Logo

Ceza Genel Kurulu2017/450 E. 2017/374 K.

Yapay Zeka Özeti

Uyuşmazlık: Taksirle birden fazla kişinin yaralanmasına neden olma suçundan sanık hakkında verilen hapis cezasının miktarının uygunluğu ve yerel mahkemenin direnme kararının hukuka uygun olup olmadığı.

Gerekçe ve Sonuç: Sanığın aleyhine olan bozma kararına karşı savunmasının alınmadan yerel mahkemece direnme kararı verilmesi, CMK'nın 307/2. maddesinde düzenlenen ve savunma hakkının bir gereği olan sanığa beyanda bulunma imkanı tanınması ilkesine aykırı olduğundan, direnme kararı bozulmuştur.

Karar Metni

"İçtihat Metni"

Yargıtay Dairesi : 12. Ceza Dairesi

Mahkemesi :Asliye Ceza

Günü : 17.03.2016

Sayısı : 3-235

Taksirle birden fazla kişinin yaralanmasına neden olma suçundan sanık ...'nın TCK'nun 89/4, 62/1 ve 51/1-3. maddeleri gereğince 6 ay 20 gün hapis cezası ile cezalandırılmasına ve cezasının ertelenmesine ilişkin Antalya 16. Asliye Ceza Mahkemesince verilen 04.03.2014 gün ve 254-230 sayılı hükmün, katılanlar vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine dosyayı inceleyen Yargıtay 12. Ceza Dairesince 05.11.2015 gün ve 1097-16941 sayı ile;

“Sanığın idaresindeki servis minibüsü ile alaca karanlıkta, meskun mahalde seyir halinde iken, olay yeri dört yönlü kontrolsüz kavşağa geldiğinde, sağ taraftan kavşağa giren motosiklet ile çarpıştığı, motosiklet üzerinde bir kişinin hayati tehlike ve dalak laserasyonu olacak şekilde, bir kişinin de kemik kırığı oluşacak şekilde yaralandığı olayda; asli kusurlu sanık hakkında alt sınırdan ayrılarak ceza verilmesinde bir isabetsizlik bulunmamakta ise de, iki sınır arasında temel ceza belirlenirken, suçun işleniş şekli, failin taksire dayalı kusurunun yoğunluğu, meydana gelen zararın ağırlığı, maddede öngörülen cezanın alt ve üst sınırları da nazara alınmak suretiyle, adalet ve hakkaniyet kuralları uyarınca asgari hadden daha fazla ayrılarak, uygun bir cezaya hükmedilmesi gerektiği gözetilmeden yazılı şekilde hüküm kurulması” isabetsizliğinden bozulmasına karar verilmiştir.

Antalya 16. Asliye Ceza Mahkemesi ise 17.03.2016 gün ve 3-235 sayı ile ilk hükümde direnmiştir.

Bu hükmün de katılanlar vekili ve Cumhuriyet savcısı tarafından temyiz edilmesi üzerine, Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığının 27.06.2016 gün ve 255063 sayılı “bozma” istekli tebliğnamesiyle Yargıtay Birinci Başkanlığına gönderilen dosya, Ceza Genel Kurulunca 07.12.2016 gün ve 1038-956 sayı ile; 6763 sayılı Kanunun 38. maddesi ile 5320 sayılı Kanuna eklenen geçici 10. madde uyarınca kararına direnilen daireye gönderilmiş, aynı madde uyarınca inceleme yapan Yargıtay 12. Ceza Dairesince 15.03.2017 gün ve 93-2012 sayı ile, direnme kararının yerinde görülmemesi üzerine Yargıtay Birinci Başkanlığına gönderilen dosya, Ceza Genel Kurulunca değerlendirilmiş ve açıklanan gerekçelerle karara bağlanmıştır.

TÜRK MİLLETİ ADINA

CEZA GENEL KURULU KARARI

Özel Daire ile yerel mahkeme arasında oluşan ve Ceza Genel Kurulunca çözümlenmesi gereken uyuşmazlık; sanık hakkında altı aydan üç yıla kadar hapis cezasını gerektiren taksirle birden fazla kişinin yaralanmasına neden olma suçundan hüküm kurulurken temel cezanın sekiz ay olarak belirlenmesinin isabetli olup olmadığına ilişkin ise de, Yargıtay İç Yönetmeliğinin 27. maddesi uyarınca öncelikle, aleyhe olan bozma kararına karşı sanığın beyanı alınmadan direnme hükmü verilip verilemeyeceğinin değerlendirilmesi gerekmektedir.

İncelenen dosya kapsamından;

Yerel mahkemece bozmadan sonra yapılan yargılamada, sanık adına çıkarılan duruşma gün ve saatini bildirir davetiyenin bila tebliğ iade edildiği, başkaca herhangi bir araştırma ve tebligat yapılmadan sanığın yokluğunda, aleyhine olan bozma kararına karşı diyecekleri sorulmadan önceki hükümde direnilmesine karar verildiği anlaşılmaktadır.

1412 sayılı CMUK'nun 5320 sayılı Kanunun 8. maddesi uyarınca karar tarihi itibarıyla uygulanması gereken 326/2. maddesine göre, hükmün aleyhe bozulması halinde davaya yeniden bakacak mahkemece, sanıktan bozmaya karşı diyeceğinin sorulması zorunlu olup müdafiin dinlenilmesi ile de yetinilemez. Aynı kurala 5271 sayılı CMK'nun 307/2. maddesinde de yer verilmiş olup anılan bu kanun hükümleri uyarınca sanığa, bozmada belirtilen ve aleyhinde sonuç doğurabilecek olan hususlarda beyanda bulunma, kendisini savunma ve bu konudaki delillerini sunma imkânı tanınmalıdır. Bu düzenleme, savunma hakkının sınırlanamayacağı ilkesine dayandığından, uyulmasında zorunluluk bulunan emredici kurallardandır.

Bu itibarla, yerel mahkeme direnme hükmünün, aleyhe olan bozmaya karşı sanığın beyanı alınmadan yargılamaya devam edilerek hüküm kurulması isabetsizliğinden sair yönleri incelenmeksizin bozulmasına karar verilmelidir.

SONUÇ:

Açıklanan nedenlerle;

1- Antalya 16. Asliye Ceza Mahkemesinin 17.03.2016 gün ve 3-235 sayılı direnme hükmünün, aleyhe olan bozmaya karşı sanığın beyanı alınmadan yargılamaya devam edilerek hüküm kurulması isabetsizliğinden sair yönleri incelenmeksizin BOZULMASINA,

2- Dosyanın, mahalline iadesi için Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığına TEVDİİNE, 03.10.2017 tarihinde yapılan müzakerede oybirliğiyle karar verildi.