Logo

Ceza Genel Kurulu2022/508 E. 2024/153 K.

Yapay Zeka Özeti

Uyuşmazlık: Hâkimin duruşma tutanağını imzalamadan görevden ayrılması üzerine, yeni hâkim tarafından yapılan yargılama ve verilen hüküm, direnme kararı olarak değerlendirilmeli midir yoksa yeni bir hüküm müdür?

Gerekçe ve Sonuç: Mahkemenin, bozma kararında belirtilen eksiklikleri gidererek yeni bir yargılama yapması ve imzalı bir hüküm tesis etmesi nedeniyle, verilen kararın yeni bir hüküm olduğu kabul edilerek dosyanın temyiz incelemesi için ilgili daireye gönderilmesine karar verilmiştir.

Karar Metni

"İçtihat Metni"

DİRENME

KARARI VEREN

YARGITAY DAİRESİ : 7. Ceza Dairesi

MAHKEMESİ :Asliye Ceza

SAYISI : 853-374

I. HUKUKÎ SÜREÇ

Sanık hakkında, firar suçundan 1632 sayılı Askeri Ceza Kanunu'nun 66/1-a, 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu'nun 62 ve 63. maddeleri uyarınca 10 ay hapis cezası ile cezalandırılmasına ve mahsuba, 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu'nun 231/5. maddesi uyarınca hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına ve beş yıl denetim süresi belirlenmesine ilişkin Kara Kuvvetleri Komutanlığı 5. Kolordu Komutanlığı (Kapatılan) Askeri Mahkemesince (Çorlu/Tekirdağ) 21.06.2013 tarih ve 478-329 sayı ile verilen kararın kesinleşmesinden sonra, sanığın denetim süresi içerisinde kasten yeni bir suç işlediğinden bahisle dosyayı yeniden ele alan Kara Kuvvetleri Komutanlığı 5. Kolordu Komutanlığı (Kapatılan) Askeri Mahkemesince 2015/1049 esas sayılı dosyada 30.06.2016 tarihinde yapılan duruşmada; hakkındaki hüküm açıklanarak sanığın 1632 sayılı Kanun'un 66/1-a, TCK'nın 62 ve 63. maddeleri uyarınca 10 ay hapis cezası ile cezalandırılmasına ve mahsuba karar verilmiş, ancak duruşmayı bitiren hâkimin, görevden el çektirilmesi sebebiyle duruşma tutanağına imza atamadığından bahisle dava dosyası başka bir hâkim tarafından yeniden ele alınmış, duruşma açıldıktan sonra 18.08.2016 tarih ve 1049-812 sayı ile hükmün yeniden açıklanarak sanığın 1632 sayılı Kanun'un 66/1-a ile TCK'nın 62 ve 63. maddeleri uyarınca 10 ay hapis cezası ile cezalandırılmasına ve mahsuba hükmedilmiştir.

Bu hükmün de sanık tarafından temyiz edilmesi üzerine, dosyayı inceleyen (Kapatılan) Askerî Yargıtay 2. Dairesince 07.12.2016 tarih ve 604-647 sayı ile; "CMK'nın 'Duruşmanın sona ermesi ve hüküm' başlıklı, 223/1'inci maddesinde; 'Duruşmanın sona erdiği açıklandıktan sonra hüküm verilir. Beraat, ceza verilmesine yer olmadığı, mahkûmiyet, güvenlik tedbirine hükmedilmesi, davanın reddi ve düşmesi kararı, hükümdür.' ve aynı Kanun'un 231/1'inci maddesinde, 'Duruşma sonunda, 232'nci maddede belirtilen esaslara göre duruşma tutanağına geçirilen hüküm fıkrası okunarak gerekçesi ana çizgileriyle anlatılır.'; 232/3'iincü maddesinde ise, 'Hükmün gerekçesi, tümüyle tutanağa geçirilmemişse açıklanmasından itibaren en geç onbeş gün içinde dava dosyasına konulur.' şeklinde düzenlemelerin yer aldığı, bu düzenlemelere göre, hüküm verildikten sonra yargılama faaliyetinin sonlandırıldığı ancak gerekçenin tamamı tutanağa geçirilmemişse sadece bu eksikliğin giderilmesi için hâkime on beş günlük bir sürenin tanındığı, dolayısıyla hâkimin gerekçeli hüküm hazırlama dışında dava dosyası ile ilgili başkaca bir faaliyette bulunma olanağının bulunmadığı görülmektedir.

Öte yandan; CMK'nın 232/5'inci maddesi, 24.11.2016 tarihli ve 6763 sayılı Kanun'la, 'Hüküm sonucu tefhim edildikten sonra gerekçeli karar imzalanmadan hâkim ölür veya herhangi bir sebeple kararı imzalayamayacak hâle düşerse, yeni hâkim, tefhim edilen hükme uygun olarak, gerekçeli kararı bizzat yazarak imzalar. Toplu mahkemelerde böyle bir durumun gerçekleşmesi hâlinde, hüküm diğer hâkimler tarafından imzalanır ve başkan veya en kıdemli hâkim tarafından, hükmün altına diğer hâkimin imza edememesinin sebebi yazılarak imza olunur.' şeklinde değiştirilmiştir. Buna göre, hüküm sonucu tefhim edildikten sonra hâkimin gerekçeyi hazırlayamaması veya imzalayamaması hâlinde yeni hâkimin görevinin yalnızca hükme uygun gerekçe yazılması ve bunun imzalanması işleri ile sınırlı olacağı, tekrar bir duruşma faaliyeti yürütülmeyeceği anlaşılmaktadır.

Tüm bu açıklamalar ışığında; sanık hakkında 30.6.2016 tarihinde yapılan duruşmada hükmün açıklanarak duruşma faaliyetinin sonlandırıldığı, bu nedenle bir takım usule yönelik eksikliklerin gerekçe gösterilerek dava dosyasının tekrar başka bir hâkim tarafından ele alınıp yeniden duruşma yapılmasına yasal imkân bulunmadığı, yapılabilecek işlemin açıklanan hükme uygun gerekçe yazma ve imzalanması işleminden ibaret olabileceği sonucuna ulaşıldığından, Askeri Mahkemece sanık hakkında tesis edilmiş olan 18.8.2016 tarihli, 2015/1049 Esas ve 2016/812 Karar savılı mahkûmiyet hükmü ile buna ilişkin duruşma tutanağının yok hükmünde sayılmasına, sanığın temyizinin Askeri Mahkemenin 30.6.2016 tarihli, 2015/1049 Esas sayılı hükmüne yönelik ve süresinde yapılmış temyiz başvurusu olarak kabulüne karar verilerek, bu hükmün temyiz incelemesine geçilmiştir." şeklindeki gerekçeyle Askeri Mahkemenin 18.08.2016 tarihli ve 1049-812 sayılı kararı yok hükmünde sayılarak sanığın temyizinin anılan Mahkemenin 30.06.2016 tarihli ve 2015/1049 esas sayılı hükmüne yönelik ve süresinde yapıldığı kabul edilmiş ve hükmün, "Bu bağlamda; Askeri Mahkemenin 30.6.2016 tarihinde yapılan ve sanık hakkındaki mahkûmiyet hükmünün açıklandığı duruşma tutanağı incelendiğinde, iki sayfadan oluşan tutanakta duruşmaya katılan hâkimin imzasının bulunmadığı görülmüştür.

5271 sayılı CMK'nın 219’uncu maddesinde 'Duruşma için tutanak tutulacağı ve bu tutanağın duruşmayı yöneten hâkim ile tutanak kâtibi tarafından imzalanacağı' hükmüne yer verilmiştir. CMK'nın 222’nci maddesine göre, duruşmanın nasıl yapılacağı hakkındaki yargılama kurallarına uyulup uyulmadığı ancak tutanakla ispatlanabilecektir. Bu düzenlemeler ile yargılama faaliyetinde, duruşma tutanaklarının değiştirilmesini önlemek amaçlandığı gibi, bu tutanaklara, dolayısı ile yargılamaya olan güven sağlanmaya çalışılmaktadır. Bu amaçla duruşma için tutanak düzenlendiğine göre, gerek duruşma tutanağının ispat gücü, gerekse hükmün geçerliliği bakımından duruşmayı yöneten hâkim tarafından tutanaklarının imzalanması gerekirken bu husus göz ardı edilerek tutanak düzenlendiği anda imzalanmamak suretiyle oluşturulan imza eksikliği, CMK'nın 219 ve 222'nci maddelerine aykırılık teşkil etmektedir." isabetsizliğinden bozulmasına karar verilmiştir.

Kara Kuvvetleri Komutanlığı 5. Kolordu Komutanlığı (Kapatılan) Askeri Mahkemesince 03.03.2017 tarih ve 1421-66 sayı (Tekirdağ 3. Asliye Ceza Mahkemesince 03.03.2017 tarih ve 853-374 sayı) ile bozmaya direnerek önceki hüküm gibi sanığın mahkûmiyetine karar vermiştir.

Direnme kararına konu bu hükmün de Askeri savcı tarafından temyiz edilmesi üzerine, Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığının 10.09.2021 tarihli ve 66941 sayılı onama istekli tebliğnamesi ile dosya Askerî Yargıtayın kapatılması üzerine CMK'nın 307. maddesi uyarınca kararına direnilen Daireye gönderilmiş, aynı madde uyarınca inceleme yapan Yargıtay 7. Ceza Dairesince 20.10.2022 tarih ve 23832-14496 sayı ile direnme kararı yerinde görülmeyerek Yargıtay Birinci Başkanlığına gönderilen dosya, Ceza Genel Kurulunca değerlendirilmiş ve açıklanan gerekçelerle karara bağlanmıştır.

II. UYUŞMAZLIK KONUSU VE ÖN SORUN

Özel Daire ile Yerel Mahkeme arasında oluşan ve Ceza Genel Kurulunca çözümlenmesi gereken uyuşmazlık; sanık hakkında 30.06.2016 tarihinde yapılan duruşmada hükmü açıklayarak duruşmayı bitiren hâkimin, görevden el çektirildiği için duruşma tutanağına imza atmadığından bahisle dava dosyasının başka bir hâkim tarafından yeniden ele alınıp 18.08.2016 tarihinde yapılan duruşma sonucunda karar verildiği anlaşılmakla; birtakım eksiklikler gerekçe gösterilerek tekrarlanan işlemlerin usule uygun olup olmadığının belirlenmesine ilişkin ise de Yargıtay İç Yönetmeliği’nin 27. maddesi uyarınca öncelikle; Yerel Mahkeme kararının yeni hüküm niteliğinde olup olmadığının değerlendirilmesi gerekmektedir.

III. ÖN SORUNA İLİŞKİN BİLGİLER

İncelenen dosya kapsamından; (Kapatılan) Askeri Mahkemece sanık hakkında firar suçundan hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına ilişkin verilen kararın kesinleşmesinden sonra, sanığın denetim süresi içerisinde kasten yeni bir suç işlediğinden bahisle 30.06.2016 tarihinde yapılan duruşmada, sanık hakkındaki hükmü açıklayıp duruşmayı bitiren hâkimin, görevden el çektirildiği için duruşma tutanağına imza atamadığından bahisle dava dosyası başka bir hâkim tarafından yeniden ele alınıp duruşma açıldıktan sonra 18.08.2016 tarih ve 1049-812 sayı ile hükmün yeniden açıklanarak sanığın mahkûmiyetine karar verildiği, bu hükmün de sanık tarafından temyiz edilmesi üzerine, dosyayı inceleyen (Kapatılan) Askerî Yargıtay 2. Dairesince; 18.08.2016 tarihli ve 1049-812 sayılı karar yok hükmünde sayılarak sanığın temyizinin Askerî Mahkemenin 30.06.2016 tarihli ve 2015/1049 esas sayılı hükmüne yönelik ve süresinde yapıldığının kabul edildiği ve duruşma tutanağındaki imza eksikliğinin CMK'nın 219 ve 222. maddelerine aykırılık teşkil ettiğinin gözetilmemesi isabetsizliğinden hükmün bozulmasına karar verildiği, (Kapatılan) Askeri Mahkemece bozma sonrası yeniden yargılama yapılıp birtakım eksiklikler sebebiyle dosyanın yeniden ele alınarak karar verilmesinin yerinde olduğundan bahisle bozmaya direnilerek önceki hüküm gibi sanığın mahkûmiyetine karar verildiği anlaşılmaktadır.

IV. GEREKÇE

A. Ön Sorun Konusuna İlişkin Açıklamalar

Ceza Genel Kurulunun süreklilik kazanmış uygulamalarına göre şeklen direnme kararı verilmiş olsa dahi;

a) Bozma kararı doğrultusunda işlem yapmak,

b) Bozma kararında tartışılması gerektiği belirtilen hususları tartışmak,

c) Bozma sonrası yapılan araştırma, inceleme ya da toplanan yeni delillere dayanmak,

d) Önceki kararda yer almayan ve daire denetiminden geçmemiş olan yeni ve değişik gerekçe ile hüküm kurmak,

Suretiyle verilen hüküm, direnme kararı olmayıp yeni bir hükümdür. Bu nitelikteki bir hükmün temyiz edilmesi hâlinde ise incelemenin Yargıtayın ilgili dairesi tarafından yapılması gerekmektedir.

B. Somut Olayda Ön Soruna İlişkin Değerlendirme

Yerel Mahkemenin direnme kararına konu hükmünün, bozma sonrası yeniden duruşma açılıp tutanaklara imza atılarak yeni bir karar verilmesi sebebiyle Askerî Yargıtayın bozma sebebi yaptığı hususların ortadan kalktığı, yok hükmünde sayılan karara karşı direnilemeyeceği gibi bozma kararı doğrultusunda işlem yapıldığı, Ceza Genel Kurulunca değerlendirilmesi gereken bir uyuşmazlığın bulunmadığı anlaşıldığından yeni bir hüküm olduğu ve direnme kararı niteliği taşımadığı kabul edilmelidir.

Bu itibarla, şeklen direnme kararı verilmiş olsa dahi, Yerel Mahkemenin son uygulaması özde direnme kararı niteliğinde olmayıp eylemli uyma neticesi verilen yeni bir hüküm niteliğindedir. Bu yeni hükmün doğrudan Ceza Genel Kurulunca ele alınması mümkün olmadığından, dosyanın temyiz incelemesi için Özel Daireye gönderilmesine karar verilmelidir.

V. KARAR

Açıklanan nedenlerle;

Sanık hakkında firar suçundan Kara Kuvvetleri Komutanlığı 5. Kolordu Komutanlığı (Kapatılan) Askeri Mahkemesince 03.03.2017 tarih ve 1421-66 sayı (Tekirdağ 3. Asliye Ceza Mahkemesince 03.03.2017 tarih ve 853-374 sayı) ile kurulan hüküm, yeni hüküm niteliğinde olduğundan, dosyanın temyiz incelemesi için Yargıtay 7. Ceza Dairesine gönderilmek üzere Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığına TEVDİİNE, 03.04.2024 tarihinde yapılan müzakerede oy birliğiyle karar verildi.