"İçtihat Metni"
YARGITAY DAİRESİ : 1. Ceza Dairesi
MAHKEMESİ :Ağır Ceza
SAYISI : 402-388
I. HUKUKÎ SÜREÇ
Kasten öldürme suçundan sanığın TCK'nın 81, 53, 58 ve 63. maddeleri uyarınca müebbet hapis cezasıyla cezalandırılmasına, hak yoksunluğuna, cezanın mükerrirlere özgü infaz rejimine göre çektirilmesine ve mahsuba ilişkin İzmir 3. Ağır Ceza Mahkemesince 25.10.2019 tarih ve 255-374 sayı ile kurulan ve resen istinafa tabi olan hükme yönelik olarak, katılanlar vekili ve sanık müdafiileri tarafından da istinaf yoluna başvurulması üzerine, İzmir Bölge Adliye Mahkemesi 1. Ceza Dairesince 24.03.2020 tarih ve 481-387 sayı ile tekerrür uygulaması yönünden istinaf başvurularının düzeltilerek esastan reddine, bu kararın da katılanlar Murat ve Kemal vekili ile sanık müdafii tarafından temyiz edilmesi üzerine, dosyayı inceleyen Yargıtay 1. Ceza Dairesince 01.06.2021 tarih ve 3279-9531 sayı ile; "Sanık ile maktul arasında öldürmeyi gerektirir husumet bulunmadığı, olayın ani geliştiği, sanığın öldürme kastı ile hareket ettiğine dair her türlü şüpheden uzak kesin ve inandırıcı delil bulunmadığı anlaşılmakla, 5237 sayılı TCK'nin 61. maddesindeki ölçütler ve TCK'nin 3. maddesindeki cezada orantılılık ilkesi gözetilerek temel cezanın alt sınırdan uzaklaşılıp üst sınıra yaklaşarak belirlenmesi suretiyle TCK'nin 87/4-2. cümle maddeleri uyarınca hüküm kurulması gerektiği gözetilmeden, suç vasfında yanılgıya düşülerek yazılı şekilde kasten öldürme suçundan hüküm kurulması" isabetsizliğinden bozulmasına karar verilmiştir.
Bozma üzerine dosyanın gönderildiği İzmir 3. Ağır Ceza Mahkemesince 07.09.2021 tarih ve 309-323 sayı ile bozmaya direnilerek sanığın önceki hüküm gibi kasten öldürme suçundan mahkûmiyetine karar verilmiştir.
Bu hükmün de katılanlar Murat ve Kemal vekili ile sanık müdafii tarafından temyiz edilmesi üzerine, dosya 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunun 307. maddesi uyarınca kararına direnilen daireye gönderilmiş, aynı madde uyarınca inceleme yapan Yargıtay 1. Ceza Dairesince 22.02.2022 tarih ve 13263-1349 sayı ile direnme kararının yerinde görülmediğinden bahisle Yargıtay Birinci Başkanlığına gönderilen dosyayı inceleyen Yargıtay Ceza Genel Kurulunca 24.05.2022 tarih ve 246-371 sayı ile "Cumhuriyet savcısından esas hakkındaki görüşü sorulmadan, hazır bulunan sanık ve müdafilerine esasa ilişkin savunmaları tespit edilmeden ve sanığa son söz hakkı tanınmadan yargılamanın bitirilmesi suretiyle sanığın savunma hakkının kısıtlanması" isabetsizliğinden bozulmasına karar verilmiştir.
Yerel Mahkemece bu kez 16.11.2022 tarih ve 402-388 sayı ile bozma kararının gereği yerine getirilmiş ve "Tüm dosya kapsamı ve görüntüler incelendiğinde sanığın eyleminin dakikalarca devam ettiği, daha önce sanıkla maktulün arkadaş ve dost olmalarının bu eylem karşısında öldürme kastının olmayacağını göstermediği" şeklindeki gerekçeyle sanığın önceki hüküm gibi kasten öldürme suçundan mahkûmiyetine karar verilmiştir. Bu hükmün de katılanlar Murat ve Kemal vekili ile sanık müdafiileri tarafından temyiz edilmesi üzerine, Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığının 17.01.2023 tarihli ve 4007 sayılı bozma istekli tebliğnamesi ile dosya CMK'nın 307. maddesi uyarınca kararına direnilen daireye gönderilmiş, aynı madde uyarınca inceleme yapan Yargıtay 1. Ceza Dairesince 06.06.2023 tarih ve 1056-3926 sayı ile direnme kararının yerinde görülmediğinden bahisle Yargıtay Birinci Başkanlığına gönderilen dosya, Ceza Genel Kurulunca değerlendirilmiş ve açıklanan gerekçelerle karara bağlanmıştır.
II. UYUŞMAZLIK KONUSU VE ÖN SORUN
Özel Daire ile İlk Derece Mahkemesi arasında oluşan ve Ceza Genel Kurulunca çözümlenmesi gereken uyuşmazlık; sanığın eyleminin kasten öldürme suçunu mu yoksa neticesi sebebiyle ağırlaşmış yaralama suçunu mu oluşturduğunun belirlenmesine yönelik ise de Yargıtay İç Yönetmeliğinin 27. maddesi uyarınca, direnme hükmünün Yargıtay Ceza Genel Kurulunca bozulması üzerine Yerel Mahkemece bozma ilamı gereği işlem yapılmasından sonra; önceki Özel Daire kararına karşı direnilmesinin yeni hüküm olup olmadığı ve bu bağlamda incelemesinin Ceza Genel Kurulunca yapılıp yapılamayacağının öncelikle değerlendirilmesi gerekmektedir.
III. GEREKÇE
A. İlgili Mevzuat ve Öğretide Ön Soruna İlişkin Görüşler
CMK'nın karar tarihi itibarıyla uygulanması gereken "Davaya yeniden bakacak mahkemenin işlemleri" başlıklı 307. maddesi;
"(1) Yargıtaydan verilen bozma kararı üzerine davaya yeniden bakacak bölge adliye veya ilk derece mahkemesi, ilgililere bozmaya karşı diyeceklerini sorar.
(2) Sanık, müdafii, katılan ve vekilinin dosyada varolan adreslerine de davetiye tebliğ olunamaması veya davetiye tebliğ olunmasına rağmen duruşmaya gelmemeleri nedeniyle bozmaya karşı beyanları saptanmamış olsa da duruşmaya devam edilerek dava yokluklarında bitirilebilir. Ancak, sanık hakkında verilecek ceza, bozmaya konu olan cezadan daha ağır ise, her hâlde dinlenmesi gerekir.
(3) (Ek:20/2/2019-7165/9 md.) Yargıtaydan verilen bozma kararına uyulması hâlinde ilk derece mahkemesi tarafından verilen karara karşı, istinaf veya temyiz sınırlarına bakılmaksızın sadece temyiz yoluna başvurulabilir.
(4) Yargıtaydan verilen bozma kararına bölge adliye veya ilk derece mahkemesinin direnme hakkı vardır. (Değişik ikinci cümle: 24/11/2016-6763/36 md.) Direnme kararları, kararına direnilen daireye gönderilir. (Ek iki cümle: 24/11/2016-6763/36 md.) Daire, mümkün olan en kısa sürede direnme kararını inceler ve yerinde görürse kararını düzeltir; görmezse dosyayı Yargıtay Ceza Genel Kuruluna gönderir. Direnme üzerine Yargıtay Ceza Genel Kurulunca verilen kararlara karşı direnilemez.
(5) Hüküm yalnız sanık tarafından veya onun lehine Cumhuriyet savcısı veya 262 nci maddede gösterilen kimselerce temyiz edilmişse, yeniden verilen hüküm, önceki hükümle belirlenmiş olan cezadan daha ağır olamaz.
" hükümlerini içermektedir.
CMK’nın 307. maddesinin 4. fıkrasının birinci cümlesi; "Yargıtaydan verilen bozma kararına bölge adliye veya ilk derece mahkemesinin direnme hakkı vardır." şeklinde düzenlenmiş, 02.12.2016 tarihli ve 29906 sayılı Resmî Gazete'de yayımlanarak yürürlüğe giren 6763 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun'un 36. maddesiyle, anılan fıkranın ikinci cümlesi değiştirilerek belirtilen fıkraya; "Direnme kararları, kararına direnilen daireye gönderilir. Daire, mümkün olan en kısa sürede direnme kararını inceler ve yerinde görürse kararını düzeltir; görmezse dosyayı Yargıtay Ceza Genel Kuruluna gönderir. Direnme üzerine Yargıtay Ceza Genel Kurulunca verilen kararlara karşı direnilemez." cümleleri eklenmiştir.
6763 sayılı Kanun'un 36. maddesinin gerekçesinde ise; "5271 sayılı Kanunun 307 nci maddesinde değişiklik yapılmak suretiyle Yargıtay ceza daireleri tarafından verilen bozma kararlarına karşı bölge adliye veya ilk derece mahkemelerince direnilmesi halinde dosyanın doğrudan Yargıtay Ceza Genel Kuruluna gönderilmesi yerine kararı veren daireye gönderilmesi öngörülmektedir. Mevcut düzenlemede temyiz üzerine Yargıtay ilgili dairesince verilen bozma kararına direnilmesi durumunda dosya ilgili daireye gelmeksizin doğrudan Yargıtay Ceza Genel Kuruluna gitmektedir. Yapılan değişikle direnme kararlarının önce ilgili ceza dairesine gelmesi sağlanmak suretiyle ilgili dairenin kararını düzeltebilmesi imkânı getirilmektedir. Böylelikle dosyaların daha kısa sürede kesinleşmesi ve Yargıtay Ceza Genel Kurulunun iş yükünün azaltılması amaçlanmaktadır." hususlarına yer verilmiştir.
Buna göre, yerel mahkemece direnme kararı verilmesi üzerine dosya, kararına direnilen daireye gönderilecek, dairece mümkün olan en kısa sürede direnmenin yerinde olup olmadığı konusunda inceleme yapılacak ve direnmenin yerinde olduğu kabul edilirse karar düzeltilecektir.
Dairece direnmenin yerinde olmadığına karar verilmesi durumunda ise dosya değerlendirme yapılmak üzere Yargıtay Ceza Genel Kuruluna (YCGK) gönderilecek ve Genel Kurulca verilen karara karşı direnilemeyecektir.
Öte yandan, YCGK'nın 21.05.2013 tarihli ve 229-259 sayılı kararında da belirtildiği üzere; "Birden fazla bozma nedeninin bir kısmı yönünden uyma, bir bölümü yönünden ısrar kararı verildiğinde, direnilen kısım itibariyle Ceza Genel Kurulunda, bozmaya uyulan kısımlar bakımından ise ilgili dairede inceleme yapılması genel prensiptir. İlk incelemeyi kimin yapacağı hususu ise bozma nedenlerine ve özelliklerine göre çözümlenmelidir.
Temyiz incelemesi sırasında öncelikle, usulüne uygun bir yargılama icra edilip edilmediğinin denetlenmesi, ardından da davanın esasının çözümlenmesi yolundaki ilke, bozmaya kısmen uyma kısmen direnme suretiyle kurulan hükümlerin temyiz incelemesinde de geçerlidir. Bu durumda, yargılama usulüne ilişkin bozma nedenine uyularak hüküm kurulmuşsa, temyiz incelemesinin öncelikle Özel Dairesince yapılması, yeni uygulamanın yargılama yöntemine uygunluğu ve yerindeliği ile bozma gereğinin yerine getirilip getirilmediğinin denetlenmesi, daha sonra işin esasının Ceza Genel Kurulunca incelenip direnme yönünden bir karar verilmesi gerekir." Nitekim Ceza Genel Kurulunun 19.06.2007 gün ve 98-149 sayılı kararı da aynı doğrultudadır.
Yine YCGK'nın 27.03.2012 tarihli ve 80-126 sayılı kararında; "Ceza Genel Kurulu’nun 05.10.2010 gün ve 172-185, 11.07.2006 gün ve 152-185 ile 29.06.2004 gün ve 132-153 sayılı kararları başta olmak üzere uyum ve kararlılık gösteren içtihatları uyarınca; Ceza Genel Kurulu’nun bozma kararı ile direnme hükmü tümüyle ortadan kalkmış olup yerel mahkeme artık yeni ve değişik bir karar vermekte serbesttir. Bozmaya uyularak verilen kararlar da yeni bir karar olup, hukuken direnme niteliğinde olmadığından öncelikle Özel Dairece incelenmesi gerekmektedir. Özel Dairece incelenmeyen bir hükmün doğrudan doğruya ve ilk kez Ceza Genel Kurulunca incelenmesi olanaklı değildir.
Özel Daire görüşü belli olduğundan, tekrar dairece inceleme yapılmasının davayı gereksiz yere uzatacağı gibi bir görüş de ileri sürülemez. Zira, davaların uzamasını önlemek amacıyla da olsa, emredici usul kurallarının uygulanmasından vazgeçilemeyeceği gibi, Özel Daire görüşünde değişiklik olabilmesi de her zaman olanaklıdır." şeklindeki açıklamalarında da görüldüğü üzere; YCGK'nın bozma kararına uyulduktan sonra verilen kararların yeniden ve doğrudan Genel Kurulca incelenmesi, söz konusu kararlara karşı direnilemeyeceğine ilişkin CMK'nın 307/4. maddesine de aykırılık teşkil etmektedir.
B. Ön Soruna İlişkin Hukuki Nitelendirme
Ceza Genel Kurulunca 24.05.2022 tarih ve 246-371 sayı ile sanığın savunma hakkının kısıtlanmasına dair usulî eksiklik nedeniyle verilen bozma kararı üzerine, İlk Derece Mahkemesince bozmaya uyulmak suretiyle sanık hakkında yeniden kurulan mahkûmiyet hükmünün, Ceza Genel Kurulu kararlarına karşı direnme kararı verilemeyeceği yönündeki açık Kanun hükmü karşısında, CMK'nın 307. maddesi kapsamında bir direnme hükmü olarak nitelendirilemeyeceği ve yeni bir hüküm olduğu, hükmün temyizi aşamasında Özel Dairece incelenmesi gereken hususun; temyizin kapsamının belirlenerek Yerel Mahkemece bozma üzerine kurulan mahkûmiyet hükmünün gerek hukuka uygunluk gerek uygulama yönünden denetlenmesi olacağı, bu aşamada Özel Dairenin bir önceki bozma ilamına atıf yapılarak yeniden kurulan hükmün bir direnme kararı olarak kabulüyle dosyanın Ceza Genel Kuruluna gönderilmesinin mümkün olmadığı kabul edilmelidir.
Bu itibarla, İlk Derece Mahkemesince Ceza Genel Kurulunun bozma ilamı üzerine kurulan mahkûmiyet hükmünün temyiz incelemesi yapılması için dosyanın Özel Daireye gönderilmesine karar verilmelidir.
V. KARAR
Açıklanan nedenlerle;
Dosyanın, bozmaya uyularak kurulan hükmün temyiz incelemesinin yapılması için Yargıtay 1. Ceza Dairesine gönderilmek üzere Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığına TEVDİİNE, 26.12.2023 tarihinde yapılan müzakerede oy birliğiyle karar verildi.