"İçtihat Metni"
İtirazname No : 2019/17833
KARARI VEREN
YARGITAY DAİRESİ : 8. Ceza Dairesi
MAHKEMESİ :Ağır Ceza
SAYISI : 150-447
I. HUKUKİ SÜREÇ
Sanık ...'in, mağdur ...'a yönelik kasten yaralama suçundan 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu'nun 86/1, 86/3-e, 87/1-a-son ve 62/1. maddeleri uyarınca 4 yıl 2 ay hapis cezası ile cezalandırılmasına; inceleme dışı mağdur ...'a yönelik kasten yaralama suçundan aynı Kanun'un 86/1, 86/3-e, 87/3 ve 62/1. maddeleri uyarınca 2 yıl 6 ay hapis cezası ile cezalandırılmasına; 6136 sayılı Kanun'a aykırılık suçundan aynı Kanun'un 13/1, 62/1 ve 52/2. maddeleri uyarınca 10 ay hapis ve 500 TL adli para cezası ile cezalandırılmasına, tüm suçlar bakımından TCK'nın 53/1. maddesi uyarınca hak yoksunluğuna ilişkin Sakarya 1. Ağır Ceza Mahkemesince verilen 31.03.2011 tarihli ve 78-68 sayılı hükümlerin, sanık ... müdafii tarafından temyiz edilmesi üzerine dosyayı inceleyen Yargıtay 8. Ceza Dairesince 29.11.2012 tarih ve 14052-36569 sayı ile; 6136 sayılı Kanun'a aykırılık ve mağdur ...'ya yönelik kasten yaralama suçları bakımından onanmasına, inceleme dışı mağdur ...'a yönelik kasten yaralama suçu bakımından ise hesap hatası nedeniyle düzeltilerek onanmasına karar verilmiştir.
Hükümlerin bu şekilde kesinleşmesinden sonra, sanık ... müdafiinin yargılamanın yenilenmesine ilişkin 27.02.2013 tarihli talebinin Sakarya 1. Ağır Ceza Mahkemesince 26.03.2013 tarih ve 78-68 sayı ile reddedilmesi üzerine bu ek karara sanık ... müdafii tarafından yapılan itirazı inceleyen Sakarya 2. Ağır Ceza Mahkemesince 02.04.2013 tarih ve 375 değişik iş sayı ile itirazın reddine karar verilmiştir.
Bu karara yönelik olarak Adalet Bakanlığınca 20.06.2013 tarih ve 39880 sayı ile kanun yararına bozma isteminde bulunulması üzerine Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığınca 03.07.2013 tarih ve 232586 sayı ile; "Sakarya 1. Ağır Ceza Mahkemesinin 26/03/2013 tarihli kararı ile yargılamanın yenilenmesi talebine dair dilekçede belirtilen hususların yargılama ve temyiz aşamasında inceleme konusu yapıldığından bahisle talebin reddine karar verilmiş ise de hükümlü vekilinin 27/02/2013 havale tarihli yargılamanın yenilenmesi dilekçesinde dile getirdiği, sanık ...'in, sanık ...'ı yaralamadığı, sanık ...'in, sanık ...'ı silahla yaraladığı, bu hususun da sanık ... ve sanık ...’in anlatımları ve fizik incelemeler ve kriminalistik bilim uzmanı ... tarafından hazırlanan bilirkişi raporu ile saptandığı, aynı zamanda sanık ...'nın kemik kırığına neden olacak şekilde yaralanması eylemini sanık ...'in mi yoksa sanık ...'in mi gerçekleştirdiğinin belirlenmeden her iki sanık hakkında artırım yapıldığı yönündeki gerekçelerinin 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu'nun 311. maddesi kapsamında, yapılacak yeni değerlendirme sonucunda ortaya çıkacak delillerin sanık lehine kabule değer olabileceği gözetilmeden, itirazın kabulü yerine, yazılı şekilde reddine karar verilmesinde isabet görülmemiştir." düşüncesiyle anılan kararın kanun yararına bozulmasının istenmesi üzerine, dosyayı inceleyen Yargıtay 8. Ceza Dairesince 26.12.2013 tarih ve 17835-30100 sayı ile; "21.01.2013 tarihli fizik inceleme ve kriminalistik bilim uzmanı raporu ile dosyadaki bilgi ve belgelere göre, yargılamanın yenilenmesi talebi ile sunulan delillerin dosyada mevcut delillerle karşılaştırılarak CD'ler arasında atış anına ilişkin saniye veya salise farkı bulunup bulunmadığı, kullanılan tabancaların marka ve özellikleri ile ateş edenler kesin olarak belirlenerek, tüm deliller birlikte değerlendirilip sonucuna göre karar verilmesi gerekirken, yazılı şekilde ret kararı verilmesi," isabetsizliğinden bozulmasına ve müteakip işlemlerin mahkemesince yerine getirilmesine karar verilmiştir.
Sanık ... müdafiinin 24.03.2014 tarihli yargılamanın yenilenmesi ve infazın durdurulması talebi üzerine Sakarya 1. Ağır Ceza Mahkemesince 07.04.2014 tarih ve 78-68 sayı ile talebin kabulü ile mağdur ... ile inceleme dışı mağdur ...'a yönelik kasten yaralama suçlarından kurulan mahkûmiyet hükümlerinin infazlarının durdurulmasına, evrakın yeni bir esasa kaydına karar verilmiş, bu karar doğrultusunda da dosya 2014/150 esas sırasına kaydedilmiştir.
Sanık ... müdafiinin 18.09.2015 tarihli dilekçesi ile 6136 sayılı Kanun'a aykırılık suçuna ilişkin yargılamanın yenilenmesi ile infazının durdurulması talebinin Sakarya 1. Ağır Ceza Mahkemesince 01.10.2015 tarih ve 78-68 sayı ile kabulüne evrakın yeni bir esasa kaydına karar verilmiş, bu karar doğrultusunda dosya 2015/343 esas sırasına kaydedilmiş, anılan Mahkemenin 23.10.2015 tarihli ve 343-232 sayılı kararı ile de bu davanın, aralarında hukuki ve fiili bağlantı olduğu gerekçesi ile aynı Mahkemenin 2014/150 esas sayılı davası ile birleştirilmesine karar verilmiştir.
Sakarya 1. Ağır Ceza Mahkemesince yeniden yapılan yargılama sonucunda 08.11.2016 tarih ve 150-447 sayı ile; sanık ... hakkında, inceleme dışı mağdur ...'a yönelik kasten yaralama suçundan kurulup Özel Dairece düzeltilerek onanmak suretiyle kesinleşen Sakarya 1. Ağır Ceza Mahkemesinin 31.03.2011 tarihli ve 78-68 sayılı mahkûmiyet hükmünün 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu'nun 323. maddesinin birinci fıkrası uyarınca iptali ile sanık ...'in bu suçtan aynı Kanun'un 223/2-b maddesi uyarınca beraatine; 6136 sayılı Kanun'a aykırılık ve mağdur ...'ya yönelik kasten yaralama suçlarından kurulup Özel Dairece onanmak suretiyle kesinleşen Sakarya 1. Ağır Ceza Mahkemesinin 31.03.2011 tarihli ve 78-68 sayılı mahkûmiyet hükümlerinin ise iptalini gerektirecek bir neden bulunmadığından CMK'nın 323. maddesinin birinci fıkrası uyarınca onaylanmalarına karar verilmiştir.
Onaylama kararlarının, sanık ... müdafii tarafından temyiz edilmeleri üzerine Yargıtay 8. Ceza Dairesince 15.01.2019 tarih ve 10620-563 sayı ile onanmalarına karar verilmiştir.
II. İTİRAZ SEBEPLERİ
Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı ise 06.03.2019 tarih ve 17833 sayı ile;
"1- Sanık ...'in, mağdur sanık ...'dan aldığı silahı, olay gecesi güvenlik birimlerine teslim etmesi gerekirken suçta kullanıp olay yerinden ayrıldığı, teslim olduğu tarihe kadar üzerinde taşıdığı gerekçesi sanığın 6136 sayılı Yasa'ya muhalif silah taşımak suçundan mahkumiyetine karar verilmiş ise de; sanık ..., kendisine ait olmayan ve taşıma kastı olmaksızın diğer sanık ...'dan, kendisinin veya yanında bulunan diğer arkadaşlarına yönelik saldırıda bulunmasını engellemek için aldığı ve kullandığı silahı olaydan hemen sonra atmayarak teslim etmemesi ve daha sonra kendiliğinden teslim etmesi şeklinde gerçekleşen eyleminde sanığın ruhsatsız silah taşıma ve bulundurma kastının olmadığı ve bu kasıtla hareket etmediği, bu haliyle atılı suçun unsurlarının oluşmadığı kanatine varıldığı,
2- Sanıklar ..., Süleyman Çeken, Aziz İhsan Aktaş, ... ve şüpheli ... ...'in yanlarında kimlikleri tespit edilemeyen üç şahıs daha bulunduğu halde, suç tarihinde saat 02.00 sıralarında Sapanca Güral Otele geldikleri, bu sırada diğer şüpheliler ..., ..., Mustafa Çatalbaş, Mustafa Esgil, Kemal Diktaş, Yavuz Ural ve Yusuf Ural'ın da otelin giriş kapısında bulundukları, şüpheli ...'in araçtan inerek doğruca ...'ın üzerine yürüyerek ittiği, ... ve birlikte geldiği şüpheliler ile otelde bekleyen şüpheliler arasında yaşanan arbedede şüpheli ...'ın kendisine ait taşıma ruhsatlı adli emanetin 2009/130 sırasında kayıtlı 1 adet 57981 seri nolu Desert Eagle Magnum marka tabanca ile şüpheli ... ...'i bacağından yaraladığı, bunun üzerine ...'in Tolga'nın elinde bulunan silahı alarak önce ...'ı daha sonra ...'ı bacaklarına ateş ederek yaraladığı, öte yandan şüpheli ...'in üzerinde bulunan ruhsatsız olduğu anlaşılan ve ele geçirilemeyen silah ile yine ... ve ... ayaklarına doğru ateş ederek yaraladığı iddia edilen olayda,
a) Sanık ... hakkında ... ve Bülent Çatan'ı yaralamaktan dava açıldığı, yapılan yargılama sonunda sanık hakkında Turgut'a yönelik eyleminden dolayı beraat kararı verildiği halde, Tolga'ya yönelik eylemden dolayı da aynı gerekçelerle beraat kararı verilmesi gerektiği,
b) Mahkemece verilen ilk kararda Turgut'a yönelik TCK'nın 25. ve 27. maddesi tartışıldığı halde, sanık ...'in Tolgaya yönelik eyleminde TCK'nın 25. ve 27. maddelerinin tartışılmadığı, Tolga'nın aracından silahı alarak olay yerine geldiği ve ...'i bacağından vücudunda kemik kırığı olacak şekilde yaraladığından, sanık hakkında TCK'nın 25. maddesinin uygulanmasının gerektiği, Mahkemece TCK'nın 25. maddesinin uygulanmadığına karar verilmesi halinde ise, sanık hakkında TCK'nın 27. maddesinin uygulanıp uygulanmayacağının kararda tartışılmasının gerektiği,
c) Sanık ... beyanlarında, silahı Tolga'nın elinden aldığı sırada patladığını beyan etmesine rağmen bu husus araştırılmadan ve sanık hakkında taksir hükümlerinin uygulanıp uygulanmayacağının kararda tartışılmasının gerektiği,
d) Diğer sanıklar Tolga ve Turgut'un, sanık ... ve arkadaşlarına 'PKK 'lılar yine mi geldiniz.' demesi üzerine olayların başladığı ve ilk haksız hareketin Tolga ve diğerlerinden geldiği ve sanık hakkında TCK'nın 29. maddesinin uygulanmasının gerektiği,
e) Mahkemece, mağdurlar ..., ...'ın beyanları ve sanık Yavuz Ural'ın beyanı nazara alınarak ve sanık ...'in ve yanındakilerin beyan ve savunmasına itibar edilmeyerek hüküm kurulduğu, ancak, mağdurlar ..., ...'ın beyanları ve sanık Yavuz Ural beyanlarının neden üstün tutulduğu, sanık ... ve yanındakilerin beyanlarına neden itibar edilmediğinin tartışılmadan hüküm kurulduğu,
f) ATK 2. İhtisas Kurulu tarafından Tolga hakkında yaptığı muayene ve inceleme sonrası düzenlediği raporda olay nedeni ile mağdur sanık ...'ın organlarından birinin işlevinin sürekli zayıflamasına neden olduğu bildirildiği, ancak Tolga'nın organlarından birinin işlevinin sürekli zayıflamasına neden olan eylemin sanıklar ... ve ...'in hangisinin eylemi soncunda meydana geldiği tam olarak tespit edilmeden eksik inceleme sonucu hüküm kurulduğu,
Kanaatine varılmıştır.
Sonuç ve istem: ... hükümlü ... hakkındaki onama kararının kaldırılarak bozulmasına karar verilmesi," görüşüyle itiraz yoluna başvurmuştur.
CMK'nın 308. maddesi uyarınca inceleme yapan Yargıtay 8. Dairesince 04.04.2019 tarih, 8919-4972 sayı ve oy çokluğuyla; "Yargılamanın yenilenmesi talebinin kabule şayan görülmesinin nedeni güvenlik kamera kaydına ilişkin yargılama aşamasındaki bilirkişinin raporundaki hatanın tespit edilmesi ve kayda uygun olarak oluşun tekrar kabulünde, sanıkların hukuki durumunun değişip değişmeyeceği ile sınırlıdır. Bu sınırlama karşısında yerel mahkemece hükmün kesinleşmesinden sonra alınan yeni rapora göre sanıklardan ...’in mağdur ... Çakan’ı vurmadığı belirlenmiş ve beraatına karar verilmiştir. Sanıkların bunun dışında kalan hukuki durumlarında bir değişiklik yaratmadığı kanaatiyle diğer hükümler yönünden onaylanma kararı verilmiştir. Bu tespitler karşısında Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığının ortaya çıkan yeni delilin etkilemediği hukuki durumlarda da tartışma yapılmasına yönelik itirazın kabulü mümkün görülmemiştir. Delil değişikliğinin etkilemediği, kesinleşen hükümdeki hatalı görülen kabul ve hukuki değerlendirmelerin yargılanmanın yenilenmesi konusu yapılamayacağı ancak CMK'nın 308. maddesine göre Yargıtay 8. Ceza Dairesinin 29.11.2012 tarihli onama ve düzeltilerek onama kararına karşı Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığınca lehe itiraz yoluna başvurulabileceği ortadadır. Bu değerlendirme ve sınırlama sonucunda Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığının bu taleplerinin, yargılamanın yenilenmesi kapsamında ileri sürülemeyeceği cihetle, itiraz talepleri yerinde görülmemiştir." gerekçesi ile itiraz nedenleri yerinde görülmediğinden bahisle Yargıtay Birinci Başkanlığına gönderilen dosya, Ceza Genel Kurulunca değerlendirilmiş ve açıklanan gerekçelerle karara bağlanmıştır.
III. UYUŞMAZLIK KAPSAMI VE KONUSU
İtirazın kapsamına göre inceleme sanık ... hakkında mağdur ...'ya yönelik kasten yaralama ve 6136 sayılı Kanun’a aykırılık suçlarından kurulan hükümlerle sınırlı olarak yapılmıştır.
Özel Daire çoğunluğu ile Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı arasında oluşan ve Ceza Genel Kurulunca çözümlenmesi gereken uyuşmazlıklar;
1- Sanığa atılı 6136 sayılı Kanun’a aykırılık suçunun unsurları itibarıyla oluşup oluşmadığı,
2- Sanığın mağdur ...'ya yönelik eyleminin sabit olup olmadığı,
3- Sabit olduğu sonucuna ulaşılması hâlinde sanık hakkında taksir hükümlerinin uygulanmasının mümkün olup olmadığı,
4- Taksir hükümlerinin uygulanmasının mümkün olmadığı sonucuna ulaşılması hâlinde sanık hakkında TCK’nın 25/1. maddesinde düzenlenen meşru savunma ve aynı Kanun'un 27/2. maddesinde düzenlenen sınırın aşılması hükümlerinin uygulanma koşullarının oluşup oluşmadığı,
5- TCK'nın 25/1 ve 27/2. maddelerinde düzenlenen müesseselerin uygulanma koşullarının oluşmadığı sonucuna ulaşılması hâlinde sanık hakkında;
a- TCK'nın 87. maddesinin uygulanması bakımından eksik araştırma ile karar verilip verilmediği,
b- TCK'nın 29/1. maddesinde düzenlenen haksız tahrik hükümlerinin uygulanma koşullarının oluşup oluşmadığı,
Hususlarının belirlenmesine ilişkin ise de Yargıtay İç Yönetmeliği'nin 27. maddesi uyarınca öncelikle; yargılamanın yenilenmesi nedeni dışında kalan ve ilk yargılama sırasında tartışılıp karara bağlanan hususlara ilişkin itirazın Ceza Genel Kurulunca incelenmesinin mümkün olup olmadığının değerlendirilmesi gerekmektedir.
IV. OLAY VE OLGULAR
İncelenen dosya kapsamından;
Kolluk tarafından düzenlenen görüntü inceleme ve tespit tutanağında; 14.10.2008 tarihinde saat 02.15 sıralarında Sapanca ilçesinde bulunan Güral Otel'in giriş kısmında meydana gelen ateşli silahla yaralama olayına ilişkin güvenlik kamerası görüntülerinin incelenmesinde; mağdur ...'nın aracından aldığı silahla siyah renkli pantolon ve siyah renkli ceket giyen bir şahsı ayağından vurduğunun, bunun üzerine karşı grupta yer alan spor giyimli bir erkek şahıs tarafından yere yatırıldığının, daha sonra gri takım elbiseli diğer şahsın kendi belinde bulunan koyu renk silahını çıkartarak inceleme dışı mağdur ...'a ateş ettiğinin ve ayağından yaraladığının, akabinde kimliği meçhul diğer bir şahsın da mağdur ...'nın elinde bulunan silahı alarak öncelikle inceleme dışı mağdur ...'a yönelik bir el, daha sonra mağdur ...'nın ayaklarına doğru birkaç el, son olarak da otel içerisinde bulunan şahıslara bir el ateş ettiğinin belirtildiği,
Adli Tıp Kurumu Fizik İhtisas Dairesince düzenlenen 06.01.2010 tarihli ve 9626 sayılı rapora göre; güvenlik kamerası görüntülerinde yer alan ve olay sırasında silahla ateş ettikleri değerlendirilen şahısların tetkik konusu fotoğrafları "Şüpheli 1", "Şüpheli 2" ve "Şüpheli 3"; yine sanık ..., inceleme dışı sanık ... ve mağdur ...'nın fotoğrafları Adli Tıp Kurumu Fizik İhtisas Dairesince çekildikten sonra sanık ...'in fotoğrafları "Mukayese 1a, 1b, 1c nolu fotoğraflar", inceleme dışı sanık ...'in fotoğrafları "Mukayese 2a, 2b, 2c nolu fotoğraflar" ve mağdur ...'nın fotoğafları ise "Mukayese 3a, 3b, 3c nolu fotoğraflar" şeklinde numaralandırılıp kamera görüntülerinden elde edilen tetkik konusu fotoğraflar ile sanık ..., inceleme dışı sanık ... ve mağdur ...'dan elde edilen mukayese konusu fotoğrafların incelenmesi sonucunda:
1- "Şüpheli 1" şeklinde numarandırılan tetkik konusu fotoğrafta yer alan şahsın görüntünün 03.04 saniyesinde ilk olarak silahı ateşleyen ve yaralama olayını gerçekleştiren kişi olduğunun,
2- "Şüpheli 2" şeklinde numarandırılan tetkik konusu fotoğrafta yer alan şahsın, görüntülerde başka bir şahsa tekme attığı görünen diğer bir şahsın ayak kısımlarını hedef alarak görüntünün 03.14 ve 03.16 saniyelerinde iki el ateş ettiğinin, görüntünün 03.22 saniyesinde ise "Şüpheli 1" şeklinde numarandırılan tetkik konusu fotoğrafta yer alan ve silahla ateş ettikten sonra yere düşürülen kişinin uyluk-baldır kısmını hedef alarak bir el ateş ettiğinin,
3- "Şüpheli 3" şeklinde numaralandırılan tetkik konusu fotoğrafta yer alan şahsın görüntünün 03.22 saniyesinde elindeki silahla "Şüpheli 1" olarak numaralandırılan tetkik konusu fotoğrafta yer alan şahsın bacak kısmını hedef alarak ateş ettiğinin,
4- Bunların dışında silahla atış yapıldığının tespit edilemediğinin,
5- Laboratuvarda dudak okuma yapılmadığının, ayrıca inceleme konusu medyalarda karşılaştırılan görüntü örneklerinden elde edilen verilerin dudak okuma için elverişli olmadığının,
6- Tetkik konusu fotoğraflar ile mukayese konusu fotoğraflar arasında yapılan karşılaştırmalı incelemelerde ise;
- Kafa ve yüz şekli,
- Göz ve yüz şekli,
- Burun, dudak ve çene yapıları,
- Kulak yapısı,
Yönlerinden inceleme konusu medyalarda karşılaştırılan görüntü örneklerinden elde edilen verinin karar vermek için yetersiz (0)* olduğunun,
Belirtildiği,
Mahkemece 11.03.2010 tarihli oturumda; Adli Tıp Kurumu Fizik İhtisas Dairesince düzenlenen 06.01.2010 tarihli raporun ikinci sayfasındaki mukayese konusu fotoğraflar ile huzurda bulunan kişiler karşılaştırıldığında "Mukayese 1a, 1b, 1c nolu fotoğraflar" şeklinde numaralandırılan fotoğrafların sanık ...'e, "Mukayese 2a, 2b, 2c nolu fotoğraflar" şeklinde numaralandırılan fotoğrafların inceleme dışı sanık ...'e, "Mukayese 3a, 3b, 3c nolu fotoğraflar" şeklinde numaralandırılan fotoğrafların ise mağdur ...'ya ait olduğunun tespit edildiği,
Sakarya 1. Ağır Ceza Mahkemesinin 31.03.2011 tarihli ve 78-68 sayılı kararının gerekçesinin;
"İddia, sanık savunmaları, mağdur-sanık anlatımları, olay tanıklarının ifadeleri, ATK 2. İhtisas Dairesinin olay nedeni ile mağdur sanık ...'ın organlarından birinin işlevinin sürekli zayıflamasına neden olduğuna dair raporu, Kocaeli ATK Şube Müdürlüğü raporları, ToyotaSa raporu, Sakarya ATK Şube Müdürlüğünün raporu, olay yeri görgü tespit tutanağı, silahların 6136 tabii olduğuna dair ekspertiz raporu, Sakarya Üniversitesi yazı cevabı ile olay yerine ilişkin güvenlik kamerası kayıtları, fotoğraflar ve tüm dosya kapsamı birlikte değerlendirildiğinde;
14.10.2008 günü Sakarya Üniversitesi Rektörlüğünün Temizlik ihalesinin yapılacağı, Sakarya ilinde doğrudan veya dolaylı olarak temizlik şirketleri bulunan sanıklar ..., ..., Yusuf Ural, Yavuz Ural, Mustafa Esgil, Kemal Diktaş ve Mustafa Çatalbaş'ın kapalı usulle yapılacak olan ihaleye girmek istedikleri, yine Ankara ilinde merkezi bulunan sanık ...'in şirket yetkilisi olduğu Tümpa Temizlik şirketinin de bu ihaleye katılmayı planladığı, bu amaçla sanık ...'in yanında şirket çalışanları ... ..., ..., Aziz İhsan Aktaş, Süleyman Çeken ve kimliği tespit edilemeyen bir kısım şahısla ihale saatini beklemek için 3 araç halinde Sapanca ilçesindeki Güral Otel'e geldikleri, olay tarihinde ve saatinde sanıklar ..., Kemal Diktaş, ..., Yavuz Ural, Yusuf Ural, Mustafa Esgil'in otelin giriş kapısında bulundukları esnada sanık ...'in aracı ile otele giriş yaptığı ve doğrudan kalabalık hâlde bulunan sanıklar Turgut ve arkadaşlarına yöneldiği, sanık ... ve Turgut arasında herhangi bir tartışma ve sataşma olmadığı hâlde sanık ...'in mağdur-sanık ...'a yumruk attığı, kavgaya olay yerinde bulunan diğer sanıklar ile sanık ...'le gelen sanıkların da müdahil olduğu, yaşanan bu kargaşada sanık ...'nın aracına yöneldiği, aracında bulunan ruhsatsız silahını alarak olay yerinde gittiği, babası Turgut'un yumruk yemesi ve darp edilmesi nedeni ile tabancayla sanık ...'e ateş ettiği, sanık ...'nın ateş etmesi üzerine sanık ...'in ve yanındaki diğer şahısların sanık ...'ya yöneldikleri, onu etkisiz hâle getirdikleri, bu sırada sanık ...'in Tolga'da bulunan silahı aldığı ve önce Tolga'ya sonra Turgut'a yönelik ateş ettiği, yine olay yerinde bulunan sanık ...'in şoförlüğünü yapan sanık ...'in de üzerinde taşıdığı ruhsatsız silahı ile mağdur sanıklar Turgut ve Tolga'ya ateş ederek ayaklarından yaraladığı, mağdur sanık ...'in yaralanması nedeni ile vücudunda oluşan kırığın yaşamsal fonksiyonlarını 6. derece etkilediği, yine mağdur sanık ...'un 4. derece kemik kırığı oluşacak şekilde, mağdur sanık ...'ın da 5. derece kemik kırığı ve uzuv ve organ zaafı oluşacak şekilde yaralandığı anlaşılmıştır.
...
Yine sanık ... yaralama olayına karışmadığını beyan etmiş ise de, müşteki sanıklar ... ve ...'ın beyanları, olay yeri kamera kayıtları, sanık Yavuz Ural'ın beyanı nazara alındığında savunmasına itibar edilmemiştir. Sanık ...'in, mağdur sanık ...'dan aldığı silahı, olay gecesi güvenlik birimlerine teslim etmesi gerekirken suçta kullanıp olay yerinden ayrıldığı, teslim olduğu tarihe kadar üzerinde taşıdığı anlaşıldığında sanığın ayrıca 6136 sayılı Yasa'ya muhalif silah taşımak suçundan mahkûmiyetine karar verilmiştir.
Her ne kadar sanık ... mudafiince; mağdur sanık ...'ta tek bir ateşli silah yaralamasının bulunduğu, bu tek yaralanma nedeni ile sanık ... ve ...'in sorumlu tutulamayacağı belirtilmiş ise de olay sonrası Toyota Hastanesince düzenlenen rapor ve CD görüntüleri nazara alındığında sanık müdafiinin savunmasına itibar edilmemiş, sanıklar ... ve ...'in mağdur ...'un ayağına doğru ateş etmeleri neticesi mağdurun ayağında meydana gelen ve kemik kırığına neden olan yaralanma nedeni ile sanıkların birlikte sorumlu oldukları kanaatine varılarak her iki sanığın da cezalandırılması yoluna gidilmiştir.
Yine sanıklar ... ve ...'in mağdur ...'ı yaralaması eylemi nedeni ile TCK'nın 86/1, 86/3-e, 87/1-a-son maddeleri gereğince cezalandırılması yoluna gidilmiştir. Yargıtay 3. Ceza Dairesinin benzer içtihatlarında nitelikli yaralamaya ilişkin verilen cezadan TCK'nun 87/1. maddesine göre artırım yapılması ile yetinilmesi gerektiği, ayrıca 87/3 maddesinden artırım yapılmasının fazla ceza tayini olacağı belirtildiğinden emsal alınan kararlar gereği sanıkların cezalarından 87/3. maddesi gereğince ayrıca artırım yapılmamıştır.
Sanıklar ... ve ... müdafii olayda TCK'nın 25. ve 27. maddelerinin uygulanması gerektiğini belirtmiş ise de; dosya içinde mevcut CD incelendiğinde sanıklar ... ile sanığın yanında çalışan diğer sanıkların olay yerine 3 araçla giriş yaptıkları, o sırada otelin kapısında beklemekte olan mağdur sanık ... ve arkadaşlarının yanına geldikleri ve mağdur sanık ...'tan kaynaklanan herhangi bir haksız hareket olmadığı hâlde sanık ...'in mağdur ...'a saldırdığı anlaşıldığından TCK'nun 25, 27 ve 29. madde hükümleri uygulanmamıştır.
Sanıklar ... ve ... savunmalarında Güral Otele gittiklerinde kapı önünde bulunan mağdur sanıkların kendilerine 'Pis PKK'lılar yine mi siz geldiniz, burada ne işiniz var.' dediklerini beyan etmişler ise de; bu beyanın olay yerinde bulunan ve haklarında ihaleye fesat karıştırmak suçundan kamu davası açılan sanıklarca ve o sırada olay yerinde güvenlik görevlisi olarak çalışan tanıklarca doğrulanmadığı tespit edildiğinden sanıkların bu yöndeki savunmalarına itibar edilmemiştir.
Sanık ... grubu ile mağdur sanık ... arasında meydana gelen tartışma ve arbedede sanık ... ve yanında bulunan çalışanlarının mağdur sanık ...'a saldırdıkları sırada babasının darp edildiğini gören mağdur sanık ...'nın aracına yöneldiği, aracında bulunan silahı alarak olay yerinde bulunan mağdur sanık ... ...'i yaraladığı, mağdur sanık ...'nın eylemini sanık ... ile yanında çalışan sanıklar ..., ... ..., Aziz İhsan Aktaş, Süleyman Çeken'in eylemleri neticesi kapıldığı haksız tahrikin etkisi altında işlediği anlaşılmakla mağdur sanık ... hakkında haksız tahrike ilişkin hükümler uygulanmıştır.
Sanıklar ... ve ... müdafiilerince mağdur sanık ...'nın ayağının baştan itibaren aksadığını, yaralanma neticesi herhangi bir uzuv zayıflamasının olmadığını beyan etmişler ise de; mağdurun yaralanma neticesi duyularından veya organlarından birinin işlevinin sürekli zayıflamasının olup olmadığının tespiti için mağdur ATK 2. İhtisas Dairesine sevk edilmiş, ATK 2. İhtisas Kurulunun yaptığı muayene ve inceleme sonrası düzenlediği raporda olay nedeni ile mağdur sanık ...'ın organlarından birinin işlevinin sürekli zayıflamasına neden olduğu bildirilmiş, bu rapor dosya kapsamına ve oluşa uygun görülmekle hükme esas alınmıştır.
..." şeklinde açıklandığı,
Sanık ... müdafiinin 27.02.2013 tarihli dilekçesinde; sanık hakkında 6136 sayılı Kanun'a aykırılık ve mağdur ... ile inceleme dışı mağdur ...'a yönelik kasten yaralama suçlarından Sakarya 1. Ağır Ceza Mahkemesince 31.03.2011 tarih ve 78-68 sayı ile mahkûmiyet hükmü verildiği ve bu hükümlerin temyiz inceleme sonucunda kesinleştiği belirtildikten sonra;
"Somut olayda dava dosyası içerisinde bulunan, olayın gerçekleştiği Sapanca İlçesi Güral Otel'e ait güvenlik kamerası görüntülerinin, gerek soruşturma aşamasındaki görüntü tespit tutanağında, gerekse de yargılama esnasında alınan 06.01.2010 tarihli Adli Tıp Kurumu raporunda maddi gerçeğe aykırı olarak ihmali bir davranışla düzenlenmiş olması sebebi ile hükümlü hakkında yanlış ceza tayinine gidilmiş olup ekte sunulan görüntüler ve Uzman Bilirkişi ... tarafından düzenlenen rapor birlikte ele alındığında hükümlü müvekkilin müşteki ...'a karşı silahlı yaralama eyleminde bulunmadığı ortaya çıkacaktır.
1-) 5271 sayılı Yasa'nın 311. maddesinde, kesinleşmiş bir hükümle sonuçlanan davada hangi hallerde yargılamanın yenilenebileceği tahdidi olarak açıkça ifade edilmiştir. Anılan kanun yolu olağan üstü bir kanun yolu olup yasa koyucu yerel mahkeme aşaması ve temyiz incelemesinde gözden kaçabilecek ve yargılamanın esasını etkileyecek, yemin verilerek dinlenmiş olan bir tanık veya bilirkişinin hükmü etkileyecek biçimde hükümlü aleyhine kasıt veya ihmali ile gerçek dışı tanıklıkta bulunduğu veya oy verdiği anlaşılması durumunda hükümlü lehine yargılamanın yenilenmesi imkânını sağlaması gerektiği açıkça ifade etmektedir.
2-) Sayın Mahkemece Adli Tıp Raporu ve tespit tutanağı hükme esas alınmış, ...'a karşı sanık ...'in eylemi olmamasına, azmettirici, asli veya feri fail olarak nitelendirilmemesine rağmen sayın Mahkemece maddi gerçekliğin aksine asli fail olarak nitelendirilmiş ve neticeden 2 yıl 8 ay hapis cezası ile cezalandırılmıştır. Müşteki ... ifadesinde özetle 'Kendisini Bülent'in arkasından gelen tanımadığı bir şahsın yaraladığını' beyan etmektedir. Sanık ... ifadesinde özete 'İsmini sonradan ... olarak öğrendiği kişinin ayaklarına 2-3 el ateş ettiğini' beyan etmektedir. Adli Tıp Kurumu Koceli Şube Müdürlüğünce 29/01/2009 tarihinde düzenlenen raporda özette '...'ın sağ ayak kemik sırtında ateşli silah yaralanmasına bağlı bir adet mermi giriş ve çıkış deliğinin mevcut olduğu' tespit edilmiştir.
3-) Sayın bilirkişi raporunda mukayese fotoğraflarda 1 numarada yer alan müvekkil hakkında, görüntülerin 3.04 saniyesinde ilk atışı yapan ve yaralama olayını gerçekleştiren kişi olarak bahsedilmektedir. Bu durumun maddi gerçeğe aykırı olduğu, ilk atışı yapan ...'ın beyanı ile dahi ortaya çıkmaktadır. Bilirkişi raporu sonucu sayın Mahkeme yanılgıya düşmüş ayağında bir adet yara olan ...'a iki kişinin ayrı ayrı ateş ettiği gerekçesi ile her iki kişiye de ayrı ayı ceza tayinine gidilmiştir. Anılan bu cezanın maddi gerçekliğe uymadığı gibi, vicdanen de adaleti tesis etmediği sabittir. Sağlıklı bir inceleme sonucunda müvekkilin Turgut'a karşı eyleminin bulunmadığı ortaya çıkacaktır.
4-) Somut olayda müşteki-sanık ...'nın gerek sağ gerekse de sol uyluk tarafından yaralandığı, bu atışlardan birinin ... birisinin ise Bülent tarafından yapıldığı sabittir. Adli Tıp Kurumunca hangi atışın kemik kırığına sebebiyet verdiği tespit edilebilecekken bu durum ihmal edilmiş, sayın Mahkemece Yargıtay içtihatlarına aykırı bir şekilde her iki sanığa da ayrı ayrı nitelikli halden ceza tayinine gidilmiştir.
5-) Her türlü yargılamanın amacı maddi gerçeğe ulaşmak, hakkaniyet ve kamu vicdanına uygun bir karar vermektir. Doktrinde hüküm veren hâkim veya heyetinde nihayetinde insan olarak hata yapabileceği, bu hatanın olağan yolla bazen düzelmesine rağmen bazen de hatalı mahkûmiyet kararlarının kesinleşebileceği, bu hataların giderilebilmesi açısından hükümlülere olağanüstü kanun yollarına başvurabilmeleri imkânı tanınması evrensel hukuk ilkesi olarak kabul edilmektedir. Hukuk devletinde her bireyin hukuka ve hükmü veren mahkemeye saygısı adalet duygusundan ve adil yargılamaya olan inançlarında kaynaklanmaktadır.
7-) Somut olayda bir yaralanmaya karşı iki kişiye ayrı ayrı ceza tayini gerek cezaların şahsiliği ilkesine gerekse de maddi gerçekliği aykırı bir karardır, yine eksik inceleme sonucu tespiti mümkün bir kırığa yol açan eylemin tespit edilememesi de sanıklar açısından mağduriyete yol açmaktadır. Sayın heyetinizce ekte sunulan görüntünün incelenmesi sonucunda somut olayda maddi gerçeğe uymayan bir ceza tayin edildiği ve bu cezaya gerekçe olarakta ihmal sonucu düzenlenen raporun esas alındığı anlaşılacaktır.
Sonuç ve istem: Yukarıda arz ve izah edilen ve resen göz önüne alınacak sebeplerden ötürü,
a-) Hükümlü ... hakkındaki infazın uygun görülecek şekilde durdurulmasına,
b-) Yargılamanın yenilenmesi talebimizin kabulü ile duruşmanın açılmasına karar verilmesini saygılarımla arz ve talep ederim." şeklindeki gerekçe ile yargılamanın yenilenmesi talebinde bulunulduğu,
Sanık ... müdafi tarafından adli ses ve görüntü analiz uzmanı olan ...'e düzenlettirilen ve yargılamanın yenilenmesi talebine esas olan 21.01.2013 tarihli raporda; Adli Tıp Kurumu Fizik İhtisas Dairesince düzenlenen 06.01.2010 tarihli ve 9626 sayılı raporda görüntünün 03.04'üncü dakikasında ilk olarak silahı ateşleyen ve yaralama olayını gerçekleştiren kişinin sanık olduğu tespit edilse de bu tespitin doğru olmadığının, ilk atışın kaydın 03.04'üncü dakikasında mağdur ... tarafından ... isimli şahsa; ikinci ve üçüncü atışların kaydın 03.14 ve 03.15'inci dakikalarında inceleme dışı sanık ... tarafından inceleme dışı mağdur ...'a; dördüncü atışın kaydın 03.20'nci dakikasında sanık tarafından mağdur ...'ya; beşinci atışın kaydın 03.22'nci dakikasında inceleme dışı sanık ... tarafından mağdur ...'ya yönelik olarak yapıldığının, dördüncü ve beşinci atışların mağdur ...'nın ayağına doğru (2sn farkla) sanık ve inceleme dışı sanık ... tarafından yapılmış olduğunun, ancak kimin tarafından hangi ayağa ateş edildiğinin tespitini yapmanın mümkün olmadığının belirtildiği,
Adli Tıp Kurumu Fizik İhtisas Dairesi Ses ve Görüntü İnceleme Şubesi tarafından düzenlenen 03.02.2016 tarihli ve 1179-163 sayılı rapor ile ekinde yer alan mukayeseye konu fotoğraflara göre; olay sırasında mağdur ...'nın elinden silahını alan şahsın "1 no.lu şahıs", gri takım elbiseli olup mağdur ... ile inceleme dışı mağdur ...'a ateş eden şahsın "2 no.lu şahıs", olay sırasında ilk ateş eden şahsın ise "3 no.lu şahıs" olarak numaralandırılmasından sonra, inceleme konusu görüntü dosyalarının kayıt kalitesi ve çözünürlüğünün (görüntüyü oluşturan piksel sayısının) düşük olduğu, kişilerin güvenlik kamerasına uygun pozisyon ve yakınlıkta bulunmadığı, aydınlatmanın elverişli olmadığı, kişilerin yüzüne ait karakteristik yüz hat ve yapılarını (genel yüz ve kafa anatomisi ile alın, kaş, göz, burun, kulak, dudak, çene ve benzeri yapıların) temsil eden görsel bilginin yeterli düzeyde olmadığı, postür ve genel beden yapısı yönlerinden benzerlikler görüldüğü belirtildikten sonra; "1 no.lu şahsa" ait görüntü örnekleri ile sanık ...'e ait görüntü örneklerinin; "2 no.lu şahsa" ait görüntü örnekleri ile inceleme dışı sanık ...'e ait görüntü örneklerinin; "3 no.lu şahsa" ait görüntü örnekleri ile mağdur ...'ya ait görüntü örneklerinin mukayeselerinin; "İnceleme konusu medyalardaki analizi yapılan görüntü örnekleri, mukayese konusu görüntü örnekleriyle kısmı benzerlikler göstermekle birlikte karar vermek için yetersizdir(0+)*" şeklinde değerlendirildiği, "clip20081014085240.avi" isimli videonun 03.04'üncü dakikasinda 3 no.lu şahıs tarafından atış yapıldığı, 03.14, 03.15 ve 03.22'nci dakikalarında 2 no.lu şahıs tarafindan atış yapıldığı, 03.20 nci dakikasinda da 1 no.lu şahıs tarafından atış yapıldığı hususlarının tespit edildiği, CD'ler arasında saniye veya salise farkı olup olmadığı hususuyla ilgili yapılan incelemelerde, mevcut CD'lerdeki aynı isimli görüntü dosyalarının birbirlerinin kopyası oldukları ve aralarında bir fark bulunmadığı,
Anlaşılmıştır.
V. GEREKÇE
A. İlgili Mevzuat ve Öğretide Ön Soruna İlişkin Görüşler
CMK'nın "Hükümlü lehine yargılamanın yenilenmesi nedenleri" başlıklı 311. maddesi uygulama tarihi itibarıyla;
"(1) Kesinleşen bir hükümle sonuçlanmış bir dava, aşağıda yazılı hâllerde hükümlü lehine olarak yargılamanın yenilenmesi yoluyla tekrar görülür.
a) Duruşmada kullanılan ve hükmü etkileyen bir belgenin sahteliği anlaşılırsa.
b) Yemin verilerek dinlenmiş olan bir tanık veya bilirkişinin hükmü etkileyecek biçimde hükümlü aleyhine kasıt veya ihmal ile gerçek dışı tanıklıkta bulunduğu veya oy verdiği anlaşılırsa.
c) Hükme katılmış olan hâkimlerden biri, hükümlünün neden olduğu kusur dışında, aleyhine ceza kovuşturmasını veya bir ceza ile mahkûmiyetini gerektirecek biçimde görevlerini yapmada kusur etmiş ise.
d) Ceza hükmü hukuk mahkemesinin bir hükmüne dayandırılmış olup da bu hüküm kesinleşmiş diğer bir hüküm ile ortadan kaldırılmış ise.
e) Yeni olaylar veya yeni deliller ortaya konulup da bunlar yalnız başına veya önceden sunulan delillerle birlikte göz önüne alındıklarında sanığın beraatini veya daha hafif bir cezayı içeren kanun hükmünün uygulanması ile mahkûm edilmesini gerektirecek nitelikte olursa.
f) Ceza hükmünün, İnsan Haklarını ve Ana Hürriyetleri Korumaya Dair Sözleşmenin veya eki protokollerin ihlâli suretiyle verildiğinin ve hükmün bu aykırılığa dayandığının, Avrupa İnsan Hakları Mahkemesinin kesinleşmiş kararıyla tespit edilmiş olması. Bu hâlde yargılamanın yenilenmesi, Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi kararının kesinleştiği tarihten itibaren bir yıl içinde istenebilir.
(2) Birinci fıkranın (f) bendi hükümleri, 4.2.2003 tarihinde Avrupa İnsan Hakları Mahkemesinin kesinleşmiş kararları ile, 4.2.2003 tarihinden sonra Avrupa İnsan Hakları Mahkemesine yapılan başvurular üzerine verilecek kararlar hakkında uygulanır." şeklinde düzenlenmiştir. Bu maddede hükümlü lehine yargılamanın yenilenmesi nedenlerine yer verilmiş ve bunlar sınırlı biçimde sayılmıştır. Bunun dışındaki nedenlerle hükümlü lehine yargılamanın yenilenmesinin istenilmesi mümkün değildir.
Kamu düzeninin sağlanması, davaların bir noktada sona ermesi sonucunu, yani kesin hükmü doğurmuştur. Kesin hükümle birlikte artık yargılamaya konu sorun çözülerek, maddi gerçeğe ulaşıldığından kesin hükümle sonuçlanmış bir ihtilaf kural olarak yeniden yargılama konusu yapılamayacaktır. Bununla birlikte bir yargılama faaliyeti sonucu verilen kesin hükümde adli hataların yapılması da mümkündür. Hükmün kesinleşmesinden sonra ortaya çıkan maddi olaylar kesin hükmün maddi gerçeği yansıttığı kabulünü ve kesin hükmün ispatla ilgili temellerini sarsabilecektir. Bu durumda, bir yanda kesin hüküm, diğer yanda ise adli hatanın düzeltilmesi zorunluluğu söz konusu olacaktır. Bu iki değerden birinin tamamen göz ardı edilmesi mümkün olmadığından kanun koyucu maddi temelleri sarsılmış kesin hükümden fedakarlık yapmak zorunda kalmış ve bunun şartlarını belirlemiştir. Bu açıdan yargılamanın yenilenmesi kesin hükmün dokunulmazlığının istisnasını oluşturmaktadır. Kesinleşen hükmün, maddi gerçeğe uymadığına ilişkin kanunda belirtilen şartları taşıyan taleplerin değerlendirilmesi ve yapılacak değerlendirme sonucunda şartların oluşması hâlinde kesinleşen hükmün düzeltilmesi gerekmektedir. İşte bu nedenlerle kanun koyucu bu sorunu çözebilmek için yargılamanın yenilenmesi müessesesinin şartlarını ayrıntılı olarak düzenlemek suretiyle ihdas etmiştir.
Yargılamanın yenilenmesi ancak kesinleşmiş hükümlerde başvurulacak bir yol olup hukuki niteliği itibarıyla CMK'nın sistematiği, düzenleniş şekli ve düzenlendiği yer dikkate alındığında tereddütsüz olağanüstü bir kanun yoludur. Yargılamanın yenilenmesindeki amaç, kanunda istisnai ve sınırlı olarak sayılan hâllerin gerçekleşmesi durumunda gerçeğin araştırılması, böylece toplum ve sanığın menfaatinin korunması olduğundan, kesin hükme yönelik olarak ileri sürülen ve gerekli şartları taşımayan her türlü yenilenme talebinin dikkate alınması da söz konusu olmayacaktır.
Bu açıklamalar ışığında yargılamanın yenilenmesini; kanunda sınırlı şekilde sayılan yargılamanın yenilenmesi nedenlerinin en az birisine dayalı olarak kesinleşmiş bir hükümde adli hata bulunduğu iddiasıyla kural olarak hükmü veren mahkemeye başvurulmasıyla başlayan, hükmü veren hâkimin katılımı olmaksızın, mahkemece başvurunun şekil ve esas açısından kabulüne karar verilmesi hâlinde devam edilerek hükme konu sanık ve fiil hakkında yeniden kovuşturma yapılmasına imkân sağlayan, olağanüstü bir kanun yolu olarak tanımlamak mümkündür.
Yargılamanın yenilenmesi, mutlaka istek üzerine yapılabilecek, davasız yargılama olmaz ilkesinin doğal sonucu olarak mahkemece resen yargılamanın yenilenmesi yoluna gidilmesi mümkün olmayacaktır. Hükmün infaz edilmiş olması veya hükümlünün ölümü de yargılamanın yenilenmesine engel teşkil etmeyecektir.
Yargılamanın yenilenmesi başvurusu kural olarak herhangi bir süre sınırlamasına tâbi tutulmamış olup talep hükmü veren mahkemeye yapılmalıdır. Yargılamanın yenilenmesi talebinde bulunulması kesinleşen hükmün infazını kendiliğinden etkilemeyecek, ancak mahkemenin infazın geri bırakılmasına ya da durdurulmasına karar vermesi mümkün olabilecektir.
Yargılamanın yenilenebilmesi için hükümde önemli bir adli hatanın yapılmış olması gereklidir. Yargılamanın yenilenmesini gerektiren bu hata, hükümlünün lehine ya da aleyhine olarak yapılmış olabileceğinden hukukumuzda yargılamanın yenilenmesi hem hükümlünün lehine hem de aleyhine olarak başvurulabilecek bir kanun yolu olarak düzenlenmiştir.
Uyuşmazlığın sağlıklı bir şekilde çözüme kavuşturulması bakımından yargılamanın yenilenmesi nedenlerinden olan ve CMK'nın 311. maddesinde hüküm altına alınan yeni olaylar veya yeni deliller ortaya konulması hâli üzerinde durulmasında yarar bulunmaktadır.
Delil; ceza muhakemesinin konusu olan olayda maddi gerçeğe ulaşmak amacıyla kullanılan ispat aracı olup ceza muhakemesi hukukunda delil serbestisi ilkesi gereği akılcı ve gerçekçi olmak ve hukuka aykırı bulunmamak şartıyla her beyan, belge veya belirti, delil olarak kabul edilebilecektir.
Olay ise, doğrudan doğruya veya dolayısıyla muhakeme hukuku içinde ispat vasıtası olarak kabul edilen, diğer bir anlatımla doğrudan veya dolaylı olarak ispat aracı olarak kullanılabilecek ve yargılama sonucunu etkileyecek olgulardır.
Delil ve olayların, yargılamanın yenilenmesi nedeni olarak kabul edilebilmesi için yeni olması gerekmektedir. Hükmü veren mahkemeye bildirilmemesi sebebiyle, hükümde dikkate alınmamış olan her olay ve delil hükümlü tarafından bilinip bilinmemesi önemli olmaksızın yeni olarak nitelendirilmektedir. Olay ya da delilin yeniliği, olayın kesin hükümden sonra meydana gelmiş olmasıyla değil, kesinleşmiş olan hükmün verilmesi sırasında değerlendirilip değerlendirilmediği ile bağlantılıdır. Kesin hükümden önce meydana gelen ancak mahkemenin bilgisine sunulmayan ya da mahkeme tarafından değerlendirilmeyen deliller ve olaylar da yeni sayılmalıdır. Bu doğrultuda hükmü veren mahkemeye bildirilmediğinden yargılama yapılırken değerlendirilemeyen her türlü olgu ve delil de yeni sayılmaktadır.
Daha önceden mahkemeye bildirilen ancak mahkeme tarafından değerlendirilerek inandırıcı bulunmadığı için dikkate alınmayan delil ve olgular yeni değildir. Buradaki yenilikten anlaşılması gereken taraf bakımından değil, mahkeme bakımından olay ya da delilin yeni olmasıdır. Mahkemece bilinmeyen, incelenmeyen, yargılama konusu yapılmayan ve bu nedenle değerlendirilmeyen deliller yeni delil veya olay kapsamındadır. Yenilik açısından önemli olan delil vasfına sahip olacak biçimde içerikteki yeniliktir. Bu nedenle hükümlünün bildiği veya bilmesi gereken bir olay veya delil, mahkemece bilinmiyorsa veya öğrenilmekle birlikte değerlendirilmemişse yargılamanın yenilenmesi nedeni olabilecektir.
Yeni olay ya da delilin yargılamanın yenilenmesi sebebi olması için aynı zamanda önemli de olması gerekmektedir. Diğer bir ifade ile yeni deliller ve olaylar ortaya konulduklarında tek başlarına ya da önceden sunulan delillerle birlikte değerlendirildiğinde sanığın beraatini veya daha hafif bir ceza uygulanmasını gerektirecek nitelikte olmalıdır.
Yargılanmanın yenilenmesi talebinin kabule şayan olup olmadığı konusunda şekil şartının yerine getirilmesi yeterli olmayıp ikame olunan olay ve delillerin önceden ileri sürülmeyen ve tamamen yeni nitelik taşıyan yapıda olması ve tek başına veya diğer deliller birlikte incelendiğinde hükümlü lehine değerlendirmeye ve önceki hükmü değiştirmeye mahkemeyi yönlendirecek ciddiyette bulunması gerekmektedir. Bu özelliği taşımayan iddialarla, sırf şekli unsurların yeterliliğinden bahisle yargılamanın yenilenmesinde delil toplamaya ya da bu safha aşılarak duruşmalı incelemeye yönelmek kanun koyucunun amacıyla ve olağanüstü kanun yolu olan yargılamanın yenilenmesinin yapısıyla uyuşmamaktadır. Diğer bir ifade ile yargılamanın yenilenmesi talebinin kabul edilebilmesi için kesin hükümden dönülmesini gerektirecek, duruşma açılmasını haklı ve gerekli kılıcak ciddiyette yeni delil ve olayların ortaya konulması zorunludur.
Buna göre, yargılama aşamasında yerel mahkemece temas edilen, bilgi sahibi olunan, incelenen ve hüküm verilirken gözönüne alınan, temyiz aşamasında da Özel Dairece incelenip değerlendirilen bir delile ilişkin olarak yargılamanın yenilenmesi talebinde bulunmak mümkün olmadığı gibi, bu tür nedenlere dayalı olarak yapılan taleplerin de kabul edilmemesi gerekmektedir.
Bu nedenle, gerek ilk derece yargılamasında gerekse temyiz aşamasında ileri sürülen, yargılama makamlarının bilgi sahibi olduğu, suçun sübutu ve nitelendirmesi bakımından göz önüne alınan, bu şekilde aşamalarda değerlendirilen olay ve delillere dayalı olarak yargılamanın yenilenmesi talebinde bulunulması durumunda, CMK'nın 318. maddesinin üçüncü fıkrası uyarınca mahkemece yargılanmanın yenilenmesi talebinin kabule değer olmadığına karar verilmesi gerekmektedir.
Nitekim CGK'nın 05.06.1995 tarihli ve 164-190 sayılı kararında; "Yargılanmanın yenilenmesi bakımından yeni delil ve vakıanın varlığından bahsedebilmek için delil ve olayın daha önce mahkemeye sunulmamış, mahkemenin bilgisi dışında kalmış, yalnız başına veya diğer delillerle birlikte sonuca etkili olması gerekmektedir. Bu nitelikleri taşımayan delil veya olaylara 'yeni delil ve olay' niteliği yüklenemez.", 15.10.1990 tarihli ve 214-236 sayılı kararında; "Yargı kararının verildiği tarihte, mahkemece bilinmeyen ve mahkûmiyet hükmü kurulurken değerlendirme dışı tutulan yeni delil veya yeni olay diye tanımlanabilecek yeni bir durum ortaya çıkmadığından, önceki hükmün tasdikine ilişkin yerel mahkeme kararı ile bu hükmü onayan Özel Daire kararında bir isabetsizlik bulunmamaktadır.", 01.10.1990 tarihli ve 190-212 sayılı kararında; "Yerel mahkeme yargılamanın yenilenmesi davası sırasında, sanığın ileri sürdüğü hususlarda gösterdiği tanıkları dinlemiş, bu tanıkların tümü de sanığın ileri sürdüğü hususları doğrular nitelikte anlatımda bulunmuşlardır. O halde sanığın dilekçesinde ileri sürdüğü hususların doğruluğu kanıtlandığına göre, bu hususların yargılamanın yenilenmesi davasına konu, yargı kararının verildiği tarihte, yargılama heyetinin bilmediği delil veya olay diye tanımlayabileceğimiz yeni delil veya yeni olay olup olmadığına bakılmalı, bu soruya bulunacak cevap olumlu olduğu takdirde, hükümlünün beraatini veya daha hafif bir cezayı içeren yasa hükmünün uygulanmasını gerektirip gerektirmediğini saptamak gerekecektir.", 27.05.1985 tarihli ve 72-306 sayılı kararında ise; "Öğreti ve uygulamada kabul olunduğu üzere 'yeni vakıa ve delil', evvelce yargıya sunulmamış olan onun bilgisi dışında kalmış olan delildir." sonucuna ulaşılmıştır.
Öğretide de; "Yeni vakıa, yahut yeni delil mahkemece bilinmeyen yani mahkemenin hüküm verdiği esnada vakıf olmadığı vakıa yahut delil demektir. Yenilik, vakıa veya delilin vukuu zamanına, yani kronolojik bir esasa göre değil, mahkemece bilinmiş olup olmadığına göre tâyin edilir." (Baha Kantar, Ceza Muhakemeleri Usulü Üçüncü Kitap Kanun Yolları, Ankara, 1953, s. 411), "Muhakemenin yenilenmesi için sebep olarak gösterilen vakıa veya delillerin 'yeni' olması şarttır. Hükümlünün bildiği veya bilmesi lâzım geldiği bir vakıa veya delil, mahkemece malûm değil ise, yenilenme sebebi olabilir." (Faruk Erem, Muhakemenin Yenilenmesi Hakkında Genel Bilgiler, AÜHFD, S. 1-4, C.19, Ankara, 1962, s. 25), "Muhakemenin iadesi sebebi olabilmesi için dermeyan edilen vakıaların veya delillerin yeni olması gerekir. Yeni demek, hüküm tesis olunduğu zaman mahkemece bilinmeyen ve failin kusurluluğunu tesbitte tesir icra edebilen ve ilk hüküm tesisinde hiç nazara alınmamış bulunan hususlardır. Bir vakıa veya delil hüküm tesisi zamanında fail tarafından bilinse, fakat mahkemeye ikâme edilmemiş olsa ve bu sebeple de hükümde değerlendirilmemiş veya hükme tesir etmemiş olsa, bu iadei muhakeme sebebi olabilecektir; zira, bahis konusu olan yenilik fail bakımından değil mahkeme bakımından aranmalıdır." (Ayhan Önder, Ceza Muhakemesi Usulü Hukukunda Yeni Vakalar ve Yeni Deliller Sebebiyle Muhakemenin İadesi, İÜHFM, C. 31, No: 1-4, İstanbul 1966, s. 63), "Hükmü veren mahkemede bildirilmemiş veya bildirilememiş ve bu sebeple hükümde nazara alınmamış olan her türlü vakıa ve deliller, mahkûm tarafından bilinip bilinmemelerinin bir ehemmiyeti olmaksızın yeni sayılırlar. Yani yenilik taraf bakımından değil, mahkeme bakımındandır. Delil ve vakıaların evvelki duruşmada dermeyan edilmemiş ve neticede mahkemenin malûmatı dışında kalmış olmaları yeni kabul edilmeleri için yeterlidir. Evvelki duruşmada dermeyan edilmiş fakat mahkemece inandırıcı görülmeyerek nazara alınmamış delil ve vakıalar 'yeni' sayılmazlar." (Eralp Özgen, Ceza Muhakemesinin Yenilenmesi, Ankara, 1968, s. 95), "Yargılaşan kararın verildiği tarihte hakimin bilmediği delil veya olay diye tarif edebileceğimiz yeni delil veya olayın yenileme sebebi olabilmesi için yalnız başına veya eskilerle birlikte nazara alındığında hükümlünün beraatini veya daha hafif bir cezayı havi kanun hükmünün, yani sonuç cezanın tayininde kullanılması takdire bırakılmayıp, kanun gereği olan normların uygulanması ile mahkum olmasını gerektirecek nitelikte olması gerekir." (Nurullah Kunter-Feridun Yenisey-Ayşe Nuhoğlu, Muhakeme Hukuku Dalı Olarak Ceza Muhakemesi, 18. Bası, İstanbul, 2010, s. 1493), "Şüphesiz muhakemenin iadesi için ileri sürülen delil veya vakıanın yeni olması gerekir. Buradaki 'yenilik'ten kasıt, daha önce bilinmeyen, bildirilmemiş veya sonradan ortaya çıkan delil veya olay olabileceği gibi, bir tarafça bilinmekle birlikte mahkemece bilinmeyen veya mahkemeye ismen bildirilmekle birlikte incelenmemiş, üzerinde delil veya olay muhakemesi yapılmamış, kısaca hiç dikkate alınıp değerlendirilmemiş hususlar da olabilir. Çünkü buradaki 'yenilik', taraf bakımından değil, mahkeme bakımındandır. Dermeyan edilmeyip, sadece kendisinden bahsedilerek hiçbir şekilde dikkate alınmayan ve inceleme dışı tutulan delil ve olay arasında fark bulunmamaktadır. Bunlar da kendileri dikkate alınmadan yapılan yargılama açısından 'yenilik' vasıflarını yitirmeyip sürdürürler." (Yener Ünver-Hakan Hakeri, Ceza Muhakemesi Hukuku, C. 2, 8. Baskı, Ankara, 2013, s. 494), "Yeni delil, mahkemeye sunulmamış, sunulsa bile mahkemece irdelenmemiş, dikkate alınmamış delildir. Bununla birlikte delil irdelenmiş ancak hükme esas alınmamış ise yeni değildir. Yeni delil aslında önceki hükmün yanlış olduğunu gösteren delildir. Buna göre fiil hakkında mahkemenin verdiği karar hukuksal dayanağını kaybediyor veya eski ispat olgusunda şüphe doğuruyorsa, bunu ortaya koyan vakıa ve/veya delil, yeni vakıa ve delildir." (Veli Özer Özbek-... Nihat Kanbur-Koray Doğan-Pınar Bacaksız-İlker Tepe, Ceza Muhakemesi Hukuku, 4. Baskı, Ankara, 2012, s. 806), "Hükmü veren mahkemeye bildirilmediği için hüküm kurulurken dikkate alınmamış her türlü olgu ve deliller yeni sayılır. Daha önceden mahkemeye bildirilen, ancak mahkemece inandırıcı bulunmadığı için dikkate alınmayan delil veya olgular yeni sayılmaz." (Nur Centel-Hamide Zafer, Ceza Muhakemesi Hukuku, 10. Bası, İstanbul, 2013, s. 793), "Muhakemenin yenilenmesi nedeninin oluşması için olay ve delilin yeni olması gerekmektedir. Kanun koyucu burada yeni kelimesini, oluş tarihinden itibaren çok zaman geçmemiş anlamında değil, daha önce söylenmemiş, görülmemiş, gösterilmemiş, düşünülmemiş anlamında kullanmıştır. Bu nedenle delilin yeni sayılması için ceza muhakemesi sırasında mahkemece varlığının bilinmemesi veya bilindiği halde olay yada delile ulaşılmaması gerekir." (Ahu Karakurt, Ceza Muhakemesi Hukukunda Muhakemenin Yenilenmesi, Ankara, 2009, s. 111), "Mahkemece yargılama sırasında bilinmeyen, bilindiği halde ulaşılamayan ve bu nedenle de kısmen veya tamamen hükmün kurulmasında dikkate alınmamış olan delil yeni delildir." (İlhan Akbulut, Ceza Muhakemesi Usulü Hukukunda Muhakemenin İadesi, İstanbul Barosu Dergisi, Cilt 78, 2004/4, s. 1559), "Yeni olaylar veya yeni deliller ortaya konulup da bunların yalnız başına veya önceden sunulan delillerle birlikte göz önüne alındıklarında sanığın beraatini veya daha hafif bir cezayı içeren kanun hükmünün uygulanması ile mahkum edilmesini gerektirecek nitelikte olması yargılamanın lehe yenilenme nedenidir." (Sevi Bakım, Ceza Muhakemesi Hukukunda Yargılamanın Yenilenmesi, Marmara Üniversitesi Hukuk Fakültesi Hukuk Araştırmaları Dergisi, Özel Sayı, Prof. Dr. Nur Centel'e Armağan, İstanbul, 2013, s. 933) şeklinde görüşlere yer verilmiştir.
Diğer taraftan yargılamanın yenilenmesi talebinde bulunulması üzerine uygulanacak usul işlemleri diğer olağanüstü kanun yollarına göre daha ayrıntılı bir şekilde CMK'nın 318-323. maddelerinde düzenlenmiştir.
Yargılamanın yenilenmesi istemi hükmü veren mahkemeye yapılır. Bu mahkeme istemin kabule değer olup olmadığına duruşma yapmaksızın karar verir. Kanun'da belirlenen şekilde yapılmadığının veya yargılamanın yenilenmesini gerektirecek yasal hiçbir neden gösterilmediğinin veya bunu doğrulayacak delillerin açıklanmadığının tespiti hâlinde bu istem kabule değer görülmeyerek reddedilecek, aksi hâlde istemin kabule değer olduğuna karar verilip yargılamanın yenilenmesi istemi, bir diyecekleri varsa yedi gün içinde bildirmeleri için Cumhuriyet savcısı ve ilgili tarafa tebliğ edilecektir. Tebliğ aşamasından sonra soruşturmaya ilişkin hükümler çerçevesinde delillerin toplanması ve bunların esassız olup olmadıklarının değerlendirilmesi yani bu kanun yolunun ikinci aşamasına geçilecektir. Bu aşamada tanık, bilirkişi dinlenebilir, arama ve elkoyma işlemi, keşif yapılabilir. Sunulan delillerin inandırıcılığını değerlendirmek için mahkeme kendiliğinden uygun gördüğü her türlü delili toplamaya yetkilidir ve bu hususta da soruşturmaya ilişkin hükümler uygulanacaktır. Delillerin toplanması bittikten sonra Cumhuriyet savcısı ve hakkında hüküm kurulmuş olan kişiden yedi günlük süre içinde görüş ve düşüncelerini bildirmeleri istenir. Delil toplama işlemi tamamlanıp ilgililere diyecekleri sorulduktan sonra mahkeme bu delilleri dosya kapsamındaki diğer delillerle değerlendirip esas ilişkin bir karar verecektir. Yargılamanın yenilenmesi isteminde ileri sürülen iddialar, yeterli derecede doğrulanmaz veya 311. maddenin birinci fıkrasının (a) ve (b) bentleri ile 314. maddesinin birinci fıkrasının (a) bendinde yazılı hâllerde işin durumuna göre bunların önce verilmiş olan hükme hiçbir etkisi olmadığı anlaşılırsa, yargılamanın yenilenmesi istemi esassız olması nedeniyle duruşma yapılmaksızın reddedilecek aksi hâlde mahkeme, yargılamanın yenilenmesine ve duruşmanın açılmasına karar verilecektir. İstisnai hâllerde ise inceleme duruşmasız olarak yapılacaktır (CMK m. 322/1-2).
Öte yandan, yargılamanın yenilenmesi kararı bir hüküm değildir. Yargılamanın yenilenmesi kararına rağmen hatalı olduğu iddia edilen ilk hüküm hukuki varlığını devam ettirmektedir. Kaldı ki CMK'nın; "Yeniden yapılacak duruşma sonucunda mahkeme, önceki hükmü onaylar veya hükmün iptali ile dava hakkında yeniden hüküm verir." şeklinde düzenlenen 323/1. maddesinden de bu durum açıkça anlaşılmaktadır.
CMK'da yargılamanın yenilenmesi durumunda yapılacak duruşmanın usulüne ilişkin bir düzenleme bulunmamaktadır. Ancak bu duruşma önceki duruşmanın devamı niteliğinde değildir. Bu nedenle de duruşmaya ilişkin kanun hükümlerinin tümünün uygulanması gerekmektedir. Bu durum CMK'nın 323. maddesine ilişkin gerekçesinde; "...Yeni duruşma ilkinden ayrı ve bağımsızdır. Mahkeme, gerek eski delillerin takdirinde gerek yeniden delil toplamada ve bunları birlikte değerlendirmede önceki hükümle bağlı değildir. Bu aşamada duruşmaya ilişkin tüm hükümler uygulanmak suretiyle gerçekleştirilir." şeklinde açıklanmıştır. Öte yandan yargılamanın yenilenmesi de olağanüstü bir kanun yolu olduğundan kesin hüküm otoritesinin korunması açısından iade sebebi olarak ileri sürülen hususla bağlı olarak yeniden duruşma yapılması (Nur Centel-Hamide Zafer, Ceza Muhakemesi Hukuku, 15. Baskı, İstanbul, 2018, s. 913), diğer bir ifade ile yenileme yargılamasının önceki karardaki hukuka aykırılığın ortadan kaldırılması amacıyla sınırlı olması (Erdener Yurtcan, Ceza Yargılaması Hukuku, 12. Baskı, Beta, İstanbul, 2007, s. 577) gerekmektedir.
B. Ön Soruna İlişkin Hukuki Nitelendirme
Sanığın, 6136 sayılı Kanun'a aykırılık ve mağdur ... ile inceleme dışı mağdur ...'a yönelik kasten yaralama suçlarından mahkûmiyetine ilişkin Sakarya 1. Ağır Ceza Mahkemesince verilen 31.03.2011 tarihli ve 78-68 sayılı hükümlerin, sanık müdafii tarafından temyiz edilmesi üzerine dosyayı inceleyen Yargıtay 8. Ceza Dairesince 29.11.2012 tarih ve 14052-36569 sayı ile; 6136 sayılı Kanun'a aykırılık ve mağdur ...'ya yönelik kasten yaralama suçları bakımından onanmasına, inceleme dışı mağdur ...'a yönelik kasten yaralama suçu bakımından ise hesap hatası nedeniyle düzeltilerek onanmasına karar verildiği, hükümlerin bu şekilde kesinleşmesinden sonra, sanık müdafiinin yargılamanın yenilenmesine ilişkin 27.02.2013 tarihli talebinin Sakarya 1. Ağır Ceza Mahkemesince 26.03.2013 tarih ve 78-68 sayı ile reddedilmesi üzerine bu ek karara hükümlü müdafii tarafından yapılan itirazı inceleyen Sakarya 2. Ağır Ceza Mahkemesince 02.04.2013 tarih ve 375 değişik iş sayı ile itirazın reddine karar verildiği, bu karara yönelik olarak Adalet Bakanlığınca 20.06.2013 tarih ve 39880 sayı ile kanun yararına bozma isteminde bulunulması üzerine Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığınca 03.07.2013 tarih ve 232586 sayı ile anılan kararın mağdur ... ile inceleme dışı mağdur ...'a yönelik kasten yaralama suçları bakımından kanun yararına bozulmasının istenmesi üzerine, dosyayı inceleyen Yargıtay 8. Ceza Dairesince 26.12.2013 tarih ve 17835-30100 sayı ile; "21.01.2013 tarihli fizik inceleme ve kriminalistik bilim uzmanı raporu ile dosyadaki bilgi ve belgelere göre, yargılamanın yenilenmesi talebi ile sunulan delillerin dosyada mevcut delillerle karşılaştırılarak CD'ler arasında atış anına ilişkin saniye veya salise farkı bulunup bulunmadığı, kullanılan tabancaların marka ve özellikleri ile ateş edenler kesin olarak belirlenerek, tüm deliller birlikte değerlendirilip sonucuna göre karar verilmesi gerekirken, yazılı şekilde red kararı verilmesi," isabetsizliğinden bozulmasına ve müteakip işlemlerin mahkemesince yerine getirilmesine karar verildiği, sanık müdafiinin 24.03.2014 tarihli yargılamanın yenilenmesi ve infazın durdurulması talebi üzerine Sakarya 1. Ağır Ceza Mahkemesince 07.04.2014 tarih ve 78-68 sayı ile talebin kabulü ile mağdur ... ile inceleme dışı mağdur ...'a yönelik kasten yaralama suçlarından kurulan mahkûmiyet hükümlerinin infazlarının durdurulmasına, evrakın yeni bir esasa kaydına karar verildiği, bu karar doğrultusunda dosyanın anılan Mahkemenin 2014/150 esasına kaydedildiği, sanık müdafiinin 18.09.2015 tarihli dilekçesi ile 6136 sayılı Kanun'a aykırılık suçuna ilişkin yargılamanın yenilenmesi ile infazının durdurulması talebinin Sakarya 1. Ağır Ceza Mahkemesince 01.10.2015 tarih ve 78-68 sayı ile kabulüne evrakın yeni bir esasa kaydına karar verilmesi üzerine bu karar doğrultusunda 6136 sayılı Kanun'a aykırılık suçu bakımından dosyanın 2015/343 esas sırasına kaydedildiği, ardından anılan Mahkemenin 23.10.2015 tarihli ve 343-232 sayılı kararı ile de bu davanın, aralarında hukuki ve fiili bağlantı olduğu gerekçesi ile aynı Mahkemenin 2014/150 esas sayılı davası ile birleştirilmesine karar verildiği, Sakarya 1. Ağır Ceza Mahkemesince yeniden yapılan yargılama sonucunda 08.11.2016 tarih ve 150-447 sayı ile; sanık hakkında, inceleme dışı mağdur ...'a yönelik kasten yaralama suçundan kurulup Özel Dairece düzeltilerek onanmak suretiyle kesinleşen Sakarya 1. Ağır Ceza Mahkemesinin 31.03.2011 tarihli ve 78-68 sayılı mahkûmiyet hükmünün CMK'nın 323. maddesinin birinci fıkrası uyarınca iptali ile hükümlünün bu suçtan aynı Kanun'un 223/2-b maddesi uyarınca beraatine; 6136 sayılı Kanun'a aykırılık ve mağdur ...'ya yönelik kasten yaralama suçlarından kurulup Özel Dairece onanmak suretiyle kesinleşen Sakarya 1. Ağır Ceza Mahkemesinin 31.03.2011 tarihli ve 78-68 sayılı mahkûmiyet hükümlerinin ise iptalini gerektirecek bir neden bulunmadığından CMK'nın 323. maddesinin birinci fıkrası uyarınca onaylanmalarına karar verildiği, onaylama kararlarının sanık müdafii tarafından temyiz edilmeleri üzerine Yargıtay 8. Ceza Dairesince 15.01.2019 tarih ve 10620-563 sayı ile onanmalarına karar verildiği anlaşılan dosyada;
Kamu düzeninin sağlanması ve bu bağlamda kesin hüküm otoritesinin korunması amacıyla hükümlü lehine yargılamanın yenilenmesi nedenlerinin CMK'nın 311. maddesinde sınırlı biçimde sayıldığı, bunların dışındaki nedenlerle hükümlü lehine yargılamanın yenilenmesi yoluna başvurulmasının mümkün olmadığı cihetle; 21.01.2013 tarihli bilirkişi raporunda Mahkemenin 31.03.2011 tarihli kararında yer alan kabulden farklı olarak sadece inceleme dışı mağdur ...'un olay sırasında sanık ... tarafından ateşli silahla yaralanmadığının tespit edildiği, bu anlamda yeni delil niteliğinde olan bu rapora istinaden sanığın sadece inceleme dışı mağdur ...'a yönelik eylemi bakımından yargılamanın yenilenmesi talebinin kabul edilmesi ve yeniden yapılacak duruşmanın yenileme sebebi olarak gösterilen hususla bağlı ve önceki karardaki hukuka aykırılığın ortadan kaldırılması amacıyla sınırlı olarak yapılması gerektiği gözetilmeden, geçerli bir yargılamanın yenilenmesi sebebi ileri sürülmeyen, 6136 sayılı Kanun'a aykırılık suçu bakımından Yerel Mahkemece 01.10.2015 tarih ve 78-68 sayı ile; sanığın mağdur ...'ya yönelik kasten yaralama suçu bakımından ise Özel Dairenin 26.12.2013 tarihli ve 17835-30100 sayılı kanun yararına bozma kararı sonrasında Yerel Mahkemece 07.04.2014 tarih ve 78-68 sayı ile yargılamanın yenilenmesine karar verilmiş ise de; yeniden yapılan yargılama sonucunda bu suçlara ilişkin kurulan ilk mahkûmiyet hükümlerinde bir hukuka aykırılık bulunmadığını değerlendiren Yerel Mahkemece verilen onaylama kararlarının sonuç itibarıyla isabetli olduğu değerlendirilmekle, yargılamanın yenilenmesi nedeni dışında kalan ve ilk yargılama sırasında tartışılıp karara bağlanan hususlara yönelik itirazın bu aşamada Ceza Genel Kurulunca incelenmesinin mümkün olmadığı, kaldı ki hukuka aykırı olduğu düşünülüyor ise Özel Dairece verilen 29.11.2012 tarihli karara karşı sanık lehine her zaman olağanüstü itiraz yoluna başvurulabileceği kabulü edilmelidir.
Bu itibarla, Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı itirazının reddine karar verilmelidir.
Ulaşılan sonuç karşısında asıl uyuşmazlık konuları değerlendirilmemiştir.
VI. KARAR
Açıklanan nedenlerle;
1- Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı itirazının REDDİNE,
2- Dosyanın, mahalline gönderilmek üzere Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığına TEVDİİNE, 29.11.2023 tarihinde yapılan müzakerede oy birliğiyle karar verildi.