Logo

Ceza Genel Kurulu2019/129 E. 2023/524 K.

Yapay Zeka Özeti

Uyuşmazlık: Sanığa atılı resmî belgede sahtecilik suçunun yasal unsurları itibarıyla oluşup oluşmadığı.

Gerekçe ve Sonuç: Suça konu sahte vekaletnamedeki bazı kusurlara rağmen, belgenin genel olarak resmi bir belge görünümünde olması ve sahteliğinin uzman olmayan kişilerce ilk bakışta anlaşılamayacak nitelikte olması nedeniyle iğfal kabiliyetine sahip olduğu gözetilerek, Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı'nın sanığın beraatine yönelik itirazının reddine ve mahkumiyet hükmünün onanmasına karar verilmiştir.

Karar Metni

"İçtihat Metni"

YARGITAY DAİRESİ : 11. Ceza Dairesi

MAHKEMESİ :Asliye Ceza

SAYISI : 1382-440

I. HUKUKÎ SÜREÇ

Resmî belgede sahtecilik suçundan sanığın 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu'nun 204/1-3 ve 53. maddeleri uyarınca 3 yıl hapis cezası ile cezalandırılmasına ve hak yoksunluğuna ilişkin Ankara 22. Asliye Ceza Mahkemesince kurulan 14.10.2014 tarihli ve 1382-440 sayılı hükmün, sanık müdafii tarafından temyiz edilmesi üzerine dosyayı inceleyen Yargıtay 11. Ceza Dairesince 13.03.2017 tarih ve 1098-1784 sayı ile onanmasına karar verilmiştir.

II. İTİRAZ SEBEPLERİ

Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı, 27.02.2019 tarih ve 15040 sayı ile; “...Sanık ... tarafından suçta kullanılan sahte vekaletname aslı üzerinde bulunan fotoğraftaki soğuk damga izinin belirgin ve okunaklı olmadığı, vekaletnamenin arka sayfasına çıkması gereken aynı izin belirgin şekilde yer almadığı, keza bu şekilde tanzim edilen vekaletname örneklerinde fotoğraf altında mühür ve imzanın olmaması ve vekaletname yevmiye no'sunun yanında soğuk damga izi vardır kaşesinin yazılı olması gerektiği, söz konusu belgenin sol üst köşesinde İstanbul 17. Noteri ibaresinin yer aldığı, ancak sağ alt köşedeki mührün altında ise farklı olarak Aksaray 17. Noteri ibaresinin ve hemen altında aynı yerde ise ilk bakışta fark edilebilecek şekilde tekrar İstanbul 17. Noteri ibaresinin yer alması karşısında, düzenlenen belgenin iğfal kabiliyetinin bulunmadığı gözetilmeden, sanığın beraati yerine mahkumiyet hükmü kurulması usul ve yasaya aykırı olduğu...” görüşüyle itiraz yoluna başvurmuştur.

5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu'nun 308. maddesi uyarınca inceleme yapan Yargıtay 11. Ceza Dairesince 05.03.2019 tarih ve 1804-2258 sayı ile; itiraz nedenlerinin yerinde görülmediğinden bahisle Yargıtay Birinci Başkanlığına gönderilen dosya, Ceza Genel Kurulunca değerlendirilmiş ve açıklanan gerekçelerle karara bağlanmıştır.

III. UYUŞMAZLIK KONUSU

Özel Daire ile Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı arasında oluşan ve Ceza Genel Kurulunca çözümlenmesi gereken uyuşmazlık; sanığa atılı resmî belgede sahtecilik suçunun yasal unsurları itibarıyla oluşup oluşmadığının belirlenmesine ilişkindir.

IV. OLAY VE OLGULAR

İncelenen dosya kapsamından;

Sahte vekâletname ile katılana araç satma girişiminden dolayı dolandırıcılık suçundan yargılandığı Ankara 3. Asliye Ceza Mahkemesinin 2006/512 esas sayılı dosyası üzerinden yapılan ihbar sonucunda sanık hakkında incelemeye konu resmî belgede sahtecilik suçundan da soruşturma başlatıldığı,

Dosya içerisinde aslı bulunan suça konu vekâletnamenin; 25.01.2005 tarihli, 26177 yevmiye numaralı olduğu, sol üst köşesinde “T.C. İstanbul 17. Noteri” yazan kutucuğun alt kısmında yer alan noter adı ve adresinin hemen altına bant ile yapıştırılmış fotoğraf ve fotoğrafın sağ üst çeyreğine tekabül edecek şekilde basılmış soğuk damga izinin, fotoğrafın altında ve belgenin sağ alt köşesinde, içerisinde “T.C. İstanbul 17. Noteri” yazılı mavi mürekkepli mühürlerin, mühürlerin hemen alt kısmında “T.C. İstanbul 17. Noteri – D. ... Karabıçak” kaşesinin ve her iki mühür üzerinde birer adet imzanın, ayrıca sağ alt köşede yer alan mührün basıldığı noktada da mühürdeki yazılarla iç içe geçtiği görünen "Aksaray 17. Noteri – D. ... Karabıçak” yazısının bulunduğu, mavi mürekkepli numaratör ile belgenin sağ üst köşesine yevmiye numarasının, bu numaranın altına ve belgenin sağ alt köşesine de tarihin yerleştirildiği, vekâletname içeriğinde ise B. Broker Otomobilcilik İth. ve Tic. Ltd. Şti. adına yetkilisi Hakan Türkoğlu tarafından 34 .. 6797 plaka sayılı BMW marka aracın satışı dâhil birçok resmî işlemini yapması için sanığın vekil tayin edildiği ifadelerinin yer aldığı,

İstanbul 17. Noterliğinin 23.05.2014 tarihli yazısında; Noterliklerinin kayıtlarının incelenmesi sonucunda suça konu vekâletnamede yazılı tarih ve yevmiye numarasının kendi kayıtlarındaki belge ile uyuşmadığının belirtildiği,

Suça konu vekâletname aslının katılan tarafından Yerel Mahkemeye ibraz edildiği ve sanık müdafiinin de hazır bulunduğu 02.02.2010 tarihli oturumda; belgenin alındığının, okunduğunun ve dosyasına konulduğunun duruşma tutanağına yazıldığı, 14.10.2014 tarihli oturumda ise Mahkeme Hâkimi tarafından vekâletnamenin; “İğfal kabiliyetinin olduğu anlaşıldı. Mührün okunaklı olduğu görüldü.” şeklindeki ibareler de duruşma tutanağına geçirilmek suretiyle incelendiği,

Anlaşılmaktadır.

V. GEREKÇE

A. İlgili Mevzuat ve Uyuşmazlık Konusuna İlişkin Açıklamalar

Resmî belgede sahtecilik suçu TCK’nın 204. maddesinde;

“(1) Bir resmî belgeyi sahte olarak düzenleyen, gerçek bir resmî belgeyi başkalarını aldatacak şekilde değiştiren veya sahte resmî belgeyi kullanan kişi, iki yıldan beş yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılır.

(2) Görevi gereği düzenlemeye yetkili olduğu resmi bir belgeyi sahte olarak düzenleyen, gerçek bir belgeyi başkalarını aldatacak şekilde değiştiren, gerçeğe aykırı olarak belge düzenleyen veya sahte resmi belgeyi kullanan kamu görevlisi üç yıldan sekiz yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılır.

(3) Resmi belgenin, kanun hükmü gereği sahteliği sabit oluncaya kadar geçerli olan belge niteliğinde olması halinde, verilecek ceza yarısı oranında artırılır.” biçiminde düzenlenmiştir.

Söz konusu suç, maddenin birinci fıkrasında seçimlik hareketli bir suç olarak tanımlanmış olup resmî belgenin sahte olarak düzenlenmesi, gerçek bir resmî belgenin başkalarını aldatacak şekilde değiştirilmesi veya sahte resmî belgenin kullanılması durumunda suç oluşacaktır.

Maddenin ikinci fıkrasında, resmî belgede sahtecilik suçunun kamu görevlisi tarafından işlenmesi ayrı bir suç olarak tanımlanarak daha ağır bir yaptırıma bağlanmış, maddenin üçüncü fıkrasında ise suçun konusunu oluşturan resmî belgenin, kanunun hükmü gereği sahteliği sabit oluncaya kadar geçerli olan bir belge niteliğinde olması hâlinde cezanın yarı oranında artırılması gerektiği belirtilmiştir.

Sahtecilik suçlarının hukuki konusu kamunun güveni olup belgelerin gerçeğe aykırı olarak düzenlenmesi, tamamen veya kısmen değiştirilmesi ya da gerçek bir belgeye eklemeler yapılması eylemlerinin kamu güvenini sarstığı kabul edilerek yaptırıma bağlanmıştır.

Resmî belgenin sahte olarak düzenlenmesi ya da gerçek bir resmî belgenin değiştirilmesi eyleminin sahtecilik suçunu oluşturabilmesi için, düzenlenen ya da değiştirilen belgenin gerçek bir belge olduğu konusunda kişiyi yanıltıcı nitelikte olması gerekir. Aldatıcılık özelliği suçun temel unsuru olup özel bir incelemeye tabi tutulmadıkça gerçek olmadığı anlaşılamayan belge, sahte belge olarak kabul edilmelidir. Sahteciliğin kişileri aldatacak nitelikte olup olmadığı şüpheye yer vermeyecek şekilde saptanmalıdır.

Sahte belgenin ilk bakışta dikkati çekmeyecek biçimde düzenlenip belirli bir kişiyi değil birçok kişiyi aldatabilecek nitelikte olması ve aldatma gücünün objektif olarak saptanması gerekir. Bu nedenle örneğin, memurların bilgisizliği ve ihmalleri nedeniyle kandırıcılık yeteneği olmayan belge üzerinde işlem yapmaları belgeye hukuki geçerlilik kazandırmaz. Daha önceden var olan subjektif bir bilgi, belge üzerinde var olan aldatma yeteneğini ortadan kaldırıcı etkiye sahip değildir.

Ceza Genel Kurulunun 14.10.2003 tarihli ve 232-250 sayılı kararında da, aldatma keyfiyetinin belgeden objektif olarak anlaşılması gerektiği, muhatabın hatasından, dikkatsizlik veya özensizliğinden kaynaklanan fiili iğfalin, aldatma yeteneğinin varlığını göstermeyeceği belirtilmiştir. Bu noktada sahteciliğe konu olan belgenin aldatma yeteneği olup olmadığının tartışılması ve belirlenmesi öncelikle yargılamayı yürüten mahkemeye ait olup hâkim, olayın çıkış, oluş ve akışını, düzenlenen belgelerle yapılan işlemleri göz önüne alarak sahteciliğin kolaylıkla anlaşılıp anlaşılamayacağını bizzat saptamalı ve sonucuna göre belgelerde aldatma yeteneği olup olmadığını takdir ve tespit etmelidir.

Görüldüğü gibi mahkemece, suçun konusunu oluşturan belge aslı getirtilerek resmî belgede bulunması gereken başlık, sayı, tarih, imza, mühür gibi zorunlu öğelerin incelenmesi, nesnel olarak aldatma gücü olup olmadığının saptanması, duraksama hâlinde ise mahkemeye yardımcı olma ve aydınlatma bakımından konusunda uzman bilirkişinin görüşüne başvurulmasında zorunluluk vardır.

Resmî belgede sahtecilik suçunun unsurlarına dair bu genel açıklamalar sonrasında konumuzla ilgisi bakımından noterliklerde kaşe ve şerhlerin kullanımı hususunda Noterlik Kanunu Yönetmeliği’nin ilgili hükümlerine de değinilmesinde fayda bulunmaktadır.

Noterlik Kanunu Yönetmeliği’nin “Hesap işleri servisi ve vezne” başlıklı 23. maddesinin 4. fıkrasında; “Çalışma tarzı; işlemler servisinden çıkan her işlemin tahakkukunun doğru olup olmadığı başkatip tarafından kontrol edilerek paraf edildikten sonra vezneye gelir. Vergi, harç, resim değerli kağıdın ve diğer ücretlerin noksan siz ve doğru tahakkuk ettiğine kanaat getiren veznedar evvela bu işlemin makbuzunu keser, bedelini tahsil eder. İşlemin sağ üst köşesine yevmiye numarası kor ve kağıdın sağ alt tarafındaki noterlik tasdik mahallini noterlik mühürü ile mühürler. İşin niteliğine göre evrakın üst orta kısmına örnek, tercüme ve sair şerhleri ihtiva eden kaşeyi basar. Yazı ile yazılması gerekli şerhlerin noksanlığı halinde tamamlanmak üzere servisine iade eder. İşleme değerlendirme pulu yapıştırılıyorsa bu pullara tarih damgası basılır. Bundan sonra altı notere, noter yokluğunda imzaya yetkili vekile imzalattırılır. Noterlikte kalacak nüsha alıkonularak diğeri ilgiliye verilir.”,

“Noterlik mührünün kullanılma usulü” başlıklı 63. maddesinin 1. fıkrasında ise; “Mühür, noterlikte yapılan her türlü işlemlerin en sonuna ve sağ alt köşeye ve noterliğin unvanı altına yazılan noterin veya imzaya yetkili memurun isim ve soyadının altına okunaklı şekilde basılır ve bunun üzeri noter veya imzaya yetkili memur tarafından imzalanır.”

Hükümleriyle kaşe ve mühürlerin noterliklerdeki kullanım şekilleri ve belgedeki yerleri bakımından ayrıntılara yer verilmiştir.

B. Somut Olayda Hukuki Nitelendirme

Sanığın, sol üst köşesinde “T.C. İstanbul 17. Noteri” yazılı kutucuğun alt kısmında yer alan noter adı ve adresinin hemen altına bant ile yapıştırılmış fotoğraf ve fotoğrafın sağ üst çeyreğine tekabül edecek şekilde basılmış soğuk damga izi bulunan, fotoğrafın altında ve belgenin sağ alt köşesinde mavi mürekkepli, içerisinde “T.C. İstanbul 17. Noteri” yazılı mühürler, mühürlerin alt kısmında ise “T.C. İstanbul 17. Noteri – D. ... Karabıçak” yazısı ile her iki mühür üzerinde birer adet imza var olan ve ayrıca sağ alt köşedeki mührün basıldığı noktada mühürdeki yazılarla iç içe geçtiği görülen "Aksaray 17. Noteri – D. ... Karabıçak” yazısı bulunan, sağ üst köşesinde ise mavi mürekkepli numaratör ile yevmiye numarasına, bu numaranın altında ve belgenin sağ alt köşesinde de tarihe yer verilen, 25.01.2005 tarihli ve 26177 yevmiye numaralı olarak görünen tamamen sahte düzenlenmiş vekâletname ile katılana araç satma girişiminde bulunduğu olayda;

Sahtecilik suçları yönünden aldatıcılık özelliği suçun temel unsuru olup özel bir incelemeye tabi tutulmadıkça gerçek olmadığı anlaşılamayan belgenin, sahte belge olarak kabul edilmesi gerektiği, sahte belgenin ilk bakışta dikkati çekmeyecek biçimde düzenlenip belirli bir kişiyi değil birçok kişiyi objektif olarak aldatabilecek nitelikte olması ve kişilerin daha önceden var olan subjektif bilgisi ile konuya hâkimiyetinin belge üzerinde var olan aldatma yeteneğini ortadan kaldırıcı etkiye sahip olmaması hususları birlikte değerlendirildiğinde, aslı dosya içerisinde yer alan ve tamamen sahte oluşturulduğu ilgili Noterlik yazısı ile sabit olan suça konu vekâletnamenin, kaşe ve mühürler yönünden mevzuata uygun şekilde düzenlendiği, belge üzerinde bulunan yazı, mühür ve kaşelerde noterlik adı olarak “T.C. İstanbul 17. Noteri" yazmasına rağmen bunlardan farklı olarak vekâletnamenin sağ alt köşesindeki mührün basıldığı noktada "Aksaray 17. Noteri” olarak yer alan yazının mührün altında kaldığı ve mühür ile iç içe geçtiği görülmekle ilk bakışta dikkati çekmediği ve bu yönüyle uzman olmayan kişilerce sahteliğin anlaşılamayacağı, dolayısıyla suça konu belgenin aldatma kabiliyetini haiz olduğu kabul edilmelidir.

Bu itibarla, Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı itirazının reddine karar verilmelidir.

Çoğunluk görüşüne katılmayan iki Ceza Genel Kurulu Üyesi; Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı itirazının kabul edilmesi gerektiği düşüncesiyle karşı oy kullanmışlardır.

VI. KARAR

Açıklanan nedenlerle;

1- Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı itirazının REDDİNE,

2- Dosyanın, mahalline gönderilmek üzere Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığına TEVDİİNE, 18.10.2023 tarihinde yapılan müzakerede oy çokluğuyla karar verildi.