"İçtihat Metni"
YARGITAY DAİRESİ : 1. Ceza Dairesi
MAHKEMESİ :Ceza Dairesi
SAYISI : 1394-2883
I. HUKUKÎ SÜREÇ
Sanığın kasten yaralama suçundan 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu'nun 86/1, 86/3-e, 87/1-e, 29/1, 62, 53 ve 54. maddeleri uyarınca 2 yıl 13 ay 15 gün hapis cezası ile cezalandırılmasına, hak yoksunluğuna ve müsadereye ilişkin Bartın 1. Asliye Ceza Mahkemesince verilen 29.06.2018 tarihli ve 422-454 sayılı hükme yönelik sanık müdafii tarafından istinaf talebinde bulunulması üzerine Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 2. Ceza Dairesince duruşma açılarak yapılan yargılama sonucunda, 21.02.2020 tarih ve 3273-394 sayı ile; Bartın 1. Asliye Ceza Mahkemesi hükmünün 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu'nun 280/2. maddesi uyarınca kaldırılarak sanığın kasten yaralama suçundan TCK'nın 86/1, 86/3-e, 87/1-d, 87/1-son 29/1, 53 ve 54. maddeleri uyarınca 3 yıl 1 ay 15 gün hapis cezası ile cezalandırılmasına, hak yoksunluğuna ve müsadereye, sanık aleyhine istinaf talebi bulunmadığı için CMK’nın 283. maddesi uyarınca önceki cezasından daha ağır ceza verilemeyeceği göz önüne alınarak 2 yıl 13 ay 15 gün hapis cezası ile cezalandırılmasına hükmedilmiştir.
Bu hükmün de katılan tarafından temyiz edilmesi üzerine dosyayı inceleyen Yargıtay 1. Ceza Dairesince 08.06.2021 tarih ve 4246-10015 sayı ile; "…Yargıtay Ceza Genel Kurulunun 25.04.2017 gün, 2015/1167 Esas ve 2017/247 sayılı Kararında belirtildiği üzere, sanığa ek savunma hakkı tanınmadan, iddianamede gösterilmeyen 5237 sayılı TCK'nın 87/1-son maddesinin uygulanması suretiyle Avrupa İnsan Hakları Mahkemesinin (Pelissier ve Sassi/Fransa, No: 25444/94, P. 67, Sadak ve diğerleri/Türkiye No: 29900/96, 29901/96, 29902/96, 29903/96, 17.07.2001) kararlarında belirtildiği üzere, Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesinin “Adil yargılanma hakkı” başlıklı 6. maddesine, Türkiye Cumhuriyeti Anayasası’nın 'Hak arama hürriyeti' başlıklı 36. maddesine ve CMK’nın 226. maddesine muhalefet edilerek sanığın savunma hakkının kısıtlanması, " isabetsizliğinden bozulmasına karar verilmiştir.
Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 2. Ceza Dairesi 12.11.2021 tarih ve 1394-2883 sayı ile;
"...Bozmaya konu dosyada iddianamede TCK'nin 86/1,86/3-e,87/1-d,53,58 maddelerinden sanığın cezalandırılmasının talep edildiği, sanığın aşamalarda buna göre savunmasını yaptığı görülmüştür.
Sanığın, iddianamede gösterilen bu maddeler ile artık en üst sınırdan da en alt sınırdan da ceza alabileceğini öngördüğü ve bildiği kabul edilmelidir. Kanunun bu maddesi bir bütün olarak düzenlenmiş olup cezanın 5 yıldan az olamayacağı şartı konulmuştur. Son cümle daha az ceza verilemeyeceğini belirten ve uygulamayı tamamlayan cümlesidir.
Bozma ilamı ile sanığa temel cezanın 1 yıl 8 aydan az belirlenmesi halinde uygulama yeri bulunan TCK'nin 87/1-son cümlesi gereğince ek savunma hakkı verilmesinin istenmesi kanunun amacına uygun düşmemektedir. Çünkü "son cümle" suç vasfının değişmesine veya cezanın artırılmasına ilişkin değildir. Bir nevi o suçun verilmesi gereken ALT SINIRIDIR.
Bunlara göre sanığın savunma hakkının kısıtlandığından, 5271 sayılı CMK, Anayasa ve Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesine aykırı davranıldığından da söz edilemez.
5237 sayılı TCK'nin 1 Haziran 2005 tarihinde yürürlüğe girmesinden itibaren yeni bir kanunun uygulamasında karşılaşılan zorlukları göz önüne alındığında içtihatlarının henüz oluşmadığı bir zamanda kasten yaralama suçlarına ilişkin dosyaların temyiz incelemesini yapan Yargıtay(kapanan) 3. Ceza Dairesi en kısa sürede uygulama hatalarına ve eksiklerine yönelik içtihatlarını istikrarlı ve doğru bir şekilde oturtmuş, 2017 yılına kadar da TCK'nin 87/1-son veya TCK'nin 87/2-son cümlesi yönünden sanık için ek savunma hakkı verilmesine gerek görmemiştir." şeklindeki gerekçesiyle bozmaya direnerek önceki karar gibi sanığın mahkûmiyetine karar vermiştir.
Bu hükmün de sanık müdafii tarafından temyiz edilmesi üzerine, Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığının 14.11.2022 tarihli ve 2678 sayılı bozma istekli tebliğnamesi ile dosya 6763 sayılı Kanun'un 36. maddesi ile değişik CMK’nın 307. maddesi uyarınca kararına direnilen daireye gönderilmiş, aynı madde uyarınca inceleme yapan Yargıtay 1. Ceza Dairesince 06.04.2023 tarih ve 13247-1704 sayı ile direnme kararının yerinde görülmemesi üzerine Yargıtay Birinci Başkanlığına gönderilen dosya, Ceza Genel Kurulunca değerlendirilmiş ve açıklanan gerekçelerle karara bağlanmıştır.
II. UYUŞMAZLIK KONUSU
Özel Daire ile Bölge Adliye Mahkemesi arasında oluşan ve Ceza Genel Kurulunca çözümlenmesi gereken uyuşmazlık; sanığa ek savunma hakkı verilmeden iddianamede talep edilmeyen TCK’nın 87/1-son maddesinin uygulanmasının CMK’nın 226. maddesine aykırılık oluşturup oluşturmadığının belirlenmesine ilişkindir.
III. OLAY VE OLGULAR
İncelenen dosya kapsamından;
Bartın Cumhuriyet Başsavcılığının 05.06.2014 tarihli ve 978-297 sayılı iddianamesi ile; sanığın kasten yaralama suçundan TCK’nın 86/1, 86/3-e, 87/1-d, 53, 58 ve 54. maddeleri uyarınca cezalandırılması istemiyle kamu davası açıldığı,
Bartın Asliye Ceza Mahkemesinin 29.06.2018 tarihli ve 422-454 sayılı kararı ile; sanık hakkında TCK’nın 86/1, 86/3-e, 87/1-e, 29/1, 62, 53 ve 54. maddeleri uyarınca hüküm kurulduğu,
Sanık müdafiinin istinaf talebi üzerine Bölge Adliye Mahkemesince duruşma açıldığı, 13.12.2019 tarihli birinci oturumda SEGBİS aracılığıyla sanığa, CMK'nın 282. maddesi uyarınca üye inceleme raporu, ilk derece mahkemesinin gerekçeli hükmü, iddianame, istinaf başvuru dilekçeleri, doktor raporları ve diğer delil niteliğindeki belgeler okunarak kanuni haklarının hatırlatıldığı, bu doğrultuda sanığın müdafii hazır olduğu hâlde isnat olunan suç ve sevk maddelerinden haberdar olarak savunmasını yaptığı,
Sanık müdafiinin hazır bulunduğu 24.02.2020 tarihli ikinci oturumda Cumhuriyet savcısının esas hakkındaki mütalaasında sanık hakkında kasten yaralama suçundan TCK’nın 86/1, 86/3-e, 87/1-d, 29, 53, 58 ve 54 maddelerinin uygulanmasını talep ettiği, Bölge Adliye Mahkemesince de TCK’nın 86/1, 86/3-e, 87/1-d, 87/1-son 29/1, 62/1 ve 53/1. maddeleri uyarınca hüküm kurulduğu, sanık hakkında iddianamede ve esas hakkındaki mütalaada uygulanması talep edilmeyen TCK’nın 87/1-son cümlesinin sanık hakkında uygulandığı ve bu yönde sanığa ek savunma hakkı verilmediği,
Anlaşılmaktadır.
IV. GEREKÇE
A. İlgili Mevzuat ve Öğretide Uyuşmazlık Konusuna İlişkin Görüşler
CMK’nın Hükmün konusu ve suçu değerlendirmede mahkemenin yetkisi başlıklı 225. maddesinde;
“(1) Hüküm, ancak iddianamede unsurları gösterilen suça ilişkin fiil ve faili hakkında verilir.
(2) Mahkeme, fiilin nitelendirilmesinde iddia ve savunmalarla bağlı değildir”,
Aynı kanunun Suçun niteliğinin değişmesi başlıklı 226. maddesinde ise;
“1) Sanık, suçun hukukî niteliğinin değişmesinden önce haber verilip de savunmasını yapabilecek bir hâlde bulundurulmadıkça, iddianamede kanunî unsurları gösterilen suçun değindiği kanun hükmünden başkasıyla mahkûm edilemez.
2) Cezanın artırılmasını veya cezaya ek olarak güvenlik tedbirlerinin uygulanmasını gerektirecek hâller, ilk defa duruşma sırasında ortaya çıktığında aynı hüküm uygulanır.
3) Ek savunma verilmesini gerektiren hâllerde istem üzerine sanığa ek savunmasını hazırlaması için süre verilir.
4) Yukarıdaki fıkralarda yazılı bildirimler, varsa müdafie yapılır. Müdafii sanığa tanınan haklardan onun gibi yararlanır” düzenlemelerine yer verilmiştir.
Savunma hakkı, 1982 Anayasası'nın 36. maddesinde "Temel Haklar ve Ödevler" başlıklı ikinci kısmın ikinci bölümünde “Kişinin Hakları ve Ödevleri” başlığı altında; "Herkes, meşru vasıta ve yollardan faydalanmak suretiyle yargı mercileri önünde davacı veya davalı olarak iddia ve savunma ile adil yargılanma hakkına sahiptir." şeklinde düzenlenmiş olup, bu hakkın temel hak niteliğine uygun olarak, sanığa savunma hakkının verilmemesi veya savunma hakkının sınırlandırılması halinde hüküm daima hukuka aykırı olacaktır.
Buna göre, sanığın ceza muhakemesindeki en önemli haklarından birisi de; yargılamanın her aşamasında göz önünde bulundurulması gereken savunma hakkıdır. Anayasa ve uluslararası sözleşmelerle güvence altına alınmış olan bu hakkın, herhangi bir nedenle sınırlandırılması mümkün değildir. Nitekim 1412 sayılı Ceza Muhakemeleri Usulü Kanunu'nun, 5320 sayılı Kanunun 8. maddesi uyarınca karar tarihi itibarıyla uygulanması gereken 308/8. maddesine göre de savunma hakkının sınırlandırılması mutlak bozma nedenlerindendir.
Öte yandan, savunma hakkının sınırlandığından söz edebilmek için, savunmanın hükmü etkileyecek nitelik taşıması ve yargılaması yapılan fiile ilişkin olması gerekir. CMK’nın 226. maddesi, yargılaması yapılan ve iddianamede kanuni unsurları gösterilen suçun temas ettiği kanun maddelerinden başkasıyla mahkûmiyet durumunda veya cezanın artırılmasını ya da cezaya ek olarak güvenlik tedbiri uygulanmasını gerektiren nedenlerin ilk defa duruşma sırasında ortaya çıkması hallerinde savunma hakkının sınırlanamayacağı ilkesi uyarınca, sanığın ek savunmasını yapabilmesi için bir takım usullere uyulması yükümlülüğünü getiren özel bir düzenlemedir. Belirtilen bu haller ortaya çıktığında mahkemelerin, bu konuda kanunun öngördüğü biçimde savunmasını yapamayan kişiler hakkında mahkûmiyet hükmü kurmaları mümkün değildir.
Kasten yaralama suçu TCK’nın 86. maddesinde;
"(1) Kasten başkasının vücuduna acı veren veya sağlığının ya da algılama yeteneğinin bozulmasına neden olan kişi, bir yıldan üç yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılır.
(2) Kasten yaralama fiilinin kişi üzerindeki etkisinin basit bir tıbbi müdahaleyle giderilebilecek ölçüde hafif olması halinde, mağdurun şikâyeti üzerine, dört aydan bir yıla kadar hapis veya adli para cezasına hükmolunur.
(3) Kasten yaralama suçunun;
a) Üstsoya, altsoya, eşe veya kardeşe karşı,
b) Beden veya ruh bakımından kendisini savunamayacak durumda bulunan kişiye karşı,
c) Kişinin yerine getirdiği kamu görevi nedeniyle,
d) Kamu görevlisinin sahip bulunduğu nüfuz kötüye kullanılmak suretiyle,
e) Silâhla,
İşlenmesi hâlinde, şikayet aranmaksızın, verilecek ceza yarı oranında artırılır" şeklinde,
Neticesi sebebiyle ağırlaşmış yaralama ise aynı Kanunun 87. maddesinde;
"(1) Kasten yaralama fiili, mağdurun;
a) Duyularından veya organlarından birinin işlevinin sürekli zayıflamasına,
b) Konuşmasında sürekli zorluğa,
c) Yüzünde sabit ize,
d) Yaşamını tehlikeye sokan bir duruma,
e) Gebe bir kadına karşı işlenip de çocuğunun vaktinden önce doğmasına,
Neden olmuşsa, yukarıdaki maddeye göre belirlenen ceza, bir kat artırılır. Ancak, verilecek ceza, birinci fıkraya giren hâllerde üç yıldan, üçüncü fıkraya giren hâllerde beş yıldan az olamaz.
(2) Kasten yaralama fiili, mağdurun;
a) İyileşmesi olanağı bulunmayan bir hastalığa veya bitkisel hayata girmesine,
b) Duyularından veya organlarından birinin işlevinin yitirilmesine,
c) Konuşma ya da çocuk yapma yeteneklerinin kaybolmasına,
d) Yüzünün sürekli değişikliğine,
e) Gebe bir kadına karşı işlenip de çocuğunun düşmesine,
Neden olmuşsa, yukarıdaki maddeye göre belirlenen ceza, iki kat artırılır. Ancak, verilecek ceza, birinci fıkraya giren hâllerde beş yıldan, üçüncü fıkraya giren hâllerde sekiz yıldan az olamaz.
(3) Kasten yaralamanın vücutta kemik kırılmasına veya çıkığına neden olması halinde, yukarıdaki maddeye göre belirlenen ceza, kırık veya çıkığın hayat fonksiyonlarındaki etkisine göre, yarısına kadar artırılır.
(4) Kasten yaralama sonucunda ölüm meydana gelmişse, yukarıdaki maddenin birinci fıkrasına giren hâllerde sekiz yıldan oniki yıla kadar, üçüncü fıkrasına giren hâllerde ise oniki yıldan onaltı yıla kadar hapis cezasına hükmolunur." biçiminde düzenlenmiştir.
TCK’nın 86/1. maddesinde kasten yaralamanın temel şekli düzenlenmiş olup, anılan fıkra uyarınca, kasten başkasını yaralayan kişi bir yıldan üç yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılacaktır. Kasten yaralamanın, basit tıbbi müdahale ile giderilebilecek ölçüde olması halinde ise fail maddenin 2. fıkrası ile cezalandırılacaktır. Maddenin 3. fıkrasında ise beş bent halinde kasten yaralama suçunun ağırlatıcı nedenlerine yer verilmiş olup, fıkradaki bu bentlerden biri veya birkaçının gerçekleşmesi halinde yaralanmanın niteliğine göre fail hakkında 1. veya 2. fıkralar uyarınca hükmedilen ceza yarı oranında artırılacaktır.
TCK'nın 87. maddesinde ise neticesi sebebiyle ağırlaşmış yaralama fiilleri yaptırıma bağlanmıştır. Maddenin 1. fıkrasında bir kat, 2. fıkrasında iki kat artırımı gerektiren haller gösterilmiş, 3. fıkrasında kemik kırılması halinde yapılacak artırım, 4. fıkrasında ise kasten yaralama sonucu ölüm meydana gelmesi halinde uygulanacak yaptırım hükme bağlanmıştır. Ancak kanun koyucu 1. ve 2. fıkralarda, 86. maddeye göre hükmolunan cezanın bir ve iki kat artırılması esasını kabul etmesine karşın bununla yetinmemiş, her iki fıkranın son cümlelerinde, artırım sonucu hükmolunabilecek cezaların belirli bir miktardan aşağı olamayacağı esasını da kabul etmiştir.
B. Hukuki Değerlendirme
Bartın Cumhuriyet Başsavcılığınca düzenlenen iddianamede, sanık hakkında, kasten yaralama suçundan TCK’nın 86/1, 86/3-e ve 87/1-d. maddelerinin uygulanmasının talep edildiği, yapılan yargılama sonucunda Bölge Adliye Mahkemesince sanığın TCK'nın 86/1, 86/3-e, 87/1-d ve 87/1-son maddeleri uyarınca cezalandırıldığı anlaşılmakla; TCK’nın 87/1-son maddesinde, aynı Kanun'un maddesi uyarınca yapılacak artırım sonucu verilecek cezaların 86/1 veya 86/3. maddelerine giren hâllerde belirli bir miktardan aşağı olamayacağının hüküm altına alınması, TCK’nın 87/1-d maddesinin yalnızca fiilin yaşamını tehlikeye sokan bir duruma sebep olması hâlinde belirlenen cezanın bir kat artırılmasına ilişkin olması ve 87/1-son maddesi gereğince yapılacak artırımı kapsamaması karşısında; iddianamede talep edilmeyen TCK’nın 87/1-son maddesinin sanık aleyhine olacak şekilde uygulanması hâli söz konusu olduğundan, sanığa CMK’nın 226. maddesi uyarınca ek savunma hakkı verilmesi gerekmektedir. Aksi uygulama savunma hakkının sınırlanması niteliğindedir.
Bu itibarla, Bölge Adliye Mahkemesinin direnmeye konu hükmünün bozulmasına karar verilmelidir.
Çoğunluk görüşüne katılmayan iki Ceza Genel Kurulu Üyesi; ek savunma hakkı verilmesine gerek olmadığı düşüncesiyle karşı oy kullanmışlardır.
V. KARAR
Açıklanan nedenlerle,
1- Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 2. Ceza Dairesinin direnme gerekçesinin İSABETLİ OLMADIĞINA,
2- Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 2. Ceza Dairesinin 12.11.2021 tarihli ve 1394-2883 sayılı direnme kararına konu mahkûmiyet hükmünün, sanığa ek savunma hakkı verilmeden, iddianamede talep edilmeyen TCK'nın 87/1-son maddesinin uygulanması suretiyle CMK'nın 226. maddesine aykırı davranılması isabetsizliğinden BOZULMASINA,
3- Dosyanın, mahalline gönderilmek üzere Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığına TEVDİİNE, 06.12.2023 tarihinde yapılan müzakerede oy çokluğu ile karar verildi.