"İçtihat Metni"
YARGITAY DAİRESİ : 1. Ceza Dairesi
MAHKEMESİ :Ceza Dairesi
SAYISI : 2408-97
I. HUKUKÎ SÜREÇ
Kasten yaralama suçundan sanık ...’un 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu’nun 86/1, 86/3-e, 87/2-b, 29/1, 53 ve 58. maddeleri uyarınca 6 yıl 29 ay 7 gün hapis cezası ile cezalandırılmasına, hak yoksunluğuna ve cezasının mükerrirlere özgü infaz rejimine göre çektirilmesine ilişkin İstanbul 33. Asliye Ceza Mahkemesince verilen 22.10.2021 tarihli ve 532-692 sayılı hükme yönelik olarak sanık müdafii ve katılan vekili tarafından istinaf talebinde bulunulması üzerine İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 12. Ceza Dairesince 05.01.2022 tarih ve 2408-97 sayı ile; 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu'nun 280/2. maddesi gereğince hükmün kaldırılmasına ve sanığın TCK’nın 86/1, 86/3-f, 87/2-b, 53 ve 58. maddeleri uyarınca 12 yıl 36 ay hapis cezası ile cezalandırılmasına, hak yoksunluğuna ve cezasının mükerrirlere özgü infaz rejimine göre çektirilmesine karar verilmiştir.
Hükmün sanık müdafii ve Bölge Adliye Mahkemesi Cumhuriyet savcısı tarafından temyiz edilmesi üzerine dosyayı inceleyen Yargıtay 1. Ceza Dairesince 24.11.2022 tarih ve 3265-9301 sayı ile; “Canavarca hisle yaralama, sırf yaralamış olmak için, yaralananın acı çekmesinden zevk duymak için veya silahın tesir alanını kontrol etmek için yaralama gibi iç güdüsel tatmin amacıyla gerçekleştirilen eylemlerde söz konusu olacağından, temyize konu olayda buna benzer bir durum bulunmadığından, tayin edilen cezada TCK'nin 86/3. maddesinin 'e' bendinin uygulanması gerekirken yanılgılı değerlendirme ile aynı maddenin 'f' bendi uyarınca hüküm kurulması suretiyle fazla ceza tayini,” isabetsizliğinden bozulmasına oy çokluğuyla karar verilmiş;
Daire Başkanı O. Atalay; “... Sanığın katılanın yüzüne kezzap atarak onu yüzünde sabit iz ve sağ gözünde körlük olacak şekilde yaraladığı dikkate alındığında, sanığın eyleminde TCK 86/3-f bendinin uygulanmasının doğru olduğu,” düşüncesiyle karşı oy kullanmıştır.
II. İTİRAZ SEBEPLERİ
Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı 29.12.2022 tarih ve 23602 sayı ile; “(...) Sanığın katılanın yüzüne kezzap atarak onu yüzünde sabit iz ve sağ gözünde körlük olacak şekilde yaralamak şeklinde gerçekleşen eyleminin TCK'nın 86/3-f bendi kapsamında kaldığı anlaşıldığından, İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 12. Ceza Dairesince ilk derece mahkemesi hükmünün kaldırılması suretiyle kurulan sanığın TCK'nın 86/1, 3-f, 87/2-b maddeleri uyarınca cezalandırılmasına ilişkin hükmün usul ve yasa uygun olduğu,” görüşüyle itiraz yoluna başvurmuştur.
CMK'nın 308. maddesi uyarınca inceleme yapan Yargıtay 1. Ceza Dairesince 06.04.2023 tarih, 15202-1761 sayı ve oy çokluğuyla itiraz nedenlerinin yerinde görülmediğinden bahisle Yargıtay Birinci Başkanlığına gönderilen dosya, Ceza Genel Kurulunca değerlendirilmiş ve açıklanan gerekçelerle karara bağlanmıştır.
III. UYUŞMAZLIK KAPSAMI VE KONUSU
Sanık hakkında tehdit suçundan verilen beraat kararı, bu karara yönelik istinaf talebinin esastan reddedilmesi suretiyle kesinleşmiş olup itirazın kapsamına göre inceleme sanık hakkında kasten yaralama suçundan kurulan hükümle sınırlı olarak yapılmıştır.
Özel Daire çoğunluğu ile Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı arasında oluşan ve Ceza Genel Kurulunca çözümlenmesi gereken uyuşmazlık; sanığın nitelikli kasten yaralama suçunu canavarca hisle işleyip işlemediğinin belirlenmesine ilişkindir.
IV. OLAY VE OLGULAR
Katılan ... hakkında İstanbul Adli Tıp Şube Müdürlüğünce 16.08.2021 ve 24.09.2021 tarihlerinde düzenlenen raporlarda; kimyasal yanığa bağlı koroidal efüzyon, prefitizis ile görme kaybına neden olan yaralanmanın kişinin yaşamını tehlikeye sokan bir durum olmadığı, yüzde sabit iz niteliğinde olduğu, kişi üzerindeki etkisinin basit bir tıbbi müdahale ile giderilebilecek ölçüde hafif nitelikte olmadığı, duyularından birinin işlevinin sürekli yitirilmesi niteliğinde olduğunun belirtildiği,
Sanık ... hakkında Karabük Eskipazar İlçe Devlet Hastanesince düzenlenen 12.03.2021 tarihli raporda; yüzün sağ tarafında ve sağ bacakta 2-3 cm’lik yanık izi bulunduğu, yaralanmanın basit bir tıbbi müdahale ile giderilebilecek ölçüde hafif nitelikte olduğunun ifade edildiği,
Anlaşılmaktadır.
Katılan ... kollukta; Suriyeli olduğunu ancak Türkçe okuyup yazabildiğini ve konuşulanları anlayabildiğini, İstanbul ilinde, Taksim’de ikamet ettiğini, sanık ... ile yaklaşık bir yıldır arkadaş olduklarını, bir süre sanığın ailesi ile birlikte yaşadığını, bu sürede sanığın kendisini defalarca darbettiğini, bir keresinde “Eğer benden ayrılırsan senin yüzünü kezzap ile yakacağım.” dediğini, 09.03.2021 tarihinde saat 15.00 sıralarında Taksim’deki ikametinde bulunduğu sırada, üst kattaki arkadaşının yanına çıktığını, sigarası bittiği için ikametine inerken, bina içerisinde sanıkla karşılaştığını, sanığın kendisine “Senin ölme zamanın geldi.” deyip elinde bulunan mavi renkli, içi sıvı dolu kupayı yüzüne doğru savurduğunu, başını eğince sıvının saçına geldiğini, gözlerinin, saçının ve sırtının yandığını, eve girip kıyafetlerini çıkardıktan sonra soğuk suyla duş aldığını, ardından gelen cankurtaranla hastaneye gittiğini, sanığın kendisi adına internette hesap açıp çıplak görüntülerini başkalarıyla paylaştığını, görüntüleri ailesine de gönderdiğini, sanıktan şikâyetçi olduğunu,
Mahkemede; 2019 yılının son aylarında sanıkla tanıştığını, seks işçisi olduğunu, sanığın da bu durumu bildiğini, sanığı sevip ona sığındığını, arkadaşları ile birlikte yaşadıkları dairede üç ay boyunca sanıkla beraber kaldıklarını, bu süre içinde sanığın kendisinin trans birey olduğunu bildiğini ancak seks işçiliği yapmasını istemediğini, bir gün telefonunu ve çantasında bulunan 3.000 TL’yi alıp gittiğini, görüntülü arama sırasında sanığın bu parayı yaktığını, sanığın kendisine ailesi ile birlikte yaşamayı teklif ettiğini aksi hâlde kendisinden ayrılacağını söylemesi üzerine sanığın ailesinin yanına yerleştiklerini, üç ay kadar burada birlikte yaşadıklarını, ancak bu süre içerisinde sanığın kendisinin şahsi ihtiyaçlarını gidermediğini, ailesinden trans birey olduğunu sakladıklarını, sanığa darılıp evden ayrıldığını, ardından barışıp ayrı ev tuttuklarını, sanığın ailesinin evlenmeleri hususunda kendilerine baskı yaptıklarını, evde kaldıkları dönemde sanığın kapıyı üzerine kilitleyip gittiğini, bir keresinde kendisini çok dövdüğünü, artık dayanamayacağını söyleyince ailesinin yanında Kur’an'a el basarak kaçak iddia oynamayacağına, kendisi giderse de yüzüne kezzap atacağına yemin ettiğini, bu olaydan sonra da sanıkla kavga ettiklerini, son kavgalarının verdiği sinirle evdeki her şeyi dağıttığını, kırıp döktüğünü, ardından sanığın babasını eve çağırıp artık dayanamayacağını söylediğini, sanığın babasının da “O zaman valizini al git.” dediğini, Taksim'e geri döndüğünü, sanığın kendisine çıplak fotoğraflarını ailesine yaymakla tehdit ettiğini, bu yüzden telefon kullanmadığını, arkadaşlarının vasıtasıyla kendisine ulaştığında da “Birisini tutup yüzüne kezzap döktüreceğim.” şeklinde tehdit ettiğini, olay günü, yaşadığı binanın merdivenlerinde sanıkla karşılaştıklarını, sanığın yüzünde siyah maske, gözünde siyah gözlük, başında şapka, ellerinde de siyah eldiven olduğunu, koşarak arkasından gelip önüne geçerek “Senin geberme vaktin geldi.” deyip elindeki kezzabı yüzüne doğru attığını, başını öne eğdiğini, dökülen kezzabın yüzüne ve sırtına geldiğini, can havliyle bağırdığını, bu şekilde bağırırken sanığın kendisini seyrettiğini, daha sonra kaçıp gittiğini, sanıkla aralarında herhangi bir boğuşma olmadığını, sanığın elindeki kezzabı doğrudan yüzüne attığını,
Bölge Adliye Mahkemesinde; seks işçisi ve trans bir birey olduğunu, sarhoş olduğu bir gün sanığı öptüğünü, bu şekilde tanıştıklarını, 8-9 arkadaşıyla birlikte kaldığı eve sanığın da geldiğini ve birlikte yaşamaya başladıklarını, kendisinin trans birey ve seks işçi olduğunu sanığın bildiğini, günde 2.000 TL kazanan biri olduğunu, sanığın parasını almadığını, fuhuş yapmasına sanığın karşı çıktığını, sanığın ailesiyle aynı eve çıktıklarını, ailenin kendisinin trans birey olduğunu bilmediğini, hatta sanığın babasının “Bu kızı nereden getirdin?” diye sanığa kızdığını, ailesi istemediği için ayrı bir eve çıkmak zorunda kaldıklarını, ikinci el birtakım eşya alındığını ancak evde televizyon olmadığını, sanığın kendisinin ihtiyaçlarını karşılamadığını, zaman zaman kendisini eve kapattığını, aldığı 5.000 TL maaşı da bahis oyunlarına sarf ettiğini, borçlandığını, çalışmayı önerdiğinde ise kendisini dövdüğünü, bir tartışmalarından sonra sanığın yine kendisini eve kilitlediğini, bu nedenle öfkelenip eşyalara zarar verdiğini, sanığın babasını arayıp trans birey olduğunu ve durumunu anlattığını, sanığın babasının kendisine 200 TL verip evden gönderdiğini, arkadaşlarıyla birlikte kalmak için yanlarına gittiğini, seks işçiliğine devam ettiğini, kesinlikle evden ayrılırken sanığın parasını almadığını, olay günü sanığın maskeli bir şekilde evin önüne gelip bir şeyler sorduğunu, merdivenlerden aşağı indiğinde kezzabı yüzüne doğru fırlatınca başını öne eğdiğini, saçına ve sırtına kezzap geldiğini, sanıktan şikâyetçi olduğunu, olayın sanığın babasının kendisini evden göndermesinden yaklaşık bir ay sonra meydana geldiğini, bu sırada sanığın sürekli kendisine tehdit içerikli mesajlar gönderdiğini, telefonla ulaşamayınca, arkadaşları aracılığıyla haber yolladığını,
Beyan etmiştir.
Sanık ... kollukta; katılan ... ile 2020 yılının Haziran ayı içerisinde tanıştıklarını, başta katılanı kız sandığını, travesti olduğunu bilmediğini, katılanla ara sıra görüştüklerini, 2-3 ay sonra katılanın travesti olduğunu öğrendiğini, katılanın parasının olmadığını, ailesinin durumunun kötü olduğunu, onlara para göndermek için kendisinden para istediğini, kendisinin de katılana zaman zaman para verdiğini, 2021 yılının Ocak ayı içerisinde ailesinin de desteğiyle katılanla aynı evde yaşamaya başladıklarını, arada sırada katılanla tartıştıklarını, Şubat ayındaki tartışmalarından sonra katılanın evi dağıtıp kendisine ait 5.200 TL’yi de alarak evden gittiğini, gitmeden önce de babasına travesti olduğunu söylediğini, defalarca kapısına gidip katılandan parasını istediğini, ancak katılanın parasını vermediği gibi “Para falan yok. Benim kapıma gelirsen sana kezzap dökerim, etek giydirir gönderirim seni.” dediğini, kezzap fikrinin bu şekilde aklına geldiğini, bir bardağa kezzap doldurup katılanın fuhuş yapıp yaşadığı yere parasını istemeye gittiğini, merdivende katılanla konuşurken tartışma çıktığını, katılana “Senin yapamadığını ben yapacağım, paramı veriyor musun, vermiyor musun?” dediğini, boğuşma sırasında elindeki kupada bulunan kezzabın hem kendisinin hem de katılanın üzerine döküldüğünü, katılandan kendisini tehdit ettiği ve maddi zarara uğrattığı için şikâyetçi olduğunu,
Sulh Ceza Hâkimliğinde; kollukta verdiği ifadesinin doğru olduğunu, o ifadesini tekrar ettiğini, katılandan parasını isterken yaşanan boğuşma sırasında olayın kazayla meydana geldiğini,
Mahkemede; önceki savunmalarını tekrar ettiğini, katılan ile evlilik hazırlıkları yaptıklarını, ayrı ev tuttuklarını, katılanın trans birey olduğunu kendisine olay tarihinden iki ay önce söylediğini, bütün hayallerinin yıkıldığını, katılanla tartışmaya başladıklarını, olay tarihinden iki gün önce katılanın evi dağıtıp evdeki eşyaya zarar verdiğini ve evdeki bir miktar parasını alarak evden ayrıldığını, gitmeden önce de babasına trans birey olduğunu söylediğini, bunu duyan babasının da yıkıldığını ve kendisini evlatlıktan reddedip evden kovduğunu, olay günü parasını istemek için katılanın evine gittiğini, pencereye çıkan katılanın “Pencereden başından aşağıya kezzap atarım.” dediğini, katılanın bu sözlerinin zoruna gittiğini, sinirlenerek kimyevi maddeyi bulduğunu, katılanın evinin merdivenlerinde katılanla karşılaştığını, parasını istediğini, yaşanan tartışma sırasında elindeki kezzabın kazayla döküldüğünü, olayda kendisinin de yaralandığını, olaydan dolayı çok üzgün ve pişman olduğunu, cezaevinde maddi ve manevi olarak çok zor zamanlar geçirdiğini,
Bölge Adliye Mahkemesinde; katılan ile İstiklal Caddesi’nde kendisinden ateş istemesi nedeniyle tanıştığını, katılanın transeksüel olduğunu ve fuhuş yaptığın bilmediğini, bir süre katılanla birlikte anne ve babasıyla kaldığı evde yaşadıklarını, evlilik hazırlığı yaptıklarını, sonra ayrı eve çıktıklarını, katılanın transeksüel olduğunu öğrenince bu durumu kabullenemediğini, katılanla bu nedenle tartıştıklarını, katılanın evdeki eşyalara zarar verip evde bulunan 5.200 TL’yi alarak gittiğini, katılandan parasını istemeye gittiğinde olayın meydana geldiğini, kastının bulunmadığını,
Savunmuştur.
V. GEREKÇE
A. İlgili Mevzuat ve Öğretide Uyuşmazlık Konusuna İlişkin Açıklamalar
Kasten yaralama suçu, suç ve karar tarihi itibarıyla TCK’nın 86. maddesinde;
“(1) Kasten başkasının vücuduna acı veren veya sağlığının ya da algılama yeteneğinin bozulmasına neden olan kişi, bir yıldan üç yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılır.
(2) Kasten yaralama fiilinin kişi üzerindeki etkisinin basit bir tıbbî müdahaleyle giderilebilecek ölçüde hafif olması hâlinde, mağdurun şikâyeti üzerine, dört aydan bir yıla kadar hapis veya adlî para cezasına hükmolunur.
(3) Kasten yaralama suçunun;
a) Üstsoya, altsoya, eşe veya kardeşe karşı,
b) Beden veya ruh bakımından kendisini savunamayacak durumda bulunan kişiye karşı,
c) Kişinin yerine getirdiği kamu görevi nedeniyle,
d) Kamu görevlisinin sahip bulunduğu nüfuz kötüye kullanılmak suretiyle,
e) Silâhla,
f) Canavarca hisle
İşlenmesi halinde, şikâyet aranmaksızın, verilecek ceza yarı oranında, (f) bendi bakımından ise bir kat artırılır.” şeklinde düzenlenmiştir.
Maddenin birinci fıkrasında kasten yaralama suçunun tanımı yapılarak, kasten yaralamanın temel şekli düzenlenmiş, kişinin vücuduna acı veren veya sağlığının ya da algılama yeteneğinin bozulmasına neden olan her davranış, yaralama olarak kabul edilmiş, madde gerekçesinde bu husus açıkça vurgulanmıştır. Kasten yaralama fiilinin, kişi üzerindeki etkisinin basit bir tıbbi müdahale ile giderilebilecek ölçüde olması hâli ise ikinci fıkrada düzenlenmiş olup bu durumda birinci fıkradaki hapis cezasından daha az süreli bir hapis cezası ya da seçimlik olarak adli para cezası suçun yaptırımı olarak öngörülmüştür.
Kasten yaralama suçunda korunan hukuki yarar, kişinin vücut dokunulmazlığı ve beden bütünlüğüdür. Suçun konusu, mağdurun acı verilen veya bozulan bedeni veya ruhsal varlığıdır. Failin yaptığı hareket sonucu, maddede belirtilen sonuçlardan biri meydana gelirse, kasten yaralama suçunun oluşacağında tereddüt bulunmayıp bu sonucu doğurmaya elverişli olan tüm hareketlerle, kasten yaralama suçunun işlenmesi mümkündür.
15.04.2020 tarihli Resmî Gazete’de yayımlanarak yürürlüğe giren 7242 sayılı Kanun’un 11. maddesiyle 3. maddeye Canavarca hisle şeklinde (f) bendi eklenmiş ve canavarca hisle işlenen kasten yaralama suçunda verilecek cezanın bir kat artırılacağı hüküm altına alınmıştır.
Madde gerekçesinde; “Maddeyle, Türk Ceza Kanununun 86 ncı maddesinin üçüncü fıkrasına yeni bir bent eklemek suretiyle, suçla etkin mücadele edilmesi ve caydırıcılığın sağlanması amacıyla kasten yaralama suçunun canavarca his saiki ile (örneğin; yüze kezzap atmak suretiyle) işlenmesi, suçun nitelikli halleri arasına alınmaktadır.
Ayrıca, aynı fıkraya eklenen hükümle, suçun canavarca his saikiyle işlenmesi halinde birinci veya ikinci fıkraya göre belirlenen temel cezaya uygulanacak artırım miktarının, yarı oranı yerine bir kat olması öngörülmektedir. Belirtilmelidir ki, fıkrada yer alan diğer bentlerin yeni eklenen (f) bendiyle birlikte uygulandığı durumlarda da sadece bir kat artırım yapılacaktır. Örneğin, silahtan sayılan kezzabın yüze atılması suretiyle kasten yaralama suçunun işlenmesi halinde 86 ncı maddenin üçüncü fıkrasının hem (e) bendinin hem de Teklifle eklenen (f) bendinin birlikte uygulanması söz konusu olacaktır. Bu durumda, temel ceza, daha fazla artırım öngören (f) bendi uyarınca sadece bir kat artırılacaktır. Silah sebebiyle (e) bendi uyarınca ayrıca yarı oranında artırım yapılmayacaktır.” şeklinde açıklamalar yapılmıştır.
Kanun’da canavarca hissin tanımı yapılmamış ise de;
1- Bu sözcüklerin psikolojik bir olgu olduğu,
2- Bu olgunun her türlü bulgu ve kanıtla belirlenebileceği, bu bağlamda özellikle failin davranışları, fiili işlemeye iten nedenlerle sonuç arasındaki oransızlığın ölçüt oluşturabileceği, ancak hiçbir neden olmamasının her zaman bu içtepinin kanıtı olamayacağı,
3- Kanun’un; kullanılan aracı değil, içtepiyi ağırlaştırıcı neden olarak benimsemiş olduğu, kullanılan aracın bu içtepinin kanıtlanmasında yardımcı olabileceği, ancak zorunlu olmadığı,
4- Canavarca his sevkinin toplumun ortak bilincinin, duygusunun ve vicdanının hiçbir zaman onaylamayacağı, alçakça bir güdü/içtepi olduğunun gözden uzak tutulmaması gerekeceği, eylemin ağırlığı ile eyleme iten neden arasındaki oransızlık, failin tehlikeliliği ve kötülüğünü sergileyen ölçütlerle ortaya konulması gerekeceği, (Sami Selçuk, agm, s. 481.) gibi ölçütler de göz önünde bulundurularak bir tanımlama yapmadan her bir olayın kendi koşulları içinde değerlendirilmesi gerekir.
B. Somut Olayda Hukuki Nitelendirme
28 yaşındaki sanık ... ile fuhuş yaparak geçimini sağlayan 18 yaşındaki katılan ...’nun olay tarihinden yaklaşık bir yıl önce tanıştıkları ve tuttukları bir apartman dairesinde birlikte yaşamaya başladıkları, katılanın çalışmasını istemeyen sanığın katılanın ihtiyaçlarını karşılamaması, aldığı maaşla bahis oyunları oynayıp borçlanması nedeniyle sanıkla katılan arasında tartışmalar yaşandığı, bu tartışmalar sırasında sanığın katılanı darbettiği, eve kilitleyip dışarı çıkmasına müsaade etmediği, olay tarihinden bir ay kadar önce benzer nedenlerle çıkan tartışma sonrasında katılanın evdeki eşyalara zarar verdiği, sanığın ailesinden o güne kadar gizlediği transeksüel olduğu hususunu sanığın babasına söyleyerek evi terk ettiği ve Taksim’de olayın meydana geldiği arkadaşının evinde kalmaya başladığı, katılanın peşine düşen sanığın katılanı aramaya başladığı, telefonla ve ortak tanıdıkları vasıtasıyla katılanı tehdit ettiği, olay günü maske ve şapkayla yüzünü gizleyen sanığın kezzap olduğunu ifade ettiği yakıcı aşındırıcı sıvı dolu kapla katılanın kaldığı apartmana geldiği ve katılanın evden çıkmasını beklemeye başladığı, katılanın merdivenlerden indiğini görmesi üzerine kaba doldurduğu kezzabı katılanın yüzüne doğru savurup yakıcı ve aşındırıcı sıvının katılanın yüzünü yakışını seyrettikten sonra çığlık atan katılanın sesini duyanların merdiven boşluğuna çıkması üzerine olay yerinden kaçararak iki gün sonra yakalandığı Karabük’te yakınlarının evine saklandığı, katılanın uzun süren tedavilere karşın kimyasal yanığa bağlı koroidal efüzyon, prefitizis ile görme kaybına neden olan yaralanma sonucu yüzünde sabit iz kaldığı ve duyularından birinin işlevini sürekli yitirdiği anlaşılan olayda;
Sanığın, toplumun ortak bilinci, duygusu ve ortak vicdanının hiçbir zaman onaylamayacağı gayriinsani bir güdüyle, son derece yakıcı ve aşındırıcı özelliği olan ve halk arasında kezzap olarak bilinen nitrik asiti, bir süre ilişki yaşadığı ancak kendisinden ayrılmak isteyen 18 yaşındaki katılanın yüzüne savurmak suretiyle katılanın yüzünde sabit iz kalacak ve görme duygusunu yitirmesine yol açacak şekilde kasten yaralama eylemini canavarca hisle işlediği kabul edilmelidir.
Bu itibarla Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı itirazının kabulüne, Yargıtay 1. Ceza Dairesince verilen 24.11.2022 tarihli ve 3265-9301 sayılı bozma kararının kaldırılmasına, İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 12. Ceza Dairesince verilen 05.01.2022 tarihli ve 2408-97 sayılı usul ve yasaya uygun hükme yönelik temyiz taleplerinin esastan reddi ile hükmün onanmasına karar verilmelidir.
Çoğunluk görüşüne katılmayan Ceza Genel Kurulu Üyesi ...; sanığın nitelikli kasten yaralama suçunu canavarca hisle işlemediği, bu nedenle itirazın reddedilmesi gerektiği görüşüyle karşı oy kullanmıştır.
V. KARAR
Açıklanan nedenlerle;
1- Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı itirazının KABULÜNE
2- Yargıtay 1. Ceza Dairesince verilen 24.11.2022 tarihli ve 3265-9301 sayılı bozma kararının KALDIRILMASINA,
3- İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 12. Ceza Dairesince verilen 05.01.2022 tarihli ve 2408-97 sayılı usul ve yasaya uygun hükme yönelik temyiz taleplerinin esastan reddi ile hükmün ONANMASINA,
4- Dosyanın, mahalline gönderilmek üzere Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığına TEVDİİNE, 05.07.2023 tarihli müzakerede oy çokluğuyla karar verildi.