Logo

Ceza Genel Kurulu2022/443 E. 2024/116 K.

Yapay Zeka Özeti

Uyuşmazlık: Sanıklar hakkında 27.11.2020 ve 28.11.2020 tarihlerinde gerçekleşen eylemler nedeniyle zincirleme şekilde nitelikli hırsızlık suçundan hüküm kurulurken TCK'nın 35. maddesinin uygulanmasının isabetli olup olmadığı ve 28-29.11.2020 tarihli eylemde TCK’nın 143. maddesinin uygulanma koşullarının bulunup bulunmadığı.

Gerekçe ve Sonuç: İcra hareketlerine gece başlanıp gündüz tamamlanan hırsızlık eyleminde, gece vakti nitelikli halinin uygulanması gerektiği, ayrıca zincirleme suç hükümlerinin uygulanmasında en ağır cezayı gerektiren eylemin esas alınması gerektiği gözetilerek yerel mahkemenin direnme kararı bozulmuştur.

Karar Metni

"İçtihat Metni"

DİRENME

KARARI VEREN

YARGITAY DAİRESİ : 6. Ceza Dairesi

MAHKEMESİ :Asliye Ceza

SAYISI : 310-411

I. HUKUKİ SÜREÇ

Nitelikli hırsızlık suçundan, sanıklar ... ve ...'un 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu’nun 142/2-h, 143/1, 35/2 ve 43/1. maddeleri gereğince ayrı ayrı olmak üzere 11 yıl 3 ay; sanık ...’ın TCK’nın 142/2-h, 143/1, 35/2, 43/1 ve 62/1. maddeleri gereğince 9 yıl 4 ay 15 gün hapis cezaları ile cezalandırılmalarına; her üç sanık yönünden TCK'nın 53, 63 ve 54. maddeleri uyarınca hak yoksunluğuna, mahsuba ve müsadereye; sanıklar ... ve ... hakkında ayrıca aynı Kanun’un 58. maddesi uyarınca ikinci kez tekerrür hükümlerinin uygulanmasına ilişkin Balıkesir 5. Asliye Ceza Mahkemesince verilen 31.05.2021 tarihli ve 140-359 sayılı hükümlerin, sanıklar ve müdafiileri ile katılanlar vekili ve Cumhuriyet savcısı tarafından istinaf edilmesi üzerine Bursa Bölge Adliye Mahkemesi 9. Ceza Dairesince 29.09.2021 tarih ve 2251-2104 sayı ile; sanıklar ... ve ... hakkında verilen mahkûmiyet hükümlerine yönelik istinaf başvurularının esastan reddine; sanık ... hakkında verilen mahkûmiyet hükmüne yönelik istinaf başvurusunun ise TCK’nın 58. maddesinin uygulanması yönünden düzeltilerek esastan reddine karar verilmiştir.

Hükümlerin, sanıklar ... ve ... müdafiileri ile katılanlar vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine dosyayı inceleyen Yargıtay 6. Ceza Dairesince 28.02.2022 tarih ve 25889-2413 sayı ile; "...Sanıkların katılanlara ait evden kasaları çalarak eylemi tamamladıklarının anlaşılması karşısında, haklarında tamamlanmış suç gereğince hüküm kurulması gerekirken, teşebbüs hükümlerinin uygulanması suretiyle eksik cezaya hükmolunması," isabetsizliğinden bozulmasına karar verilmiştir.

Yerel Mahkeme ise 20.04.2022 tarih ve 310-411 sayı ile; "...Sanıkların 27.11.2020 tarihli ilk eylemlerinin TCK'nın 142/2-h, 143/1 ve 35/2. maddeleri uyarınca teşebbüs aşamasında kalan gece vakti nitelikli hırsızlık; 28.11.2020-29.11.2020 tarihli ikinci eylemlerinin ise aynı Kanun'un 142/2-h maddesi uyarınca tamamlanmış gündüz vakti nitelikli hırsızlık suçlarını oluşturduğu, bu durumda ceza tayin edilirken çok sayıda Yargıtay Ceza Genel Kurulu içtihadı da dikkate alındığında, zincirleme suç hükümlerinin uygulanması açısından esas alınacak suçun daha fazla cezayı gerektiren hâlinin, her bir suç ile ilgili ayrı ayrı uygulama yapılıp sonuçlarının karşılaştırılması suretiyle belirlenmesi ve buna göre tayin olunacak cezadan TCK’nın 43. maddesi uyarınca artırım yapılması gerektiği, sanıklara ilk eylemleri nedeniyle TCK'nın 142/2-h, 143/1 ve 35/2. maddeleri uyarınca 9 yıl hapis cezası; ikinci eylemleri nedeniyle de, TCK'nın 142/2-h maddesi uyarınca 8 yıl hapis cezası verileceği, zincirleme suç hükümlerine göre artırım yapılması gereken eylemin daha ağır ceza öngörülen 27.11.2020 tarihli olay eylem olduğu," şeklindeki gerekçe ile bozma ilamına direnerek önceki hükümler gibi sanıkların cezalandırılmalarına karar vermiştir.

Bu hükümlerin de sanık ... müdafii, sanık ... ve müdafii, katılanlar vekili ve Cumhuriyet savcısı tarafından temyiz edilmesi üzerine, Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığının 15.06.2022 tarihli ve 81302 sayılı onama istekli tebliğnamesiyle dosya, 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu'nun 307. maddesi uyarınca kararına direnilen Daireye gönderilmiş, aynı madde uyarınca inceleme yapan Özel Dairece 26.09.2022 tarih ve 5823-12371 sayı ile direnme kararının yerinde görülmemesi üzerine Yargıtay Birinci Başkanlığına iade edilen dosya, Ceza Genel Kurulunca değerlendirilmiş ve açıklanan gerekçelerle karara bağlanmıştır.

II. UYUŞMAZLIĞIN KAPSAMI VE KONUSU

Sanıklar hakkında konut dokunulmazlığının ihlali ve mala zarar verme suçlarından kurulan mahkûmiyet hükümleri istinaf başvurularının esastan reddine ve düzeltilerek esastan reddine karar verilmek suretiyle kesinleşmiş olup temyizin ve direnmenin kapsamına göre inceleme sanıklar hakkında nitelikli hırsızlık suçundan kurulan hükümlerle sınırlı olarak yapılmıştır.

Özel Daire ile Yerel Mahkeme arasında oluşan ve Ceza Genel Kurulunca çözümlenmesi gereken uyuşmazlık; sanıklar hakkında 27.11.2020 ve 28.11.2020 tarihlerinde gerçekleşen eylemler nedeniyle zincirleme şekilde nitelikli hırsızlık suçundan hüküm kurulurken TCK'nın 35. maddesinin uygulanmasının isabetli olup olmadığının belirlenmesine ilişkin olup bu bağlamda ayrıca, katılanların ikametine 28.11.2020 tarihinde gece vakti hırsızlık amacıyla girip 29.11.2020 tarihinde gündüz vaktine denk gelen zaman diliminde suça konu eşya ile birlikte ikametten ayrılan sanıklar hakkında TCK'nın 143. maddesinin uygulanma koşullarının bulunup bulunmadığının da değerlendirilmesi gerekmektedir.

III. OLAY VE OLGULAR

İncelenen dosya kapsamından;

Şikâyetçinin anne ve babası olan katılanlara ait evden hırsızlık yapıldığı yönünde 30.11.2020 tarihinde kolluğa müracaatta bulunması üzerine soruşturmaya başlandığı,

Olay yerinde yapılan incelemede; hırsızlık eyleminin üç katlı binanın birinci katında bulunan ters dubleks dairede meydana geldiği, zemin kattaki korkuluğun demiri kırılarak buradan ikamete girildiği, yatak odasının dağıtılıp gömme dolap içerisinde bulunan duvara monteli iki adet çelik kasanın yerlerinden söküldüğü, olayın meydana geldiği apartman girişinde güvenlik kamerası bulunduğu, ancak kayıt yapmadığının öğrenildiği bilgilerine yer verildiği,

Yakalama tutanağına göre, başka bir suç nedeniyle yakalanan sanık ...’in yapılan şifai görüşmede, incelemeye konu hırsızlık olayını kabul ederek çalmış oldukları kasaları diğer sanıklar ile birlikte sanık ...’ın kullandığı 45 V* *** plaka sayılı araca yükleyip 29.11.2020 tarihinde sabah saatlerinde Balıkesir Edremit yolu üzerindeki tenha bir yere götürdüklerini, burada kasaları açtıklarını, içinden çıkan para ve ziynet eşyasını aldıklarını, daha sonra kasaları ileride bulunan dereye attıklarını beyan ettiğinin, sanık ...’in yer gösterme işlemi sonrasında bahse konu yerden çelik kasaların ele geçirilerek muhafaza altına alındıklarının belirtildiği,

09.12.2020 tarihli olay ve muhafaza altına alma tutanağında; sanık ... ile kız arkadaşı Filiz Öztürk’ün yapılan üst aramalarında yüklü miktarda para ve çok sayıda ziynet eşyası ele geçirildiğinin bildirildiği,

10.12.2020 tarihli ev arama tutanaklarında; sanık ...'ın ikametinde bir kısım ziynet eşyası ile 500 Riyal ve 7.300 TL; sanık ...’in ikametinde ise 34.900 TL ve 2 adet kulplu sarı Liranın bulunarak muhafaza altına alındıklarının belirtildiği,

14.12.2020 tarihli eşya teşhis ve teslim tutanağına göre, sanıklardan ele geçirilen altın ve ziynet eşyasının teşhis üzerine katılanlara iade edildiği,

Ulusal Yargı Ağı Projesi (UYAP) Sistemindeki kayıtlardan; suç tarihinde Balıkesir ilinde güneşin saat 16.50’de batıp saat 07.01’de doğduğu,

Anlaşılmaktadır.

Katılanlar aynı yöndeki beyanlarında; Burhaniye ilçesinde ikamet ettiklerini, zaman zaman Balıkesir ilinde bulunan evlerine de gittiklerini, evin bakımından oğulları Melih’in sorumlu olduğunu, komşularının kendilerini arayarak haber vermeleri üzerine hırsızlık olayını öğrendiklerini, evlerinde bulunan iki adet kasanın yerinden sökülerek götürülmüş olduğunu, kasaların içinde farklı ayarlarda altın yüzük, küpe, bilezik, takı seti ile pırlanta, elmas, gümüş ve yakuttan yapılmış ziynet eşyası, 4.000 Dolar, 8.000 Euro, 1.000 Suudi Arabistan Riyali, 7.000 TL ile 80 adet çeyrek altın, 15 adet yarım altın, 4 adet tam altın, 50 adet ata Lira, 2 adet reşat altını, 1 adet beşi bir yerde ve 500 gram altın olmak üzere toplamda 2.500,000 TL değerinde para ve altın olduğunu, bir kısım ziynet eşyasını ve parayı geri alabildiklerini, kısmi iade nedeniyle ceza indirimine muvafakat vermediklerini, zararlarının tamamının karşılanmasını istediklerini beyan etmişlerdir.

Sanık ... aşamalarda; olay tarihinden birkaç hafta önce diğer sanıklar ile Balıkesir'de karşılaştığını, sanık ...’ın; "Büyük bir iş var, Fetöcünün evine gireceğiz, evde çok para var, bu işi yapalım mı?" dediğini, paraya ihtiyacı olması nedeniyle teklifi kabul ettiğini, 27.11.2020 günü saat 19.00 sıralarında sanık ...'a ait araçla olay yerine gittiklerini, sanık ...’ın araçta kaldığını, sanık ... ile birlikte evin bahçesine girdiklerini, bodrum kattaki korkuluğun demirini kırdıklarını, kendisinin pencereyi zorlayıp açarak içeriye girdiğini, sanık ...’ın bahçede gözcü kaldığını, evin içerisini kontrol ettiğinde duvarda iki adet çelik kasa gördüğünü, sanık ...’a kasalardan bahsettiğini, onun da; "O zaman sonra yine geliriz." demesi üzerine oradan ayrıldıklarını, ertesi gün yine sanık ...’a ait araçla üçünün olay yerine geldiklerini, sanık ...’ın yakınlardaki bir yere aracı park ederek burada kaldığını, sanık ... ile birlikte saat 20.00 sıralarında bir gün önce demiri kırdıkları yerden eve girdiklerini, sanık ...’ın kasaları görünce; "Bugün burda kalalım." dediğini, sanık ...’ı arayıp; "Sen eve git, sabah aradığımızda gelirsin." şeklinde konuştuğunu, gece boyunca evde kasaların anahtarlarını aradıklarını ancak bulamadıklarını, duvara monteli kasaları evde bulunan bıçak, keser gibi aletlerle yerlerinden çıkarttıklarını, gece olduğu için fazla ses etmediklerini, kasaları yorgana sararak sürükleyip garajın kapısına kadar getirdiklerini, sabahleyin aradıkları sanık ...'ın sokağa çıkma yasağının bittiği saat 11.00 sıralarında suça konu yere geldiğini, kasaları araca yükleyerek oradan ayrıldıklarını, Edremit yolu üzerine bulunan dere kenarına gittiklerini, burada kasaları balyozla kırarak açtıklarını, içinden çıkan para ve altınları paylaştıklarını, sanık ...’ın; "Bu işi istihbarattan ... diye biri verdi, onun da payı var." diyerek bir kısım ziynet eşyasını ayırdığını, kendisine kalan döviz ve altınları bozdurarak 160.000 TL elde ettiğini, bu paranın 42.500 TL’si ile araç aldığını, daha sonra istihbaratçı olduğunu söyleyen şahıslar tarafından elindeki paranın gasp edildiğini,

Sanık ... aşamalarda; sanık ...’i tanımadığını, sanık ...'ı ise üç yıldır tanımakta olduğunu, olay öncesinde sanık ...’ın; "Balıkesir ilinde bir Fetöcü var, evinde bazı bilgiler var, ben istihbarata çalışıyorum, bu bilgileri almamız lazım." dediğini, ancak bu teklifi kabul etmediğini, olay günü sanık ...’ın arayarak kendisini aracıyla almasını istediğini, bulundukları yerden sanık ...'ı ve yanındaki sanık ...’i alarak tarif ettikleri yere bıraktığını, ertesi gün sanık ...’ın yeniden kendilerini araçla almasını söylediğini, belirtilen yere gittiğinde kapının önünde üzeri battaniye ile örtülü kasaları gördüğünü, bu şekilde hırsızlık olayını yaptıklarını anladığını, diğer sanıkların kendisinin kullanmakta olduğu ancak oğlu adına kayıtlı 45 V* *** plakalı araca kasaları yüklediklerini, daha sonra Edremit yolu üzerinde boş bir araziye gittiklerini, burada açtıkları kasalardan çıkan altın, dolar, euro ve ziynet eşyasını kendi aralarında paylaştıklarını, payına düşen altın ve paraların, sonradan sanık ... ve yanında polis olduğunu söyleyen silahlı şahıslar tarafından zorla alındığını,

Sanık ... aşamalarda; yaklaşık 10 senedir Balıkesir Emniyet Müdürlüğü'ne muhbirlik yaptığını, istihbaratçı olduğunu bildiği ... isimli bir emniyet mensubunun 2020 yılı Ekim ayı ortalarında görüşmek amacıyla kendisini çağırarak bir iş olduğunu, Fetöcü bir şahsın evinde para bulunduğunu söyleyip bu parayı alıp alamayacağını sorduğunu, kendisinin de; "Bakarız." şeklinde karşılık vermesi üzerine şahsın evini gösterdiğini, evin boş olduğunu, evde 20.000,00 TL bulunduğunu, işin kolayca halledilebileceğini anlattığını, ele geçen paranın sadece % 25'lik kısmını istediğini, kalan miktarın kendisinin olacağını söylediğini, bunun üzerine teklifi kabul ettiğini, tanıdıkları vasıtasıyla sanık ...'e ulaşarak kendi aralarında konuştuklarını, birkaç gün sonra buluştuklarında sanık ...'in işi yaptığını, ancak evden çok para çıkmadığını söyleyip kendisine 250.000 TL ile bir kısım ziynet eşyası verdiğini, daha sonra elindeki paranın polis olduğunu söyleyen şahıslarca gasp edildiğini, hırsızlık eylemi sırasında kendisinin olay yerinde bulunmadığını,

Savunmuşlardır.

IV. GEREKÇE

A. İlgili Mevzuat ve Uyuşmazlık Konusuna İlişkin Açıklamalar

Uyuşmazlık konusunda isabetli bir çözüme ulaşılabilmesi bakımından öncelikle katılanların ikametine 28.11.2020 tarihinde gece vakti hırsızlık amacıyla girip 29.11.2020 tarihinde gündüz vaktine denk gelen zaman diliminde suça konu eşya ile birlikte ikametten ayrılan sanıklar hakkında TCK'nın 143. maddesinin uygulanma koşullarının bulunup bulunmadığının değerlendirilmesi gerekmektedir.

TCK’nın 141/1. maddesinde; "Zilyedinin rızası olmadan başkasına ait taşınır bir malı, kendisine veya başkasına bir yarar sağlamak maksadıyla bulunduğu yerden alma" şeklinde hırsızlık suçunun temel şekli tanımlanmış, aynı Kanun’un 142. maddesinde suçun daha ağır cezayı gerektiren nitelikli hâlleri sayılmıştır.

TCK'nın 141/1. maddesinin gerekçesinde de; "Almak fiilinden maksat, suçun konusunu oluşturan mal üzerinde mağdurun zilyetliğine son verilmesi; mağdurun suç konusu eşya üzerinde zilyetlikten doğan tasarruf haklarını kullanmasının olanaksız hâle gelmesidir. Bu tasarruf olanağı ortadan kaldırılınca suç da tamamlanır." açıklamalarına yer verilmiştir.

Buna göre hırsızlık suçu, başkasına ait taşınabilir bir malı sahibinin (zilyedinin) rızası olmaksızın faydalanmak kastı ile bulunduğu yerden almaktır. Uygulama ve öğretideki yerleşmiş kabule göre de bu suç, failin, mağdurun suça konu eşya üzerindeki hâkimiyetine son vererek kendi hâkimiyetini kurmasıyla, başka bir ifadeyle suça konu eşya üzerinde tasarruf edebilme imkânına sahip olmasıyla tamamlanır. Buna karşın, failin icra hareketlerine başlayıp da eşyayı kendi tasarruf alanına geçirmesine kadar devam eden aşamada ise eylem teşebbüste kalmış sayılacaktır. Ani bir suç olan hırsızlık suçunun tamamlanması için malın bulunduğu yerden alınarak failin tasarruf alanına geçmesi yeterli olup ayrıca maldan yararlanmak gerekmez.

Uyuşmazlık konusunu ilgilendiren TCK’nın 143. maddesi ise; "Hırsızlık suçunun gece vakti işlenmesi hâlinde, verilecek ceza üçte birine kadar artırılır." şeklinde düzenlenmiş iken, incelemeye konu suç tarihinden önce 28.06.2014 tarihinde yürürlüğe giren 6545 sayılı Türk Ceza Kanunu ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun'un 63. maddesiyle bahse konu maddede yer alan "üçte birine kadar" ibaresi "yarı oranında" biçiminde değiştirilmiştir.

Görüldüğü gibi hırsızlık suçunun gece vakti işlenmesi hâlinde cezanın hangi miktarda artırılacağı konusunda hâkime takdir hakkı tanınmışken suçta caydırıcılığı sağlamak amacıyla yasal değişiklik sonrasında takdir hakkı bulunmaksızın cezada yarı oranda artırım yapılacağı öngörülmüştür.

765 sayılı Türk Ceza Kanunu’nun 492. maddesinin birinci fıkrasının (1.) bendinde hırsızlık suçunun geceleyin bir bina içinde yahut süknaya mahsus bir yerde veya müştemilatında işlenmesi nitelikli hâl olarak kabul edilmişti. Mülga Kanun döneminde suçun sadece bina ve eklentileri içinde gece vakti işlenmesi durumunda cezada artırıma gidilirken TCK ile kapsam genişletilmiş, suçun gece vakti işlenmesi, TCK’nın 143. maddesinde ayrıca düzenlenmiştir. Esasen, eylemin gece vakti gerçekleşmesinin, hırsızlık suçunun nitelikli hâlini oluşturduğunu söylemek mümkündür. Bununla birlikte kanun koyucu suçun bu hâlini, diğer nitelikli hâllerden farklı olarak ayrı bir maddede düzenlemek suretiyle suçun işlendiği yer veya işleniş şekilleri yönünden ayrıma gitmeksizin tüm hırsızlık suçları bakımından uygulanması gereken bir artırım nedeni olarak kabul etmiştir. Suçun gece vakti daha kolay işlenmesi, failin kimliğini tespit etmekte zorluk bulunması, mağdurun malı üzerindeki gözetim ve denetim imkanının sınırlı olması, gündüz zaman dilimine göre gece yardım temininde gecikme yaşanması gibi nedenlerle kanun koyucunun hırsızlık suçunun hem basit hem de nitelikli hâllerinin gece vakti işlenmesini daha ağır bir yaptırıma bağlamak istediği anlaşılmaktadır.

Gece vakti deyiminden ne anlaşılması gerektiği ise TCK’nın "Tanımlar" başlıklı 6. maddesinin birinci fıkrasının (e) bendinde; "Güneşin batmasından bir saat sonra başlayan ve doğmasından bir saat evvele kadar devam eden zaman süresi" şeklinde tarif edilmiştir. Sözü edilen madde tüm suçlar için uygulanacak genel bir düzenleme içermekte olup suçun gece vakti gerçekleşip gerçekleşmediği, suçun işlendiği tarih ve yerdeki güneşin doğuş batış saatlerine göre belirlenecektir.

Hırsızlık suçunun icra hareketlerine gece başlanıp eylemin de gece tamamlandığı hâllerde suçun gece vakti işlendiği hususunda bir tereddüt bulunmamakta ise de eylemin gece vakti başlayıp gündüz tamamlandığı ya da icra hareketlerine gündüz bir vakitte başlanılıp neticenin geceleyin meydana geldiği durumlarda bu nitelikli hâlin uygulanıp uygulanmayacağı konusunda kanunda açıkça bir düzenleme bulunmamaktadır.

765 sayılı TCK döneminde hırsızlık suçunun sadece bina ve eklentileri içinde gece vakti işlenmesi cezada artırım sebebi olarak kabul edilmişken TCK ile herhangi bir ayrım yapılmaksızın gerek basit gerekse nitelikli tüm hırsızlık suçları bakımından ortak bir madde sevk edilerek suçun gece vakti işlenmesinin cezada artırım öngören ayrı bir nitelikli hâl olarak düzenlenmesi, anılan maddenin ilk hâlinde suçun gece vakti işlenmesi nedeniyle verilecek cezanın "üçte birine kadar" artırılacağı şeklindeki yaptırımın, eylemin haksızlık içeriği gözetilip cezada caydırıcılığı da sağlamak amacıyla "yarısı oranında" artırılacağı biçiminde değiştirilmesi hususları ile anılan maddenin konuluş amacı dikkate alındığında, elverişli hareketlerle hırsızlık suçunun icrasına başlanılıp tamamlanma anına kadar geçen sürenin bir bölümünün dahi gece vaktine denk geldiği ahvalde, TCK’nın 143. maddesinin uygulanması gerekmektedir. Nitekim, madde metninde de suçun gece vakti tamamlanmasından değil gece vakti işlenmesinden bahsedilmektedir. Aksi hâlde, konuta ya da iş yerine gece girerek icra hareketlerinin büyük çoğunluğunu gece vaktinde gerçekleştiren ve güneşin doğuşundan bir saat evveline kadar götüreceği eşyayı hazırlayıp gündüz zaman diliminin başladığı vakitte eşya ile birlikte suç yerinden ayrılan failin, gece vakti hırsızlık eylemi teşebbüs aşamasında kalan failden daha az ceza almasına yol açılmış olur ki, bu yöndeki kabulün kanun koyucunun iradesi ile bağdaştığı söylenemez. Sonuç olarak, suçun icra hareketlerinin başladığı veyahut tamamlandığı herhangi bir aşamanın gece zaman dilimine denk gelmesinin nitelikli hâlin uygulanması bakımından gerekli ve yeterli olduğu kabul edilmelidir.

Gelinen aşamada zincirleme suç hükümleri üzerinde de durulmalıdır.

Ceza hukukunda kanundaki suç tanımına uygun olarak gerçekleşen her netice ilke olarak ayrı bir suç oluşturur ve fail kaç netice meydana getirmiş ise o kadar suç işlemiş sayılarak her birinden dolayı ayrı ve bağımsız cezalandırılır. Ancak bazı hâllerde birden fazla netice meydana gelmiş olsa bile faile meydana gelen netice kadar ceza verilmeyerek tek bir ceza verilmesi ile yetinilir. Birden fazla neticenin meydana gelmesine karşın faile tek ceza verilmesini gerektiren hâllerden biri de zincirleme suçtur. Zincirleme suçta faile tek ceza verilirken, kanunun öngördüğü miktarda bir artırım yapılması söz konusudur.

Zincirleme suç, TCK'nın 43/1. maddesinde; "Bir suç işleme kararının icrası kapsamında, değişik zamanlarda bir kişiye karşı aynı suçun birden fazla işlenmesi durumunda, bir cezaya hükmedilir. Mağduru belli bir kişi olmayan suçlarda da bu fıkra hükmü uygulanır." biçiminde düzenlenmiştir. Buna göre zincirleme suç hükümlerinin uygulanabilmesi için;

a- Aynı suçun değişik zamanlarda birden fazla işlenmesi,

b- İşlenen suçların mağdurlarının aynı kişi olması,

c- Bu suçların aynı suç işleme kararı altında işlenmesi gerekmektedir.

Bu tanımdan da anlaşılacağı üzere zincirleme suç hükümlerinin uygulandığı hâllerde aslında işlenmiş birden fazla suç olmasına karşın, fail bu suçların her birinden ayrı ayrı cezalandırılmamakta, ancak bir suçtan verilen ceza belirli bir miktarda arttırılmaktadır.

Uyuşmazlığın çözümü açısından "aynı suç" kavramı da irdelenmelidir.

Aynı suç; TCK’nın 43. maddesinde; "Bir suçun temel şekli ile daha ağır veya daha az cezayı gerektiren nitelikli şekilleri, aynı suç sayılır." denmek suretiyle açıklığa kavuşturulmuştur. Öğretide de; "aynı suçtan anlaşılması gerekenin, aynı suç tipi olduğu", kanunda düzenlenen suçların ismi aynı ise aynı suçtan söz edileceği, suçun ismi farklı ise artık aynı suçtan bahsedilemeyeceği kabul edilmektedir. Buna göre, hırsızlık ile nitelikli hırsızlık eylemleri aynı suç sayılır iken hırsızlık ile güveni kötüye kullanma, hırsızlık ile dolandırıcılık, hırsızlık ile suç eşyasını satın alma aynı suç kavramı içerisinde değerlendirilemeyecektir. Aynı suç kavramına, suçun teşebbüs aşamasında kalmış hâli de dahildir. Zincirleme suç oluşturan eylemlerden bir kısmı tamamlanmış, bir kısmı da teşebbüs aşamasında kalmış olsa bile işlenen suçların isimleri değişmediği sürece eylemler aynı suç sayılacaktır.

Zincirleme suç hükümlerinin uygulanması durumunda cezanın nasıl belirlenmesi gerektiğine gelince;

Bir suçun zincirleme biçimde işlendiğinin kabulü hâlinde, faile her bir suç için ayrı ayrı ceza verilmeyecek, tek bir ceza verilip bu ceza üzerinden TCK'nın 43/1. maddesi gereğince arttırım yapılacaktır.

Failin işlediği suçlar aynı nitelikte ise, örneğin her biri suçun basit veya nitelikli hâli ise ceza, bu basit veya nitelikli hâl üzerinden belirlenecektir. Failin işlediği suçlardan bir kısmının suçun basit, bir kısmının da nitelikli hâlini oluşturduğu ahvalde, nitelikli hâl daha fazla ceza verilmesini gerektiriyor ise ceza buna göre tayin edilecek, aksi durumda cezanın, suçun basit şekli üzerinden belirlenmesi gerekecektir. Suçlardan birinin tamamlanmış, diğerinin teşebbüs aşamasında kalmış olması durumunda, suçlar aynı nitelikte ise tamamlanmış suçtan hüküm kurulacak; tamamlanmış eylem suçun basit, teşebbüs aşamasında kalmış eylem de nitelikli hâlini oluşturuyorsa, bu durumda her bir suç için ayrı ayrı uygulama yapılarak daha ağır cezayı gerektiren eylem üzerinden zincirleme suç hükümleri uygulanacaktır.

B. Hukuki Nitelendirme

Sanıkların 27.11.2020 tarihinde saat 19.00 sıralarında hırsızlık amacıyla katılanların ikameti önüne geldikleri, sanık ...’in demir korkuluğu zorlayarak pencereden içeriye girdiği, sanıklar ... ve ...’ın ise dışarıda gözcü olarak kaldıkları, sanık ...’in, yatak odasındaki dolap içerisinde duvara monteli hâlde bulunan çelik kasaları gördüğü, durumu sanık ...'a anlatarak ertesi gün yeniden gelmek üzere herhangi bir eşya almadan hep birlikte oradan uzaklaştıkları, 28.11.2020 tarihinde saat 20.00 sıralarında bu kez yanlarında kasaları açmaya yarayan aletlerle yeniden olay yerine geldikleri, sanıklar ... ve ...’in bir gün önce açtıkları pencere boşluğundan eve girdikleri, sanık ...’ın, diğer sanıklar tarafından arandığı zaman gelmek üzere oradan ayrıldığı, sanıklar ... ve ...’in her iki çelik kasayı sabah saatlerine kadar yerlerinden söktükleri, 29.11.2020 tarihinde saat 11.00 sıralarında sanık ...’ı arayıp içinde 2.500,000 TL değerinde ziynet eşyası, kıymetli evrak ve para bulunan suça konu çelik kasalarla ikametten ayrıldıkları anlaşılan olayda;

UYAP kayıtlarından; 28.11.2020 ve 29.11.2020 tarihlerinde Balıkesir ilinde güneşin saat 16.50’de batıp saat 07.01’de doğduğu, kalıcı yaz saati uygulaması da gözetildiğinde TCK’nın 6. maddesinin birinci fıkrasının (e) bendi uyarınca 18.50 ila 06.01 saatleri arasında kalan zaman diliminin gece vakti olarak kabul edilmesi gerektiği dikkate alınarak, 27.11.2020 tarihli eylemin teşebbüs aşamasında kalan gece vakti nitelikli hırsızlık suçunu oluşturduğu, sanıkların 28.11.2020 tarihinde yine hırsızlık kastıyla gece vakti katılanların ikamet ettiği daireye girdikleri, elverişli hareketlerle suçun icrasına başlayıp yatak odasındaki dolap içinde bulunan ve duvara monteli vaziyetteki kasaları yerlerinden söktükleri, bu aşamaya kadar gerçekleştirdikleri eylemlerinin, geceleyin nitelikli hırsızlık suçunun kanuni tanımında öngörülen neticeyi meydana getirmeye elverişli olduğu, bu aşamadan sonra gündüz saat 11.00 sıralarında suça konu eşya ile birlikte evden ayrılmaları şeklinde gerçekleşen eylemlerinin, suç gündüz kabul edilen vakitte tamamlanmakla birlikte, elverişli hareketlerle eyleme başlanılan zaman diliminin gece olması ve 6545 sayılı Kanun'un TCK'nın 143. maddesinde yaptığı değişiklik gerekçesinde vurgulandığı üzere geceleyin işlenen hırsızlık suçunun faile daha çok kolaylık sağlamasının yanı sıra özellikle somut olayda olduğu gibi konutta işlenen hırsızlık suçlarının mağdur üzerinde daha fazla olumsuz etki bırakması nedeniyle tamamlanmış gece vakti nitelikli hırsızlık suçuna uyduğu, bu bağlamda, 28.11.2020 tarihli eylem üzerinden zincirleme suç hükümleri gereğince ceza artırımına gidilmesi gerektiği anlaşılmakla, Yerel Mahkemece 27.11.2020 tarihli teşebbüs aşamasında kalan gece vakti nitelikli hırsızlık suçunun daha fazla ceza gerektirdiğinden bahisle zincirleme suç hükümlerinin bu eylem üzerinden tatbik edilerek teşebbüs maddesinin de uygulanması suretiyle eksik cezaya hükmedilmesinde isabet bulunmamaktadır.

Bu itibarla, Yerel Mahkemenin direnme kararına konu hükümlerinin bozulmasına karar verilmelidir.

Çoğunluk görüşüne katılmayan bir Ceza Genel Kurulu Üyesi; eylemin gündüz vakti işlendiği ve Yerel Mahkemenin direnme kararına konu hükümlerinin isabetli olduğu görüşüyle karşı oy kullanmıştır.

V. KARAR

Açıklanan nedenlerle;

1- Balıkesir 5. Asliye Ceza Mahkemesinin 20.04.2022 tarihli ve 310-411 sayılı direnme kararına konu hükümlerinin, sanıklar hakkında zincirleme şekilde nitelikli hırsızlık suçundan hüküm kurulurken, zincirleme suç hükümlerinin uygulanması açısından daha ağır cezayı gerektiren eylemin hatalı belirlenmesine bağlı olarak TCK'nın 35. maddesinin uygulanması suretiyle eksik cezaya hükmolunması isabetsizliğinden BOZULMASINA,

2- Dosyanın gereği için kararı veren İlk Derece Mahkemesine, kararın bir örneğinin de bilgi için Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmek üzere Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığına TEVDİİNE, 13.03.2024 tarihinde yapılan müzakerede oy çokluğuyla karar verildi.