Logo

Ceza Genel Kurulu2017/296 E. 2021/501 K.

Yapay Zeka Özeti

Uyuşmazlık: Sanığın yargılama sürecinde savunma hakkının ihlal edilip edilmediği ve açıklık ilkesine aykırılık bulunup bulunmadığı hususunda yerel mahkeme ile Özel Daire arasında oluşan uyuşmazlık.

Gerekçe ve Sonuç: Kasten yaralama suçundan sanık hakkında açılan kamu davasında, kesintili dava zamanaşımı süresinin dolduğu gözetilerek, yerel mahkemenin direnme kararına konu hükmünün bozulmasına ve davanın düşmesine karar verilmiştir.

Karar Metni

"İçtihat Metni"

Kararı Veren

Yargıtay Dairesi : 3. Ceza Dairesi

Mahkemesi :Asliye Ceza

Sayısı : 247-570

Temyiz Edenler : Sanık ve Cumhuriyet savcısı

Kasten yaralama suçundan sanık ...'nın TCK’nın 37/1. maddesi delaletiyle aynı Kanun’nun 86/1, 87/3 ve 53. maddeleri uyarınca 1 yıl 8 ay hapis cezası ile cezalandırılmasına ve hak yoksunluğuna ilişkin ... 1. Asliye Ceza Mahkemesince verilen 26.02.2009 tarihli ve 1023-145 sayılı hükmün sanık tarafından temyiz edilmesi üzerine dosyayı inceleyen Yargıtay 3. (1. CD ile birleşen) Ceza Dairesince 07.11.2012 tarih ve 17842-37219 sayı ile;

"Sanığın mahkemece çıkarılmış yakalama emri çerçevesinde ... 3. Asliye Ceza Mahkemesi huzurunda 27.11.2008 tarihinde savunmasının tespiti nedeniyle yapılan duruşma sırasında yargılama ilkelerinde olan açıklık ilkesine uyulduğuna ilişkin veri sunulmaması; yine bu duruşmada CMK’nın 196/2. maddesi gereğince sanığa sorgusundan önce ifadesini esas mahkemesi huzurunda vermek isteyip istemediğine ilişkin yasal hakkı hatılatılmadan sanığın savunma hakkı kısıtlanarak hüküm kurulması süretiye Yasa'nın sözü edilen maddelerine aykırılık meydana getirilmesi," isabetsizliklerinden bozulmasına karar verilmiştir.

Yerel Mahkeme ise 07.05.2013 tarih ve 247-570 sayı ile bozmaya direnilerek önceki hüküm gibi sanığın mahkûmiyetine karar vermiştir.

Direnme kararına konu bu hükmünde sanık ve Cumhuriyet savcısı tarafından temyiz edilmesi üzerine, Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığının 31.01.2015 tarihli ve 246598 sayılı "bozma" istekli tebliğnamesi ile Yargıtay Birinci Başkanlığına gelen dosya, Ceza Genel Kurulunca 07.12.2016 tarih ve 167-675 sayı ile; 6763 sayılı Kanun'un 38. maddesi ile 5320 sayılı Kanun'a eklenen geçici 10. madde uyarınca kararına direnilen Daireye gönderilmiş, aynı madde uyarınca inceleme yapan Yargıtay 3. Ceza Dairesince 01.03.2017 tarih ve 539-2068 sayı ile; direnme kararının yerinde görülmemesi üzerine Yargıtay Birinci Başkanlığına iade edilen dosya, Ceza Genel Kurulunca değerlendirilmiş ve açıklanan gerekçelerle karara bağlanmıştır.

TÜRK MİLLETİ ADINA

CEZA GENEL KURULU KARARI

Direnme kararının kapsamına göre inceleme sanık ... hakkında katılan ...’e yönelik kasten yaralama suçundan kurulan mahkûmiyet hükmü ile sınırlı olarak yapılmıştır.

Özel Daire ile Yerel Mahkeme arasında oluşan ve Ceza Genel Kurulunca çözümlenmesi gereken uyuşmazlıklar; 27.11.2018 tarihli duruşmada, açıklık ilkesine ve CMK’nın 196/2. maddesine aykırı işlem yapılıp yapılmadığı bu bağlamda sanığın savunma hakkının kısıtlanmasına yol açılıp açılmadığının belirlenmesine ilişkin ise de; Yargıtay İç Yönetmeliği'nin 27. maddesi uyarınca öncelikle, dava zamanaşımının gerçekleşip gerçekleşmediğinin değerlendirilmesi gerekmektedir.

İncelenen dosya kapsamından;

... Cumhuriyet Başsavcılığının 05.08.2008 tarihli ve 37243-23084 sayılı iddianamesi ile; sanık hakkında 25.06.2008 tarihinde inceleme dışı sanık ... ile iştirak hâlinde katılan ...’e yönelik kasten yaralama suçunu işlediği iddiasıyla TCK’nın 37/1. maddesi delaletiyle aynı Kanun’un 86/1, 87/3 ve 53. maddelerinin uygulanması istemiyle kamu davası açıldığı,

Hakkında yakalama emri çıkarılan sanığın sorgusunun 27.11.2008 tarihinde ... 3. Asliye Ceza Mahkemesince yapıldığı,

Yerel Mahkemece kasten yaralama suçundan sanık ...’nın TCK’nın 37/1. maddesi delaletiyle aynı Kanun’nun 86/1, 87/3 ve 53. maddeleri uyarınca 1 yıl 8 ay hapis cezası ile cezalandırılmasına ve hak yoksunluğuna karar verildiği ve Özel Dairenin bozma kararından sonra önceki hükümde direnildiği,

Anlaşılmaktadır.

Uyuşmazlığa konu kasten yaralama suçu, suç tarihi itibarıyla 5237 sayılı TCK’nın 86. maddesinde;;

"(1) Kasten başkasının vücuduna acı veren veya sağlığının ya da algılama yeteneğinin bozulmasına neden olan kişi, bir yıldan üç yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılır.

(2) Kasten yaralama fiilinin kişi üzerindeki etkisinin basit bir tıbbî müdahaleyle giderilebilecek ölçüde hafif olması hâlinde, mağdurun şikâyeti üzerine, dört aydan bir yıla kadar hapis veya adlî para cezasına hükmolunur

(3) Kasten yaralama suçunun;

a) Üstsoya, altsoya, eşe veya kardeşe karşı,

b) Beden veya ruh bakımından kendisini savunamayacak durumda bulunan kişiye karşı,

c) Kişinin yerine getirdiği kamu görevi nedeniyle,

d) Kamu görevlisinin sahip bulunduğu nüfuz kötüye kullanılmak suretiyle,

e) Silâhla,

İşlenmesi hâlinde, şikâyet aranmaksızın, verilecek ceza yarı oranında artırılır",

Kanun'un 87. maddesinin 3. fıkrası ise;

" (3) Kasten yaralamanın vücutta kemik kırılmasına veya çıkığına neden olması halinde, yukarıdaki maddeye göre belirlenen ceza, kırık veya çıkığın hayat fonksiyonlarındaki etkisine göre, yarısına kadar artırılır." biçiminde düzenlenmiştir.

TCK'nın 66. maddesinde; kanunda aksine bir hüküm bulunmadıkça kamu davasının maddede yazılı sürelerin geçmesiyle düşeceği düzenlenmiş, maddenin birinci fıkrasının (e) bendinde de beş yıldan fazla olmamak üzere hapis ya da adli para cezasını gerektiren suçlarda bu sürenin sekiz yıl olacağı hüküm altına alınmıştır.

Aynı Kanun'un 67. maddesinin 3 ve 4. fıkraları uyarınca kesen bir nedenin varlığı hâlinde zamanaşımı, kesilme gününden itibaren yeniden işlemeye başlayacak ve ilgili suça ilişkin olarak kanunda belirlenen sürenin en fazla yarısına kadar uzayacaktır.

Yargıtay Ceza Genel Kurulunun süreklilik gösteren birçok kararında açıkça vurgulandığı üzere, yargılama yapılmasına engel olup davayı düşüren hâllerden biri olan dava zamanaşımının yargılama sırasında gerçekleşmesi hâlinde, yerel mahkeme ya da Yargıtay, resen zamanaşımı kuralını uygulayarak kamu davasının düşmesine karar verecektir.

Bu açıklamalar ışığında ön soruna ilişkin olarak yapılan değerlendirmede;

Sanığa atılı kasten yaralama suçunun yaptırımı 5237 sayılı TCK’nın 86. maddesinin ilk fıkrasında bir yıldan üç yıla kadar hapis cezası olarak öngörülmüş olup aynı Kanun’un 87. maddesinin 3. fıkrasında ise kasten yaralamanın vücutta kemik kırılmasına veya çıkığına neden olması hâlinde, 86/1. madde uyarınca belirlenen cezanın, kırık veya çıkığın hayat fonksiyonlarındaki etkisine göre, yarısına kadar artırılacağı hüküm altına alınmıştır. Ceza Genel Kurulunun 11.12.2012 tarihli ve 1247-1842 sayılı kararında vurgulandığı üzere, 5237 sayılı TCK’nın 66. maddesinin 3. fıkrasında dava zamanaşımı süresinin belirlenmesinde dosyadaki mevcut deliller itibarıyla suçun daha ağır cezayı gerektiren nitelikli hâllerinin de göz önünde bulundurulacağı belirtilmiştir. TCK’nın 86/3. maddesinde artırım öngören fıkraların uygulanma olanağı da bulunmayan yumrukla darbetmek suretiyle kemik kırığına neden olma şeklinde gelişen kasten yaralama suçunun aynı Kanun'un 66/1-e maddesi gereğince sekiz yıl asli dava zamanaşımına; 67/4. maddesi göz önüne alındığında ise 12 yıl kesintili dava zamanaşımı süresine tabi olduğu, daha ağır cezayı gerektiren başka bir suçu oluşturma ihtimali bulunmayan ve 25.06.2008 tarihinde gerçekleştirildiği iddia edilen eylemle ilgili olarak, sanık hakkında dava zamanaşımını kesen en son işlem 07.05.2013 tarihli direnme kararına konu mahkûmiyet hükmü olup bu tarihten sonra zamanaşımını kesen veya durduran başkaca bir sebebin gerçekleşmediği gözetildiğinde, 12 yıllık kesintili dava zamanaşımı süresi, Ceza Genel Kurulunun inceleme tarihinden önce 25.06.2020 tarihinde dolmuş bulunmaktadır.

Bu itibarla, Yerel Mahkemenin direnme kararına konu hükmünün, gerçekleşen dava zamanaşımı nedeni ile bozulmasına, ancak yeniden yargılamayı gerektirmeyen bu hususta, 1412 sayılı CMUK'nın, 5320 sayılı Kanun'un 8. maddesi uyarınca karar tarihi itibarıyla uygulanması gereken 322. maddesine göre karar verilmesi mümkün olduğundan, 5237 sayılı TCK'nın 66/1-e, 67/4 ve 5271 sayılı CMK'nın 223/8. maddeleri uyarınca düşmesine karar verilmelidir.

SONUÇ:

Açıklanan nedenlerle;

1- ... 1. Asliye Ceza Mahkemesinin 07.05.2013 tarihli ve 247-570 sayılı direnme kararına konu hükmün gerçekleşen dava zamanaşımı nedeniyle BOZULMASINA,

Ancak, yeniden yargılamayı gerektirmeyen bu konuda 1412 sayılı CMUK'nın, 5320 sayılı Kanun'un 8. maddesi uyarınca karar tarihi itibarıyla uygulanması gereken 322. maddesine göre karar verilmesi mümkün olduğundan, sanık hakkındaki kamu davasının 5237 sayılı TCK'nın 66/1-e, 67/4 ve 5271 sayılı CMK'nın 223/8. maddeleri uyarınca DÜŞMESİNE,

2- Dosyanın, mahalline iadesi için Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığına TEVDİ EDİLMESİNE, 26.10.2021 tarihinde yapılan müzakerede oy birliğiyle karar verildi.