Logo

Ceza Genel Kurulu2018/413 E. 2021/532 K.

Yapay Zeka Özeti

Uyuşmazlık: 6352 sayılı Kanun değişiklikleri sonrası yerel mahkemece yeniden hüküm kurulmasına yer olmadığına karar verilen hakaret ve tehdit suçlarına ilişkin mahkûmiyet hükmünün temyiz incelemesinin yapılıp yapılmayacağı hususunda yaşanan uyuşmazlık.

Gerekçe ve Sonuç: 6352 sayılı Kanun'un geçici 2. maddesi kapsamında Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı'nın dosyayı yerel mahkemeye iade yazısının, suçların basın yayın yoluyla veya sair düşünce ve kanaat açıklama yöntemleriyle işlenmediğinin anlaşılması nedeniyle bozma kararı niteliğinde olmadığı ve yerel mahkemenin yeniden hüküm kurulmasına yer olmadığı kararına karşı kanun yoluna başvurulmadığı gözetilerek, yerel mahkemenin mahkûmiyet hükmünün temyiz incelemesinin yapılması gerektiği sonucuna varılarak Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı'nın itirazı değişik gerekçeyle kabul edilmiştir.

Karar Metni

"İçtihat Metni"

Kararı Veren

Yargıtay Dairesi : 18. Ceza Dairesi

Mahkemesi :Sulh Ceza

Sayısı : 60-131

Sanık ...’ın tehdit ve hakaret suçlarından TCK’nın 106/1-2. cümlesi, 125/2, 53 ve 58. maddeleri uyarınca iki kez 3 ay hapis cezasıyla cezalandırılmasına, hak yoksunluğuna ve cezanın mükerrirlere özgü infaz rejimine göre çektirilmesine ilişkin Kalecik (Kapatılan) Sulh Ceza Mahkemesince verilen 26.07.2011 tarihli ve 60-131 sayılı hükümlerin sanık vasisi tarafından temyiz edilmesi üzerine inceleme yapan Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığınca 26.02.2013 tarih ve 164218 sayı ile; hükümlerden sonra yürürlüğe giren 6352 sayılı Kanun’un 77 ila 94. maddeleri ile yapılan değişikliklerin sanık hakkında uygulanıp uygulanmayacağının değerlendirilmesinde zorunluluk bulunması nedeniyle dosyanın Yerel Mahkemeye iade edildiği, yeniden yargılama yapan Yerel Mahkemece 11.11.2013 tarih ve 36-72 sayı ile; inceleme konusu suçların basın ve yayın ya da düşünce ve kanaat açıklama yöntemiyle işlenmediği gerekçesiyle yeniden hüküm kurulmasına gerek olmadığına ve dosyanın temyiz incelemesi yapılmak üzere Yargıtaya gönderilmesine karar verildiği, dosyayı inceleyen Yargıtay 18. Ceza Dairesince 02.04.2018 tarih ve 5700-4748 sayı ile;

"Sanık hakkında verilen yeniden hüküm kurulmasına yer olmadığına ilişkin kararın, CMK'nın 223. maddesine göre hüküm niteliğinde olmadığı, temyizinin mümkün bulunmadığı, ayrıca Yerel Mahkemece verilen bu kararın taraflarca temyiz edilmediği,

Anlaşıldığından, tebliğnameye aykırı olarak, sanık ...'ın temyiz davası isteği hakkında bir karar vermeye yer olmadığına" karar verilmiştir.

Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı ise 06.06.2018 tarih ve 17165 sayı ile;

"...Katılan ... ile sanık ...'ın bir süre birlikte yaşadıkları, daha sonra sanığın cezaevine girdiği, cezaevinden katılana yazdığı mektupta sair tehdit ve hakaret içeren sözler bulunduğu, bu itibarla sanığın sair tehdit ve hakaret suçlarını işlediği anlaşılmakla, Kalecik Sulh Ceza Mahkemesinin 2011/60 esas, 2011/131 karar sayılı 26.07.2011 tarihli kararı ile sanık hakkında sair tehdit suçundan 5237 sayılı TCK'nın 106/1-2. cümlesi gereğince 3 ay hapis, hakaret suçundan 5237 sayılı TCK'nın 125/2. maddesi gereğince 3 ay hapis cezası ile cezalandırılmasına karar verildiği, hükmün sanık vasisi tarafından 02.05.2012 havale tarihli dilekçesi ile temyiz edildiği, Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığımızın 4-2012/164218 sayılı 26.02.2013 tarihli yazısı ile hükümden sonra yürürlüğe giren 02.07.2012 tarih ve 6352 sayılı Kanun gereğince değerlendirilme yapılmasında zorunluluk bulunması nedeniyle dosyanın mahkemesine iade edildiği, ancak dava konusu suçların basın yayın yoluyla işlenmediği, yine sair düşünce ve kanaat açıklama yöntemleri ile işlenen suçlar babında değerlendirilemeyeceği, dosya yeni esasa kaydedilerek yapılan yargılama sonunda yeniden hüküm kurulması gerektiği halde, Kalecik Sulh Ceza Mahkemesinin 2013/36 esas 2013/72 karar sayılı 11.11.2013 tarihli kararı ile yeniden hüküm kurulmasına yer olmadığına, karara ilişkin temyiz değerlendirilmesinin yapılabilmesi için dosyanın tekrar Yargıtaya gönderilmesine karar verildiği, iş bu hükmün CMK'nın 223. maddesine göre hüküm niteliğinde olmadığı, sanığın sair tehdit suçundan 5237 sayılı TCK'nın 106/1-2. cümlesi gereğince 3 ay hapis, hakaret suçundan 5237 sayılı TCK'nın 125/2. maddesi gereğince 3 ay hapis cezası ile cezalandırılmasına ilişkin Kalecik Sulh Ceza Mahkemesinin 2011/60 esas 2011/131 karar sayılı 26.07.2011 tarihli kararı Yargıtay Ceza Dairesinden geçmediğinden ortadan kalkmadığı ve sanık vasisinin temyiz talebi hakkında bir karar verilmediğinden söz konusu kararın kesinleşmediği..." görüşüyle itiraz yoluna başvurmuştur.

CMK'nın 308. maddesi uyarınca inceleme yapan Yargıtay 18. Ceza Dairesince 25.06.2018 tarih ve 4270-10047 sayı ile itiraz nedenlerinin yerinde görülmediğinden bahisle Yargıtay Birinci Başkanlığına gönderilen dosya, Ceza Genel Kurulunca değerlendirilmiş ve açıklanan gerekçelerle karara bağlanmıştır.

TÜRK MİLLETİ ADINA

CEZA GENEL KURULU KARARI

Özel Daire ile Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı arasında oluşan ve Ceza Genel Kurulunca çözümlenmesi gereken uyuşmazlık; Yerel Mahkemece sanık hakkında verilen 26.07.2011 tarihli mahkûmiyet hükümlerinin Özel Dairece temyizen incelenmesi gerekip gerekmediğinin belirlenmesine ilişkindir.

İncelenen dosya kapsamından;

Kalecik Cumhuriyet Başsavcılığının 10.05.2011 tarihli ve 726-80-50 sayılı iddianamesi ile; sanık ... hakkında katılan ...’a yönelik hakaret ve tehdit suçlarını işlediği iddiasıyla ve TCK’nın 106/1-2. cümlesi, 125/2, 53 ve 58. maddelerinin uygulanması istemiyle kamu davası açıldığı,

Kalecik Sulh Ceza Mahkemesince 26.07.2011 tarih ve 60-131 sayı ile; sanığın tehdit suçundan TCK’nın 106/1-2. cümlesi, hakaret suçundan ise TCK’nın 125/2. maddesi gereğince iki kez üç ay hapis cezası ile cezalandırılmasına ve aynı Kanun’un 53 ve 58. maddeleri uyarınca hak yoksunluğuna ve cezanın mükerrirlere özgü infaz rejimine göre çektirilmesine karar verildiği,

Sanık vasisinin temyizi üzerine dosya kendisine gelen Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığınca 26.02.2013 tarih ve 164218 sayı ile; hükümden sonra yürürlüğe giren 02.07.2012 tarihli ve 6352 sayılı Kanun’un 77 ila 94. maddeleri ile yapılan değişikliklerin sanık hakkında uygulanıp uygulanmayacağının değerlendirilmesinde zorunluluk bulunması nedeniyle dosyanın Yerel Mahkemeye iade edildiği,

Dosyanın gönderildiği Kalecik Sulh Ceza Mahkemesince 11.11.2013 tarih ve 36-72 sayı ile; “6352 sayılı Kanun’un ilgili maddelerinin incelenmesinde dava konusu suçun basın yayın yoluyla işlenmediği, düşünce ve kanaat açıklama yöntemleri babında ele alınacak suçların işlenme biçimleri ve bu suçların nitelikleri dikkate alındığında sanığın, mağdurun onur, şeref ve saygınlığını rencide edecek sözlerinin ve bir kötülük edeceğinden bahisle tehdit etmesi eyleminin sair düşünce ve kanaat açıklama yöntemleriyle işlenen suçlar babında değerlendirilemeyeceğinden yeniden hüküm kurulmasına gerek olmadığına, karara ilişkin temyiz değerlendirmesinin yapılabilmesi için dosyanın tekrar Yargıtay’a gönderilmesine” karar verildiği,

Söz konusu karara yönelik taraflarca kanun yoluna başvurulmadığı,

Anlaşılmıştır.

Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığının 26.02.2013 tarihli ve 164218 sayılı yazısında değinilen 05.07.2012 tarihli ve 28344 sayılı Resmî Gazete’de yayımlanarak aynı tarihte yürürlüğe giren 02.07.2012 tarihli ve 6352 sayılı Yargı Hizmetlerinin Etkinleştirilmesi Amacıyla Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılması ve Basın Yayın Yoluyla İşlenen Suçlara İlişkin Dava ve Cezaların Ertelenmesi Hakkında Kanun

'un 77 ve 78. maddeleri ile 09.06.2004 tarihli ve 5187 sayılı Basın Kanunu'nda, 79 ila 93. maddeleri ile Türk Ceza Kanunu'nda, 94. maddesi ile de 04.11.2004 tarihli ve 5252 sayılı Türk Ceza Kanununun Yürürlük ve Uygulama Şekli Hakkında Kanun'da değişiklikler yapılmış,

6352 sayılı Kanun'un Geçici 1. maddesinin birinci fıkrasında;

"(1) 31/12/2011 tarihine kadar, basın ve yayın yoluyla ya da sair düşünce ve kanaat açıklama yöntemleriyle işlenmiş olup; temel şekli itibarıyla adlî para cezasını ya da üst sınırı beş yıldan fazla olmayan hapis cezasını gerektiren bir suçtan dolayı;

a) Soruşturma evresinde, 4/12/2004 tarihli ve 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanununun 171 inci maddesindeki şartlar aranmaksızın kamu davasının açılmasının ertelenmesine,

b) Kovuşturma evresinde, kovuşturmanın ertelenmesine,

c) Kesinleşmiş olan mahkûmiyet hükmünün infazının ertelenmesine,

karar verilir.",

Geçici 2. maddesinin birinci fıkrasında ise;

"(1) Bu Kanunda yapılan değişiklikler karşısında; ilgili suçlardan dolayı açılan ve temyiz aşamasında bulunan dava dosyalarından Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığında bulunanlar, Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığınca; Yargıtay ilgili dairesinde bulunan dosyalar ise bu dairece, hükmü veren mahkemeye gönderilir."

Hükümlerine yer verilmiştir.

Yasal düzenlemelerden de anlaşılacağı üzere söz konusu değişikliklerin itiraza konu olayda basın ve yayın yoluyla ya da sair düşünce ve kanaat açıklama yöntemleriyle işlenmediği anlaşılan hakaret ve tehdit suçları bakımından sanığın hukuki durumunu etkileyecek bir yönü bulunmamaktadır.

Bu açıklamalar ışığında uyuşmazlık konusu değerlendirildiğinde;

Sanık hakkında katılana yönelik hakaret ve tehdit suçlarını işlediği iddiasıyla TCK’nın 106/1-2. cümlesi, 125/2, 53 ve 58. maddeleri uyarınca açılan kamu davası üzerine Yerel Mahkemece sanığın tehdit suçundan TCK’nın 106/1-2. cümlesi, hakaret suçundan ise TCK’nın 125/2. maddesi gereğince iki kez üç ay hapis cezası ile cezalandırılmasına ve aynı Kanun’un 53 ve 58. maddeleri uyarınca hak yoksunluğuna ve cezanın mükerrirlere özgü infaz rejimine göre çektirilmesine karar verildiği, sanık vasisinin temyizi üzerine dosya kendisine gelen Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığınca hükümden sonra yürürlüğe giren 02.07.2012 tarihli ve 6352 sayılı Kanun’un 77 ila 94. maddeleri ile yapılan değişikliklerin sanık hakkında uygulanıp uygulanmayacağının değerlendirilmesinde zorunluluk bulunması nedeniyle dosyanın Yerel Mahkemeye iade edildiği, dosya kendisine gelen Yerel Mahkemece; “6352 sayılı Kanun’un ilgili maddelerinin incelenmesinde dava konusu suçun basın yayın yoluyla işlenmediği, düşünce ve kanaat açıklama yöntemleri babında ele alınacak suçların işlenme biçimleri ve bu suçların nitelikleri dikkate alındığında sanığın, mağdurun onur, şeref ve saygınlığını rencide edecek sözlerinin ve bir kötülük edeceğinden bahisle tehdit etmesi eyleminin sair düşünce ve kanaat açıklama yöntemleriyle işlenen suçlar babında değerlendirilemeyeceğinden yeniden hüküm kurulmasına gerek olmadığına, karara ilişkin temyiz değerlendirmesinin yapılabilmesi için dosyanın tekrar Yargıtay’a gönderilmesine” karar verildiği ve bu karara karşı taraflarca kanun yoluna başvurulmadığı anlaşılan olayda;

6352 sayılı Kanun uyarınca yapılan değişiklikler nedeniyle ilgili suçlardan dolayı açılan ve temyiz aşamasında bulunan dava dosyalarından Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığında bulunanların Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığınca hükmü veren mahkemeye gönderileceği belirtilmek suretiyle 6352 sayılı Kanun'un Geçici 2. maddesi ile söz konusu gönderme yazılarına bozma kararı etkisi tanınmış ise de itiraza konu olayda sanığa atılı suçların açıkça aynı Kanun'un Geçici 2. maddesinde belirtilen basın ve yayın yoluyla ya da sair düşünce ve kanaat açıklama yöntemleriyle işlenmediğinin anlaşılması, bu nedenle Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığının 26.02.2013 tarihli ve 164218 sayılı yazısının bozma kararı hükmünde olduğundan söz edilememesi ve Yerel Mahkemece 11.11.2013 tarihinde verilen yeniden hüküm kurulmasına gerek olmadığı kararının ardından dosyanın temyiz değerlendirmesinin yapılabilmesi için tekrar Yargıtaya gönderilmesi karşısında; Yerel Mahkemece verilen ve sanık vasisi tarafından temyiz edilen 26.07.2011 tarihli ve 60-131 sayılı hükümlerin temyiz incelemesi yapılmak üzere Özel Daireye gönderilmesinde zorunluluk bulunmaktadır.

Bu itibarla, Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı itirazının değişik gerekçeyle kabulüne karar verilmelidir.

SONUÇ:

Açıklanan nedenlerle;

1- Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı itirazının DEĞİŞİK GEREKÇEYLE KABULÜNE,

2- Dosyanın, Kalecik (Kapatılan) Sulh Ceza Mahkemesince verilen 26.07.2011 tarihli ve 60-131 sayılı hükümlere yönelik sanık vasisinin temyiz dilekçesi doğrultusunda temyiz incelemesi yapılması amacıyla Yargıtay Birinci Başkanlık Kurulunun 07.07.2020 tarihli ve 173 sayılı kararı ile Yargıtay 18. Ceza Dairesinin kapatılması nedeniyle aynı karar uyarınca bu Daireye ait işlerin devredildiği Yargıtay 4. Ceza Dairesine gönderilmek üzere Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığına TEVDİ EDİLMESİNE, 04.11.2021 tarihinde yapılan müzakerede oy birliğiyle karar verildi.