Logo

Ceza Genel Kurulu2019/107 E. 2023/193 K.

Yapay Zeka Özeti

Uyuşmazlık: Sanık hakkında kamu görevlisine karşı görevinden dolayı hakaret, iftira ve adil yargılamayı etkilemeye teşebbüs suçlarından verilen beraat kararının temyiz incelemesinde, mağdurun duruşmaya katılma talebinin reddedilmesinin hukuka uygun olup olmadığı.

Gerekçe ve Sonuç: Tutuklu bulunan mağdurun duruşmaya katılma talebinin bulunmasına ve CMK m. 234'te düzenlenen haklarının ihlal edilmesine rağmen, ifadesinin alınmaması ve yokluğunda karar verilmesinin adil yargılanma hakkının güvencelerinden olan silahların eşitliği ilkesine aykırı olması ve mağdurun kanun yollarına başvurma hakkının bulunması gözetilerek, gerekçeli kararın mağdura tebliğ edilmesi için dosyanın Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığına tevdiine karar verilmiştir.

Karar Metni

"İçtihat Metni"

YARGITAY DAİRESİ: Ceza Genel Kurulu

I. HUKUKÎ SÜREÇ

Kamu görevlisine karşı görevinden dolayı hakaret, iftira ve adil yargılamayı etkilemeye teşebbüs suçlarından sanık ...’ın 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu'nun 223/2-e maddesi uyarınca beraatine ilişkin ilk derece mahkemesi sıfatıyla yargılama yapan Yargıtay 8. Ceza Dairesince verilen 07.12.2018 tarihli ve 1-7 sayılı hükümlerin katılanlar ..., ..., ..., ..., ... ve ... tarafından temyiz edilmesi üzerine Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığının onama istemli 26.02.2019 tarihli ve 2 sayılı tebliğnamesi ile Yargıtay Birinci Başkanlığına dosya, Ceza Genel Kurulunca değerlendirilmiş ve açıklanan gerekçelerle karara bağlanmıştır.

II. İNCELEME KONUSU VE ÖN SORUN

Ceza Genel Kurulunca yapılacak olan temyiz incelemesi, sanık ... hakkında kamu görevlisine karşı görevinden dolayı hakaret, iftira ve adil yargılamayı etkilemeye teşebbüs suçlarından verilen beraat hükümlerinin isabetli olup olmadığının belirlenmesine ilişkin ise de Yargıtay İç Yönetmeliği'nin 27. maddesi uyarınca öncelikle; Askeri Yargıtay 3. Dairesince kendisine duruşma davetiyesi tebliğ edilmesine rağmen duruşmaya gelmeyen ve dilekçe vermek suretiyle davaya katılma talebinde bulunmayan mağdur ...’nin, 16.04.2017 tarihinde yapılan referandum sonucunun 27.04.2017 tarihli Resmî Gazete’de yayımlanması ile yürürlüğe giren 6771 sayılı Türkiye Cumhuriyeti Anayasasında Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun'un 17. maddesi ile 2709 sayılı Kanun’a eklenen geçici 21. maddenin (e) fıkrasıyla Askeri Yargıtayın kaldırılmış olması nedeniyle dosyanın gönderildiği Yargıtay 8. Ceza Dairesince ceza infaz kurumunda tutuklu bulunduğu sırada duruşma gününün kendisine tebliğ edilmesi üzerine 22.03.2018 tarihli dilekçesi ile 30.03.2018 tarihinde yapılacak duruşmaya katılmasının sağlanması talebinde bulunmasına karşın bu talebi yerine getirilmeyip ifadesi tespit edilmeksizin yokluğunda karar verildiğinin anlaşılması karşısında; sanığa atılı kamu görevlisine karşı görevinden dolayı hakaret ve iftira suçlarından zarar gören mağdur ...’ye gerekçeli kararın tebliğine gerek olup olmadığının değerlendirilmesi gerekmektedir.

III. OLAY VE OLGULAR

İncelenen dosya kapsamına göre;

Genelkurmay Başkanlığınca Genelkurmay Askeri Savcılığına hitaben düzenlenen 13.05.2014 tarihli ve 90043811 sayılı yazı ile; haklarında adli ve idari işlem yapılmasını sağlamak maksadıyla askerî yargı mensupları hakkında sahte isim ve imzalı mektup gönderenlerin tespiti amacıyla soruşturmaya konu yedi adet ihbar mektubu ile ilgili olarak 353 sayılı Askeri Mahkemeler Kuruluşu ve Yargılama Usulü Kanunu'nun 8 ve 95. maddeleri uyarınca soruşturma açılmasının talep edildiği,

Yapılan soruşturma sonucunda Genelkurmay Askeri Savcılığınca 08.08.2014 tarih ve 180-23 sayı ile; soruşturma konusu suçların faillerinden olduğuna ilişkin delil bulunduğundan bahisle Askeri Yargıtay Üyesi ... ile bu fiilleri birlikte gerçekleştirdiği değerlendirilen tanık ... yönünden Genelkurmay Başkanlığı Askeri Savcılığının görevsizliğine ve soruşturma dosyasının Askeri Yargıtay Başkanlığına gönderilmesine karar verildiği,

Mağdur ...'nin Askerî Yargıtay Başkanlığına gönderdiği 14.08.2014 tarihli dilekçesinde; hakkında iftira ve hakaret niteliğinde çeşitli isnatlarda bulunduğunu iddia ettiği sanık hakkında şikâyetçi olduğunu, bu konuda gerekli adli ve idari işlemlerin yapılmasını talep ettiğini belirttiği, söz konusu dilekçenin Genelkurmay Başkanlığınca aynı tarihli üst yazı ile Askeri Yargıtay Başkanlığına gönderildiği,

Askerî Yargıtay Genel Kurulu tarafından 18.09.2014 tarih ve 11-11 sayı ile; söz konusu yedi adet ihbar mektubu ile ilgili olarak sanık hakkında 1600 sayılı Askeri Yargıtay Kanunu'nun 38. maddesi uyarınca soruşturma yapılmasına karar verildiği,

Soruşturma sırasında, soruşturma kurulu başkanı olan ... Bal'a gönderilen 8. mektup ile tanık ...'a gönderilen 9. mektubun da Askeri Yargıtay Genel Kurulunun 17.11.2014 tarihli ve 13-13, 27.02.2015 tarihli ve 4-4 sayılı kararları ile soruşturmaya dâhil edildiği,

Soruşturma Kurulunca 26.06.2015 tarih ve 2014/1 sayı ile;

- 1, 2, 3, 4, 8 ve 9 numaralı mektupları yazarak gönderilmesini temin etmek suretiyle, suç tarihlerinde asker kişi olan mağdurlara yönelik olarak müteaddit zincirleme şekilde kamu görevlisine karşı görevinden dolayı hakaret suçunu işlediği anlaşıldığından eylemlerine uyan 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu'nun 125/3-a ve 43/2. maddelerinin 6 kez tatbik edilmesi suretiyle,

- 6, 7 ve 8 numaralı mektupları yazarak gönderilmesini temin etmek suretiyle, suç tarihlerinde asker kişi olan mağdurlara yönelik olarak müteaddit zincirleme şekilde iftira suçunu işlediği anlaşıldığından eylemlerine uyan TCK'nın 267/1 ve 43/2. maddelerinin 3 kez tatbik edilmesi suretiyle,

- 7 numaralı mektupta Genelkurmay Başkanına yönelik olarak Üste hakaret suçunu işlediği anlaşıldığından eylemine uyan ASCK'nın 85/1. maddesinin ilk cümlesi uyarınca,

- 1, 2, 3, 4 ve 9 numaralı mektupları göndermek suretiyle zincirleme şekilde adil yargılamayı etkilemeye teşebbüs suçunu işlediği anlaşıldığından eylemlerine uyan TCK'nın 288 ve 43/1. maddeleri uyarınca,

Cezalandırılması talebiyle hakkında kamu davası açılması ve sanığın suç tarihlerinde Askeri Yargıtay Üyesi olarak görevli olması nedeniyle 1600 sayılı Kanun'un 38. maddesi gereğince atılı suçlardan dolayı yargılamasının Askeri Yargıtayda görülmesi gerektiğine karar verildiği,

Askerî Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığınca 15.07.2015 tarih ve 1-1 sayı ile; sanık ...’ın zincirleme şekilde işlenen kamu görevlisine karşı görevinden dolayı hakaret suçundan TCK’nın 125/3-a ve 43/2. maddeleri uyarınca (6) kez, zincirleme şekilde işlenen iftira suçundan aynı Kanun’un 267/1 ve 43/2. maddeleri uyarınca (3) kez, yine aynı Kanun’un 288/1 ve 43/1. maddeleri uyarınca cezalandırılması istemi ile açılan kamu davasında Askerî Yargıtay 3. Dairesince yapılan yargılama sırasında 06.11.2015 tarihinde yapılacak duruşmaya ilişkin davetiyenin 05.10.2015 tarihinde mağdur ...’ye tebliğ edildiği, mağdurun duruşmalara gelmediği gibi dilekçe ile katılma talebinde de bulunmadığı,

Yapılan yargılama sonucunda Askeri Yargıtay 3. Dairesince 18.12.2015 tarih ve 1-1 sayı ile; sanığın hâlihazırda emekliye ayrılmış olması nedeniyle askerî mahkemelerde yargılanmasını gerektiren ilgi kesildiğinden ve sanığa isnat edilen altı ayrı zincirleme şekilde kamu görevlisine karşı görevinden dolayı hakaret, üç ayrı zincirleme şekilde iftira ve zincirleme şekilde adil yargılamayı etkilemeye teşebbüs suçlarının unsurları ve müeyyideleri TCK'da gösterildiğinden, atıf suretiyle askerî suç hâline getirilmediklerinden, dolayısıyla askerî suç olmadıkları gibi askerî bir suça da bağlı bulunmadıklarından ve anılan suçlarla ilgili davaya Yargıtayda bakılması gerektiğinden Askeri Yargıtay Kanunu'nun 38, 353 sayılı Kanun'un 9, 17 ve 176. maddeleri gereğince anılan suçlardan Dairenin görevsiz olduğuna, kararın kesinleşmesini müteakip sanığın atılı suçlardan yargılanmasının temini için dosyanın onaylı bir suretinin Yargıtay Başkanlığına gönderilmesine; isnat edilen üste hakaret suçu ile ilgili görevsizlik itirazının ise reddine, bu suç ile ilgili davanın tefriki ile tefrik edilen davanın 2015/2 sayılı esasa kayıt edilmesine karar verildiği,

Askeri Yargıtay 3. Dairesince 18.12.2015 tarih ve 1-1 sayı ile verilen görevsizlik kararının katılanlar ..., ..., ... ve ... tarafından temyiz edilmesi üzerine dosyanın gönderildiği Askeri Yargıtay Daireler Kurulunca 12.05.2016 tarih, 17-40 sayı ve oy çokluğuyla; 2247 sayılı Uyuşmazlık Mahkemesinin Kuruluş ve İşleyişi Hakkında Kanun'un 20. maddesi uyarınca görevli yargı mercisinin belirtilmesi için dosyanın Uyuşmazlık Mahkemesine gönderilmesine karar verildiği, Uyuşmazlık Mahkemesince de 10.04.2017 tarih ve 10-19 sayı ile; 2247 sayılı Kanun'un 20. maddesinde belirtilen koşullar oluşmadığından aynı Kanun'un 27. maddesi uyarınca yöntemine uygun bulunmayan başvurunun reddine karar verildiği,

Askeri Yargıtay Başkanlığınca 16.05.2017 tarih ve 3038 sayı ile; 6771 sayılı Kanun'un 17. maddesi ile 2709 sayılı Kanun’a eklenen geçici 21. maddenin (e) fıkrasıyla Askeri Yargıtayın kaldırılmış olması nedeniyle dosyanın Yargıtay Birinci Başkanlığına gönderildiği,

Dosyanın gönderildiği Yargıtay 8. Ceza Dairesince 2018/1 esas sayılı dosya üzerinden düzenlenen tensip tutanağında katılanlar ve mağdurlar adına CMK'nın 233/1. maddesi uyarınca uyarılı çağrı kağıdı çıkarılmasına, katılanlar ve mağdurların hükümlü veya tutuklu olmaları durumunda 7201 sayılı Tebligat Kanunu’nun 19. maddesi gereğince ceza infaz kurumu aracılığıyla duruşma gün, yer ve saatinin bildirilmesine ve duruşmanın 30.03.2018 günü saat 09.30'da yapılmasına karar verildiği,

Yargıtay 8. Ceza Dairesince 30.03.2018 tarihinde yapılacak oturuma ilişkin duruşma gününün ... 2 No.lu F Tipi Yüksek Güvenlikli Ceza İnfaz Kurumunda tutuklu olarak bulunan mağdur ...'ye 14.02.2018 tarihinde tebliğ edildiği,

Mağdur ...’nin Yargıtay 8. Ceza Dairesine hitaben düzenlediği 22.03.2018 tarihli dilekçesinin; "Dairenizin 2018/1 esas numarasına kayıtlı ... hakkında ilk derece mahkemesi sıfatıyla yapılan yargılamaya ilişkin 30 Mart 2018 tarihinde yapılacak duruşmaya katılmak istiyorum. Hâlen ... 2 No.lu F Tipi Yüksek Güvenlikli Ceza İnfaz Kurumunda tutuklu olarak bulunmaktayım. Duruşmaya katılmamın teminini arz ederim." şeklinde olduğu,

30.03.2018 tarihli 1. oturumda mağdur ...’nin duruşmada hazır bulunmak istediğine dair dilekçe vermiş olduğunun tutanağa geçirildiği ancak mağdurun duruşmada hazır edilmesine yönelik müzekkere düzenlenmediği,

Yokluğunda verilen hükümlere ilişkin gerekçeli kararın mağdur ...'ye tebliğ edilmediği,

Anlaşılmaktadır.

IV. GEREKÇE

A. İlgili Mevzuat ve Öğretide Uyuşmazlık Konusuna İlişkin Görüşler

Anayasa’nın Hak Arama Hürriyeti başlıklı 36. maddesi; "Herkes, meşru vasıta ve yollardan faydalanmak suretiyle yargı mercileri önünde davacı ve davalı olarak iddia ve savunma ile adil yargılanma hakkına sahiptir."; Temel hak ve hürriyetlerin korunması başlıklı 40. maddesine 4709 sayılı Kanun’un 16. maddesiyle eklenen ikinci fıkrasında da, "Devlet, işlemlerinde, ilgili kişilerin hangi kanun yolları ve mercilere başvuracağını ve sürelerini belirtmek zorundadır." şeklinde hükümlere yer verilmiş, 40. maddenin ikinci fıkrasının gerekçesinde bireylerin yargı ya da idari makamlar önünde sonuna kadar haklarını arayabilmelerine kolaylık ve imkân sağlanmasının amaçlandığı, son derece dağınık mevzuat karşısında kanun yolu, mercisi ve sürelerin belirtilmesinin hak arama, hak ve hürriyetlerin korunması açısından zorunluluk hâline geldiği belirtilmiştir.

Genel olarak pozitif hukukça tanınmış hakların ön koşulu ve usuli güvencesi olarak anlaşılması gereken ve yargıya başvurma olanağını her olayda ve aşamada gerekli kılan hak arama özgürlüğü, Anayasa Mahkemesinin 19.09.1991 tarihli ve 2-30 sayılı kararında belirtildiği üzere sav ve savunma hakkı şeklinde birbirini tamamlayan iki unsurdan oluşmakta, hukuksal olanakları kapsamlı biçimde sağlama ve bu konuda tüm yollardan yararlanma haklarını içermektedir (Mesut ..., Anayasa Mahkemesi Kararlarında Hak Arama Özgürlüğü, ... Üniversitesi SBF Dergisi, Yıl: 2006, S. 3, s. 4-10). Bu bakımdan içerdiği sav unsuru nedeniyle davaya katılma hakkı, hak arama hürriyeti ile yakından ilgilidir.

CMK'nın mağdur ve şikâyetçinin haklarını düzenleyen Mağdur ile şikâyetçinin hakları başlıklı 234. maddesinin birinci fıkrasının (b) bendi uygulama tarihi itibarıyla;

"Kovuşturma evresinde;

1. Duruşmadan haberdar edilme,

2. Kamu davasına katılma,

3. Tutanak ve belgelerden örnek isteme,

4. Tanıkların davetini isteme,

5. Vekili bulunmaması halinde, cinsel saldırı suçu ile alt sınırı beş yıldan fazla hapis cezasını gerektiren suçlarda, baro tarafından kendisine avukat görevlendirilmesini isteme,

6. Davaya katılmış olma koşuluyla davayı sonuçlandıran kararlara karşı kanun yollarına başvurma." şeklinde düzenlenmiş olup buna göre mağdur ile şikâyetçinin kovuşturma evresinde; duruşmadan haberdar edilme, kamu davasına katılma, tutanak ve belgelerden örnek isteme, tanıkların davetini isteme, vekili bulunmaması hâlinde, cinsel saldırı suçu ile alt sınırı beş yıldan fazla hapis cezasını gerektiren suçlarda, baro tarafından kendisine avukat görevlendirilmesini isteme ve davaya katılmış olmak şartıyla davayı sonuçlandıran kararlara karşı kanun yollarına başvurma haklarının bulunduğu hüküm altına alınmıştır. Anılan maddenin üçüncü fıkrası ise "Bu haklar, suçun mağdurları ile şikâyetçiye anlatılıp açıklanır ve bu husus tutanağa yazılır." şeklinde belirtilerek bu hakların şikâyetçiye anlatılıp açıklanacağı ve bu hususun tutanağa yazılacağı emredici olarak düzenlenmiştir.

Anılan maddenin birinci fıkrasının (b) bendine göre mağdur ve şikâyetçinin iddianamenin kabulü ile başlayan kovuşturma evresinde duruşmalardan haberdar edilme hakları bulunmaktadır. CMK’nın 175. maddesinin ikinci fıkrasına göre de mahkeme, iddianamenin kabulünden sonra duruşma gününü belirler ve duruşmada hazır bulunması gereken kişileri çağırır. Mağdur ve şikâyetçi de duruşmada hazır bulunacak kişiler arasında yer almaktadır. Yine aynı Kanun’un Suçun mağduru ile şikâyetçinin çağırılması başlıklı 233. maddesinin birinci fıkrası uygulama tarihi itibarıyla; "Mağdur ile şikâyetçi, Cumhuriyet savcısı veya mahkeme başkanı veya hâkim tarafından çağrı kâğıdı ile çağırılıp dinlenir." şeklinde düzenlenmiş olup bu hüküm uyarınca mağdur ve şikâyetçinin kovuşturma aşamasında mahkeme başkanı veya hâkim tarafından usulüne uygun olarak çağrılıp dinlenmesi gerekmektedir. Katılma hakkı olan gerçek veya tüzel kişinin şikâyet hakkının da olduğu, diğer bir deyişle katılma hakkının şikâyet hakkını da içerdiği hususunda hiçbir kuşku yoktur.

CMK’nın Kamu davasına katılma başlıklı 237. maddesi;

"1) Mağdur, suçtan zarar gören gerçek ve tüzel kişiler ile malen sorumlu olanlar, ilk derece mahkemesindeki kovuşturma evresinin her aşamasında hüküm verilinceye kadar şikâyetçi olduklarını bildirerek kamu davasına katılabilirler.

2) Kanun yolu muhakemesinde davaya katılma isteğinde bulunulamaz. Ancak, ilk derece mahkemesinde ileri sürülüp reddolunan veya karara bağlanmayan katılma istekleri, kanun yolu başvurusunda açıkça belirtilmişse incelenip karara bağlanır.",

Katılma usulü başlıklı 238. maddesi ise;

"1) Katılma, kamu davasının açılmasından sonra mahkemeye dilekçe verilmesi veya katılma istemini içeren sözlü başvurunun duruşma tutanağına geçirilmesi suretiyle olur.

2) Duruşma sırasında şikâyeti belirten ifade üzerine, suçtan zarar görenden davaya katılmak isteyip istemediği sorulur.

3) Cumhuriyet savcısının, sanık ve varsa müdafiinin dinlenmesinden sonra davaya katılma isteminin uygun olup olmadığına karar verilir."

Şeklinde düzenlenmiştir.

CMK'nın 237. maddesinde, mağdur, suçtan zarar gören gerçek ve tüzel kişiler ile malen sorumlu olanların, ilk derece mahkemesindeki kovuşturma evresinin her aşamasında hüküm verilinceye kadar şikâyetçi olduklarını bildirerek davaya katılabilecekleri hüküm altına alınmış, ancak kanun yolu muhakemesinde bu hakkın kullanılamayacağı esası benimsenmiştir. Bununla birlikte, istisnai olarak ilk derece mahkemesinde ileri sürülüp reddolunan veya karara bağlanmayan katılma isteklerinin, kanun yolu başvurusunda açıkça belirtilmesi hâlinde inceleme mercisince incelenip karara bağlanacağı kabul edilmiştir.

Kamu davasına katılmak için kamu davasının açılmasından sonra mahkemeye dilekçe verilmesi ya da katılma istemini içeren sözlü başvurunun duruşma tutanağına geçirilmesi yeterlidir. Kamu davasına katılma hakkını kullanmanın öncelikli şartı şikâyetin devam etmesi olduğundan, şikâyet hakkı bulunan kişinin şikâyetten vazgeçmesi hâlinde davaya katılma hakkı bulunmamaktadır.

Öte yandan temyiz mahkemesince temyiz davasının görülebilmesi için, temyiz kanun yoluna başvuru hakkı olanların tamamının kararı tefhim veya tebliğ yoluyla öğrenmelerinin sağlanması kanuni bir zorunluluktur. Nitekim Anayasa'nın 40. maddesinde yer alan hak arama hürriyeti ile yakından ilişkili olan CMK'nın Kararların açıklanması ve tebliği başlıklı 35. maddesi;

"(1) İlgili tarafın yüzüne karşı verilen karar kendisine açıklanır ve isterse kararın bir örneği de verilir.

(2) Koruma tedbirlerine ilişkin olanlar hariç, aleyhine kanun yoluna başvurulabilecek hâkim veya mahkeme kararları, hazır bulunamayan ilgilisine tebliğ olunur.

(3) İlgili taraf serbest olmayan bir kişi veya tutuklu ise tebliğ edilen karar, kendisine okunup anlatılır." şeklinde düzenlenmiştir.

Yine aynı Kanun'un 260. maddesinin birinci fıkrası; "Hâkim ve mahkeme kararlarına karşı Cumhuriyet savcısı, şüpheli, sanık ve bu Kanuna göre katılan sıfatını almış olanlar ile katılma isteği karara bağlanmamış, reddedilmiş veya katılan sıfatını alabilecek surette suçtan zarar görmüş bulunanlar için kanun yolları açıktır." biçiminde hüküm altına alınmış olup kanun yoluna başvuru hakkı bulunanlar belirtilmiştir.

Mağdur, şikâyetçi ve suçtan zarar görenin yargılama aşamasında öncelikle duruşmadan haberdar edilmesi gerekmektedir. CMK'nın 234. maddesinde düzenlenen bu hakkın kullandırılmaması kanuna aykırıdır. Kanun koyucu, bu maddeye aykırı davranılması durumunda anılan hukuka aykırılığın telafisine imkân sağlayacak şekilde bir düzenlemeye yer vermiş ve katılan sıfatını alabilecek surette suçtan zarar görmüş olanlara kanun yoluna başvurma hakkı tanımıştır. Bu hakkın kullanılabilmesi için de yargılama sonucunda verilen kararın aynı Kanun'un 35. maddesi uyarınca mağdur, şikâyetçi veya suçtan zarar görene tebliği gerekmektedir. Gerekçeli kararın tebliğ edilmesiyle suçtan zarar gören geç de olsa davadan haberdar olarak kararı temyiz etme imkânı bulmuş olacaktır. Gerekçeli kararın tebliğinden itibaren mağdur, şikâyetçi veya suçtan zarar görenin hükmü temyiz edip etmemesine göre de temyizin kapsamı belirlenecektir.

Yerel mahkemece duruşmadan haberdar olmayan mağdur, şikâyetçi veya suçtan zarar görene gerekçeli karar tebliğ olunmamış ise temyiz aşamasında bu eksikliğin Özel Dairece 2797 sayılı Yargıtay Kanunu'nun 40. maddesi uyarınca verilecek, uygulamada tevdi kararı adı verilen kararla mahallinde mahkemesince giderilmesinin istenilmesi gerekir.

Duruşmadan haberdar olmayan mağdura, şikâyetçiye veya suçtan zarar görene gerekçeli kararın tebliğinden sonra, hükmün temyiz edilmesi durumunda CMK'nın 260. maddesi uyarınca katılan sıfatını alabilecek surette suçtan zarar gören sıfatı ile temyizi incelenecektir. Tebliğe rağmen hükmün temyiz edilmemesi durumunda ise Özel Dairece diğer temyiz talepleri kapsamında dosya incelenecek, ancak CMK'nın 233 ve 234. maddelerine aykırı davranılması gerekçesiyle hükmün bozulmasına karar verilemeyecektir.

Bu aşamada adil yargılanma hakkının güvencelerinden olan silahların eşitliği ve çelişmeli yargılama ilkelerine değinilmesinde yarar bulunmaktadır.

Silahların eşitliği ilkesi, davanın taraflarının usul hakları bakımından aynı koşullara tabi tutulması ve taraflardan birinin diğerine göre daha zayıf bir duruma düşürülmeksizin iddia ve savunmalarını makul bir şekilde mahkeme önünde dile getirme fırsatına sahip olması anlamına gelmektedir. Taraflardan birine tanınıp diğerine tanınmayan avantajın fiilen olumsuz bir sonuç doğurduğuna dair delil bulunmasa da silahların eşitliği ilkesi ihlal edilmiş sayılır. Çelişmeli yargılama ilkesi ise taraflara dava dosyası hakkında bilgi sahibi olma ve yorum yapma hakkının tanınmasını, bu nedenle tarafların yargılamanın bütününe aktif olarak katılmasını gerektirmektedir. Çelişmeli yargılama ilkesi, silahların eşitliği ilkesi ile yakından ilişkili olup bu iki ilke birbirini tamamlar niteliktedir. Zira çelişmeli yargılama ilkesinin ihlal edilmesi durumunda davasını savunabilmesi açısından taraflar arasındaki denge bozulacaktır (Anayasa Mahkemesinin 25.05.2017 tarihli ve 2014/10405 başvuru sayılı kararı, s. 13).

B. Somut Olayın Değerlendirilmesi

Askerî Yargıtay 3. Dairesince yapılan yargılama sırasında 06.11.2015 tarihinde yapılacak duruşmaya ilişkin davetiyenin 05.10.2015 tarihinde mağdur ...’ye tebliğ edildiği ancak mağdurun duruşmalara gelmediği gibi dilekçe ile katılma talebinde de bulunmadığı, Askeri Yargıtay Başkanlığınca 16.05.2017 tarih ve 3038 sayı ile; 6771 sayılı Kanun'un 17. maddesi ile 2709 sayılı Kanun’a eklenen geçici 21. maddenin (e) fıkrasıyla Askeri Yargıtayın kaldırılmış olması nedeniyle inceleme konusu dosyanın Yargıtay Birinci Başkanlığına gönderilmesi üzerine ... bölümü uyarınca dosyayı inceleyen Yargıtay 8. Ceza Dairesince düzenlenen tensip tutanağında katılanlar ve mağdurlar adına CMK’nın 233/1. maddesi uyarınca uyarılı çağrı kağıdı çıkarılmasına, katılanlar ve mağdurların hükümlü veya tutuklu olmaları durumunda 7201 sayılı Tebligat Kanunu’nun 19. maddesi gereğince ceza infaz kurumu aracılığıyla duruşma gün, yer ve saatinin bildirilmesine ve duruşmanın 30.03.2018 günü saat 09.30'da yapılmasına karar verildiği, Yargıtay 8. Ceza Dairesince 30.03.2018 tarihinde yapılacak oturuma ilişkin duruşma gününün ... 2 No.lu F Tipi Yüksek Güvenlikli Ceza İnfaz Kurumunda bulunan mağdur ...'ye 14.02.2018 tarihinde tebliğ edildiği, mağdur ...’nin Yargıtay 8. Ceza Dairesine gönderdiği 22.03.2018 tarihli dilekçesinin; "Dairenizin 2018/1 esas numarasına kayıtlı ... hakkında ilk derece mahkemesi sıfatıyla yapılan yargılamaya ilişkin 30 Mart 2018 tarihinde yapılacak duruşmaya katılmak istiyorum. Hâlen ... 2 No’lu F Tipi Yüksek Güvenlikli Ceza İnfaz Kurumunda tutuklu olarak bulunmaktayım. Duruşmaya katılmamın teminini arz ederim." şeklinde olduğu, 30.03.2018 tarihli 1. oturumda mağdur ...’nin duruşmada hazır bulunmak istediğine dair dilekçe vermiş olduğunun tutanağa geçirildiği ancak bu konuda olumlu veya olumsuz bir karar verilmediği, yargılama sırasında ifadesi tespit edilmediği gibi yokluğunda verilen hükümlere ilişkin gerekçeli kararın da mağdur ...'ye tebliğ edilmediği anlaşılmakla;

30.03.2018 tarihinde yapılacak oturuma ilişkin duruşma günü davetiyesi 14.02.2018 tarihinde mağdur ...'ye tebliğ edilmiş ise de o tarihte başka bir suçtan ... 2 No.lu F Tipi Yüksek Güvenlikli Ceza İnfaz Kurumunda tutuklu bulunan, bu nedenle de kendiliğinden duruşmaya katılma imkânı bulunmayan mağdurun 22.02.2018 tarihli dilekçesi ile 30.03.2018 tarihli duruşmaya katılmasının sağlanmasını talep etmesi üzerine adil yargılanma hakkının güvencelerinden olan silahların eşitliği ilkesi de göz önünde bulundurulduğunda mağdurun cezaevinden getirilmek suretiyle duruşmaya katılması sağlanıp CMK'nın 234. maddesinin birinci fıkrasının (b) bendinde düzenlenen hakları, aynı maddenin 3. fıkrası uyarınca anlatılıp açıklandıktan sonra aynı Kanun'un 233/1. maddesi uyarınca dinlenilmesi suretiyle mağdura iddiasını makul bir şekilde mahkeme önünde dile getirme fırsatı tanınması gerekirken bu haklardan yararlandırılmadığının anlaşılması karşısında; katılan sıfatını alabilecek şekilde sanığa atılı kamu görevlisine karşı görevinden dolayı hakaret ve iftira suçlarından doğrudan zarar görmesi nedeniyle CMK'nın 260. maddesinin birinci fıkrası uyarınca kanun yollarına başvuru hakkı olan ve bu hakkını korumanın başka bir yolu da bulunmayan mağdur ...'ye gerekçeli kararın CMK'nın 35/3. maddesi uyarınca Özel Dairece tebliğ edilmesi, bu kararın mağdur tarafından temyiz edilmemesi durumunda temyiz incelemesi için; temyiz edilmesi hâlinde ise Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığınca ek tebliğname düzenlenmesi sağlandıktan sonra temyiz isteminin birlikte ve tek seferde incelenip temyiz davasının sonuçlandırılması için dosyanın Ceza Genel Kuruluna gönderilmesi gerektiği kabul edilmelidir.

Bu itibarla dosyanın, gerekçeli kararın mağdur ...'ye tebliğinin sağlanması için Özel Daireye gönderilmek üzere Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığına tevdiine karar verilmelidir.

V. KARAR

Açıklanan nedenlerle;

Yargıtay 8. Ceza Dairesince verilen 07.12.2018 tarihli ve 1-7 sayılı kararın mağdur ...'ye tebliğinin sağlanması için Özel Daireye gönderilmek üzere Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığına TEVDİİNE, 29.03.2023 tarihinde yapılan müzakerede oy birliğiyle karar verildi.

...

...

...

...

...