Logo

9. Hukuk Dairesi2025/1892 E. 2025/3895 K.

Yapay Zeka Özeti

Uyuşmazlık: Alt işveren nezdinde çalışan işçinin, toplu iş sözleşmesinden kaynaklanan alacakları için asıl işverenin sorumluluğunun bulunup bulunmadığına ilişkin uyuşmazlık.

Gerekçe ve Sonuç: Davalı işverenin, alt işveren işçisinin çalıştığı işin yardımcı iş niteliğinde olmadığı ve 4734 sayılı Kanun'un 62/1-(e) hükmünün uygulanamayacağı, davalının 4857 sayılı İş Kanunu'nun 2. maddesi kapsamında asıl işveren sıfatıyla sorumlu olduğu gözetilerek istinaf başvurusunun esastan reddine ve ilk derece mahkemesi kararının onanmasına karar verilmiştir.

Karar Metni

"İçtihat Metni"

MAHKEMESİ : Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 33. Hukuk Dairesi

SAYISI : 2024/1648 E., 2024/3250 K.

İLK DERECE MAHKEMESİ : Ankara 42. İş Mahkemesi

SAYISI : 2023/458 E., 2024/247 K.

Bölge Adliye Mahkemesi kararı davalı vekili tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:

I. DAVA

Davacı vekili dava dilekçesinde; müvekkilinin Türkiye Enerji Su ve Gaz İşçileri (Tes-İş) Sendikasının üyesi olduğunu, davalıya ait işyerinde alt işverenler nezdinde çalıştığını, Yüksek Hakem Kurulu kararıyla yürürlüğe giren toplu iş sözleşmesi hükümlerinin davacı hakkında uygulanmadığını ve bir kısım alacaklarının ödenmediğini, davalı işverenin ödenmeyen alacaklardan asıl işveren sıfatıyla sorumlu olduğunu ileri sürerek ücret farkı, ikramiye ve sosyal yardım alacaklarının davalıdan tahsiline karar verilmesini talep etmiştir.

II. CEVAP

Davalı vekili cevap dilekçesinde; zamanaşımı def'inde bulunduklarını, davacının hizmet alımı yoluyla iş alan firmalarda çalıştığını, davalı Şirketin ihale makamı olduğunu, yardımcı iş niteliğinde olan temizlik, bakım, onarım, güvenlik işlerinin 4734 sayılı Kamu İhale Kanunu (4734 sayılı Kanun) çerçevesinde ihale yoluyla firmalara verildiğini, işe alınmasında ve işten çıkarılmasında dava dışı işi alan şirketlerin sorumlu olduğunu, işçinin sendika üyesi olması gerektiğini, kamu işveren sendikası tarafından yürütülmeyen ve 6356 sayılı Toplu İş Sözleşmesi ve Sendikalar Kanunu (6356 sayılı Kanun) hükümlerine göre sonuçlandırılmayan toplu iş sözleşmeleri için fiyat farkı ödenemeyeceğini savunarak davanın reddini istemiştir.

III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI

İlk Derece Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile; davanın kabulüne karar verilmiştir.

IV. İSTİNAF

İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalı vekili tarafından istinaf başvurusunda bulunulması üzerine Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile; davacının, dava dışı firmalar ile davalı arasındaki, güvenlik işi hariç enerji üretimini gerçekleştirmek üzere işletme periyodik bakım onarım, revizyon işlerinin toplam 38 kişi ile 2 yıl süreyle yaptırılmasına ilişkin hizmet alım sözleşmesi kapsamında çalıştığı, davacının Tes-İş Sendikasına üye olduğu, imza tarihi itibarıyla üyeliğinin hâlen devam ettiği, dava konusu bakımından 4734 sayılı Kanun'un 62/1-(e) hükmünün uyuşmazlığa uygulanamayacağı, davalı, 4857 sayılı İş Kanunu'nun 2. maddesi kapsamında sorumlu olduğundan İlk Derece Mahkemesinin buna ilişkin kabulünün dosya kapsamına uygun olduğu gerekçesiyle davalı vekilinin istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmiştir.

V. TEMYİZ

A. Temyiz Sebepleri

Davalı vekili temyiz dilekçesinde;

1. Husumet itirazlarının bulunduğunu,

2. Davalı Şirketin ihale makamı olduğunu,

3. Talep edilen alacaklardan sorumluluklarının olmadığını, kamu işveren sendikası tarafından yürütülmeyen ve 6356 sayılı Kanun hükümlerine göre sonuçlandırılmayan toplu iş sözleşmesi için davalı Teşekkülün fiyat farkı ödeyemeyeceğini ileri sürmüştür.

B. Değerlendirme ve Gerekçe

Uyuşmazlık, davacı işçinin toplu iş sözleşmesinden kaynaklanan alacaklara hak kazanıp kazanmadığı ve bu alacaklardan davalının sorumlu olup olmadığına ilişkindir.

Bölge adliye mahkemelerinin nihai kararlarının bozulması 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun (6100 sayılı Kanun) 371. maddesinde yer alan sebeplerden birinin varlığı hâlinde mümkündür.

Temyizen incelenen karar, tarafların karşılıklı iddia ve savunmalarına, dayandıkları belgelere, uyuşmazlığa uygulanması gereken hukuk kuralları ile hukuki ilişkinin nitelendirilmesine, dava şartlarına, yargılama ve ispat kuralları ile kararda belirtilen gerekçelere göre usul ve kanuna uygun olup davalı vekilinin temyiz dilekçesinde ileri sürülen nedenler kararın bozulmasını gerektirecek nitelikte görülmemiştir.

VI. KARAR

Açıklanan sebeplerle;

Temyiz olunan Bölge Adliye Mahkemesi kararının 6100 sayılı Kanun'un 370/1 hükmü uyarınca ONANMASINA,

Aşağıda yazılı temyiz giderinin temyiz edene yükletilmesine,

Dosyanın İlk Derece Mahkemesine, kararın bir örneğinin Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine,

24.04.2025 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.