"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ : İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 31. Hukuk Dairesi
Bölge Adliye Mahkemesinin direnme kararı davalı vekili tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:
I. DAVA
Davacı vekili dava dilekçesinde; müvekkilinin davalıya ait yurt dışında bulunan şantiyelerde 06.04.2001-30.09.2010 tarihleri arasında demirci kalfası olarak net 2.000,00 USD ücret ile çalıştığını, iş sözleşmesinin haklı neden olmaksızın feshedildiğini, fazla çalışmalarının karşılığı ücretlerin ödenmediğini ileri sürerek bir kısım işçilik alacaklarının davalıdan tahsiline karar verilmesini talep etmiştir.
II. CEVAP
Davalı vekili cevap dilekçesinde; davacının belirli süreli iş sözleşmeleri ile müvekkiline ait yurt dışında bulunan şantiyelerde çalıştığını, alacağının bulunmadığını savunarak davanın reddini istemiştir.
III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
İstanbul 17. İş Mahkemesinin 06.04.2021 tarihli kararı ile; davacının fasılalı olarak toplam 5 yıl 3 gün süre ile davalıya ait işyerlerinde belirsiz süreli iş sözleşmesi ile çalıştığı, iş sözleşmesinin işin bitimi sebebiyle davalı tarafından feshedildiği anlaşıldığından davacının kıdem ve ihbar tazminatlarına hak kazandığı, fazla çalışma yaptığı, hafta tatilleri ile ulusal bayram ve genel tatil günlerinde de çalıştığı, bakiye yıllık ücretli izin alacağının bulunduğu gerekçesiyle davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.
IV. İSTİNAF
İlk Derece Mahkemesinin 06.04.2021 tarihli kararına karşı süresi içinde davalı vekili tarafından istinaf başvurusunda bulunulması üzerine, Bölge Adliye Mahkemesinin 06.10.2022 tarihli kararı ile; iş sözleşmesinde çalışılacak ülkenin hangisi olduğuna ilişkin bir düzenleme yapılmadığı gibi çalışma koşullarının ne şekilde olacağına dair bilgi ve belge verildiğine, davacı işçinin aydınlatıldığına dair herhangi bir delilin de dosyaya sunulmadığı, davacı ve davalı işverenin Türkiye'de olduğu, davalı işverenin merkezinin de Türkiye'de olduğu, davacı işçinin sürekli yurt dışında çalışmayıp işçinin iş olan her ülkeye gitme durumunun bulunduğu, yerleşim yerinin ve sosyal çevresinin, kazandığı ücretini harcadığı yerin Türkiye olduğu, Türkiye'de sosyal güvence sistemi içinde yer aldığı, ücretinin brütleştirilmesinin dahi yurt dışı çalışmalarda 5510 sayılı Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası Kanunu hükümleri dikkate alınarak yapıldığı, iş sözleşmesinin de Türkiye'de yapıldığı ve Türkçe kaleme alındığı, dosya içeriğine göre fiilî uygulamanın dahi Türk hukuku hükümlerine göre yapılıp sözleşmedeki yabancı hukukun uygulanacağına dair hükmün bizzat taraflarca da uygulanmadığı, yurt dışı iş sözleşmelerinde Yargıtayın yerleşik içtihatlarında da iş sözleşmesiyle daha sıkı ilişkili hukuk olarak Türk iş hukukunun uygulanmasının yasaya aykırı olmadığı, Yargıtayın görüş değişikliğinin hukuki güvenlik ve sürpriz karar verme yasağı ilkeleri de çelişeceğinin açık olduğu, uyuşmazlığa yabancı hukukun uygulanamayacağı; ancak İlk Derece Mahkemesince karar ve ilâm harcına hatalı hükmedildiği gerekçesiyle davalı tarafın istinaf başvurusunun kısmen kabulü ile İlk Derece Mahkemesi hükmü kaldırılarak yeniden esas hakkında hüküm kurulmak suretiyle davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.
V. BOZMA VE BOZMADAN SONRAKİ YARGILAMA SÜRECİ
Bölge Adliye Mahkemesinin 06.10.2022 tarihli kararının süresi içinde davalı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine Dairece, taraflar arasında bir hukuk seçimi anlaşması bulunduğundan davacının 24.01.2007-14.04.2007 tarihleri arasındaki çalışması yönünden Kazakistan hukuku, 31.01.2008-25.09.2008 tarihleri arasındaki çalışması yönünden Rusya hukukunun uyuşmazlığa uygulanması, sözleşme bulunmayan dönemler bakımından ise 06.04.2001-17.01.2002, 01.05.2003-07.12.2004 tarihleri arasında Rusya'da çalışıldığından mutad işyeri hukuku olarak Rusya hukuku, 01.01.2009-30.09.2010 tarihleri arasında Umman'da çalışıldığından mutad işyeri hukuku olarak Umman hukukunun uygulanması gerektiği gerekçesiyle bozma nedenine göre sair temyiz itirazları incelenmeksizin Bölge Adliye Mahkemesi kararının bozulmasına karar verilmiştir.
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile; tarafların Türkiye'de olduğu, davacının izinlerini Türkiye'de kullandığı, yerleşim yerinin ve sosyal çevresinin, kazandığı ücretini harcadığı yerin Türkiye olduğu, Türkiye'de sosyal güvence sistemi içinde yer aldığı, iş sözleşmesinin de Türkiye'de imzalandığı, Türkçe düzenlenen sözleşmede Türk hukukuna göre çalışma şartlarının belirlendiği, feshin Türk hukukuna göre yapıldığı, bu hâli ile fiilî uygulamanın Türk hukukuna göre olduğu ve iş sözleşmesindeki hukuk seçimine ilişkin hükmün taraflarca uygulanmadığı, taraflar açısından sıkı ilişkili hukukun Türk hukuku olduğu gerekçesiyle önceki kararda direnilmesine karar verilmiştir.
VI. TEMYİZ
A. Temyiz Sebepleri
Davalı vekili temyiz dilekçesinde;
1. Yabancı hukukun uygulanması gerektiğine dair itirazlarının dikkate alınmadığını,
2. Davacının saat ücreti esasına göre çalıştığını,
3. Fazla çalışma ile ulusal bayram ve genel tatil ücreti hesaplama yönteminin hatalı olduğunu,
4. Bakiye karar harcı mahsup edilmeden hüküm kurulduğunu ileri sürmüştür.
B. Yargıtay Hukuk Genel Kurulu Kararı
Yargıtay Hukuk Genel Kurulunun 11.12.2024 tarihli ve 2024/9-160 Esas, 2024/651 Karar sayılı kararı ile; Türk hukukuna göre açılmış eldeki davada, davalı tarafça cevap dilekçesi ile yabancı hukukun uygulanması gerektiği yönünde itirazda bulunulmadığı gibi ön inceleme duruşmasında da tarafların hukuk seçimi konusunda anlaşmamış oldukları dikkate alındığında uyuşmazlığa uygulanacak olan hukukun Türk hukuku olarak zımnen seçilmiş olduğu, buna göre somut uyuşmazlığa Türk hukukunun uygulanması gerektiğine yönelik direnme kararının bu değişik gerekçe ile yerinde olduğu belirtilmiş ve bozma nedenine göre Dairemizce incelenmeyen davalı vekilinin diğer temyiz itirazlarının incelenmesi için dosyanın Dairemizce gönderilmesine karar verilmiştir.
C. Değerlendirme ve Gerekçe
Dosya kapsamı ve Hukuk Genel Kurulu kararı içeriğine göre taraflar arasındaki uyuşmazlık, davacının aylık ücretli mi yoksa saat ücretli mi çalıştığına, brütleştirmeye ve fazla çalışma ve ulusal bayram ve genel tatil ücreti alacaklarının hesabında esas alınan dönemsel ücretin hatalı olup olmadığına ilişkindir.
Temyiz olunan nihai kararların bozulması 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun 371. maddesinde yer alan sebeplerden birinin varlığı hâlinde mümkündür.
Temyizen incelenen Bölge Adliye Mahkemesi kararı tarafların karşılıklı iddia ve savunmalarına, dayandıkları belgelere, uyuşmazlığa uygulanması gereken hukuk kuralları ile hukuki ilişkinin nitelendirilmesine, dava şartlarına, yargılama ve ispat kuralları ile kararda belirtilen gerekçelere göre usul ve kanuna uygun olduğu anlaşılmakla; davalı vekilince temyiz dilekçesinde ileri sürülen nedenler kararın bozulmasını gerektirecek nitelikte görülmemiştir.
VII. KARAR
Açıklanan sebeple;
Temyiz olunan Bölge Adliye Mahkemesi kararının 6100 sayılı Kanun'un 370/1 hükmü uyarınca ONANMASINA,
Aşağıda yazılı temyiz giderinin temyiz edene yükletilmesine,
Dosyanın İlk Derece Mahkemesine kararın bir örneğinin Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine,
05.02.2025 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.