Logo

9. Hukuk Dairesi2025/303 E. 2025/2289 K.

Yapay Zeka Özeti

Uyuşmazlık: Davacının fark ücret ve ücret kesintisi alacaklarının olup olmadığı.

Gerekçe ve Sonuç: Davacının imzaladığı iş sözleşmelerinde ücretin açıkça belirlendiği, işverence yapılan kesintilerin haklı bir nedene dayandığı ve fazla ödemenin geri alınması niteliğinde olduğu gözetilerek, yerel mahkemenin davacının taleplerinin reddine ilişkin kararının onanmasına karar verilmiştir.

Karar Metni

"İçtihat Metni"

MAHKEMESİ : İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 31. Hukuk Dairesi

SAYISI : 2022/2828 E., 2024/1567 K.

İLK DERECE MAHKEMESİ : İstanbul 16. İş Mahkemesi

SAYISI : 2021/142 E., 2022/186 K.

Bölge Adliye Mahkemesi kararı davacı vekili ile davalı Devlet Hava Meydanları İşletmesi (DHMİ) Genel Müdürlüğü vekili tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçelerinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:

I. DAVA

Davacı vekili dava dilekçesinde; müvekkilinin davalı asıl işveren DHMİ Genel Müdürlüğüne ait Kayseri Havalimanında alt işveren Şirkette güvenlik görevlisi olarak çalıştığını, davalı Şirketin son alt işveren olduğunu, davacının aylık ücretinden müfettiş raporlarına istinaden geçmiş dönemde fazla ücret ödendiği iddiası ile 2012 yılı içinde 1.000,00 TL tutarında kesinti yapıldığını, müfettiş raporlarına dayandırılan ve 2010 ile 2011 yıllarında fazla ücret ödemesi yapıldığı yönündeki davalı iddiasının haksız olduğunu, davacının aylık ücreti asıl işveren ve alt işveren arasında imzalanan hizmet alım sözleşmeleri uyarınca asgari ücretin 2 katı olduğundan muvafakati olmaksızın ücretten kesinti yapılmasının 4857 sayılı İş Kanunu'na aykırı olduğunu savunarak ücret kesintisi ve ücret farkının davalılardan tahsiline karar verilmesini talep etmiştir.

II. CEVAP

1. Davalı DHMİ Genel Müdürlüğü vekili cevap dilekçesinde; taleplerin zamanaşımına uğradığını, personele fazladan ödeme yapıldığı yönünde düzenlenen müfettiş raporu gereğince ücret kesintilerinin yapıldığını, ücretlerin kanuna aykırı bir şekilde düşürülmediğini, kesintilerin haklı olduğunu savunarak davanın reddini istemiştir.

2. Davalı Pars Koruma ve Güvenlik Hizmetleri Ltd. Şti. vekili cevap dilekçesinde; dava konusu alacakların belirlenebilir olmaları nedeniyle belirsiz alacak davasına konu edilemeyeceğini, dava konusu alacaklardan zamanaşımı süresi dolanlar bakımından zamanaşımı nedeniyle taleplerin reddi gerektiğini, davacının davalı Şirketin diğer davalı İdareden aldığı güvenlik işi ihalesinde 01.01.2017 tarihinden itibaren çalıştığını ve personel çalıştırılmasına dayalı hizmet alım ihalesi kapsamında istihdam edildiğini, davacı ile davalı Şirket arasında 01.01.2012 tarihinde işçi-işveren ilişkisi bulunmadığını, davacının aylık ücretinin ihale şartnamesi ile belirlendiğini, davacı ile imzalanan iş sözleşmesinde davacının aylık ücretinin açık ve net bir biçimde belirtildiğini, davacının 01.01.2017 tarihi öncesi döneme ait ücret/fark alacağı taleplerinden davalı Şirketin sorumlu olmadığını savunarak davanın reddini istemiştir.

III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI

İlk Derece Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile; davacının yüklenici firmalarla imzaladığı iş sözleşmelerinde aylık ücret miktarının açıkça belirlendiği, sözleşmelerin davacı tarafından "okudum, anladım, kabul ediyorum" şerhi düşülerek imzalandığı, sözleşmelerde belirlenen aylık ücret tutarının davacı yönünden bağlayıcı olduğu, bu nedenle iş sözleşmesinde kararlaştırılan ücret tutarının altında kalan dönemlerin hüküm altına alındığı, ücret kesintisi alacağı bakımından 2012 yılında yapılan idari soruşturma sonucunda düzenlenen müfettiş raporu uyarınca alt işveren Şirket işçilerine ödenen ulusal bayram ve genel tatil ücretlerinin asgari ücret artışından kaynaklanan fark tutarların işçilerin ücretinden kesinti yapılarak tahsil edildiğinin anlaşıldığı, hizmet alım sözleşmesinin yürürlük tarihinden sonra asgari ücret artışlarından kaynaklanan fark ücretler konusundaki uyuşmazlığın sözleşmenin taraflarına ait olduğu, işçinin yazılı onayı alınmadığı sürece aylık ücretinden indirim ve kesinti yapılamayacağı gerekçeleriyle davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.

IV. İSTİNAF

İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı taraf vekillerince ayrı ayrı istinaf başvurusunda bulunulması üzerine, Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile; her ne kadar ücret daha önceki ihale dönemlerinde asgari ücrete oranla daha yüksek (%100 zamlı) belirlenmiş ise de daha sonraki dönemlerde ihale evrakı ile belirlenen asgari ücrete oranla daha düşük (%50 zamlı) ücretin iş sözleşmesine yansıtılması ve işçinin de yeni sözleşmeyi imzalaması hâlinde değişikliğe yazılı onay verdiği ve bu ücretin artık işçiyi bağlayacağının kabul edildiği, zira yeni imzalanan iş sözleşmesinin de ücreti belirleyen yazılı bir kabul olduğu, bu nedenle davacı tarafın aksi yöndeki itirazının haklı bulunmadığı, bireysel iş sözleşmesinde belirtilen ücret ile bordrolarda tahakkuk ettirilen ücretlerin arasındaki farkın hüküm altına alınmasında isabetsizlik bulunmadığı, kesintiden kaynaklanan fark ücret alacağı bakımından işverence yapılan kesintinin haklı bir sebebe dayandığı, yapılmış açık bir fazla ödemenin geri alınması niteliğinde olduğu, kanuna ya da kanunun verdiği yetkiye istinaden yürürlüğe konulan genel düzenleyici işlemlere aykırı ödemeler kazanılmış hak doğurmayacağı gerekçesiyle ücret kesintisi alacak talebinin reddine karar verilmesinin yerinde olduğu, kaldırma kararı sonrası davacı tarafça iş sözleşmesi imzalanan dönem yönünden fark ücret talebinde bulunulamayacağı gerekçeleriyle taraf vekillerinin istinaf başvurularının ayrı ayrı esastan reddine karar verilmiştir.

V. TEMYİZ

A. Temyiz Sebepleri

1. Davacı vekili temyiz dilekçesinde;

a. Müvekkiline imzalatılan iş sözleşmelerinin matbu olduğunu ve boşluklarının sonradan doldurulduğunu, tarihlerin ihale devam ederken yazıldığını, boşlukların çoğunun elle ve farklı kalemlerle başkaları tarafından sonradan doldurulduğunun sabit olduğunu,

b. Sözleşmelerin imza tarihleri incelendiğinde de görüleceği üzere ihale başlangıç tarihinde değil de bir önceki ihalenin bitim tarihinde imzalandıklarının açık olduğunu bu durumun dahi sözleşmelerin geçersiz olduğunu ortaya koyduğunu,

c. Davalı tarafça sunulan içtihatların Mahkemenin yargı alanı dışında yer alan mahkemelerce verilen kararlar olduğundan emsal kabul edilemeyeceğini,

d. Ücret düşürülürken davacının yazılı izninin alınmadığını, daha sonraki yıllarda ve en son 2017 yılında alt işverenler değiştiğinden dolayı yeni alt işverenlerin prosedür gereği iş sözleşmesi imzalattığını, sözleşmelerin matbu olduğunu, davalar açıldıktan sonra ücret kısımlarının elle doldurulup dosyaya sunulduğunu,

e. Mahkeme karar gerekçesine dayanak yapılan sözleşmelerin işçiler tarafından imzalanmasının muvafakat anlamında değerlendirilemeyeceğini, ücretin bu şekilde düşürülmesinin çalışma koşullarında esaslı değişiklik niteliğinde olduğunu,

f. Davalı işverence müvekkilinin ücretinden, fazla ödeme adı altında haksız kesinti yapıldığının sabit olmasına rağmen ücret kesintisi yönündeki taleplerinin reddinin hatalı olduğunu ileri sürmüştür.

2. Davalı DHMİ Genel Müdürlüğü vekili temyiz dilekçesinde;

a. Müvekkili İdarenin, ihaleyi üstlenen Şirketle imzaladığı hizmet alım sözleşmeleri gereğince istihdam edilen davacı işçinin talep konusu yaptığı alacaklardan sorumluluğu bulunmadığını,

b. İlk Derece Mahkemesinin sözleşme bulunmayan dönem yönünden yapılan değerlendirmede, ücretin tek taraflı olarak düşürüldüğünü kabul etmesinin hukuka aykırı olduğunu, konuya ilişkin emsal dava dosyalarında müvekkili lehine kararlar verildiğini,

c. Geçmişte asgari ücret artış dönemlerindeki farkın işçiye yansıtılmasında iki kat üzerinden ödeme yapıldığını, Sayıştay raporu üzerine bu hatalı uygulamadan dönüldüğünü,

d. Davacı tarafça emsal olduğu gerekçesiyle sunulan kararların eldeki davayla emsal niteliğinin bulunmadığını ileri sürmüştür.

B. Değerlendirme ve Gerekçe

Uyuşmazlık, davacının fark ücret alacağı bulunup bulunmadığı ile işverence davacının ücretinden kesinti yapılmasının hukuka uygun olup olmadığına ilişkindir.

Bölge adliye mahkemelerinin nihai kararlarının bozulması 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun (6100 sayılı Kanun) 371. maddesinde yer alan sebeplerden birinin varlığı hâlinde mümkündür.

Temyizen incelenen karar, tarafların karşılıklı iddia ve savunmalarına, dayandıkları belgelere, uyuşmazlığa uygulanması gereken hukuk kuralları ile hukuki ilişkinin nitelendirilmesine, dava şartlarına, yargılama ve ispat kuralları ile kararda belirtilen gerekçelere göre usul ve kanuna uygun olup davacı ve davalı DHMİ Genel Müdürlüğü vekillerince temyiz dilekçelerinde ileri sürülen nedenler kararın bozulmasını gerektirecek nitelikte görülmemiştir.

VI. KARAR

Açıklanan sebeple;

Temyiz olunan Bölge Adliye Mahkemesi kararının 6100 sayılı Kanun'un 370/1 hükmü uyarınca ONANMASINA,

Aşağıda yazılı temyiz giderlerinin temyiz edenlere yükletilmesine,

Dosyanın İlk Derece Mahkemesine, kararın bir örneğin Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine,

04.03.2025 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.