"İçtihat Metni"
Kararı Veren
Yargıtay Dairesi : 12. Ceza Dairesi
Mahkemesi :Asliye Ceza
Sayısı : 315-410
Taksirle bir kişinin ölümüne neden olma suçundan sanık ...'in beraatine ilişkin Konya 8. Asliye Ceza Mahkemesince verilen 07.10.2013 tarihli ve 662-761 sayılı hükmün, Cumhuriyet savcısı tarafından temyiz edilmesi üzerine dosyayı inceleyen Yargıtay 12. Ceza Dairesince 14.03.2016 tarih ve 3929-3988 sayı ile;
"Olay gecesi sanığın, idaresindeki otomobille aydınlatması bulunmayan, 7 metre genişliğindeki, tek yönlü, şehirler arası yolda seyri sırasında, petrol istasyonunun bulunduğu olay mahallinde yolun solundan yola girip karşısına geçmekte olan ve geçişini tamamlamasına 2 metre kalan yayaya sağ şeritte çarpması sonucu ölümle sonuçlanan olayda, sanığın aracına ait fren izinin bulunmaması ve çarpma noktasının 159 metre ilerisinde durması, çarpmanın etkisi ile ölenin vücudunun ikiye bölünüp cesedinin üst kısmının sanığın aracının sağ ön koltuğuna, alt kısmının ise çarpma noktasının 45 metre ilerisine düştüğünün tespit edilmesi ve dosya arasında bulunan fotoğraflara göre sanığın aracında meydana gelen hasarlar dikkate alındığında, sanığın idaresindeki aracının hızını yol, trafik ve görüş durumuna göre ayarlamadan ve çok hızlı şekilde kullanması nedeniyle tali kusur yüklenen 23.08.2013 tarihli bilirkişi raporunun oluşa ve dosya kapsamına uygun olması karşısında, sanığın yüklenen suçtan mahkûmiyeti yerine isabetsiz gerekçeyle beraatine hükmolunması," isabetsizliğinden bozulmasına karar verilmiştir.
Konya 8. Asliye Ceza Mahkemesi ise 27.06.2016 tarih ve 315-410 sayı ile bozmaya direnerek sanığın önceki hüküm gibi beraatine karar vermiştir.
Direnme kararına konu bu hükmün de Cumhuriyet savcısı tarafından temyiz edilmesi üzerine, Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığının 08.11.2016 tarihli ve 358885 sayılı "bozma" istekli tebliğnamesi ile Yargıtay Birinci Başkanlığına gelen dosya, Ceza Genel Kurulunca 14.12.2016 tarih ve 1356-2054 sayı ile 6763 sayılı Kanun'un 38. maddesi ile 5320 sayılı Kanun'a eklenen geçici 10. madde uyarınca kararına direnilen Daireye gönderilmiş, aynı madde uyarınca inceleme yapan Yargıtay 12. Ceza Dairesince 19.11.2018 tarih ve 580-10877 sayı ile direnme kararının yerinde görülmemesi üzerine Yargıtay Birinci Başkanlığına iade edilen dosya, Ceza Genel Kurulunca değerlendirilmiş ve açıklanan gerekçelerle karara bağlanmıştır.
TÜRK MİLLETİ ADINA
CEZA GENEL KURULU KARARI
Özel Daire ile Yerel Mahkeme arasında oluşan ve Ceza Genel Kurulunca çözümlenmesi gereken uyuşmazlık; bir kişinin ölümüyle neticelenen trafik kazasında sanığın kusurunun bulunup bulunmadığının belirlenmesine ilişkin ise de Yargıtay İç Yönetmeliği'nin 27. maddesi uyarınca öncelikle, aleyhe olan bozma kararına karşı sanığın beyanı alınmadan direnme kararı verilip verilemeyeceğinin değerlendirilmesi gerekmektedir.
İncelenen dosya kapsamından;
Yerel Mahkemece, bozma sonrası yapılan yargılamada, bozma kararı ve duruşma günü davetiyesinin sanık ve müdafisine tebliğ edildiği, sanığın tebliğe rağmen duruşmaya gelmemesi üzerine, aleyhine olan bozma kararına karşı diyecekleri sorulmadan sanık müdafisinin beyanlarıyla yetinilerek direnme kararı verildiği anlaşılmaktadır.
1412 sayılı CMUK'nın 5320 sayılı Kanun'un 8. maddesi uyarınca karar tarihi itibarıyla uygulanması gereken 326/2. maddesine göre, hükmün aleyhe bozulması hâlinde davaya yeniden bakacak mahkemece, sanıktan bozmaya karşı diyeceğinin sorulması zorunludur. Aynı kurala 5271 sayılı CMK'nın 307/2. maddesinde de yer verilmiş olup anılan bu kanun hükümleri uyarınca sanığa, bozmada belirtilen ve aleyhinde sonuç doğurabilecek olan hususlarda beyanda bulunma, kendisini savunma ve bu konudaki delillerini sunma imkânı tanınmalıdır. Bu düzenleme, savunma hakkının sınırlanamayacağı ilkesine dayandığından, uyulmasında zorunluluk bulunan emredici kurallardandır.
Bu zorunluluk beraat hükmüne yönelik bozma kararına direnilmesi hâlinde de geçerlidir. Zira Ceza Genel Kurulunca yapılacak inceleme sonucunda Özel Dairenin aleyhe bozması isabetli bulunup Yerel Mahkeme hükmünün bozulması mümkündür. 1412 sayılı CMUK'nın 5320 sayılı Kanun'un 8. maddesi uyarınca karar tarihi itibarıyla uygulanması gereken 326/3. maddesine göre ısrar üzerine Yargıtay Ceza Genel Kurulunca verilen kararlara uymak mecburidir. Bu durumda sanıktan aleyhe bozmaya karşı diyeceği sorulmadan beraat hükmüne yönelik bozma kararına direnilebileceğinin kabulü savunma hakkının kısıtlanması sonucunu doğurabilecektir. Savunma hakkı, sanığın en önemli hakkı olup bu hakkın sınırlanması 1412 sayılı CMUK'nın 308/8. maddesi uyarınca mutlak bozma nedenidir. Nitekim Ceza Genel Kurulunun duraksamasız uygulamaları da ısrar edilen önceki hüküm beraat dahi olsa sanıktan aleyhe bozmaya karşı diyecekleri sorulmadan direnme kararı verilemeyeceği yönündedir.
Bu itibarla, Yerel Mahkemenin direnme kararına konu hükmünün, aleyhe olan bozmaya karşı sanığın beyanı alınmadan yargılamaya devam edilerek hüküm kurulması isabetsizliğinden, diğer yönleri incelenmeksizin bozulmasına karar verilmelidir.
SONUÇ:
Açıklanan nedenlerle;
1- Konya 8. Asliye Ceza Mahkemesinin 27.06.2016 tarihli ve 315-410 sayılı direnme kararına konu hükmünün, aleyhe olan bozmaya karşı sanığın beyanı alınmadan yargılamaya devam edilerek hüküm kurulması isabetsizliğinden diğer yönleri incelenmeksizin BOZULMASINA,
2- Dosyanın, mahalline gönderilmek üzere Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığına TEVDİ EDİLMESİNE, 09.05.2019 tarihinde yapılan müzakerede oy birliğiyle karar verildi.