"İçtihat Metni"
DİRENME
KARARI VEREN
YARGITAY DAİRESİ : 7. Ceza Dairesi
MAHKEMESİ :Asliye Ceza
SAYISI : 98-274
I. HUKUKÎ SÜREÇ
Sanığın, firar suçundan 1632 sayılı Askeri Ceza Kanunu'nun 66/1-b, 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu'nun 62, 50, 52 ve 52/4 maddeleri uyarınca hapisten çevrilen 6.000 TL adli para cezası ile cezalandırılmasına ve taksitlendirmeye ilişkin Deniz Kuvvetleri Komutanlığı Donanma Komutanlığı (Kapatılan) Askeri Mahkemesince (Gölcük/Kocaeli) verilen 23.06.2016 tarihli ve 415-351 sayılı hükmün, sanık tarafından temyiz edilmesi üzerine, dosyayı inceleyen (Kapatılan) Askeri Yargıtay 3. Dairesince 06.12.2016 tarih ve 542-577 sayı ile; "Askeri Mahkemece, sanığın, 24.10.2014 tarihinde 4 gün izin 4 gün de yol süresi toplam 8 günlük ka-nuni izne gönderildiği, bu izninden 31.10.2014 tarihinde dönerek birliğine katılması gerekirken katılmadığı, 12.12.2014 tarihinde sivilde işlemiş olduğu bir suçtan dolayı yakalandığı, yapılan adli gözlem neticesinde 11.12.2014 tarihinden geçerli olmak üzere askerliğe elverişsiz olduğunun tespit edildiği, böylece 31.10.2014-11.12.2014 tarihleri arasında izin tecavüzü suçunu kabul edilerek, mahkûmiyetine karar verilmiş ise de;
Dosyada mevcut izin belgesi incelendiğinde (Dz.5), izne ayrılış saatinin matbu şekilde '14.00' olarak belirtilmiş olduğu, ayrılış saati dosya içeriği itibariyle belli olmadığından izin başlangıcının 24.10.2014 günü saat 24.00 olarak kabulü gerektiği, bu izninden 1.11.2014 tarihinde saat 24.00'e kadar dönerek Birliğine katılması gerekirken katılmadığı, bu durumda suçun başlangıç tarihinin 2.11.2014 olması gerektiği göz önüne alındığında, Askeri Mahkemece 31.10.2014 olarak belirlenmesinin isabetli olmadığı görülmektedir.
Ayrıca atılı suçun 2.11.2014-11.12.2014 tarihleri arasında temadi ettiği, izin başlangıcının izin belgesinde matbu olarak belirtilen tarih ve saat esas alınmak suretiyle, 24.10.2014 günü saat 14.00 olarak kabul edilmesi durumunda dahi, sanığın, atılı suça konu eylemini, 6 haftalık süre içerisinde kendiliğinden sona erdirmiş olması göz önüne alındığında, hakkında uygulanması gereken ASCK'nın 73'üncü maddesinin uygulanmamış olması da hukuka aykırı bulunduğundan, mahkûmiyet hükmünün suç tarihinin hatalı tespiti ve uygulama yönlerinden bozulmasına karar verilmiştir." isabetsizliğinden bozulmasına karar verilmiştir.
Kandıra Asliye Ceza Mahkemesinin 09.11.2017 tarihli ve 585-1140 sayılı yetkisizlik kararı ile dosyanın gönderildiği Trabzon 3. Asliye Ceza Mahkemesi ise 24.05.2018 tarih ve 98-274 sayı ile; "Askeri Yargıtay 3. Dairesinin bozma hükmünün, suç tarihine ilişkin kısmı usul ve yasaya uygun bulunmuş, sanık hakkında Askeri Ceza Kanunu'nun 73. maddesinin uygulanması gerektiğine ilişkin kısmı usul ve yasaya aykırı bulunduğundan bozma hükmünün bu kısmı hakkında direnme hükmü kurulmuştur.
Sanık savunmalarında; askerlik görevini yaptığı sırada izne çıktığını, ailevi sorunları olduğunu, ayrıca kesinleşmiş cezaları olduğunu, bu nedenle izin bitiminde birliğine dönmediğini, daha sonra Aralık ayında uyuşturucu nedeniyle yakalandığını ve cezaevine konulduğunu, suç kastının olmadığını beyan etmiştir.
Toplanan delillere ve tüm dosya kapsamına göre; sanığın Piyade er rütbesiyle, Kandıra 2. Motorlu Piyade Tabur Komutanlığı Muhabere Hizmet Destek Bölük Komutanlığında askerlik görevini yerine getirdiği, 24.10.2014 tarihinde 8 günlük izne gönderildiği, sanığın izin bitimi sonrasında 31.10.2014 tarihinde dönerek birliğine katılması gerekirken katılmadığı, 12.12.2014 günü işlediği iddia edilen uyuşturucu madde bulundurmak suçu nedeniyle Trabzon Emniyet Müdürlüğü polis ekiplerince yakalandığı, kesinleşmiş cezaları nedeniyle 13.12.2014 tarihinde Trabzon E Tipi Kapalı Ceza İnfaz Kurumuna hükümlü olarak kapatıldığı anlaşılmıştır.
Askeri Yargıtay kararında da belirtildiği üzere; dosyada bulunan izin kâğıdında, sanığın izne ayrılış saatinin matbu olarak 14.00 olarak yazıldığı, buna göre izne ayrılış saatinin tam olarak belli olmadığı, sanık lehine değerlendirme yapılarak izne ayrılışının 24.10.2014 günü saat 24.00 olarak kabul edilmesinin gerektiği, sanığın 8 günlük izinden 02.11.2014 günü saat 24.00'a kadar dönmesinin gerektiği, bu tarih ve saate kadar dönmeyen sanığın 02.11.2014 tarihi itibarıyla firari duruma düştüğü, sanığın firar hâlinin 12.12.2014 tarihinde başka suç nedeniyle yakalanmasıyla son bulduğu, sanığın üzerine atılı yakalanmakla son bulan firar suçunun 02.11.2014 ile 12.12.2014 tarihleri arasında işlediği sonuç ve kanaatine varılmıştır.
Askeri Yargıtay bozma ilamında; sanığın firar tarihinden sonra, 6 haftalık süre içinde, kendiliğinden gelmesi ile firar durumunun sona erdiği, bu nedenle sanık hakkında Askeri Ceza Kanunu'nun 73. maddesi uyarınca ceza indirimi yapılması gerektiği belirtilmiş ise de bozma hükmünün bu kısmının usul ve yasaya, dosya içeriğine uygun olmadığı anlaşılmış, bozma ilamının bu kısmına uyulmayarak, sanık hakkında Askeri Ceza Kanunu'nun 73. maddesi uygulanmamıştır. Zira;
Askeri Ceza Kanunu'nun 73. maddesi hükmü, kanunda özel olarak düzenlenmiş etkin pişmanlık hükmüdür. Firar suçunu işleyen kişi, firar ettiği tarihten itibaren 6 hafta içinde birliğine dönmesi veya birliğine götürülmek üzere teslim olması hâlinde maddede belirtilen yarı oranında indirim yapılması gereklidir. Sanığın bu indirimden yararlanabilmesi için altı hafta içinde kendiliğinden dönmesi veya teslim olması gereklidir.
Dava konusu somut olay incelendiğinde; dosyada bulunan 12.12.2014 tarihli tutanaktan da anlaşılacağı üzere; sanık firar eylemi nedeniyle pişmanlık duyarak polise teslim olmamıştır. Sanık işlediği iddia edilen uyuşturucu bulundurmak suçu nedeniyle polis tarafından yakalanmış, kimliği tespit edildikten sonra hâlen askerlik görevini yaptığını bildirmiştir. Sanığın başka suç nedeniyle yakalanmasından sonra asker olduğunu söylemesi pişman olarak firardan dönme şeklinde değerlendirilemez. Zira, sanık yakalandıktan ve kimliği tespit edildikten sonra, kesinleşmiş cezasını olup olmadığı, başka suçtan aranıp aranmadığı, askerlikle ilişkisi olup olmadığı hususları kolluk tarafından resen sorgulanacak hususlar olup, bu sorgulamalar yapıldıktan sonra sanığın kesinleşmiş cezaları ve askerlikten firar etmiş olması nedeniyle aranmakta olduğu kolayca ortaya çıkabilecek hususlardır. Sanığın, yakalandıktan sonra bu durumunu beyan etmesi, pişman olup teslim olması olarak değerlendirilemez. Kaldı ki sanık, polis tarafından yakalandıktan sonra askerî kimliğini gösterip hâlen Kandıra ilçesinde askerlik görevini yaptığını söylemiş, ancak firari durumda olduğunu değil izinde olduğunu söylemiştir. Sanığın firari olduğu kolluk tarafından yapılan inceleme ile ortaya çıkmıştır. Bu nedenle sanık hakkında tayin edilen cezada Askeri Ceza Kanunu'nun 73. maddesi uyarınca indirime gidilmemiş, aşağıdaki gibi hüküm tesisi gerekmiştir." gerekçesiyle bozmaya direnerek önceki hüküm gibi sanığın mahkûmiyetine karar vermiştir.
Direnme kararına konu bu hükmün de sanık tarafından temyiz edilmesi üzerine, Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığının 09.09.2021 tarihli ve 66338 sayılı onama istekli tebliğnamesi ile dosya Askerî Yargıtayın kapatılması nedeniyle ilgili Daireye gönderilmiş, inceleme yapan Yargıtay 7. Ceza Dairesince 12.05.2022 tarih ve 22557-9291 sayı ile direnme kararı yerinde görülmeyerek Yargıtay Birinci Başkanlığına gönderilen dosya, Ceza Genel Kurulunca değerlendirilmiş ve açıklanan gerekçelerle karara bağlanmıştır.
II. UYUŞMAZLIK KONUSU
Özel Daire ile Yerel Mahkeme arasında oluşan ve Ceza Genel Kurulunca çözümlenmesi gereken uyuşmazlık; sanık hakkında 1632 sayılı Askeri Ceza Kanunu’nun 73. maddesinin uygulanma koşullarının bulunup bulunmadığının belirlenmesine ilişkindir.
III. OLAY VE OLGULAR
İncelenen dosya kapsamından;
Er izin belgesine göre; Kandıra 2. Motorlu Piyade Tabur Komutanlığı Muhabere Hizmet Destek Bölük Komutanlığında piyade er olarak askerlik görevini yapan sanığın 24.10.2014 tarihinde saat 14.00'te 8 (4+4) gün izne ayrıldığı, iznin bittiği tarihin ise 31.10.2014 olduğu, tebellüğ belgesine göre; sanığın izin kullandıktan sonra izin kâğıdında belirtilen ve tarafına tebliğ edilen tarihte birliğe katılacağını kabul ettiği, sanık yakalandığında ibraz ettiği er izin belgesine göre ise; izne ayrılış saati olan 14.00'ün üzeri çizilip 08.00 yazıldığı,
31.10.2014 tarihli tutanağa göre; aynı gün alınan akşam yoklamasında saat 18.00'de sanığın kanuni izinden dönmediğinin tespit edildiği, 07.11.2014 tarihinde saat 17.30'da düzenlenen tutanağa göre; sanığın izinden dönmeyerek 07.11.2014 tarihinde firar durumuna düştüğü,
Deniz Kuvvetleri Komutanlığı Donanma Komutanlığı (Kapatılan) Askeri Mahkemesince (Gölcük/Kocaeli) 10.12.2014 tarih ve 2206-1048 sayı ile sanık hakkında yakalama emri çıkartıldığı,
12.12.2014 tarihinde saat 22.30'da düzenlenen olay, yakalama, muhafaza altına alma ve savcı görüşme tutanağına göre; aynı gün saat 20.00 sıralarında Trabzon, Merkez, Fatih Mahallesinde bir apartmanın en üst katında telefon ışığıyla ikametlerin kapılarını kontrol eden iki kişi olduğunu, hırsızlık yapabileceklerini ihbar edilmesi üzerine olay yerine gidildiğinde sokak üzerinde rastlanan sanığın Trabzon Asliye Ceza İlamat Masasınca nitelikli hırsızlık ve konut dokunulmazlığını ihlal etme suçlarından yakalaması olduğunun tespit edildiği, sanığın üzerinden esrar maddesi çıktığı, sanık yakalandığında görevlilere askerî kimliğini ibraz ederek hâlen Kocaeli ili Kandıra ilçesinde görevini yaptığı ve senelik izinde olduğunu beyan ettiği, sanığın 12.12.2014 tarihinde gözaltına alındığı,
Sanık hakkında düzenlenen adli sicil kayıtları, mahkeme ilamları ve kesinleşme şerhlerine göre; sanık hakkında Trabzon 3. Asliye Ceza Mahkemesinin 08.07.2014 tarihli ve 193-252 sayılı kararı ile nitelikli hırsızlık ve konut dokunulmazlığını ihlal etme suçlarından verilen 1 yıl 8 ay ve 10 aylık hapis cezalarının 08.09.2014 tarihinde kesinleştiği, Trabzon 2. Asliye Ceza Mahkemesinin 30.09.2014 tarihli 182-325 ve 143-327 sayılı kararları ile nitelikli hırsızlık ve konut dokunulmazlığını ihlal etme suçlarından verilen iki kez 1 yıl 8 ay ve iki kez 10 aylık hapis cezalarının 11.12.2014 tarihinde kesinleştiği,
Trabzon 2. Asliye Ceza Mahkemesinin 05.01.2015 tarihli ve 1 değişik iş sayılı kararı ile sanık hakkında Trabzon 3. Asliye Ceza Mahkemesinin 08.07.2014 tarihli ve 193-252 sayılı kararı ile verilen 1 yıl 8 ay ve 10 aylık hapis cezaları, Trabzon 2. Asliye Ceza Mahkemesinin 30.09.2014 tarihli 182-325 ve 143-327 sayılı kararları ile iki kez 1 yıl 8 ay ve iki kez 10 aylık hapis cezaları toplanarak 3 yıl 54 ay hapis cezası olarak infazına karar verildiği, 12.01.2015 tarihli müddetnameye göre; sanığın 13.12.2014 tarihinde ceza infaz kurumuna alındığı, 28.09.2019 tarihinde şartla tahliye, 22.03.2022 tarihinde ise bihakkın tahliye edileceği,
Genelkurmay Başkanlığı Erzurum Mareşal Çakmak Asker Hastanesince 18.08.2015 tarihinde düzenlenen rapora göre; sanık hakkında disosyal (ileri derecede antisosyal) kişilik bozukluğu tanısı konulduğu, madde kullanımının bağımlılık düzeyinde olmadığı, kötüye kullanım tarzında olduğu, sanığın askerliğe elverişli olmadığı, adli belgelerin eksik olması nedeniyle şahsın askerliğe elverişlilik hâlinin hangi tarihten itibaren ortaya çıktığı konusunda karar verilemediğini, 16.02.2016 tarihli ek rapora göre ise; adli sicil kaydına göre altı adet kesinleşen ayrı hapis cezaları bulunduğu, sanığın suç tarihlerinin (31.10.2014-12.12.2014) 16.07.2008-12.11.2015 tarihleri arasında yürürlükte olan TSK Sağlık Yeteneği Yönetmeliği kapsamında olduğu, anılan Yönetmeliğe göre; öldürme, öldürmeye teşebbüs, yağma suçlarından en az biri ağır hapis veya diğer antisosyal eylemlerinden dolayı mahkemeler tarafından en az 3 hapis cezası alması, bu cezaların kesinleştiğinin belgelerle tespit edilmesi gerektiği, sanığın üç adet hapis cezasının 11.12.2014 tarihinde kesinleşmiş olduğu, dolayısıyla sanığın 11.12.2014 tarihinden itibaren askerliğe elverişsiz hâle geldiği, sanığın 30.10.2014-11.12.2014 tarihleri arasında askerliğe elverişli ancak 11.12.2014-12.12.2014 tarihlerinde askerliğe elverişsiz olduğu,
Kanuni Eğitim ve Araştırma Hastanesince düzenlenen 18.04.2016 tarihli rapora göre; sanığın akli melekelerinin yerinde olduğu, suçun anlam ve fonksiyonlarını kavradığı,
Anlaşılmaktadır.
Sanık aşamalarda; izne ayrıldıktan sonra hapis cezaları ve ailevi sıkıntıları olduğu için bilinçli olarak izinden dönmediğini, askerden kaçmak gibi bir amacı olmadığını, yakalandığında asker olduğunu söylediğini, suçlamaları kabul etmediğini savunmuştur.
IV. GEREKÇE
A. İlgili Mevzuat ve Uyuşmazlık Konusuna İlişkin Açıklamalar
1632 sayılı Kanun'un "Firar ve cezası" başlıklı 66. maddesi;
"1) Aşağıda yazılı askeri şahıslar bir yıldan üç yıla kadar hapsolunur:
a) Kıt'asından veya görevi icabı bulunmak zorunda olduğu yerden izinsiz olarak altı günden fazla uzaklaşanlar,
b) Kıt'asından veya görevini yapmakta olduğu yerden izin, istirahat veya hava değişimi alarak ayrılanlardan, dönmeye mecbur bulundukları günden itibaren altı gün içerisinde özürsüz olarak gelmeyenler,
2) Aşağıda yazılı hallerde hapis cezası iki yıldan aşağı olamaz.
a) Suçlu, silah, mühimmat ve bunların teçhizat veya nakil vasıtalarından ve hayvanlardan birini veya ordu hizmetine tahsis edilen herhangi bir şeyi beraberinde götürmüş ise;
b) Suçlu hizmet yaparken kaçmış ise;
c) Suçlu mükerrir ise;
3) Seferberlikte bu maddede yazılı mehiller yarıya indirilir." şeklinde düzenlenmiş olup firar suçu ile korunan hukuki yarar Türk Silahlı Kuvvetlerinin bütünlüğü, disiplini ve askeri şahısların askerlik hizmetine olan sadakatidir. Söz konusu suç ile askerî sadakat vazifesinin ihlalinin önlenmesi, hizmet ve vazifenin devamlılığı korunmaktadır. Firar suçu, sırf askerî suç olması nedeniyle sadece asker kişiler tarafından işlenebilen bir suç tipidir. Bu suç kasten işlenen bir suçtur.
Öte yandan firar suçu mütemadi bir suçtur. Mütemadi suçlarda temadi eden husus netice olmayıp fiilin icrasıdır. Mütemadi suçlarda, hukuka aykırı durumun ortaya çıkmasına ve sürmesine hizmet eden bütün hareketler kural olarak hukuki anlamda tek bir fiil kabul edilir. 1632 sayılı Kanun'un 66. maddesinde belirtilen sürelerin geçmesi ile suç tamamlanmış ancak bitmemiştir. Suçun bitmesi için temadinin kendiliğinden gelme veya yakalanma ile kesilmesi gereklidir (Olgun Değirmenci, Askeri Ceza ve Disiplin Hukuku, Seçkin Yayınevi, 3. Baskı, Ankara, 2016, s. 286).
Aynı Kanun'un "Geri gelen kaçakların cezalarının indirilmesi" başlıklı 73. maddesi; "Kaçak, kaçtığından altı hafta, seferberlikte bir hafta içinde kendiliğinden geri gelirse yukarıki maddelere göre verilecek cezalar yarısına kadar indirilir. Ölüm cezası yerine müebbet ağır hapis yahut beş seneden az olmamak üzere ağır hapis cezası verilir." şeklinde düzenlenmiş olup firar suçu oluştuktan sonra asker kişinin 6 hafta (seferberlikte bir hafta) içinde kendiliğinden gelmesi durumunda verilecek ceza yarısına kadar indirilecektir. Anılan maddede yer alan kaçak ibaresi, kıtasından kaçmak veya izin, hava değişiminden dönmemek suretiyle firar fiilini işleyenlerle, yurt dışına firar eden kişileri kapsamaktadır. Cezayı hafifleten bir etkin pişmanlık hükmü olan AsCK'nın 73. maddesinden yararlanabilmek için firar eden kişinin kıt'asına veya askerî bir makama firar suçunun başlangıç anından itibaren altı hafta içinde geri gelerek teslim olması gereklidir.
Uyuşmazlığın sağlıklı bir çözüme kavuşturulması bakımından askerliğe elverişsiz hâle gelme durumunda firar suçu için öngörülen etkin pişmanlık uygulaması ve ilgili yönetmelik üzerinde durulacaktır.
Suç tarihinde yürürlükte bulunan Türk Silahlı Kuvvetleri Sağlık Yeteneği Yönetmeliği’nin "Gruplandırma" başlığı altında düzenlenen 6. maddesinde, "Askerlik çağına giren yükümlüler, yoklamaları sonucunda askerliğe elverişli olanlar ve askerliğe elverişli olmayanlar olmak üzere gruplandırılır.
1) Askerliğe elverişli olanlar: Sağlık yetenekleri bakımından hiçbir hastalık ve arızası bulunmayanlar ile hastalık ve arızaları, Hastalık ve Arızalar Listesinin A dilimlerine girenlerdir.
2) Askerliğe elverişli olmayanlar: Hastalık ve arızaları, Hastalık ve Arızalar Listesinin B ve D dilimlerine girenlerdir.” denilmiş;
Suç tarihinde yürürlükte bulunan Türk Silahlı Kuvvetleri Sağlık Yeteneği Yönetmeliği'nin ekindeki "Hastalık ve Arızalar Listesi"nin 17. maddesi ise; " ...D) 1. İleri derecede antisosyal kişilik bozukluğu.
AÇIKLAMA: Bu fıkraya gireceklerin; antisosyal kişilik bozukluğu tanısı alması, öldürme, öldürmeye teşebbüs, gasp suçlarından en az bir hapis ya da diğer antisosyal eylemlerden dolayı, disiplin mahkemesi dışında kalan mahkemelerce verilmiş en az üç hapis cezası alması ve bu cezaların kesinleştiğinin belgelerle tespit edilmesi gerekir..." şeklinde düzenlenmiş olup ileri derecede antisosyal kişilik bozukluğu tanısı koyulan şahsın, mahkemelerce verilmiş ve kesinleşmiş en az üç hapis cezası alması durumunda askerliğe elverişsiz hâle geldiği kabul edilmiştir.
(Kapatılan) Askeri Yargıtay; 1632 sayılı Kanun'un 73. maddesindeki altı haftalık süre dolmadan kaçağın askerliğe elverişsiz hâle gelmesi durumunda lehe değerlendirme yaparak anılan maddedeki etkin pişmanlık hükmünün kaçak hakkında uygulanması gerektiğini kabul etmektedir. (Kapatılan) Askeri Yargıtay Daireler Kurulunun 13.10.2011 tarihli ve 97-96 sayılı kararında da; "Hükümlünün 16.7.2008 tarihinde askerliğe elverişsiz hâle geldiğinin belirlenmiş olması karşısında, bu tarihten sonra kendisinden Birliğine katılmasının beklenemeyecek olması sebebiyle, bu yöndeki iradesinin ve gerçekleşen durumun hukuki olarak değerlendirilmesine olanak bulunmadığından, lehine bir düşünceyle ASCK'nın 73'üncü maddesi de uygulanmak suretiyle yazılı şekilde mahkûmiyetine karar verilmesinde esas itibarıyla bir isabetsizlik bulunmamaktadır." şeklinde kabulde bulunmuştur.
B. Somut Olayda Hukuki Nitelendirme
Kandıra 2. Motorlu Piyade Tabur Komutanlığı Muhabere Hizmet Destek Bölük Komutanlığında piyade er olarak askerlik görevini yapan sanığın, 24.10.2014 tarihinde 8 (4+4) günlük izne ayrılarak kıt'asından ayrıldığı ancak dönmeye mecbur bulunduğu günden itibaren altı gün içerisinde özürsüz olarak geri gelmediği, ileri derecede antisosyal kişilik bozukluğu tanısı koyulan sanığın, mahkemelerce verilmiş ve kesinleşmiş en az üç hapis cezası alarak 11.12.2014 tarihinden itibaren askerliğe elverişsiz hâle geldiği, sanığın 12.12.2014 tarihinde kolluk kuvvetlerince bir başka suçtan yakalandığı ve hakkındaki kesinleşmiş cezaların infazı amacıyla bir gün sonra ceza infaz kurumuna alındığı anlaşılan olayda;
Sanığa yüklenen firar suçunun başlangıç tarihi olan 02.11.2014 gününden itibaren altı haftanın 14.12.2014 tarihi itibarıyla dolduğu ancak sanığın 11.12.2014 tarihinde askerliğe elverişsiz hâle geldiği anlaşılmakla; askerliğe elverişsiz hâle geldiği tarihten sonra sanıktan birliğine katılmasının beklenemeyecek olması sebebiyle, bu yöndeki iradesinin ve gerçekleşen durumun hukuki olarak değerlendirilmesine olanak bulunmadığından, sanık lehine değerlendirmek suretiyle ve (Kapatılan) Askeri Yargıtayın yerleşmiş içtihatlarına da uygun olarak sanık hakkında 1632 sayılı Kanun'un 73. maddesinin uygulanma koşullarının bulunduğu kabul edilmelidir.
Bu itibarla, Yerel Mahkemenin direnme kararına konu hükmünün, sanık hakkında 1632 sayılı Kanun’un 73. maddesinin uygulanma koşullarının bulunduğunun gözetilmemesi isabetsizliğinden bozulmasına karar verilmelidir.
Çoğunluk görüşüne katılmayan bir Ceza Genel Kurulu Üyesi; direnme gerekçesinin isabetli olduğu düşüncesiyle karşı oy kullanmıştır.
V. KARAR
Açıklanan nedenlerle;
1- Trabzon 3. Asliye Ceza Mahkemesinin 24.05.2018 tarihli ve 98-274 sayılı direnme kararına konu hükmünün, sanık hakkında 1632 sayılı Askeri Ceza Kanunu’nun 73. maddesinin uygulanma koşullarının bulunduğunun gözetilmemesi isabetsizliğinden BOZULMASINA,
2- Dosyanın, mahalline gönderilmek üzere Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığına TEVDİİNE, 03.04.2024 tarihinde yapılan müzakerede oy çokluğuyla karar verildi.