Logo

9. Hukuk Dairesi2025/323 E. 2025/1146 K.

Yapay Zeka Özeti

Uyuşmazlık: Davalı kurumun, davacının ilave tediye alacağına ilişkin zamanaşımı def'inin Bölge Adliye Mahkemesi tarafından doğru değerlendirilip değerlendirilmediği.

Gerekçe ve Sonuç: Bölge Adliye Mahkemesinin, bozma kararına uygun olarak davacının ilave tediye alacağına yönelik zamanaşımı def'ini değerlendirerek hesaplama yaptığı ve kararda hukuk kurallarının somut olaya uygulanmasında isabetsizlik bulunmadığı gözetilerek, davalı vekilinin temyiz itirazlarının reddine ve Bölge Adliye Mahkemesi kararının onanmasına karar verilmiştir.

Karar Metni

"İçtihat Metni"

MAHKEMESİ : Bursa Bölge Adliye Mahkemesi 12. Hukuk Dairesi

DAVA TARİHİ : 27.12.2017

Bölge Adliye Mahkemesince bozmaya uyularak verilen karar davalı vekili tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:

I. DAVA

Davacı vekili dava dilekçesinde; müvekkilinin ...İşletmeleri (...) Genel Müdürlüğüne bağlı linyit kömür üretiminde faaliyet gösteren ... ... Madencilik Sanayi ve Ticaret AŞ'nin (... Şirketi) çalışanı olduğunu, en başından beri davalının asıl işçisi olmasına rağmen muvazaalı olarak alt işveren işçisi gibi gösterilerek haklarının kısıtlandığını, toplu iş sözleşmesi hükümlerinden yararlanması gerektiğini, davacının işyerinde imzalanan toplu iş sözleşmesinin tarafı olan ... Sendikasına (Sendika) üye olduğunu ileri sürerek fark ücreti alacağı, ilave tediye ücret alacağı, fazla çalışma ücret alacağı, ulusal bayram ve genel tatil ücret alacağı, hafta tatili ücret alacağı, toplu iş sözleşmesi ikramiyesi alacağı, vardiya tazminatı, hastalık yardımı, kömür yardımı, sosyal yardımı, yemek ve kuru atık yardımı, taşıt yardımı, iş güçlüğü tazminatı ve gece zammı alacaklarının davalıdan tahsiline karar verilmesini talep etmiştir.

II. CEVAP

1.Davalı vekili cevap dilekçesinde; zamanaşımı def'i ve husumet itirazında bulunduklarını, müvekkilinin işi anahtar teslim iş olarak verdiğini, ihale makamı olan Kurumun herhangi bir sorumluluğunun bulunmadığını, çalışanların emir ve talimatları ihaleyi alan firmadan aldıklarını, davacının Kurum işçisi olmadığını ve Kurumun tarafı olduğu toplu iş sözleşmesinden yararlanmak istediğine dair bir talebi bulunmadığını savunarak davanın reddini istemiştir.

2.İhbar olunan ... Şirketi vekili cevap dilekçesinde, zamanaşımı def'inde bulunduklarını, müvekkilinin İdare tarafından açılan ihaleleri kazanarak kömür üretim işi yaptığını, davalı ile müvekkili Şirket arasındaki ilişkinin ihale usulü ile hizmet alımı işi olduğunu ve muvazaanın söz konusu olmadığını, davacının müvekkili Şirket çalışanı olduğunu, davacının ... Sendikası ile müvekkili arasında imzalanmış olan toplu iş sözleşmesi hükümlerinden yararlandığını ve herhangi bir hak kaybının söz konusu olmadığını savunarak davanın reddini isteniştir.

III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI

... İş Mahkemesinin 12.10.2023 tarihli kararıyla; davacının Sendikaya üye olduğu, asıl işveren alt işveren ilişkisinin muvazaalı olduğunun sabit olduğu, davalı Kuruma yazılan müzekkere cevabında davacının sendika üyeliğinin davalı Kuruma bildirilmediğinin belirtildiği, buna göre davacının sendika üyeliğinin davalı Kuruma bildirilmediğinin anlaşıldığı gerekçesiyle davacının toplu iş sözleşmesinden doğan alacak taleplerinin reddine; ancak davacı 6772 sayılı Devlet ve Ona Bağlı Müesseselerde Çalışan İşçilere İlave Tediye Yapılması ve 6452 sayılı Kanunla 6212 Sayılı Kanunun 2 nci Maddesinin Kaldırılması Hakkında Kanun gereği ilave tediye alacağına hak kazandığından dava konusu ilave tediye alacağının hüküm altına alınmasına karar verilmiştir.

IV. İSTİNAF

... İş Mahkemesinin 12.10.2023 tarihli kararına karşı süresi içinde davalı vekili tarafından istinaf başvurusunda bulunulması üzerine Bölge Adliye Mahkemesinin 23.11.2023 tarihli kararıyla; emsal dava dosyalarında alınan bilirkişi raporlarına göre davalı Kurumun hizmetin yürütülmesine ilişkin teknolojik imkân, araç, gereç ve ekipman itibarıyla ihbar olunan Şirketten daha üstün durumda olduğu, asıl işin alt işverene verilebilmesinin en önemli şartının verilen işin, işin gereği ile teknolojik nedenlerle uzmanlık gerektiren işlerden olması şeklinde belirlenebileceği; ancak davalı ve ihbar olunan Şirket arasında 4857 sayılı İş Kanunu'na uygun bir asıl işveren alt işveren ilişkisi kurulmadığından davacının başlangıçtan itibaren ... Genel Müdürlüğü işçisi olarak kabulünün doğru olduğu, buna göre İlk Derece Mahkemesinin ilave tediye alacağının kabulüne dair kararının isabetli bulunduğu, davacının toplu iş sözleşmesinden yararlandırılmasına yönelik talebi yönünden ise davacının sendika üyeliğinin Kuruma bildirilmediğinin anlaşıldığı, bu nedenle toplu iş sözleşmesinden yararlanmasının mümkün olmadığı, hükmedilen alacaklarda zamanaşımına uğrayan alacak bulunmadığı, hükme esas alınan bilirkişi raporunun denetime elverişli, işyeri ve Kurum kayıtları ile sunulan ücret bordrolarına ve yasal düzenlemeye uygun olarak düzenlendiği ve herhangi bir hesap hatası içermediği; ayrıca hükmedilen faizin niteliği ve faiz başlangıç tarihlerinde ve hükmün fer'î sonuçlarına ilişkin harç ile vekâlet ücreti düzenlemelerinde ve brüt olarak karar verilmesinde hatalı bir uygulamaya rastlanmadığı; ancak Dairelerince kaldırma kararları neticesinde ortaya çıkan istinaf yargılama giderlerinin dikkate alınmamasının hatalı olduğu gerekçesiyle davalı vekilinin istinaf başvurusunun kabulü ile İlk Derece Mahkemesi hükmü kaldırılarak yeniden esas hakkında hüküm kurulmak suretiyle davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.

V. BOZMA VE BOZMADAN SONRAKİ YARGILAMA SÜRECİ

Bölge Adliye Mahkemesinin 23.11.2023 tarihli kararının süresi içinde davalı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine Dairemizin 27.03.2024 tarihli kararı ile; somut uyuşmazlıkta davanın 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun (6100 sayılı Kanun) 109. maddesinde düzenlenen kısmi alacak davası türünde açılarak sonuçlandırıldığı, İlk Derece Mahkemesince ıslah dilekçesi doğrultusunda taleple bağlı olarak hüküm kurulmuş olup kabul edilen alacak miktarının tespiti yapılmaksızın 21.08.2023 tarihli bilirkişi raporunun hükme esas alındığının belirtildiği, Bölge Adliye Mahkemesince ise İlk Derece Mahkemesi kararı ortadan kaldırılarak davacının toplu iş sözleşmesinden yararlanmasının mümkün olmadığının belirtildiği ve davanın kısmen kabulüne karar verildiği, davalı Kurum vekili tarafından davacı tarafça sunulan ıslah dilekçesine karşı yasal süresinde zamanaşımı def'i ileri sürülmesine rağmen Bölge Adliye Mahkemesince hükme esas alındığı anlaşılan bilirkişi ek raporunda ıslaha karşı ileri sürülen zamanaşımı def'inin dikkate alınıp değerlendirilmediği gerekçesiyle Bölge Adliye Mahkemesi kararının bozulmasına karar verilmiştir.

Bölge Adliye Mahkemesinin 11.07.2024 tarihli kararı ile; davanın 27.12.2017 tarihinde açıldığı, davacı vekilinin 24.01.2020 tarihli dilekçesi ile ilave tediye ücreti alacağını 13.896,54 TL olarak ıslah ettiği, buna göre davacının 24.01.2015 tarihinden önceye ait alacaklarının dava dilekçesinde talep edilen miktar dışında zamanaşımına uğradığı, dava tarihi itibarıyla arabuluculuk görüşmesi yapılmadığından bu sürenin dikkate alınmadığı ve ilk karar tarihi itibarıyla pandemi nedeniyle yargıda duran sürelerin de dikkate alınamayacağı gerekçesiyle re'sen hesaplama yapılmak suretiyle davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.

Bölge Adliye Mahkemesinin 11.07.2024 tarihli kararının süresi içinde davalı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine Dairemizin 25.09.2024 tarihli kararı ile; bozmadan önce hükme esas alındığı anlaşılan 27.09.2023 tarihli bilirkişi raporu dikkate alınarak zamanaşımı def'inin değerlendirilmesi gerekirken, bu raporda yazılı yevmiyelerden farklı tutarlar esas alınarak hesaplama yapılmasının hatalı olduğu gerekçesiyle Bölge Adliye Mahkemesi kararının bozulmasına karar verilmiştir.

Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile; bozma kararı doğrultusunda resen hesaplama yapılmak suretiyle davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.

VI. TEMYİZ

A. Temyiz Sebepleri

Davalı vekili temyiz dilekçesinde;

1. Husumet itirazında bulunduklarını,

2. Zamanaşımı def'inde bulunduklarını,

3. Muvazaayı kabul etmediklerini, davacının yardımcı işte çalıştığını,

4. Hesap raporunun hatalı olduğunu,

5. Faiz başlangıç tarihleri ile işletilen faiz türlerinin hukuka aykırı olduğunu,

6.Yargılama gideri, harç, arabuluculuk ücreti ve vekâlet ücretinin hatalı olduğunu ileri sürmüştür.

B. Değerlendirme ve Gerekçe

Dosya içeriğine, bozmanın mahiyeti ve kapsamına göre taraflar arasındaki uyuşmazlık, hüküm altına alınan ilave tediye alacağına karşı ileri sürülen zamanaşımı def'inin değerlendirilmesine ilişkindir.

Temyiz olunan nihai kararların bozulması 6100 sayılı Kanun'un 371. maddesinde yer alan sebeplerden birinin varlığı hâlinde mümkündür.

Temyizen incelenen Bölge Adliye Mahkemesi kararının bozmaya uygun olduğu, kararda ve kararın gerekçesinde hukuk kurallarının somut olaya uygulanmasında bir isabetsizlik bulunmadığı, bozmaya uyulmakla karşı taraf yararına kazanılmış hak durumunu oluşturan yönlerin ise yeniden incelenmesine hukukça imkân bulunmadığı anlaşılmakla; temyiz dilekçesinde ileri sürülen nedenler kararın bozulmasını gerektirecek nitelikte görülmemiştir.

VII. KARAR

Açıklanan sebeple;

Davalı vekilinin yerinde görülmeyen tüm temyiz itirazlarının reddi ile usul ve kanuna uygun olan kararın ONANMASINA,

Aşağıda yazılı temyiz giderinin temyiz edene yükletilmesine,

Dosyanın İlk Derece Mahkemesine, kararın bir örneğinin kararı veren Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine,

05.02.2025 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.