Logo

9. Hukuk Dairesi2025/91 E. 2025/2811 K.

Yapay Zeka Özeti

Uyuşmazlık: Davacının işten ayrılışının istifa mı yoksa işveren tarafından işten çıkarılma mı olduğuna ve buna bağlı olarak kıdem, ihbar ve fazla mesai gibi işçilik alacaklarına hak kazanıp kazanmadığına ilişkin uyuşmazlık.

Gerekçe ve Sonuç: Davacının istifa dilekçesi verdiği, tanık beyanlarının davacının işten çıkarıldığı iddiasını desteklemediği ve davacının işten ayrılma nedenine ilişkin iddiasını ispatlayamadığı gözetilerek, yerel mahkeme kararının onanmasına karar verilmiştir.

Karar Metni

"İçtihat Metni"

MAHKEMESİ : İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 47. Hukuk Dairesi

SAYISI : 2021/1892 E., 2024/1883 K.

İLK DERECE MAHKEMESİ : İstanbul 12. İş Mahkemesi

SAYISI : 2019/440 E., 2021/171 K.

Bölge Adliye Mahkemesi kararı davacı vekili tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:

I. DAVA

Davacı vekili dava dilekçesinde; müvekkilinin davalılardan ... (Sendika) 19.04.2005-01.07.2015 tarihleri arasında 10 yıl 3 ay süreyle çalıştığını, bu davalının diğer davalı ... AŞ'nin sevk ve idaresinde olduğu gibi adı geçen davalı Şirketin, Sendikanın kurucusu olduğunu, ücretinin bu iki davalı tarafça ödendiğini, davacının davalı Sendika nezdinde genel sekreterlik görevini yürütürken yerine dava dışı K.S'nın genel sekreter olarak atandığını ve davacının işyerinden ayrılmak zorunda bırakıldığını, davacının istifa ederek işten ayrılmasının söz konusu olmadığını ileri sürerek kıdem tazminatı, ihbar tazminatı, yıllık ücretli izin, fazla çalışma, hafta tatili ile ulusal bayram ve genel tatil tatili ücreti alacaklarının davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsiline karar verilmesini talep etmiştir.

II. CEVAP

1. Davalı Sendika vekili cevap dilekçesinde; dava konusu alacakların zamanaşımına uğradığını, davacının müvekkili Sendika nezdinde 01.07.2015 tarihine kadar çalıştığını ve istifa ederek işten ayrıldığını kıdem tazminatı ve ihbar tazminatına hak kazanamayacağını, davacıya işten ayrılması yönünde bir baskı uygulanmadığını, davacının çalışma süresinde hak ettiği tüm hak ve alacakların davacıya ödendiğini ve talep edilebilir alacağı bulunmadığını, davacının istifa etmek zorunda bırakıldığı yönündeki iddiasının gerçeği yansıtmadığını savunarak davanın reddini istemiştir.

2. Davalı ... AŞ vekili cevap dilekçesinde; dava konusu alacakların zamanaşımına uğradığını, davacının diğer davalı Sendikada çalıştığını ve davacının aylık ücretinin bir kısmının davalı Şirket tarafından ödendiğini, davacının 01.07.2015 tarihinde istifa ederek işten ayrıldığını ve bu nedenle kıdem tazminatı ve ihbar tazminatına hak kazanamayacağını, davacının davalı Şirkette fiilî çalışması bulunmadığını ve davacının aylık ücretinin bir kısmının davalı Şirket tarafından ödenmesinin davacıya davalı Şirketten talepte bulunma hakkı vermediğini savunarak davanın reddini istemiştir.

III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI

İlk Derece Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile; davacının fiilen Türkiye Gıda Sanayii İşverenleri Sendikasında genel sekreter olarak çalışmakta iken Sendikaya verdiği dilekçesinde 01.07.2015 tarihi itibarıyla işten ayrılmak istediğini beyan ettiği, dilekçede iş sözleşmesini haklı nedenle feshettiğine ilişkin bir ibare olmadığı, davacının sendika yöneticisi olarak çalışan, milletvekilliği yapmış, verdiği istifa dilekçesinin sonuçlarını bilebilecek nitelikte bir çalışan olup irade fesadı iddiasında da bulunmadığı, Yargıtayın konuya ilişkin içtihatları gereğince; istifa dilekçesinde açıkça başka bir nedene dayanılmadan kısa süre içinde açılan davada, istifa iradesinin işçinin haklı feshi olarak değerlendirilmesi mümkün ise de fesih tarihinden 4 yıldan fazla süre geçtikten sonra ileri sürülen haklı fesih iddiasına itibar edilemeyeceği, davacının üst düzey yönetici olarak görev ifa ettiği, dinlenen tanıkların işyerinde çalışmadıkları, çalışma gün ve saatleri hakkında bilgilerinin olmadığı, fazla çalışma, hafta tatili ile ulusal bayram ve gene tatil günlerinde çalışıldığı yönündeki iddianın ispatlanamadığı, hizmet süresine göre bakiye yıllık ücretli izin alacağının ödenmediği gerekçesiyle bilirkişi raporuyla hesaplanan yıllık ücretli izin alacağının hüküm altına alınmasına, fazlaya ilişkin talebin reddine dair davanın kısmen kabulü yönünde karar verilmiştir.

IV. İSTİNAF

İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararının taraf vekillerince ayrı ayrı istinaf edilmesi üzerine, Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile; dava dilekçesinde ve ihtarnamede davacının işverenler tarafından ayrılmak durumunda bırakılarak işverenlerce iş sözleşmesinin feshedildiğinin ileri sürüldüğü, bu iddianın ispatlanamadığı, dinlenen tanıkların işyeri çalışanı olmayıp davacının iddiasına dair görgüye dayalı bilgisinin olmadığı, davalı tarafça sunulan ibraname başlıklı belgede davacının kendi isteğiyle işten ayrıldığını belirttiği, yine davalı tarafça sunulan davalıya hitaben yazılı davacının imzasını içeren dilekçede kendi isteğiyle davacının ayrılırken haklarını saklı tuttuğunu, iyiniyet göstergesi olarak tazminatlarının ödenmesini talep ettiği göz önüne alındığında davacının işverenler tarafından işten çıkmaya zorlandığı ispatlanamadığından kıdem ve ihbar tazminatı alacağının reddinde isabetsizlik bulunmadığı, davacının fazla çalışma, ulusal bayram ve genel tatil ile hafta tatili alacağı talebinin yazılı delil sunulmaması nedeniyle tanık beyanlarıyla ispatlanabileceği ancak davacının çalışma gün ve saatine sürekli şahit olmayan aynı işyeri çalışanı olmayan tanıkların beyanlarının dikkate alınmamasında isabetsizlik bulunmadığı gerekçeleriyle tarafların istinaf başvurularının ayrı ayrı esastan reddine karar verilmiştir.

V. TEMYİZ

Davacı vekili temyiz dilekçesinde;

1. Davacının istifa etmediğini, davalı işveren tarafından uygulanan psikolojik taciz (mobbing) nedeniyle ayrılmak zorunda bırakıldığını, bu durumun tanık anlatımlarıyla subuta erdiğini, zira tanıkların da beyan ettikleri üzere müvekkilinin görevi ve yetkileri adeta by-pass edilerek etkisizleştirilmeye, itibarı zedelenmeye ve işten ayrılması için yıldırma politikası uygulanmaya başlandığını, bu ... ve işlemlerinin tek amacının istifa etmesini sağlamaya yönelik olduğunu,

2. Hüküm oluşturulurken objektif kriterlerin esas alınması gerekirken bu hususun açıkça ihlâl edildiğini, müvekkilinin milletvekilliği yapmış olmasının kendisi aleyhine bir özellikmiş gibi addedilmesinin adil yargılanma ilkesinin açıkça ihlâl ettiğini, davalı işveren tarafından görev ve yetkilerinin elinden alınarak kendisine psikolojik taciz (mobbing) yapılmak suretiyle, işten ayrılması için yıldırma politikası uygulandığını ve dolayısıyla istinafa konu hükmün gerekçesinde belirtildiği gibi istifa işleminin niteliğini ve sonuçlarını bilebilecek tecrübe, kapasite ve donanıma sahip bir kişi olduğunu,

3. Davacının davalı işyerinde üst düzey yönetici sıfatıyla çalışmış olsa dahi, sonuçta bir işçi olduğunu, davalı Sendikada hâlen çalışan kimsenin müvekkili lehine ifade vermeyeceğini, kendi tanıklarının davalı işyerinde çalışmıyor olsalar bile her birinin müvekkilini bizzat işyerinde ziyaret eden, sık sık müvekkil ile irtibatta olan kişiler olduğunu ve beyanlarına bu nedenle itibar edilmesi gerektiğini ileri sürmüştür.

B. Değerlendirme ve Gerekçe

Uyuşmazlık, dava konusu alacakların ispat ve hesaplanmasına ilişkindir.

Bölge adliye mahkemelerinin nihai kararlarının bozulması 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun (6100 sayılı Kanun) 371. maddesinde yer alan sebeplerden birinin varlığı hâlinde mümkündür.

Temyizen incelenen karar, tarafların karşılıklı iddia ve savunmalarına, dayandıkları belgelere, uyuşmazlığa uygulanması gereken hukuk kuralları ile hukuki ilişkinin nitelendirilmesine, dava şartlarına, yargılama ve ispat kuralları ile kararda belirtilen gerekçelere göre usul ve kanuna uygun olup davacı vekilince temyiz dilekçesinde ileri sürülen nedenler kararın bozulmasını gerektirecek nitelikte görülmemiştir.

VI. KARAR

Açıklanan sebeple;

Temyiz olunan Bölge Adliye Mahkemesi kararının 6100 sayılı Kanun'un 370/1 hükmü uyarınca ONANMASINA,

Aşağıda yazılı temyiz giderinin temyiz edene yükletilmesine,

Dosyanın İlk Derece Mahkemesine, kararın bir örneğinin Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine,

18.03.2025 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.