Logo

Ceza Genel Kurulu2019/283 E. 2019/539 K.

Yapay Zeka Özeti

Uyuşmazlık: Sanığın kiraladığı aracı geri vermeyerek işlediği suçun güveni kötüye kullanma mı yoksa dolandırıcılık mı olduğunun tespiti.

Gerekçe ve Sonuç: Yerel mahkeme, Yargıtay 15. Ceza Dairesinin bozma kararına karşı direnme kararında, direnme gerekçelerini açıklamayıp ilk hükümdeki gerekçeleri tekrarlayarak usul ve yasaya aykırı davrandığı için direnme kararı bozulmuştur.

Karar Metni

"İçtihat Metni"

Kararı Veren

Yargıtay Dairesi : 15. Ceza Dairesi

Mahkemesi :Asliye Ceza

Sayısı : 604-245

Sanık ... hakkında güveni kötüye kullanma suçundan açılan kamu davasında yapılan yargılama sırasında, Bakırköy 7. Sulh Ceza Mahkemesince 30.07.2009 tarih ve 612-666 sayı ile, sanığın eyleminin hırsızlık suçunu oluşturabileceği gerekçesiyle verilen görevsizlik kararı üzerine dosyanın gönderildiği Bakırköy 26. Ağır Ceza Mahkemesince 06.05.2010 tarih ve 841-444 sayı ile, sanığın eyleminin güveni kötüye kullanma suçunu oluşturduğu kabul edilerek TCK'nın 155/1, 62 ve 52/2. maddeleri uyarınca 3.000 TL ve 80 TL adli para cezası ile cezalandırılmasına ilişkin hükmün, sanık tarafından temyiz edilmesi üzerine dosyayı inceleyen Yargıtay 15. Ceza Dairesince 13.11.2014 tarih ve 2684-18784 sayı ile;

“...Sanığın, müştekinin sahibi olduğu Gül Turizm Seyahat Oto Kiralama isimli şirketten 34 .. ... plakalı aracı 21.06.2008 tarihinde kiraladığı, kiralama sırasında sanığın, kendisini ... olarak tanıttığı ve ele geçirilemeyen ... adına düzenlenmiş sürücü belgesinin fotokopisini ibraz ettiği, kiralanan aracın sözleşmedeki süre dolduğu hâlde iade edilmemesi üzerine müştekinin durumu emniyet müdürlüğüne bildirdiği, araçta bulunan GPRS sistemi sayesinde aracın yerinin tespit edilerek bulunduğu şeklinde gerçekleşen somut olayda; sanığın eyleminin 5237 sayılı TCK'nın 157. maddesinde düzenlenen basit dolandırıcılık suçunu oluşturacağı gözetilmeyerek suçun vasfında yanılgıya düşülerek yazılı şekilde güveni kötüye kullanma suçundan hüküm kurulması” isabetsizliğinden bozulmasına karar verilmiştir.

Yerel Mahkeme ise 14.04.2015 tarih ve 604-245 sayı ile; bozmaya direnerek önceki hüküm gibi sanığın mahkûmiyetine karar vermiştir.

Direnme kararına konu bu hükmün de sanık tarafından temyiz edilmesi üzerine, Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığının 23.07.2018 tarihli ve 175137 sayılı “Bozma” istekli tebliğnamesiyle dosyanın gönderildiği Yargıtay 15. Ceza Dairesince 02.05.2019 tarih ve 5977-4663 sayı ile direnme kararının yerinde görülmemesi nedeniyle Yargıtay Birinci Başkanlığına gelen dosya, Ceza Genel Kurulunca değerlendirilmiş ve açıklanan gerekçelerle karara bağlanmıştır.

TÜRK MİLLETİ ADINA

CEZA GENEL KURULU KARARI

Sanık Murat Esetekin hakkında güveni kötüye kullanma suçundan şikâyet yokluğu nedeni ile verilen düşme kararı temyiz edilmeksizin kesinleşmiş olup direnmenin kapsamına göre inceleme, sanık ... hakkında güveni kötüye kullanma suçundan verilen mahkûmiyet hükmü ile sınırlı olarak yapılmıştır.

Özel Daire ile Yerel Mahkeme arasında oluşan ve Ceza Genel Kurulunca çözümlenmesi gereken uyuşmazlık; sanığın eyleminin güveni kötüye kullanma suçunu mu yoksa dolandırıcılık suçunu mu oluşturduğunun belirlenmesine ilişkin ise de Yargıtay İç Yönetmeliği'nin 27. maddesi uyarınca öncelikle, direnme kararının yasal ve yeterli gerekçe içerip içermediği hususunun değerlendirilmesi gerekmektedir.

İncelenen dosya kapsamından;

Yerel Mahkemece bozmadan sonra yapılan yargılama sonucunda, direnme nedenleri gösterilmeden ve bozmaya niçin uyulmadığı açıklanmadan, ilk hükümlerdeki gerekçenin tekrarlanması suretiyle direnme kararı verildiği anlaşılmaktadır.

Anayasamızın 141 ve 5271 sayılı CMK’nın 34. maddeleri uyarınca mahkeme kararlarının gerekçeli olması zorunludur. Yasal, yeterli ve geçerli bir gerekçeye dayanılmadan karar verilmesi, kanun koyucunun amacına uygun düşmeyeceği gibi uygulamada da keyfiliğe yol açacağında kuşku yoktur. Nitekim Ceza Genel Kurulunun yerleşmiş uygulamalarına göre de, bir karar bozulmakla tamamen ortadan kalkacağından, yerel mahkeme tarafından CMK’nın 34, 230 ve 232. maddeleri uyarınca yeniden usulüne uygun olarak hüküm kurulması, bunun yanında direnmeye ilişkin gerekçenin de gösterilmesi gerekmektedir.

Bu açıklamalar ışığında önsoruna ilişkin olarak yapılan değerlendirmede;

Yerel Mahkemece, sanık hakkındaki ilk hükümde direnilirken, bu ilkeler doğrultusunda işlem yapılmamış olup direnme nedenleri gösterilmeden ve bozmaya niçin uyulmadığı açıklanmadan ilk hükümdeki gerekçenin tekrarlanması suretiyle hüküm kurulması isabetli değildir.

Bu itibarla, diğer yönleri incelenmeyen direnme kararına konu hükmün belirtilen nedenle bozulmasına karar verilmelidir.

SONUÇ:

Açıklanan nedenlerle;

1- Bakırköy 26. Asliye Ceza Mahkemesinin 14.04.2015 tarihli ve 604-245 sayılı direnme kararına konu hükmünün, usul ve kanuna uygun direnme gerekçesi gösterilmeden karar verilmesi isabetsizliğinden diğer yönleri incelenmeksizin BOZULMASINA,

2- Dosyanın, mahalline gönderilmek üzere Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığına TEVDİ EDİLMESİNE, 17.09.2019 tarihinde yapılan müzakerede oy birliğiyle karar verildi.