"İçtihat Metni"
YARGITAY DAİRESİ : 12. Ceza Dairesi
MAHKEMESİ :Asliye Ceza
SAYISI : 580-740
I. HUKUKÎ SÜREÇ
Taksirle bir kişinin yaralanmasına neden olma suçundan sanığın 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu'nun 89/1, 89/2-b, 22/3 ve 62. maddeleri uyarınca 3.320 TL adli para cezasıyla cezalandırılmasına ilişkin Adana 26. Asliye Ceza Mahkemesince verilen 10.12.2015 tarihli ve 457-816 sayılı hükmün sanık müdafii tarafından temyiz edilmesi üzerine dosyayı inceleyen Yargıtay 12. Ceza Dairesince 27.09.2021 tarih ve 10599-6232 sayı ile; "Kovuşturma evresine geçilmiş veya hükme bağlanmış olan ve basit yargılama usulü uygulanabilecek dosyalar yönünden 7188 sayılı Kanun'un 5. maddesinin 1-d bendinde yer alan kesinleşmiş hükümler haricindeki düzenlemelerin iptal edildiği anlaşıldığından; Anayasa Mahkemesi kararlarının geriye yürümesi mümkün olmayıp, Ceza Muhakemesi Kanunu'nda yapılan değişikliklerin ise derhal uygulanması gerekmekle birlikte, basit yargılama usulü uygulanan olaylarda CMK'nın 251. maddesinin 3. fıkrasına göre; 'mahkûmiyet kararı verildiği takdirde sonuç ceza dörtte bir oranında indirilir' şeklindeki düzenleme karşısında, Anayasa Mahkemesinin anılan iptal kararlarının neticeleri itibariyle maddi ceza hukukuna ilişkin olduğunun ve CMK'nın 251. maddesinin 3. fıkrasında yer alan düzenlemenin sanık lehine sonuç doğurabilecek nitelikte olduğunun anlaşılması karşısında, TCK'nın 7. maddesi ile CMK'nın 251. maddesi hükümleri gözetilmek suretiyle, sanık lehine olan uygulamanın belirlenerek yerine getirilmesi ve gereği için dosyanın, ''Basit Yargılama Usulü' yönünden yeniden değerlendirilmesinde zorunluluk bulunması" isabetsizliğinden bozulmasına karar verilmiştir.
Yerel Mahkeme ise 05.11.2021 tarih ve 580-740 sayı ile bozmaya direnerek önceki hüküm gibi sanığın mahkûmiyetine karar vermiştir.
Direnme kararına konu bu hükmün de Cumhuriyet savcısı tarafından temyiz edilmesi üzerine, Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığının 28.12.2021 tarihli ve 155686 sayılı düzeltilerek onama istekli tebliğnamesi ile Yargıtay Birinci Başkanlığına gelen dosya, 5271 sayalı Ceza Muhakemesi Kanunu'nun 307. maddesi uyarınca kararına direnilen Daireye gönderilmiş, aynı madde uyarınca inceleme yapan Yargıtay 12. Ceza Dairesince 12.06.2023 tarih ve 938-2121 sayı ile direnme kararının yerinde görülmemesi üzerine Yargıtay Birinci Başkanlığına iade edilen dosya, Ceza Genel Kurulunca değerlendirilmiş ve açıklanan gerekçelerle karara bağlanmıştır.
II. UYUŞMAZLIK KAPSAMI, KONUSU VE ÖN SORUN
Mağdur ... hakkında trafik güvenliğini tehlikeye sokmak suçundan verilen hükmün açıklanmasının geri bırakılması kararı itiraz edilmeksizin, sanık ... hakkında trafik güvenliğini tehlikeye sokmak suçundan verilen hüküm kurulmasına yer olmadığına ilişkin karar temyiz edilmeksizin kesinleşmiş olup, direnmenin kapsamına göre inceleme sanık ... hakkında taksirle yaralama suçundan kurulan mahkûmiyet hükmü ile sınırlı olarak yapılmıştır.
Özel Daire ile Yerel Mahkeme arasında oluşan ve Ceza Genel Kurulunca çözümlenmesi gereken uyuşmazlık; sanığa atılı taksirle yaralama suçu bakımından, CMK'nın 251. maddesine 7188 sayılı Kanun'un 24. maddesiyle getirilen basit yargılama usulüne ilişkin düzenlemenin lehe olduğundan bahisle sanığın hukuki durumunun yeniden değerlendirilmesi gerekip gerekmediğinin belirlenmesine ilişkin ise de Yargıtay İç Yönetmeliği'nin 27. maddesi uyarınca öncelikle, bozma ilamı ve duruşma günü sanıklara tebliğ olunmadan direnme kararı verilmesinin savunma hakkının kısıtlanması niteliğinde olup olmadığının değerlendirilmesi gerekmektedir.
III. ÖN SORUNA İLİŞKİN AÇIKLAMALAR
İncelenen dosya kapsamından;
Özel Dairenin bozma kararı üzerine Yerel Mahkemece bozma ilamı sanığa tebliğ olunmadan dosyanın mütalaa için Cumhuriyet savcılığına gönderildiği 05.11.2021 tarihli tensip tutanağı ile duruşma günü verilmeksizin önceki hükümde direnilmesine karar verildiği anlaşılmaktadır.
IV. GEREKÇE
A. İlgili Mevzuat ve Ön Soruna İlişkin Açıklamalar
1412 sayılı Ceza Muhakemeleri Usulü Kanunu'nun 5320 sayılı Kanun'un 8. maddesi gereğince uygulanması gereken 326. maddesinde;
“Yargıtaydan verilen bozma kararı üzerine davaya yeniden bakacak mahkeme ilgililere bozmaya karşı diyeceklerini sorar.
Sanık veya müdahil ve vekillerine davetiye tebliğ olunamaması veya davetiye tebliğ olunmasına rağmen duruşmaya gelmemeleri nedeniyle bozmaya karşı beyanları tespit edilmemiş olsa dahi duruşmaya devam edilerek dava gıyapta bitirilebilir. Ancak sanık hakkında verilecek ceza, bozmaya konu olan cezadan daha ağır ise herhalde dinlenilmesi gerekir” hükmü yer almaktadır. Aynı kurala CMK'nın 307. maddesinde de yer verilmiş olup anılan bu madde;
“(1) Yargıtaydan verilen bozma kararı üzerine davaya yeniden bakacak bölge adliye veya ilk derece mahkemesi, ilgililere bozmaya karşı diyeceklerini sorar.
(2) Sanık, müdafii, katılan ve vekilinin dosyada varolan adreslerine de davetiye tebliğ olunamaması veya davetiye tebliğ olunmasına rağmen duruşmaya gelmemeleri nedeniyle bozmaya karşı beyanları saptanmamış olsa da duruşmaya devam edilerek dava yokluklarında bitirilebilir. Ancak, sanık hakkında verilecek ceza, bozmaya konu olan cezadan daha ağır ise, her hâlde dinlenmesi gerekir” şeklinde düzenlenmiştir. Bu düzenleme, savunma hakkının sınırlanamayacağı ilkesine dayandığından, uyulmasında zorunluluk bulunan emredici kurallardandır.
Bu hüküm gereğince, bozma kararı sanık lehine olsa dahi bozmadan sonra yapılan yargılamada Yerel Mahkemece sanık, katılan ve varsa müdafii ve vekillerine duruşma gününü bildirir davetiye tebliğ olunmalı, duruşma gününden haberdar olmaları sağlanmalıdır. Yerleşmiş yargısal kararlarda da vurgulandığı üzere, tebligat yapılamaması veya davetiye tebliğ olunmasına rağmen sanığın duruşmaya gelmemesi hâlinde, verilecek cezanın bozmaya konu olan cezadan daha ağır olmaması hâlinde yargılamaya devam olunarak bir karar verilmelidir.
B. Hukuki Nitelendirme
Yerel Mahkemece bozma ilamından sonra sanık ve müdafii duruşmadan haberdar edilmeksizin, Cumhuriyet savcısının yazılı görüşü alındıktan sonra önceki kararda direnilmiştir. Sanığın duruşmadan haberdar edilip bozmaya karşı beyanlarının sorulmaması, savunma hakkının sınırlandırılması niteliğinde olup bu husus CMUK'nın 5320 sayılı Kanun'un 8. maddesi uyarınca karar tarihi itibarı ile uygulanması gereken 326/1. maddesine aykırıdır.
Bu itibarla, Yerel Mahkeme direnme hükmünün, saptanan bu usulî nedenden dolayı diğer yönleri incelenmeksizin bozulmasına karar verilmelidir.
V. KARAR
Açıklanan nedenlerle;
1- Adana 26. Asliye Ceza Mahkemesinin 05.11.2021 tarihli ve 580-740 sayılı direnme kararına konu mahkûmiyet hükmünün, bozma sonrası tarafların usulüne uygun şekilde duruşmadan haberdar edilmemesi ve bu suretle sanığa bozmaya karşı diyeceklerini bildirme olanağının sağlanmaması suretiyle savunma hakkının kısıtlanması isabetsizliğinden diğer yönleri incelenmeksizin BOZULMASINA,
2- Dosyanın, mahalline iadesi için Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığına TEVDİİNE, 04.10.2023 tarihinde yapılan müzakerede oy birliğiyle karar verildi.