"İçtihat Metni"
Yargıtay Dairesi : 13. Ceza Dairesi
Mahkemesi :Asliye Ceza
Hırsızlık suçuna teşebbüsten, sanık hakkında ceza verilmesine yer olmadığına ve beraatine ilişkin, Antalya 14. Asliye Ceza Mahkemesince verilen 03.12.2012 gün ve 67-1073 sayılı hükmün Cumhuriyet savcısı tarafından temyiz edilmesi üzerine dosyayı inceleyen Yargıtay 13. Ceza Dairesince 27.01.2015 gün ve 18614-1885 sayı ile;
"...Sanığın, mağdurun müdürü olduğu mağazaya gelerek suç konusu ceketin alarmını çıkarıp ceketi elindeki poşete koyduğu sırada, mağdur tarafından fark edildiğini anlayınca ceketi poşetten çıkararak mağazadaki askılığın üzerine atıp mağazadan çıkmaya çalıştığı, buna göre; mağdur tarafından görülmesi nedeniyle tamamlanamayan eyleminin hırsızlığa teşebbüs suçunu oluşturduğunun anlaşılması karşısında, anılan suçtan mahkumiyeti yerine, delillerin takdirinde yanılgıya düşülerek yerinde ve yeterli olmayan gerekçe ile ceza verilmesine yer olmadığına karar verilmesi..." isabetsizliğinden bozulmasına karar verilmiştir.
Yerel mahkeme ise 08.12.2015 gün ve 292-800 sayı ile;
"...Sanığın suç tarihinde Deepo AVM'de bulunan Nike mağazasına giderek burada beğendiği bir montu önce hırsızlamak amacıyla poşete koyduğu, daha sonra mağazadan herhangi bir şekilde çıkış yapmaya çalışmadan poşete koyduğu montu tekrar poşetten çıkararak askılıkların üzerine bıraktığı, dolayısıyla sanığın herhangi bir müdahale olmadan kendi iradesi ile hırsızlık suçunu işlemekten vazgeçtiği, eyleminin TCK'nun 36. maddesi kapsamında değerlendirilmesi gerektiği..." şeklindeki gerekçeyle ilk hükmünde direnmiştir.
Bu hükmün de Cumhuriyet savcısı tarafından temyiz edilmesi üzerine, Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığının 01.03.2016 gün ve 56873 sayılı "bozma" istekli tebliğnamesi ile Yargıtay Birinci Başkanlığına gönderilen dosya, Ceza Genel Kurulunca değerlendirilmiş ve açıklanan gerekçelerle karara bağlanmıştır.
TÜRK MİLLETİ ADINA
CEZA GENEL KURULU KARARI
Özel Daire ile yerel mahkeme arasında oluşan ve Ceza Genel Kurulunca çözümlenmesi gereken uyuşmazlık; sanık hakkında gönüllü vazgeçme hükümlerinin uygulanıp uygulanamayacağının tespitine ilişkin ise de, Yargıtay İç Yönetmeliğinin 27. maddesi uyarınca öncelikle aleyhe olan bozma kararına karşı sanığın beyanı alınmadan direnme hükmü verilip verilemeyeceğinin değerlendirilmesi gerekmektedir.
Yerel mahkemece, bozmadan sonra yapılan yargılamada sanık adına çıkarılan duruşma davetiyesinin tebliğ edilemediği, mahkemece usulüne uygun şekilde tebligat yapılmadan sanığın yokluğunda, aleyhine olan bozma kararına karşı diyecekleri sorulmadan, önceki hükümde direnilmesine karar verildiği anlaşılmaktadır.
1412 sayılı CMUK'nun 5320 sayılı Kanunun 8. maddesi uyarınca karar tarihi itibarıyla uygulanması gereken 326/2. maddesine göre, hükmün aleyhe bozulması halinde davaya yeniden bakacak mahkemece, sanıktan bozmaya karşı diyeceğinin sorulması zorunlu olup aynı kurala 5271 sayılı CMK'nun 307/2. maddesinde de yer verilmiştir. Anılan bu kanun hükümleri uyarınca sanığa, bozmada belirtilen ve aleyhinde sonuç doğuracak olan hususlarda beyanda bulunma, kendisini savunma ve bu konudaki delillerini sunma imkanı tanınmalıdır. Bu düzenleme, savunma hakkının sınırlanamayacağı ilkesine dayandığından, uyulmasında zorunluluk bulunan emredici kurallardandır.
Bu açıklamalar ışığında önsoruna ilişkin olarak yapılan değerlendirmede;
Yerel mahkeme hükmünün Özel Daire tarafından sanık aleyhine bozulması nedeniyle, sanığın bozmaya karşı beyanı alındıktan sonra hüküm kurulması gerekirken, beyanı alınmadan yargılamaya devam olunarak, direnme kararı verilmesi, 1412 sayılı CMUK'nun 5320 sayılı Kanunun 8. maddesi uyarınca karar tarihi itibarıyla uygulanması gereken 326/2. maddesine aykırıdır.
Bu itibarla, yerel mahkeme direnme hükmünün, aleyhe olan bozmaya karşı sanığın beyanı alınmadan yargılamaya devam edilerek hüküm kurulması isabetsizliğinden diğer yönleri incelenmeksizin bozulmasına karar verilmelidir.
SONUÇ:
Açıklanan nedenlerle;
1- Antalya 14. Asliye Ceza Mahkemesinin 08.12.2015 gün ve 292-800 sayılı direnme hükmünün, aleyhe olan bozmaya karşı sanığın beyanı alınmadan yargılamaya devam edilip hüküm kurulması isabetsizliğinden diğer yönleri incelenmeksizin BOZULMASINA,
2- Dosyanın, mahalline gönderilmesi amacıyla Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığına TEVDİNE, 11.10.2016 tarihinde yapılan müzakerede oybirliğiyle karar verildi.