"İçtihat Metni"
YARGITAY DAİRESİ : 12. Ceza Dairesi
MAHKEMESİ :Asliye Ceza
SAYISI : 319-255
I. HUKUKÎ SÜREÇ
2863 sayılı Kültür ve Tabiat Varlıklarını Koruma Kanunu'na muhalefet suçundan sanığın beraatine ilişkin Çalıhemşin (Kapatılan) Asliye Ceza Mahkemesince verilen 07.01.2010 tarihli ve 145-5 sayılı hükmün katılan vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine dosyayı inceleyen Yargıtay 12. Ceza Dairesince 03.05.2013 tarih ve 27766-12324 sayı ile; "Dosya kapsamında mevcut inşaat mühendisi bilirkişi raporunda, yapının 4,80 x 4,75 = 22,80 m2 yüzölçümlü, toprak üzerine oturtulmuş, 2 katlı, yöre mimarisine ve kültürüne uygun bir yapı olduğu, zemin ve 1birinci katında birer odasının bulunduğu, ahşap merdiven ile zemin kattan birinci kata çıkıldığını, tamamen ahşaptan yapılmış olan serenderin çatı örtüsünün çatı altlarının ahşapla kaplatıldığı, turistik amaçlı konaklama yeri olarak kullanılmakta olduğu ve kolaylıkla sökülüp takılabilen sabit ve kalıcı nitelikte olmayan bir yapı olduğunun belirlenmesi karşısında, dosya kapsamına uygun düşmeyen gerekçe ve hatalı değerlendirme ile sanığın beraatine karar verilmesi" isabetsizliğinden bozulmasına karar verilmiştir.
Bozma kararı üzerine Hakimler ve Savcılar Yüksek Kurulunun 15.06.2012 tarihli ve 347 sayılı kararı ile Çamlıhemşin Adliyesinin kapatılması nedeniyle bu mahmekemeye ait işlerin devredildiği Pazar (Rize) Asliye Ceza Mahkemesince 15.01.2014 tarih ve 294-47 sayı ile sanığın 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu'nun 223/2-a maddesi uyarınca beraatine karar verilmiş, bu hükmün de katılan vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine dosyayı inceleyen Yargıtay 12. Ceza Dairesince 20.02.2015 tarih ve 569-3142 sayı ile; "Dairemizin 03.05.2013 tarihli ve 27766-12324 karar sayılı bozma ilamında, sanığın mahkûmiyetine karar verilmesi gerektiğinin belirtildiği anlaşılmakla; bozma ilamına uyulup uyulmayacağı hususunda olumlu veya olumsuz bir değerlendirme yapılmaksızın 6498 sayılı Kanun değişikliğinin hatalı yorumlanması suretiyle yazılı şekilde hüküm tesisi" isabetsizliğinden bozulmasına karar verilmiştir.
Yerel Mahkeme ise 17.04.2015 tarih ve 319-255 sayı ile bozmaya direnerek önceki hüküm gibi sanığın beraatine karar vermiştir.
Direnme kararına konu bu hükmün de katılan vekili
tarafından temyiz edilmesi üzerine, Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığının 07.01.2018 tarihli ve 303034 sayılı temyiz isteminin reddi istekli tebliğnamesi ile Yargıtay Birinci Başkanlığına gelen dosya, 6763 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun'un 36. maddesi ile değişik CMK'nın 307. maddesi uyarınca kararına direnilen Daireye gönderilmiş, aynı madde uyarınca inceleme yapan Yargıtay 12. Ceza Dairesince 17.01.2019 tarih ve 228-737 sayı ile direnme kararının yerinde görülmemesi üzerine Yargıtay Birinci Başkanlığına iade edilen dosya, Ceza Genel Kurulunca değerlendirilmiş ve açıklanan gerekçelerle karara bağlanmıştır.
II. UYUŞMAZLIK KONUSU VE ÖN SORUNLAR
Özel Daire ile Yerel Mahkeme arasında oluşan ve Ceza Genel Kurulunca çözümlenmesi gereken uyuşmazlıklar; Sanığa atılı 2863 sayılı Kanun'a muhalefet suçunun unsurları itibarıyla oluşup oluşmadığının belirlenmesine ilişkin ise de Yargıtay İç Yönetmeliği’nin 27. maddesi uyarınca öncelikle;
1- Bozma ilamı ve duruşma gününün taraflara tebliğ olunmadan direnme kararı verilmesinin savunma hakkının kısıtlanması niteliğinde olup olmadığı,
2- Ulusal Yargı Ağı Projesi (UYAP) sisteminden alınan güncel nüfus kaydında, sanığın direnme kararından sonra 26.03.2017 tarihinde öldüğü bilgisine yer verilmesi karşısında bu hususun mahallinde araştırılmasının gerekli olup olmadığı,
Hususlarının değerlendirilmesi gerekmektedir.
III. ÖN SORUNA İLİŞKİN AÇIKLAMALAR
İncelenen dosya kapsamından;
Özel Dairenin bozma kararı üzerine Yerel Mahkemece bozma ilamı taraflara tebliğ olunmadan 17.04.2015 tarihli tensip tutanağı ile duruşmanın günü verilmeksizin önceki hükümde direnilmesine karar verildiği anlaşılmaktadır.
IV. GEREKÇE
A. İlgili Mevzuat ve Ön Soruna İlişkin Açıklamalar
1412 sayılı Ceza Muhakemeleri Usulü Kanunu'nun 5320 sayılı Kanun'un 8. maddesi gereğince uygulanması gereken 326. maddesinde;
“Yargıtaydan verilen bozma kararı üzerine davaya yeniden bakacak mahkeme ilgililere bozmaya karşı diyeceklerini sorar.
Sanık veya müdahil ve vekillerine davetiye tebliğ olunamaması veya davetiye tebliğ olunmasına rağmen duruşmaya gelmemeleri nedeniyle bozmaya karşı beyanları tespit edilmemiş olsa dahi duruşmaya devam edilerek dava gıyapta bitirilebilir. Ancak sanık hakkında verilecek ceza, bozmaya konu olan cezadan daha ağır ise herhalde dinlenilmesi gerekir” hükmü yer almaktadır. Aynı kurala CMK'nın 307. maddesinde de yer verilmiş olup anılan bu madde;
“(1) Yargıtaydan verilen bozma kararı üzerine davaya yeniden bakacak bölge adliye veya ilk derece mahkemesi, ilgililere bozmaya karşı diyeceklerini sorar.
(2) Sanık, müdafii, katılan ... vekilinin dosyada varolan adreslerine de davetiye tebliğ olunamaması veya davetiye tebliğ olunmasına rağmen duruşmaya gelmemeleri nedeniyle bozmaya karşı beyanları saptanmamış olsa da duruşmaya devam edilerek dava yokluklarında bitirilebilir. Ancak, sanık hakkında verilecek ceza, bozmaya konu olan cezadan daha ağır ise, her hâlde dinlenmesi gerekir” şeklinde düzenlenmiştir. Bu düzenleme, savunma hakkının sınırlanamayacağı ilkesine dayandığından, uyulmasında zorunluluk bulunan emredici kurallardandır.
Bu hüküm gereğince, bozma kararı sanık lehine olsa dahi bozmadan sonra yapılan yargılamada Yerel Mahkemece sanık, katılan ... varsa müdafii ve vekillerine duruşma gününü bildirir davetiye tebliğ olunmalı, duruşma gününden haberdar olmaları sağlanmalıdır. Yerleşmiş yargısal kararlarda da vurgulandığı üzere, tebligat yapılamaması veya davetiye tebliğ olunmasına rağmen sanığın duruşmaya gelmemesi hâlinde, verilecek cezanın bozmaya konu olan cezadan daha ağır olmaması hâlinde yargılamaya devam olunarak bir karar verilmelidir.
B. Hukuki Nitelendirme
Yerel Mahkemece bozma ilamından sonra 17.04.2015 tarihli tensip tutanağı ile taraflar duruşmadan haberdar edilmeksizin, önceki kararda direnilmiştir. Tarafların duruşmadan haberdar edilip bozmaya karşı beyanlarının sorulmaması, savunma hakkının sınırlandırılması niteliğinde olup bu husus CMUK'nın 5320 sayılı Kanun'un 8. maddesi uyarınca karar tarihi itibarı ile uygulanması gereken 326/1. maddesine aykırıdır.
Bu itibarla, Yerel Mahkeme direnme hükmünün, saptanan bu usulî nedenden dolayı diğer yönleri incelenmeksizin bozulmasına karar verilmelidir.
V. KARAR
Açıklanan nedenlerle;
1- Pazar (Rize) Asliye Ceza Mahkemesinin 17.04.2015 tarihli ve 319-255 sayılı direnme kararına konu beraat hükmünün, bozma sonrası tarafların usulüne uygun şekilde duruşmadan haberdar edilmemesi ve bu suretle sanığa bozmaya karşı diyeceklerini bildirme olanağının sağlanmaması suretiyle savunma hakkının kısıtlanması isabetsizliğinden diğer yönleri incelenmeksizin BOZULMASINA,
2- Dosyanın, mahalline iadesi için Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığına TEVDİİNE, 14.11.2023 tarihinde yapılan müzakerede oy birliğiyle karar verildi.