"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ :İş Mahkemesi
DAVA TARİHİ : 09.03.2018
İlk Derece Mahkemesince bozmaya uyularak verilen karar; davacı vekili tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:
I. DAVA
Davacı vekili dava dilekçesinde; müvekkilinin 1993-2016 tarihleri arasında davalı Şirketin yurt dışında bulunan şantiyelerinde elektrik kaynakçı ekip başı olarak çalıştığını, davacının iş sözleşmesinin haklı neden olmaksızın feshedilerek Türkiye’ye gönderildiğini, ücretinin saat başı net 5,68 USD olduğunu ayrıca üç öğün yemek, barınma ve ısınma giderlerinin davalı işveren tarafından karşılandığını ileri sürerek kıdem ve ihbar tazminatları ile yıllık ücretli izin alacağının davalıdan tahsiline karar verilmesini talep etmiştir.
II. CEVAP
Davalı vekili cevap dilekçesinde; iddianın aksine davacının yalnızca 13.05.2008-14.07.2009 ve 13.12.2014-... tarihleri arasında davalı Şirket nezdinde Rusya’da bulunan şantiyelerinde proje süresi ile sınırlı olarak çalışmış olduğunu, davacının sadece yurt dışı şantiyelerinde çalıştırılmak üzere istihdam edildiğini, taraflar arasındaki ilişkide yabancılık unsurunun mevcut olduğunu, bu nedenle 5718 sayılı Milletlerarası ... Hukuk ve Usul Hukuku Hakkında Kanun (5718 sayılı Kanun) uyarınca uyuşmazlığa mutad işyeri hukuku yani Rusya Federasyonu hukukunun uygulanması gerektiğini ve bu hukuka göre davacının talep konusu yaptığı alacaklarının zamanaşımına uğradığını, zira Rusya İş Kanunu'na göre işçinin haklarının ihlal edildiğini öğrendiği veya öğrenmesi gerektiği tarihten itibaren 3 aylık süre içinde ileri sürebildiğini, davacının davalı Şirket nezdinde hak kazandığı kıdem ve ihbar tazminatı alacağı bulunmadığını ayrıca yıllık ücretli izin alacaklarının tümünün ödenmiş olduğunu, yabancı hukuk ve zamanaşımı savunmaları ile çelişmemek kaydı ile uyuşmazlığa Türk hukukunun uygulanmasına karar verilmesi hâlinde ise; davacının proje bazında belirli süreli iş sözleşmesi ile çalıştığını, davacıya yıllık ücretli izinlerinin kullandırıldığını, kullandırılmayan izinlerin ise ücretinin ödendiğini, ayrıca 2012 yılı öncesi çalışmalara dair yıllık ücretli izin alacağı talebinin zamanaşımına uğradığını savunarak davanın reddini istemiştir.
III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
İlk Derece Mahkemesinin 01.10.2019 tarihli ve 2023/18439 Esas, 2024/7533 Karar sayılı kararı ile; davacının 18.05.1994 tarihinden ... tarihine kadar saatlik 5,68 USD ve aylık 1.363,20 USD ücret karşılığı çalıştığı, davacının Türk uyruklu olması, davalı Şirketin de Türk Ticaret Siciline kayıtlı işveren olması göz önüne alınarak Türk hukukunun uygulandığı, işveren tarafından iş bitimi nedeniyle davacının iş sözleşmesinin sonlandırıldığı, haklı fesih iddiasının davalı tarafça ispatlanamadığı, kıdem tazminatına esas ücretin tavan ücret dikkate alınarak hesaplandığı, davacıya ihbar önelinin yasal süreden az verilmesi nedeniyle ihbar önelinin bölünmezliği ilkesi göz önüne alınarak hesaplama yapıldığı, yıllık ücretli iznin kullandırıldığının izin defteri veya eşdeğer bir belge ile ispatlanamadığı, davacının talebi ile bağlı kalınarak hüküm kurulduğu gerekçesiyle bilirkişi ek raporu ve ıslah dilekçesi göz önüne alınarak davanın kabulüne karar verilmiştir.
IV. İSTİNAF
İlk Derece Mahkemesinin 01.10.2019 kararına karşı süresi içinde davalı tarafından istinaf başvurusunda bulunulması üzerine İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 25. Hukuk Dairesinin 18.04.2023 tarihli ve 2019/3555 Esas, 2023/729 Karar sayılı kararı ile; davalı vekilinin istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmiştir.
V. BOZMA VE BOZMADAN SONRAKİ YARGILAMA SÜRECİ
Bölge Adliye Mahkemesinin 18.04.2023 tarihli kararının süresi içinde davalı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine Dairece; dosya kapsamına göre davacı işçinin 18.05.1994-30.05.1996, 01.09.1996-02.05.1997, 01.10.1997-16.10.1998, 22.06.1999-03.02.2000, 01.08.2001-13.11.2003, 13.10.2004-..., 27.02.2007-06.12.2007, 12.05.2008-14.07.2009 ve 13.12.2014-... tarihleri arasında davalı Şirketin yurt dışında bulunan projelerinde çalışmış olduğu, yurt dışı iş sözleşmesi ile hukuk seçimi yapılan son dönem dışında da mutad işyerinin işçinin işini fiilen yerine getirdiği Rusya olduğu, davacıya belirtilen dönemlerde ücretinin USD para biriminde ödendiği, daha sıkı ilişkili hukukun tespitinde sadece işçi ve işverenin Türk olmasının tek başına belirleyici kriter kabul edilemeyeceği, buna göre hukuk seçimi anlaşması bulunmayan ve daha sıkı ilişkili hukukun Türk hukuku olmadığı anlaşılan çalışma dönemleri bakımından uyuşmazlığa mutad işyeri hukukunun uygulanması gerektiğinin düşünülmemesinin hatalı bulunduğu, hukuk seçimi anlaşması bulunan davacının 13.12.2014-... tarihleri arasındaki çalışma döneminde 5718 sayılı Kanun'un 27/1 hükmü gereğince ve hukuk seçimi anlaşması bulunmayan çalışma dönemlerinde de mülga 2675 sayılı Milletlerarası ... Hukuk ve Usul Hukuku Hakkında Kanun'un ve 5718 sayılı Kanun'un 27/2 hükmü kapsamında uyuşmazlığa mutad işyeri hukuku olan Rusya hukukunun uygulanması gerektiği gerekçesiyle Bölge Adliye Mahkemesi kararı ortadan kaldırılarak İlk Derece Mahkemesi kararının bozulmasına karar verilmiştir.
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile; bozmaya uyulmak suretiyle yürütülen yargılama sonucunda Rusya İş Kanunu'nun 392. maddesinde yer alan düzenleme doğrultusunda, davacı işçinin işten çıkış tarihinin ... ve dava tarihinin ise 09.03.2018 olduğu dikkate alındığında davanın hak düşürücü süre içerisinde açılmadığı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir.
VI. TEMYİZ
A. Temyiz Sebepleri
Davacı vekili temyiz dilekçesinde;
1. Dava konusu uyuşmazlığa Türk hukukunun uygulanması gerektiğini, davalı tarafından uygulanacak hukuk bakımından seçimlik hakkın kullanılmış olduğunu ve Türk hukukunun seçildiğini,
2. Yabancı hukuktaki zamanaşımı düzenlemesinin uygulanmasının hakkaniyete aykırılık teşkil ettiğini, Rusya İş Hukukunda zamanaşımı sürelerinin yeniden başlatılmasına ilişkin hâkime takdir yetkisi verilmiş olduğunu, bu nedenle sürelerin yeniden başlatılması gerektiğini,
3. Taraflar arasında imzalanan sözleşmede yalnızca sözleşmede hüküm bulunan hallerde yabancı hukukun uygulanacağının kararlaştırılmış olduğunu, zamanaşımına ilişkin hükmün uygulanmasının mümkün olmadığını,
4. Davacı işçinin davasını ikame ettiği 2018 yılında yabancı hukukun uygulanmasına ilişkin bir içtihat bulunmadığını, 2024 yılına uzayan yargılamasında Yargıtayın görüş değişikliğinden dolayı işçilik alacaklarının hak düşürücü süreden dolayı reddedilmesinin kamu düzenine ve hukuk kurallarına aykırılık teşkil ettiğini, bu hususun kabulü hâlinde adil yargılanma hakkı ve eşitlik ilkesinin ihlal edileceğini,
5. Hakkaniyet gereğince davalı lehine yargılama giderine hükmedilmemesi gerektiğini, davacının yargılama giderlerinin de davalı Şirkete yükletilmesi gerektiğini ileri sürerek kararın bozulmasını istemiştir.
B. Değerlendirme ve Gerekçe
Dosya içeriğine, bozmanın mahiyeti ve kapsamına göre taraflar arasındaki uyuşmazlık, iş sözleşmesine uygulanacak hukuk ve dava konusu alacakların zamanaşımına uğrayıp uğramadığı noktasında toplanmaktadır.
Temyiz olunan nihai kararların bozulması 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanun'un 371. maddesinde yer alan sebeplerden birinin varlığı hâlinde mümkündür.
Maddi hukukun bir müessesesi olan zamanaşımı, hukuki işlem ve ilişkinin esasına uygulanan hukuka tâbidir (..., Milletlerarası ... Hukuk, ..., 2022, s.315;..., Türk Milletlerarası ... Hukuku, ..., 2021, s.127). Buna göre Rusya Federasyonu İş Kanunu'nun bu konudaki hükümlerinin uyuşmazlıkta uygulanması, 5718 sayılı Kanun'un 2. ve 8. maddelerinin bir gereğidir.
Rusya Federasyonu İş Kanunu'nun mahkemeye başvurma sürelerinin düzenlendiği 392. maddesinde belirtilen sürelerin Dairemizce daha önce bazı kararlarda hak düşürücü süre olduğu belirtilmişse de yeniden yapılan değerlendirmede, bu sürelerin zamanaşımı süresi niteliğinde olduğu sonucuna varılmıştır.
Dava tarihi itibarıyla söz konusu zamanaşımı süresinin dolduğu ve davalı tarafça usulüne uygun şekilde zamanaşımı def'inde bulunulduğu anlaşılmıştır. İlk Derece Mahkemesi gerekçesinde söz konusu sürelerin hak düşürücü süre olarak nitelendirilmesi hatalı ise de bu hata sonuca etkili olmadığından bozma nedeni yapılmamıştır.
Temyizen incelenen karar, tarafların karşılıklı iddia ve savunmalarına, dayandıkları belgelere, uyuşmazlığa uygulanması gereken hukuk kuralları ile hukuki ilişkinin nitelendirilmesine, dava şartlarına, yargılama ve ispat kuralları ile kararda ve yukarıda belirtilen gerekçelere göre usul ve kanuna uygun olup davacı vekilince temyiz dilekçesinde ileri sürülen nedenler kararın bozulmasını gerektirecek nitelikte görülmemiştir.
VII. KARAR
Açıklanan sebeplerle;
Temyiz olunan İlk Derece Mahkemesi kararının 6100 sayılı Kanun'un 370/1 hükmü uyarınca ONANMASINA,
Aşağıda yazılı temyiz giderinin temyiz edene yükletilmesine,
Dosyanın İlk Derece Mahkemesine gönderilmesine,
06.02.2025 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.