşmesinin işverence haklı veya geçerli neden olmadan feshedildiğinin kesinleştiği, yine kesinleşen işe iade davası nedeniyle davalının davacının alacaklarından asıl işveren olarak sorumlu olduğu, davacının yasal on günlük süre içerisinde işe başlatılması için işverene başvurduğu, işverenin (davalıların) yasal bir aylık süre içerisinde davacıyı işe
başlatmadığı, davacının kıdem ve ihbar tazminatları ile işe başlatmama tazminatına ve boşta geçen süre ücretine hak kazandığı, davacının hizmet süresinin ve tazminata esas ücret miktarının isabetli şekilde saptandığı, ihbar tazminatı davacının aleyhine olacak şekilde hatalı hesaplanmış ise de davacının kararı istinaf etmemesi sebebiyle, bu hatanın kaldırma nedeni yapılmadığı, yıllık izin ücreti ve ücret alacakları yönünden, davacının belirsiz alacak davası açmakta hukuki yararı bulunmadığı, bu talepler yönünden davanın reddi gerektiği, dava dilekçesinde, boşta geçen süre ücreti ve iş güvencesi tazminatı yönünden, davanın belirsiz alacak davası şeklinde açıldığı belirtilmişse de bu iki alacak yönünden dava dilekçesinde talep edilen miktarların, işe iade davasında parasal olarak belirlenen miktarlarla birebir aynı olduğu, anılan iki alacak yönünden davanın belirsiz alacak davası şeklinde değil, tam eda davası şeklinde açıldığının kabulü gerektiği gerekçeleri ile İlk Derece Mahkemesi kararının kaldırılmasına ve esas hakkında yeniden hüküm kurmak suretiyle davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.
V. TEMYİZ
1. Davalı vekili temyiz dilekçesinde;
a. Zamanaşımı def'i ve husumet itirazlarının bulunduğunu, müvekkilinin ihale makamı olduğunu,
b. Dava konusu alacak kalemlerinin yasal şartlarının oluşmadığını, davanın tümden reddi gerektiğini,
c. İş güvencesi tazminatı ve boşta geçen süre alacağının belirsiz alacak davası olarak açılamayacağını ileri sürmüştür.
2. Davacı vekilinin temyiz dilekçesi miktardan reddedildiğinden, temyiz nedenlerine yer verilmemiştir.
B. Değerlendirme ve Gerekçe
Uyuşmazlık, davacının kıdem ve ihbar tazminatları ile işe başlatmama tazminatı ve boşta geçen süre ücretine hak kazanıp kazanmadığı, hak kazanmışsa alacakların hesabı ile davalının dava konusu alacaklardan sorumlu olup olmadığına ve zamanaşımına ilişkindir.
Bölge adliye mahkemelerinin nihai kararlarının bozulması 6100 sayılı Kanun'un 371. maddesinde yer alan sebeplerden birinin varlığı hâlinde mümkündür.
Temyizen incelenen karar, tarafların karşılıklı iddia ve savunmalarına, dayandıkları belgelere, uyuşmazlığa uygulanması gereken hukuk kuralları ile hukuki ilişkinin nitelendirilmesine, dava şartlarına, yargılama ve ispat kuralları ile kararda belirtilen gerekçelere göre usul ve kanuna uygun olup davalı vekili tarafından temyiz dilekçesinde ileri sürülen nedenler kararın bozulmasını gerektirecek nitelikte görülmemiştir.
VI. KARAR
Açıklanan sebeplerle;
A. Davacı Temyizi Yönünden
Davacı vekilinin temyiz dilekçesinin miktardan REDDİNE,
Peşin alınan temyiz karar harcının istek hâlinde davacıya iadesine,
B. Davalı Temyizi Yönünden
Temyiz olunan Bölge Adliye Mahkemesi kararının 6100 sayılı Kanun'un 370/1 hükmü uyarınca ONANMASINA,
Aşağıda yazılı temyiz giderinin temyiz eden davalı tarafa yükletilmesine,
Dosyanın İlk Derece Mahkemesine, kararın bir örneğinin Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine,
17.02.2025 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.