"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ :İş Mahkemesi
SAYISI : 2024/394 E., 2024/970 K.
İlk Derece Mahkemesince bozmaya uyularak verilen karar, taraf vekilleri tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda gereği düşünüldü:
6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun (6100 sayılı Kanun) 341/2 hükmü uyarınca, ilk derece mahkemeleri tarafından verilen ve miktar veya değeri kesinlik sınırını geçmeyen malvarlığı davalarına ilişkin kararlar kesindir. Temyize konu edilen miktarın kesinlik sınırının altında kalması hâlinde anılan Kanun’un 366. maddesi atfıyla aynı Kanun’un 352/1-(b) hükmü uyarınca temyiz dilekçesinin reddine karar vermek gerekir.
Dosya içeriğine göre Dairenin bozma kararından sonra İlk Derece Mahkemesince, 6100 sayılı Kanun’un 373/4 hükmü uyarınca bozmaya uyularak verilen kararda hüküm altına alınan ve temyize konu edilen miktar; 14.11.2024 tarihli Resmî Gazete’de yayımlanarak yürürlüğe giren 7531 sayılı Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun’un 22. maddesi ile 6100 sayılı Kanun'un ek madde 1 hükmüne eklenen 3. fıkra uyarınca, İlk Derece Mahkemesinin bozulan karar tarihi itibarıyla kesinlik sınırı olan 17.830,00 TL’nin altında kaldığından, davalı vekilinin temyiz dilekçesinin miktardan reddine karar vermek gerekir.
Davacı vekilinin gerekli şartları taşıdığı anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:
I. DAVA
Davacı vekili dava dilekçesinde; müvekkilinin davalıya ait ...'de bulunan inşaat şantiyesinde 2010-2012 ve 2013 yıllarında kalıpçı olarak saatlik 6,50 USD ücretle çalıştığını, İsrail vatandaşı işçilere saatlik 20,00 USD ödeme yapılırken eşit işe eşit ücret ilkesi ihlal edilerek davacıya düşük ücret ödemesi yapıldığını, 07.00-18.00 arasında haftalık 55 saat çalıştırıldığını ancak fazla çalışma ücretinin ödenmediğini, çalışılmayan hafta tatili ile ulusal bayram ve genel tatil günleri ile hava muhalefeti nedeni ile çalışılmayan günlere dair ücretinin ödenmediğini ileri sürerek; fazla çalışma, hafta tatili, ulusal bayram ve genel tatil ücreti ile çalıştırılmayan günlerin ücreti ve fark ücret alacağının davalıdan tahsilini talep etmiştir.
II. CEVAP
Davalı vekili cevap dilekçesinde; alacakların zamanaşımına uğradığını, Türk mahkemelerinin görevli ve yetkili olmadığını, uyuşmazlığa İsrail hukukunun uygulanması gerektiğini, fazla çalışma ücretinin davacı tarafça da uygulanması istenen İsrail hukukuna göre ödendiğini, iş sözleşmesinde faydalanılan hafta tatili ile ulusal bayram ve genel tatil nedeniyle ücret ödeneceğine dair hüküm olmadığını, davacının çalışmasının saat bazında günlük çalışma şeklinde olduğundan çalışılmayan günlere ilişkin ücret ödemesinin olamayacağını ve davacının emsal işçiye ödenen ücret üzerinden fark alacağı bulunmadığını savunarak davanın reddini istemiştir.
III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
İlk Derece Mahkemesinin 31.10.2023 tarihli kararı ile; davacının davalıya ait İsrail şantiyesinde kalıpçı olarak
21.12.2010-15.01.2012 ve 02.07.2012-19.08.2013 tarihleri arasında çalıştığı, taraflar arasında imzalanan iş sözleşmesine göre davacının
alacaklarına Türk hukukunun uygulanacağının kararlaştırıldığı, bilirkişi tarafından düzenlenen 24.02.2023 tarihli ek raporda davacının davalı işverenlikteki çalışmasının 19.08.2013 tarihinde son bulduğunun ve alacakların dava tarihi itibarıyla zamanaşımına uğradığının belirtildiği, davaya konu edilen fazla çalışma, hafta tatili, ulusal bayram ve genel tatil ücreti ile çalıştırılmayan gün ücretinin 5 yıllık zamanaşımına tâbi olduğu ve davanın açıldığı tarih itibarıyla zamanaşımının dolduğu ayrıca davacının fark ücret alacağının olmadığı ve çalıştırılmayan günlere ilişkin ücret alacağının iş sözleşmesinde kararlaştırılmadığı gibi yasal dayanağının da bulunmadığı gerekçeleriyle davanın reddine karar verilmiştir.
IV. İSTİNAF
İlk Derece Mahkemesinin 31.10.2023 tarihli kararına karşı süresi içinde davacı vekili tarafından istinaf başvurusunda bulunulması üzerine, Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 30. Hukuk Daresinin 21.02.2024 tarihli kararı ile, dosya kapsamında yer alan belgelere göre davacının 21.12.2010-15.01.2012 ile 02.07.2012-19.08.2013 tarihleri arasında davalı nezdinde İsrail ülkesinde çalıştığının tespitinin yerinde olduğu, dosya kapsamında İbranice düzenlenen yasal düzenlemenin değerlendirildiği, bu düzenlemenin İngilizce, Türkçe ve İbranice dillerindeki yazımlarının henüz temyiz incelemesinde bulunan Dairenin 2023/2760 Esas, 2023/3513 Karar sayılı dosyasında da incelendiği ve yapılan karşılaştırmada farklılık bulunmadığı gibi eksik ücret ve fark ücret alacak istemleri hariç diğer alacak istemleri yönünden İsrail ülkesinin ilgili yasal düzenlemesinin uygulandığı, ıslaha konu edilen 02.01.2023 tarihli bilirkişi raporuna davacı tarafın itirazı bulunmadığından eksik ödenen ücret ve fark ücret talebi dışındaki diğer alacak talepleri için yapılan tespitler bakımından davalı lehine usuli kazanılmış hak oluştuğu, nitekim Mahkeme kararında eksik ücret ve fark ücret alacak talepleri dışındaki diğer alacak talepleri yönünden 24.02.2023 tarihli bilirkişi rapora atıf yapıldığı, sadece eksik ücret alacak talebi yönünden zamanaşımı değerlendirmesinde bulunulduğu, buna göre davacı tarafça itiraza uğramadığı üzere 04.08.2012-18.08.2013 tarihleri arası eksik ücret alacak hesaplamasını kapsamına alan 02.07.2012 tarihli iş sözleşmesinin 6. maddesinde belirtili alacak talebi için Türk hukukunun uygulanmasında ve buna bağlı olarak zamanaşımı hükümlerinin tatbikinde hata görülmediği, diğer yandan iş sözleşmesinde hava muhalefetine dayalı fiilî olarak çalışılmayan günler (usuli kazanılmış hak kapsamında kalan hafta tatili ile ulusal bayram ve genel tatil hariç olmak üzere) için ücret ödenmesine ilişkin düzenleme bulunmamasına atfen eksik ödenen ücret alacak talebinin ve ispatlanamayan fark ücret talebinin reddine karar verilmesinde isabetsizlik bulunmadığı gerekçesiyle davacı vekilinin istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmiştir.
V. BOZMA VE BOZMADAN SONRAKİ YARGILAMA SÜRECİ
Bölge Adliye Mahkemesinin 21.02.2024 tarihli kararının süresi içinde davacı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine Dairece, dava dilekçesinde talep edilen ve ıslaha karşı zamanaşımı def'inden etkilenmeyen 250,00 USD çalıştırılmayan günler ücreti talebinin kabulüne karar verilmesi gerekirken yazılı şekilde hüküm kurulması hatalı olduğu gerekçesiyle Bölge Adliye Mahkemesi kararının ortadan kaldırılmasına ve İlk Derece Mahkemesi kararının bozulmasına karar verilmiştir.
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile, Dairece bozmaya uyularak dava dilekçesinde talep edilen ve zamanaşımı def'inden etkilenmeyen 250,00 USD çalıştırılmayan günler ücreti talebinin kabulüne, diğer alacakların reddine karar verilmiştir.
VI. TEMYİZ
A. Temyiz Sebepleri
1. Davacı vekili temyiz dilekçesinde;
a. Davalı Şirket merkezinin İsrail olduğunu, müvekkilinin sadece Umman'da çalıştığını, bu nedenle Umman hukuku konusunda uzman bilirkişiden rapor alınması gerektiği,
b. Zamanaşımı süresinin dolmadığını,
c. Talep edilen alacakların belirsiz alacak davası olarak açıldığını ileri sürmüştür.
2. Davalı vekilinin temyiz dilekçesi miktardan reddedildiğinden, temyiz nedenlerine yer verilmemiştir.
B. Değerlendirme ve Gerekçe
Dosya içeriğine, bozmanın mahiyeti ve kapsamına göre taraflar arasındaki uyuşmazlık, davacının çalıştırılmayan günler ücret alacağına hak kazanıp kazanmadığına ilişkindir.
Temyiz olunan nihai kararların bozulması 6100 sayılı Kanun'un 371. maddesinde yer alan sebeplerden birinin varlığı hâlinde mümkündür.
Temyizen incelenen İlk Derece Mahkemesi kararının bozmaya uygun olduğu, kararda ve kararın gerekçesinde hukuk kurallarının somut olaya uygulanmasında bir isabetsizlik bulunmadığı, bozmaya uyulmakla karşı taraf yararına kazanılmış hak durumunu oluşturan yönlerin ise yeniden incelenmesine hukukça imkân bulunmadığı anlaşılmakla; temyiz dilekçesinde ileri sürülen nedenler kararın bozulmasını gerektirecek nitelikte görülmemiştir.
VII. KARAR
Açıklanan sebeple;
A. Davalı Temyizi Yönünden
Davalı vekilinin temyiz dilekçesinin miktardan REDDİNE,
Peşin alınan temyiz karar harcının istek hâlinde temyiz edene iadesine,
B. Davacı Temyizi Yönünden
Davacı vekilinin yerinde görülmeyen tüm temyiz itirazlarının reddi ile usul ve kanuna uygun olan kararın ONANMASINA,
Dosyanın İlk Derece Mahkemesine gönderilmesine,
03.03.2025 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.