"İçtihat Metni"
Kararı Veren
Yargıtay Dairesi : 9. Ceza Dairesi
Mahkemesi :Sulh Ceza
Sayısı : 73-166
Muhafaza görevini kötüye kullanma suçundan sanık ...'nun TCK'nın 289/4, 62 ve 50/1-a maddeleri uyarınca 500 TL adli para cezası ile cezalandırılmasına ilişkin Cizre (Kapatılan) Sulh Ceza Mahkemesince verilen 21.03.2013 tarihli ve 306-112 sayılı hükmün, sanık tarafından temyiz edilmesi üzerine dosyayı inceleyen Yargıtay 9. Ceza Dairesince 31.12.2013 tarih ve 14963-17450 sayı ile;
"10.10.2011 tarihinde yedimin olarak sanığa teslim edilen ve Cizre 1. Asliye Ceza Mahkemesinin 2011/803 - 2012/354 Esas - Karar sayılı dosyasından 13.03.2012 tarihinde müsaderesine karar verilen lastikleri bir başkasına teslim ettiğini ve kendisinde bulunmadığını beyan eden sağın eyleminin TCK'nın 289/1. maddesine uyduğu gözetilmeden suç vasfında yanılgıya düşülerek TCK'nın 289/4. maddesi ile uygulama yapılması" isabetsizliğinden, ceza miktarı itibarıyla kazanılmış hakkın saklı tutulması suretiyle bozulmasına karar verilmiştir.
Cizre (Kapatılan) Sulh Ceza Mahkemesi ise 03.06.2014 tarih ve 73-166 sayı ile önceki hükümde direnilmesine karar vermiştir.
Direnme kararına konu bu hükmün de sanık tarafından temyiz edilmesi üzerine, Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığının 05.05.2017 tarih ve 305507 sayılı “bozma” istekli tebliğnamesiyle dosya, 6763 sayılı Kanun'un 36. maddesiyle değişik CMK'nun 307. maddesi uyarınca kararına direnilen daireye gönderilmiş, aynı madde uyarınca inceleme yapan Yargıtay 9. Ceza Dairesince 25.12.2018 tarih ve 51-51 sayı ile, direnme kararının yerinde görülmemesi üzerine Yargıtay Birinci Başkanlığına gönderilen dosya, Ceza Genel Kurulunca değerlendirilmiş ve açıklanan gerekçelerle karara bağlanmıştır.
TÜRK MİLLETİ ADINA
CEZA GENEL KURULU KARARI
Özel Daire ile Yerel Mahkeme arasında oluşan ve Ceza Genel Kurulunca çözümlenmesi gereken uyuşmazlık; sanığın eyleminin TCK'nın 289. maddesinin birinci fıkrası kapsamında mı, yoksa aynı maddenin dördüncü fıkrası kapsamında mı kaldığının belirlenmesine ilişkin ise de; Yargıtay İç Yönetmeliğinin 27. maddesi uyarınca öncelikle, aleyhe olan bozma kararına karşı sanığın beyanı alınmadan direnme kararı verilip verilemeyeceğinin değerlendirilmesi gerekmektedir.
İncelenen dosya kapsamından;
Yerel Mahkemece bozmadan sonra yapılan yargılamada, sanığa Yargıtay bozma ilamı ile duruşma gün ve saatini bildirir davetiyenin tebliğe çıkarıldığı, davetiye tebliğine rağmen sanığın duruşmaya gelmemesi üzerine, yokluğunda yargılamaya devam edilerek sanıktan aleyhe bozmaya karşı diyecekleri sorulmadan önceki hükümde direnilmesine karar verildiği anlaşılmaktadır.
1412 sayılı CMUK'un 5320 sayılı Kanun'un 8. maddesi uyarınca karar tarihi itibarıyla uygulanması gereken 326/2. maddesine göre, hükmün aleyhe bozulması hâlinde davaya yeniden bakacak mahkemece, sanıktan bozmaya karşı diyeceğinin sorulması zorunlu olup müdafinin dinlenilmesi ile de yetinilemez. Aynı kurala 5271 sayılı CMK'nın 307/2. maddesinde de yer verilmiş olup anılan bu kanun hükümleri uyarınca sanığa, bozmada belirtilen ve aleyhinde sonuç doğurabilecek olan hususlarda beyanda bulunma, kendisini savunma ve bu konudaki delillerini sunma imkânı tanınmalıdır. Bu düzenleme, savunma hakkının sınırlanamayacağı ilkesine dayandığından, uyulmasında zorunluluk bulunan emredici kurallardandır.
Bu itibarla, Yerel Mahkemenin direnme kararına konu hükmünün, aleyhe olan bozmaya karşı sanığın beyanı alınmadan yargılamaya devam edilerek hüküm kurulması isabetsizliğinden sair yönleri incelenmeksizin bozulmasına karar verilmelidir.
SONUÇ:
Açıklanan nedenlerle;
1- Cizre (Kapatılan) Sulh Ceza Mahkemesinin 03.06.2014 tarihli ve 73-166 sayılı direnme kararına konu hükmünün, aleyhe olan bozmaya karşı sanığın beyanı alınmadan yargılamaya devam edilerek hüküm kurulması isabetsizliğinden sair yönleri incelenmeksizin BOZULMASINA,
2- Dosyanın, mahalline iadesi için Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığına TEVDİ EDİLMESİNE, 12.02.2019 tarihinde yapılan müzakerede oy birliğiyle karar verildi.