Logo

Ceza Genel Kurulu2022/555 E. 2024/137 K.

Yapay Zeka Özeti

Uyuşmazlık: Sanıkların, darbe girişimi gecesi cami imamının sela okumasını engellemeye yönelik eylemlerinin görevi yaptırmamak için direnme suçunu oluşturup oluşturmadığı.

Gerekçe ve Sonuç: Sanıkların, darbe girişimi gecesi cami imamının sela okumasını engellemek için tehdit ve hakaret içeren fiillerde bulunarak, imamın görevini yapmasını fiilen engellemeleri ve bu eylemlerinin örgüt faaliyeti kapsamında olmadığının anlaşılması gözetilerek, sanıkların görevi yaptırmamak için direnme suçundan cezalandırılmalarına karar verilmiş ancak Terörle Mücadele Kanunu'na göre ceza artırımı yapılmasının isabetsizliği nedeniyle bozulmuştur.

Karar Metni

"İçtihat Metni"

İTİRAZ

İtirazname No : 2018/83547

KARARI VEREN

YARGITAY DAİRESİ : 3. Ceza Dairesi

MAHKEMESİ :Ceza Dairesi

SAYISI : 751-280

I. HUKUKÎ SÜREÇ

Anayasal düzeni ortadan kaldırmaya teşebbüs etme, ibadethanelere ve mezarlıklara zarar verme, hakaret, tehdit ve görevi yapmamak için direnme suçlarından açılan kamu davasının yapılan yargılaması sonucunda sanık ... ...’ın müştekiler ..., ... ve ...'a karşı hakaret ve tehdit suçlarından 5271 sayılı Ceza Muhakemeleri Kanunu'nun 223/2-e maddesi uyarınca beraatine, sanıklar ... ve ...’ın katılan ...'a karşı hakaret suçundan 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu’nun 125/1, 125/3-a, 125/4, 62/1 ve 53/1. maddeleri uyarınca 11 ay 20 gün hapis cezası ile cezalandırılmalarına ve hak yoksunluğuna, CMK’nın 231/5. maddesi uyarınca verilen hükmün açıklanmasının geriye bırakılmasına, görevi yaptırmamak için direnme ve ibadethanelere ve mezarlıklara zarar verme suçlarından açılan kamu davasının yapılan yargılamasında sanıkların eylemlerinin kül hâlinde Anayasal düzeni ortadan kaldırmaya teşebbüs etmeye yardım etme suçunu oluşturduğu kabul edilerek TCK'nın 309/1, 39/1-2-c, 62/1, 63, 53 ve 58/9 maddeleri uyarınca 12 yıl 6 ay hapis cezasıyla cezalandırılmalarına, hükmolunan cezalarının mükerrirlere özgü infaz rejimine göre çektirilmesine, hak yoksunluğuna ve mahsuba ilişkin Sivas 2. Ağır Ceza Mahkemesince verilen 24.05.2017 tarihli ve 181-68 sayılı hükme yönelik katılan ... vekili, sanıklar ve sanıklar müdafileri tarafından istinaf kanun yoluna başvurulması üzerine Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 4. Ceza Dairesince duruşma açılarak yapılan yargılama sonucunda 26.04.2018 tarih ve 751-280 sayı ile; Yerel Mahkemece sanıklar hakkında Anayasal düzeni ortadan kaldırmaya teşebbüs etmeye yardım etme suçundan kurulan hükümlerin kaldırılmasına, sanıkların görevi yaptırmamak için direnme suçundan TCK’nın 265/1, 265/3, 265/4, 3713 sayılı Terörle Mücadele Kanunu'nun 5/1, TCK’nın 62/1, 53 ve 58/9 maddeleri uyarınca 1 yıl 24 ay hapis cezasıyla cezalandırılmalarına, hükmolunan cezalarının mükerrirlere özgü infaz rejimine göre çektirilmesine, hak yoksunluğuna ve mahsuba, silahlı terör örgütüne üye olmamakla birlikte örgüt adına suç işleme suçundan TCK'nın 314/3 ve 220/6. maddeleri yolmasıyla aynı Kanun’un 314/2, 220/6, TMK'nın 5. ve TCK’nın 62/1, 53, 58/9 ve 63. maddeleri uyarınca 3 yıl 1 ay 15 gün hapis cezası ile cezalandırılmalarına hak yoksunluğuna, mahsuba ve cezalarının mükerrirlere özgü infaz rejimine göre çektirilmesine Bölge Adliye Mahkemesince verilen kararın da katılan ... vekili, sanıklar ve sanıklar müdafileri tarafından temyiz edilmesi üzerine dosyayı inceleyen Yargıtay 3. Ceza Dairesince 21.03.2022 tarih ve 11281-1450 sayı ile; "…Oluş ve dosya kapsamına göre somut olayda; eylemleri itibariyle Anayasal düzeni ortadan kaldırmaya teşebbüs suçuna yardım ettiklerinin kabulü mümkün olmayan, örgütle bağlantısı tespit edilemeyen, örgütün talimatıyla örgüt adına hareket ettiklerine ve kamu görevlisine görevi yaptırmamak için direnme suçunu işlediklerine dair mahkûmiyetlerini gerektirir yeterli delil bulunmayan sanıkların eylemlerinin 'ögüt adına suç işleme' ve 'kamu görevlisine görevi yaptırmamak için direnme' suçlarını da oluşturmadığı gözetilmeden, atılı suçlardan beraatlerine karar verilmesi gerekirken yazılı şekilde mahkûmiyetlerine hükmolunması," isabetsizliğinden bozulmasına karar verilmiştir.

II. İTİRAZ SEBEPLERİ

Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı 17.05.2022 tarih ve 83547 sayı ile; "...Sanıklar... ve ...'in; Diyanet İşleri Başkanlığınca Türkiye'deki bütün imam ve müezzinlere Müftülükler vasıtasıyla gönderilen ezan ve sela okunması yönündeki talimatı, kamusal görevi çerçevesinde yerine getiren mağdur ...'ın, yerine getirdiği kamu görevine engel olmak amacıyla cebir ve tehdit içeren eylemlerinin TCK'nın 265/1. maddesinde düzenlenen görevi yaptırmamak için direnme suçunu oluşturduğu, suçun birden fazla kişi tarafından birlikte işlenmesi nedeniyle TCK'nın 265/3 maddesi gereğince, suçun ele geçirilemeyen bıçakla işlenmesi nedeniyle TCK'nın 265/4 maddesi gereğince artırım yapılarak ayrı ayrı cezalandırılmalarına karar verilmesi gerektiği, ancak sanıkların eylemi terör örgütü faaliyetleri çerçevesinde işlediklerine dair delil bulunmadığından Bölge Adliye Mahkemesi kararında sanıkların Terörle Mücadele Kanunu'nun 5/1. maddesi gereğince cezalarında artırım yapılmasının hukuka aykırı olduğu anlaşıldığından, 'sanıkların görevi yaptırmamak için direnme suçundan TCK'nın 265/1-3-4 maddelerine göre cezalandırılmalarına karar verilmesi gerekirken, olayda uygulama yeri bulunmayan Terörle Mücadele Kanunu'nun 5/1 maddesi ile artırım yapılmasının hukuka aykırı olduğu gerekçesiyle hükmün bozulmasına' karar verilmesi gerekirken, Yargıtay 3. Ceza Dairesince verilen kararda 'kamu görevlisine görevi yaptırmamak için direnme suçunu işlediklerine dair mahkûmiyetlerini gerektirir yeterli delil bulunmayan sanıkların eylemlerinin kamu görevlisine görevi yaptırmamak için direnme suçunu da oluşturmadığından beraatlerine karar verilmesi gerektiği gerekçesiyle Bölge Adliye Mahkemesi kararının bozulmasına' karar verilmesinin isabetli olmadığı," görüşüyle itiraz yoluna başvurmuştur.

CMK'nın 308. maddesi uyarınca inceleme yapan Yargıtay 3. Ceza Dairesince 03.10.2022 tarih ve 24020-5327 sayı ile itiraz nedenlerinin yerinde görülmediğinden bahisle Yargıtay Birinci Başkanlığına gönderilen dosya, Ceza Genel Kurulunca değerlendirilmiş ve açıklanan gerekçelerle karara bağlanmıştır.

III. UYUŞMAZLIK KAPSAMI VE KONUSU

İtirazın kapsamına göre inceleme, sanıklar ... ve ... hakkında görevi yaptırmamak için direnme suçundan verilen mahkûmiyet hükümleriyle sınırlı olarak yapılmıştır.

Özel Daire ile Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı arasında oluşan ve Ceza Genel Kurulunca çözümlenmesi gereken uyuşmazlık; sanıklara atılı görevi yaptırmamak için direnme suçunun sabit olup olmadığının belirlenmesine ilişkindir.

IV. OLAY VE OLGULAR

İncelenen dosya kapsamından;

FETÖ/PDY silahlı terör örgütünce darbeye teşebbüs ile cebir ve şiddet kullanarak Türkiye Cumhuriyeti Anayasasının öngördüğü düzeni ortadan kaldırmaya, bu düzen yerine başka bir düzen getirmeye veya bu düzenin fiilen uygulamasını önlemeye teşebbüs etme, cebir ve şiddet kullanarak Türkiye Büyük Millet Meclisini ortadan kaldırmaya veya Türkiye Büyük Millet Meclisinin görevlerini kısmen veya tamamen yapmasını engellemeye teşebbüs etme, cebir ve şiddet kullanarak Türkiye Cumhuriyeti Hükümetini ortadan kaldırmaya veya görevlerini yapmasını kısmen veya tamamen engellemeye teşebbüs etme ve Cumhurbaşkanına suikast yapma suçlarını işlemek amacıyla 15.07.2016 tarihinde eylemde bulunulduğu,

16.07.2016 tarihli tutanağa göre; saat 01.00 ile 01.30 arasında, Sivas ili, Gemerek ilçesi, Sızır Merkez Camii imamı olan katılan ...'ın, Diyanet İşleri Başkanlığının görevlendirmesi üzerine sela okumak için görevli olduğu camiye gittiği, sela okumaya başladıktan bir süre sonra cami içerisine ayakkabılarıyla giren sanıklar ... ve ...’in, katılan ...’a ve dini değerlere hakaret ederek sela okunmasını engelledikleri, sanık ...’ın elinde rengi tespit edilemeyen yaklaşık 10 cm uzunluğunda bir bıçak olduğunun iddia edildiği, sanıkların camiye girmesinin hemen akabinde selanın yarıda kesildiği, camide bazı tanıklar ve sanıklar arasında arbede yaşandığı, devamında camideki olayın sona erdiği ve olayların ilçe meydanına taşındığı, sesi duyan halkın meydanda toplandığı ve iki ayrı gruba bölündüğü, her iki gruptaki şahısların birbirlerinin üzerlerine yürüdükleri, gruplar arasında arbede yaşandığı,

Anlaşılmaktadır.

Katılan ... aşamalarda; Sızır Merkez Camii imamı olduğunu, evinden inip camiye gittiğini, selanın okunması esnasında sanık ...'in bağırarak ve caminin kapısını tekmeleyerek; "Sen sela veremezsin kimin selasını veriyorsun?" dediğini, caminin iç kapısına geçtiğini, kendisinin ezan okuma holünün yani caminin yan tarafında olduğunu, sanığın kendisine ulaşamadığını, camide kendisini aradığını düşündüğünü, daha sonra dışarıdan diğer kişilerin içeri girdiğini, muhtar olan ...'in kendisine; "Sen dışarı çıkma" dediğini, caminin ilk cemaat giriş kısmında bir arbede yaşandığını, selaya başladığını, ancak arbede yaşandığı için huzursuz olduğunu ve selayı okuyamadığını, caminin içerisinin karanlık olmadığını, kabinin camından bakarken sanık ...'in elinde bıçak gördüğünü,

Tanık ... aşamalarda; caminin içerisinde meydana gelen olayı görmediğini, dışarıdaki olaylar hakkında ise bilgisinin bulunduğunu,

Tanık ... aşamalarda; olay gecesi caminin bulunduğu yere doğru giderken caminin çıkışında itişme ve kakışma olduğunu gördüğünü, gece olduğu için olaya karışan şahısların kim olduklarını seçemediğini, olayın caminin önünde gerçekleşmesi nedeniyle BİMER'e şikâyette bulunduğunu, cami imamına ve camiye müdahale edildiğini düşündüğünden şikâyetçi olduğunu,

Tanık ... aşamalarda; olaylar yaşandıktan sonra caminin bulunduğu yere geldiğini, sanık ...'i alarak arabaya bindirip evine bıraktığını, sanık ...'yi caminin etrafında görmediğini, sanık ...'in elinde bıçak ya da silah görmediğini, imama yönelik darbeyi destekler bir söz veya ifadesini de duymadığını,

Tanık ... aşamalarda; 15 Temmuz 2016 tarihinde akşam çarşıya arabayla çıktığında camiye doğru koşanları gördüğünü, caminin girişinde sanık ...'i fark ettiğini, sanık ... ile birlikte 3-4 kişinin caminin hemen iç tarafında tartıştıklarını, ancak aralarında imamın olmadığını, sanık ...'in yanında sanık ...'yi görmediğini, kolundan tutup geri döndürmeye çalıştığı sanık ...'in o esnada kendisine; "Çocuğu dövüyorlar!" şeklinde sözler söylediğini, sanık ...'in caminin içerisinde bulunan imama veya başka bir kimseye; "Selaları susturun!" şeklinde ya da darbeyi destekler ifadeler söylediğini duymadığını, herhangi bir silah görmediğini,

Tanık ... aşamalarda; sanıklar ve inceleme dışı sanıklar ..., ... ve ...'ı hem ismen hem de simaen tanıdığını, olay tarihinde kasaba meydanında ... ile birlikte oturduklarını, imamın sela için camiye gittiği sırada sanıkların koşarak ve küfür ederek içeriye girdiklerini, kendileri de içeriye girdiklerinde cami içerisinde sanıklar ile başka iki kişinin kavga ettiklerini gördüğünü, kavga ve arbede sırasında karşılıklı küfürleşmeler olduğunu, belediye başkanının oğlu olan ...'nun da caminin dışında; "Bu saatte sala okunmaz!" diyerek duruma karşı çıktığını, iki farklı grup içerisinden birisinin; "Siz tanklardan rahatsız oluyorsanız biz de seladan rahatsız oluyoruz, bunu size okutmayacağız!" diye bağırdığını, ancak bağıran şahsın kim olduğunu tam olarak bilmediğini,

Tanık ... aşamalarda; sela okunduğu sırada iki kişinin camiye hızla koşarak ve küfür ederek girdiğini gördüğünü, sonradan bu şahısların sanıklar ...ve ... olduklarını öğrendiğini, sanıklar iki bölümden oluşan caminin ikinci kısmındayken o sırada camiye girdiklerini, yakalayıp sarıldığı sanık ...'nin kendisinden kurtulmak amacıyla hareket etmesi üzerine gözüne darbe aldığını, aralarında boğuşma yaşandığını, daha sonra orada bulunan kişilerin kendilerini ayırdığını, caminin içinin birden kalabalıklaştığını, olay bittikten sonra dışarıya çıkarken merdivenden indiği sırada sanık ...'nin tekrar saldırıp kendisine yumruk atmaya çalıştığını ancak vuramadığını, caminin içindeyken imamı darp ettiklerini görmedigini, olay esnasında ortam çok kalabalık olduğu için orada başka hakaret veya tehdit eylemlerinde bulunan kimseyi görmediğini, camiden çıkarken ... isimli şahsın da caminin ayakkabılık bölümünde olduğunu, ...'nun herhangi bir şey yaptığını görmediğini,

Tanık ... aşamalarda; hoca sela vermek için camiye geldiğinde kendisi ve arkadaşlarının caminin yakınında olduklarını, o arada sanık ...'in koşarak geldiğini, imamın arkasından camiye girdiğini ve imama hitaben; "Sen neyin selasını veriyorsun? Ben rahatsız oluyorum." diyerek imamın arkasından gittiğini, kendisinin ise imamı korumaya çalıştığını, sanık ...'i; "Aynı köylüyüz, sakin ol!" diyerek sakinleştirmeye ve durdurmaya çalıştığını, sanık ...'nin de küfürlü bir şekilde camiye girdiğini, her iki sanığın da cami imamına hitaben; "Senin okuduğun ezanı, sizin gibi yobazları sinkaf edeyim!" şeklinde küfür ettiklerini,

Tanık ... aşamalarda; kasaba meydanında dolaştıkları esnada önce imamın arkasından da sanık ... ve birkaç kişinin camiye geldiklerini, arkadan gelenlerin sanık ...'i durdurmaya çalıştıklarını, gelenlerden birinin sanık ... olduğunu sonradan öğrendiğini, sanık ...'in hakaretler ederek camiye girdiğini, kendilerinin de peşi sıra camiye girdiklerini, caminin içinde kargaşa çıkınca imamın sela okumayı bıraktığını, kendisi içeri girdiğinde kavganın bitmiş olduğunu, kimsenin kimseye vurduğunu görmediğini, sanık ...'in; "Sabaha ihtilal gerçekleşmiş olacak, Cumhurbaşkanı idam edilecek, hepinizin sesi kesilecek!" tarzında darbe ile ilgili konuştuğunu duymadığını, sadece hakaret ettiğine tanık olduğunu,

Beyan etmişlerdir.

Sanık ... aşamalarda; olay günü arkadaşı olan Şafak Göksu'nun düğününe katılmak üzere Sızır kasabasına gittiğini, saat 23.50 sıralarında eşi ile birlikte düğünden ayrılarak kasabadaki evine geçtiğini, televizyonlardan darbe girişiminin olduğunu öğrendiğini, sigara içmek için dışarı çıktığında kasaba merkezinden sela seslerinin geldiğini duyduğunu, merkeze doğru yürüdüğünü, diğer camilerde okunmasına rağmen Merkez Camiinde sela okunmadığını, burada da sela okunmaya başlayınca katılan ...'ın sesini duyduğunu, katılan olan imama sela okumaması gerektiğini, zira darbecileri köylerine musallat ettiği düşüncesiyle camiye yöneldiğini, caminin, ayakkabıların çıkarıldığı bölümüne geldiğinde, daha katılan ... ile karşılaşmadan ve ona hiçbir şey söylemeden tanımadığı 5-6 kişi tarafından dışarı çıkartıldığını, karanlıkta bu kişilerin kim olduklarını görmediğini, ayakkabı ile cami içerisine girmediğini, daha sonra yakınlarının kendisini evine götürdüğinü, kimsenin dini duygularına ve değerlerine karşı olumsuz bir düşünce veya tutumunun olmadığını, elinde bıçak bulunmadığını, suçlamaları kabul etmediğini,

Sanık ... aşamalarda; olay tarihinde düğün merasimi nedeniyle Sızır kasabasına gittiğini, düğün sonrasında arkadaşları olan Serkan Göksu ve Eyüp Göksu ile birlikte meydana doğru yürürken eniştesi olan sanık ...'in cami bahçesinde merdivenleri çıkarken; "Darbecileri başımıza musallat eden sensin!" şeklinde bağırdığını duyduğunu, sanığı sakinleştirmek için hızlıca peşinden gittiğini, cami girişindeki ayakkabıların çıkarıldığı yere geldiğinde eniştesi olan sanık ...'i veya cami imamını görmediğini, arkasından gelen bir grubun üstüne kapaklandığını, ne olduğunu anlayamadan dışarı çıkartıldığını, suçlamaları kabul etmediğini,

Savunmuşlardır.

V. GEREKÇE

A. Uyuşmazlık Konularına İlişkin Hukuki Açıklamalar

TCK’nın "Millete ve Devlete Karşı Suçlar ve Son Hükümler" başlıklı dördüncü kısmının "Kamu İdaresinin Güvenilirliğine ve İşleyişine Karşı Suçlar" başlıklı birinci bölümünde "Görevini yaptırmamak için direnme" başlığı ile düzenlenen 265. maddesi;

"(1) Kamu görevlisine karşı görevini yapmasını engellemek amacıyla, cebir veya tehdit kullanan kişi, altı aydan üç yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılır.

(2) Suçun yargı görevi yapan kişilere karşı işlenmesi hâlinde, iki yıldan dört yıla kadar hapis cezasına hükmolunur.

(3) Suçun, kişinin kendisini tanınmayacak bir hâle koyması suretiyle veya birden fazla kişi tarafından birlikte işlenmesi hâlinde, verilecek ceza üçte biri oranında artırılır.

(4) Suçun, silâhla ya da var olan veya var sayılan suç örgütlerinin oluşturdukları korkutucu güçten yararlanılarak işlenmesi hâlinde, yukarıdaki fıkralara göre verilecek ceza yarı oranında artırılır.

(5) Bu suçun işlenmesi sırasında kasten yaralama suçunun neticesi sebebiyle ağırlaşmış hâllerinin gerçekleşmesi durumunda, ayrıca kasten yaralama suçuna ilişkin hükümler uygulanır." şeklindedir. Seçimlik hareketli bir suç olarak düzenlenen bu suçun oluşabilmesi için; kamu görevlisine, yerine getirdiği görevini yaptırmamak amacıyla cebir veya tehdit veyahut her ikisinin birden kullanılması gerekir.

Bu suçla korunan hukuki yarar, kamu idaresinin güvenilirliği ve işleyişi olup bu suçta, kamu faaliyetlerine kişilerin saygı göstermelerinin sağlanması ve kamu görevlerinin yerine getirilmesi dolayısıyla da kamu görevini yerine getirenleri engellemeye yönelik fiillerin önüne geçilmesi amaçlanmıştır. 765 sayılı Türk Ceza Kanunu’nun yürürlüğü sırasında Ceza Genel Kurulunun 26.11.2002 tarihli ve 279-406 sayılı kararında; "Bu suç ile korunan hukuki yarar, kamu idaresi organlarının görevlerini herhangi bir engelleme ile karşılaşmadan yapmasını sağlamak suretiyle kamu idaresinde sürekliliği güvence altına almaktır." denilmek suretiyle bu husus vurgulanmıştır. Öte yandan, kendisine verilen görevi yerine getirmekte olan kamu görevlisine karşı cebir ve/veya tehdit fiili gerçekleştirilmiş bulunduğundan bu suçla aynı zamanda kişi özgürlüğü ve beden bütünlüğü de korunmaktadır (Mehmet Emin Artuk-Ahmet Gökçen-A. Caner Yenidünya, TCK Şerhi, 2. Bası, 5. Cilt, Ankara, 2014, s. 7645; Osman Yaşar-Hasan Tahsin Gökcan-Mustafa Artuç, Türk Ceza Kanunu, 2. Bası, 6. Cilt, Ankara, 2014, s. 7956-7957).

Ayrıca ceza muhakemesinin amacı, her somut olayda kanuna ve usule uygun olarak toplanan delillerle maddi gerçeğe ulaşıp adaleti sağlamak, suç işlediği sabit olan faili cezalandırmak, kamu düzeninin bozulmasının önüne geçebilmek ve bozulan kamu düzenini yeniden tesis etmektir. Gerek 1412 sayılı Ceza Muhakemeleri Usulü Kanunu gerekse CMK; adil, etkin ve hukuka uygun bir yargılama yapılması suretiyle maddi gerçeğe ulaşmayı amaç edinmiştir. Bu nedenle ulaşılma imkânı bulunan bütün delillerin ele alınıp değerlendirilmesi gerekmektedir. Diğer bir deyişle, adaletin tam olarak gerçekleşebilmesi için, maddi gerçeğe ulaşma amacına hizmet edebilecek tüm kanuni delillerin toplanması ve tartışılması zorunludur.

B. Somut Olayda Hukuki Nitelendirme

FETÖ/PDY silahlı terör örgütünce 15.07.2016 tarihinde gerçekleştiren darbeye teşebbüs eylemi gecesi saat 01.00 ile 01.30 arasında, Sivas ili, Gemerek ilçesi, Sızır Merkez Cami imamı olan katılan ...'nın, Diyanet İşleri Başkanlığının görevlendirmesi üzerine sela okumak için camiye gittiği, sela okumaya başladıktan bir süre sonra cami içerisine giren sanıklar ...ve ...’nin, katılan sela okuduğu esnada tehdit ve hakaret içerikli sözler söyleyerek sela okunmasını engelledikleri, katılan tarafından sanık ...’in elinde rengi tespit edilemeyen yaklaşık 10 cm uzunluğunda bir bıçak olduğunun iddia edildiği, sanıkların camiye girmelerinin hemen akabinde selanın yarıda kesildiği, camide bir kısım tanıklar ve sanıklar arasında arbede yaşandığı, devamında camideki olayın sona erdiği ve olayların ilçe meydanına taşındığı, sesi duyan halkın meydanda toplandığı ve iki ayrı gruba bölündüğü, her iki gruptaki şahısların karşılıklı olarak birbirlerinin üzerine yürüdükleri, gruplar arasında arbede yaşandığı, tanık ...'ın olay gecesi caminin bulunduğu yere doğru gittiği esnada caminin çıkışında itişme ve kakışmanın olduğunu, tanık...'in caminin olduğu yerde bulunan imamın evine gittiklerini, kendisine sela okumasını söylediklerini, sela okunurken sanıkların koşarak gelip küfür ederek içeriye girdiklerini, arbede sırasında karşılıklı küfürleşmeler olduğunu, tanık ...'ın sela okunduğu sırada iki kişinin camiye hızla koşarak ve küfür ederek girdiğini gördüğünü, bu kişilerin isimlerinin ... ve ... olduğunu, önden koşan sanık ...’in küfür ederek camiye girdiğini, sanıklar caminin ikinci bölümündeyken kendilerinin de o sırada camiye girdiklerini, yakalayıp sarıldığını, sanık ...’nin kendisinden kurtulmak amacıyla boğuştuğu esnada darbe aldığını, tanık ...'in de bu anlatmları doğruladığı olayda; sanıklar ...ve ...'nin, darbe kalkışması ve faillerinin bir kısmının alenileştiği saatlerde, eylemlerini gerçekleştirirken ve sonrasında sarf ettikleri tehdit içerikli sözleri ile camide yaşanan olaylar sonucu selanın kesilmesine yol açtıkları, katılanın olaylar sırasında sanık ...’in elinde bıçak olduğunu söylediğine ilişkin ifadesi de gözetildiğinde sanıkların örgüt faaliyeti çerçevesinde olmadığı anlaşılan eylemleri nedeniyle atılı nitelikli görevi yaptırmamak için direnme suçundan cezalandırılmaları gerektiği kabul edilmelidir.

Bu itibarla, Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı itirazının kabulüne, Özel Dairenin sanıklara atılı görevi yaptırmamak için direnme suçu bakımından mahkûmiyetlerini gerektirir yeterli delil bulunmadığına yönelik bozma kararının kaldırılmasına, Bölge Adliye Mahkemesinin sanıklara atılı görevi yaptırmamak için direnme suçundan verilen mahkûmiyet kararının ise örgütsel faaliyet çerçevesinde olmayan eylemlerine istinaden TMK'nın 5. maddesi uyarınca artırım yapılamayacağı isabetsizliğinden bozulmasına karar verilmelidir.

Çoğunluk görüşüne katılmayan Ceza Genel Kurul Üyesi ...; "Dosya kapsamı, mağdur ve tanık anlatımları ile sanık savunmaları birlikte değerlendirildiğinde, olay tarihi olan 15 Temmuz 2016 tarihli darbe kalkışmasında cami imamı mağdur ...’ın sela okuduğu sırada, sanıklar ... ile ...’in selanın okunmaması için cami içine kadar girdikleri ancak olay yerinde bulunan halkın sanıklara, imam olan mağdur ...’ya ulaşmadan engel oldukları ve camiden çıkarıldıkları, sanıkların görevlinin görevini yaptırmamak için cebir ve şiddet kullanmadıkları, hatta görevli imam ...’ın sanıklarla yüz yüze dahi gelmedikleri anlaşılmaktadır. TCK'nın 265. maddesindeki görevi yaptırmamak için direnme suçu cebir ve tehdit kullanılmak suretiyle işlenilebilir. Olayımızda ise sanıklar ... ile ...’in görevli imam olan ...’a karşı cebir ve tehdide ilişkin bir hareketleri mevcut olmadığı gibi, mağdurun sanıkları görmediği sabit olup, unsurları itibariyle suçun oluşmaması karşısında, Yargıtay 3. Ceza Dairesinin kararı yerinde olup, Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığının itirazının reddine karar verilmesi yerine, itirazın kabulü yönündeki sayın çoğunluğun kararına katılmıyorum." görüşüyle,

Çoğunluk görüşüne katılmayan Ceza Genel Kurul Başkanı ve on Ceza Genel Kurulu Üyesi de; benzer düşüncelerle, karşı oy kullanmışlardır.

VI. KARAR

Açıklanan nedenlerle;

1- Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı itirazının KABULÜNE,

2- Yargıtay 3. Ceza Dairesinin 21.03.2022 tarihli ve 11281-1450 sayılı, sanıklar ... ve ...'e atılı görevi yaptırmamak için direnme suçu bakımından mahkûmiyetlerini gerektirir yeterli delil bulunmadığına yönelik bozma kararının KALDIRILMASINA,

3- Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 4. Ceza Dairesinin 26.04.2018 tarihli ve 751-280 sayılı görevi yaptırmamak için direnme suçundan verilen mahkûmiyet kararının, sanıklar hakkında örgütsel faaliyet çerçevesinde olmayan eylemlerine istinaden TMK'nın 5. maddesi uyarınca artırım yapılamayacağı isabetsizliğinden BOZULMASINA,

4- Dosyanın, Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 4. Ceza Dairesine gönderilmek üzere Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığına TEVDİİNE, 06.03.2024 tarihinde yapılan birinci müzakerede yeterli çoğunluk sağlanamadığından 20.03.2024 tarihinde yapılan ikinci müzakerede oy çokluğuyla karar verildi.