"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ : İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 30. Hukuk Dairesi
SAYISI : 2021/275 E., 2024/1619 K.
İLK DERECE MAHKEMESİ : İstanbul Anadolu 9. İş Mahkemesi
SAYISI : 2019/903 E., 2020/514 K.
Bölge Adliye Mahkemesi kararı davacı vekili tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:
I. DAVA
Davacı vekili dava dilekçesinde; müvekkilinin davalıya ait işyerinde işçi olarak çalıştığını, davalı işverenin kamu hukuku tüzel kişisi olup 6772 sayılı Devlet ve Ona Bağlı Müesseselerde Çalışan İşçilere İlave Tediye Yapılması ve 6452 Sayılı Kanunla 6212 sayılı Kanunun 2 nci Maddesinin Kaldırılması Hakkında Kanun (6772 sayılı Kanun) gereği müvekkiline ilave tediye yapılması gerektiği hâlde ödemediğini, davacının 11.05.2016 tarihi öncesi ilave tediye alacağını mahkeme kararıyla aldığını, 11.05.2016 sonrasında ise ödeme yapılmadığını ileri sürerek ilave tediye alacağının faizi ile birlikte davalıdan tahsiline karar verilmesini talep etmiştir.
II. CEVAP
Davalı Vakıf temsilcisi cevap dilekçesinde; Vakfın, 3294 sayılı Sosyal Yardımlaşma ve Dayanışmayı Teşvik Kanunu doğrultusunda kurulduğunu, özel hukuk tüzel kişiliğini haiz olduğunu, her ne kadar kamu görevi ifa etse de kamu kurumu niteliğinde bulunmadığını savunarak davanın reddini istemiştir.
III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararıyla; davalı Vakfın nitelik itibarıyla 6772 sayılı Kanun kapsamında Devlete bağlı bir kuruluş olduğu ve Vakıfta çalışan işçinin 6772 sayılı Kanun'da düzenlenen ilave tediye alacağından yararlanması gerektiği gerekçesiyle bilirkişi raporu doğrultusunda davanın kabulüne karar verilmiştir.
IV. İSTİNAF
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalı vekili istinaf başvurusunda bulunması üzerine, Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirlenen kararı ile; davacının çalıştığı Sosyal Yardımlaşma ve Dayanışma Vakfı'nın 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu'na (4721 sayılı Kanun) göre kurulmuş özel hukuk tüzel kişisi olduğu, 4721 sayılı Kanun'un 111. maddesi ve 5737 sayılı Vakıflar Kanunu'nun 33. maddesi gereği Vakıflar Genel Müdürlüğünün denetimine tâbi olduğu, Vakfın gelir kaynakları arasında Sosyal Yardımlaşma ve Dayanışma Fonundan aktarılan miktarların yer almasının, Vakıf yönetiminin kararlarında Bakanlığın ilke kararlarını göz önünde bulundurmasının ve Vakıfların Bakanlığın denetimine bağlı olmasının kanunun açık hükmü karşısında Vakıfların özel hukuk tüzel kişiliğini ortadan kaldırmadığı, Sosyal Yardımlaşma ve Dayanışma Vakıflarının kamu tüzel kişisi olduğuna yönelik kanuni bir düzenleme, Anayasa Mahkemesi iptali kararı yahut aksi yönde içtihadı birleştirme kararı bulunmadığından 09.06.2017 tarihli İçtihadı Birleştirme Kararı ve emsal olarak yukarıda gösterilen Hukuk Genel Kurulu Kararı doğrultusunda davanın reddine karar verilmesi gerekirken kabulüne karar verilmesinin hatalı olduğu, Yargıtayın önceki görüşüne güvenerek dava açanlar yönünden (dava tarihi de gözetilerek) hukuki güvenlik, hukuki belirlilik, hukuki öngörülebilirlik ilkelerinin ihlaline yol açacağı değerlendirilmekle davalı lehine yargılama gideri ve vekâlet ücreti takdir edilmediği belirtilerek davalı vekilinin istinaf başvurusunun kabulü ile İlk Derece Mahkemesi hükmü kaldırılarak yeniden esas hakkında hüküm kurulmak suretiyle davanın reddine karar verilmiştir.
V. TEMYİZ
A. Temyiz Sebepleri
Davacı vekili temyiz dilekçesinde; Sosyal Yardımlaşma ve Dayanışma Vakıflarının kaymakamlıklar bünyesinde çalıştığını, mütevelli heyeti üyelerinin kamu kurumlarının birim amirlerinden oluştuğunu, bütçesinin Kamu tarafından sağlandığını, Kurumun kamu işvereni olarak kabul edilmemesinin hatalı olduğunu ileri sürmüştür.
B. Değerlendirme ve Gerekçe
Uyuşmazlık, sosyal yardımlaşma ve dayanışma vakıflarının 6772 sayılı Kanun kapsamında bulunup bulunmadığına, buna göre davacının ilave tediye alacağına hak kazanıp kazanmadığına ilişkindir.
Bölge adliye mahkemelerinin nihai kararlarının bozulması 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun (6100 sayılı Kanun) 371. maddesinde yer alan sebeplerden birinin varlığı hâlinde mümkündür.
Temyizen incelenen karar, tarafların karşılıklı iddia ve savunmalarına, dayandıkları belgelere, uyuşmazlığa uygulanması gereken hukuk kuralları ile hukuki ilişkinin nitelendirilmesine, dava şartlarına, yargılama ve ispat kuralları ile kararda belirtilen gerekçelere göre usul ve kanuna uygun olup davacı vekilince temyiz dilekçesinde ileri sürülen nedenler kararın bozulmasını gerektirecek nitelikte görülmemiştir.
VI. KARAR
Açıklanan sebeple;
Temyiz olunan Bölge Adliye Mahkemesi kararının 6100 sayılı Kanun'un 370/1 hükmü uyarınca ONANMASINA,
Aşağıda yazılı temyiz giderinin temyiz edene yükletilmesine,
Dosyanın İlk Derece Mahkemesine, kararın bir örneğinin Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine,
19.03.2025 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.