Logo

9. Hukuk Dairesi2025/2301 E. 2025/2855 K.

Yapay Zeka Özeti

Uyuşmazlık: Davacının davalı belediyeden yıllık izin ücreti alacağına hak kazanıp kazanmadığı ve alacağın hesabı.

Gerekçe ve Sonuç: Davacının yıllık izin alacağı talebinin muvazaa iddiasından bağımsız olarak değerlendirilmesi ve davacının üyesi olduğu sendikalarla alt işveren arasında yapılan toplu iş sözleşmesi hükümlerine göre hesaplama yapılması gerektiği gözetilerek, ilk derece mahkemesinin davacının yıllık izin ücreti alacağına dair talebini kısmen kabul eden kararının onanmasına karar verilmiştir.

Karar Metni

"İçtihat Metni"

MAHKEMESİ :İş Mahkemesi

SAYISI : 2024/150 E., 2024/271 K.

İlk Derece Mahkemesince bozmaya uyularak verilen karar davacı ve davalı vekilleri tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda gereği düşünüldü:

6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun (6100 sayılı Kanun) 341/2 hükmü uyarınca, ilk derece mahkemeleri tarafından verilen ve miktar veya değeri kesinlik sınırını geçmeyen malvarlığı davalarına ilişkin kararlar kesindir. Temyize konu edilen miktarın kesinlik sınırının altında kalması hâlinde anılan Kanun’un 366. maddesi atfıyla aynı Kanun’un 352/1-(b) hükmü uyarınca temyiz dilekçesinin reddine karar vermek gerekir.

Dosya içeriğine göre Dairenin bozma kararından sonra İlk Derece Mahkemesince, 6100 sayılı Kanun’un 373/4 hükmü uyarınca bozmaya uyularak verilen kararda hüküm altına alınan ve davalı tarafça temyize konu edilen miktar; 14.11.2024 tarihli Resmî Gazete’de yayımlanarak yürürlüğe giren 7531 sayılı Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun’un 22. maddesi ile 6100 sayılı Kanun'un ek madde 1 hükmüne eklenen 3. fıkra uyarınca, İlk Derece Mahkemesinin bozulan karar tarihi itibarıyla kesinlik sınırı olan 17.830,00 TL’nin altında kaldığından, davalı vekilinin temyiz dilekçesinin miktardan reddine karar vermek gerekir.

Davacı vekilinin gerekli şartları taşıdığı anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:

I. DAVA

1. Davacı vekili dava dilekçesinde; müvekkilinin Rize Belediye Başkanlığına ait işyerlerinde belirsiz süreli iş sözleşmesi ile iş makinesi operatörü olarak çalıştığını, çalıştığı süreler içinde sendikalı işçi olduğunu, davalı Kurum ile Belediye İş Sendikası ve Hizmet İş Sendikası arasında 2000 yılı ile davacının emekli olduğu 26.02.2015 tarihleri arasında her yıl toplu iş sözleşmeleri imzalandığını, davalı işyerinde kesintisiz olarak çalışmış olmasına karşın müvekkilinin Sosyal Güvenlik Kurumu kayıtlarında dava dışı ... Rizeli Belediyeler İnşaat ve İhtiyaç Maddeleri San. Tic. Ltd. Şti.nin (... Şirketi) işçisi olarak gösterildiğini, çalıştığı sürede tüm emir ve talimatların davalı ... tarafından verildiğini, ... Şirketi ile davalı ... arasındaki ilişkinin muvazaalı olduğunu, sendika üyesi olmasına rağmen davalı ... ile sendikalar arasında imzalanan toplu iş sözleşmelerinden yararlandırılmadığını ileri sürerek fark ücret ve faizi, ikramiye ve ilave tediye alacağı ve faizi, ulusal bayram ve genel tatili ücreti ve faizi, kıdemli işçilik teşvik primi ve faizi, ücretten bağımsız sosyal yardım ve faizi, fazla çalışma ücreti ve faizi, yıllık ücretli izin ve faizi, sorumluluk zammı ve faizi, ilave tediye ücreti ve faizi alacaklarının davalıdan tahsiline karar verilmesini talep etmiştir.

2. Davacı ... yargılama sırasında vefat ettiğinden davaya mirasçıları tarafından devam edilmiştir.

II. CEVAP

Davalı vekili cevap dilekçesinde; davacının 22.08.1996 tarihinde Emanet Komisyonu Başkanlığı emrinde işçi olarak işbaşı yaptığını ve 31.12.2002 tarihine kadar fasılalı olarak görev yaptığını, 01.04.2003-30.07.2003 tarihleri arasında Valilik vizesi ile geçici işçi ve Belediye İş Sendikası üyesi olarak görev yaptığını, akabinde tekrar vize alınamadığı için iş sözleşmesinin sona erdiğini, 30.07.2003 tarihinden sonraki alacaklarından dava dışı ... Şirketinin sorumlu olduğunu, bu nedenle müvekkilinin taraf sıfatının bulunmadığını, temizlik ve çöp toplama işini 5393 sayılı Belediye Kanunu uyarınca alt işverene vererek dışarıdan temin ettiğini, dava dışı Şirketin müvekkiline ait binada kiracı olmasının ve müvekkilinin araç ve gereçlerinin alt işveren işçileri tarafından kullanılmasının muvazaa iddiasını kanıtlar nitelikte olmadığını, davacının çalıştığı dönemlere ilişkin tüm alacaklarının ödendiğini, Belediye İş ve Hizmet İş Sendikaları ile imzalanan toplu iş sözleşmesi hükümlerinden davacının yararlandırılmasının hukuken mümkün olmadığını savunarak davanın reddini istemiştir.

III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI

İlk Derece Mahkemesinin 21.06.2022 tarihli kararı ile; Mahkemenin 27.05.2021 tarihli kararında; dava dışı ... Şirketinin ayrı bir iş organizasyonunun ve Belediye karşısında bağımsızlığının bulunmadığı, davacının yaptığı işte davalı Belediyenin işçilerinin de çalıştığının tanık anlatımları ile sübuta erdiği, davacının öncesinde davalı Belediyenin işçisi olduğu, tanık beyanlarında da belirtildiği şekilde ... Şirketinin önce ihale alıp sonra buna uygun işçi temin etmesi nazara alındığında hem yeterli organizasyona sahip olmadığı hem de Belediyeye işçi temininde bulunduğu görülmekle Rize Belediyesi ile ... Şirketi arasındaki asıl işveren alt işveren ilişkisinin muvazaalı olduğu, işçi temini söz konusu olduğundan davacının baştan beri Rize Belediyesinin işçisi sayılması gerektiği, muvazaanın Yargıtay ve Samsun Bölge Adliye Mahkemesinin denetiminden geçerek kesinleşen kararlar ile sabit olduğu (Rize Asliye Hukuk (İş) Mahkemesinin 2010/101 Esas, 2010/374 Karar sayılı kararı, Yargıtay 9. Hukuk Dairesinin 2010/38920 Esas, 2010/27606 Karar sayılı kararı ile onanmıştır.) gerekçesiyle muvazaanın kabulü ile bilirkişi raporundaki hesaplama doğrultusunda davanın kısmen kabulüne karar verildiği; Trabzon Bölge Adliye Mahkemesi 5. Hukuk Dairesinin 08.12.2021 tarihli ve 2021/2074 Esas, 2021/2035 Karar sayılı kararı ile; yıllık izin alacağı yönünden 2000, 2001, 2002 yıllarında izin kullanım formlarına karşı davacı vekilinin beyanı alınarak karar verilmesi gerektiği gerekçesiyle Mahkemenin sözü edilen kararının ortadan kaldırılarak davanın yeniden görülmesi için dosyanın Mahkemelerine gönderildiği, kaldırma kararı üzerine yıllık izin konusunda davacı vekilinin 2000, 2001, 2002 yıllarında izin kullanıldığına dair beyanı üzerine resen hesaplama yapıldığı gerekçesiyle davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.

IV. İSTİNAF

İlk Derece Mahkemesinin 21.06.2022 tarihli kararına karşı süresi içinde taraf vekilleri tarafından istinaf başvurusunda bulunulması üzerine Trabzon Bölge Adliye Mahkemesi 5. Hukuk Dairesinin 02.11.2022 tarihli kararı ile; İlk Derece Mahkemesi kararının dosya kapsamına ve emsal kararlar ile kaldırma kararına uygun olduğu gerekçesiyle taraf vekillerinin istinaf başvurularının esastan reddine karar verilmiştir.

V. BOZMA VE BOZMADAN SONRAKİ YARGILAMA SÜRECİ

Trabzon Bölge Adliye Mahkemesi 5. Hukuk Dairesinin 02.11.2022 tarihli kararının süresi içinde taraf vekilleri tarafından temyiz edilmesi üzerine Dairenin 15.02.2023 tarihli kararı ile; yasal düzenlemeler ve Yargıtay Hukuk Genel Kurulu kararı birlikte değerlendirildiğinde; davalı ... ile dava dışı ... Şirketi arasında kurulan asıl işveren alt işveren ilişkisinin kanuna aykırı olmadığı gibi muvazaaya da dayanmadığı anlaşıldığından davacının muvazaa iddiasına dayalı taleplerinin reddine karar verilmesi gerektiği gerekçesiyle Bölge Adliye Mahkemesi kararının ortadan kaldırılmasına ve İlk Derece Mahkemesi kararının bozulmasına karar verilmiştir.

İlk Derece Mahkemesinin 12.10.2023 tarihli kararı ile; bozmaya uyularak yapılan yargılama sonucunda davanın reddine karar verilmiştir.

İlk Derece Mahkemesi kararının davacı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine Dairemizin 03.04.2024 tarihli kararı ile; davacının yıllık ücretli izin alacağı talebi, sadece muvazaa kaynaklı fark istemli olmayıp bilirkişi raporlarında; hem alt işveren ... Şirketi ile yapılan toplu iş sözleşmesine hem de Rize Belediyesi ile yapılan toplu iş sözleşmesine göre kullanılmayan yıllık ücretli izne ilişkin alacağın bulunduğu belirlenerek hesaplamalar yapıldığı, Bölge Adliye Mahkemesinin kaldırma kararı sonrası davacı vekilinin beyanı da gözetildiğinde; davacının üyesi bulunduğu Belediye İş ve Hizmet İş Sendikaları ile ... Şirketi arasında yapılan toplu iş sözleşmelerine ve işe giriş tarihinde yürürlükte bulunan mülga 1475 sayılı İş Kanunu hükümlerine göre, davacının (5x12=60) + (5x20=100) + (5x26=130) + (4x30=120) olmak üzere toplam 410 gün yıllık ücretli izin hakkı bulunduğu, 290 gün yıllık iznini kullandığı, bakiye 120 gün yıllık izin alacağı bulunduğu, kullanılmayan yıllık ücretli izin gününe ilişkin alacak hesabında, davacının son ücret bordrosundaki yevmiye üzerinden hesaplama yapılarak bir karar verilmesi gerekirken davalı ... ile dava dışı ... Şirketi arasında muvazaalı ilişki bulunmadığına yönelik gerekçeyle davanın yıllık ücretli izin alacağı talebi de dâhil tümden reddinin isabetsiz olduğu ve davalı yararına da nispi vekâlet ücreti takdiri gerektiği gerekçesiyle hükmün yeniden bozulmasına karar verilmiştir.

İlk Derece Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile; bozmaya uyularak yapılan yargılama sonucunda, yıllık izin ücreti alacağının kısmen kabulüne diğer taleplerin reddine karar verilmiştir.

VI. TEMYİZ

A. Temyiz Sebepleri

1.Davacı vekili temyiz dilekçesinde;

a. Davalı ... ile ... Şirketi arasında muvazaalı ilişki bulunduğunu, bu konuda çok sayıda kesinleşmiş karar bulunduğunu,

b. Davacının işe iade talebiyle açtığı davada feshin geçersizliğine ve davanın davalı ... yönünden kabulüne karar verildiğini, davacının vefatı nedeniyle işe başlatmama tazminatı ve işe iade yönünden konusuz kaldığından karar verilmesine yer olmadığına dair verilen kararın da kesinleştiğini ileri sürmüştür.

2. Davalı Belediyenin temyiz dilekçesi miktardan reddedildiğinden, temyiz sebeplerine yer verilmemiştir.

B. Değerlendirme ve Gerekçe

Dosya içeriğine, bozmanın mahiyeti ve kapsamına göre taraflar arasındaki uyuşmazlık, davacının yıllık ücretli izin alacağına hak kazanıp kazanmadığına ve alacağın hesabına ilişkindir.

Temyiz olunan nihai kararların bozulması 6100 sayılı Kanun'un 371. maddesinde yer alan sebeplerden birinin varlığı hâlinde mümkündür.

Temyizen incelenen İlk Derece Mahkemesi kararının bozmaya uygun olduğu, kararda ve kararın gerekçesinde hukuk kurallarının somut olaya uygulanmasında bir isabetsizlik bulunmadığı, bozmaya uyulmakla karşı taraf yararına kazanılmış hak durumunu oluşturan yönlerin ise yeniden incelenmesine hukukça imkân bulunmadığı anlaşılmakla; davacı vekilince temyiz dilekçesinde ileri sürülen nedenler kararın bozulmasını gerektirecek nitelikte görülmemiştir.

VII. KARAR

Açıklanan sebeplerle;

A. Davalı Temyizi Yönünden

Davalı vekilinin temyiz dilekçesinin miktardan REDDİNE,

Peşin alınan temyiz karar harcının istek hâlinde davalı tarafa iadesine,

B. Davacı Temyizi Yönünden

Davacının yerinde görülmeyen tüm temyiz itirazlarının reddi ile usul ve kanuna uygun olan kararın ONANMASINA,

Dosyanın İlk Derece Mahkemesine gönderilmesine,

19.03.2025 tarihinde oybirliği ile karar verildi.