Logo

9. Hukuk Dairesi2025/327 E. 2025/1071 K.

Yapay Zeka Özeti

Uyuşmazlık: Fazla mesai ücretinin hesabında ara dinlenme süresinin ve yıllık izin sürelerinin hesaba katılıp katılmayacağı hususunda yaşanan uyuşmazlık.

Gerekçe ve Sonuç: Bölge Adliye Mahkemesi kararının, fazla çalışma ücretinin hesabında ara dinlenme süresinin eksik, yıllık izin sürelerinin ise fazla hesaplandığı yönündeki bozma kararına uygun olarak hüküm kurduğu ve bozma ilamına uyulmakla karşı taraf yararına kazanılmış hak durumunu oluşturan yönlerin yeniden incelenmesine imkan bulunmadığı gözetilerek, temyiz itirazlarının reddine ve Bölge Adliye Mahkemesi kararının onanmasına karar verilmiştir.

Karar Metni

"İçtihat Metni"

MAHKEMESİ : İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 48. Hukuk Dairesi

SAYISI : 2024/783 E., 2024/1779 K.

DAVA TARİHİ : 31.10.2018

Bölge Adliye Mahkemesince bozmaya uyularak verilen karar; davalılar vekilleri tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçelerinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:

I. DAVA

Davacı vekili dava dilekçesinde; müvekkilinin 28.06.2016-09.04.2018 tarihleri arasında davalı ... Mühendislik Elektrik Makina İnşaat Sanayi ve Ticaret Limited Şirketine (... Mühendislik Şirketi) kayden, diğer davalının asıl işveren olarak yürüttüğü Irak ülkesindeki yapım işinde elektrik formeni olarak net 2.900,00 USD ücret ile çalıştığını iddia ederek kıdem ve ihbar tazminatı, yıllık izin ücreti, fazla çalışma ücreti, hafta tatili ücreti ile ulusal bayram ve genel tatil ücreti alacaklarının davalılardan tahsiline karar verilmesini talep etmiştir.

II. CEVAP

1. Davalı ... Mühendislik Şirketi vekili cevap dilekçesinde; zamanaşımı def'inde bulunduklarını, davacının 01.07.2016 - 09.04.2018 tarihleri arasında elektrik teknisyeni olarak müvekkili Şirketin yurt dışında bulunan işyerinde çalıştığını, aylık ücretinin net 1.750,00 TL olduğunu, müvekkili işyerinde fazla çalışma yapılmadığını, ulusal bayram ve genel tatil günlerinde çalışılmadığını, yapıldığı hâllerde ise aylık hesap pusulalarında tahakkuk ettirilerek ödendiğini, davacının yıllık izinlerini kullandığını, davacıdan iki adet ibraname alındığını, herhangi bir hak ve alacağı kalmadığını savunarak davanın reddine karar verilmesini istemiştir.

2. Davalı ... (... Şirketi) vekili cevap dilekçesinde; zamanaşımı def'inde bulunduklarını, davacının 01.07.2016 - 09.04.2018 tarihleri arasında elektrik teknisyeni olarak diğer davalının yurt dışında bulunan işyerinde çalıştığını, aylık ücretinin net 1.750,00 TL olduğunu, işyerinde fazla çalışma yapılmadığını, ulusal bayram ve genel tatil günlerinde çalışılmadığını, yapıldığı hâllerde ise aylık hesap pusulalarında tahakkuk ettirilerek ödendiğini, davacının yıllık izinlerini kullandığını, iki adet ibraname alındığını, herhangi bir hak ve alacağı kalmadığını savunarak davanın reddine karar verilmesini istemiştir.

III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI

İlk Derece Mahkemesinin 17.12.2020 tarihli kararı ile; davacı işçinin 01.07.2016 - 09.04.2018 tarihleri arasında aralarında asıl işveren alt işveren ilişkisi bulunduğu anlaşılan davalılar bünyesinde çalıştığı, dosya kapsamı uyarınca davacının net 2.850,00 USD ücret aldığı, davalılar tarafından iş sözleşmesinin kıdem tazminatı ödenmemesini gerektirir şekilde sona erdiğine dair delil sunulmadığının anlaşılmasına göre davacının kıdem ve ihbar tazminatına hak kazandığı, beyanlarına başvurulan tanık anlatımları uyarınca davacının ulusal bayram ve genel tatil ile hafta tatillerde çalıştığı ve fazla çalışma yaptığına ilişkin iddiasının ispatlandığı gerekçesiyle davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.

IV. İSTİNAF

İlk Derece Mahkemesinin 17.12.2020 tarihli kararına karşı süresi içinde davalılar vekilleri tarafından istinaf başvurusunda bulunulması üzerine Bölge Adliye Mahkemesinin 30.03.2023 tarihli kararı ile; davalılar tarafından cevap dilekçelerinde uygulanması gereken hukuk konusunda beyanda bulunmadıklarının anlaşıldığı, bunun yanında davalı Türk işverenlerin sürekli bir ülkede çalışma zorunluluğunun bulunmadığı, dolayısıyla işçinin iş olan her ülkeye gitme durumu bulunduğu gibi davacının Türk uyruklu olup yerleşim yerinin ve sosyal çevresinin bulunduğu, yine yurt dışında kazandığı ücreti harcayacağı yerin Türkiye olduğu, izinlerini Türkiye'de kullandığı, dosyada mübrez davacı hakkındaki belgelerin bordrolar dâhil hep Türk mevzuatına göre oluşturulduğunun anlaşılmasına göre uyuşmazlığa Türk hukukunun uygulanmasında hata bulunmadığı, davacının kabul edilen ücretinin dosya kapsamına uygun olduğu, davalılar arasında asıl işveren alt işveren ilişkisi bulunduğunun dosya kapsamı ile sabit olduğu, kıdem ve ihbar tazminatının döviz olarak hesaplanıp hüküm altına alınmasını yasaklayıcı bir hüküm bulunmadığı, somut uyuşmazlıkta kıdem ve ihbar tazminatlarının TL cinsinden hesaplandığı, ancak fesih tarihi 09.04.2018 olmasına rağmen İlk Derece Mahkemesince hükme esas alınan bilirkişi raporunda 2019 yılı ilk döneminde geçerli olan 6.017,60 TL kıdem tazminatı tavan miktarının esas alınmasının hatalı olduğu, davalılar vekillerinin bu yöndeki istinaf nedeninin yerinde olduğunun anlaşılmasına göre kıdem tazminatının geçerli tavan tutarı esas alınarak resen hesaplanması gerektiği, 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu'nun 420 nci maddesine aykırı olarak bankadan yapıldığı ispat edilemeyen kıdem ve ihbar tazminatı ödemelerine ilişkin ibranamelerin dikkate alınmasının mümkün olmadığı, davacının çalışma düzenini bilebilecek konumda olan tanıklarının birbirini destekleyen ortalama anlatımı, işin ve işyerinin özellikleri, bilinen sektörel çalışma koşulları, dosyada bulunan diğer deliller birlikte değerlendirildiğinde; fazla çalışma, ulusal bayram ve genel tatil ile hafta tatili ücret alacaklarının hüküm altına alınmasında isabetsizlik bulunmadığı, bireysel iş sözleşmesi uyarınca yıllık 270 saati aşan kısım için fazla çalışma alacağının hesaplanarak hüküm altına alındığının anlaşıldığı, somut uyuşmazlıkta İlk Derece Mahkemesince hükme esas alınan bilirkişi raporunda tespit edilen 13 saatlik mesaili çalışma için de 1,5 saat yerine 1 saatlik ara dinlenme düşülmüş ise de fazla çalışmanın ücrete dâhil olduğuna ilişkin şart geçersiz olmasına rağmen, somut olayda geçerli sayılarak hesaplama yapılmış olması ve hafta tatili çalışmalarında 7,5 saati aşan fazla çalışmaların hesaba eklenmemiş olması nedeniyle sonuç olarak fazla çalışma saatinin eksik belirlendiğinin anlaşılmasına göre davalılar vekillerinin bu yöndeki istinaf nedeninin yerinde bulunmadığı, yine İlk Derece Mahkemesince hükme esas alınan bilirkişi raporunda ulusal bayram ve genel tatil günlerinin dışlanmış olduğu belirtilmekle birlikte izinde geçirilen günlerle ilgili bir dışlamadan bahsedilmediğinin anlaşıldığı, ancak bilirkişi raporunda hesaplamaların hatalı olarak kabul edilen 2.850,00 USD üzerinden değil de 2.200,00 USD üzerinden yapılmış olmasının anlaşılmasına göre sonuç miktar olması gereken de düşük belirlenmiş olduğundan, tatil günlerinin dışlanmamış olmasının ayrıca kaldırma nedeni yapılmadığı gerekçesiyle istinaf başvurularının kabulüne karar verilerek İlk Derece Mahkemesi kararının kaldırılması ile yeniden esas hakkında karar verilmek suretiyle davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.

V. BOZMA VE BOZMADAN SONRAKİ YARGILAMA SÜRECİ

Bölge Adliye Mahkemesinin 30.03.2023 tarihli kararının süresi içinde taraf vekilleri tarafından temyiz edilmesi üzerine Dairece, davacı vekilinin temyiz dilekçesinin miktardan reddine karar verilmiş, davalılar vekillerinin temyiz talepleri yönünden yapılan inceleme sonunda davalılar vekillerinin diğer temyiz itirazlarının reddine karar verilerek, somut uyuşmazlıkta; İlk Derece Mahkemesince hükme esas alınan bilirkişi raporıunda tespit edilen çalışma saatlerinin dosya kapsamı uyarınca yerinde olduğu, ancak, davacının haftanın 4 günü 08.00-21.00 saatleri arasındaki çalışma düzeninde ara dinlenme süresinin 1,5 saat olarak kabulü gerekirken çalışma süresinden 1 saat ara dinlenme süresi düşülerek sonuca gidilmesinin hatalı olduğu, ayrıca İlk Derece Mahkemesince hükme esas alınan bilirkişi raporunda fazla çalışma sürelerinin hesabında kullanılan yıllık izin sürelerinin dışlanması gerekirken bu süreler dışlanmadan fazla çalışma alacağının hesaplanmasının da hatalı olduğu belirtilerek Bölge Adliye Mahkemesi kararının bozulmasına karar verilmiştir.

Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile; bozma ilâmı doğrultusunda değerlendirme yapıldığı belirtilerek davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.

VI. TEMYİZ

A. Temyiz Sebepleri

1. Davalı ... Mühendislik Şirketi vekili;

a. Uyuşmazlığa uygulanması gereken hukukun Irak hukuku olduğunu,

b. Irak hukukuna göre talep edilen alacakların zamanaşımına uğradığını,

c. Davacının ücretinin sözleşmede belirtildiği gibi olduğunu,

d. Kabul edilen çalışma saatlerinin ve çalışma düzeninin işçinin takatini aşar nitelikte ve hayatın olağan akışına aykırı nitelikte olduğunu,

e. Yapılan ödemelerin mahsubunun gerektiğini,

f. Uygulanan faiz türünün hatalı olduğunu ileri sürmüştür.

2. Davalı ... Şirketi vekili;

a. Uyuşmazlığa uygulanması gereken hukukun Irak hukuku olduğunu,

b. Husumet itirazının dikkate alınmadığını,

c. Davacının kıdem ve ihbar tazminatına hak kazanamayacağını,

d. Hesaplamalara esas ücretin hatalı belirlendiğini, davacının ücretinin TL olarak kararlaştırıldığını, bu nedenle alacakların USD üzerinden hesaplanmasının hatalı olduğunu,

e. Kabul edilen çalışma saatlerinin ve çalışma düzeninin işçinin takatini aşar nitelikte ve hayatın olağan akışına aykırı nitelikte olduğunu,

f. Uygulanan indirim oranının yetersiz olduğunu,

g. Davacının ücretinin hatalı brütleştirildiğini, eklenen sosyal yardımların fahiş olduğunu ileri sürmüştür.

B. Değerlendirme ve Gerekçe

Dosya içeriğine, bozmanın mahiyeti ve kapsamına göre taraflar arasındaki uyuşmazlık, ara dinlenme süresinin tespiti ile fazla çalışma ücretinin hesaplanması hususundadır.

Temyiz olunan nihai kararların bozulması 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun 371. maddesinde yer alan sebeplerden birinin varlığı hâlinde mümkündür.

Temyizen incelenen Bölge Adliye Mahkemesi kararının bozmaya uygun olduğu, kararda ve kararın gerekçesinde hukuk kurallarının somut olaya uygulanmasında bir isabetsizlik bulunmadığı, bozmaya uyulmakla karşı taraf yararına kazanılmış hak durumunu oluşturan yönlerin ise yeniden incelenmesine hukukça imkân bulunmadığı anlaşılmakla; temyiz dilekçesinde ileri sürülen nedenler kararın bozulmasını gerektirecek nitelikte görülmemiştir.

VII. KARAR

Açıklanan sebeple;

Davalılar vekillerinin yerinde görülmeyen tüm temyiz itirazlarının reddi ile usul ve kanuna uygun olan kararın ONANMASINA,

Aşağıda yazılı temyiz giderinin temyiz eden ilgililere yükletilmesine,

Dosyanın İlk Derece Mahkemesine gönderilmesine, kararın bir örneğinin Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine,

04.02.2025 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.