"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ :İş Mahkemesi
İlk Derece Mahkemesince bozmaya uyularak verilen karar; davacı tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:
I. DAVA
Davacı vekili dava dilekçesinde; davacının davalı Belediyenin toplu taşıma araçlarında şoför olarak çalıştığını, davacının çalıştığı işin organizasyonunun tamamen davalının kontrol ve idaresinde yürütüldüğünü, davacının davalı işyerinde örgütlü ve yetkili olan ...Sendikasına üye olduğunu, fakat muvazaalı bir biçimde yüklenici firmaların işçisi olarak gösterildiğinden sendika ile davalı Kurum arasında imzalanan toplu iş Sözleşmesi ve 6772 sayılı Devlet ve Ona Bağlı Müesseselerde Çalışan İşçilere İlave Tediye Yapılması ve 6452 sayılı Kanunla 6212 sayılı Kanunun İkinci Maddesinin Kaldırılması Hakkında Kanundan (6772 sayılı Kanun) faydalanamadığını müvekkilinin muvazaalı olarak alt işveren işçisiymiş gibi gösterilirken asgari ücretin %25 fazlası ücret ve bunun yanında yol ve yemek yardımı verilmek süreti ile çalıştırıldığını, bu uygulama ile kendisi ile aynı konumda olan beraber çalıştığı belediye kadrolu elemanı olarak çalışan işçinin ücretinden az ücret almak toplu iş sözleşmesinin bu işçilere sağladığı bilet, prim, yol parası, ikramiye, yıllık izin gün sayısı gibi kazanımları ve 6772 sayılı Kanun'un sağladığı hakları alamaması nedeniyle mağdur olduğunu fazla çalışma ücretlerinin eksik ödendiğini, iş sözleşmesinin haksız ve bildirimsiz feshedildiğini iddia ederek kıdem ve ihbar tazminatı, fark ücret alacağı, ilave tediye alacağı, bilet prim alacağı, ikramiye alacağı, fazla çalışma alacağı, fark yol parası, fark ulusal bayram genel tatil alacaklarının tahsiline karar verilmesini talep etmiştir.
II. CEVAP
Davalı vekili cevap dilekçesinde; davacının dava dilekçesinde talep ettiği alacakların zamanaşımına uğradığını, davacının yüklenici firma işçisi olduğunu, bu nedenle davanın husumet yokluğu nedeniyle reddine karar verilmesi gerektiğini, İdare olarak bir çok hizmette alt işveren firmalar ile alt işveren ilişkisi kurulduğunu, yapılan alt işveren ilişkisinin kanunen geçerli olduğunu savunarak davanın reddini istemiştir.
III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
İlk Derece Mahkemesinin 03.10.2019 tarihli ve 2017/1539 Esas, 2019/914 Karar sayılı kararı ile; tüm dosya kapsamındaki bilgi ve belgeler, ihale sözleşmeleri, davalıların tâbi olduğu mevzuat birlikte değerlendirildiğinde muvazaaya dayanan bir asıl işveren alt işveren ilişkisi bulunduğu gerekçesiyle davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.
IV. İSTİNAF
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalı vekilince istinaf başvurusunda bulunulması üzerine başvurusunun esastan reddine karar verilmiştir.
V. BOZMA VE BOZMADAN SONRAKİ YARGILAMA SÜRECİ
Bölge Adliye Mahkemesinin 21.12.2019 tarihli kararının süresi içinde davalı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine Dairenin 16.03.2021 tarihli kararı ile, 6356 sayılı Sendikalar ve Toplu İş Sözleşmesi Kanunu'nun 39. maddesi değerlendirilmek suretiyle davacının üyeliğinin hangi tarihte davalı ...'ye bildirildiği ve toplu iş sözleşmelerinden hangi tarih itibarıyla faydalanabileceği belirlenmeli sonucuna göre toplu iş sözleşmesinden kaynaklanan fark ücret talepleri ile ilgili bir karar verilmesi gerektiği gerekçesiyle temyiz olunan Bölge Adliye Mahkemesi kararının kaldırılmasına İlk Derece Mahkemesi kararının bozulmasına karar verilmiştir.
İlk Derece Mahkemesinin 03.11.2022 tarihli kararı ile; dosya kapsamındaki belgelerden davacının 01.01.2009 tarihinde davalı işyerinde çalışmaya başladığı ve 12.11.2013 tarihinde sendika üyesi olduğu, dosyaya celp edilen toplu iş sözleşmeleri incelendiğinde davacının üyelik tarihinde yürürlükte olan 01.03.2012 - 28.02.2014 tarihleri arasında geçerli toplu iş sözleşmesinin 24.03.2012 tarihinde imzalandığı, davacının 01.03.2012 - 28.02.2014 tarihleri arasında geçerli toplu iş sözleşmesi döneminde imza tarihinden sonra üye olduğu, 01.03.2014 - 28.02.2017 tarihleri arasında geçerli toplu iş sözleşmesinin 20.03.2014 tarihinde imzalandığı, davacının bu sözleşme imza tarihinden önce sendika üyesi olduğu anlaşılmakla hesaplamaların davacı için 01.03.2014 - 28.02.2017 tarihleri arasında geçerli toplu iş sözleşmesine göre yapıldığı gerekçesiyle davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.
İlk Derece Mahkemesinin 03.11.2022 tarihli kararının süresi içinde davalı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine Dairenin 21.03.2023 tarihli kararı ile, uyulan bozma ilâmının gereği olarak davacının toplu iş sözleşmesinden yararlanamayacağı değerlendirilerek sonuca gidilmesi gerekirken sendika üyeliğinden sonra imzalanan toplu iş sözleşmesinden yararlanacağının kabulünün hatalı olduğu gerekçesiyle İlk Derece Mahkemesi kararının bozulmasına karar verilmiştir.
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile; davacının üyeliğinin 05.03.2018 tarihinde davalı belediyeye bildirildiği, dolayısıyla davacının bu tarihten önce davalı belediyenin taraf olduğu toplu iş sözleşmesi hükümlerinden faydalanamayacağı, ancak muvazaanın varlığı nedeniyle 6772 sayılı Kanun çerçevesinde ilave tediye ücretinden yararlanabileceği gerekçesiyle davanın kabulüne karar verilmiştir.
VI. TEMYİZ
A. Temyiz Sebepleri
Davacı vekili temyiz dilekçesinde; usulî kazanılmış hak kuralının yanlış değerlendirilip uygulandığını ileri sürmüştür.
B. Değerlendirme ve Gerekçe
Dosya içeriğine, bozmanın mahiyeti ve kapsamına göre taraflar arasındaki uyuşmazlık, davacının kıdem ve ihbar tazminatına hak kazanıp kazanmadığı, asıl işverenin taraf olduğu toplu iş sözleşmesinden yararlanıp yararlanamayacağı ve bu bağlamda işçilik alacaklarının tahsilinin gerekip gerekmeyeceğine ilişkindir.
Temyiz olunan nihai kararların bozulması 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun 371. maddesinde yer alan sebeplerden birinin varlığı hâlinde mümkündür.
Temyizen incelenen İlk Derece Mahkemesi kararının bozmaya uygun olduğu, kararda ve kararın gerekçesinde hukuk kurallarının somut olaya uygulanmasında bir isabetsizlik bulunmadığı, bozmaya uyulmakla karşı taraf yararına kazanılmış hak durumunu oluşturan yönlerin ise yeniden incelenmesine hukukça imkân bulunmadığı anlaşılmakla; temyiz dilekçesinde ileri sürülen nedenler kararın bozulmasını gerektirecek nitelikte görülmemiştir.
VII. KARAR
Açıklanan sebeple;
Davacı vekilinin yerinde görülmeyen tüm temyiz itirazlarının reddi ile usul ve kanuna uygun olan kararın ONANMASINA,
Aşağıda yazılı temyiz giderinin temyiz edene yükletilmesine,
Dosyanın İlk Derece Mahkemesine gönderilmesine,
05.02.2025 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.