"İçtihat Metni"
KARARI VEREN
YARGITAY DAİRESİ : 1. Ceza Dairesi
MAHKEMESİ :Ceza Dairesi
SAYISI : 2287-221
I. HUKUKİ SÜREÇ
Nitelikli tehdit ve nitelikli kasten yaralama suçlarından açılan kamu davasında yapılan yargılama sırasında Denizli 5. Asliye Ceza Mahkemesince 17.06.2013 tarih ve 287-381 sayı ile mağdur sanıklar ..., ... ve ...'in eylemlerinin 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu'nun 81/1 ve 35. maddelerinde düzenlenen teşebbüs aşamasında kalan kasten öldürme suçunu oluşturabileceği gerekçesiyle verilen görevsizlik kararı üzerine dosyanın gönderildiği Denizli 3. Ağır Ceza Mahkemesince 22.11.2018 tarih ve 209-393 sayı ile; mağdur sanık ...'nın, ...’a yönelik telefonda ölümle tehdit suçundan TCK’nın 106/1-1. cümlesi ve 43. maddeleri uyarınca 12 ay; ..., ... ve ...’a yönelik birden fazla kişi tarafından birlikte silahla tehdit suçundan TCK’nın 106/2-a-c ve 43. maddeleri uyarınca 3 yıl 9 ay; ... ve ...’a yönelik nitelikli kasten yaralama suçundan TCK’nın 86/2, 86/3-e maddeleri uyarınca iki kez 6 ay hapis cezası ile cezalandırılmasına; mağdur sanık ...'ın, ...’a yönelik nitelikli kasten yaralama suçundan TCK’nın 86/1, 86/3-e ve 87/1-d maddeleri uyarınca 6 yıl 18 ay; ... ve ...’a yönelik teşebbüs aşamasında kalan nitelikli kasten yaralama suçundan TCK’nın 86/2, 86/3-e ve 35. maddeleri uyarınca iki kez 3 ay; ...’ya yönelik teşebbüs aşamasında kalan nitelikli kasten yaralama suçundan TCK’nın 86/2, 86/3-e, 87/1-d ve 29. maddeleri uyarınca 1 ay 15 gün hapis cezaları ile cezalandırılmasına; mağdur sanıklar... ve ...'ın tüm suçlar yönünden aynı Kanun’un 53, 58 ve 63. maddeleri uyarınca hak yoksunluklarına, cezalarının mükerrirlere özgü infaz rejimine göre çektirilmesine ve mahsuba; mağdur sanıklar ... ve ...'ın, ...’a yönelik nitelikli kasten yaralama suçundan TCK’nın 86/1, 86/3-e, 87/1-d, 62, 53 ve 63. maddeleri uyarınca ayrı ayrı olmak üzere 5 yıl 15 ay hapis cezaları ile cezalandırılmalarına, hak yoksunluklarına ve mahsuba karar verilmiştir.
Hükümlerin, mağdur sanıklar ..., ... ve... müdafileri ile mağdur sanık ... tarafından istinaf edilmesi üzerine duruşmalı yapılan inceleme sonucunda Antalya Bölge Adliye Mahkemesi 4. Ceza Dairesince 07.11.2019 tarih ve 511-3452 sayı ile; İlk Derece Mahkemesince kurulan tüm hükümlerin kaldırılarak mağdur sanık ...’nın, ...’a yönelik tehdit eyleminin kül hâlinde ve zincirleme şekilde birden fazla kişi tarafından birlikte silahla tehdit suçunu oluşturması nedeniyle bu suç bakımından hüküm kurulmasına yer olmadığına; ... ve ...’a yönelik nitelikli kasten yaralama suçu gerçekleşmekle birlikte TCK’nın 44. maddesi uyarınca en ağır ceza öngören suçtan cezalandırılması gerektiğinden bahisle bu suç bakımından da hüküm kurulmasına yer olmadığına; neticeten, mağdur sanık ...’nın, ...’a yönelik tehdit eylemleri ve aynı gün gece saatlerinde ... ve diğerlerinin bulunduğu araca tehdit kastıyla birden fazla kez ateş etmek suretiyle nitelikli tehdit suçundan TCK’nın 106/2-a-c, 43/1, 43/2 ve 29, 53, 58 ve 63. maddeleri uyarınca 4 yıl 4 ay 15 gün hapis cezası ile cezalandırılmasına, hak yoksunluğuna, cezanın mükerrirlere özgü infaz rejimine göre çektirilmesine ve mahsuba; mağdur sanık ...’ın, ..., ... ve...’ya yönelik teşebbüs aşamasında kalan nitelikli kasten yaralama suçunun kül hâlinde birden fazla kişi tarafından birlikte silahla tehdit suçunu oluşturması nedeniyle bu suçlar bakımından hüküm kurulmasına yer olmadığına; neticeten mağdur sanık ...'ın, ...’a yönelik olası kastla nitelikli yaralama suçundan TCK’nın 86/1, 86/3-e, 87/1-d ve 21/2. maddeleri uyarınca 3 yıl hapis cezası ile cezalandırılmasına; ... ve diğerlerinin bulunduğu araca tehdit kastıyla birden fazla kez ateş etmek suretiyle nitelikli tehdit suçundan TCK’nın 106/2-a-c, 43/2-1 ve 29/1. maddeleri uyarınca 2 yıl 6 ay hapis cezası ile cezalandırılmasına; mağdur sanıklar... ve ...'ın, tüm suçlar yönünden aynı Kanun’un 53, 58 ve 63. maddeleri uyarınca hak yoksunluklarına, cezalarının mükerrirlere özgü infaz rejimine göre çektirilmesine ve mahsuba; mağdur sanıklar ... ve ...’ın, ...’a yönelik eylemlerinin kül hâlinde birden fazla kişi tarafından birlikte nitelikli tehdit suçunu oluşturması nedeniyle TCK’nın 106/2-a-c, 43/2-1, 29/1, 62, 53 ve 63. maddeleri uyarınca ayrı ayrı olmak üzere 2 yıl 4 ay 3 gün hapis cezaları ile cezalandırılmalarına, hak yoksunluklarına ve mahsuba karar verilmiştir.
Hükümlerin, mağdur sanıklar..., ..., ... ve ... müdafileri tarafından temyiz edilmesi üzerine dosyayı inceleyen Yargıtay 1. Ceza Dairesince 21.06.2021 tarih ve 5475-10911 sayı ile;
"...1- Sanık ...'nın husumetli olduğu kişilerin bulunduğu aracı hedef alarak ateş etmesi, araçta bir çok mermi isabeti olması, araç içindeki kişilerden ... ve ...'ın basit tıbbi müdahale ile giderilir şekilde yaralanması gözetildiğinde, sanık ... hakkında ... ve ...'a yönelik silahla basit kasten yaralama, aynı araçta bulunan ve yaralanmayan ...'e yönelik kasten yaralamaya teşebbüs suçundan hüküm kurulması gerektiği hâlde, hatalı kabulle silahla tehditten hüküm kurulması,
Kabule göre de;
A) İlk derece mahkemesinin hükmüne karşı aleyhe istinaf başvurusu bulunmadığı, sanık ... hakkında kurulan hükümlerin müdafii tarafından istinaf edildiği gözetilmeden, sanık hakkında kurulan yeni hükümde ceza miktarı arttırılarak kazanılmış hak ihlaline neden olunması,
B) Sanık ...'nın telefonla mesaj göndermek suretiyle tehdit eylemi ile 01.04.2013 günü meydana gelen silahla tehdit olarak kabul edilen ateş etme eyleminin ayrı eylemler olduğu, birleştirilerek ve tek hükümde iki kez TCK'nın 43. maddesi ile arttırım yapılması suretiyle hatalı hüküm tesisi,
2- Sanık ...'ın husumetli olduğu kişilerin bulunduğu araca doğru ve o araçtan ateş açılması üzerine karşı ateş açtığı, ateş sonucu diğer araçta bulunan ...'ın hayati tehlike meydana gelecek şekilde yaralandığı olayda, sanığın eylemini doğrudan kastla işlediği, husumetli olduğu kişilerin içinde bulunduğu araçtaki kişilere doğrudan ateş etmesi şeklindeki eylemde olası kastın uygulama olanağı bulunmadığı gözetilmeden, hatalı kabulle sanık ... hakkında eksik ceza tayini,
3- Sanıklar ..., ... ve ... hakkında silahla ve birden fazla kişi tarafından tehdit suçundan açılan kamu davasında eylemin kasten yaralamaya teşebbüs olarak nitelendirilmesi ile ilk derece mahkemesince bu suçtan mahkûmiyet hükmü kurulduğu, silahla ve birden fazla kişi tarafından tehdit suçundan kurulan bir hüküm bulunmadığı hâlde ve sanıklar aleyhine istinaf başvurusu yapılmadığı gözetilmeden, yazılı şekilde ilk kez mahkûmiyet hükmü kurularak kazanılmış hak ihlaline neden olunması," isabetsizliklerinden bozulmasına karar verilmiştir.
Bölge Adliye Mahkemesi 4. Ceza Dairesi ise 26.01.2022 tarih ve 2287-221 sayı ile; "...... ve diğerlerinin içinde bulunduğu araçtaki isabet noktaları gözetildiğinde...'nın amacının yaralamak ya da öldürmek olmadığı, aracın içindekileri hedef almaksızın araca yönelik atışlarının silahla tehdit suçunu oluşturduğu, ...'nın olay günü tehdit içeren mesajlar göndermesi ve aynı günün gecesinde de silahla tehdit eyleminde bulunması nedeniyle tehdit kastının yenilenmesi için gerekli sürenin geçmediği, olay günü çok sayıda tehdit mesajı göndermesi, silahlı tehdit eylemini de içinde ... dışında başka şahısların da bulunduğu araca yönelik gerçekleştirmesi üzerine hakkında iki kez zincirleme suç hükümlerinin uygulandığı; ...'ın, ... ve diğerlerinin bulunduğu araca ateş ederken teker ve üst kısımları hedef aldığı, araç içindekileri doğrudan hedef alan bir atış yapmadığı, mağdur ...'ın, ... ve... arasındaki husumetten haberinin olmadığı, ...'ın, diğer araçta bulunan ve olayla ilgisi olmayan kişilerin yaralanabileceğini öngörmesine rağmen muhtemel sonuçları göze alarak yakın mesafeden birden fazla kez ateş etmesi sonucunda mağdur ...'ın yaralanması şeklindeki eyleminin olası kastla kasten yaralama suçunu oluşturduğu, ... ve ...'ın, olası kastla yaralama suçundan sorumlu tutulamayacakları, ..., ... ve ...'in eylemlerinin kül hâlinde nitelikli tehdit suçunu oluşturduğu, bu eylemlerin silahla kasten yaralama ve teşebbüs olarak değerlendirilmesinin şehir içinde karşılıklı silahla çatışma boyutundaki olayların vehameti karşısında adalet duygusunu incitebileceği gibi TCK'nın 44. maddesinin uygulanma olanağını da ortadan kaldıracağı, diğer taraftan İlk Derece Mahkemesinin eylemleri vasıflandırması ile bağlı olmayıp iddianame sınırları içerisinde olmak kaydıyla Dairenin hukuki nitelendirmeyi yapabileceği, ayrıca İlk Derece Mahkemesince tüm suçlardan verilen toplam ceza miktarının yeni kurulan hükümlerde aşılmadığı," şeklindeki gerekçe ile bozma ilamına direnerek önceki hükümler gibi mağdur sanıkların cezalandırılmalarına karar vermiştir.
Bu hükümlerin de mağdur sanıklar..., ... ve ... müdafileri ile Cumhuriyet savcısı tarafından temyiz edilmesi üzerine, Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığının 27.06.2022 tarihli ve 47522 sayılı bozma istekli tebliğnamesiyle dosya, 5271 sayılı Ceza Muhakamesi Kanunu'nun 307. maddesi uyarınca Yargıtay 1. Ceza Dairesine gönderilmiş, aynı madde uyarınca inceleme yapan Özel Dairece 06.03.2023 tarih ve 8011-855 sayı ile direnme kararının yerinde görülmemesi üzerine Yargıtay Birinci Başkanlığına iade edilen dosya, Ceza Genel Kurulunca değerlendirilmiş ve açıklanan gerekçelerle karara bağlanmıştır.
II. UYUŞMAZLIĞIN KAPSAMI VE KONUSU
Mağdur sanıklar ... ve ... hakkında ..., ... ve...'ya yönelik teşebbüs aşamasında kalan nitelikli kasten yaralama suçundan kurulan mahkûmiyet hükümlerine ilişkin istinaf başvurularının miktar itibarıyla ayrı ayrı reddine karar verilmiş; mağdur sanık ... hakkında 6136 sayılı Kanun'a Muhalefet suçundan kurulan mahkûmiyet hükmü ile inceleme dışı mağdur sanıklar ... ve ... hakkında birden fazla kişi tarafından birlikte nitelikli tehdit suçundan kurulan mahkûmiyet hükümlerine yönelik temyiz talebinin reddine dair ek karar Özel Dairece onanmak suretiyle kesinleşmiş olup temyizin ve direnmenin kapsamına göre inceleme mağdur sanıklar hakkında kurulan hükümlerle sınırlı olarak yapılmıştır.
Özel Daire ile Bölge Adliye Mahkemesi arasında oluşan ve Ceza Genel Kurulunca çözümlenmesi gereken uyuşmazlıklar;
1- Mağdur sanık ...’nın, ..., ... ve ...’in bulunduğu araca tabanca ile; mağdur sanıklar ..., ... ve ...’in ise... ve arkadaşlarının bulunduğu araca tüfek ile ateş etmesi şeklinde gerçekleşen eylemlerinin nitelikli kasten yaralama ve bu suça teşebbüsü mü yoksa zincirleme şekilde nitelikli tehdit suçunu mu oluşturduğu, nitelikli tehdit suçunu oluşturduğunun kabulü hâlinde aleyhe istinaf talebi bulunmayan davada ceza süresi yönünden mağdur sanıkların kazanılmış haklarının ihlal edilip edilmediği,
2- Mağdur sanık ...’ın, mağdur ...’a yönelik kasten yaralama suçunu doğrudan kastla mı yoksa olası kastla mı işlediği,
Hususlarının belirlenmesine ilişkindir.
III. OLAY VE OLGULAR
İncelenen dosya kapsamından;
01.04.2013 tarihinde saat 23:00 sıralarında ... Otel önünde karşılıklı silahla yaralama olayı meydana geldiğinin güvenlik güçlerine ihbar edilmesi üzerine soruşturmaya başlandığı,
Olay yerinde yapılan incelemede; ... Otel ve ... İlköğretim Okulunun ön tarafında bulunan yolda 7 adet 7,65 mm çapında boş kovan, bir adet boş av tüfeği kartuşu ve 2 adet tapa bulunduğu, yol üzerinde araç patinaj lastik izlerinin tespit edildiği, 20 RL *** plaka sayılı araç üzerinde yapılan incelemede; aracın sol arka camı ve sol arka kelebek camının isabet eden atışlar sonucu patladığı, sol arka çamurluk üzerinde ateşli silah giriş deliğinin olduğu, araç içerisinde sol arka paspas üzerinde 1 adet domdom kurşunu olarak tabir edilen av tüfeği fişeğine ait saçma tanesinin ele geçirildiği; ... Sokak üzerinde park hâlinde bulunan 20 U **** plaka sayılı aracın incelenmesinde de; aracın sağ arka kapı üst orta kısmı ile tavan birleşim noktasında av tüfeğine ait atış isabet izlerinin görüldüğü, atış sonrasında seken saçma taneleri nedeniyle tavan döşemesinin hasar gördüğü, arka ve ön koltuk üzerinde kan lekelerinin mevcut olduğu, el freninin arka kısmında ahşap saplı üzeri kan lekeli bıçak ele geçirildiğinin belirtildiği,
Araştırma tutanağına göre, olayın gerçekleştiği yeri gösteren güvenlik kamerası bulunmadığı,
Adli Tıp Kurumunca düzenlenen 25.09.2013 tarihli raporlarda; mağdur sanıklar ... ve ...’ın yaralanmalarının, yaşamlarını tehlikeye sokmadığı, basit tıbbi müdahale ile giderilebilecek ölçüde hafif olduğunun bildirildiği,
Adli Tıp Kurumu Burdur Adli Tıp Şube Müdürlüğünün 17.07.2014 tarihli raporunda; boyun kısmında 11 adet saçma tanesinin bulunan mağdur ...’ın yaralanmasının, yaşamını tehlikeye sokan bir durum olup basit bir tıbbi müdahale ile giderilebilecek ölçüde hafif nitelikte olmadığının belirtildiği,
Mağdur sanık ... tarafından kullanılan 0507 568 **** numaralı telefondan mağdur sanık ...’a ait 0507 574 **** numaralı telefona 01.04.2013 günü saat 00:09'dan saat 22.02'ye kadar çok sayıda basit tehdit ve hakaret içeren mesaj gönderildiği, bu mesajlarda...’nın ...'ı ...'ye çağırdığı, aynı tarihte saat 21:35'te "Sadece ...'ye gel, sadece es geçemezsin, rahat ol, ölürsün, oğlum ölürsün!" şeklinde ölümle tehdit eyleminde bulunduğu hususlarının tutanağa bağlandığı,
Jandarma Genel Komutanlığının 13.05.2013 tarihli ve 1738 sayılı raporunda; olay yerinde bulunan 7,65 mm’lik kovanların tek silahtan atıldığının; 15.05.2013 tarihli ve 1301 sayılı raporda ise; ..., ... ve ...’e ait olduğu belirtilen svaplar üzerinde atış artıkları tespit edildiğinin bildirildiği,
Anlaşılmaktadır.
Mağdur ...; 20 RL *** plaka sayılı beyaz renkli ... marka bir aracın yanlarına geldiğini ve bu araçtan içinde bulunduğu araca doğru tüfekle iki el ateş edildiğini, camın açık olması nedeniyle tüfekten çıkan saçmaların doğrudan başına isabet etmesi sonucu yaralandığını,
Mağdurlar ... ve ... aynı yöndeki beyanlarında; ...’dan aldıkları ... marka araçla yanlarında tanık Kerim ve ... da olduğu hâlde ... İlköğretim Okulunun önünden geçerken ...’in kullandığı ... marka aracın yanlarına gelip sol arka camından tüfekle içinde bulundukları araca doğru bir metre mesafeden rastgele ateş edildiğini, arkada oturan ...’ın yaralandığını, tüfek saçmalarının aracın tekerine isabet etmesinden dolayı fazla uzaklaşamadıklarını, ilk atışın karşıdan geldiğini, aracı bırakarak kaçtıklarını, ...’nın yanlarında bulunmadığını,
Tanık ...; ..., ... ve ... ile birlikte...’ya ait aracı alarak ...’de dolaştıkları sırada yanlarına ... marka bir aracın gelip kendilerine ateş edildiğini, ateş edenleri görmediğini, ancak diğer araçta iki kişi bulunduğunu, hemen başını yere eğdiğini,
İfade etmişlerdir.
Mağdur sanık ... soruşturmada; 20 U **** plaka sayılı ... marka aracın kendisine ait olduğunu, ... ile birlikte yanına gelen ...'ın dolaşmak amacıyla aracını istediğini, kendisinin de ...’dan tehdit aldığını, dikkatli kullanmasını söyleyerek anahtarı ...’a verdiğini, daha sonra arkadaşlarını arayıp silahla kendilerine ateş açıldığını ve araçta bulunan ...’ın vurulduğunu anlattıklarını,
Bölge Adliye Mahkemesinde önceki beyanlarından farklı olarak; 20 U **** plaka sayılı araçta kendisinin de bulunduğunu, ... marka bir aracı solladıkları sırada üç adım mesafeden kendi araçlarına ateş edildiğini, ilk atışın aracın tavanına, ikinci atışın da ön camdan girerek ...'a isabet ettiğini, kendisinin de ateşe karşılık verdiğini,
Mağdur sanık ... aşamalarda; ... ile arasında önceye dayalı husumet bulunduğunu, olay günü...’nın kendisine tehdit ve hakaret içeren çok sayıda mesaj gönderip buluşmak istediğini söylediğini, daha sonra da arayarak "Bugün seni öldüreceğim!" şeklinde konuştuğunu, olay mahalline... ile buluşmaya gitmediğini, ...’den aracını alıp askerden dönen arkadaşı ... ile ...’de gezmekte oldukları sırada önlerine ... marka bir aracın çıktığını, aracı başkasının sürdüğünü, ...’nın ise şoförün yanında oturmakta olup tabanca ile kendilerine ateş ettiğini, bunun üzerine araçta bulunan tüfekle hedef gözetmeksizin ateşe karşılık verdiğini, tüfeği ...’ın haberi olmadan arka koltuğa koymuş olduğunu, olay sırasında ...’in yanlarında bulunmadığını,
Mağdur sanık ... aşamalarda; 20 RL *** plaka sayılı aracı kullanmak amacıyla ...’den istediğini, yanında ... da olduğu hâlde dolaşmaya başladıklarını, ... Otelin önünden geçerken ... marka bir aracın yanlarına geldiğini, sürücünün ...’in arkadaşı olabileceği düşüncesiyle yavaşladığı sırada diğer araçta şoförün yanında oturan şahsın tabanca ile kendilerine ateş ettiğini, ilk atışın karşıdan geldiğini, bu sırada ...'ın da arka koltuktaki av tüfeğini alarak diğer araca doğru ateş etmeye başladığını,
Mağdur sanık ... aşamalarda; 20 RL *** plaka sayılı aracın kendisine ait olduğunu, aracını dolaşması amacıyla arkadaşı ...’a verdiğini, olay yerinde bulunmadığını,
Savunmuşlardır.
IV. GEREKÇE
A. İlgili Mevzuat ve Uyuşmazlık Konusuna İlişkin Açıklamalar
TCK’nın "Tehdit" başlığını taşıyan 106. maddesi şöyledir;
"(1) Bir başkasını, kendisinin veya yakınının hayatına, vücut veya cinsel dokunulmazlığına yönelik bir saldırı gerçekleştireceğinden bahisle tehdit eden kişi, altı aydan iki yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılır. Mal varlığı itibarıyla büyük bir zarara uğratacağından veya sair bir kötülük edeceğinden bahisle tehditte ise, mağdurun şikayeti üzerine, altı aya kadar hapis veya adlî para cezasına hükmolunur.
(2) Tehdidin;
a) Silahla,
b) Kişinin kendisini tanınmayacak bir hale koyması suretiyle, imzasız mektupla veya özel işaretlerle,
c) Birden fazla kişi tarafından birlikte,
d)Var olan veya var sayılan suç örgütlerinin oluşturdukları korkutucu güçten yararlanılarak,
İşlenmesi halinde, fail hakkında iki yıldan beş yıla kadar hapis cezasına hükmolunur.
(3) Tehdit amacıyla kasten öldürme, kasten yaralama veya mal varlığına zarar verme suçunun işlenmesi halinde, ayrıca bu suçlardan dolayı ceza verilir.".
Tehdit fiili, kişinin ruh dinginliğini bozan, iç huzurunu, bilinç ve irade özgürlüğünü ihlal eden bir olgudur. Fiilin mağdur üzerinde ciddi bir korku yaratabilmesi açısından sonuç almaya objektif olarak elverişli, yeterli ve uygun olması gerekir. Ayrıca tehdidin somut olayda muhatap üzerinde etkili olması şart değildir. Bu nedenle mağdurun korkup korkmadığının araştırılması gerekmez.
Tehdit suçunun manevi öğesi genel kasttan ibaret olup suçun yasal tanımındaki unsurlarının bilerek ve istenerek işlenmesini ifade eder. Olayda tasarlamanın varlığı aranmadığı gibi, saikin de önemi yoktur.
Tehdit suçunun silahla işlenmesi, silahın mağdur üzerinde korkutucu etkisini artırması, eylemin icrasını kolaylaştırıp faile cesaret vermesi nedeniyle nitelikli hâl sayılmıştır. Silahın tanımı TCK'nın 6/1-f maddesinde yapılmış olup artırım nedeni olarak kabul edilmesi için ateşli bir silah olması gerekmez. Gerçeğe uygun olması ve korkutucu etki yaratması yeterlidir. Ayrıca silahı gösteren ya da kullanan failin tehdit sözü sarf etmesinin de suçun oluşumu bakımından bir ehemmiyeti bulunmamaktadır.
Tehdit suçunun birden fazla kişiyle birlikte işlenmesi ise, mağdurun kendisini savunma olanağının ortadan kalkması, tehdidin daha yoğun şekliyle gerçekleşmesi ve korkutuculuğun daha etkili olması nedeniyle suçun bir diğer nitelikli hâli olarak yaptırıma bağlanmıştır. Bu nitelikli hâlin oluşabilmesi için en az iki kişi tarafından fikir ve eylem birliği içinde işlenmesi, mağdurun birlikte olan faillere karşı korkmuş olması gerekmektedir. Eylemi bir fail gerçekleştirirken diğerinin korkutucu güç olarak yanında bulunması suçun oluşması için zorunlu ve yeterlidir.
Bunun dışında TCK'nın 106/3 maddesi özel bir içtima kuralına yer vermiş olup tehdit amacıyla kasten adam öldürme, yaralama veya mala zarar verme suçları işlendiği takdirde, ayrıca bu suçlardan da ceza verilmesi gerekmektedir. Görüldüğü gibi bu durumda TCK'nın 44. maddesinin bir istisnası olarak özel düzenlemeyle gerçek içtima kuralları uygulanacaktır.
TCK'nın 86. maddesinde düzenlenen kasten yaralama suçu ise suç tarihi itibarıyla şöyledir;
"(1) Kasten başkasının vücuduna acı veren veya sağlığının ya da algılama yeteneğinin bozulmasına neden olan kişi, bir yıldan üç yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılır.
(2) Kasten yaralama fiilinin kişi üzerindeki etkisinin basit bir tıbbî müdahaleyle giderilebilecek ölçüde hafif olması hâlinde, mağdurun şikâyeti üzerine, dört aydan bir yıla kadar hapis veya adlî para cezasına hükmolunur.
(3) Kasten yaralama suçunun;
a) Üstsoya, altsoya, eşe veya kardeşe karşı,
b) Beden veya ruh bakımından kendisini savunamayacak durumda bulunan kişiye karşı,
c) Kişinin yerine getirdiği kamu görevi nedeniyle,
d) Kamu görevlisinin sahip bulunduğu nüfuz kötüye kullanılmak suretiyle,
e) Silâhla,
İşlenmesi hâlinde, şikâyet aranmaksızın, verilecek ceza yarı oranında artırılır.".
Maddenin birinci fıkrasında kasten yaralama suçunun tanımı yapılarak kasten yaralamanın temel şekli düzenlenmiş, kişinin vücuduna acı veren veya sağlığının ya da algılama yeteneğinin bozulmasına neden olan her davranış, yaralama olarak kabul edilmiştir. Kasten yaralama fiilinin, kişi üzerindeki etkisinin basit bir tıbbi müdahale ile giderilebilecek ölçüde olması hâli ikinci fıkrada düzenlenmiş olup bu durumda birinci fıkradaki hapis cezasından daha az süreli bir hapis cezası ya da seçimlik olarak adli para cezası suçun yaptırımı olarak öngörülmüştür. Maddenin üçüncü fıkrasının (e) bendinde de mağdurun yaşamı, vücut bütünlüğü ve özgürlüğü bakımından ortaya çıkardığı potansiyel tehlike gözetilerek kasten yaralama suçunun silahla işlenmesi nitelikli hâl olarak kabul edilmiştir.
Kasten yaralama suçunda korunan hukuki yarar, kişinin vücut dokunulmazlığı ve beden bütünlüğüdür. Suçun konusu, mağdurun acı verilen, bozulan bedeni veya ruhsal varlığıdır. Failin eylemi neticesinde maddede belirtilen sonuçlardan biri meydana gelirse, kasten yaralama suçunun oluşacağında tereddüt bulunmayıp bu sonucu doğurmaya elverişli olan tüm hareketlerle suçun işlenmesi mümkündür.
Uyuşmazlık konusuyla bağlantılı TCK'nın "Kast" başlıklı 21. maddesi de;
"(1) Suçun oluşması kastın varlığına bağlıdır. Kast, suçun kanuni tanımındaki unsurların bilerek ve istenerek gerçekleştirilmesidir.
(2) Kişinin, suçun kanuni tanımındaki unsurların gerçekleşebileceğini öngörmesine rağmen, fiili işlemesi halinde olası kast vardır. Bu halde, ağırlaştırılmış müebbet hapis cezasını gerektiren suçlarda müebbet hapis cezasına, müebbet hapis cezasını gerektiren suçlarda yirmi yıldan yirmibeş yıla kadar hapis cezasına hükmolunur; diğer suçlarda ise temel ceza üçte birden yarısına kadar indirilir." şeklinde düzenlenerek, maddenin birinci fıkrasının ikinci cümlesinde doğrudan kast, ikinci fıkrasının birinci cümlesinde de olası kast tanımlanmıştır. Olası kastın tanımlandığı TCK’nın 21. maddesinin ikinci fıkrasının gerekçesinde;"...Olası kast durumunda suçun kanuni tanımında yer alan unsurlardan birinin somut olayda gerçekleşebileceği öngörülmesine rağmen, kişi fiili işlemektedir. Diğer bir deyişle, fail unsurların meydana gelmesini kabullenmektedir. Mevzuatımıza giren yeni bir kavram olan olası kastla ilgili uygulamadan bazı örnekler vermek yararlı olacaktır.
Yolda seyreden bir otobüs sürücüsü, trafik lambasının kendisine kırmızı yanmasına rağmen, kavşakta durmadan geçmek ister; ancak kendilerine yeşil ışık yanan kavşaktan geçmekte olan yayalara çarpar ve bunlardan bir veya birkaçının ölümüne veya yaralanmasına neden olur. Trafik lambası kendisine kırmızı yanan sürücü, yaya geçidinden her an birilerinin geçtiğini görmüş; fakat, buna rağmen kavşakta durmamış ve yoluna devam etmiştir. Bu durumda otobüs sürücüsü, meydana gelen ölüm veya yaralama neticelerinin gerçekleşebileceğini öngörerek, bunları kabullenmiştir. Düğün evinde törene katılanların tabancaları ile odanın tavanına doğru ardı ardına ateş ettikleri sırada, bir kişinin aldığı alkolün de etkisi ile elinin seyrini kaybetmesi sonucu, yere paralel olarak yaptığı atışlardan bir tanesinden çıkan kurşun, törene katılanlardan birinin alnına isabet ederek ölümüne neden olur. Bu örnek olayda kişi yaptığı atışlardan çıkan kurşunların orada bulunan herhangi birine isabet edebileceğini öngörmüş; fakat, buna rağmen silâhıyla atışa devam etmiştir. Burada da fail silâhıyla ateş ederken ortaya çıkacak yaralama veya ölüm neticelerini kabullenmiştir.
Verilen bu örneklerde kişinin olası kastla hareket ettiğinin kabulü gerekir." şeklinde açıklamalara yer verilmiş ve olası kasta ilişkin örnek olaylar gösterilmiştir.
Buna göre, doğrudan kast; öngörülen ve suç teşkil eden fiili gerçekleştirmeye yönelik irade olup kanunda suç olarak tanımlanmış eylemin bilerek ve istenerek gerçekleştirilmesi ile oluşur. Failin, hareketinin kanuni tipi gerçekleştireceğini bilmesi ve istemesi hâlinde doğrudan kast; buna karşın işlemiş olduğu fiilin muhtemel bazı neticeleri meydana getirebileceğini öngörmesine ve bu neticelerin gerçekleşmesini mümkün ve muhtemel olarak tasavvur etmesine rağmen muhtemel neticeyi kabullenerek fiili işlemesi hâlinde ise olası kast söz konusu olacaktır.
Olası kast ile doğrudan kast arasındaki farkı ortaya koyan en belirgin unsur, doğrudan kasttaki bilme unsurudur. Fail eyleminin kanuni tipi gerçekleştireceğini biliyorsa doğrudan kastla hareket etmiş sayılacaktır. Yine failin hareketiyle hedeflediği doğrudan neticelerle birlikte, hareketin zorunlu veya kaçınılmaz olarak ortaya çıkan sonuçları da, açıkça istenmese dahi doğrudan kastın kapsamı içinde değerlendirilecektir. Belli bir sonucun gerçekleşmesine yönelik hareketin, günlük hayat tecrübelerine göre diğer bir kısım neticeleri de doğurması muhakkak ise failin bu sonuçlar açısından da doğrudan kastla hareket ettiği kabul edilmelidir.
B. Hukuki Nitelendirme
Aralarındaki husumet nedeniyle mağdur sanık ...’nın 01.04.2013 tarihinde 00.09 ila 22.02 saatleri arasında mağdur sanık ...’a çok sayıda basit tehdit ve hakaret içeren mesaj gönderdiği, konuşmak için ...’ı ...’ye çağırdığı, saat 21:35'te ilettiği mesajla "Sadece ...'ye gel sadece, es geçemezsin, rahat ol, ölürsün oğlum ölürsün!" şeklinde tehdit eyleminde bulunduğu, görüşme dökümlerinin incelenmesinde ...’ın da gelen arama ve mesajlara benzer biçimde karşılık verdiğinin anlaşıldığı, her ikisinin de yanlarına arkadaşlarını alarak buluşmaya hazırlandıkları, aynı gün saat 23.00 sıralarında ...’in sürücülüğünü yaptığı ve içinde ... ve ...’ın da bulunduğu 20 RL *** plaka sayılı araç ile ...’ın kullandığı ve içinde..., ... ve ... ile tanık ...’in olduğu 20 U **** plaka sayılı aracın ... Otel yakınlarında karşılaştığı, yavaş seyreden araçlardan, ilk olarak hangisi tarafından yapıldığı tespit edilemeyen atış sonrasında, ...’nın ele geçirilemeyen tabanca ile ... ve içindekilerin bulunduğu araca doğru 7 el; ...’ın da, ... ve arkadaşlarının bulunduğu araçtakileri hedef alarak yine ele geçirilemeyen av tüfeği ile 2 el ateş ettikleri, 20 RL *** plaka sayılı aracın sol arka camının isabet eden atışlar sonucu patladığı, sol arka çamurluk üzerinde de ateşli silah giriş deliğinin olduğu, 20 U **** plaka sayılı aracın ise sağ arka kapının üst orta kısmı ile tavan birleşim noktasında av tüfeğine ait atış isabet izlerinin görüldüğü, tavan kısmında atış sonrasında seken saçma taneleri nedeniyle döşemenin hasar aldığı, yapılan atışlar neticesinde ... ve ...’ın basit tıbbi müdahale ile giderilebilecek, ...’ın ise hayati tehlike geçirecek biçimde yaralandıkları kabul edilen olayda;
..., ..., ... ve ...’in, ... ve...’nın olay yerinde bulunmadıkları yönünde adı geçenleri koruma amacına dönük beyanlarına rağmen...’nın Bölge Adliye Mahkemesinde icra edilen duruşma sırasında önceki savunmalarından farklı olarak olay yerinde bulunup silahını ateşlediğini ikrar etmesi ile ...’in el svaplarında atış artıklarına rastlanması hususları da gözetildiğinde, ... ve ...’ın başını çektikleri her iki gruptaki diğer mağdur sanıkların, husumetlerinden haberdar oldukları... ve ...'ın fiilleri üzerinde ortak hâkimiyet kurarak asli fail olarak olaya katıldıkları, bu hususun, ...’ın, ... ve ...’in bilgisi olmaksızın suçta kullanılan av tüfeğini aracın arka koltuğuna gizlemiş olmasının genel hayat tecrübeleriyle bağdaşmamasıyla da desteklendiği, tüm mağdur sanıkların, havaya veya yere ateş etme imkânları bulunduğu hâlde olay yerindeki araçların oturma seviyesinden isabet almasına nazaran korkutmak amacıyla değil, birkaç metre mesafeden doğrudan hedef alarak yaralama kastı ile hareket ettikleri, nitekim yapılan atışlar sonucunda ..., ... ile ...’ın yaralandıkları, aralarındaki husumet sebebiyle...'ya yönelik yaralama kastı ile hareket ettiğinde kuşku bulunmayan ...'ın, ... ile aralarında husumet bulunduğu ileri sürülmese de yakındaki aydınlatma direğinden dolayı karanlık olmadığı anlaşılan olay mahallinde asıl hedef... ile aynı araç içinde bulunan mağdur ...'ı da görüp etkili mesafeden sonucu bilerek ve isteyerek birden fazla kez ateş etmesi şeklindeki eylemin doğrudan kastla işlendiği, sonuç olarak Özel Dairenin bozma kararında bir isabetsizlik bulunmadığı, keza, ayrıntıları Ceza Genel Kurulunun 25.10.2023 tarihli ve 91-547 sayılı kararında açıklandığı üzere; yalnızca cezanın türü ve miktarı ile sınırlı olan aleyhe değiştirme yasağının dava açan belgede yer verilmek koşuluyla fiilin nitelendirilmesinde ya da suç adının belirlenmesinde geçerli olmaması karşısında, İlk Derece Mahkemesi hükümlerine yönelik aleyhe istinaf talebi bulunmayan dosya kapsamında Bölge Adliye Mahkemesince suçların vasıflandırılmasının değiştirilmesi suretiyle ilk hükümle belirlenen sonuç cezayı aşmayacak şekilde hükmolunan cezaların söz konusu yasağı ihlal etmediği kabul edilmelidir.
Bu nedenle Bölge Adliye Mahkemesi Ceza Dairesinin direnme kararına konu hükümlerinin bozulmasına karar verilmelidir.
V. KARAR
Açıklanan nedenlerle;
1- Antalya Bölge Adliye Mahkemesi 4. Ceza Dairesinin 26.01.2022 tarihli ve 2287-221 sayılı direnme kararına konu hükümlerinin, mağdur sanıklar ..., ... ve ...’in mağdur ...’a karşı nitelikli kasten yaralama suçu ile mağdur sanık ...’ın mağdur sanık ... ve mağdurlar ... ile ...’a yönelik teşebbüs aşamasında kalan nitelikli kasten yaralama; mağdur sanık ...’nın mağdur sanıklar ... ve ...’a yönelik nitelikli kasten yaralama, mağdur sanık ...’e karşı teşebbüs aşamasında kalan nitelikli kasten yaralama suçları ile mağdur sanık ...’a yönelik ölümle tehdit suçundan cezalandırılmaları yerine yazılı şekilde hükümler kurulması isabetsizliğinden BOZULMASINA,
2- Dosyanın, gereği için kararı veren Bölge Adliye Mahkemesine, kararın bir örneğinin de bilgi için İlk Derece Mahkemesine gönderilmek üzere Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığına TEVDİİNE, 15.01.2025 tarihinde yapılan müzakerede oy birliğiyle karar verildi.