Logo

Ceza Genel Kurulu2017/475 E. 2018/139 K.

Yapay Zeka Özeti

Uyuşmazlık: Sanığın beraatine ilişkin yerel mahkeme hükmünün Yargıtay tarafından bozulmasına karşılık verilen direnme kararının hukuka uygunluğu.

Gerekçe ve Sonuç: Sanığa aleyhine olan bozma kararına karşı savunma yapma imkanı tanınmadan direnme kararı verilmesinin CMUK m.326/2'ye aykırı olması ve savunma hakkını kısıtlaması nedeniyle direnme kararı bozulmuştur.

Karar Metni

"İçtihat Metni"

Mahkemesi :Asliye Ceza

Hakaret suçundan sanık ... ...'in beraatine ilişkin İstanbul 6. Sulh Ceza Mahkemesince verilen 12.07.2012 gün ve 1646-1307 sayılı hükmün, katılan vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine dosyayı inceleyen Yargıtay 4. Ceza Dairesince 26.11.2014 gün ve 7126-34239 sayı ile;

"Kişinin kendisine karşı işlenmekte olan bir suçla ilgili olarak, bir daha kanıt elde etme ve yetkili makamlara başvurma imkânının olmadığı ani gelişen durumlarda karşı tarafla yaptığı konuşmaları kayda alması hâlinin hukuka uygun olduğunun kabulünün zorunlu olduğu ve somut olayda aynı iş yerinde müdür olarak çalışan katılanın odasına çağırıp kendisine hakaret içeren sözler söylediği sırada hakaret eylemine yönelik başkaca kanıt elde etmesine imkan bulunmaması nedeniyle konuşmayı cep telefonuna kaydeden sanığın eyleminin ve oluşan ses kaydının hukuka aykırılık oluşturulmadığı, bu itibarla kaydın kanıt olarak kullanılabileceği gözetilmeden, hatalı delil değerlendirmesi ve gerekçe ile beraat kararı verilmesi" isabetsizliğinden bozulmasına karar verilmiştir.

İstanbul 62. Asliye Ceza Mahkemesi ise 21.04.2015 gün 45-336 sayı ile ilk hükmünde direnmiştir.

Bu hükmün de katılan vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine, Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığının 16.06.2015 gün, 200546 sayı ve "bozma" istekli tebliğnamesiyle Yargıtay Birinci Başkanlığına gönderilen dosya, Ceza Genel Kurulunca 14.12.2016 gün ve 567-1851 sayı ile; 6763 sayılı Kanunun 38. maddesi ile 5320 sayılı Kanuna eklenen geçici 10. madde uyarınca

Yargıtay 4. Ceza Dairesine gönderilmiş, Yargıtay 4. Ceza Dairesince, Yargıtay Birinci Başkanlık Kurulunun 19.01.2015 gün ve 8 sayılı iş bölümü kararı uyarınca görevsizlik kararı verilmesi üzerine inceleme yapan Yargıtay 18. Ceza Dairesince direnme kararının yerinde görülmemesi nedeniyle Yargıtay Birinci Başkanlığına gönderilen dosya, Ceza Genel Kurulunca değerlendirilmiş ve açıklanan gerekçelerle karara bağlanmıştır.

TÜRK MİLLETİ ADINA

CEZA GENEL KURULU KARARI

Özel Daire ile yerel mahkeme arasında oluşan ve Ceza Genel Kurulunca çözümlenmesi gereken uyuşmazlık; sanığa atılı hakaret suçunun sabit olup olmadığının belirlenmesine ilişkin ise de; Yargıtay İç Yönetmeliğinin 27. maddesi uyarınca öncelikle, aleyhe olan bozma kararına karşı sanığın beyanı alınmadan direnme kararı verilip verilemeyeceğinin değerlendirilmesi gerekmektedir.

İncelenen dosya kapsamından;

Yerel mahkemece, bozmadan sonra yapılan yargılamada sanık ve müdafileri ile katılan ve vekiline bozma ilamı ve duruşma günü davetiyesinin tebliğ edildiği, yapılan tebligata rağmen sanığın duruşmaya gelmediği ve mahkemece sanığa aleyhe olan bozma kararına karşı diyecekleri sorulmadan, müdafilerinin dinlenilmesi ile yetinilip önceki hükümde direnilmesine karar verildiği anlaşılmaktadır.

1412 sayılı CMUK'nun 5320 sayılı Kanunun 8. maddesi uyarınca karar tarihi itibarıyla uygulanması gereken 326/2. maddesine göre, hükmün aleyhe bozulması halinde davaya yeniden bakacak mahkemece, sanıktan bozmaya karşı diyeceğinin sorulması zorunlu olup müdafiin dinlenilmesi ile de yetinilemez. Aynı kurala 5271 sayılı CMK'nun 307/2. maddesinde de yer verilmiş olup anılan bu kanun hükümleri uyarınca sanığa, bozmada belirtilen ve aleyhinde sonuç doğurabilecek olan hususlarda beyanda bulunma, kendisini savunma ve bu konudaki delillerini sunma imkânı tanınmalıdır. Bu düzenleme, savunma hakkının sınırlanamayacağı ilkesine dayandığından, uyulmasında zorunluluk bulunan emredici kurallardandır.

Bu zorunluluk beraat hükmünde direnilmesi halinde de geçerlidir. Zira Ceza Genel Kurulunca yapılacak inceleme sonucunda Özel Dairenin aleyhe bozması isabetli bulunup yerel mahkeme hükmünün bozulması mümkündür. 1412 sayılı CMUK'nun 5320 sayılı Kanunun 8. maddesi uyarınca karar tarihi itibarıyla uygulanması gereken 326/3. maddesi uyarınca ısrar üzerine Yargıtay Ceza Genel Kurulunca verilen kararlara uymak mecburidir. Bu durumda sanıktan aleyhe bozmaya karşı diyeceği sorulmadan beraat hükmünde direnilebileceğinin kabulü savunma hakkının kısıtlanması sonucunu doğurabilecektir. Savunma hakkı sanığın en önemli hakkı olup bu hakkın sınırlanması 1412 sayılı CMUK'nun 308/8. maddesi uyarınca mutlak bozma nedenidir. Nitekim Ceza Genel Kurulunun duraksamasız uygulamaları da ısrar edilen önceki hüküm beraat dahi olsa sanıktan aleyhe bozmaya karşı diyecekleri sorulmadan direnme kararı verilemeyeceği yönündedir.

Bu itibarla, yerel mahkemece verilen direnme kararına konu hükmün, aleyhe olan bozmaya karşı sanığın beyanı alınmadan yargılamaya devam edilerek hüküm kurulması isabetsizliğinden sair yönleri incelenmeksizin bozulmasına karar verilmelidir.

SONUÇ:

Açıklanan nedenlerle;

1- İstanbul 62. Asliye Ceza Mahkemesinin 21.04.2015 gün ve 45-336 sayılı direnme kararına konu hükmün, aleyhe olan bozmaya karşı sanığın beyanı alınmadan yargılamaya devam edilerek hüküm kurulması isabetsizliğinden sair yönleri incelenmeksizin BOZULMASINA,

2- Dosyanın, mahalline iadesi için Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığına TEVDİİNE, 03.04.2018 tarihinde yapılan müzakerede oybirliğiyle karar verildi.