Logo

Ceza Genel Kurulu2017/934 E. 2018/279 K.

Yapay Zeka Özeti

Uyuşmazlık: Sanığın icra takibinde alacaklı vekiline yönelik eylemlerinin görevi yaptırmamak için direnme suçu mu yoksa kasten yaralama ve tehdit suçlarını mı oluşturduğu uyuşmazlığı.

Gerekçe ve Sonuç: Sanık aleyhine verilen bozma kararına karşı beyanı alınmadan direnme kararı verilmesi, CMK m. 307/2’ye aykırı ve savunma hakkının ihlali niteliğinde olduğundan, yerel mahkemenin direnme kararı bozulmuştur.

Karar Metni

"İçtihat Metni"

Mahkemesi :Asliye Ceza

Görevi yaptırmamak için direnme suçundan açılan kamu davasında yapılan yargılama sonucunda, sanık ...'in eylemlerinin kamu görevi nedeniyle kasten yaralama ve tehdit suçlarını oluşturduğu kabul edilerek, kamu görevi nedeniyle kasten yaralama suçundan TCK'nun 86/2 ve 86/3-c. maddeleri gereğince 12 ay hapis, tehdit suçundan TCK'nun 106/1-1. cümlesi uyarınca 1 yıl hapis cezası ile cezalandırılmasına ve her iki suç suç yönünden aynı Kanunun 53. maddesi uyarınca hak yoksunluğuna ilişkin Zonguldak 2. Asliye Ceza Mahkemesince verilen 06.06.2013 gün ve 25-415 sayılı hükümlerin, sanık tarafından temyiz edilmesi üzerine dosyayı inceleyen Yargıtay 18. Ceza Dairesince 20.01.2016 gün ve 8208-1063 sayı ile;

"Sanığın, borçlu olduğu icra dosyasında alacaklı vekili olan mağdur ...'yi, yapılan haczi kaldırmayı sağlamak amacıyla tehdit ettiği ve tekme atmak suretiyle yaraladığı olayda, TCK'nın 6/1-d maddesine göre yargı görevlisi olan avukat katılana yönelik tehdit ve yaralama eylemlerinin aynı Kanunun 265/2. maddesinde düzenlenen görevi yaptırmamak için direnme suçunu oluşturduğu gözetilmeden, sanık hakkında tehdit ve yaralama suçlarından ayrı ayrı mahkûmiyet kararı verilmesi" isabetsizliğinden bozulmasına karar verilmiştir.

Zonguldak 2. Asliye Ceza Mahkemesi ise 19.04.2016 gün ve 162-259 sayı ile bozma kararına direnmiştir.

Bu hükümlerin de sanık tarafından temyiz edilmesi üzerine, Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığının 25.09.2016 gün ve 283700 sayılı "bozma" istekli tebliğnamesiyle Yargıtay Birinci Başkanlığına gönderilen dosya, Ceza Genel Kurulunca 14.12.2016 gün ve 1216-1748 sayı ile; 6763 sayılı Kanunun 38. maddesi ile 5320 sayılı Kanuna eklenen geçici 10. madde uyarınca kararına direnilen daireye gönderilmiş, aynı madde uyarınca inceleme yapan Yargıtay 18. Ceza Dairesince 14.06.2017 gün ve 542-7739 sayı ile direnme kararının yerinde görülmemesi üzerine Yargıtay Birinci Başkanlığına gönderilen dosya, Ceza Genel Kurulunca değerlendirilmiş ve açıklanan gerekçelerle karara bağlanmıştır.

TÜRK MİLLETİ ADINA

CEZA GENEL KURULU KARARI

Sanık hakkında hakaret suçundan kurulan mahkûmiyet hükmü Özel Dairece düzeltilerek onanmak suretiyle, mağdur ...'ye yönelik kasten yaralama suçundan verilen düşme hükmü ise temyiz edilmeksizin kesinleşmiş olup direnmenin kapsamına göre inceleme, kişinin yerine getirdiği kamu görevi nedeniyle kasten yaralama ve tehdit suçlarından kurulan hükümlerle sınırlı olarak yapılmıştır.

Özel Daire ile yerel mahkeme arasında oluşan ve Ceza Genel Kurulunca çözümlenmesi gereken uyuşmazlık; sanığın eyleminin kişinin yerine getirdiği kamu görevi nedeniyle kasten yaralama ve tehdit suçlarını mı yoksa yargı görevi yapan kişiye karşı görevi yaptırmamak için direnme suçunu mu oluşturduğunun belirlenmesine ilişkin ise de; Yargıtay İç Yönetmeliğinin 27. maddesi uyarınca öncelikle, aleyhe olan bozma kararına karşı sanığın beyanı alınmadan direnme kararı verilip verilemeyeceğinin değerlendirilmesi gerekmektedir.

Yerel mahkemece, bozmadan sonra yapılan yargılamada sanığa bozma ilamı ve duruşma gününün tebliğ edildiği, sanığın duruşmaya katılmadığı ve yokluğunda yargılamaya devam edilerek sanıktan aleyhe bozmaya karşı diyecekleri sorulmadan önceki hükümlerde direnilmesine karar verildiği anlaşılmaktadır.

1412 sayılı CMUK'nun 5320 sayılı Kanunun 8. maddesi uyarınca karar tarihi itibarıyla uygulanması gereken 326/2. maddesine göre, hükmün aleyhe bozulması hâlinde davaya yeniden bakacak mahkemece, sanıktan bozmaya karşı diyeceğinin sorulması zorunlu olup aynı kurala 5271 sayılı CMK'nun 307/2. maddesinde de yer verilmiştir. Anılan bu kanun hükümleri uyarınca sanığa, bozmada belirtilen ve aleyhine sonuç doğurabilecek olan hususlarda beyanda bulunma, kendisini savunma ve bu konudaki delillerini sunma imkânı tanınmalıdır. Bu düzenleme, savunma hakkının sınırlanamayacağı ilkesine dayandığından, uyulmasında zorunluluk bulunan emredici kurallardandır.

Bu itibarla, yerel mahkemenin direnme kararına konu hükümlerinin, aleyhe olan bozmaya karşı sanığın beyanı alınmadan yargılamaya devam edilerek hüküm kurulması isabetsizliğinden sair yönleri incelenmeksizin bozulmasına karar verilmelidir.

SONUÇ:

Açıklanan nedenlerle;

1- Zonguldak 2. Asliye Ceza Mahkemesinin 19.04.2016 gün ve 162-259 sayılı direnme kararına konu hükümlerinin, aleyhe olan bozmaya karşı sanığın beyanı alınmadan yargılamaya devam edilerek hüküm kurulması isabetsizliğinden sair yönleri incelenmeksizin BOZULMASINA,

2- Dosyanın, mahalline iadesi için Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığına TEVDİİNE, 12.06.2018 tarihinde yapılan müzakerede oybirliğiyle karar verildi.