"İçtihat Metni"
İTİRAZ-TUTUKLU
İtirazname No : 2023/44384
KARARI VEREN
YARGITAY DAİRESİ : 1. Ceza Dairesi
MAHKEMESİ :Ceza Dairesi
SAYISI : 150-1683
I. HUKUKİ SÜREÇ
Sanık ...'ın nitelikli kasten öldürme suçuna azmettirmeden 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu'nun 38. maddesi delaletiyle aynı Kanun'un 82/1-a, 62/1, 53/1 ve 63. maddeleri uyarınca müebbet hapis cezası ile cezalandırılmasına; haklarında nitelikli kasten öldürme suçuna yardım etmeden açılan kamu davasında yapılan yargılama sonucunda eylemlerinin nitelikli kasten öldürme suçunu oluşturduğu kabul edilerek sanıklar ... ve ...'in TCK'nın 37. maddesi delaletiyle aynı Kanun'un 82/1-a, 62/1, 53/1 ve 63. maddeleri uyarınca müebbet hapis cezası ile cezalandırılmalarına; sanık ...'ın nitelikli kasten öldürme suçundan TCK'nın 37. maddesi delaletiyle aynı Kanun'un 82/1-a, 62/1, 53 ve 63. maddeleri uyarınca müebbet hapis cezası ile cezalandırılmasına; sanık ...'in TCK'nın 37. maddesi delaletiyle aynı Kanun'un 82/1-a, 53/1, 63 ve 58. maddeleri uyarınca ağırlaştırılmış müebbet hapis cezası ile cezalandırılmasına; sanık ... (Lukman)'ın ise nitelikli kasten öldürme suçuna yardım etmeden TCK'nın 82/1-a, 39/2-c, 62/1, 53/1 ve 63. maddeleri uyarınca 15 yıl hapis cezası ile cezalandırılmasına, hak yoksunluklarına, mahsuba ve sanık ...'in cezasının mükerrirlere özgü infaz rejimine göre çektirilmesine ilişkin Ankara 10. Ağır Ceza Mahkemesince verilen 25.10.2019 tarihli ve 32-439 sayılı resen istinafa tabi hükümlere yönelik sanıklar müdafileri ve Cumhuriyet savcısı tarafından da istinaf başvurusunda bulunulması üzerine Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 2. Ceza Dairesince 04.11.2020 tarih ve 150-1683 sayı ile istinaf başvurularının esastan reddine karar verilmiştir.
Bu hükümlerin de sanıklar müdafileri tarafından temyiz edilmesi üzerine dosyayı inceleyen Yargıtay 1. Ceza Dairesince 22.02.2022 tarih ve 6977-1378 sayı ile temyiz taleplerinin esastan reddine karar verilmiştir.
II. İTİRAZ SEBEPLERİ
Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı 27.04.2023 tarih ve 44384 sayı ile; "...Sanık ...'nun azmettirmesiyle, sanıklar ... ve ...'in olaya tetikçi olarak katılmak suretiyle sanıklar ... ve ... ile iştirak halinde maktulü tasarlayarak öldürdükleri, sanık ...'in sanıklar ... ve ...'i kullandığı araçla olay yerine getirip, olaydan sonra almak suretiyle eyleme yardım eden olarak katıldığı kabul edilerek, sanık ...'ın azmettiren, sanıklar ..., ..., ... ve ...'in müşterek fail ve sanık ...'in yardım eden sıfatıyla cezalandırılmalarına ilişkin Ankara 10. Ağr Ceza Mahkemesinin 25/10/2019 tarihli hükmünün sanıklar müdafiileri ve Cumhuriyet savcısı tarafından istinaf edilmesinden sonra, sanık ...'nın Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 2. Ceza Dairesine hitaben vermiş olduğu 21/05/2020 tarihli dilekçesinde olaya ilişkin ikrar mahiyetinde beyanlarda bulunduğu ve 'daha önce bazı sebeplerden dolayı bildiklerini tam olarak söyleyemediğini, şimdi olayı kısaca anlattığı, mahkemeye olayla ilgili diğer bildiklerinin hepsini anlatmak istediğini' bildirdiği, sanık ...'in ise Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 2. Ceza Dairesine hitaben vermiş olduğu 20/07/2020 tarihli dilekçesinde 'gerçekleri anlatmak istediğini' beyanla ikrar mahiyetinde anlatımlarda bulunduğu anlaşılmıştır.
Sanıklar... ve ... aşamalarda inkara yönelik savunma yaptıkları halde ilk derece yargılaması sona erdikten sonra istinaf aşamasında hükmün kesinleşmesinden önce vermiş oldukları dilekçelerinin içeriği itibarıyla yeni delil mahiyetinde olduğu halde ilk derece mahkemesi tarafından değerlendirilmesi mümkün olmamıştır.
Sanıkların yeniden dinlenme talepleri Bölge Adliye Mahkemesi tarafından kabul edilmeyerek, duruşma açılmadan dosya üzerinden istinaf incelemesi yapılmıştır.
5271 sayılı CMK'nın 'Delilin ortaya konulması isteminin bunun veya ispat edilmek istenen olayın geç bildirilmiş olması nedeniyle reddedilemez' şeklindeki 207. maddesi hükmü ile maktule yönelik tasarlayarak öldürme eyleminin iştirak halinde işlendiğinin kabulü karşısında; öldürme eylemini tetikçi olarak doğrudan gerçekleştirdikleri kabul edilen sanıklar... ve ...'in, ilk derece yargılaması aşamalarındaki savunmalarından farklı ikrar niteliğindeki beyanlarının somut olaydaki maddi gerçeğin tam olarak ortaya çıkartılması bakımından önemli olduğu gibi suçun nitelendirilmesi ve suça azmettiren, müşterek fail ve yardım eden sıfatıyla iştirak ettiği kabul edilen diğer sanıkların hukuki durumlarını da etkileyeceği tartışmasızdır.
Yine CMK'nın 280. maddesi gereğince ilk derece mahkemesi kararında maddenin 1. fıkrasının a, b, c, d ve f bendi ile e bendinin yollamada bulunduğu aynı kanunun 289. maddesinin 1. fıkrasının a, b, c, d, e, f ve i bentlerinde yazılı hukuka aykırılıkların bulunduğu hallerde hukuka aykırılığın düzeltilerek istinaf isteminin esastan reddine veya kararın bozulmasına, g bendi uyarınca, diğer hallerde ise gerekli tedbirleri aldıktan sonra davanın yeniden görülmesine ve duruşma hazırlığı işlemlerine başlanmasına karar verilmesi gerekir. İstinaf yargılamasında, davanın yeniden görülmesi (ıslah) kuralı teşkil eder, temyizdekinin aksine bozma istisnadır.
Buna göre, kararda CMK'nın 289. maddesinin 1. fıkrasının g ve h bentlerinde sayılan hukuka kesin aykırılık nedenleri varsa veya hükme etki eden diğer bir hukuka aykırılık bulunuyorsa ya da delil ve işlemlerde veya ispat bakımından değerlendirmede bir eksiklik olduğu tespit edilirse davanın yeniden görülmesine ve duruşma açılmasına karar verilmesi gerekir.
Bu açıklamalar doğrultusunda yapılan değerlendirmede; sanıklar ... ve ...'in istinaf aşamasında sunmuş oldukları 21.05.2020 ve 20.07.2020 tarihli ikrarlarını içeren yeni delil mahiyetindeki dilekçeleri ve yeniden dinlenme taleplerinin CMK'nın 280. maddesinin 1. fıkrasının a ve g bentleri gereğince davanın yeniden görülmesini gerektirdiği, bu durumda Bölge Adliye Mahkemesi tarafından duruşma açılarak tarafların çağrılarak dinlenmeleri ve savunmalarının doğruluğunun araştırılmasından sonra sonucuna göre bir karar verilmesi gerektiği halde duruşma açılmadan dosya üzerinden değerlendirme yapılarak eksik inceleme ile verilen istinaf başvurularının esastan reddi kararının usul ve yasaya aykırı olduğu kanaatine varıldığı," görüşüyle itiraz yoluna başvurmuştur.
5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu'nun 308. maddesi uyarınca inceleme yapan Yargıtay 1. Ceza Dairesince 02.10.2023 tarih ve 3979-5842 sayı ile; itiraz nedenlerinin yerinde görülmediğinden bahisle Yargıtay Birinci Başkanlığına gönderilen dosya, Ceza Genel Kurulunca değerlendirilmiş ve açıklanan gerekçelerle karara bağlanmıştır.
III. UYUŞMAZLIK KAPSAMI VE KONUSU
İnceleme dışı sanıklar ..., ... ve ... hakkında nitelikli kasten öldürme suçundan verilen beraat hükümleri Bölge Adliye Mahkemesinin istinaf başvurularının esastan reddi kararı ile; sanıklar ... ve ... hakkında 6136 sayılı Kanun’a muhalefet ve sanık ... (Lukman) hakkında resmî belgede sahtecilik suçlarından verilen mahkûmiyet hükümleri ise Özel Dairenin temyiz istemlerinin reddi kararı ile kesinleşmiş olup inceleme sanık ... hakkında nitelikli kasten öldürme suçuna azmettirme, sanıklar ..., ..., ... ve ... hakkında nitelikli kasten öldürme ve sanık ... (Lukman) hakkında nitelikli kasten öldürme suçuna yardım etmeden kurulan mahkûmiyet hükümleri ile sınırlı olarak yapılmıştır.
Özel Daire ile Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı arasında oluşan ve Ceza Genel Kurulunca çözümlenmesi gereken uyuşmazlık; İlk Derece Mahkemesinin sanık ...'ın nitelikli kasten öldürmeye azmettirme, sanıklar ..., ..., ... ve ...'in nitelikli kasten öldürme ve sanık ... (Lukman)'ın nitelikli kasten öldürmeye yardım etme suçlarından mahkûmiyetlerine ilişkin 25.10.2019 tarihli ve 32-439 sayılı kararından sonra Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 2. Ceza Dairesinin 04.11.2020 tarihli ve 150-1683 sayılı istinaf başvurularının esastan reddi kararından önce sanıklar ... ve ... tarafından dosyaya sunulan 21.05.2020 ve 20.07.2020 tarihli dilekçelerin yeni delil kapsamında değerlendirilerek CMK’nın 280. maddesinin 1. fıkrasının (a) ve (g) bentleri uyarınca Bölge Adliye Mahkemesince duruşma açılması gerekip gerekmediğinin ve bu bağlamda eksik inceleme ile karar verilip verilmediğinin belirlenmesine ilişkin olup yapılan müzakere sırasında Ceza Genel Kurulu Başkanı ve bazı Ceza Genel Kurulu üyeleri tarafından sanıklar ... ve ...'nin nitelikli kasten öldürme suçuna TCK'nın 37/1. maddesi kapsamında müşterek fail olarak mı yoksa aynı Kanun'un 39/2. maddesi kapsamında yardım eden sıfatıyla mı iştirak ettiklerinin tartışılması gerektiğinin ileri sürülmesi üzerine bu hususların da değerlendirilmesi gerekmiştir.
IV. OLAY VE OLGULAR
İncelenen dosya kapsamından;
21.03.2018 tarihli olay yeri inceleme raporuna göre; polis merkezi görevlileri ile telefonda yapılan görüşmede; aynı tarihte saat 10.05 sıralarında belirtilen adresteki 9 numaralı ikametinden çıkan maktule evinin önünde 2471. Cadde üzerindeyken faili meçhul kişi veya kişilerce tabanca ile ateş edildiği, yaralanan maktulün cadde yanında bulunan Ömer Lütfü Akad Parkı içerisinde yere düştüğü, olay yerine intikal eden 112 ekiplerinin maktule müdahale ettikleri, ölmüş olduğunun belirtildiği, 4938 kod No.lu ekibin olay yerine intikal ettiği, Cumhuriyet savcısı ve Adli Tıp doktorunun intikal etmesi ile birlikte yapılan inceleme ve araştırma neticesinde olay yerinin Villa Villa Sitesi 2. Etap, 9 numara önü, 2471. Cadde üzeri ve 9 numara karşısı Ömer Lütfü Akad Parkı içerisi olduğu, 9 numaralı ikamet giriş kapısı önünde giriş kapısına 20 cm mesafede asfalt yol üzerinde 1 adet sigara izmariti, 9 numaralı ikamete bahçe duvarı önünde asfalt yol üzerinde 3 adet MKE 9 P ibareli kovan, 9 numaralı ikamet karşısı 2471. Cadde kaldırımı üstünde üzerinde Kale ibareli anahtar takılı olan elektronik kapı açma anahtarının bulunduğu, 9 numaralı ikamet bahçe girişine göre sol tarafta bahçe duvarı bitiminde beyana göre maktule ait olan... 73... plaka sayılı siyah renkli Mercedes S 350 d marka aracın park hâlinde olduğu, aracın sol arka tekeri yanında cadde asfalt yol üzerinde bir adet mermi sekme izine benzer izin olduğu, aracın sol arka kapı camı alt kısmında, sol ön kapıya yakın bölümde asfalt zeminden 70 cm yükseklikte mermi sekme izine benzer izin ve bu izin devamında mermi giriş izine benzer deliğin olduğu, aracın kapılarının kilitli olmadığı, 9 numaralı ikametin bahçe kapısından girişe göre sağda cadde üzerinde yine maktule ait olduğu belirtilen 06 G 92... plakalı Dodge marka beyaz renkli aracın park hâlinde olduğu, 9 numaralı ikamet giriş kapısı karşısında Ömer Lütfü Akad Parkı içerisinde çim alan üzerinde sağ yanına yatar vaziyette maktulün cesedinin bulunduğu, olay yerinin mevcut hâliyle kameraya alındığı ve fotoğraflandığı,
23.03.2018 tarihinde saat 18.00’de düzenlenen cep telefonu inceleme tutanağına göre; maktule ait ve içerisinde 0 532 441...24 numaralı sim kart takılı bulunan Samsung marka cep telefonunun WhatsApp dosyası incelendiğinde; 12 Şubat 2018 tarihinde ... ile yaptığı WhatsApp görüşmesinde; maktul ... "Hbr bekliyorum senden 14.10", ... "Kardeş saat 6 da Konya yolunda bekliyorum sevgiler 14.19", 13 Şubat 2018 tarihli ... ile yaptığı WhatsApp görüşmesinde; ... "Ya sen bu ipoteği neden çozmuyorsunnn neden zulum ediyorsun 03.35", ... "Ben konuştuğum neyse arkasındayım sen arkasında ol yeter konuştuğumuzun üstüne başka bir şey konuşmaya gerek YÖK 06.54", "Şahin Ankara'da gelecek sana kardeş 13.35", 15 Şubat 2018 tarihli ... ile yaptığı WhatsApp görüşmesinde; ... "Faruk eli nala dönüyorsun anlam veremiyorum 22.13" ... "Nee Yapıyorum 22.18" ... "Dansözlük yapıyorsun 22.20" ... "Haddini bil tarkan o bana yakışmaz madem sen bana o lafı kullandinn dansözün buyuğu sensinn ben s3nin faizlerinin faizleri için sermin hayrini kirmamak için mücadeke ediyorsam ve sen bana dansöz diyorsan dansöz tam sensinn 22.24, Uzatma tarkannm 22.25", ... "Orospolaştığın belli hadsiz Adi adam konuştuk bitti dediği 5 aydır oyalıyorsun avrat yeminine rağmen sende şeref olsa bitirirsin bıktım pislik ve dansöz gibi kıvırmandan ödemiyorsan ödme 22.27" ... "Bana bakkkk oruspuda sensinnn hadsiz de dansözde sensinnnpislikte sensinn yemine gelince ben borcumu ödeyecegim diye yemin ettim ve ben ettiim sen et demedim s3nde niraz seref olsa avrkayemini filan kariştirmassin dediğim gibi ben borcumu odeyecem dedim ben dedimm senin faizlerinin egonun brnim b9rcumla ilgisi yok insan gibi atadim acmadin dinmedin avukatini atafim simdi laf bitti sanafa banada tarkan efe ndii yazdiklarini kontrol et ve adam gibi davran ve sakinha bir daha beni arama gönder avukatini hesabimizi görelim herseyin içine sictinn zaten yuzunun arkasinda bu vardii baba yuzunun arkasinda bu vardii baba dediğin herseyy iyi ya da kötü sensib 22.34, Adi adamm sensin lannn 22.34", 13 Şubat 2018 tarihli Av .... ile yaptığı WhatsApp görüşmesinde; Av .... "Faruk Bey, ben Ankara’dayım yarın da burada olocağım. Tarkan Bey; ‘Bu iş için kaldın. Niye bitirmeden dönüyorsun’ diyor. Sizden haber bekliyorum. 18.11", ... "Ne ilgisi var güzel kardeşimm cenaze var diyorum sana ayip denen birsey var biz cenazedeyiz siz netde beni bekleme tarkan beyede okut bunuu ben hr veririm kendisinee yangindam mal mi kaciriyosymunuzz ayipp 18.14", 16 Şubat 2018 tarihli Av .... ile yaptığı WhatsApp görüşmesinde; ... "Sahi bey cumadeyken aranissin seni arayacağim 13.54", 20 Şubat 2018 tarihli Av. ... ile yaptığı WhatsApp görüşmesinde; ... "Gelecekseninz hbt verin sahin bey 10.10", 26 Şubat 2018 tarihinde Av ... ile yaptığı WhatsApp görüşmesinde; Av ... "Faruk Bey programda bir değişiklik yoksa bugün geliyorsunuz değil mi? 10.19", ... "Bilgilendireceğim şahin bey öyleden once 10.19, Gelecegim 11.48, Bugun 11.48", Av ... "Ok 11.49", 10 Şubat 2018 tarihli ... ile yaptığı WhatsApp görüşmesinde; ... "Bak...abi ortada bi cenaze var kaldirmamiz lazim kimsenin benim hakkimda yanliş duşünmesini istemem seni aradım acmıyorsun telefonunu tarkanlada anlasamiyoruz Allah hayırlısın versin.13.04", 01 Mart 2018 tarihli ... ile yaptığı WhatsApp görüşmesinde; ... "Benim abim şu cenazeyi kaldıralım 14.36", 19 Mart 2018 tarihli ... ile yaptığı WhatsApp görüşmesinde; ... "Hayırli isler olsun abi...abi butun bu yapilanlara hic gerek yok ticaretimiz bozulacak daha önceda size bu cenazeyi kaldiralim dedim fakat bir cevap vermeye gerek bile duymadiniz sizin taktiriniz tabiki fakat kendimizi savunmak durumundayiz yani geri donusu olmaz butun bu yapılanların zarar göruruz iki taraflı ben son bir defa size bu işi konuşurak halledelim diyorum bundan sonrası sizin takdiriniz olsun sonrasinda ne sizi ne sizden birisini arayıp rahatsizlik vermeyeceğim ekmek yedik su içtik 12 yil takdir sizin iyi günler sağlıkla kal 10.21",
21.03.2018 tarihinde saat 17.20'de düzenlenen 124 sayfalık araştırma ve HTS inceleme tutanağına göre; Kanuni Sultan Süleyman Bulvarı üzerinde siyah renkli Honda Civic marka araçtan inen ve sabah saat 07.50 sıralarında Ömer Lütfü Akad Parkı’nda gezen iki şahsın bulvarın karşı tarafına geçtiği, yürüyerek ışıklı kavşakta faaliyet gösteren Çağdaş Market isimli iş yerinin otoparkı bulvar tarafı kaldırım üzerinde iken siyah giyimli şahsın ANK-615 numaralı MOBESE kayıtlarına göre, 21.03.2018 tarihinde saat 10.06.56'dan saat 10.09.07'ye kadar 120 saniye, saat 10.09.25'den saat 10.10.13,02'ye kadar 45 saniye, saat 10.11.27'den saat 10.12'ye kadar toplam 3 defa telefon görüşmesi yaptığı, bu görüşmeden sonra Hitit Bulvarı’na doğru gitmekte olan daha sonradan 06 T 20... plakalı ticari taksiyi el kol işareti ile çağırarak araca bindikleri, şüphelilerin araca binmelerinden sonra İstanbul yolu üzerinde ANKAmall karşısındaki Kadoil Petrol'ü geçince bulunan üst geçidin altında indiklerinin taksi şoförü tanık ...'ın beyanından anlaşıldığı, GSM hatları ile ilgili istenen HTS raporlarında bu görüşmelerin şüpheliler de bulunan 0 553 808...94 numaralı GSM hattı ile yaptığı, bu numara ile şüphelilerde bulunan diğer numarayı aradıkları, bu görüşmelerden sonra her iki telefonun kapandığı, 21.03.2018 tarihinde maktulün ateşli silahla öldürülmesinden sonra saat 10.02.52’de 0 553 809...43 numaralı hat ile 0 553 808 ... 94 numaralı hattın arandığı, bu aramadan sonra açık hat diye tabir edilen her iki GSM hatlarının birbiriyle görüşmesinden sonra sanık ...'yu aradığı, sanık ...'nun bu esnada Konya yolu Kadoil Petrol'de olduğu, şüphelilere ve maktule ait HTS'ler, OGS/HGS ve PTS kayıtları, müşteki ifade tutanakları birlikte değerlendirildiğinde; maktulün sanık ... haricinde kimseyle husumetinin bulunmadığı, 19.03.2018 tarihinde 34 NK 07... plakalı araç (kiralık olduğu değerlendirilen) ile Gaziantep ilinden tanık Mehmet Sait Bülbül, inceleme dışı sanık ..., sanık ..., sanık Lokmen Menek ve tanık Murat Deniz'in Ankara'ya geldikleri, 20.03.2018 tarihinde Kadooğlu Petrolcülük Taş. Tic. San. İth. Ve İhr A.Ş. adına kayıtlı 34 LPR ... plakalı araç ile İstanbul'dan sanık ... Kadaoğlu, tanık ... ve tanık Hasan Hüseyin Çevik ile birlikte Ankara iline geldikleri, yine aynı gün Yılda Özel Eğitim, Taşımacılık ve Temizlik Hizmetleri Sanayi ve Ticaret Limited Şirketi adına kayıtlı 27 BLZ... plakalı araç (kiralık olduğu değerlendirilen) ile Gaziantep'ten sanık ..., inceleme dışı sanık ... Poyraz, sanık ..., Sebahattin Aşan ve ...’ün Ankara’ya geldikleri, olaydan bir gün önce tanık ...'nın maktulün evinin etrafında 34 LPR ... plakalı araç ile keşif yaptığı, olay günü kullanılan 0 553 809 ... 43 ve 0553 808 ... 94 numaralı hatlar daha önce İstanbul ilinde kullanıldığından İstanbul ilinden Ankara'ya gelen sanık ..., tanıklar ... veya Hasan Hüseyin Çevik isimli şahısların getirdiği, olay günü olaydan sonra Kanuni Sultan Süleyman Bulvarı üzeri Çağdaş Market otoparkı bulvar kenarında konuşan konuştuktan sonra ticari taksiye binen şahsın kullanmış olduğu, hattın 0 553 808... 94 numaralı hat olduğu, olaydan sonra olay yerinden daha sonradan plakası 06 EY 0... olarak tespit edilen araçla kaçan ve yolda inerek Kanuni Sultan Bulvarı üzerinde inen siyah giyimli şahsın buradayken 3 kez görüşme yaptıktan sonra 06 T 20... plakalı ticari taksinin teşhisine göre gri ceketli ve aksayan şahsın 20.03.2018 tarihinde Gaziantep'ten gelen 27 BLZ ... plakalı araçla gelen inceleme dışı sanık ... olduğu, telefon ile 3 defa görüşen şahsın sanık ... olduğu, olaydan sonra olay yerinden sanıkları götüren ve üzerindeki 06 YB 29... ve 06 KFU ... sayılı plakaların bulunduğu aracı kullanan ve plakaları aracın üzerinden söken şahsın 19.03.2018 tarihinde Gaziantep'ten Ankara'ya gelen 34 NK 07... plakalı araçla gelen sanık ... olduğu, HTS'lerden ve PTS kayıtlarından olay günü 27 BLZ ... plakalı aracı kullanan ve olaydan sonra sanık ... Kadaoğlu ve inceleme dışı sanık ...'i arayan şahsın sanık ... olduğu, tanık Nihat Bozatlı'nın HTS'lerinden olay günü olay yeri civarında olduğu, sanıklar ..., ... ve ...'ın da olay yerinde oldukları, açık hat diye tabir edilen GSM hatlarından 0553 808... 94 numaralı hattın sanık ...'de diğeri olan 0 553 809... 43 numaralı hattın ise olay yerinde olan tanık ..., sanıklar ..., ... veya ...’da olduğunun değerlendirildiğinin belirtildiği,
Ankara Valiliği 112 Acil Çağrı Müdürlüğünün 23.03.2018 tarih ve ihbar konulu yazıları ile; arayan ihbarcı, "İstanbul'dan aradığını söyler, ... adlı Ankaralı iş adamının silahlı saldırı sonucu evinin önünde öldürüldüğünü (adres veremez) şahsı öldüren şahsın ... adlı şahıs olduğunu, şahsın Şamo lakabı ile de bilindiğini, bildirir, cinayetin alacak verecek meselesi yüzünden olduğunu, azmettiricisinin Kadoil Benzinlik ve Kadooğlu Otomotivin sahipleri olduğunu bildirir, azmettiren şahısların ... adlı şahsı illegal yollardan PKK yardımı ile Kuzey Irak’a kaçıracaklarını, şahsın şu an Cizre’de yaşadığını bildirir, aynı zamanda bu azmettiren şahıs olan ...'nun Fetöcü olduğunu, bazı şahıslar tarafından korunduğunu bildirir, arayan ihbarcı ankesörden arayıp irtibat numarası olmadığını söyleyip telefonu kapatmıştır" şeklinde bir ihbar olduğu,
25.03.2018 tarihinde saat 19.00’da düzenlenen tutanağa göre; güvenlik kameralarının izlenmesinde olaydan sonra saat 10.02 sıralarında 2747 Sokak ile 2741 Sokak arasında bulunan hâlen faaliyette olmayan Minasera Aldan Hastanesinin sağ yan kısmından 2853 Cadde üzerine siyah renkli bir araç çıktığı, çıkan aracın Kanuni Sultan Süleyman Bulvarı üzerinde kurulu bulunan ANK-648 numaralı PTS kameralarından geçtiği, plakasında 06 YB 29... plakanın takılı olduğu, bu plakanın yapılan sorgulamasından Kia Rio 1.4 Ex Advance marka araca ait olduğu ve 18.07.2017 yılında tek plaka üzerinden kayıp müracaatı bulunduğu, PTS kameralarından geçen ön plakasında 06 YB 29... plakanın takılı bulunduğu araç Kanuni Sultan Süleyman Bulvarı’nı takiben Hitit Bulvarı ile Beyler Caddesi birleşiminde bulunan Alacaatlı Kavşağı’ndan geçtiği, bu kavşakta bulunan ANK-615 MOBESE kameralarına takıldığı, MOBESE kameralarının takibinde aracın Beytepe Mahallesi, 5387 Cadde’ye girdiği, Beytepe Mahallesi, 5387 Cadde 13 numaralı yerde bulunan Gül Park isimli binaya ait kameraların izlenmesinde bahse konu aracın bu binanın bahçe duvarının dibinde 14 numaralı yerin karşısında durduğu, aracın ön şoför koltuğundan inen şahsın aracın önce ön plakasını, sonra arka plakasını söktüğü, sökmüş olduğu plakaları bina bahçe duvarının yanına bıraktığı, araç ile hareket ederek ileriden dönüş alıp tekrardan plakaları söktüğü yere geldiği, şahsın araçtan inerek yol kenarına atmış olduğu plakaları alarak yol kenarında eğdiği, eğilip yol kenarında bir şeyler yaptıktan sonra ellerini çırpıp tekrardan araca bindiği, güvenlik kamera kayıtlarından aracın durduğu yer kontrol edildiğinde "SİTELER ANKARA FİLİKLER OTOMOTİV 0 312 349 60 10" ibareleri bulunan siyah plastik plakalık parçası ve ortadan ikiye katlanmış plakaların bulunduğu, plakaların bir tanesinin 06 YB 29... bir tanesinin de 06 KFU... numaralı plakalar olduğunun tespit edildiği, 06 KFU ... plakanın yapılan sorgulamasında plaka kayıp müracaatı olduğu,
29.03.2018 tarihinde saat 19.30’da düzenlenen HTS inceleme tutanağına göre; maktulün eşi mağdur ... beyanında; eşinin daha önceden Kadoil A.Ş. ile ticaret yaptığını, 2017 yılı Kasım ayı içerisinde Kadoil A.Ş. ile olan ticari ilişkilerini feshederek Kalepet isimli şirketi kurduğunu, daha önceki ticari ilişkiden dolayı eşi maktulün Kadoil A.Ş.'ye borçlu olduğunu, bu borç sebebiyle eşi maktulün Kadoil A.Ş.'nin sahibi ... ve oğlu sanık ... tarafından tehdit edildiğini beyan etmesi üzerine maktule ait telefonun WhatsApp dosyasında yapılan incelemede; maktulün WhatsApp üzerinden tanık...ve sanık ... ile mesajlaştığı, mesajlaşma içeriklerinde aralarında hakaret vari konuşmaların geçtiğinin tespit edildiği, maktulün kullanmış olduğu telefonda "..." diye kayıtlı Kadooğlu A.Ş adına kayıtlı olan 0 532 286...88 numaralı GSM hattı ile ilgili yapılan yazışmalar sonucunda mahkeme kararına istinaden Bilgi Teknolojileri ve İletişim Kurumu Başkanlığı’ndan alınan HTS raporunun incelenmesinde; sanık ...'ın kullanmış olduğu telefonun baz bilgilerine göre sanığın 20.03.2018 tarihi öncesinde İstanbul ilinde olduğu, İstanbul ilinde telefonunun son olarak 20.03.2018 tarihinde saat 06.40’da baz verdiği, daha sonra saat 08.45’de Kocaeli- Körfez'de baz verdiği, saat 09.10 ile saat 09.53 saatleri arasında Sakarya il sınırları içerisinde telefonunun baz verdiği, saat 10.12’de Düzce il sınırları içerisinde telefonunun baz verdiği, saat 10.58’de Bolu il sınırları içerisinde telefonunun baz verdiği, HTS verilerine göre sanığın kara yolu ile İstanbul'dan Ankara'ya geldiğinin değerlendirildiği, olay günü olan 21.03.2018 tarihinde sanık ... isimli şahsın kullanmış olduğu ancak Akköprü Petrol Akaryakıt Ür. Tic. Ve San. A.Ş. adına kayıtlı 0541 394 ... 05 numaralı hattın takılı bulunduğu 35304709049336 imei numaralı telefon ile 21.03.2018 tarihinde saat 08.55, 10.03, 10.06, 10.11 ve 10.19’da sanık ... ile yaptığı telefon görüşmelerinde telefon bazının olay yerine çok yakın olan Beytepe Mahallesi, Prof. Dr. Ahmet Taner Kışlalı Mahallesi’nde kurulu bulunan baz istasyonunda gözüktüğü, tanık ...'nın kendi adına kayıtlı 0532 442...15 numaralı GSM takılı bulunduğu 35473408223021 imei numaralı telefon ile sanık ...’ın yapmış olduğu görüşme esnasında telefon bazının olay yeri mahallesi olan Prof. Dr. Ahmet Taner Kışlalı Mahallesi’nde gözüktüğünün belirtildiği,
04.04.2018 tarihinde saat 21.00’de düzenlenen 76 sayfalık kamera izleme tutanağının 29 ve 30. sayfalarına göre; tarihi güncel saate göre 4 dakika geri Villa Villa 1. Etap Evlerine ait CAMERA 16 ibareli kayıtta; 21.03.2018 tarihinde saat 09.46.44 saniyelik metrajda kamera uzak olduğundan eşkâl bilgileri alınamayan iki şahsın maktulün evinin giriş kapısına doğru yöneldikleri, Ömer Lütfü Akad Park’ından 2741 Cadde’nin orta kısmına doğru geldikleri, esnada maktul olduğu değerlendirilen ...’ın şahısların bulunduğu yöne doğru hızla hareket ettiği, maktulün cadde ortasında bulunan şahısların yanına gelmesinden sonra maktul olarak değerlendirilen şahsın yere doğru düşerek Ömer Lütfü Akad Parkı’na doğru gittiği, maktulün parka doğru gitmesi üzerine iki şahsın da peşinden gittikleri, cadde kenarına geldikten sonra geri dönerek maktulün evinin bahçesi ile Minasera Aldan Hastanesinin arası olan 2748 Sokak’a girerek kamera açısından çıktıklarının tespit edildiği,
05.05.2018 tarihinde saat 10.00’da düzenlenen cep telefonu tespit tutanağında; olaya karıştığı değerlendirilen şüphelilerin olay günü 20.03.2018 tarihinde saat 18.13'den itibaren Ankara ilinde açılarak 0 553 808 ... 94 numaralı hattı 35973404376836 ve 35434400879618 imei numaralı cep telefonunda, 0 553 809... 43 numaralı hattı 35271108531555 imei numaralı cep telefonunda kullandıkları, ancak hangi telefonu kimin kullandığının tespit edilemediği, bu telefonların tespiti ve olaya karıştıkları değerlendirilen inceleme dışı sanık ..., sanık ..., sanık ..., sanık ... Kadaoğlu, tanık ..., tanık ..., sanık ..., inceleme dışı sanık ..., sanık ..., inceleme dışı sanık ..., sanık ..., tanık ... ve tanık ... isimli şahıslara 01.05.2018 tarihinde yapılan eş zamanlı operasyonda tanık ..., inceleme dışı sanık ..., inceleme dışı sanık ..., sanık ..., tanık...Kadaoğlu, tanık ... ve tanık ...'nin kullandıkları cep telefonlarıyla yakalandıkları, sanık ...'in yakalanmadığı, ikametinde yapılan aramada 356771088195405 imei numaralı cep telefonunun ele geçirilmediği ve sanık ...'ın yakalanmadığı, sanığın ikametinde yapılan aramada içerisinde 0 532 286... 88 numaralı hattın takılı bulunduğu cep telefonunun elde edildiği, elde edilen cep telefonlarına Ankara 2. Sulh Ceza Hakimliğinin 30.04.2018 tarih ve 3349 değişik iş sayılı kararına istinaden el konulduğu, yapılan karşılaştırma sonucunda sanık ...'in cep telefonunu değiştirmediği, sanık ...'ın GSM hattını değiştirmediği, cep telefonunu değiştirdiği, olayda kullanılan 0553 808... 94 ve 0 553 809...43 numaralı hatlar ile 35271108531555, 35973404376836 ve 354 34400879618 imei numaralı cep telefonlarının elde edilemediğinin belirtildiği,
21.03.2018 tarihinde saat 12.10’da düzenlenen olay yeri inceleme ve ölü muayene tutanağına göre; olay yerinde maktule ait 06 EE 73... plakalı Mercedes marka aracın olduğu, aracın şoför koltuğunun kapısının açık olduğu, araç üzerinde harici iki silah atışına ait bulgu olduğu, maktulün aracının park edildiği yere göre sağ tarafta parkta çam ağacının dibinde yüzüstü yatar vaziyette olduğu, olay yerinde bulunan boş kovanlar ve maktule ait silah bulgusu içeren giysiler olay yeri inceleme ekiplerine teslim edildiği, cesedin olay yeri adresindeki park alanı içinde çim zeminde hafif sağ yanına doğru koma pozisyonunu andırır şekilde yatar durumda olduğu, üzerinde siyah mont, lacivert gömlek, beyaz atlet, lacivert kemerli gri pantolon, lacivert külot, çorap ve yanında bir çift siyah ayakkabı olduğu, sağ el içerisinde 3 TL madeni para olduğu, sol el bilekte Roleks yazılı metalik kemerli saat olduğu, cesedin takriben 175 cm boylarında, 90-95 kg ağırlığında, 45-50 yaşlarında, buğday tenli kırçıl saçlı, sakallı, sünnetli erkek cesedi olduğu, ölü katılığının ve ölü lekelerinin henüz oluşmadığı, göğsünde 4 adet elektrot bandının yapışık olduğu, sağ dizde ve ... iç malliolde yüzeysel vasıflı sıyrıklar bulunduğu, belde sol skapula alt orta hat hizasında muhtemelen ASMÇ yarası, batın sağ üst kadran arkus alt kısım orta hatta muhtemel ASMÇ yarası bulunduğu,
Ankara Adli Tıp Kurumu Ankara Morg İhtisas Dairesi Başkanlığınca düzenlenen 21.06.2018 tarihli otopsi raporuna göre; cesedin 177 cm boyunda, 40-45 yaşlarında, takriben 95 kg ağırlığında olduğu, sırt bölgesi sol altta Th10 vertebra hizasında orta hattın 6 cm solunda etrafında vurma halkası bulunan 0,8 cm çapında ateşli silah mermi çekirdeği giriş yarası, batın üst kadranda sağ meme başının 14,5 cm alt, 3,5 cm iç hizasında kenarları hafif yıldızvari yırtıklı ve düzensiz, 1 cm çapında ateşli silah mermi çekirdeği çıkış yarası tespit edildiği, sağ diz kapağı üst dış kenarında 1,5x1 cm boyutunda sıyrık ve sağ iç malleol üzerinde 1x0,2 cm boyutunda sıyrık izleri, vücudunda haricen başkaca bir bulguya rastlanmadığı, kanında, idrarında ve midesinde uyuşturucu-uyarıcı maddeler bulunmadığı, maktulün ölümünün ateşli silah mermi çekirdeği yaralanmasına bağlı kot kırığı ile karakterli iç organ ve büyük damar harabiyetinden gelişen iç ve dış kanama sonucu meydana geldiği, maktulün vücudunda bir adet ateşli silah mermi çekirdeği giriş yarası tespit edildiği, mermi çekirdeğinin paravertebral hatta sol 10. kosta alt kısmında kırık oluşturarak 10. interkostal aralık hizasından göğüs boşluğuna girdiği, sol akciğer, torasik aorta ve özefagus distal kısım ve diyaframda kanamalı doku harabiyeti oluşturarak batın boşluğuna geçtiği, karaciğer sağ lobda kanamalı doku harabiyeti oluşturduktan sonra batın sağ üst kadranda sağ meme başının 14,5 cm altından çıktığı, trajesi arkadan öne, soldan sağa ve hafif yukarıdan aşağıya doğru olduğu, otopsi sırasında cesetten mermi çekirdeğinin çıkmadığı, maktulün sol ve sağ ele ait toplam 10 adet tırnak parçasından birbiriyle uyumlu erkek genotipte DNA profilleri tespit edildiği, tespit edilen DNA profillerinin maktulün DNA’sı ile uyumlu olduğu,
03.04.2018 tarihinde saat 19.00’da düzenlenen 13 sayfalık maktulün telefonuna ait cep telefonu imaj export inceleme ve 04.04.2018 tarihinde saat 21.00’de düzenlenen 76 sayfalık kamera izleme tutanağının dosya arasına alındığı, 20.03.2018 tarihinde saat 08.45’te Kocaeli Körfez'de, 20.03.2018 tarihinde saat 09.53'te Sakarya il sınırları içerisinde, saat 10.12'de Düzce, saat 10.24 ve 10.58'de Bolu'dan baz verdiği, HTS verilerine göre sanık ...'ın karayolu ile İstanbul'dan Ankara’ya geldiğinin değerlendirildiği, olay günü sanık ...’ın sanık Abdulkadir Kadooğlu isimli şahsın kullandığı ancak Akköprü Petrol Akary. Ür. Tic. Ve San. adına kayıtlı 0 541 394... 05 takılı bulunduğu, 35304709049336 ime numaralı telefon ile 21.03.2018 tarihinde saat 08.55, 10.03, 10.06, 10.11 ve 10.19’da sanık ... ile yapmış olduğu telefon görüşmelerinde telefon bazının olay yerine çok yakın olan Beytepe Mahallesi, Prof. Dr. Ahmet Taner Kışlalı Mahallesi kurulu bulunan bazlarda gözüktüğü, tanık ...’nın adına kayıtlı 0532 442...15 numaralı GSM hattının takılı bulunduğu, 35473408223021 imei numaralı telefon ile sanık ... ile yapmış olduğu görüşme esnasında telefon bazının olay yeri mahallesi olan Prof. Dr. Ahmet Taner Kışlalı Mahallesi’nde gözükmesi sebebiyle, inceleme dışı sanık ...’nun Adnan Kadooğlu adına kayıtlı ve 35298409155398 imei numaralı telefonda kullandığı 0532 544... 26 numaralı GSM hattı ile olay günü sanık ... ile yapmış olduğu görüşmeler nedeniyle maktulün 21.03.2018 tarihinde saat 10.00 sıralarında evinden çıktığı anda öldürülmesi olayı ile ilgili durumlarının şüpheli olduğunun belirtildiği,
03.05.2018 tarihinde saat 01.55’te düzenlenen görüntü teşhis tutanağında; tanık ... Prof Dr. Ahmet Taner Kışlalı Mahallesi, 2741 Cadde, Villa Villa 1. Etap Evleri kameralarından elde edilen 20.03.2018 tarih ve saat 13.23’deki görüntülerde gözüken 34 LPR... plakalı aracı kullanan şahsın kendisi olduğunu, aracın camlarının filmli olmasından dolayı içerisinin gözükmediğini ancak araç içerisinde sanıklar ..., ismini Kadri Bülbül olarak bildiği; sonradan asıl isminin ... olarak öğrendiği şahıs, Şamo diye hitap edilen şahıs ve ...’nın o esnada arkada oturduğunu, Resim-2: ANK-404 numaralı PTS görüntüsünün aracın 20.03.2018 tarihli görüntüsünün İstanbul'dan Ankara'ya geldikleri görüntü olduğunu, araç içerisinde sağda oturanın kendisi olduğunu, aracı kullananın tanık ... olduğunu, araç içerisinde ayrıca sanık ..., Hamit Çelikkanat ve Murat İlgezdi’nin olduğunu, Resim-3. ANK-647 numaralı PTS’den elde edilen görüntüde aracı kendisinin kullandığını, sağ ön koltuğun boş olduğunu, görüntünün İstanbul ilinden geldikten sonra sanık ...'ın talimatı doğrultusunda sanık ...'nun alacağı evi görmeye gittikleri esnadaki görüntü olduğunu, o sırada araç içerisinde o esnada sanıklar ..., ..., ... ve ...'ın olduklarını, Resim-4: ANK-647 numaralı PTS’ye ait görüntüde görülen 27 BLZ ... plakalı araçta sanık ...’nin çocuklarını almaya gittiği esnadaki görüntüsü olduğunu, aracı sanık ...’nin kullandığını, sanığın yanındakinin sanık ... olduğunu ve arkada oturan şahsın da kendisi olduğunu, Resim-4; ANK-648 numaralı PTS görüntüsündeki 06 YB plakalı aracı kullananın ismini Lokman olarak bildiği kişi, önde oturan şahsın Şemo diye hitap edilen şahıs olduğunu, bu iki şahsın ortasında gözüken kişinin sanık ... olduğunu teşhis ettiği,
03.05.2018 tarihinde saat 01.20’de düzenlenen fotoğraf ve kamera kaydı teşhisli izleme tutanağına göre; tanık ...'ya diğer şüphelilerin de bulunduğu 12 adet fotoğrafın gösterildiği, teşhis yaptırıldığı, Şehit Kubilay Mahallesi, Temsil Caddesi, 18 numaralı yerde bulunan Şehri Şahane isimli binanın güvenlik kamerasında gözüken şüphelilerin resimleri fotoğraflarda numaralandırılarak tanık ...’ya gösterildiği, 1. şahsın Kasım Bülbül olarak bildiği sanık .... 2. şahsın sanık ..., 3. şahsın tanık Şanser Kadaoğlu, 4. şahsın sanık ..., 5. şahsın avukat İbrahim Ercan, 6. şahsın tanık Selman Kadooğlu, 7. şahsın Seyri Şahane'de oturan tanık ..., 8. şahsın kendisi, 9. şahsın tanık ... olduğunu teşhis ettiği,
06.04.2018 tarihinde saat 12.20’de düzenlenen teşhisli kamera izleme, 03.05.2018 tarihinde saat 18.25’de düzenlenen fotoğraf ve kamera kaydı teşhisli izleme, 17.04.2018 tarihinde saat 15.10’da düzenlenen fotoğraf ve kamera kaydı teşhisli izleme, 04.05.2018 tarihinde saat 08.10’da düzenlenen fotoğraf ve kamera kaydı teşhisli izleme, 01.05.2018 tarihinde saat 23.50’de düzenlenen fotoğraf ve kamera teşhisli izleme tutanaklarının dosya arasına alındığı,
20.05.2018 tarihinde saat 19.30’da düzenlenen PTS, HTS ve kamera izleme tutanağına göre; tanık ... vermiş olduğu ifadesinde; 20.03.2018 tarihinde 34 LPR... plakalı araç ile maktulün ikametinin bulunduğu civardan geldikten sonra Konya yolunda bulunan Kadoil Petrol’de EPDK görevlisi Erdem Günaydın’ın kullanmış olduğu araç ile sanık ...’ın telkiniyle sanık ... ve ismini Kasım Bülbül olarak bildiği sanık ... ile birlikte tekrar maktulün ikametinin önünden geçtiklerini, 34 ZG 6083 plakalı Ford Focus marka aracın PTS kayıtlarının incelenmesinde; aracın 20.03.2018 tarihinde saat 16.16’da Malazgirt Bulvarı üzerinde bulunan ANK-634 numaralı PTS’den saat 16.26’da Prof. Dr. Ahmet Taner Kışlalı Mahallesi, Kanuni Sultan Süleyman Bulvarı üzerinde bulunan ANK-647 numaralı PTS’den 16.38’de Prof. Dr. Ahmet Taner Kışlalı Mahallesi, 2677 Cadde üzerinde bulunan ANK-650 numaralı PTS’den (ANK-647 ve 650 numaralı PTS’nin kurulu bulunduğu yer maktulün ikametine yakın yerde) saat 17.03’te Anadolu Bulvarı üzerinde bulunan ANK-635 numaralı PTS’den ve 17.12’de Eskişehir yolu üzerinde bulunan ANK-636 numaralı PTS’den geçtiği, Prof. Dr. Ahmet Taner Kışlalı Mahallesi, 2741 Caddesi. Villa Villa 1. Etap Evlerine ait tarihi güncel saati yaklaşık 4 dakika geri olan güvenlik kamerasında 34 ZG 6083 plakalı aracın maktulün ikametinin bulunduğu Prof. Dr. Ahmet Taner Kışlalı Mahallesi, 2741 Caddesi Villa Villa 2. Etap evlerinin önünden 20.03.2018 tarihinde saat 16.26.30 saniyelik metrajda yavaş yavaş geçtiği (kameranın bulunduğu yer ile aracın kamera açısına girdiği yerin yaklaşık 120-150 metre mesafede olduğu, aracın bu mesafeyi yaklaşık 1 dakikada aldığı), maktulün evinin önünden geçen araç ile PTS’lerden geçen 34 ZG 60... plakalı aracın dış fiziki özellikleri ile aynı araç olduğu, tanık ... beyanında; sanık ...'ın Enerji Bakanlığının programından geldikten sonra Konya yolunda bulunan Kadoil Petrol’de EPDK lisanslarına bakan Erdem Günaydın'ın aracı ile kendisi, sanık ... ve ismini Kasım olarak bildiği sanık ...’in ile birlikte maktulün evinin bulunduğu ve daha önce 34 LPR 23 plakalı araç ile sanıklar ..., ..., ..., Lokman ve ... ile birlikte gittikleri caddeye gittiklerini giderken aracı kendisinin kullandığını, sağ ön koltukta oturanın sanık ..., arka koltukta oturanın sanık ...'in olduğunu, sanıklar Tarkan, ... ve tanık ...’ın maktulün evinin civarında oldukları esnada sanık ...’in Kadooğlu Otelcilik Tur. İnş. Tic. A.Ş. adına kayıtlı 0533 498...66 numaralı telefon ile 20.03.2018 tarihinde saat 16.27'de sanık ... adına kayıtlı 0542 748...46 numaralı telefon ile arandığı, 12 saniyelik görüşme yaptığı, PTS geçişlerinde arka koltukta oturan şahsın (...) gözükmediği,
03.05.2018 tarihinde saat 01.55’te düzenlenen görüntülü teşhis tutanağına göre; siyah giysi içinde kahverengi gibi giysi olan şahsın sanık ... olduğunun tespit edildiği,
26.07.2018 tarihinde saat 15.00’de düzenlenen fotoğraftan teşhis tutanağında; taksi şoförü tanık ...’a ..., ..., Mehmet Sait Bülbül, ..., Tarkan Poyraz, Lukmen Menek, ..., ... ve Murat Deniz’in fotoğraflarının gösterildiği, olay günü ticari taksisine müşteri olarak binen şahısları sanıklar ... ve ... olarak teşhis ettiği,
Ankara Kriminal Polis Laboratuvarı Müdürlüğünce düzenlenen 28.03.2018 tarih ve ANK-KİM-18-02867 sayılı uzmanlık raporunda; maktule ait olduğu belirtilen sağ ve sol el içi ve el üstü svaplarında atış artıklarına rastlanmadığının belirtildiği,
Ankara Kriminal Polis Laboratuvarı Müdürlüğünce düzenlenen 02.04.2018 tarih ve ANK-BLS-18-02427 sayılı uzmanlık raporunda; incelemeye konu 9x19 mm çap ve tipinde üç adet kovanın (2 artı 1) şeklinde tasnifli çap ve tiplerine uygun iki ayrı ateşli silah ile atıldıklarının, kovanların silahı tespit edilemeyen olaylar arşivinde kaydına rastlanılmadığının belirtildiği,
Ankara Kriminal Polis Laboratuvarı Müdürlüğünce düzenlenen 10.04.2018 tarihli ve ANK-KİM-18-02867 sayılı uzmanlık raporunda; maktule ait montun arka etek kısmına 9 cm mesafede bulunan delik etrafında atış artıkları tespit edildiğinin, atış artıklarının dağılım yoğunluğuna göre atış veya atışların uzak atış mesafesinden yapıldığı kanaatine varıldığının, montun arka etek kısmına 24 cm mesafede bulunan delik ve sağ kol dirsek bölgesinde bulunan delik etrafında ve gömlek ile atlet üzerindeki delikler etrafında atış artıklarına rastlanmadığının belirtildiği,
Ankara Kriminal Polis Laboratuvarı Müdürlüğünce düzenlenen 30.07.2018 tarihli ve BLS-18-03499 sayılı uzmanlık raporunda; maktulün öldürüldüğü yerde ele geçen 9x19 mm çap ve tipinde fişeklere ait kovanların şüpheliler ..., ..., Hüseyin Özçevik ve sanık ...’den elde edilen 4 adet silahtan atılmadıklarının tespit edildiği,
Ankara Cumhuriyet Başsavcılığınca 31.01.2019 tarih ve 156517-13242 sayı ile; şüpheliler ..., ..., ... Bübül, Mehmet Sait Bülbül, Murat Deniz, ..., ..., Selman Kadooğlu ve Veli Kadoğlu hakkında maktulü tasarlayarak öldürme suçundan haklarında kovuşturma yapılmasına yer olmadığına karar verildiği,
06.03.2019 tarihli bilirkişiler Cengiz Yetkin, Ata Cihangir Yatağan ve ... Akdoğan tarafından düzenlenen rapora göre; dosya içerisindeki HTS kayıtları ve inceleme tutanakları, olayda kullanılan araçların PTS ile tespit edilen seyirleri, güvenlik kamerasında tespit edilen kişi ve araçların 20.03.2018 tarihinde ve suç tarihinde bulunduğu yerlerin saatlerinin, sanıklar ..., ..., ..., ... ve tanık ...’ın ve açık hatların 20.03.2018 tarihinde saat 13.00'den sonra sinyal verdikleri baz bilgilerinin tüm sanıklara ait telefon hatları ile açık hat olarak tespit edilen 0553 808 ... 94 ve 0553 809...43 numaralı hatların 21.03.2018 tarihinde 06.00-11.00 saatleri arasındaki sinyal verdikleri baz bilgileri, açık hat olarak tespit edilen hatların 21.03.2018 tarihinde sanıklar arasında olan görüşmelerin tespit edilip harita üzerinden gösterildikleri, sanıklar ... ve ...’in telefon hatları arasında 20.03.2018 tarihinde yaptıkları görüşmelerin ayrıntıları ile düzenlendiği,
Ankara Kriminal Polis Laboratuvarı Balistik İnceleme Şube Müdürlüğünce düzenlenen 01.09.2018 tarihli uzmanlık raporunda; tanık Ayşa Asam’ın maktulün cesedinin yanından alıp eve götürüp bıraktığı iddia edilen tanık ... adına ruhsatlı bulunan Sig Sauer marka silah üzerinde yapılan incelemede olay yerinden ele geçen kovanların bu silahtan atılmasının çap ve tip farkı nedeniyle mümkün olmadığının bildirildiği,
Anlaşılmıştır.
Mağdur ... 23.03.2018 tarihinde kollukta; maktulün eşi olduğunu, maktulün Ankara'da üç, Kırıkkale’de altı tane akaryakıt istasyonu olduğunu, maktulle Ankara Mamak Plevne Caddesi'nde bulunan Kalepet isimli iş yerinde birlikte çalıştıklarını, bu iş yerini merkez olarak kullandıklarını, iş yerlerinin isminin daha önce Kadoil Petrol olduğunu, maktulün 2017 Kasım ayında Kadoil Petrol A.Ş. den bayilik sözleşmesini feshederek kendi firması olan Kalepet Petrol A.Ş. Dağıtım firmasını kurduğunu, diğer iş yerlerinin de buranın bayisi yaptığını, bu şirketi kurduktan sonra daha önce ticaret yapmış olduğu Kadoil Şirketi ile geçmişe dayanan alacak verecek konusundan dolayı aralarının açıldığını, aralarının açılma sebebinin de şirket sahibi ...'nun borçlarına çok yüksek faiz uygulayarak istemesi olduğunu, maktulün yüksek faizi kabul etmediğini, maktul ile ... arasında geçen borcun ödemesi konusunda baskı ve tehditkar konuşmalara bizzat şahit olduğunu, olay tarihinden yaklaşık 3-4 ay önce maktulün borç konusunu konuşmak için birkaç defa Gaziantep iline gidip geldiğini, maktule ne olduğunu sorduğunda, ...'nun çok yüksek faiz uygulanmış senetleri önüne koyup imzalaması için baskı yaptığını anlattığını, maktulün de Cemal'e, "Ben borcumu biliyorum. Ben bu faizi kabul etmiyorum. Bu senetleri de imzalamıyorum." diyerek senetleri yırttığını, senetlerin yırtılması üzerine aralarında tartışma ve küfürleşmenin olduğunu, Cemal’in "Sen bunun bedelini ödeyeceksin. Senet yırtmanın ne demek olduğunu sana göstereceğim." dediğini, eşi maktulün bizzat kendisine anlattığını, yine bu alacak verecekten dolayı sanık ... ve avukatları arasında da birçok konuşmanın ve görüşmenin olduğunu, olay tarihinden yaklaşık iki ay önce maktul ve sanık ...'ın Ankara’da bir lokantada yüz yüze tekrar görüştüklerini, maktulün sunmuş olduğu hiçbir teklifi ...’nun kabul etmediğini, olaydan bir gün önce 20.03.2018 tarihinde maktulün uçakla İstanbul'a gittiğini, İstanbul'dan döndükten sonra gergin, yorgun ve bitkin olduğunu, 21.03.2018 tarihinde saat 08.00 sıralarında aracı ile iş yerine gittiğini, maktulün evde yattığını, kendileri ile birlikte kalan annesinin ağlayarak saat 10.15'te aradığını, maktulün vurulduğunu söylediğini, maktulün Kadoil firması ile husumetinin bulunduğunu,
06.04.2018 tarihinde kollukta; maktulün Kadoil Petrol'ün bayisi olduğunu, 2017 yılında Kasım ayında sözleşmeyi feshederek Kalepet isimli firmayı kurduğunu, maktulün Kadoil'den ayrılmasından sonra daha önce almış olduğu petrol ürünlerinden dolayı yaklaşık 4-5 milyon TL borcu olduğunu, bu borçtan dolayı Kadoil firmasının sahiplerinden sanık ... ile paranın ödenmesi konusunda görüşmeler yaptığını, aralarında anlaşamadıklarını, anlaşamayınca maktulün tarihini hatırlayamadığı bir tarihte Gaziantep iline sanık ...'ın babası tanık ... ile görüşmeye gittiğini ancak anlaşamadıklarını,
08.08.2018 tarihinde savcılıkta; olayla ilgili kimseden şikâyetinin olmadığını, daha önce vermiş olduğu beyanlarının doğru olduğunu,
Mahkemede; maktulün eşi olduğunu, Kadooğlu firması ile alacak verecek meselesi olduğunu, bir miktar vadesi geçmiş borçlarının olduğunu, Kadooğlu firmasından akaryakıt aldıklarını, vadesinde ödemediklerini, vadesinde ödeyemedikleri için birkaç defa tartışmalar olduğunu, firmanın icra takibine başvurduğunu, sonrasında da bu olayın olduğunu, maktulün benzinliklerinin lisanslarının kendi üzerinde olmadığını, annesi tanık Ayşe'nin bahsettiği tabancanın evde durduğunu, daha sonra maktulün kardeşlerine teslim ettiğini,
Tanık ... mahkemede; olay günü sabah saat 07.30’da torunu Şira’nın okula gittiğini, kızı mağdur ...’ın da saat 08.00’de evden çıkıp işe gittiğini, maktulün kahvaltısını yaptıktan sonra saat 10.00 gibi evden çıktığını, maktul evden çıkar çıkmaz silah seslerinin geldiğini, hemen mutfak camına koştuğunu, iki kişinin kaçtığını arkalarından gördüğünü, telaşla dışarı çıktığını, küçük çocuk Faruk’un da arkasından ayakları çıplak dışarı çıktığını, çocuğun çok ağladığını, bir ona bir mağdura koştuğunu, maktulün yerde yatarken elinden düşmüş şekilde tabanca olduğunu, tabancayı ve maktulün telefonunu alarak eve götürüp çekmeceye koyduğunu,
Tanık Emre Çiftçi benzer şekilde aşamalarda; maktulün komşusu olduğunu, hemen yan tarafta oturduğunu, sabah akşam girip çıkarken selamlaştıklarını, işiyle ilgili bir bilgisinin olmadığını, olay günü sabah çocuğunu okula bırakıp geri dönerken parkta sabit bekleyen, biri uzun, biri kısa boylu iki kişiyi gördüğünü, sabah evine birkaç defa girip çıktığını, bu iki kişinin hep parkta olduklarını ve evlerine doğru baktıklarını, evinde tadilat olduğu için gürültüden bir ses duymadığını,
Bilgisine başvurulan Sabahattin Aşan; maktulü tanımadığını, maktulün öldürülmesini medyadan duyduğunu, Gaziantep’te Kadoil Petrol de toptan satış sorumlusu olarak çalıştığını, Veli Kadooğlu’nun yönetim kurulu başkanlığını yapmış olduğu benzin istasyonunda çalıştığını, inceleme dışı sanık ... ve sanık ... ile aynı iş yerinde çalıştıklarını, inceleme dışı sanık ... ile toptan işine baktıklarını, sanık ...’ın lojistik işlerine baktığını, sanık ...'ı tanımadığını, sanık ...’ın 13.03.2018 tarihinde 15 gün izne ayrıldığını, 29.03.2018 tarihinde işe başlaması gerektiğini, ancak başlamadığını, 02.04.2018 tarihinde işten çıkışının verildiğini, 27 BLZ... plakalı aracın inceleme dışı sanık ...’a şirket tarafından toptan satış işinde kullanılmak üzere tahsis edildiğini, Tarkan’ın her ay düzenli olarak Ankara’ya gelip gittiğini, olay tarihinden önce Ankara’ya inceleme dışı Tarkan, tanık ... ve sanık ...’ün birlikte gittiklerini, tanık ... ile sanık ...'in Ankara’ya kuzenleri ... Bülbül’ün çocuğu olacağı için gittilerini bildiğini,
Tanık ... şüpheli sıfatıyla 04.05.2018 tarihinde kollukta; maktulü Kadoil firmasının 10 yıllık bayileri olmasından dolayı tanıdığını, maktulle ticari bağlarının kopup kopmadığını bilmediğini, maktulün yaklaşık 2,5-3 yıl önce Gaziantep’e yanına geldiğini, şirkete yaklaşık 10 milyon TL borcu olduğunu, ödeme güçlüğü çektiğini, sanık ...’ın bu borcu taksitlendirmesi için kendisinden ricacı olduğunu, bunun üzerine oğlu sanık ...’ı aradığını, maktule yardımcı olmasını söylediğini, o tarihten sonra maktulü bir daha yüz yüze görmediğini, maktulün öldürüldüğünü basından duyduğunu, maktulle herhangi bir husumetinin olmadığını,
Tanık Selman Kadooğlu şüpheli sıfatıyla 22.05.2018 tarihinde kollukta; maktulü tanımadığını, maktulün öldürüldüğünü sosyal medyadan öğrendiğini, yeğenleri inceleme dışı sanık ..., sanıklar ... ve ... ile kardeşi tanık ... arasında herhangi bir ticari ilişki olup olmadığını bilmediğini, Ayhan Bülbül ve ismini Kadri olarak bildiği sanık ...’ün öz ablasının çocukları ve yeğenleri olduğunu, tanık Mehmet Sait Bülbül’ün de uzaktan akrabaları olduğunu, sanık ...'i kardeşi tanık ...’nun yanında çalışmasından dolayı tanıdığını, tanık ...'yi abisi Adnan Kadooğlu’nun damadı olması sebebiyle tanıdığını, tanık Nihat'ın 16-17 yıldır Yenimahalle’deki Kadoil Petrol’de işletme müdürü olarak çalıştığını, sanık ...'ın Ankara’da bulunduğu gün olarak söylenen 21.03.2018 tarihinde iş yerinden çıkarak yeğeni inceleme dışı sanık ... tarafından işletilen Konya yolu üzerindeki Kadoil Petrol’e uğradığını, petrolde İstanbul ilinde oturan yeğeni sanık ... ile amcalarının oğlu olan ve Kadooğlu Holding’in avukatlığını yapan avukat İbrahim Ercan’ın da olduğunu, istasyonda biraz oturduktan sonra İbrahim Ercan’ı yemeğe davet ettiğini, birlikte Bayram Usta isimli lokantada yemek yediklerini, İbrahim’in sanık ... ile telefonla görüştüğünü, biraz zaman geçince sanık ..., koruması ve şoförünün de yemeğe geldiklerini, yemek yerken sanık ...’ın kendisine "Amca Şanser’i de alıp İstanbul’a götüreceğim." dediğini, daha sonra hep birlikte tanık ...’nin Şentepe’de bulunan evine gittiklerini, evde tanık ..., sanık ... ve inceleme dışı sanık ...’nun olduklarını, hep birlikte sohbet edip çay içtiklerini, ekonomi ve ticaret üzerine konuştuklarını,
Tanık ... şüpheli sıfatıyla soruşturma aşamasında; 20.03.2018 tarihinde sabah saat 06.30 sıralarında kendisinin kullandığı 34 LPR ... plakalı Mercedes marka araçla Ankara'ya gelmek üzere yola çıktıklarını, araçta sanık ..., tanık ... Bozatlı, Halit Çelikkanat ve Murat İlgezli'nin olduğunu, arabanın ön tarafında kendisi ve tanık ...’ın oturduğunu, diğerlerinin arkada oturduğunu, araç VIP olduğu için arkayı kapattıklarını, saat 12.00 gibi Konya yolundaki Kadoil Petrol’e geldiklerini, istasyonda yaklaşık yarım saat sonra sanık ...’ı gördüğünü, yanındaki şahsı ilk defa gördüğünü, saat 20.00 sıralarında sanık ...'ın kendilerine, "Gidelim." dediğini, kendisi, sanık ... ve tanık ...'ın kullandığı araçla Hiltons Otel’e gittiklerini, saat 22.30 sıralarında sanık ...’ın kendilerine, "Ayrancı’ya gidelim." dediğini, tanık ...'ın tarif ile Ayrancı'ya gittiklerini, kapıyı kendilerine sanık ...'nin açtığını, geceyi sanık ...’nin evinde geçirdiklerini, saat 06.30 sıralarında uyandığını, tanık ...’ın üzerini giyinerek dışarıya çıktığını, kendisinin de sanık ...'ın kardeşi Celal Kadooğlu'nu havaalanına bırakmak için üzerini giyinip çıktığını, aşağıya indiğinde tanık ..., sanık ..., sanık ... ve sanık ...'in aşağıda olduğunu, kapının önünde bir siyah bir beyaz renkli iki araç olduğunu, plakalarını ve modellerini hatırlamadığını, saat 06.30 sıralarında bu araçlara binerek gittiklerini ancak kimin hangi araca bindiğini kendi aracıyla uğraştığından görmediğini, havaalanından geldiğinde sanık ...’ı beklediğini, sanığı beklerken uyuyup kaldığını, telefonu çalınca uyandığını, arayanın sanık ... olduğunu, gelip gelmediğini sorduğunu, sanığa geldiğini söyleyince birlikte Konya yolu üzerindeki Kadoil Petrol’e saat 09.00 sıralarında gittiklerini, inceleme dışı sanık ...'nun da petrolde olduğunu, saat 10.00 gibi tanık ...’ı aradığını, nerede olduğunu sorduğunu, kendisine taksiyle geldiğini söylediğini, beş dakika sonra tek başına geldiğini, maktulün öldürülmesi olayını İstanbul’a gittikten sonra duyduğunu, tanık ...’a cep telefonuna konum geldiğini, konumun kimin attığını bilmediğini, 34 PL ... plakalı araçla gittiklerini, burada yaklaşık 15 dakika beklediklerini, tanık ... isimli şahsın ikametin bahçesinden işaret ettiğini, araç ile açılan bahçe kapısından içeri girdiklerini, tanık ...’nin tarif ile binanın kapalı otoparkına gittiklerini, tanık Nihat'ın evinde sanık ..., sanık ..., inceleme dışı sanık ..., tanık Selman Kadooğlu ve sanık ...'in olduğunu, inceleme dışı sanık ...’in kendisine yüksek sesle, "Hatlarınızı kırıp atın." dediğini, kullandığı hattın şirket hattı olması sebebiyle inceleme dışı sanık ...’in söylediğine anlam veremediğini, sim kartı kırdıktan sonra yaktığını,
Tanık ... 24.05.2019 tarihinde şüpheli sıfatıyla soruşturma aşamasında; Gaziantep ilindeki Kadoil Petrol’de 7-8 yıldır muhasebecilik yaptığını, maktulü tanımadığını, sanık ...’in akrabası olduğunu, Mart ayı içerisinde amcasının oğlu ... Bülbül’ün çocuğu olacağını, doğumdan bir hafta önce sanık ... ile Ankara’ya gitmeye karar verdiklerini, Ankara’ya gitmeden iki gün önce sanık ...’in tanık Veli Kadooğlu ile görüştüğünü, tanık Veli'nin sanık ...’e inceleme dışı sanık ...’ın araçla Ankara’ya gideceğini söylediğini, sanık ...’nin kendisini telefonunda kayıtlı olan 0541 394 ... 05 numarası ile aradığını, Ankara'ya gelecek misafiri olduğunu söyleyip misafirinin telefon numarasını verdiğini, misafiriyle görüşüp gelirken onu da Ankara'ya getir dediğini, bunun üzerine sanık ...'i aradığını, 20.03.2018 tarihinde sabah sanık ...’i de aldıklarını, aracı inceleme dışı sanık Tarık'ın kullandığını, önde yanında sanık ...’in olduğunu, arkada kendisi ve sanık ...’in oturduğunu, sanık ...’in yolda birkaç kez telefonla görüştüğünü, sonradan sanık ... ile görüştüğünü anladığını, Ankara’ya girince sanık ... ve sanık ...’nin misafiri olan sanık ...’in indiğini, kendisinin inceleme dışı sanık ... ile devam ettiğini, inceleme dışı sanıkla önce yemek yediklerini, sonra ... Bülbül Konya yolu üzerindeki Kadoil Petrol’de olduğu için oraya gittiklerini, ofiste otururken yaklaşık bir saat sonra sanıklar ... ve ...’nun geldiklerini, ne ile kiminle geldiklerini görmediğini, tanık ... ile birlikte petrolden ayrıldığını, ofiste kaldığı süre içerisinde diğer sanıkları görmediğini, Ankara'da olduğu süre içerisinde sanık ...’nin misafirini araçtan indikten sonra bir daha görmediğini, maktulün ne amaçla öldürüldüğünü bilmediğini,
Mahkemede; Gaziantep’te yaşadığını, Kadooğlu Otelcilik Kadoil Petrol’de muhasebeci olarak çalıştığını, geçen sene Mart aylarında amcasının oğlu ... Bülbül’ün eşinin doğum yapacağını, bu nedenle sanık ... ile Ankara’ya gitmek istediklerini, patronu tanık Veli Kadooğlu’dan izin aldığını, tanık Veli'nin kendisine inceleme dışı sanık ...’ın da Ankara’ya müşteri ziyaretine gideceğini, iki araçla gitmemelerini, inceleme dışı sanık ... ile gitmelerini söylediğini, tanık Veli’nin yanından ayrılırken sanık ...’ı gördüğünü, sanığa Ankara’ya gideceklerini anlattığını, bunun üzerine sanık ...’ın kendisine bir arkadaşının olduğunu, hasta olduğunu, bu sebeple kendisine "Cizre’den Ankara’ya otobüsle gitmesin sizinle gitsin." dediğini, sanık ...'in numarasını verdiğini, sanık ...’a bir şey diyemediğini, "Tamam" demek zorunda kaldığını, akşam olunca kendisini sanık ...’ın arkadaşı mı yoksa kendisinin mi aradığını tam olarak bilemeyeceğini, sabah erkenden sanık ...’ın arkadaşı olan sanık ...'i aradığını, kendisine Gaziantep girişinde olduğunu söylediğini, inceleme dışı sanık ...’ın önce kendisini, daha sonra sanık ...’i aldığını, onlara durumu anlattığını, Gaziantep’in girişindeki Kadoil Petrol’den o şahsı aldıklarını, isminin sanık ... olduğunu, hep birlikte yola çıktıklarını, Ankara girişinde sanık ...’in telefonunun çaldığını, hatırladığı kadarıyla sanık ...’ın aradığını, sanıklar ... ve ...’in Ankara girişinde indiklerini, inceleme dışı sanık ... ile önce lokantada yemek yediklerini, daha sonra inceleme dışı sanık ...’ın kendisini Konya yolu üzerinde bulunan Kadoil Petrol’e bıraktığını, petrolde ... Bülbül’ün olduğunu, sanık ...’in de kendisinden önce petrole geldiğini gördüğünü, sanık ...’nun yukarıda toplantıda olduğunu, o sebeple görmediğini, daha sonra petrolden ... ile çıktığını, ...’ın evinde kaldığını, ertesi günü ...’ın eşinin doğum yaptığını, hastanede kendisi, ..., sanıklar ... ve ...'nin olduğunu, üç günlüğüne izin aldığını, izni bitince inceleme dışı sanık ...’ı aradığını, Tarkan ile birlikte kendisi, amcası ve amcasının arkadaşı ile Gaziantep'e döndüklerini, soruşturma aşamasında ... diye anlattığı kişinin sanık ... olduğunu, kendisini "Misafirim var gelirken getir." diye söyleyenin sanık ... olduğunu, tutanağa beyanının yanlış yazıldığını,
Tanık ... şüpheli sıfatıyla soruşturma aşamasında; 24 yıl polis memuru olarak çalıştığını, 2017 yılı Nisan ayında emekli olduğunu, almış olduğu maaş ihtiyaçlarını karşılamadığı için iş aramaya başladığını, Kadooğlu Holding’te yönetim kurulu başkanı sanık ...’ın yakın korumalığını yapmaya başladığını, özel şoförü olmadığı zaman şoförlüğünü de yaptığını, babası tanık ...'nun oğlu sanık ... üzerinde müthiş bir etkisinin olduğunu, babasından habersiz asla bir şey yapmadığını, maktulü iş yerinde çalışmaya başladıktan sonra tanıdığını, maktulün Kadoil Petrol’e ait bayiliklere sahip olduğunu, maktulün Kadoil firması ile ticari bağlarının koptuğunu öldükten sonra öğrendiğini, maktulün ara ara İstanbul’a gelip gittiğini, 17 veya 18.03.2018 tarihinde sanık ...’ın kendisine, "20.03.2018 tarihinde Enerji Bakanlığının düzenlediği bir programa gideceğiz ancak araçla gideceğiz, aracın herhangi bir eksiği var mı, hazır olsun, öğren." dediğini, bunun üzerine sanık ...'ın kullandığı 34 LPR ... plakalı Mercedes Viano marka VIP aracın bakımını yaptırdıklarını, sanığın yanında çalıştığı süre içerisinde yaklaşık otuz defa Ankara’ya geldiklerini, bu gelişlerinin sadece 4-5 defasını araçla geldiklerini, 20.03.2018 tarihinde sat 06.30 sıralarında sanık ...’ın ikametinin önüne gittiğini, yaklaşık beş dakika sonra tanık ...’in 34 LPR... plakalı araçla Murat İlgezdi ve Hamit Çelikkanat ile birlikte geldiklerini, saat 07.00 sıralarında yola çıktıklarını, aracı tanık ...’in kullandığını, diğerlerinin aracın arka tarafında oturduklarını, saat 12.00 sıralarında Ankara’ya geldiklerini, Konya yolu üzerindeki Kadoil Petrol’e gittiklerini, bu petrol ofisinde alt katta bulunan ofisin sanık ...'nin üst katta bulunan ofisin inceleme dışı sanık ...'in olduğunu, ... ve Şanser’in sanık ...’ın hem amcasının oğulları hem de kayınları olduğunu, aynı zamanda şirketin ortakları olduklarını, alt katta ofiste 8-10 kişinin olduğunu, sadece sanık ...’ı tanıdığını, daha sonra sanık ..., sanık ... ve inceleme dışı sanık ...'in üst kattaki ofise çıktıklarını, saat 13.00 sıralarında programa gitmek için aşağıya indiklerini, sanık ...'ın kendisine, "Benimle gelme, ben BMW marka araç ile Hüseyin ile gideyim, sen ... ile birlikte git, ... kendisine villa bakacak, onunla birlikte ol." dediğini, sanık ...’ın inceleme dışı sanık ... ile birlikte programa gittiğini, yaklaşık 3-5 dakika sonra sanık ...’nin kendisine "Biz de gidelim." dediğini, 34 LPR plakalı aracın içerisine sanık ..., sanık ... ve araca bindiği esnada gördüğü ismini Kasım Bülbül (sanık ...) bildiği şahsın bindiğini, ilk geldiğinde Kasım Bülbül’ü görmediğini, sanık ...’nin kendisine "Konya yoluna devam edelim." dediğini, Taurus Alışveriş Merkezi’nin önüne geldiği esnada sanık ...’nin "Burada 5-10 dakika bekleyecez. Gölbaşı'ndan gelen bir arkadaş var." dediğini, aracı çekip beklemeye başladığını, belli bir süre sonra sanık ...’ye telefon geldiğini, sanık ...’nin telefondaki şahsa, "Yolun karşısındayız, karşıya geç bekliyoruz." dediğini, belli bir süre sonra daha önce hiç görmediği eşkalini verdiği bir şahsın geldiğini, yolda giderken sanık ...’nin kendisine yol tarif ettiğini, sanık ...’nin yol tarif ederken Türkçe, arkada kendi aralarında konuşurken Kürtçe konuştuğunu, beyaz renkli villa tarzı evlerin en başındaki evi yani gidiş istikametlerindeki ilk evi sanık ... ve diğerlerinin gösterek Kürtçe konuştuklarını, ev alacaklarını zannettiğini, sanık ...’ın programa giderken niye bu aracı kendilerine bıraktığını daha iyi anladığını, çünkü başka bir araçla bu kadar kalabalık gidilmeyeceğini ve ayrıca aracın içerisinin görünmediğini, evin etrafında turladıklarını, daha sonra sanık ...’nin tarifi ile Gülveren Mahallesi tarafında bir caddeye gittiklerini, yol kenarında Kalegaz isimli yakıt istasyonunu geçtiklerini, sanık Abdlbaki'nin tarifi ile Konya yolundaki Kadoil Petrol'e gittiklerini, buralara sanık ...'ye alınacak eve bakmaya gittiklerini zannettiğini, olayın daha önce planlanmış gibi durduğunu, sanık ... ve inceleme dışı sanık ...'in sanık ...'ın bilgisi dışında asla bir şey yapamayacaklarını, ona itaat edip sözünden çıkmadıklarını, sanık ...’ın petrole geldiğini, kendisine, "Ne yaptınız? Gitsek bulabilir misin?" dediğini, anahtarını Erdem Günaydın’dan aldığı beyaz renkli Ford Focus marka bir araçla şoför koltuğunda kendisi, sağ tarafında sanık ... ve arkada sanık ... ile birlikte villaların olduğu yere tekrar gittiklerini, sanıkları aralarında Kürtçe konuştukları için anlamadığını, tekrar petrole döndüklerini, petrolden saat 20.00 sıralarında ayrıldıklarını, ayrıldıkları sırada petrolde sanık ..., sanık ..., sanık ... ve Şemo diye hitap ettikleri sanık ...'in kaldığını, Gazipaşa tarafında bulunan HiltonSa isimli otele gittiklerini, saat 23.00-23.30 sıralarında sanık ...’ın yanlarına gelerek "Hadi gidiyoruz." dediğini, sanık ...'ın araçtayken kendilerine, "Tirebolu Sokak’taki eve gideceğiz." dediğini, sanık ...’nin ikametinin bulunduğu binaya geldiklerini, içeride sanıklar ..., ..., ... ve ...'ün olduğunu, 21.03.2018 tarihinde sabah saat 06.00 sıralarında uyudukları odaya sanık ...’ın gelip kendisini uyandırdığını, "Birazdan gideceğiz:" dediğini, giyinip odadan hole çıktığı esnada sanık ... ile karşılaştığını, kendisine, "Ben nereye gideceğim? Bir yere gidilecekse Hasan Hüseyin gitsin." dediğini, sanık ...’ın da, "Hüseyin kardeşimi uçağa götürecek, Sen ... ile gideceksin, çocukları kayınbabasında onu alacaksınız sonra beni arayacaksınız." dediğini, aşağıya indiklerinde aşağıda sanıklar ..., ..., ..., ... ve Lokman’ın olduklarını, sanıklar Lokman, ... ve ...’in Honda Civic marka bir araca bindiklerini, 27 plakalı beyaz renkli Renault marka aracın şoför koltuğuna sanık ...’nin yanına sanık ...’in, arkaya da kendisinin bindiğini, daha sonra araçların arka arkaya hareket ettiklerini, siyah aracın önde kendilerinin arkadan gittiğini, sanık ...'ye "Bunlar bizimle niye geliyor?" diye sorunca kendisine, "Birazdan ayrılıp başka yere gidecekler." dediğini, diğerlerinin belli bir süre sonra ayrıldıklarını, bir gün önce yanından sokağa girmiş oldukları hastanenin karşı şeridinden Çayyolu tarafına gittiklerini, hastaneyi yaklaşık 1,5-2 km geçtikten sonra sanık ...’nin kendilerine, "Daha çocuklar uyanmamış, gelin size kahvaltı söyleyeyim mi?" dediğini, normalde sanık ...’de sadece akıllı telefon olduğunu, o gün yanında bir de tuşlu telefon bulunduğunu, bir simit kafeye girdiklerini, burada sanıklar ... ve ...’in telefonla konuştuklarını, kahvaltı bitmek üzereyken sanık ...’nin tuşlu telefon ile konuştuğunu, kafede yaklaşık iki saat durduklarını, saat 09.30 sıralarında kafeden kalkıp hastanenin önünden geçtikten sonra alışveriş merkezi bulunan yerde Starbucks’a girdiklerini, burada kahve içtiklerini, sanık ...’nin burada tuşlu telefon ile görüşmeye devam ettiğini, sanık ...'ye bir telefon geldiğini, telefondan sonra heyecanla Starbucks'tan kalkıp arabaya bindiklerini, sanık ...’nin tuşlu telefonla Kürtçe konuştuğunu, yanındaki sanık ...’in de yine Kürtçe birine telefonla aktardığını, telefondaki sesin sanık ... olduğunu, sanık ...’nin küçük telefon ile sanık ... ile konuştuğunu düşündüğünü, sanık ...’nin kafeye giderken aracı deli gibi kullandığını, nereye gittiğini bilmediğini, panik hâlde olduğunu, telefon görüşmelerinden sanık ...’ın bunları yönlendirdiğini anladığını, araçla böyle devam ederken sanıklara, "Araçtan inmek istiyorum. Siz ne yapıyorsunuz?" dediğini, araçtan indiğini, tekrar bindiğini, araçtan inerken sanık ... ile konuştuklarını anladığını, Eskişehir yoluna varmadan sağ tarafa döndüklerini, burada araçtan tekrar indiğini, taksiyle Konya yolundaki Kadoil Petrol’e gittiğini, petrolde sanık ... ve inceleme dışı sanık ...’in olduğunu, bir müddet sonra sanıklar ... ve ...’ün geldiklerini, tekrar bir yerlere gittiklerini, sanık ...’ın amcasının oğlu olduğunu bildiği avukat İbrahim Ercan’ın geldiğini, gün boyunca sanıklar ..., Lokman ve ...’in petrole hiç gelmediklerini, saat 13.00 sıralarında maktulün öldürüldüğünü duyduklarını, bir gün önceki ve o gün yaşadığı durumlardan maktulün sanık ...’ın yönlendirmesi ile ya kendilerinin ya da irtibatlı oldukları birileri tarafından öldürüldüğünü düşünmeye başladığını, Seyri Şahane isimli sitede bulunan evde avukat İbrahim Ercan, sanık ..., inceleme dışı sanık ..., tanık Selman Kadooğlu, sanık ..., sanık ...’in salonda oturduklarını, sanık ...’ın kendilerine, "Sim kartlarınızı kırın." dediğini, sanığa "Niye kırayım?" dediğini, "Bizi bulmasınlar diye kır." dediğini, tanık Hasan Hüseyin ile aracın yanına gittiklerini, telefonlarını aldıklarını, sim kartını çıkararak cebine koyduğunu, tanık Hasan Hüseyin’in ise sim kartını yaktığını, daha sonra sanık ..., inceleme dışı sanık ... ve avukat İbrahim Ercan ile hep birlikte yola çıktıklarını,
Mahkemede; 34 LPR... plakalı aracın bakımını yaptıktan sonra 20.03.2018 tarihinde sabah saatlerinde kendisi, tanık Hasan Hüseyin, sanık ..., Hamit Çelikkanat ve Murat İlgezdi olduğu hâlde Ankara’ya yola çıktıklarını, öğle vakitlerinde Kadoil firmasının Ankara’daki merkezi olan Mevlana Bulvarı’ndaki yere geçtiklerini, kendilerini sanık ...'nin karşıladığını, sanık ...’ın ofis kısmına geçtiğini, sanık ...’ın takım elbisesini giyip enerji ile ilgili programa katılmak üzere hazırlandığını, kendisine Kadoil firmasında çalışan Erdem Günaydın ile gideceğini söylediğini, sanık ...’ın programa Ankara’da makam aracı olarak kullanılan siyah renkli BMW marka araçla tanıklar Hasan Hüseyin ve Erdem Günaydın ile birlikte gittiklerini, tanık Hasan Hüseyin’in 34 LPR... plakalı aracın anahtarını bıraktığını, kendisine bir talimat verilmediğini, sadece beklemesi gerektiğini söylediğini, maktulün öldürülmesi olayından sonra polisin kendisini gözaltına aldığını, polislerin işkence tarzı kötü muamele yaptıklarını, kendisine yardımcı olma vaadiyle ifadesinde olmayan söylediği şeyler dışında eklemeler yaptıklarını, bu nedenle 02.10.2018 tarihinde kollukta verdiği ifadesinin bir kısmını kabul etmediğini, sanık ...’ın kendisine, "...’yle birlikte gidin, kendisine villa bakacakmış onunla beraber ol." diye bir talimatının olmadığını, sanık ... programa gittiğinde kendisinin şirkette kaldığını, 15-20 dakika sonra sanık ... ve ismini Kadri olarak bildiği sanık ... ile karşılaştığını, sanıkların kendisine, "Arabanın anahtarı sendeymiş bir arkadaşımızı karşılamaya gideceğiz, bu nedenle aracın anahtarını verir misin?" dediklerini, sanıklara "Araç makam aracıdır, size veremem." dediğini, bunun üzerine sanıkların kendisine, "O zaman sen bizimle gel, bize yardımcı ol." dediğini, şoför olmadığını, sanıklara aracın anahtarını da vermek istemediğini, sanıkların sanık ...’ye baskı yaptıklarını, sanık ...’nin de "Şu anda işim var, biraz sonra bir toplantıya katılacağım, beni böyle bir işle meşgul etmeyin, kendisi gitmek istiyorsa gitsin." dediğini, sanıkların tekrar araç olmadığını söylediklerini, bunun üzerine 34 LPR... plakalı aracın şoför koltuğuna geçtiğini, yolcu kısmına sanıklar ... ve ...’in bindiklerini, araca binenler arasında sanık ...’nin olmadığını, Konya yolu istikametine çıktıklarını, Taurus AVM’yi geçince kendisini durdurduklarını, sanıkların araçtan indiklerini, yolun karşı istikametinden gelen arkadaşlarını karşıladıklarını, gelen kişiyi tanımadığını, Şemo diye hitap ettiklerini, Şemo isimli şahsın hasta olduğunu söylediklerini, Şemo’nun hasta ve yorgun olduğunu, araçta sanıklar ... ve ...’in Şemo’ya "Bizim bir işimiz var onu halledelim, ondan sonra senin hastane işini halledeceğiz." dediklerini, sanık ...’ın yol tarifi ile Ümitköy tarafına bir yere gittiklerini, şahısların yoğunlukla Kürtçe konuştuklarını, ne konuştuklarını anlayamadığını, tarifle kendisini araçla sokak aralarına soktuklarını, herhangi bir ev alma veya ev bakma konusunda bir beyanı olmadığını, kollukta "Sanık ...’ın bu aracı bana niye bıraktığını daha iyi anlıyorum." şeklinde beyanda bulunmadığını, Gülveren tarafına uğrayacaklarını söylediklerini, araçta herhangi bir telefon görüşmesi yapıldıysa da hatırlamadığını, Gülveren’e geldiklerinde sanık ...’ın kendisine, "Ben ineceğim, bir işim var, siz karşı tarafa geçip bekleyin geleceğim." dediğini, sanığın araçtan indiğini, sanığın nereye gittiğini bilmediğini, çünkü araçla karşı tarafa geçtiğini, yol kenarında sanık ...’ın gideceği tek yerin Kalepet Petrol olduğunu, sanık ...'ın bir iki dakika sonra geldiğini, ilk hareket ettikleri Mevlana Bulvarı üzerindeki Kadoil Petrol’e döndüklerini, yaklaşık 15-20 dakika sonra sanık ...’ın toplantıdan geldiğini, üst kattaki ofis kısmına geçtiğini, 5-10 dakika sonra aşağıya indiğini, yanında sanık ... olduğu hâlde sanık ...’ın kendisine, "Ben yokken sen bir yere gittin mi?" dediğini, sanık ...'a sanıklar ... ve ...’in bir hastaları olduğunu, onu karşıladıklarını, ondan sonra bir iki yere gittiklerini ve geri geldiklerini söylediğini, sanık ...’ın kendisine, "Onların gittiği yere gitmek istesem beni götürebilir misin?" dediğini, sanık ...’a Mercedes marka aracın arızalı olduğunu, aracın tekleme yaptığını, kendilerini yolda bırakabileceğini söylediğini, bunun üzerine beyaz renkli Ford Focus marka bir araca bindiklerini, sanık ...’ın sağ öne oturduğunu, sanık ...’e de "Sen de gel, seninle konuşacaklarım var." dediğini, sanık ...’in de arkaya oturduğunu, araç içerisinde hararetli bir şekilde Kürtçe konuştuklarını, sanık ...’ın kendisine tarif ettiği yolları kullanarak gittikleri yere ulaştığını, sanık ...’a "Buralara baktılar." dediğini, sanık ...’a yeri gösterince arkaya dönüp Kürtçe kızgın bir şekilde sanık ...’e bir şeyler söylediğini, kendisine, "Başka yerlere gittiler mi?" dediğini, sanığa, "Bir de Gülveren'de bir yere gittik." dediğini, bunun üzerine sanık ...’ın sanık ...’e daha fazla kızmaya başladığını, soruşturma aşamasında beyaz bir eve bakıldığı, eliyle o evi gösterdiği şeklinde bir beyanının olmadığını, seri bir şekilde Mevlana Bulvarı’ndaki merkeze döndüklerini, merkeze geldikten sonra sanık ...’in yanına gelerek "Tarkan’a her şeyi söylemek zorunda mısın? Benim ağzıma sıçtı." diye kendisine kızarak "Ev bakmaya gittiydik deseydin ya." dediğini, akşam saat 20.00 sıralarında sanık ...’ın ofisten aşağıya indiğini, 34 LPR plakalı aracın sorunun bu arada halledildiğini, tanık Hasan Hüseyin, kendisi ve sanık ... ile birlikte HiltonSa oteline gittiklerini, güvenlik sebebiyle otel rezervasyonunu kendi adına yaptırdığını, sanık ...’ın lobide bir bayan arkadaşı ile buluştuğunu, kendisinin tanık Hasan Hüseyin ile çevredeki bir yere yemeğe gittiklerini, saat 22.30 sıralarında otele döndüklerini, bir süre sonra sanık ...’ın lobiye yanlarına gelerek "Ayrancı Tirebolu Sokak’taki lojmana gideceğiz." dediğini, lojmana gittiklerinde kapıyı sanık ...’ın açtığını, sanık ...’in koridorda olduğunu, sanık ...’nin kendilerine kalacakları odayı gösterdiğini, içerideki odadan sesler geldiğini, ancak içeride kaç kişi olduğunu bilmediğini, sanıklar ... ve ...’i görmediğini, içeriden kalabalık sesler geldiğini, seslerin kime ait olduğunu bilmediğini, inceleme dışı sanık ...’i sadece Mevlana Bulvarı’ndaki merkezde gördüğünü, ertesi günü yani 21.03.2018 tarihinde sabah uyandığını, mutfak gibi olan yerde giyinmiş şekilde sanık ...’yi gördüğünü, sanığın kendisine, "Bizim çocuk rahatsızlanmış beni çocuklarımın yanına götürür müsün?" dediğini, sanığa "Ben şoför değilim, tanık Hasan Hüseyin ile gidin." dediğini, bunun üzerine sanık ...’nin kendisine, "Onun işi var, bu nedenle senden rica ediyorum." dediğini, bunun üzerine sanık ...’dan teyit almak için odasına yöneldiğinde sanık ...'ın kardeşi Celal Kadooğlu'nu gördüğünü, Celal'in tanık Hasan Hüseyin’e "Beni havaalanına götürür müsün abim uyuyor." dediğini, bunun üzerine ortada hasta bir çocuk olduğunu düşünerek sanık ... ile beraber aşağıya indiklerini, sanık ...’ın kendisine sanık ... ile git şeklinde talimatının olmadığını, otoparkta sanık ... ile karşılaştıklarını, sanıkların aralarında konuştuğunu, sanık ...’in kendilerine, "Benim de bir buluşmam var." dediğini, sanık ...’nin de "Gel beraber gidelim oradan gidersin." dediğini, sanıklar ... ve ... ile birlikte Renault marka beyaz bir araca bindiklerini, aracı sanık ...’nin kullandığını, sanığın sağına sanık ...'in oturduğunu, kendisinin arkaya oturduğunu, sanık ...’ye şoför olmadığını basa basa söylediği için aracı kendisinin kullandığını düşündüğünü, siyah renkli Honda Civic marka bir araçtan bahsetmediğini, sanıklar ..., ... ve Lokman’ın bu araçla gittiklerini söylediğini, siyah renkli bir araçla arka arkaya hareketlerinin olmadığını, yolda muhasebe ile bir görüşmenin olduğunu, yol üzerinde bulunan bir marketten sanık ...’nin çocuklarına gofret, çikolata benzeri şeyler aldığını, sanık ...’nin eşiyle telefonda görüştüğünü, sanığın kendilerine, "Çocuklar uyanmamış, biraz daha takılalım." dediğini, simitçi dükkânına girdiklerini, kahvaltı tarzı bir şeyler atıştırdıklarını, sanık ...’nin WhatsApp üzerinden eşi ve çocukları ile görüntülü görüşme yaptığını, bu arada kendisini sanık ...’ın aradığını, kapattıktan sonra sanık ...’yi aradığını, sanık ...’nin kendilerine, "Tarkan abi şirkete geçiyormuş, bizi şirkete çağırdı." dediğini, sanık ...'nin eşiyle konuştuğunda eşinin çocuğun ateşinin düştüğünü söylediğini, bunun üzerine aynı araçla sanıklarla Mevlana Bulvarı üzerindeki merkeze döndüklerini, sanık ... de aynı anda hem akıllı hem de tuşlu telefon olup olmadığını hatırlamadığını, iki tane telefonunun olduğunu söylemediğini, sanık ...’nin elinde tuşlu telefon görmediğini, sanık ...’nin konuşmalarını sanık ...’e aktarması gibi bir durumun söz konusu olmadığını, şirkete döndüklerinde herkesin rutin çalışmalarını yaptığını, sanıklara "Siz ne yapıyorsunuz? Beni araçtan indirin." şeklinde söz söylemediğini, daha sonra sanık ...’ın kendisini arayıp benzinliğe çağırması gibi bir durumun olmadığını, araçtan inip taksiyle şirket merkezine gitmediğini, akşam saat 20.00’ye kadar sanık ... ve çalışma arkadaşlarının hep şirket merkezinde olduklarını, maktulün öldürüldüğünü ertesi gün basından duyduğunu, kolluktaki ifadesindeki sanık ... ve tanık ...’na ait yorumların kendisine ait olmadığını, sanık ...'ın attığı konum bilgisine göre sanığın olduğu yere gitiklerini, gittikleri yerin site içerisinde bir aile evi olduğunu, evde sanık ..., tanık Selman, inceleme dışı sanık ..., sanık ..., bir de akrabaları ve şirketin hukuk işlerine bakan İbrahim Ercan isimli şahsın olduğunu, aralarında güncel konulardan konuştuklarını, sanık ...’ın kendisine ve tanık Hasan Hüseyin’e, "Bugün ... ile görüştünüz mü?" dediğini, sanığa, "Hayır." dediğini, tanık Hasan Hüseyin’in ise "Daha önce birkaç defa görüşmüşlüğüm oldu." dediğini, bunun üzerine sanık ...’ın sinirlenerek kendilerine "Olur olmaz sağla solla görüşme yapmayın, benim haberim olsun." dediğini, sanık ...’ın kızmasına tanık Hasan Hüseyin’in alınganlık gösterdiğini, daireden aşağıya indiklerini, tanık Hasan Hüseyin’in kendisine, "Hem hat veriyorlar hem telefon veriyorlar hem de şirketin çalışanı ile görüştüm diye bana kızıyorlar." dediğini, telefonundan hattını çıkarıp kırdığını, kendisinin de hattı çıkarıp cebine koyduğunu, sanık ...’ın kendilerine, "Sim kartlarınızı kırın." diye bir sözü kesinlikle söylemediğini, tanık Hasan Hüseyin sigara içtikten sonra tekrar yukarıya çıktıklarını, sanık ...’ın kendilerine, "İstanbul’a dönelim, vakit geç oldu." dediğini, yola tanık Hasan Hüseyin, kendisi, sanık ..., inceleme dışı sanık Şansser ve İbrahim Ercan ile birlikte çıktıklarını, sanık ...'ın kendisine, "Sen sim kartını kırmamış mıydın?" diye bir şey söylemediğini,
Tanık Murat Deniz şüpheli sıfatıyla soruşturma aşamasında; Gaziantep Kadooğlu Holding’te vale ve şoförlük yaptığını,19.03.2018 tarihinde tanık Mehmet Sait Bülbül’ün kullandığı araçla Gaziantep’ten Ankara’ya saat 23.00 sıralarında geldiklerini, İstanbul yolu üzerindeki Akköprü yanındaki Kadoil Petrol’e gittiklerini, inceleme dışı sanık ... ile aynı pansiyonda kalmaları sebebiyle tanıdığını,
Tanık Mehmet Sait Bülbül şüpheli sıfatıyla soruşturma aşamasında; Kadooğlu Holding’in Gaziantep’te bulunan yerinde şoför olarak çalıştığını, inceleme dışı sanık ...’nın öz kaynı olduğunu, Cizre’de yaşadığını, bildiği kadarıyla araç alımı satımı yaptığını, sanık ...’ün amcasının oğlu olduğunu, tanık ...’ün abisinin oğlu olduğunu, tanık Murat Deniz ile aynı iş yerinde çalıştığını, Mart ayı içerisinde tanık Murat Deniz ile araçla Gaziantep’ten Ankara’ya gittiğini, abisi Suat Bülbül hasta olduğu için onu görmek amacıyla Ankara’ya gittiğini, 19.03.2018 tarihinde Ford Focus marka bir araçla saat 16.00 sıralarında tanık Murat Deniz ile yola çıktıklarını, gece saat 23.00 sıralarında Ankara’ya geldiklerini, Tarım Bakanlığı’nın misafirhanesinde kaldıklarını, Ankara ilinde sanıkları hiç görmediğini, ertesi günü kaynı inceleme dışı sanık ...’ın da misafirhanede yanlarında kaldığını, maktulün öldürülmesi olayı ile ilgili bir bilgisinin olmadığını,
Tanık Veli Kadooğlu şüpheli sıfatıyla soruşturma aşamasında; maktulü tanımadığını, inceleme dışı sanık ...’a sanık ... ve tanık ... haricinde kimseyi Ankara’ya götürmesi konusunda talimat vermediğini,
Tanık ... şüpheli sıfatıyla 03.05.2018 tarihinde savcılıkta; maktulü kesinlikle tanımadığını, tanık ...'nun kayınpederi Adnan Kadooğlu’nun abisi ve aynı zamanda annesinin dayısının oğlu olduğunu, sanık ...’nun bacanağı olduğunu, sanık ... ve inceleme dışı sanık ...’nun eşinin kardeşleri olduğunu, evine gittiğinde salonda sanıklar ..., ... ve inceleme dışı sanık ...’nu gördüğünü, saatin 21.30 sıraları olduğunu, muhabbet etmeye başladıklarını, bir süre sonra sanık ... ve İbrahim Ercan’ın da geldiklerini, sonrasında sanık ...’ın koruması ve şoförünün de yukarı eve geldiklerini, ne konuştuklarını hatırlamadığını, önce sanık ..., İbrahim Ercan, şoförü ve korumasının, daha sonra da diğerlerinin gittiklerini,
Mahkemede; olay günü iş yerinde olduğunu, eşinden telefon geldiğini, sanık ... ve inceleme dışı sanık ...'in kendilerinde olduğunu, ilaçlarını alıp gelmesini istediğini, Konya yolundaki benzinlikten ilaçları alıp eve gittiğini, evde sanıklar ..., ..., inceleme dışı sanık ...'in olduğunu, sanık ...’nin eşiyle ilgili sorunları olduğunu, bu konuyu konuşmak için geldiklerini, inceleme dışı sanık ...'i İstanbul’a gidecekleri için sanık ...’ın aradığını, evlerini yeni aldıkları için hayırlı olsun ziyareti de yapmak amacıyla sanık ...’ın kendisi, koruması ve şoförü ile geldiğini, gece saat 00.00 sıralarında önce sanık ..., inceleme dışı sanık ...'in gittiklerini, diğerlerinin daha sonra gittiğini, maktulün öldürülmesi olayından bahsetmediklerini,
Tanık ... mahkemede; kardeşi sanık ...’nin eşiyle ilgili sıkıntıları olduğunu, sanık ...’yi aradığını, kardeşi inceleme dışı sanık ... ile birlikte eve gelin dediğini, yanlarında sanık ...'ün de olduğunu, kardeşlerine, "...'i de getirin." dediğini, birlikte yemeğe geldiklerini, geç saatte sanık ...’ın inceleme dışı sanık ...’i aradığını, birlikte İstanbul’a gideceklerini, "Eviniz hayırlı olsun." demek için sanık ...'ın yukarı çıktığını, bir süre sonra sanık ... ve inceleme dışı sanık ...’in gittiklerini, maktulle ilgili hiç konuşmadıklarını,
Tanık ... benzer şekilde aşamalarda; Ümitköy, Çayyolu bölgesinde taksi şoförü olduğunu, öğle saatlerinde İncek Bulvarı üzerinde bulunan Çağdaş Market’in tam önünden iki şahsı aracına aldığını, şahısların kendilerini ANKAmall AVM karşısına götürmesini istediklerini, şahısları istedikleri yere bıraktığını, dikkatini çeken bir şey olmadığını,
Tanık Gülden Kaçar benzer şekilde aşamalarda; dokuz yıldır maktulün yanında çalıştığını, daha önce Kadoil’in akaryakıt bayisi olduklarını, Şaşmaz, Gülveren ve Kazan’da da şubelerinin olduğunu, kendi akaryakıt dağıtım firmalarını kurarak Kadoil’den ayrıldıklarını, firmaya borçlarının olduğunu bildiğini, Şaşmaz’daki benzin istasyonunun Kadoil’e ait olduğunu, kiracı olarak kaldıklarını, benzin istasyonlarının lisansının maktulün üzerine olduğunu, olay tarihlerinde yakıtı Alpet firmasından aldıklarını, maktulün eşi mağdur ...’ın firmanın finansman sorumlusu olduğunu, ödeme ve banka işlemlerini Neslihan’ın yaptığını,
Tanık ... benzer şekilde aşamalarda; maktulün yanında işletme istasyon müdürü olarak çalıştığını, Kadoil firmasının mazot ve benzin satışlarını gerçekleştirdiklerini, maktulün yanına istasyona gelen şahıslar arasında şu an duruşma salonunda bulunan sanıklardan birinin olmadığını,
Tanık ... benzer şekilde aşamalarda; 2011 yılından beri maktulün sahibi olduğu Kalegaz Petrol A.Ş.’de muhasebe personeli olarak çalıştığını, Kadoil firmasının bayileri olduklarını, akaryakıt alımı yaptıklarını, rakamsal olarak vadeli bir çalışmanın söz konusu olduğunu, borçlarının olduğunu, borçlarına karşılık Keskin’deki gayrimenkulün ipotekli olduğunu, borcun ödenmesi ile ilgili sıkıntıların olduğunu, vade uzatımının söz konusu olduğunu, icra işlemlerinin maktulün vefatından 20 gün önce yapıldığını, Kadoil akaryakıt firmasının otogaz sektörüne girebilmek için Delice’de bulunan tesislerini lisans alabilmek için bir yıl önce kiraladıklarını, EPDK’dan LPG dağıtıcı lisansı alabilmek için yer kiralamaları gerektiğini, bu lisansı alabilmeleri için kendilerinden iki tane yer kiraladıklarını, sözleşmenin 2 yıllık olduğunu, maktul ölmeden önce yaklaşık olarak 3-4 ay önce bir yılının dolduğunu, lisansların kendi üzerlerine olduğunu, mal sahiplerinin kendileri olduğunu, tesislere karşılık aylık kira aldıklarını, kiralanan yerin Madenli Yatırım adına olan yan firmalarına ait olduğunu, bu firmanın da mağdur ...’a ait olduğuna, firmalar ayrı olduğu için hesaplarının ayrı olduğunu,
Tanık ... mahkemede; maktulün işvereni olduğunu, daha önce ruhsatlı Sig Sauer marka tabancası olduğunu, bu tabancasını maktule vermediğini, maktulün üzerinde silah taşıdığını gördüğü zamanlarda olduğunu,
İnceleme dışı sanık ... 04.05.2018 tarihinde savcılıkta; Gaziantep’te bulunan Kadooğlu Petrol'de toptan akaryakıt’ta satış sorumlusu olarak çalıştığını, işi gereği kiralık olarak bildiği 27 BLZ ... plakalı araç ile gidip işlerini yaptığını, normalde Ankara’ya iki gün sonra gelmesi gerekirken patronu tanık Veli Kadooğlu’nun 19.03.2018 tarihinde kendisini sabah yanına çağırdığını, kendisine, "Kuzenim ... Bülbül’ün eşi Ankara’da doğum yaptı. Akrabalarımızı da yarın sabah al, sen yola çık." dediğini, söz konusu arabayı kendisinin kullandığını, 20.03.2019 tarihinde saat 06.45-07.00 arasında yola çıktıklarını, arabada kendisinden başka Kasım Bülbül olarak bildiği sanık ..., Kadri Bülbül ve adını bilmediği daha sonra emniyette soruşturma aşamasında sanık ... olduğunu öğrendiği şahsın olduğunu, saat 13.30 sıralarında Ankara'ya geldiklerinde Kasım Bülbül’e telefon eden sanık ...’nun Gölbaşı'ndaki emniyet noktasını geçtikten yaklaşık 10 dakika sonra şimdi öğrendiği kadarıyla Taurus AVM karşısında araçtaki diğer üç kişiyi kendisinden aldığını, daha sonra Çukurambar’a yemek yemeye gittiğini, bir-bir buçuk saat kadar burada takıldığını, saat 15.30 sıralarında araça petrol almak için Kadoil Petrol’e geçtiğini, benzinliğe gittiğinde sanıklar ... ve ...'in kendisine, "Gel bir çay iç." dediklerini, tanık Ergün Kuzu’da kalacağını söylediklerini, söz konusu evde kendisi, finansçı Murat İlgezi ve Akköprü istasyonunun müdürü Ergun Kuzu ile birlikte kaldıklarını, sabah kalkınca saat 10.00-10.15 sıralarında Akköprü'deki tanık Ergün Kuzu’nun müdürlüğünü yaptığı petrole geçtiğini, petrole gittiğinde tanık Ergün Kuzu ve çalışanların olduğunu, bu sırada inceleme dışı sanık ...’nun Simit Saraya’nın önüne geldiğini, 100 metre ileride sanık ...'in olduğunu, kendisinin kullandığı tanık Ergün Kuzu’ya ait siyah renkli Ford Focus marka arabaya önce inceleme dışı sanık ...’in, 100 metre ileride de sanık ...'in arabaya bindiğini, inceleme dışı sanık ...’e telefon geldiğini, kravatını çözdüğünü, "Allah belanızı versin ölmüş." dediğini, inceleme sanık ...’e sürekli telefon geldiğini, maktulün isminin geçtiğini, sanık ...'i arabaya aldıktan sonra tariflerle 600 metre ileride Varlık Toki evlerinin civarında sanıklar ... ve ...’i arabaya aldıklarını, inceleme dışı sanık ...’in yol tarif ile 15-20 dakika yol gittiklerini, Şentepe tarafına doğru gittiklerini, Şentepe’de hepsinin indiğini, inceleme dışı sanık ...'in kendisine, "Sen gidebilirsin." dediğini, araçta hep Kürtçe konuştuklarını, Ankara’ya geldiğinde sanıklar ..., ..., inceleme dışı sanık ... Kadaoğlu, sanık ... ve tanık ...’yı gördüğünü, inceleme dışı sanık ... ve sanık ...'in haraketlerinden olayla bağlantılı olduklarını anladığını, Kasım Bülbül isimli şahsın emniyette sanık ... olduğunu öğrendiğini, şirket hattını ve telefonu elinden alıp kırdıklarını,
Mahkemede; Kadooğlu Holding’te altı yılı aşkındır toptan akaryakıt satış sorumlusu olarak çalıştığını, işi gereği şirketin kiralık aracıyla Türkiye’nin değişik illerine gittiğini, Ankara’ya da işi gereği bir veya iki defa geldiğini, 19 Mart 2018 tarihinde müdürü Sebahattin Aşan ile Ankara’ya gelmek üzere plan yaptıklarını, akşama doğru patronları tanık Veli Kadooğlu’nun iki akrabasının kuzenlerinin eşi doğum yapacağını, giderken onları da götürmesi gerektiğini söylediklerini, 20 Mart sabah saat 06.00-06.30 sıralarında ilk önce sanık ...’i aldığını, kendisine "Katem Kadoil’de bir hastamız var onu da alalım." dediğini, daha önceden tanımadığı adını sonradan öğrendiği sanık ...’i aldıklarını, sanık ...’in araçta sürekli öksürdüğünü, Gölbaşı’na saat 12.00-12.30 sıralarında geldiklerini, Gölbaşı'na geçtikten sonra sanık ...'in kendisine, "Biz Konya yolunda ineceğiz." dediğini, sanıklar ... ve ...’in araçtan indiklerini, kendisi ve tanık ...’nin yola devam ettiklerini, Çukurambar’da yemek yedikten sonra Konya yolundaki Kadoil Petrol’e geçtiklerini, tanık ...’nin petrolde indiğini, kendisinin işleri için firmalara gittiğini, 3-4 saat sonra tekrar petrole döndüğünü, sanık ... ve ... Bülbül ile karşılaştığını, sanık ...’in şirketin aracını kendilerine bırakmasını, akşam yemeğe ve eğlenmeye gideceklerini, kendilerini de tanık Ergün Kuzu’nun alacağını, Murat İlgezdi ile tanık Ergün Kuzu’nun evinde kalacaklarını söylediğini, gece tanık Ergün Kuzu’nun evinde kaldıklarını, sabah tekrar işlerini yapmak üzere petrole geldiğini, kalan görüşmelerini yaptığını, akşamına da uçakla Gaziantep'e döndüğünü, polis ve savcılıkta verdiği ifadelerini kesinlikle kabul etmediğini, baskı altında verdiğini, sanıkları araçtan indirirken kimseyi görmediğini, sanık ...’nu görmediğini, olay günü inceleme dışı sanık ...'i görmediğini, inceleme dışı sanık ...'le birlikte araçla sanıklar ... ve ...’ı almaya gitmediklerini,
İnceleme dışı sanık ... soruşturma aşamasında; Cizre’de oto alım satım işi yaptığını ve internet kafe işlettiğini, sanık ...’ı Cizre’den çocukluk arkadaşı olduğu için tanıdığını, Antep’te Kadooğlu Holding’te tahsil ve evrak işlerinde çalıştığını bildiğini, sanık ...’ı da Cizre’den çocukluk arkadaşı olduğu için tanıdığını, bildiği kadarıyla Kadooğlu Holding'de tahsil ve evrak işlerinde çalıştığını, tanık Mehmet Sait Bülbül’ün kız kardeşinin eşi olduğunu, tanık Mehmet Sait'in Kadooğullarıyla akrabalığı olduğunu, ancak ayrıntısını bilmediğini, iş sebebiyle tanık Mehmet Sait’in Ankara’ya gidip geldiğini bildiğini, sanık ... ile aynı okulda okuduklarını, sanığın aynı zamanda tanık ...’nun oğlu olduğunu, inceleme dışı sanık ... ile sanık ...’i tanımadığnı, 19.03.2018 tarihinde Star Batman isimli otobüs firmasına ait otobüse binip akşamına Ankara'ya geldiğini, sanık ... ile aynı otobüste gelmediklerini, sanık ...’ın ifadesini kabul etmediğini, otobüs Aksaray tesislerinde mola verdiğinde tesadüfen sanık ... ile karşılaştıklarını, havadan sudan konuştuklarını, iş nedeniyle Ankara'ya gittiğini söylediğini, kendisinin de sanığa Ankara’da bir araç bulduğunu, onu almaya gittiğini söylediğini, Ankara'da Etlik'te halasının kızının evinde kaldığını, sabah kalktığında aracı satın almaya gittiğini, sistem çalışmadığı için noterde devir işlemlerini gerçekleştiremediklerini, 20.03.2018 tarihinde sanık ...'ın kendisini aradığını, sanık ...'dan Ankara'ya geldiğini öğrendiğini, sanık ...'ın aldığı aracı bir arkadaşlarını hastaneye götürmek için emanet olarak kendisinden istediğini, sanık ... arkadaşı olduğu için arabayı verdiğini, sanık ...'ın aracı 21.03.2018 tarihinde öğleden sonra teslim ettiğini, aracı sanıktan teslim aldıktan sonra aracın devrini gerçekleştirmek için tekrar notere gittiğini, sistem çalışmadığı için araçla birlikte satın aldığı kişiyle bir protokol yaparak Mersin’e gittiğini, Mersin’de satın aldığı kişiden aracın vekaletnamesini alarak aracı Mert Ramooğulları’na devrettiğini, maktulün vurulması olayını daha sonra duyduğunu, maktulün vurulması olayı ile bir ilgisinin olmadığını, aracın olayda kullanılacağını bilmediğini,
Mahkemede; benzer şekilde savunma yaptığı,
İnceleme dışı sanık ... soruşturma aşamasında; maktulü 6-7 yıldır Kadoil bayisi olmasından dolayı tanıdığını, sanık ...’ın Gaziantep'teki Kadooğlu Şirketi’nde pazarlama işi yaptığını bildiğini, sanık ...’ı tanımadığını, sanık ...’in öz halasının oğlu olduğunu, sanık ...’i tanımadığını, sanık ...’ın öz amcasının oğlu ve eniştesi olduğunu, sanık ...’nin kardeşi olduğunu, Mevlana Bulvarı'ndaki istasyonun işletme müdürü olduğunu, sanık ...’ın 20.03.2018 tarihinde Mevlana Bulvarı’nda bulunan istasyona makam aracı olarak kullandığı Mercedes Vito marka araçla geldiğini, yanında koruması tanık ..., şoförü tanık Hasan Hüseyin’in olduğunu, sanık ... ile yaklaşık bir saat istasyonun üstündeki ofisinde konuştuktan sonra Enerji Bakanlığının Külliye’de düzenlediği programa katılmak için istasyondan ayrıldığını, sanık ...’ın programa hangi araçla kiminle gittiğini bilmediğini, aynı gün saat 16.00 sıralarında istasyona geri geldiğini, iki ayda bir yaptıkları istasyon müdürü toplantısını yaptıklarını, maktulün öldürüldüğünü sonradan öğrendiğini,
Mahkemede; maktulle yaklaşık 8-9 yıldır çalıştıklarını, olay öncesinde sanık ...’nun Konya yolu üzerinde Mevlana Bulvarı’ndaki iş yerine geldiğini, sanığı idari binaya çıkardığını, sanığın Ankara’ya geldiğinde işlerini buradan takip ettiğini, yaklaşık bir saat işlerle ilgili görüştükten sonra sanık ...’ın Külliye’deki programa gittiğini, toplantıdan sonra saat 16.00 sıralarında tekrar Konya yolundaki istasyona geldiğini, işletme müdürleri ile düzenli yaptıkları toplantıya katıldığını, sanık ...'ın başka yerde yemeği olduğunu söyleyip gittiğini, kuzeni Celal Kadooğlu’nun Ankara'ya geldiğini, Celal ile yemeğe gittiklerini, yemekten sonra Celal’i misafirhane olarak kullandıkları Ayrancı’daki eve götürdüğünü, evde yaklaşık bir saat oturduktan sonra kendi evine gittiğini, sabah oğlunu Arı Kolejine götürdüğünü, evrak çantası Akköprü’de kaldığı için önce Akköprü'deki petrole gittiğini, daha sonra Konya yolu üzerindeki iş yerine saat 10.00 gibi gittiğini, sanık ...’ın da istasyonda olduğunu, saat 13.00 sıralarında LPG toplantısı yaptıklarını, maktulün öldürüldüğünü öğleden sonra ortak bir arkadaşlarından öğrendiğini, akşamüzeri halasının oğlu sanık ..., kardeşi sanık ... ile birlikte ablasının evine gittiklerini, evde ablası ve yeğeni Furkan’ın olduğunu, yemeği yedikten sonra sanık ...’ın kendisini aradığını, İstanbul’a gideceğini söylediğini, ablasının evine sanık ...’ın da geldiğini, yaklaşık bir buçuk saat oturduktan sonra sanıkla beraber İstanbul’a yola çıktıklarını, sanıklar ..., ... ve inceleme dışı sanık ...’ı Şentepe’ye götürmediğini,
Beyan etmişlerdir.
Sanık ... 28.08.2018 tarihinde savcılıkta; 0545 224...70 numaralı hattı yaklaşık beş yıldır kullandığını, Kadooğulları ailesi ile herhangi bir akrabalık bağının olmadığını, Kadooğlu Holding bünyesinde herhangi bir yerde çalışmadığını, sanık Abddurrahman'ın çocukluk arkadaşı olduğunu, ve hâlen görüştüklerini, şeker hastalığı ve akciğer rahatsızlığı bulunduğunu, sağ ve sol ayağında herhangi bir rahatsızlığının bulunmadığını, sanık ...’ın bildiği kadarıyla Kadooğlu Holding’te para tahsil etme işi ile meşgul olduğunu, Sebahattin Aşan’ı tanımadığını, inceleme dışı sanık ...’ı da Gaziantep'ten Ankara'ya geldiği aracı kullanan kişi olması sebebiyle tanıdığını, bu araçta kendisi, inceleme dışı sanık ..., Kasım olarak seslenilen kişi ve Kadri isminde biri olmak üzere toplam dört kişi olduklarını, Sebahattin Aşan’ın araçta olmadığını, Ankara’ya geldikleri aracın beyaz renkli bir araç olduğunu, aracın markasını ve plakasını bilmediğini, sanık ..., tanıklar ..., ..., Hasan Hüseyin Özçelik, Mehmet Sait Bülbül, inceleme dışı sanık ... ve Murat Deniz isimli kişileri tanımadığını, Ankara’ya gelmeden önce kendisini sanık ...'ın aradığını kendisine, "Ankara’ya şirketin elemanları gelecek, onlarla birlikte Ankara’ya geldiğinde seni Ankara’da bir hastanede tedavi ettirelim." diyerek kendisini çağırdığını, sanık ...'ın araması üzerine beyaz renkli araçla hatırladığı kadarıyla 21 Mart 2018 tarihinde öğleden sonra akşama doğru Ankara’ya geldiklerini, Ankara’da kendisini geldiği araçtan başka bir araca bindirdiklerini, sanık ...’ın kendisini karşıladığını, sanık ... ile bir yerlere gittiklerini, nerelere gittiklerini bilmediğini, villaların bulunduğu bir yere gittiklerini hatırladığını, tüm gün boyunca sanık ... ile beraber olduğunu, yanlarında başka bir kimsenin olmadığını, daha sonra sanık ...’ın kalmak için kendisini bir yere götürdüğünü, sanık ...’ın abisi Abdullah Menek’in çocukluk arkadaşı olduğunu, sanık ...'ın kendisini götürdüğü evde kendisi, sanıklar ... ve Lokman ile aynı odada kaldıklarını, yorgun olduğu için hemen erkenden yattığını, bu sebeple evde başka kişiler olup olmadığını bilmediğini, sabah sanık ...'ın hastaneye gitmek için siyah renkli bir araç getirdiğini, sanık ... ile sanık ...’ın kullandığı araca bindiklerini, aracın marka ve plakasına bakmadığını, aracın içerisinde sanık ...'ın birisini aradığını, aradığı kişi telefonu açmayınca kendilerine bir alacağının olduğunu, alacaklısının telefonu açmadığını, alacaklısı ile görüşmeleri için bir müddet alacaklısının evinin yanına gitmeleri gerektiğini söylediğini, beraber maktulün ikametinin yanına gittiklerini, maktulün adresini daha önceden bilmediğini, o yüzden gitmediğini hatırladığını, belirlenen yere geldiklerinde sanık ... ile araçtan indiklerini, sanık ...'ın isteği üzerine araçtan indiğini, yaklaşık 5-10 dakika sonra maktulün ikametinden çıktığını, 2-2,5 saat kadar maktulün evinin yanında bulunmadıklarını, sanık ...'ın araç içerisinde kendilerini beklediğini, sanık ...'ın araçla beklediği olay yerini görmediğini, maktule ateş etme sırasında kullandığı silahı Cizre’den getirdiğini, silahın evinde bulunduğunu ve ruhsatsız olduğunu, köy koruyucusu olduğu için terör örgütünün sürekli hedefinde olduğunu, bu nedenle sürekli silah taşıdığını, silahın 9 mm çapında olduğunu, ikametinden çıkan maktule sanık ...'ın, "Başkan’ım" diye seslendiğini, maktulün de sanığa, "Senin burada ne işin var? Şerefsiz o... çocuğu." diyerek hakaret ettiğini ve elini beline doğru götürdüğünü, o sırada sanık Abdurrrahman'ın yere doğru iki el ateş ettiğini, sanık ...'ın yere ateş ettiği esnada maktulle aralarında yaklaşık 1,5-2 metre mesafe olduğunu, kendisinin sanık ...’ın arkasında olduğunu ve aralarında 3-4 metre mesafe bulunduğunu, sanık ... maktule sıktıktan sonra maktulün parka hızlı adımlarla ilerlemeye başladığını, sanık ...’ın silahı çekip sıkması üzerine o an panikle kendisinin de yere doğru bir tane sıktığını, sıktığı merminin maktule isabet edip etmediğini hatırlamadığını, kesinlikle maktulü öldürmek gibi bir niyetinin olmadığını, olayın bir anlık geliştiğini, araç içerisindeyken sanık ...’da silah görmediğini, sanık ...'da silah görmediğini, sanık ... maktule sıktığı sırada maktulün elini beline attığı esnada belindeki silahın kabzasını gördüğünü, maktulün silahının siyah-beyaz renkte olduğunu hatırladığını, ancak maktulün silahı tam anlamıyla belinden çıkartıp kendilerine doğrultmadığını, otopsi tutanağında merminin trajesinin yukarıdan aşağıya olmasını anlamadığını, kesinlikle maktule öldürmek amacıyla ateş etmediklerini, yere doğru sıktığını, daha sonra sanık ...'ın kullandığı araçla olay yerinden ayrıldıklarını, 200-300 metre gittikten sonra sanık ...'ın kendilerine ne olduğunu sorduğunu, sanık ...'ın sanığa olayı anlattığını, sanık ...'ın kendilerine, "Başımı belaya sokacaksınız o... çocukları." diyerek kendilerini araçtan attığını, bunun üzerine ticari taksiye bindiklerini, bilmediği bir yere gittiklerini, sonra oradan da tekrar ticari bir taksiye binerek Ankara'nın çıkışında göl olan bir yere geldiklerini, buradan otobüse binerek Gaziantep’e geldiklerini, otobüse binmeden önce bu gölün olduğu yerde silahları çöpe attıklarını, bindikleri otobüsün firmasını ve plakasını bilmediğini, Kadri Bülbül'ü öncesinde tanımadığını, Ankara’ya geldiği araçta olması nedeniyle tanıdığını, sanık ...'ın kendisine, "Eğer bana ulaşamazsan sana bir telefon numarası vereceğim, o kişiyi ara, onunla birlikte Ankara’ya geleceksin." dediğini, telefonla görüştüğü kişinin Kadri olabileceğini, ancak emin olmadığını, sanık ...’ın numarayı şirketin numarası diye kendisine verdiğini, bu şahısla Ankara'ya gelmeden önce Antep’te nerede buluşacakları konusunda görüştüklerini, okuma yazması olmadığı için Ankara'da nereye gittiklerini, nerede kaldıklarını bilmediğini, arkadaşlarının kendisine "Şemo" diye seslendiklerini ancak herhangi bir lakabının olmadığını, maktulü öldürmek gibi bir amaçlarının olmadığını, vicdan azabı duyduğu için bildiklerini anlatmaya geldiğini,
Mahkemede; savcılığa verdiği ifadesini aynen tekrar ettiğini, Şırnak'tan çıkarken sanık ...'ı aradığını, sanığa rahatsızlıklarından bahsettiğini, akciğer ve şeker hastalığı olduğunu, sanık ...'ın kendisine, "Ankara’ya gel. Ben seni tedavi ettiririm." dediğini, sanığa, "Tamam." dediğini, Şırnak'tan Gaziantep'e otobüsle geldiğini, Gaziantep'ten sonra araçla sanık ..., tanık ..., inceleme dışı sanık ... ile birlikte Ankara'ya geldiklerini, Ankara'ya öğleden sonra geldiklerini, kendisini sanık ...'ın aldığını, sanıkla dolaştıklarını, nereleri dolaştıklarını bilmediğini, otelde kalmak istediğini, ancak kalacak yerin olduğunu söylediklerini, saat 21.00 sıralarında uyuduğunu, yattığı yerde kendisi, sanıklar ... ve Lokman'ın olduğunu, sanık ...'ın abisinin çocukluk arkadaşı olduğunu, sanık ... ile de o gece tanıştıklarını, sabah saat 06.00-07.00 sıralarında kalktıklarını, araçla sanıklar Lokman, ... ile birlikte hastaneye gitmek için yola çıktıklarını, yolda sanık ...'ın telefonuyla birisini aradığını, aradığı kişinin cevap vermediğini, kendilerine, "Arkadaş beş dakika bir yere uğrayabilir miyiz?" dediğini, sanığa "Tamam" dediklerini, bir yere gittiklerini, gittikleri yerde bir hastane olduğunu hatırladığını, aracın hastanenin önünde durduğunu, araçtan biraz sıkılınca sanık ...'dan sonra indiğini, sanık ...'ın niçin geldiğini söylemediğini, beş on dakika bekledikten sonra o anda bir adam çıktığını, adamın kim olduğunu hâlâ bilmediğini, sanık ... ile maktul arasında bir tartışma ve küfürleşmenin olduğunu, neden kaynaklandığını bilmediğini, sanık ...'ın koşarak "Başkan'ım" diyerek maktulün yanına gittiğini, maktulün elini beline attığını ve silah çıkarttığını, o sırada sanık ...'ın da elini beline attığını, silahı çıkartıp yere doğru bir el ateş ettiğini, terörden çok tehdit alıp operasyonlara katıldığı için de kendisinin de silahını çektiğini, maktulün yüzünün kendisine dönük olduğunu, bir tane mermiyi yere sıktığını, sanık ...’ın da iki veya üç el sıktığını, yere sıkıp sıkmadığını hatırlamadığını, sıktıktan sonra geri koşarken sanık ... ve maktulün arasına girecekken sanık ...'ın arabaya doğru koştuğunu, sanık ...'ın arabasına gittiklerini, aracın olay yerine 200-400 metre uzaklıkta olduğunu, sanık ... ile arabada tartıştıklarını, sanık ... ile araçtan indiklerini, bir ticari taksiye bindiklerini, 10-15 dakika beklediklerini, daha sonra tekrar bir ticari taksiye bindiklerini, sanık ...'ın telefonla konuşup konuşmadığını hatırlamadığını, kendi telefonunun akşam yattıkları yerde bozulduğunu, telefonunun açılmadığını, Gölbaşı’nda silahları bir çöp kutusuna atıp otobüsle Gaziantep'e gittiklerini,
Sanık ... 28.08.2018 tarihinde savcılıkta; Kadooğlu Holding’in Gaziantep’te bulunan petrol ofisinde toptan satış pazarlama işinde görevli olduğunu, asgari ücretin yanı sıra kendisine yaptığı satışlardan prim verildiğini, Gaziantep ilinde kendisinden sorumlu müdürünün Sebahattin Aşan olduğunu, tanık Veli Kadooğlu'nun çalıştığı bu birimle nasıl bir irtibatının bulunduğunu bilmediğini, tanık ...'nun şirket işlerini bırakıp bırakmadığını bilmediğini, sanık ...'ın tanık ...'nun oğlu olduğunu, iş nedeniyle birkaç kez daha önce Ankara'ya geldiğini, maktulle iş gereği birkaç kez yüz yüze görüşmüşlüğünün olduğunu, maktulle olay tarihinden yaklaşık bir buçuk ay önce görüştüğünü, görüşmelerinin sebebinin bu alacak-verecek meselesi olduğunu, uzun süre Kadooğlu'nun bayiliğini yaptığı için iş gereği alacak verecek meselesi olmasının doğal olduğunu, maktulün asabi bir kişiliğe sahip olduğunu, Ankara'ya 19.03.2018 tarihinde otobüsle geldiğini, ÖZDİYARBAKIR isimli firmaya ait otobüsle geldiğini hatırladığını, tanık Mehmet Sait Bülbül'ü Cizre’den tanıdığını, herhangi bir akrabalığının olmadığını, tanık Mehmet Sait'in Kadooğullarının akrabası olup olmadığını bilmediğini, tanık Mehmet Sait'in ne iş yaptığını bilmediğini, inceleme dışı sanık ...'yı Cizreli olduğu için tanıdığını, inceleme dışı sanık ...'ın oto alım satım işi yaptığını, Burhan'ın Kadooğlu ile bir akrabalığının olup olmadığını bilmediğini, sanık ...'ı Cizreli olduğundan dolayı tanıdığını, aynı iş yerinde çalıştıklarını ve samimi arkadaşı olduğunu, sanık ...'in çocukluk arkadaşı olduğunu, Cizre'den tanıdığını, gönüllü köy koruyucusu olduğunu, tanık ...'yı tanıdığını, Kadooğlu Holding’te çalıştığını, ancak tanığın pozisyonunu bilmediğini, tanığın şoför olarak araç kullandığını hatırladığını, tanık Hasan Hüseyin Özçelik'in ne iş yaptığını bilmediğini, sanık ... ile görüşmediğini, Sebahattin Aşan müdürleri olduğu için onunla görüştüğünü, inceleme dışı sanık ...'ı da Kadooğlu Holding'in Gaziantep'teki şubesinde petrol pazarlama işinde çalıştığı için tanıdığını, sanık ...'ü Cizreli olmasından ve Gaziantep'te petrol alanında Kadooğlu Holding bünyesinde çalıştığı için bildiğini, aynı zamanda samimi arkadaşı olduğunu, tanık ...'ü de Gaziantep'teki Kadooğlu Holding'e ait şubede çalıştığı için tanıdığını, işi gereği otobüsle Ankara'ya geldiğini, petrol istasyonlarını gezdiğini, 34 NK 07... plakalı araçla Ankara'ya gelmediğini, Akköprü'deki Kadoil Petrol istasyonuna geldiğini, petrol istasyonunda sabahladığını, petrolde kimseyle görüşmediğini, sanık Şemşettin ile 19.03.2018 tarihinde telefonla görüşme yaptığını, sanığın şeker hastası olduğunu, bir kısım sağlık problemlerinin olduğunu, sanığı Ankara'da muayene ettirmek için telefonla çağırdığını, sanık ...'in hatırladığı kadarıyla şirkete ait araçla sanık ... ve tanık Mehmet Sait Bülbül ile geldiklerini, telefon irtibatını kendisinin yaptığını, Ankara'ya geldiğinde sanık Şemşettin'i Ankara-Konya yolu girişindeki Taurus AVM yakınında karşıladıklarını, sanıklar ... ve ...'ü tanık ... ile gelmiş oldukları Vito marka araca bindirdiklerini, Vito marka araçla hep birlikte maktulün Çayyolu'ndaki evinin önüne gittiklerini, amacının maktulün evinde olup olmadığını öğrenmek olduğunu, maktulün evinin olduğu yere gitmeden önce iş yerini aradığını, iş yerinden kendisine maktulün İstanbul’da olduğunu söylediklerini, kendisine iş yerinden söylenen bilginin gerçek olup olmadığını öğrenmek amacıyla maktulün evinin bulunduğu yere gittiğini, maktulün evinin nerede olduğunu iş ilişkisi çerçevesinde öğrendiğini, daha önce maktulün evinin bulunduğu yere gittiğini, maktulün 06 EE plaka sayılı ES500 Mercedes marka araç kullandığını bildiğini, maktulün aracının evinin önünde olup olmadığını öğrenmek için araçla birkaç defa tur attıklarını, araçta kendisi, sanıklar ... ve ... ile tanık ...'ın olduğunu, bildiği kadarıyla sanık ...'in maktule Şaşmaz'daki Kalepet isimli istasyonu almak için kapora verdiğini, bu meseleyi sonuçlandırmak için sanık ...’in kendisine, "Gel birlikte bu meseleyi konuşalım." dediğini, sanığa yardımcı olmak için maktulün evinin bulunduğu yere gittiklerini, maktulün evinin bulunduğu yeri kontrol ettiklerinde aracının olmadığını gördüklerini, bu seferde maktulün Gülveren'deki petrol istasyonuna gittiklerini, maktulü petrolünde de bulamadıklarını, pompacıların maktulün İstanbul'da olduğunu akşam döneceklerini söylediklerini, daha sonra Konya yolundaki Kadoil Petrol'e geldiklerini, petrolde sanık ... ile görüştüklerini, sanığa arabasının olmadığını, sanık Şemşettin'i ertesi günü hastaneye götüreceğini ve kendisine bir araç ayarlamasını istediğini, o günün akşamı sanık ...'ın siyah renkli Honda Civic marka bir araç getirdiğini, duyduğuna göre sanık ...'ın bu aracı inceleme dışı sanık ...'dan ödünç aldığını hatırladığını, aracın kimin adına kayıtlı olduğunu bilmediğini, bu araçla kendisi, sanıklar Lokman ve ... ile Balgat'taki Ciğerci Apo isimli iş yerine gittiklerini, daha sonra Çankaya ilçesinde bulunan Kadoil Petrol'e ait misafirhaneye geldiklerini, sanık ... ile aynı odada kaldıklarını, bu kaldıkları yerde sanık ..., sanık ... ve inceleme dışı sanık Şansser'in olup olmadığını hatırlamadığını, bu saydığı kişilerin patronları olduklarını, hiyerarşi gereği yanlarına gitmek gibi bir lükslerinin olmadığını, aynı gün içerisinde Konya yolu üzerindeki Kadoil Petrol’de bu şahıslarla görüşüp görüşmediğini hatırlamadığını, görüşseler bile patronları olduğu için sadece selam verdiklerini, sabah olduğunda sanıklar Lokman ve ... ile birlikte maktulün ikametinin bulunduğu yere gittiklerini, amacının maktulle görüşüp sanık ...'in meselesini konuşup eğer maktul ılımlı bir tavır sergilerse sanık ...'e görüşmeleri için haber vereceğini, bu düşünceyle siyah renkli Honda Civic marka araçla maktulün ikametinin olduğu yere gittiklerini, 21.03.2018 tarihinde sanık ... ile saat 06.55'te konuştuğunu, telefonda kahvaltı konusunu konuştuklarını, maktulün ikametine giderken aracı sanık ...'ın kullandığını, sanık ... ile araçtan inip maktulün ikametinin bulunduğu yerde bir iki tur gezdiklerini, parkın içerisinde yürüdüklerini, saatin kaç olduğunu hatırlamadığını, bir müddet bekledikten sonra maktulün evinden çıktığını, maktule, "Başkan'ım" diye seslendiğini, maktule seslendiğinde aralarında 30 metrenin olduğunu, seri bir şekilde maktulün yanına gittiğini, o sırada sanık ...'in iki metre kadar arkasında olduğunu, maktulün oldukça tedirgin, stresli ve heyecanlı olduğunu, maktule sanık ... ile aralarında olan meseleyi söylediğini, bunun üzerine maktulün kendisine, "Sen buraya tahsildarlığa mı geldin şerefsiz o.... ç..." diyerek hakaret edip elini beline attığını ve belindeki silahı çıkarttığını, maktul silahını eline alınca kendisini korumak amacıyla yanında bulunan Glock marka 9 mm’lik ruhsatsız tabanca ile maktulün ayaklarına doğru iki el ateş ettiğini, merminin isabet edip etmediğini hatırlamadığını, ateş ettikten sonra maktulün parka doğru koşmaya başladığını, o sırada sanık ...'in de bir el ateş ettiğini, sanık ...'in maktule ateş ettiğinde aralarında tahmini olarak 3-4 metre bulunduğunu, ancak emin olmadığını, sanık ...'in yere doğru ateş ettiğini hatırladığını, merminin isabet edip etmediğini bilmediğini, olayın heyecanı ile sanık ...'ın kullandığı araca bindiklerini, sanık ...'ın ne olduğunu sorduğunu, sanığa maktulle aralarında geçen silahlı ateş etme olayını anlattığını, bunun üzerine sanığın kendilerine, "Başımı belaya sokacaksınız." diyerek yolda bıraktığını, sanık ... ile bir ticari taksiye binip Akköprü'ye geldiklerini, Akköprü'deki petrol istasyonuna gitmeden oradan bir ticari taksiye binerek Gölbaşı ilçesine gittiklerini, silahları çöp bidonuna attıklarını, birkaç saat bekledikten sonra Batman Express ya da Batman Star firması ile sanık ... ile Gaziantep'e geldiklerini, olaydan sonra sanık ..., sanık ... ve inceleme dışı sanık Şansser ile herhangi bir görüşmesinin olmadığını, maktulle aralarında geçen olaydan sonra hemen telefon görüşmesi yapıp yapmadığını hatırlamadığını, olaydan hemen sonra sanık ... ile telefon görüşmesi yapıp yapmadığını hatırlamadığını, sanık ... Ankara’ya geldiği gün Ulus'tan hatırladığı kadarıyla bir telefoncudan iki tane açık hat tabir edilen hat aldığını, sanık ...'in kendisine sürekli telefon geldiğini ve arayan kişilerin sürekli hakaret ettiklerini söylediği için hatlardan bir tanesini sanığa verdiğini, kendisine aldığı hattı da sanık ...'e verdiğini, ancak hangi tarihte verdiğini hatırlamadığını, sanık ...'in bu hattı kendisinden maktulle konuşmak için aldığını, maktulün sanık ...'in telefonlarını açmadığını, olay anında bu hatların üzerilerinde olup olmadığını hatırlamadığını, olaydan hemen sonra sanık ... ile görüşüp görüşmediklerini, görüştüler ise de kiminle görüştüklerini hatırlamadığını, olayda kullandığı silahın Glock marka 9 mm çapında bir silah olduğunu, bu silahı Kuzey Irak'tan tanımadığı bir kişiden satın aldığını, ruhsatsız olduğunu, para tahsil işi yaptığı için silahsız dolaşmadığını, sanık ...'in de köy koruyucusu olduğu için teröristlerin tehdidi altında olmasından dolayı silahsız gezmediğini, sanık ...'in silahını nereden temin ettiğini ve ruhsatlı olup olmadığını bilmediğini, genel olarak sanık ... ile görüşmediğini, istisnai durumlarda yaptıkları tahsilat işi sebebiyle sanık ...'ın zaman zaman kendisini aradığını, olay öncesi görüşmüş olabileceklerini, görüşmüş iseler de dediği gibi iş gereği görüşmüş olabileceklerini, bu görüşmelerde kesinlikle maktulün vurulması ya da vurdurulması olayı ilgili bir talimat alma-verme gibi bir durumun söz konusu olmadığını, böyle bir talimat alsa bile yapmayacağını, dokuz tane çocuğunun olduğunu, sanık ... ve inceleme dışı sanık ... ile de telefon görüşmelerinin istisnai olduğunu, aralarında görüşme olduysa da tamamen iş ilişkisi sebebiyle olduğunu, maktulün ölmesi sebebiyle çok pişman olduğunu, kesinlikle böyle bir durumun yaşanmasını istemeyeceğini, bir anlık bir gelişmeyle olduğunu,
Mahkemede; Savcılıkta verdiği ifadesinin aynen geçerli olduğunu, Kadooğlu Akaryakıt İstasyon'larında toptan satış bölümüne baktığını, sık sık şehir dışına gelip gittiğini, çek, senet ve tahsilat işlerine baktığını, sık sık Ankara’ya gelip gittiğini, olay tarihinden iki ay öncede Ankara'ya geldiğinde şirket işleriyle ilgili maktulle görüştüğünü, sanık ...'in arkadaşı olduğunu, kendisine maktulle ilgili bir sıkıntısının olduğunu, "Sen tanıyorsun bari bir aracı ol bir görüşelim bir konuşalım." dediğini, sanık ...'in kendisine maktule Şaşmaz'daki akaryakıt istasyonunun devri için kapora verdiğini söylediğini, ne kadar verdiğini bilmediğini, sanık ...'in şirket bünyesindeki Şanlıurfa yolundaki tesislerden sorumlu olduğunu, ayrıca petrol ticareti yaptığını, sanık ...'in maktulün telefonlarını açmadığını, kaporayı verdiğini, maktulün istasyonu boşaltmadığını söylediğini, sanığa "Ankara'ya gidersem inşallah şey yaparım." dediğini, sanık ...'in çocukluk arkadaşı olduğunu, telefonla sık sık görüştüğünü, Ankara'ya geldiğinde de sanıkla görüştüğünü, kendisine durumunun iyi olmadığını hasta olduğunu söylediğini, sanığa, "Ankara'dayım, istersen gel seni bir doktora gösterilim." dediğini, sanığın kabul ettiğini, nasıl geleceğini sorduğunu, sanığa "Gaizantep'e gel, Gaziantep'ten bir şekilde ben seni Ankara'ya getirtirim." dediğini, telefon trafiğinden sonra tanık ... ile inceleme dışı sanık ...'ın Ankara'ya geleceğini öğrendiğini, tanık ... ile inceleme dışı sanık ...'a sanık ...'i de getirmelerini söylediğini, öğle saatlerinde Ankara'ya geldiklerini, Taurus İş Merkezi’nde karşıladığını, yolda sanık ..., inceleme dışı sanık ... ve tanık ... olduğunu, ancak sanık ...'in de geldiğini gördüğünü, araçtan sanıklar ... ve ...'in indiğini, tanık ... ile karşıladıklarını, sanık ...'in kendisine, "Faruk ağabeyimle işimi ne yaptın? Konuştun mu? Görüştün mü? Çünkü sen tanıyorsun." dediğini, sanık ...'e maktulü sabah aradığını ve ulaşamadığını, "İstiyorsan bir bakalım evde mi değil mi?" dediğini, o esnada maktulün Çayyolu'ndaki evine gittiklerini, maktulle 8-10 yıllık iş ilişkileri olduğu için evinin nerede olduğunu bildiğini, maktulün evinin bulunduğu yere araçla tanık ..., sanıklar ... ve ... ile birlikte gittiklerini, tanık ...'ı petrolde gördüğünü, tanıktan birkaç yere uğrayacağını kendisini götürmesini istediğini, maktulün arabasını dışarda görmeyince evde olmadığını anladığını, maktulün aracının siyah renkli Mercedes marka bir araç olduğunu, birkaç tur attıklarını, daha sonra maktulün Gülveren’deki petrolüne geçtiklerini, maktulün arabasını kapıda görmeyince kapısını çalmaya gerek duymadığını, telefonlarını açmadığı için telefonla da aramadığını, araçla maktulün petrolüne gittiklerini, çalışanlara maktulü sorduğunu, çalışanların maktulün şehir dışında olduğunu söylediklerini, akşama petrole döndüklerini, petrolde sanık ...’ı gördüğünü, Lokman’ın arkadaşı olduğunu, sanık ...'in sanık ...'ın abisinin çocukluk arkadaşı olduğunu, sanık ...'ın "Hayırdır" dediğini, sanığa, "...'i hastaneye getirmişiz. Hastanede doktora göstereceğim, kendisi rahatsız, araba ayarlayabilir misin?" dediğini, sanık ...'ın akşam saatlerinde bir arabayla geldiğini, sanık ... ile kendisini petrolden aldığını, biraz dolaştıklarını, Balgat tarafında yemek yediklerini, gece saat 23.00 sıralarında şirketin evine, Ayrancı'daki misafirhanesine geçtiklerini, odanın birinde birlikte uyuduklarını, hastane randevularının saat 11.00 gibi olduğunu, sabahleyin erkenden maktulün yanına gitmeye karar verdiğini, sanık ...'in de kendileri ile geleceğini, ancak onun sanık ...'nin aracına bindiğini, sanıklar Lokman ve ... ile birlikte gittiklerini, maktulle petrolle ilgili alacak verecek meselesini konuşmaya bir de sanık ... ile aralarını yapmak için gittiğini, sanıklar ..., ... ve tanık ...'ın bir araçla Ümitköy tarafına gittiklerini, sanık ...'in kendisini telefonla arayarak, "Abi sanık ...'nin ailevi sorunları var, benim onunla takılmam gerekiyor, çocukları ile görüşmem lazım, sen maktulle görüştükten sonra beni ararsın, rendavu alırsın, beraber yalnız yerine gideriz." dediğini, sanık ...'e "Arabada kal, ben 5-10 dakika geleceğim." dediğini, sanık ...'in ise, "Benim canım sıkılıyor, ben bir ineyim seninle beraber bir hava alayım hiç olmazsa." dediğini, arabayı sanık ...'ın kullandığını, sanık ... ile indiklerini, birkaç tur attıklarını, sabah erken saatlerde "Ayıp olur" diye maktulün ziline basmak istemediği için birkaç tur attıklarını, maktulün arabasının kapısının önünde olduğunu görünce evde olduğunu anladığını, maktul evinden çıkınca maktule, "Başkan'ım." diye seslendiğini, kendisini tanıdığı için, "Hayırdır." dediğini, maktule, "... için geldim. Şaşmaz'daki petrol işi ile ilgili." dediğini, maktulün küfrederek elini beline atıp tabancasını çıkardığını, "Sen benim kapıma tahsilatcılığı mı geliyorsun?" diyerek küfrettiğini, kendisinin de elini beline atarak silahı ile yere doğru iki el ateş ettiğini, maktulün silahına elini attığını, silahını çekince maktulden önce davrandığını, yere doğru iki el ateş ettiğini, maktulün de parka doğru kaçtığını, maktulün kaçtığı yerin birazda meyilli olduğunu, yanındaki sanık ...'in de maktul tam yere doğru düştüğünde bir el ateş ettiğini gördüğünü, o esnada işin paniği ile arabaya doğru kaçtıklarını, arabaya bindiklerini, sanık ...'a durumu anlatınca kendilerini araçtan indirdiğini, sanık ... ile bir ticari taksiye bindiklerini, önce ANKAmall'ın oraya, oradan da tekrar bir ticari taksiye binip Gölbaşı'na gittiklerini, çöp konteynere silahları atıp Batman firmasına ait otobüsle Gaziantep'e gittiklerini, o esnada sanık ... ile konuşup konuşmadığını hatırlamadığını, olaydan yaklaşık bir saat sonra konuştuğunu, inceleme dışı sanık ... ile Aksaray'daki dinlenme tesislerinde karşılaştıklarını,
Sanık ... (Lukman) Menek 01.09.2018 tarihinde savcılıkta; Gaziantep'te bulunan Kadooğlu Holding'te çalıştığını, kendisinden sorumlu olan patronunun tanık ... olduğunu, tanık Veli Kadooğlu Gaziantep'teki Kadooğlu Holding bünyesinde petrol alanında ticaretle uğraştığını, kendisinin petrol alım satımıyla ilgili olarak bu alım satım yapılan bayilerden müşteri çeklerini alıp şirkete getirdiğini, kısacası görevinin evrak getirip götürmek olduğunu, görevi sebebiyle daha önce birçok kez Ankara, İstanbul ve Bursa’ya gidip geldiğini, esas olarak Gaziantep'te çalıştığını, 0542 229 ... 81 numaralı hattı yaklaşık on yıldır kullandığını, hattın teyzesinin oğlu Şerafettin adına kayıtlı olduğunu, maktulü tanımadığını, tanık ...’nu Kadooğlu Holding'in başında olmasından dolayı tanıdığını, sanık ...'ın Kadooğlu Holding'te yönetici olduğunu ve aynı zamanda tanık ...’nun oğlu olduğunu, inceleme dışı sanık ...'nun tanık ...’nun yeğeni olduğunu, Ankara ilinde Kadooğlu Holding'in petrol işlerine baktığını, sanık ...'nin de inceleme dışı sanık ...'in kardeşi olduğunu, tanık Veli Kadooğlu'nun da tanık ...'nun amcasının oğlu olduğunu, tanık Mehmet Sait Bülbül'ün Gaziantep'teki Kadooğlu Holding'e bağlı şirketlerin güvenliğinden sorumlu olduğunu, inceleme dışı sanık ...'ın Cizre'den çocukluk arkadaşı olduğunu, satın aldığı araçları Cizre'de sattığını, sanık ... Doğalı'nın Kadooğlu Holding'te çalıştığı için tanıdığını, aynı zamanda arkadaşı olduğunu, sanığın Gaziantep'te Kadooğlu Holding’in tahsilat işlerine baktığını, tanıklar Murat Deniz, ... ve Hasan Hüseyin Özçelik isimli şahısları tanımadığını, inceleme dışı sanık ...'ı tanımadığını, sadece Gaziantep'te tanık Veli Kadooğlu'nun sorumlu olduğu petrolde gördüğünü, sanık ...'i abisinin Cizre'den yakın arkadaşı olması sebebiyle tanıdığını, sanığın gönüllü köy koruyucusu olduğunu, sanık ...'in tanık ...'nun ablasının oğlu olduğunu, Gaziantep'te Şanlıurfa yolunda bulunan lokantalardan sorumlu olduğunu, inceleme dışı sanık ... ile birlikte 19.03.2018 tarihinde evrak işleri sebebiyle Star Batman isimli otobüs firması ile Ankara’ya geldiğini, inceleme dışı sanık ... ile otobüste tesadüfen karşılaştıklarını, kendisine Ankara’dan bir araç satın aldığını söylediğini, 18.03.2019 tarihinde akşam binip 19.03.2018 tarihinde sabah saatlerinde Ankara'ya geldiklerini, AŞTİ'de indikten sonra Eskişehir yolundaki petrol istasyonuna gittiğini, o günün akşamı Kadooğlu Holding'in Yukarıayrancı'da bulunan misafirhanesine gittiğini, ertesi günü Konya yolundaki petrol ofisine inceleme dışı sanık ...'in yanına gittiğini, 19.03.2018 tarihinde araçla Ankara'ya gelmediğini, dediği gibi otobüsle inceleme dışı sanık ... ile geldiklerini, müşteri çeklerini inceleme dışı sanık Şansser'e ilettiğini, sanık ...'ın da orada olduğunu, kendisine sanık ...'in Gaziantep'ten geleceğini, sanığın hasta olduğunu, Ankara'da tedavi ettireceğini, kendisinden araç ayarlamasını istediğini, inceleme dışı sanık ...'ın araç aldığını bildiği için Burhan’a telefon açtığını, Kızılay'da akşam saat 18.30-19.00 sıralarında inceleme dışı sanık ... ile buluşup aracı istediğini, Burhan'ın benzinliğe gitmeden önce kendisinden ayrıldığını, inceleme dışı sanıktan Ankara'da satın aldığı Honda Civic marka aracı aldığını, sanık ...'in Gaziantep'ten nasıl geldiğini bilmediğini, 20.03.2018 tarihinde Kadooğlu Petrol'de sanıklar ..., ..., ... ve inceleme dışı sanık ...'in bulunduğunu, sanık ...'ın olmadığını, sanıklar ... ve ... ile bir arada olduklarını, sanık ... ve inceleme dışı sanık ... ile bir araya gelmediklerini, Honda marka araçla sanıklar ... ve ... ile birlikte Kızılay'da bir hamburgerciye gittiklerini, bir müddet dolandıktan sonra Yukarıayrancı'da bulunan misafirhaneye gittiklerini, 20.03.2018 tarihinde 34 LP plakalı araçla maktulün ikametinin etrafında keşif yapmadıklarını, 20.03.2018 tarihinde akşam sanıklar ... ve ... ile aynı odada kaldıklarını, misafirhanenin kapısını sanık ...'nin açtığını, daha sonra misafirhaneye kimlerin gelip gittiğini görmediğini, odada sanık ... ile konuşmadıklarını, ertesi günü sanıklar ... ve ... ile Honda Civic marka araca binip misafirhaneden ayrıldıklarını, İbni Sina Hastanesine gittiklerini, yanlarında başka bir aracın olmadığını, hastaneye giderken sanık ...'ın sürekli birilerini aradığını, aradığı kişinin cevap vermediğini, sanık ...’ın hastaneye gitmeden önce bu aradığı kişiyle görüşmek istediğini kendilerine söylediğini, sanık ...'ın yönlendirmesi ile Ümitköy tarafında bir yere gittiklerini, adrese geldiklerinde sanıklar ... ve ...’ın araçtan indiklerini, araçtan inmeden önce sanık ...'ın kendisine, "Beş on dakika bekle." dediğini, 10-15 dakika sonra üç el silah sesi duyduğunu, ateş edilme esnasında kimin kime ne şekilde ateş ettiğini görmediğini, daha sonra sanıkların telaşlı bir şekilde bulunduğu yere geldiklerini, ateş edilme sırasında maktulü görmediğini, sanıklar araca bindikten sonra silah seslerini sorduğunu, sanık ...'ın konuştukları şahsın kendilerine silah çekmesi üzerine bu şahsa ateş ettiklerini söylediğini, yere doğru ateş ettiklerini söylediklerini, bunun üzerine sanıklara "Başımı belaya mı sokacaksınız." diyerek araçtan indirdiğini, aracı inceleme dışı sanık ...’a teslim ettiğini, ertesi günü Gaziantep'e döndüğünü, 21.03.2018 tarihi akşamında sanık ...'nin evinde kaldığını, Honda Civic marka araçtaki plakaları Konya yolundaki Kadooğlu Petrol’de yıkama esnasında başka bir araçtan düşen araçların plakalarını alıp taktığını, Şemo lakaplı sanık ... PKK terör örgütünün hedefinde olması nedeniyle plakaları değiştirdiğini, genelde sanık ...’in şehir dışına çıktığı vakit plakaları değiştirilen araçlarla gittiğini, 20 ve 21 Mart günü telefonunun kırılmasından dolayı telefonunu kapattığını, telefonunu bir hafta sonra açtığını, 21.03.2018 tarihinde hattını başka bir telefona takarak kardeşi Yunus ile konuştuğunu,
Sorguda; yüklenen suçla ilgili önceki aşamalarda ifade verdiğini, önceki ifadesini aynen tekrar ettiğini,
Mahkemede; Gaziantep'te yaşadığını, Kadooğulları’nın şirketinde çalıştığını, şu an plakasını hatırlamadığı Isuzu marka bir aracın kendisine tahsis edildiğini, bayilere ve müşterilere yağ dağıtımı yaptığını, ayrıca şirketin ve müşterilerin çeklerini, senetlerini getirip götürdüğünü, Ankara’ya da evrak getirip götürdüğünü, olay tarihinde de Ankara’ya evrak getirdiğini, Gaziantep'ten otobüsle geldiğini, Gaziantep otogarında inceleme dışı sanık ...'ı ayrı bir otobüste gördüğünü, Ankara girişinde otobüsten indiğini, kendisine verilen adreslere gittiğini, adreslerden müşteri çeki ve senetlerini alıp Kadoil Petrol ofislerine gittiğini, petrolde sanık ...'ı gördüğünü, biraz sohbet ettiklerini, kendisine sanık ...'in Cizre'den hastaneye geleceğini ve kendisine, "...'i hastaneye götürmek için araç bulabilir misin?" dediğini, inceleme dışı sanık ...'ın daha önceden Ankara'da bir araç aldığını bildiğini, inceleme dışı sanık ...'ı arayıp, satın aldığı aracı ödünç istediğini, akşama doğru Kızılay’da inceleme dışı sanık ... ile görüştüğünü, aracı inceleme dışı sanık ...’dan aldıktan sonra Konya yolundaki petrole geldiğini, sanık ...'ın yanına geldiğini, aracı yıkamaya aldığını, aracı yıkarken petrolde düşen plakaları gördüğünü, sanık ... gönüllü köy koruyucusu olduğu ve PKK terör örgütünün hedefinde olduğunu bildiği için plakaları değiştirdiğini, özetle sanık ...’in güvenliği için plakaları değiştirdiğini, sanıklar ... ve ... ile yemek yediklerini, daha sonra akşam saat 22.00 sıralarında Kadooğlu'nun misafirhanesine gittiklerini, kapıyı sanık ...'nun açtığını, misafirhanenin Çankaya-Ayrancı tarafında olduğunu, misafirhanede kendisi, sanıklar ... ve ...’in olduğunu, sabahleyin de hastaneye gitmek için kalkıp araca bindiklerini, araca bindiklerinde sanık ...’ın beş- altı tane hastane ismi söylediğini, sonrasında telefonda Cafer diye bir kişiyle görüştüğünü, kendisine, "Benim Ümitköy tarafında 10-15 dakikalık bir işim var." dediğini, bunun üzerine Ümitköy'e gittiklerini, sanık ...’ın kendisine, "Hastanenin önünde bekle, 10-15 dakikalık bir görüşmem var geleceğim." dediğini, sanıklar ... ve ...'in birlikte gittiklerini, telefonunun bozuk olduğunu, sanıkların belli bir süre telaşlı bir şekilde koşarak arabaya geldiklerini, iki üç el silah sesi duyduğunu, sanıklara "Ne oldu hayırdır?" dediğini, sanık ...'ın kendisine, "Müşterim bana silah çekti. Bende iki üç el yere doğru ateş açtım." dediğini, bunun üzerine arabayı kenara çektiğini, sanıklara "Benim başımı belaya mı sokacaksınız o... çocukları, hemen arabadan inin." dediğini, sanıkları indirdiğini, telaşla bilmediği bir yere girdiğini, araçtaki plakaları söktüğünü, Akköprü Kadoil Petrol'e gittiğini, petrolün olduğu yerde noter bulunduğunu, noterde inceleme dışı sanık ...’ın arkadaşına aracı teslim ettiğini, bir gün önce kaldıkları Kadooğlu misafirhanesine gittiğini, akşam misafirhanede kaldığını, ertesi günü Gaziantep’e gittiğini,
Sanık ... 24.10.2018 tarihinde savcılıkta; Kadooğlu Holding bünyesinde Gaziantep ilinde akaryakıt istasyonlarının kiralanması bayilik işlerini yaptığını, genellikle Gaziantep- Şanlıurfa arasında bulunan Park Dinlenme Tesislerinde bulunduğunu, bu dinlenme tesislerine şirket olarak ortak olduklarını, tanık ...’nun kendisinin öz dayısı olduğunu, sanık ...'ı patronu ve dayısının oğlu olması sebebiyle tanıdığını, inceleme dışı sanık Şansser ve sanık ...'nin de diğer dayılarının oğulları olduğunu, sanık ... ve inceleme dışı sanık Şansser'in holding bünyesinde Ankara ve İzmir’de bulunan akaryakıt istasyonlarının yönetiminde bulunduklarını, sanık ...'ı tanıdığını, sanığın Kadooğlu Holding bünyesinde tahsilat işlerine baktığını, çek senet tahsilatı yaptığını, sanık ...'ın genellikle Gaziantep'te bulunduğunu, zaman zaman işleri sebebiyle Ankara'ya geldiğini, sanık ...'ın müdürünün Sebahattin Aşan olduğunu, sanık ...'ın iş anlamında tanık Veli Kadooğlu ile bir irtibatının olup olmadığını bilmediğini, sanık ...'i önceden tanımadığını, sanıkla araçla Ankara'ya geldikleri için tanışıklıklarının olduğunu, sanık ... bildiği kadarıyla sanık ...'ın vasıtasıyla geldiğini, sanık ...'ın Gaziantep’'teki Kadooğlu Holding'e ait yağ fabrikasında çalıştığını, tanık ...'nın İstanbul'da Kadooğlu Holding'de şoför olarak çalıştığını bildiğini, inceleme dışı sanık ...’ın Gaziantep ilinde Kadooğlu iline bağlı petrol istasyonlarında muhasebe ve pazarlama işlerine baktığını bildiğini, Ankara'ya inceleme dışı sanık ...'ın kullandığı beyaz renkli Megan marka bir araçla geldiğini, araçta kendisinin dışında amcasının oğlu tanık ... ve ayrıca adının yolculuk sırasında ... olduğunu öğrendiği şahsın olduğunu, Ankara'ya akrabası ... Bülbül'ün çocuğu olduğunu duyması üzerine geldiğini, tanık ...'nin de gelmek istediğini, tanık ...'nin Gaziantep ilinde petrol istasyonlarında holding bünyesinde muhasebe işleri ile uğraştığını, inceleme dışı sanık ...'ın Ankara'ya gideceğini tanık ...'den duyduğunu, 20.03.2018 tarihinde sabah saatlerinde yola çıktıklarını, sanık ...'i Gatem isimli petrolden aldıklarını, öğle saatlerinde Ankara'ya geldiklerini, araç içerisinde sohbet ederken sanık ...'in sanık ...'ın arkadaşı olduğunu, tedavi amacıyla Ankara'ya geldiğini söylediğini, yoldayken sanık ... ile telefonla görüştüğünü, kendisine Ankara'da olduğunu ve maktulle görüşeceğini söylediğini, maktulün öldürülmesinden yaklaşık 5 ay önce maktulle görüştüğünü, maktulün kendisine Şaşmaz'daki istasyonları devretmeyi düşündüğünü söylediğini, maktulün istasyonlara talip olduğunu, istasyonlarla ilgili olarak maktulle Gaziantep'te görüştüklerini, ancak bir sonuca bağlamadıklarını, daha sonraki tarihlerde maktulle iletişime geçmeye çalıştığını, ancak maktule ulaşamadığını, sanık ...'ın maktulle arasındaki bu meseleyi bildiğini, telefonda sanık ...'ın maktulle görüşeceğini söylediğini, Ankara'ya geldiklerinde şehir girişindeyken sanık ...'ın kendisini aradığını, maktule ulaşamadığını, evine gidip bakmayı düşündüğünü, sonrasında sanık ...'i hastaneye götüreceğini söylediğini, hazır Ankara'ya gelmişken sanık ...'a telefonda, maktulle görüşmeye beraber gidelim dediğini, sanığın kabul ettiğini, kendilerine yolu tarif ettiğini, sanığın söylediği yerde indiklerini, bu telefon görüşmesini sanık ... ile değil sanık ... ile yaptığını, bundan emin olduğunu, araçtan sanık ... ile indiklerini, marka ve plakasını hatırlamadığı bir araca bindiklerini, araçta kendisi, sanıklar ... ve ... ile şoför tanık ... olduğunu, sanık ...’nin olmadığını, sanık ...'ın yönlendirmesi ile maktulün evinin olduğu yere gittiklerini, sanık ...’ın maktulün aracının evinin önünde olmadığını söylediğini, daha sonra ofisin bulunduğu petrol istasyonuna gittiklerini, sanık ...'ın birileriyle görüştüğünü, sonrasında aynı araçla Konya yolundaki petrol istasyonuna gittiklerini, petrolde sanık ...’ı gördüğünü, sanık ... ve inceleme dışı sanık ...'in ofisinin bu petrol istasyonunda olduğunu, ofise döndükten sonra sanık ...’ın yanına gittiğini, sanık ...’ın şoföründen duymuş olacak ki kendisine sabah nereye gittiğini sorduğunu, sanığa Ankara iline yerleşmek istediğini, sanık ...’nin Çayyoluna taşınacağını duyduğu için Çayyolu civarında ev bakmaya gittiğini söylediğini, sanığın tanık ...’ı çağırdığını, sanıkla birlikte tanık ...'ın kullandığı istasyonda bulunan beyaz renkli bir araçla sabah ilk gittikleri yere gittiklerini, yolda giderken sanık ...'ın kendisine kendisiyle ilgili planlarının olduğunu, çalışanlarla olan ilişkilerine dikkat etmesi gerektiğini söyleyerek uyardığını, daha sonra sanık ...'ın maktulle arasındaki Şaşmaz'daki petrol istasyonu meselesini bilmediğini, daha doğrusu sanık ...'ın Şaşmaz'daki istasyonu işletmek istediğini bildiğini ancak maktule verdiği kaporayı bilmediğini, sanık ...’ın kendisine çalışanlarla oturup kalktığı için ve kendisinden habersiz iş yaptığı için kızdığını, 20 Mart günü Ayrancı semtinde bulunan ve şirketin misafirhanesi olarak kullanılan ancak o dönemde sanık ...'nin kaldığı yerde kaldıklarını, bu evde kendisi, sanık ..., sanık ..., inceleme dışı sanık Şansser, Hamit Çelikkanat, tanık ..., sanık ...’ın kaldığını, sanık ...'in kalıp kalmadığını hatırlamadığını, 21 Mart günü sabaha aşağıya indiklerinde sanık ... ile maktulle görüşmek üzere yola çıkacaklarını, düşüncelerinin bu yönde olduğunu, sanık ... ve tanık ...'ın da aşağıya indiğini gördüğünü, sanık ...’nin kendisine nereye gideceğini sorduğunu, kendisine Çayyolu istikametine gideceğini söyleyince sanık ...’nin de geldiğini, tanık ...'ın sanık ...'nin yanında olduğunu, sanık ...'nin niçin kendisi ile geldiğini bilmediğini, sanık ...'ın yanında sanık Şemşettin'in olduğunu, kendileri daha önce yola çıktıkları için sanıkların yanında başka birinin olup olmadığını hatırlamadığını, yola çıkmadan önce sanık ...'a “Maktulle benim adıma sen görüş, eğer bir durum olursa beni de haberdar et, ben olduğunuz yere gelirim.” dediğini, sanık ...'ın önceki gün akşam kendisine telefonda maktulle kendisi adına görüşeceğini söylediğini, sanık ...'ın şirkette tahsilatta çalıştığı için maktulden alacağı olduğunu söylediğini, bu alacak meselesini maktulle konuşurken istasyon meselesini de görüşeceğini söylediğini, sanık ...'ın elinde tuşlu telefon olduğunu, sanıktan bu telefonu istediğini, bu telefonu iş sebebiyle kendisine cevap vermeyen kişilere ulaşabilmek için istediğini, sanık ...'ın kendisine verdiği telefon ve hattı nereden aldığını bilmediğini, ertesi günü sabah saatlerinden itibaren sanık ... ile bu telefonla görüşme yaptığını hatırladığını, kendi şahsi hattından arayıp herhangi bir görüşme yapıp yapmadığını hatırlamadığını, sanık ... ve tanık ... ile yola çıktıktan sonra Çayyolu istikametinde bir yerde oturduklarını, kahvaltı için sanık ...'nin kayınbederinin evine gideceklerini, henüz çocuklar uyanmadığı için sanık ...'nin kahve içmeyi teklif ettiğini, kahve içtikleri sırada sanık ...'ye telefon geldiğini, sanık ...'nin sanık ...'ı aradığını, petrol istasyonuna dönmemiz gerektiğini söylediğini, kahveyi içtikten sonra istasyona dönmek için yola çıktıklarını, yola çıktıktan sonra sanık ...'ın kendisini aradığını, maktulle karşılaştıklarını, aralarında tartışma çıktığını, telefonda sesinin heyecanlı geldiğini, maktulü silahla vurduğuna dair bir şey söylemediğini, sanık ... ile yaptığı görüşmeyi kendi şahsi hattıyla mı yoksa bir gece önce sanık ...’ın kendisine verdiği hatla mı yaptığını hatırlamadığını, sanığın kendisine Konya yolundaki istasyonuna gittiğini söylediğini, istasyona gittiklerini, sanık ...'ı aradığını, cep telefonunun kapalı olduğunu, istasyonda sanık ... ve inceleme dışı sanık Şansser'in olduklarını, sanık ... kendilerini sanık ...'ın istasyona çağırdığını söylediği için istasyona gittiklerini, öğleden sonra maktulün öldüğünü duyduğunu, akşamında tanık ...'nin evinde maktulün öldürülmesinden dolayı Kadooğlu ailesinin suçlandığını öğrendiğini, olaydan sonra maktulün öldürülmesi olayı ile ilgili olarak 01.05.2018 tarihinde evinin arandığını duyduğunu, bu tarihten sonra korktuğu için ve olayın akıbetinin kestiremediği için avukatıyla görüşüp teslim olduğunu, maktulün öldürülmesi olayı ile herhangi bir bağlantısının olmadığını, hazır Ankara’ya gelmişken maktulle istasyon meselesini görüşmeyi düşündüğünü,
Sorguda; Cumhuriyet savcılığında verdiği ifadesini aynen tekrar ettiğini, üzerine atılı suçlamayı kabul etmediğini,
Mahkemede; sanık ...'ın Kadooğlu Holding bünyesinde tahsilat ve satış işlerine baktığını, genelde Gaziantep’te olduğunu, zaman zamanda Ankara’ya geldiğini, sanık ... ile de aynı araçla Ankara’ya geldikleri için tanıştığını, inceleme dışı Tarkan'ın Gaziantep ilindeki Kadaoğlu Petrollerin muhasebe ve pazarlama işlerini yaptığını, sanık ...'ın Kadooğlu Holding'in yağ fabrikasında çalıştığını, sanık ... Kadaoğlu, sanık ... ve inceleme dışı sanık Şansser Kadooğlu'nun dayısının oğulları olduğunu, Ankara'da oturmadığını, Ankara'ya hem teyzesinin hem de amcasının oğlu olan ... Bülbül'ün eşi doğum yapacağı için gelmeyi düşündüğünü, tanık ... ile birlikte gelmeye karar verdiklerini, araçta sanık ...’in olacağını kendisine tanık ...'nin söylediğini, sanık ...'in sanık ...'ın arkadaşı olduğunu, Ankara'ya tedavi amacıyla gideceğini söylediğini, yolda gelirken sanık ... ile telefonda görüştüğünü, sanığın kendisinin Ankara'da olduğunu, maktulle görüşeceğini söylediğini, maktulün Şaşmaz'daki petrol istasyonunu işletmeyi bırakacağını duyduğu için olay tarihinden beş ay önce maktulle petrol istasyonuyla ilgili YSM ruhsatı için görüştüklerini, 250.000 TL'ye anlaştıklarını, hatta 50.000 TL kapora verdiğini, 50.000 TL'yi verirken herhangi bir belge almadığını, ön sözleşme yapmadığını, tamamen güvene dayalı olarak verdiğini, olayı kendisinden başka bilenin olmadığını, maktule ulaşmaya çalıştığını, sanık ...'a "Ankara'ya gelip gittiğin zaman benim kapora meselesini de konuşursun." dediğini, devredilecek yerin mülkiyetinin Kadaoğlu şirketine ait olduğunu, maktulün sadece YSM ruhsatını devredeceğini, YSM ruhsatı petrol istasyonunu açabilmek için EPDK’dan alınan ruhsat olduğunu, bu parayı 2017 Ekim ya da Kasım aylarında elden maktul Gaziantep'e geldiğin de verdiğini, Ankara'ya geliş sebebinin ... Bülbül'ün çocuğunu görmek olduğunu, gelmişken de maktulle de görüşmek olduğunu, Ankara'ya geldiğinde sanık ...'ın kendisini aradığını, maktule ulaşamadığını, evine gidip maktule bakmak istediğini, sonra da sanık ...'i hastaneye götüreceğini söylediğini, sanık ...'a, "Bende hazır Ankara’ya gelmişken maktulle görüşmeye beraber gidelim." dediğini, sanık ...'ın tarif ettiği yerde indiklerini, araçtan sanık ... ile indiklerini, başka bir araçla sanık ...'ın yönlendirmesi ile yola çıktıklarını, sonrasında maktulün ofisinin bulunduğu petrol istasyonuna gittiklerini, sanık ...'ın birileri ile görüştüğünü, maktulün istasyonda olmadığını, yarın sabah görüşeceğini söylediğini, aynı araçla Konya yolundaki istasyona gittiklerini, keşif için kesinlikle gitmediğini, kendilerini tanık ... ile sanık ...'ın karşıladığını, kendisinin yanında sanık ..., inceleme dışı sanık ... ve tanık ...'ün bulunduklarını, araçtan kendisi ve sanık ...'in indiklerini, tanık ...'ın kullandığı sanık ...'ın bulunduğu araca binip maktulün evinin olduğu yere gittiklerini, ondan sonra maktulün ofisinin bulunduğu petrol istasyonuna oradan da Konya yolundaki Kadoil Petrol'e gittiklerini, olay günü sabah sanık ... ile Ayrancı semtindeki evin önünde karşılaştıklarını, sanık ...’nin eşi ile kavgalı olduğu için kayınbederinin evine gidip eşiyle sorunlarını çözmesi konusunda ısrarcı olduğunu, kendisine, "Beraber gidelim." dediğini, 21 Mart günü tanık ..., sanık ... ile birlikte Çayyolu istikametine gittiklerini, bir yerde kahvaltı yaptıklarını, kayınpederinin evine gideceklerini, çocukları uyanmadığı için kayınpederinin evine gidemediklerini, kahvaltı yaptıktan sonra bir yere kahve içmeye gittiklerini, sanık ...'nin kendisini bir arkadaşı ile tanıştıracağını, olaydan bir gün önce petrolde sanık ... ile görüşmelerinin olduğunu, tanık ... kendisine bir şey söylemiş olacak ki ,"Nereye gittiniz?" diye sorduğunu, sanığın kendisinin Ankara’ya taşınmak istediğini, Şaşmaz'daki petrol istasyonunu işletmek istediğini bildiğini, sanığa, Ankara'ya taşınmak istediğini, sanık ...'nin Çayyolu'na taşınacağını duyduğundan o taraflara ev bakmaya gittiğini söylediğini, sonra tanık ...'ı yanına çağırdığını, kendisini de yanına alarak arabayla sabah gittikleri Çayyolu'na doğru gittiklerini, sanık ...'ın maktule kapora verdiğinden haberdar olmadığı için sanığa, "Ev bakmaya gittim." diye yalan söylediğini, aslında ev bakmaya gitmediklerini maktulle görüşmeye gittiklerini, sanığın kendisine, "Seninle ilgili planlarım var, sen çalışanlarla beraber niye hareket ediyorsun?" diye kendisine kızdığını, daha sonra istasyona döndüklerini, aracı tanık ...'ın kullandığını, araçta kendisi, sanık ... ve tanık ...'ın olduğunu, sanık ... ile kahvelerini içtikten sonra istasyona döndüklerini, Konya yolundaki petrole giderken sanık ...’ın kendisini aradığını, maktulle karşılaştıklarını, maktulle kavga ettiklerini söylediğini, telefonda sesinin çok heyacanlı olduğunu, daha sonra telefonunu kapandığını, sanık ...'nin biriyle telefonla konuşup kendisinin de bir başkasına telefonda aktarmasının söz konusu olmadığını, öğleden sonra maktulün öldürüldüğünü duyduklarını, akşam saatlerinde kendisi, sanık ..., inceleme dışı sanık ... ile birlikte enişteleri tanık ...'nin evine yemeğe gittiklerini, daha sonra sanık ...'ın da geldiğini, yemekten sonra sanık ... ile ayrıldıklarını, tekrar Ayrancı'daki misafirhaneye geldiklerini, ertesi günü İstanbul'a gittiğini, sonrasında Gaziantep'e gittiklerini, iş gezisinden dolayı yurt dışına çıktığını, 29 veya 30 Nisanda Türkiye'ye döndüğünü, 1 Mayısta polislerin bu olayla ilgili operasyon yaptığını duyduğunu, operasyon günü kuzeninin evinde olduğunu, olayın akıbetini kestirebilmek için avukatıyla görüştüğünü,
Sanık ... soruşturma aşamasında; Kadoil firmasında müdür olarak çalıştığını, maktulü benzinliğe babasının yanına ziyaret için gelip gitmesinden dolayı tanıdığını, tanık ...'nun öz amcası olduğunu, sanık ...'ın amcasının oğlu olduğunu, inceleme dışı sanık ...'in öz abisi olduğunu, maktulün öldürüldüğü günü bilmediğini, maktulün oturduğu yeri bilmediğini, maktulün evinin bulunduğu adrese 20.03.2018 tarihinde gidip gitmediğini hatırlamadığını, 34 LPR... plakalı aracın kime ait olduğunu bilmediğini, sanık ...'in halasının oğlu olduğunu, sanık ...'ı hatırlamadığını, sanık ...'ı tanıyıp tanımadığını hatırlamadığını, sanık ...'i tanımadığını, bu şahıslarla birlikte Çayyoluna gidip gitmediğini hatırlamadığını, maktulün öldürülmesi olayı ile ilgili bir şey bilmediğini,
Mahkemede; olaydan bir gün önce normal mesai saatleri içerisinde Konya yolu Mevlana Bulvarı üzerinde bulunan iş yerine geldiğini, akrabası sanık ...’ın Enerji Bakanlığının Külliye’deki programına katılmak için bir de bir şirket toplantısı için Ankara’ya geleceğini bildiğini, kuzeni ... Bülbül'ün yanına geldiğini, eşinin doğum yapacağını, farklı illerden akrabalarımızın geleceğini söylediğini, aralarında kuzeni sanık ...'de olduğu için sanık ...'i telefonla aradığını, kendisine yolda olduğunu, 3-4 saatte geleceğini söylediğini, sanığa "Yetişirsen yemeği birlikte yiyelim." dediğini, saat 12.30 sıralarında kuzeni sanık ...'ın geldiğini, hazırlanıp Külliye’deki toplantıya gittiğini, gitmeden şirket toplantısını yapacağını söylediği için Ankara’daki muhasebecileri, benzinlikteki işletme müdürlerini çağırdığını, toplantı hazırlıkları yaptığını, sanık ...'ın saat 15.00-16.00 sıralarında toplantıdan geldiğini, diğer illerdeki işletme müdürlerinin de geldiklerini, toplantının akşam saat 19.00-20.00 sıralarında bittiğini, toplantıdan sonra kendisi, sanık ... ve ... Bülbül ile birlikte aşağıda bulunan ofisine indiğini, yemek yedikten sonra sanık ... ile şirketin misafirhanesine gittiklerini, belli bir süre sonra sanık ... ve arkadaşlarının geldiğini, sanıklar Lokman ve ...’ı önceden tanıdığını, sanık ...'i o gün gördüğünü, şirket toplantısı için gelen işletme müdürlerinin geldiğini, ağabeyi inceleme dışı sanık Şansser ve Celal Kadooğlu’nun geldiklerini, sat 00.00 sıralarında sanık ...’ın geldiğini, daha sonra ... Bülbül’ün eşinin hastaneye kaldırıldığına dair haber geldiğini, sanık ... ile Koru Hastanesine gittiklerini, hastanenin iş yerinin yan binası olduğunu, tekrar sanık ... ile misafirhaneye gittiklerini, herkesin yattığını, eşinden küçük çocuğunun hasta olduğuna dair mesaj geldiğini, geçici olarak misafirhanede kaldığını, olaydan 9-10 ay önce ev sahibi evini sattığı için misafirhanede kaldıklarını, sürekli misafir gelip gittiği için eşiyle problemler yaşadığını, o günde eşinin misafirler geldiği için çocukları alıp amcasının evine gittiğini, sabah kalktığını, arabası serviste olduğu için tanık Hasan Hüseyin'den kendisini götürmesini istediğini, tanık Hasan Hüseyin’in de kendisine, "Celal Kadooğlu'nu havaalanına götüreceğim, ... yardımcı olsun." dediğini, aşağıya indiklerinde sanık ...'ın "Ümitköy tarafında bir görüşmemiz var." dediğini, eşiyle ailevi sıkıntıları olduğunu, bu konuları sadece sanık ... ile konuşabildiğini, o sebeple sanığın da kendileri ile gelmesini istediğini, şoför tanık ..., kendisi ve sanık ... ile birlikte eşi Çayyolu tarafında oturduğu için o tarafa gittiklerini, eşinin olduğu eve Park Caddesi’ne gittiklerini, eşini aradığını, eşinin telefonu açmadığını, daha sonra henüz uyanmadıklarına ilişkin mesaj attığını, bunun üzerine hep birlikte evin arka tarafında bir kafede kahvaltı yaptıklarını, eşiyle görüntülü konuştuğunu, kendisine, "Ateşleri düşmezse haber vereceğim bekle." dediğini, daha sonra sanık ...'i bir arkadaşı ile tanıştırmak istediği için kafeden kalkalarak Starbucks'a gittiklerini, sanık ... ile telefonla hiç görüşmediğini, kahveyi içtikten sonra ailevi sıkıntılarından dolayı abisi inceleme dışı sanık ...'in ve ablasının aradığını, bu sırada sanık ... ve inceleme dışı sanık ...'in iş yerinde toplantıda olduklarını, muhasebeciden evrak istediklerini, muhasebecinin kendisini aradığını, evrakları sorduğunu, bu sebeple iş yerine geçtiğini, toplantıya katıldığını, akşama kadar toplantıda olduğunu, öğleden sonra Ankara’da oturan ablasının yemeğe çağırdığını, akşam kendisi, ağabeyi inceleme dışı sanık ... ve sanık ... ile birlikte ablasının evine gittiklerini, yemek yerken sanık ...'ın ağabeyi inceleme dışı sanık ...'i aradığını, sanık ...'ın da geldiğini, çay içtiklerini, sanık ... ve inceleme dışı sanık ...’in İstanbul’a yola çıktıklarını, kendilerinin de misafihaneye gittiklerini, sanık ...’in kendisinden aldıklarını telefonda bir başkasına aktarmasının söz konusu olmadığını,
Sanık ... Mahkemede; olay tarihlerinde Kadooğlu Holding Yönetim Kurulu Başkanı olduğunu, aynı zamanda Türk Girişim İş Dünyası Konfederasyon Başkanlığını yürüttüğünü, çok yoğun çalıştığını, 20 Mart tarihinde de Cumhurbaşkanlığı Külliyesi’nde Enerji Bakanlığının himayesinde bir toplantı olduğunu, bu toplantıya bizzat davetli olarak katıldığını, genellikle İstanbul’da bulunduğunu, yakın yerlere ziyareti aracıyla gitmeyi tercih ettiğini, bu nedenle son dönemlerde İstanbul’daki mülk istasyonlarının iki müdürü Murat İlgezdi ve Hamit Çelikkanat, şoförü ve korumasıyla seyahate çıkmaya başladıklarını, Ankara’ya geldiklerinde ofislerine çekilip dinlendiğini, üstünü değiştirdiğini, şoförü Hüseyin Özçelik, EPDK sorumlusu Erden Günaydın'ı da yanına alarak Külliye’deki toplantıya gittiğini, gitmeden sanık ...'ye Türkiye’nin çeşitli yerlerinden gelen müdürler ile ön çalışma yapmasını söylediğini, dönüşte toplantıya girdiğini, söz konusu toplantıyı iki ayda bir yaptıklarını, toplantıya ertesi günü devam etmek üzere akşamüstü toplantılarını bitirdiklerini, Külliye’ye giderken koruması tanık ...’a istasyonda beklemesini söylediğini, Külliye’ye makam aracı olarak kullandığı Vitol Mercedes marka araçla gidecekken yolda gelirken tekleme yaptığı için şirketin mevcut BMW marka bir aracıyla gittiğini, Külliye dönüşünde istasyon müdürleri le toplantı yaptıklarını, akşam arkadaşları ile Hilton Otel’e yemeğe gittiğini, tanık ...'a "sanık ... ile gidip kendisine villa bakacakmış onunla git." şeklinde bir talimatının olmadığını, zaten araç arızalı olduğu için tanık ...'ın aracın başında beklediğini, akşam saat 23.00 sıralarında şirketin Ayrancı'da bulunan misafirhanesine gittiğini, kapıyı sanık ...'nin açtığını, kardeşi Celal Kadooğlu’nun da misafirhanede olduğunu, kardeşinin işlerini halledip Gaziantep'e gideceğini, misafirhanede sadece kendisinin kullandığı odasına geçip dinlendiğini, misafirhanede sanık ... ile kardeşi Celal Kadooğlu’ndan başkasını görmediğini, sabah kalktığında şoförü tanık Hüseyin'in kardeşi Celal'i havaalanına götürdüğünü, tanık ...'ın da sanık ...'yi çocuğu rahatsız olduğu için onu hastaneye götürüceğinin söylendiğini, tanık Hüseyin ile Mercedes Vito marka araçla ofise geçtiğini, Konya yolundaki Mevlana Bulvarı’ndaki Kadoil Petrol'ü ofis olarak kullandığını, sabah saat 10.00 sıralarında sanık ...'yi bir gün evvelden eksik kalan grafikleri tamamlaması için aradığını, bu süreç içerisinde kendisine telefon geldiğini, asistanının kendisine, "Neslihan Hanım sizinle görüşmek istiyor." dediğini, iki defa kendisinin aradığını, maktulün bir suikasta kurban gittiğini söylediğini, beş on dakika sonrada müdürlerinin maktulün silahlı saldırıya uğradığını söylediğini, maktulle 9 yıldır iş yaptıklarını, dostluklarının olduğunu, işlerine devam ettiğini, akşam İstanbul’a döneceğini, inceleme dışı sanık ...'i aradığını, kendisine "Ben de yarın uçakla gelecektim, nasıl olsa gidiyorsun beni de alırmısın?" dediğini, ablasının evinde olduğunu söylediğini, inceleme dışı sanık ...'in ablasının hem amcasının kızı hem de baldızı olduğunu, baldızının yakın zamanda yeni bir ev aldıklarını, hem de baldızına, "Hayırlı olsun." demek için gittiğini, adresi bilmediğini, kendilerine konum attıklarını, Selman amcasıyla beraber çay içmeye gittiklerini, koruması ve şoförüne de musafirhaneden eşyalarını alıp gelmelerini söylediğini, eski günleri yâd ettiklerini, belli bir süre sonra yola çıktıklarını, o gece kendisi, koruması, şoförü, inceleme dışı sanık Şansser ve hukuk müşavirleri olan İbrahim Ercan ile birlikte yola çıktıklarını, bir gün sonra İstanbul'da hukuk toplantılarının olduğunu, tanık ...'a sanık ...'ye ev bakın yönünde talimatı olmadığını, sanık ...'in kendisine tanık ... ile ev bakmaya gittiklerini söylediğini, tanık ..., sanık ... ile birlikte nerelere ev bakmaya gittilerse oralara gittiklerini, birkaç tur attıklarını, sanık ...’in kendisine yalan söylediğini hissettiğini, bir ticaret peşinde olduğunu düşündüğü için sanığa, "Hadi gel nerelere gittiniz birlikte gidelim." dediğini, Ümitköy tarafında Çayyolu taraflarına gittiklerini, olay günü her zaman olduğu gibi yanında sadece tek telefonunun olduğunu, 0532 286 ... 88 numaralı telefonu 24 yıldır kullandığını, olay günü sanık ... ile telefonla görüşmediğini, kimseye telefonlarınızı ve sim kartlarınızı kırın şeklinde bir talimatının olmadığını, sanık ...'nin amcasının oğlu ve şirketin ortaklarından olduğunu, sanık ...'ın uzun yıllardır şirketlerinde finans işlerini takip ettiğini, sanık ...'ın Ankara'ya geldiğinden haberdar olmadığını, inceleme dışı sanık ...'ı Cizre'den tanıdığını, sanık ...'ı Gaziantep'te yaşadığını, şirketlerinin yağ bölümünde şoför olduğunu, Ankara olduğu sırada sanıklar Lokman, ... ve inceleme dışı sanık ... ile ne görüşmesinin olduğunu ne de gördüğünü, sanık ...'in halasının oğlu olduğunu, aynı zamanda doğu ve güneydoğudaki mülk istasyonların yöneticiliğini yaptığını, kendi başına iş yapmasından dolayı rahatsız olduğu için sanık ... ile Ankara'da görüştüğünü, sanık ...'in de toplantı için Ankara’ya geldiğini, inceleme dışı sanık ...’in amcasının oğlu, şirket ortağı ve kaynı olduğunu, şirket işleri ile ilgili inceleme dışı sanık ... ile de görüşmelerinin olduğunu, sanık ... ve inceleme dışı sanık ...'ı tanımadığını, sanık ...'in maktulün bir benzin istasyonunu alacağı konusunda bir bilgisinin olmadığını, maktulün son dönemlerde ödemelerinde aksaklık olduğunu, ödeme planları verdikleri hâlde maktulün bu planlara uymadığını, olaydan bir ay ya da bir buçuk ay önce maktulle telefonda mesajlaşmalarını olduğunu,
Savunmuşlardır.
İlk Derece Mahkemesinin sanık ...'ın nitelikli kasten öldürmeye azmettirme, sanıklar ..., ..., ... ve ...'in nitelikli kasten öldürme ve sanık ... (Lukman)'ın nitelikli kasten öldürmeye yardım etme suçlarından mahkûmiyetlerine ilişkin 25.10.2019 tarihli ve 32-439 sayılı hükümlerinin sanıklar müdafiileri ve Cumhuriyet savcısı tarafından istinaf edilmesi üzerine dosyanın istinaf incelemesi için Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 2. Ceza Dairesinde bulunduğu aşamada sanık ...'ın 21.05.2020 tarihli dilekçesinde, genel hatlarıyla; şirketin merkezi Gaziantep olduğu için genellikle Gaziantep’te çalıştığını, şirketlerinin yöneticisi ve çocukluk arkadaşı olan sanık ...'ın Gaziantep'e geldiği bir günde kendisini yanına çağırdığını, kendisine, "Eski bayimiz olan ... bana saygısızlık yaptı. Telefonla ağza alınmayacak hakaretler ve sözler söyledi. Bu adamı korkutmak gerek, bir göz dağı vermek gerek. ... ile görüşeceğim. Seni Ankara'ya o getirir götürür." dediğini, maktulü korkutmaya giderken yanında güvendiği ve çocukluk arkadaşı olan sanık ...'inin de olmasını istediğini, sanığı aradığını, "Yalnızca adamı korkutacağız." dediğini, sanığın da kabul ettiğini daha sonra sanık ... ile görüştüğünü, sanığın 19 Mart itibarıyla gideceğini söylediğini, bunun üzerine sanık Şemşettin'e bir gün öncesinden haber verdiğini, sanık ...'in o gün gelemeyeceğini söyleyince otobüsle Ankara'ya geldiğini, sanık ...'e de Ankara'ya gelirken sanık ...'i de getirmesini söylediğini, sanıkların Ankara'ya geldikleri gün kendisinin Mevlana Bulvarı'nda bulunan istasyona gittiğini, sanık ...'ın İstanbul'dan geldiğini, sanık ...'a geldiğini, maktulü korkutacağını söylediğini, sanık ...'ın yanlarına sanık ...'yi çağırdığını, maktulün adresini göstermesini söylediğini, telefonla Ankara'ya yaklaşan sanıklar ... ve ...'in kendisini aradığını, sanık ... ile gelenleri karşılamak amacıyla Taurus AVM’nin oraya gittiklerini, arabayı tanık ...'nın kullandığını, sanıklar gelince kendisi, tanık ..., sanıklar ... ve ... ile birlikte sanık ...'nin tarif ettiği adrese gittiklerini, sanık ...'nin yanlarından AVM'den ayrıldığını, maktulün evinin neresi olduğunu öğrenmek için aşağı yukarı tur attıklarını, maktulün Ankara'da olup olmadığını öğrenmek için iş yerine gittiklerini, araçtan inip pompacıya sorduğunu, pompacının maktulün İstanbul'da olduğunu, İstanbul'dan akşama döneceğini söylediğini, hep birlikte istasyona geri döndüklerini, sanık ...'ın kendilerinden sonra istasyona geldiğini, kendisine ne yaptıklarını sorduğunu, yaptıklarını anlattıktan sonra sanık ... ile istasyondan ayrıldıklarını, akşamüzeri tekrar istasyona geldiklerini, bu arada aldığı açık hatlardan birini kendi yanına aldığını, diğerini sanık ...'e verdiğini, akşama doğru yemek yemek için sanık ... ile istasyondan ayrıldıklarını, olay yerine şirket aracılığıyla gitmek istemediği için sanık ...'dan araç istediğini, sanık ...'ın yemek yedikten sonra araç getirmek için yanlarından ayrıldığını, akşam yatmak için lojmana gittiklerini, sanık ... ile bir odaya girip uyuduklarını, sabah uyanınca sanık ...'ın akşam getirdiği araçla sanıklar ... ve Lokman ile birlikte maktulün evinin oraya gittiklerini, sanık ...'ın kendilerini hastanenin ara sokağında bıraktığını, sanık ... ile araçtan inip maktulün evinin karşısındaki parkta beklemeye başladıklarını, tam olarak ne kadar beklediklerini hatırlamadığını, parkta yürüyüş yaptıklarını, kamelyada oturduklarını, iki defa telefonda sanık ... ile görüştüklerini, sanığın ne yaptıklarını sorduğunu, beklediklerini söylediğini, maktul evinden çıkınca maktule doğru yürüyerek adıyla seslendiğini, maktulün irkildiğini ve üzerine doğru geldiğini, maktulle aralarında 1-2 metre mesafe olduğunu, maktulün elini beline doğru atıp "Kimsin lan." dediğini, silahını çekip yere doğru iki el ateş ettiğini, maktulün geri geri gitmeye başladığını, ayağının takılıp sendelediğini, tam yere düşerken sol çaprazında bulunan sanık ...'in de yere doğru bir el ateş ettiğini, bu sırada maktulün, "Ah" diye bir ses çıkardığını, daha sonra kalktığını, daha sonra kalkıp parka doğru koşmaya başladığını, bu arada kendisinin de panik yapıp arabaya doğru koştuğunu, arkasından sanık ...'in geldiğini, arabaya bindiklerinde ikisinin de şoktan konuşamadıklarını, sanık ...'ın sürekli "Ne oldu?" diye sorduğunu, bu sırada sanık ...'i aradığını, telefona sanık ...'nin çıktığını, "İşler ters gitti. Adam vuruldu." dediğini, konuşmaları duyan sanık ...'ın "Adam vuruldu mu başımı belaya sokacaksınız." deyip kendilerine küfrettiğini, kendilerini sanıklar ... ve ... ile buluşacakları yere gelmeden indirdiğini, buluşma yerinden önce sanık ... kendilerini indirince sanık ...'i tekrar aradığını, maktulün vurulduğunu duyunca "Gelmeyeceğiz, başınızın çaresine bakın." dediğini, bunun üzerine bir ticari taksiye binip Akköprü civarına gittiklerini, Akköprü'den de başka bir ticari taksiye binip Gölbaşı'na gittiklerini, Gölbaşı'ndan otobüse binip Gaziantep'e gittiklerini, daha önce bazı sebeplerden dolayı bildiklerini tam olarak söyleyemediğini,
Sanık ...'in ise 20.07.2020 tarihli dilekçesinde, genel olarak; sanık ...'ın çocukluk arkadaşı olduğunu, olaydan birkaç hafta önce Cizre'de görüştüklerini, sanık ...'ın kendisine "Çalıştığım şirketin patronuna yanlış yapan biri var. Bu adamı korkutacağım, benim yanımda gelir misin?" dediğini, sanık ... çocukluk arkadaşı olduğu için ve ...'ın patronunun da kendisine yardım eder düşüncesiyle kabul ettiğini, Mart ayı içerisinde Cizre’deyken sanık ...'ın telefonla arayıp kendisine, "Gaziantep'ten şirket elemanları gelecek, sana haber verecekler sende gel." dediğini, bir gün şirketten aradıklarını, kendisine bir adres verdiklerini, otobüs ile Gaziantep'e gittiğini, adresini verdikleri petrolden kendisini beyaz bir araç içerisindeki üç kişinin aldığını, Ankara'ya doğru yola çıktıklarını, yolculuk sırasında araçtakilerin inceleme dışı sanık ..., Kasım ve ... olduğunu öğrendiğini, daha sonra Kasım dediklerinin asıl adının sanık ... olduğunu öğrendiğini, sanık ...'ün yoldayken kendisine korkutulacak kişinin bir petrol istasyonu sahibi olduğunu, adamın patronlarına hakaret ettiğini söylediğini, Ankara'ya yaklaşırken sanık ... ile telefonla görüştüğünü, sanık ...'in de sanık ... ile telefonda görüştüğünü, Ankara'ya varınca bir yerde durduklarını, yoldan karşıya geçtiklerini, sanık ...’ın yanında bir adamla kendilerini beklediğini, siyah minibüsle korkutulacak adamın evinin önüne gittiklerini, aracı ... diye birinin kullandığını, aracın arkasında kendisi, sanıklar ... ve ...'in olduğunu, maktulün evinin olduğu yerden ayrılıp başka yere gittiklerini, gittikleri yerde bir petrol istasyonunun olduğunu, sanık ...'ın inip petrole gittiğini, araca geldiğinde "Adam Ankara’da değil, yarın Ankara’da olacakmış." dediğini, tekrar bir petrol istasyonuna gittiklerini, gittikleri istasyonun Kadooğlu’na ait olduğunu, çocukluk arkadaşının kardeşi sanık ... ile de istasyondan görüştüğünü, bir ara sanık ...’ı gördüğünü, ancak konuşmadığını, akşam yemeğini yedikten sonra sanık ...'ın şirketinin lojmanına gittiklerini, başka kimselerin de olduğunu, yorgun olduğu için sanık ...'ın gösterdiği odada uyuduğunu, sabah kalkınca sanık ...'ın kullandığı siyah bir araçla önceki gün gittikleri yere gittiklerini, sanık ... ile birlikte araçtan indiklerini, maktulün aracının evinin önünde olduğunu, maktulü parkın içerisinde beklemeye başladıklarını, sanık ...'ın elinde tuşlu bir telefon olduğunu, sanık ...'ın telefonla sanık ... ile görüştüğünü, maktul evinden çıkınca sanık ...’ın maktule doğru yürüdüğünü ve seslendiğini, sanık ...'ın arkasından hızlı bir şekilde kendisinin de gittiğini, maktulün önce paniklediğini, daha sonra maktulün hızlı bir şekilde üzerilerine doğru gelince sanık ...'ın belinden silahını çıkarttığını, maktulün de elini beline doğru attığını, sanık ...’ın yere doğru iki el sıktığını, maktulün korktuğunu geri geri gittiğini, kendisinin de bu aşamada sanık ...'ın solunun gerisinde olduğunu, maktul geri geri giderken yere düşer gibi olduğunu, bu aşamada yere doğru bir el ateş ettiğini, maktulün kalkıp parka doğru koştuğunu, parkta düştüğünü, maktulün düştüğünü görünce korktuklarını koşarak aracın yanına gittiklerini, araca bindiklerinde sanık ...'ın kendilerine sürekli "Ne oldu?" diye sorduğunu, sanık ...'ın konuşamadığını, sonrasında "Adam vuruldu." dediğini, sanık ...'ın bir anda sinirlendiğini, kendilerine, "Başımı belaya mı sokacaksınız şerefsizler." diyerek aracı durdurduğunu, kendilerini araçtan indirdiğini, sanık ... kendilerini araçtan indirdikten sonra sanık ...'ın telefonla konuşmaya başladığını, sanık telefonla görüştükten sonra bir taksi durdurduklarını, taksiyle bir yere gittiklerini, daha sonra başka bir yere gittiklerini, en sonunda Gölbaşı’na gittiklerini, buradan otobüse binerek Gaziantep’e gittiklerini, aslında geldikleri araçla döneceklerini, işler ters gidince sanık ...'in kendilerine kızdığını, "Başınızın çaresine bakın." dediğini,
Belirttikleri, sanıkların söz konusu dilekçelerle bulundukları yeniden dinlenilme taleplerinin Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 2. Ceza Dairesi tarafından kabul edilmediği, duruşma açılmaksızın dosya üzerinden istinaf incelemesi yapılarak 04.11.2020 tarih ve 150-1683 sayı ile istinaf başvurularının esastan reddine karar verildiği,
Anlaşılmıştır.
V. GEREKÇE
A. İlk Derece Mahkemesinin sanık ...'ın nitelikli kasten öldürmeye azmettirme, sanıklar ..., ..., ... ve ...'in nitelikli kasten öldürme ve sanık ... (Lukman)'ın nitelikli kasten öldürmeye yardım etme suçlarından mahkûmiyetlerine ilişkin 25.10.2019 tarihli ve 32-439 sayılı kararından sonra Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 2. Ceza Dairesinin 04.11.2020 tarih ve 150-1683 sayılı istinaf başvurularının esastan reddi kararından önce sanıklar ... ve ... tarafından dosyaya sunulan 21.05.2020 ve 20.07.2020 tarihli dilekçelerin yeni delil kapsamında değerlendirilerek CMK’nın 280. maddesinin 1. fıkrasının (a) ve (g) bentleri gereğince Bölge Adliye Mahkemesince duruşma açılması gerekip gerekmediği ve bu bağlamda eksik inceleme ile karar verilip verilmediği
1. İlgili ve Mevzuat ve Öğretide Uyuşmazlık Konusuna İlişkin Görüşler
07.10.2004 tarihli Resmî Gazete'de yayımlanarak yürürlüğe giren 5235 sayılı Adlî Yargı İlk Derece Mahkemeleri ile Bölge Adliye Mahkemelerinin Kuruluş, Görev ve Yetkileri Hakkında Kanun'un 25 ve geçici 2. maddeleri uyarınca kurulan bölge adliye mahkemeleri, 07.11.2015 tarihli ve 29525 sayılı Resmî Gazete'de ilan edildiği üzere 20.07.2016 tarihinde tüm yurtta göreve başlamıştır. Bölge adliye mahkemelerinin faaliyete geçmesiyle birlikte istinaf yolu uygulamaya girmiş, böylece ülkemizde fiilen üç dereceli yargı sistemine geçilmiştir. İstinaf, ilk derece mahkemelerinin henüz kesinleşmemiş hükümlerinin hem maddi hem de hukuki yönden denetlenmesi için kabul edilmiş olan olağan bir kanun yolu olup ikinci derecedir. 5235 sayılı Kanun'un 3. maddesinde de istinaf incelemesi yapacak olan bölge adliye mahkemelerinin "adli yargı ikinci derece mahkemeleri" olduğu açıkça belirtilmiştir. İstinaf kanun yolunda ilk derece mahkemesinin hükmü, hem delillerin tespiti, değerlendirilmesi ve sübut konusundaki hatalar yönünden hem de sabit kabul edilen olaylara hukuk normları uygulanırken hata yapılıp yapılmadığı yönünden incelenir.
Maddi sorunun incelenmesinin kapsamına göre istinaf geniş anlamda istinaf ve dar anlamda istinaf olarak ikiye ayrılmaktadır. Klasik istinaf da denilen geniş anlamda istinafta muhakeme baştan sona tekrarlanmakta iken dar anlamda istinafta muhakeme baştan sona tekrarlanmaz, yalnızca gerekli görülen hususlarda öğrenme muhakemesi yapılmak suretiyle ilk derece mahkemesi tarafından yapılan tespitler kontrol edilir. Günümüzde genel eğilimin dar anlamda istinaftan yana olduğu görülmektedir. CMK'nın 282. maddesi uyarınca bölge adliye mahkemesi, gerekli görülen tanıkların, bilirkişilerin dinlenmesine ve keşfin yapılmasına karar vereceğinden, CMK'nın dar anlamda istinafı kabul ettiği söylenebilir.
Uyuşmazlığın isabetli bir hukuki çözüme kavuşturulabilmesi için, bölge adliye mahkemeleri ceza dairelerinin dosyayı ve dosyayla birlikte sunulmuş olan delilleri inceledikten sonra verebileceği kararları düzenleyen CMK'nın 280 ve Yargıtayca davanın esasına hükmedilecek hâllerin yer aldığı CMK’nın 303. maddelerine değinilmesi gerekmektedir.
CMK'nın "Bölge adliye mahkemesinde inceleme ve kovuşturma" başlıklı 280. maddesi;
"(1) Bölge adliye mahkemesi, dosyayı ve dosyayla birlikte sunulmuş olan delilleri inceledikten sonra;
a) İlk derece mahkemesinin kararında usule veya esasa ilişkin herhangi bir hukuka aykırılığın bulunmadığını, delillerde veya işlemlerde herhangi bir eksiklik olmadığını, ispat bakımından değerlendirmenin yerinde olduğunu saptadığında istinaf başvurusunun esastan reddine, 303 üncü maddenin birinci fıkrasının (c), (e), (f), (g) ve (h) bentlerinde yer alan ihlallerin varlığı hâlinde hukuka aykırılığın düzeltilerek istinaf başvurusunun esastan reddine,
b) İlk derece mahkemesinin kararında 289 uncu maddede belirtilen bir hukuka aykırılık nedeninin bulunması hâlinde hükmün bozulmasına ve dosyanın yeniden incelenmek ve hükmolunmak üzere hükmü bozulan ilk derece mahkemesine veya kendi yargı çevresinde uygun göreceği diğer bir ilk derece mahkemesine gönderilmesine,
c) Diğer hâllerde, gerekli tedbirleri aldıktan sonra davanın yeniden görülmesine ve duruşma hazırlığı işlemlerine başlanmasına,
Karar verir.
(2) (Ek: 18/6/2014-6545/77 md.) Duruşma sonunda bölge adliye mahkemesi istinaf başvurusunu esastan reddeder veya ilk derece mahkemesi hükmünü kaldırarak yeniden hüküm kurar." şeklinde iken; 05.08.2017 tarihli ve 30145 mükerrer sayılı Resmî Gazete'de yayımlanarak yürürlüğe giren 7035 sayılı Kanun'un 15. maddesiyle, birinci fıkranın (a) bendinin metninde yer alan "(c)" ibaresi "(a), (c), (d)" şeklinde değiştirilmiş, fıkraya (a) bendinden sonra gelmek üzere aşağıdaki bentler eklenmiş, mevcut (b) ve (c) bentleri, (d) ve (e) bentleri olarak teselsül ettirilmiş ve maddeye aşağıdaki fıkra eklenmiştir:
"b) Cumhuriyet savcısının istinaf yoluna başvurma nedenine uygun olarak mahkumiyete konu suç için kanunda yazılı cezanın en alt derecesinin uygulanmasını uygun görmesi hâlinde, hukuka aykırılığın düzeltilerek istinaf başvurusunun esastan reddine,
c) Olayın daha fazla araştırılmasına ihtiyaç duyulmadan davanın reddine karar verilmesi veya güvenlik tedbirlerine ilişkin hatalı kararın düzeltilmesi gereken hâllerde hukuka aykırılığın düzeltilerek istinaf başvurusunun esastan reddine,",
"(3) Birinci ve ikinci fıkra uyarınca verilen kararların sanık lehine olması hâlinde, bu hususların istinaf isteminde bulunmamış olan diğer sanıklara da uygulanma olanağı varsa bu sanıklar da istinaf isteminde bulunmuşçasına verilen kararlardan yararlanırlar."
08.03.2018 tarihinde yürürlüğe giren 7079 sayılı Kanun'un 92. maddesiyle maddenin birinci fıkrasının (d) bendinde yer alan "maddede" ibaresi "maddenin birinci fıkrasının (g) ve (h) bentleri hariç diğer bentlerinde" şeklinde değiştirilmiş,
17.10.2019 tarihli ve 7188 sayılı Kanun'un 27. maddesiyle bu fıkranın (b) bendinden sonra gelmek üzere (c) bendi, mevcut (d) bendinden sonra gelmek üzere (f) bendi eklenmiş ve bentler buna göre teselsül ettirilmiş, madde metni;
"(1) Bölge adliye mahkemesi, dosyayı ve dosyayla birlikte sunulmuş olan delilleri inceledikten sonra;
a) İlk derece mahkemesinin kararında usule veya esasa ilişkin herhangi bir hukuka aykırılığın bulunmadığını, delillerde veya işlemlerde herhangi bir eksiklik olmadığını, ispat bakımından değerlendirmenin yerinde olduğunu saptadığında istinaf başvurusunun esastan reddine, 303 üncü maddenin birinci fıkrasının (a), (c), (d), (e), (f), (g) ve (h) bentlerinde yer alan ihlallerin varlığı hâlinde hukuka aykırılığın düzeltilerek istinaf başvurusunun esastan reddine,
b) Cumhuriyet savcısının istinaf yoluna başvurma nedenine uygun olarak mahkumiyete konu suç için kanunda yazılı cezanın en alt derecesinin uygulanmasını uygun görmesi hâlinde, hukuka aykırılığın düzeltilerek istinaf başvurusunun esastan reddine,
c) Başka bir araştırmaya ihtiyaç duyulmadan cezayı kaldıran veya cezada indirim yapılmasını gerektiren şahsî sebeplere ya da şahsî cezasızlık sebeplerine bağlı olarak daha az ceza verilmesini veya ceza verilmesine yer olmadığına karar verilmesini gerektiren hâllerde, hukuka aykırılığın düzeltilerek istinaf başvurusunun esastan reddine,
d) Olayın daha fazla araştırılmasına ihtiyaç duyulmadan davanın reddine karar verilmesi veya güvenlik tedbirlerine ilişkin hatalı kararın düzeltilmesi gereken hâllerde hukuka aykırılığın düzeltilerek istinaf başvurusunun esastan reddine,
e) İlk derece mahkemesinin kararında 289 uncu maddenin birinci fıkrasının (g) ve (h) bentleri hariç diğer bentlerinde belirtilen bir hukuka aykırılık nedeninin bulunması hâlinde hükmün bozulmasına ve dosyanın yeniden incelenmek ve hükmolunmak üzere hükmü bozulan ilk derece mahkemesine veya kendi yargı çevresinde uygun göreceği diğer bir ilk derece mahkemesine gönderilmesine,
f) Soruşturma veya kovuşturma şartının gerçekleşmediğinin veya önödeme ve uzlaştırma usulünün uygulanmadığının anlaşılması ya da davanın ilk derece mahkemesinde görülmekte olan bir dava ile birlikte yürütülmesinin zorunlu olması hâlinde hükmün bozulmasına ve dosyanın yeniden incelenmek ve hükmolunmak üzere hükmü bozulan ilk derece mahkemesine veya kendi yargı çevresinde uygun göreceği diğer bir ilk derece mahkemesine gönderilmesine,
g) Diğer hâllerde, gerekli tedbirleri aldıktan sonra davanın yeniden görülmesine ve duruşma hazırlığı işlemlerine başlanmasına,
Karar verir.
(2) Duruşma sonunda bölge adliye mahkemesi istinaf başvurusunu esastan reddeder veya ilk derece mahkemesi hükmünü kaldırarak yeniden hüküm kurar.
(3) Birinci ve ikinci fıkra uyarınca verilen kararların sanık lehine olması hâlinde, bu hususların istinaf isteminde bulunmamış olan diğer sanıklara da uygulanma olanağı varsa bu sanıklar da istinaf isteminde bulunmuşçasına verilen kararlardan yararlanırlar." şeklinde son hâlini almıştır.
20.07.2017 tarihli ve 7035 sayılı Bölge Adliye ve Bölge İdare Mahkemelerinin İşleyişinde Ortaya Çıkan Sorunların Giderilmesi Amacıyla Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun'un 15. maddesiyle CMK'nın 280. maddesinin 1. fıkrasının (a) bendinde yer alan "(c)" ibaresi "(a), (c), (d)" şeklinde değiştirilmiş ve bu şekilde metne işlenmiştir. Bahsi geçen 7035 sayılı Kanun'un genel gerekçesinde;
"...Belirtilen hukuk reformuyla hak arama özgürlüğünün ve adil yargılanma hakkının temini bakımından hızlı ve etkili bir yargılamanın gerçekleştirilmesi için çok önemli bir adım atılmıştır. Bu şekilde ikinci kez olay yargılaması yapılarak ilk derece mahkemesinde yapılan yargılamada ve verilen kararda söz konusu olabilecek hukuki eksikliklerin maddi yönden de telafi edilmesi ve adalete hızlı erişimin sağlanması gerçekleştirilmektedir. Bölge adliye ve bölge idare mahkemelerinin faaliyete geçmesiyle ülkemizin de taraf olduğu İnsan Haklarını ve Ana Hürriyetleri Korumaya Dair Sözleşmeye Ek 7 No'lu Protokolde yer verilen güvenceler güçlendirilmiştir.
Bölge adliye ve bölge idare mahkemelerinin faaliyete geçmesiyle, iki dereceli olan yargı sistemimiz üç dereceli hale gelmiş ve kişi özgürlüklerinin korunması bakımından daha teminatlı bir yapıya kavuşturulmuştur. Zira ilk derece mahkemelerince verilen kararlar, istinaf kanun yolunda hem hukuka uygunluk denetimine tabi tutulmakta hem de olay yargılaması yönünden denetlenerek gerektiğinde yeniden yargılama yapılması sağlanmaktadır. Bu suretle yargılama sürecinde meydana gelen hatalar en aza indirilerek maddi gerçeğe eksiksiz şekilde ulaşılması amaçlanmaktadır.
Bölge adliye ve bölge idare mahkemelerinin faaliyete başladığı 20 Temmuz 2016 tarihinden bugüne kadar geçen kısa sürede, oldukça etkili ve hızlı çalıştığı ve bu şekilde kamusal memnuniyeti sağlamak yönünde önemli mesafe alındığı görülmektedir. Bununla birlikte usul hükümlerinin uygulanması ve teşkilat yapılanmasından ortaya çıkan birtakım aksaklıkların giderilmesini sağlayacak kanun değişikliklerinin yapılması gerekliliği ilgili paydaşlar tarafından dile getirilmektedir. Bu kapsamda hazırlanan Tasarıyla, bölge adliye ve bölge idare mahkemelerinin daha etkin ve verimli çalışmasının sağlanması amaçlanmaktadır.
Tasarıyla, Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığında olduğu gibi bölge adliye mahkemesi ceza dairelerinin kesin nitelikteki kararlarına karşı, olası hukuka aykırılıkların giderilmesi amacıyla bölge adliye mahkemesi Cumhuriyet başsavcılığına itiraz yetkisi verilmekte, ceza daireleri tarafından verilen kararlarda sanık lehine ortaya çıkan sonuçların, istinaf kanun yoluna başvurmayan diğer sanıklara sirayeti kabul edilmekte ve ceza dairelerinin hukuka aykırılığı düzelterek istinaf başvurusunun esastan reddine karar vereceği haller genişletilmektedir..." ifadelerine yer verilmiştir.
Görüldüğü üzere CMK'nın 280. maddesinin birinci ve ikinci fıkralarında, bölge adliye mahkemesi ceza dairelerinin dosyayı ve dosyayla birlikte sunulmuş olan delilleri inceledikten sonra verebileceği kararlar "istinaf başvurusunun esastan reddine", "düzeltilerek istinaf başvurusunun esastan reddine", "hükmün bozulmasına" ve "davanın yeniden görülmesine" olarak sayılmış, davanın yeniden görülmesi kararını veren bölge adliye mahkemesi ceza dairesinin duruşma sonunda ya istinaf başvurusunu esastan reddedeceği ya da ilk derece mahkemesi hükmünü kaldırarak yeniden hüküm kuracağı belirtilmiştir.
CMK’nın "Yargıtayca davanın esasına hükmedilecek hâller, hukuka aykırılığın düzeltilmesi" başlıklı 303. maddesi;
"Hükme esas olarak saptanan olaylara uygulanmasında hukuka aykırılıktan dolayı hüküm bozulmuş ise, aşağıdaki hâllerde Yargıtay davanın esasına hükmedebileceği gibi hükümdeki hukuka aykırılığı da düzeltebilir:
a) Olayın daha ziyade aydınlanması gerekmeden beraate veya davanın düşmesine ya da alt ve üst sınırı olmayan sabit bir cezaya hükmolunması gerekirse.
b) Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığının iddiasına uygun olarak sanığa kanunda yazılı cezanın en alt derecesini uygulamayı uygun görürse.
c) Mahkemece sabit görülen suçun unsurları, niteliği ve cezası hükümde doğru gösterilmiş olduğu hâlde sadece kanunun madde numarası yanlış yazılmış ise.
d) Hükümden sonra yürürlüğe giren kanun, suçun cezasını azaltmış ve mahkemece sanığa verilecek cezanın belirlenmesinde artırma sebebi kabul edilmemiş veya yeni bir kanun ile fiil suç olmaktan çıkarılmış ise birinci hâlde daha az bir cezanın hükmolunması ve ikinci hâlde hiç ceza hükmolunmaması gerekirse.
e) Sanığın açıkça saptanmış olan doğum ve suç tarihlerine göre verilecek cezanın belirlenmesinde gerekli indirim yapılmamış veya yanlış indirim yapılmış ise.
f) Artırma veya indirim sonucunda verilecek ceza süresi veya miktarının belirlenmesinde maddî hata yapılmış ise.
g) Türk Ceza Kanununun 61 inci maddesindeki sıralamanın gözetilmemesi yüzünden eksik veya fazla ceza verilmiş ise.
h) Harçlar Kanunu ile yargılama giderlerine ilişkin hükümlere ve Avukatlık Kanununa göre düzenlenen ücret tarifesine aykırılık mevcutsa."
Şeklinde düzenlenmiştir.
Maddenin gerekçesinde ise; "Maddeye göre, temyiz olunan hükmün, maddî hukuk kurallarının veya yargılama hukukuna ilişkin kuralların uygulanmaması, eksik veya yanlış uygulanması hâlinde Yargıtayca bozulması kuraldır. Ancak, istisna olarak, hükme esas kabul edilen maddî olaylara hukuk kurallarının uygulanmasında hata yapılması nedeniyle hüküm bozulmuşsa ve yeniden yargılama yapılması gerekmiyorsa, mahkemeye bırakılmış serbest değerlendirme yetkisi söz konusu değilse maddede dokuz bent hâlinde ve sınırlı olarak sayılan durumlarda davanın esasına hükmedebilecek veya hükümdeki hukuka aykırılık Yargıtayca düzeltebilecektir." açıklamasına yer verilmiştir.
Buna göre Yargıtayın düzeltilerek onama yetkisini kullanması ve önüne gelen uyuşmazlığı yerel mahkemeye göndermeye gerek olmadan sonlandırabilmesi için; maddi sorunun daha fazla aydınlatılması için bir araştırmanın gerekmemesi ve maddi sorun açısından mahkemeye bırakılmış bir serbest değerlendirme yetkisinin söz konusu olmaması koşullarının bir arada bulunması gerekmektedir.
Sübut da denilen maddi sorun, geçmişte yaşanmış bir olayın nasıl meydana geldiğinin, ilk derece ve bölge adliye mahkemeleri tarafından sözlülük, yüz yüzelik ve doğrudan doğruyalık ilkeleri çerçevesinde değerlendirmeye tabi tutularak ortaya konulmasıdır. Hukuki mesele ise olayın hukuk karşısındaki durumunu tespit etmek anlamına gelir.
Ceza Genel Kurulunun 15.06.2004 tarihli ve 115-138 sayılı kararında; "Yargıtay'ın temyiz aşamasında saptanan hukuka aykırılıkları doğrudan giderebilmesi, yeni bir karar verilmek üzere dosyanın esas mahkemesine gönderilmesine ihtiyaç duyulmayan durumlarda, yargılamanın gereksiz yere uzamasına engel olmayı ve işin temyiz incelemesi aşamasında bitirilmesini amaçlamaktadır." sonucuna ulaşılmıştır.
Konu öğretide de ele alınmış, kabul gören görüşe göre; "Yargıtay'ın davanın esasına karar vermesi ve davayı orada bitirmesi diğer bir değişle mahkemenin verdiği kararı kaldırıp yerine yenisini koyması istisna olup, bunun için; meselenin daha ziyade aydınlanması için soruşturma gerekmemeli, mesele bakımından mahkemeye bırakılmış serbest değerlendirme yetkisi söz konusu olmamalıdır." (Kunter-Yenisey-Nuhoğlu, Ceza Muhakemesi Hukuku, 16. Bası, s. 1425). Bu görüş uygulamada da benimsenmiş ve düzeltilerek onama ya da ıslah kararı verilmesinde bu iki temel şartın varlığı aranmıştır.
CMK'nın 303/1-a. maddesinin Yargıtayca süregelen uygulaması, 7035 sayılı Kanun değişikliği ve gerekçesinde ifade edilen düzenlenme amacı hep birlikte ele alındığında; ilk derece mahkemelerince kabul edilen maddi mesele değiştirilmeden ve yeni bir delil araştırmasına girilmeden bölge adliye mahkemesince duruşma açılmaksızın hukuka aykırılığın düzeltilerek istinaf isteminin esastan reddine karar verilebileceğinin kabulünde zorunluluk bulunmaktadır.
Öte yandan, ceza yargılamamızda dar anlamda istinaf sisteminin benimsenmiş ve ilk derece mahkemesince kabul edilen maddi meselede değişikliğe gidilmemiş olması nedenleriyle duruşma açılmaksızın beraat kararı verilmesinde doğrudan doğruyalık ve yüz yüzelik ilkelerinin ihlal edilmesinden de bahsedilemeyecektir. İstinaf mahkemesi, CMK'nın 280/1-a maddesi gereğince duruşma açılmasına karar vermesi hâlinde; yargılama sonucunda beraat dâhil olmak üzere her türlü kararı verebilecektir. Kanun koyucu fuzuli işler ile iştigal etmeyeceğine göre; 7035 sayılı Kanun ile beraat kararı verme imkânının getirilmesi bir anlam taşımayacaktır. Bu nedenle Bölge adliye mahkemesince ilk derece mahkemesi tarafından belirlenen maddi mesele değiştirilmediği ve yeni bir delil de toplanmadığı hâlde beraat kararı verilebilmesi için duruşma açılması gerektiğinin kabulü, 7035 sayılı Kanun'un gerekçesiyle çelişebileceği gibi yargılamanın etkin ve hızlı bir biçimde sonlandırılmasına da katkı sağlamayacaktır. İlk derece mahkemesinin kabul ettiği maddi mesele değiştirilmeden dosya üzerinde yapılacak inceleme ile verilen beraat kararına karşı ilgililerce temyiz yoluna başvurulabilecek olması karşısında bu durumda bir kazanılmış hak da söz konusu olmayacaktır.
2. Somut Olayda Hukuki Nitelendirme
İlk derece mahkemesince verilen kararda CMK'nın 289. maddesinin birinci fıkrasının (g) ve (h) bentlerinde sayılan hukuka kesin aykırılık nedenlerinin veya hükme etki eden diğer bir hukuka aykırılığın bulunması ya da delil ve işlemlerde veya ispat bakımından değerlendirmede bir eksiklik olduğunun tespit edilmesi hâllerinde bölge adliye mahkemesince davanın yeniden görülmesine ve duruşma açılmasına karar verilmesi gerektiğinde kuşku bulunmamakla birlikte dosyaya yansıyan deliller itibarıyla sanık ...'ın yönetim kurulu başkanı olduğu Kadoil firmasına ait akaryakıt istasyon işletmelerinin toptan satış bölümünde çalışan sanık ...'ın, çocukluktan itibaren arkadaşı olan sanık ... ile birlikte sanık ...'ın anlaşmazlık yaşadığı maktulün öldürülmesi kararının icrası kapsamında, sanık ... tarafından kendilerine verilen talimatlar doğrultusunda hareket ederek maktulün öldürülmesi eylemini bizzat gerçekleştirdikleri, sanıklar ... ve ...'in olay öncesi yapılan hazırlık niteliğindeki faaliyetlerde yer almanın yanı sıra olay anında da maktulün evinin yakınlarında bulunarak kendilerine verilen açık hatları kullanmak suretiyle destek için bekledikleri, sanık ... (Lukman)'ın ise yapılan plan doğrultusunda olayı gizleyebilmek amacıyla inceleme dışı sanık ...'dan araç almak, aracın plakalarını değiştirip sanıklar ... ve ...'i olay yerine götürmek ve eylem gerçekleştirildikten sonra adı geçen sanıkları uzaklaştırmak suretiyle suçun işlenmesinden önce ve sonra maddi yardımda bulunarak suçun icrasını kolaylaştırdığı hususlarının sabit olması, ilk derece mahkemelerince kabul edilen maddi mesele değiştirilmeden ve yeni bir delil araştırmasına girilmeden bölge adliye mahkemesince duruşma açılmaksızın hukuka aykırılığın düzeltilerek istinaf isteminin esastan reddine karar verilebilmesi, ceza yargılamamızda dar anlamda istinaf sisteminin benimsenmiş olması sebebiyle belirtilen kararın verilmesinde doğrudan doğruyalık ve yüz yüzelik ilkelerinin ihlal edilmesinden bahsedilememesi, aksi yöndeki kabulün ise 7035 sayılı Kanun'un gerekçesiyle çelişmenin yanı sıra yargılamanın etkin ve hızlı bir biçimde sonlandırılması amacının gerçekleşmemesi riskini doğurması birlikte değerlendirildiğinde; sanıklar ... ve ...'in dosyanın istinaf incelemesi için Bölge Adliye Mahkemesinde bulunduğu aşamada sunmuş oldukları 21.05.2020 ve 20.07.2020 tarihli dilekçelerinin, yargılama evresinde isabetli bir şekilde saptanan maddi gerçek açısından önem taşımadığı gibi diğer sanıkların hukuki durumlarını etkileyecek yeni delil niteliğinde olmadığı, bu nedenle sanıkların dinlenilme taleplerinin CMK'nın 280. maddesinin birinci fıkrasının (a) ve (g) bentleri gereğince davanın yeniden görülmesini gerektirmediği, dolayısıyla Bölge Adliye Mahkemesi tarafından duruşma açılmasına gerek bulunmadığı kabul edilmelidir.
Çoğunluk görüşüne katılmayan Ceza Genel Kurulu Başkanı; "Maktul ... ... 21.03.2018 tarihinde silahla ateş edilmek suretiyle öldürülmüştür. Eylemi gerçekleştirdiği iddia edilen sanıklar hakkında açılan kamu davasının yapılan yargılaması sonucunda; Sanık ...’nun tasarlayarak kasten öldürme suçuna azmettirmeden TCK 38/1 yollamasıyla 82/1-a, 62, 53 ve 63. maddeleri gereğince müebbet hapis, Sanıklar ..., ... ve ... hakkında tasarlayarak kasten öldürme suçundan TCK 37/1 maddesi yollamasıyla 82/1-a 62, 53 ve 63. maddeleri gereğince müebbet hapis, Sanık ...’in tasarlayarak kasten öldürme suçundan TCK 37/1 yollamasıyla 82/1-a 53, 63 ve 58. maddeleri uyarınca ağırlaştırılmış müebbet hapis, Sanık ...’in tasarlayarak kasten öldürme suçuna yardım etmekten TCK 82/1-a, 39/2-c, 62,53 ve 63 maddeleri uyarınca 15 yıl hapis cezasıyla, Cezalandırılmalarına karar verilmiştir.
Re’sen istinafa tabi olan hükümlülere yönelik o yer Cumhuriyet Savcısı ve sanıklar müdafileri tarafından istinaf kanun yoluna başvurulmuştur. Henüz istinaf incelemesi yapılmadan maktulü silahla ateş ederek öldürdüğü kabul edilen sanıklar 'daha önce bazı sebeplerden dolayı olayı tam olarak anlatamadıklarını, gerçekleri anlatmak istediklerini' beyan ederek duruşma açılmasını talep etmişlerdir.
Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 2. Ceza Dairesince duruşma açılmaksızın ve duruşmanın neden açılmadığına ilişkin bir gerekçe de gösterilmeden dosya üzerinden inceleme yapılarak istinaf talepleri esastan ret edilmiştir.
Karara karşı sanık müdafileri tarafından temyiz kanun yoluna başvurulması sonucunda Yargıtay 1. Ceza Dairesinin 22.02.2022 tarih ve 2021/6977 esas, 2022/1378 karar sayılı ilamıyla hükümlerin onanmasına karar verilmiştir.
Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı ise; sanıkların ilk derece mahkemesinde inkâra yönelik savunma yaptıkları halde istinaf aşamasında vermiş oldukları dilekçelerinde ikrar mahiyetinde beyanlarının bulunduğu, bu beyanların yeni delil mahiyetinde olduğundan, duruşma açılarak değerlendirilmesinin gerekliliği karşısında, duruşma açılmadan karar verilmesi eksik inceleme oluşturacağından itiraz kanun yoluna başvurulmuştur.
Görüldüğü üzere Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı ile özel daire arasındaki görüş farklılığı, mahkûmiyet hükmünün eksik inceleme sonucu verilip verilmediğine ilişkindir.
Uyuşmazlık konusunun isabetli şekilde çözülebilmesi için istinaf kanun yoluna ilişkin yasal mevzuatın değerlendirilmesi gerekmektedir.
20 Temmuz 2016 tarihi itibariyle istinaf mahkemelerinin faaliyete başlamasıyla kanun yolu denetiminde ikili aşamadan üçlü aşamaya geçilmiştir.
Kelime olarak 'yeniden başlama' anlamına gelen istinaf, kanun yolu olarak, ilk derece mahkemesindeki son kararların hem maddi mesele yönünden hem de hukuksal yönden bir üst mahkemede incelenmesi anlamına gelmektedir. Bu yönüyle istinaf olağan bir kanun yoludur. İstinaf kanun yolunda, ilk derece mahkemesinin verdiği hükmün hukuka aykırı olup olmadığının denetimi ile yetinilmemekte, yeni delil ileri sürülebilmekte, maddi vakalar yeniden ele alınabilmekte, ileri sürülen deliller yeni bir bakış açısıyla değerlendirilebilmekte, ilk derece mahkemesinden farklı tespitler yapılması ve sonuçlara ulaşılması mümkün olabilmektedir. Bir başka deyimle istinaf mahkemeleri hem maddi mesele hem de hukuki mesele bakımından denetim yapmakla yükümlüdürler. Dolayısıyla ilk derece mahkemesinin tespit ve değerlendirilmeleriyle bağlı olmaksızın, önceki delillerle birlikte elde ettikleri yeni delillere de dayanarak yeni bir hüküm verebilirler.
AİHS ve T.C. Anayasasında kanun yoluna başvuru bir hak olarak teminat altına alınmıştır. Nitekim AHİS’e ek 7 nolu protokolün ikinci maddesinde, ilk derece mahkemesi kararlarına karşı bir üst mahkemeye başvurulması bir hak olarak düzenlenmiştir. Aynı şekilde Birleşmiş Milletler Medeni ve Siyasi Haklar Sözleşmesinin 14/5 maddesinde de 'bir suçtan ötürü mahkûm edilen herkes, mahkûmiyet kararının ve verilen cezanın, kanun uyarınca daha yüksek bir yargı yeri tarafından incelenmesi hakkına sahip olacaktır.' denilmek suretiyle Anayasa ve AHİS’e paralel düzenleme içermektedir.
Kanun yoluna başvurmanın şekli ve kapsamı konusunda bir belirlemede bulunmayan protokol hükümleri Devletlere geniş bir takdir yetkisi vermiştir. Devletler kanun yoluna başvurmayı sınırlayıcı düzenlemeler yapabilirlerse de, bu sınırlamalar meşru bir amaca yönelik olmalı ve kanun yoluna başvurma hakkının özünü zedelememelidir (AHİM’nin; Gurepka/Ukrayna, Başvuru no:61406/00, 06.10.2005, pg59).
Bu genel açıklamalardan sonra yasal düzenlemelere bakıldığında; 'Bölge Adliye Mahkemesinde inceleme ve kovuşturma' başlıklı CMK 280’ninci maddesi incelendiğinde; Bölge Adliye Mahkemesi, dosyayı ve dosyayla birlikte sunulmuş olan delilleri inceledikten sonra; ilk derece mahkemesinin kararında usule veya esasa ilişkin herhangi bir hukuka aykırılığın bulunmadığını, delillerde ve işlemlerde herhangi bir eksiklik olmadığını, ispat bakımından değerlendirmenin yerinde olduğunu saptadığında istinaf başvurusunun esastan reddine veya 303’ncü maddenin birinci fıkrasındaki bentlerde yer alan ihlallerin varlığı halinde hukuka aykırılığın düzeltilerek istinaf başvurusunun esastan reddine, Cumhuriyet Savcısının istinaf yoluna başvurma nedenine uygun olarak suç için kanunda yazılan cezanın alt derecesinin uygulanmasına, başka araştırmaya ihtiyaç duyulmadan cezayı kaldıran veya cezadan indirim yapılmasını gerektiren şahsi sebeplerle ya da şahsi cezasızlık sebeplerine bağlı olarak daha az ceza verilmesini veya ceza verilmesine yer olmadığına karar verilmesi aynı şekilde davanın reddine veya güvenlik tedbirlerine ilişkin hatalı kararların düzeltilmesi hallerinde duruşma açılmadan esastan ret kararı verilebilecektir.
İlk derece mahkemesinin 289’ncu maddenin (g) ve (h) bentleri hariç diğer bentlere aykırılık bulunması halinde yine dava şartının gerçekleşmediği ön ödeme uzlaşma hususunun uygulanmadığı veya ilk derece mahkemesinde görülmekte olan bir davayla birlikte yürütülmesinin zorunlu olması halinde bozma kararı verecektir.
Diğer hallerde davanın yeniden görülmesine veya duruşma hazırlığı işlemlerine başlanmasına karar verilmesi gerekmektedir.
Görüldüğü üzere ilk derece mahkemesinin kararında usule ve esasa ilişkin bir hukuka aykırılık bulunmadığı takdirde istinaf başvurusunun esastan reddi, diğer taraftan sanık hakkında lehe hükümler uygulanması halinde duruşma açılmaksızın karar verebilecektir.
İstinaf Mahkemeleri aynı zamanda olay mahkemesi olarak görev yapması nedeniyle yeni delil ileri sürüldüğünde bu delillerin verilecek hükmü etkileyecek nitelikte bulunması halinde duruşma açılmasının adil ve hakkaniyete uygun yargılamanın doğal bir sonucudur.
Nitekim AİHM Deliktaş-Türkiye davasında rüşvet suçundan mahkum olan başvurucunun Bölge Adliye Mahkemesi tarafından duruşma yapılmamasından dolayı şikayetçi olduğu, AİHM istinaf aşamasında duruşma yapılmadığını, başvuranın bu yöndeki talebinin cevapsız bırakıldığını kaydederek, Türkiye’deki Bölge Adliye Mahkemelerinin, ilk derece mahkemesinin istinafa elverişli karar ve hükümleriyle ilgili olarak hem maddi hem de hukuki meseleleri inceleme yetkisine sahip olduğunu, AİHM yerleşik içtihadının ilk derece mahkemelerinin kararlarından kaynaklanan hem maddi hem de hukuki meseleleri inceleme yetkisine sahip bir temyiz veya ikinci derece mahkemesinin önüne gelen her meselede otomatik olarak aleni duruşma yapılması zorunluluğunu getirmediğini, bu mahkemeler önünde duruşma yapılmasının gerekip gerekmediği sorusunun esasen bu mahkemelerin karar vermeye çağırdıkları uyuşmazlığın niteliğine bağlı olduğunu ifade ederek AİHM Ankara Bölge Adliye Mahkemesinin başvuranın davasını hem olaylar hem de hukuk açısından incelemeye çağırıldığı ve daha sonra onadığı ilk derece mahkemesi kararını incelerken başvuranın suçluluğu veya masumiyeti konusunda tam bir değerlendirme yapması gerektiğini, bu nedenlerle Ankara Bölge Adliye Mahkemesinin başvuranın duruşma talebini ele almaması nedeniyle sözleşmenin 6/1 maddesinin ihlal edildiği sonucuna varılmıştır.
AİHM’in kararından da anlaşılacağı üzere istinaf yargılanmasında her olayda duruşma açılması zorunluluğu bulunmamasına rağmen, maddi olayın tespitine yönelik delil sunulması halinde değerlendirmenin duruşma açılarak yapılması sonucuna varılmıştır. Ayrıca neden duruşma açılmadığına ilişkin bir gerekçenin gösterilmemesi de ihlal nedenleri arasındadır.
Maddi olaya ilişkin yargılama yapan Bölge Mahkemesinin yüz yüzelik ilkesine uyarak sunulan delilleri vasıtasız şekilde değerlendirmesi iç hukukumuzdan ve Avrupa Sözleşmesinden kaynaklanan yükümlülüktür.
Yargıtay Ceza Genel Kurulunun ve 1. Ceza Dairesinin yerleşik içtihatlarına göre; azmettirme suçunda sınırın nitelik veya nicelik yönünden aşılması halinde azmettiren işlenen daha ağır suçtan değil azmettirdiği suçtan sorumludur. Olay mahkemesince dosya ele alınıp henüz yargılamaya başlanılmadan sanıkların hukuki durumlarını etkileyebilecek yeni beyanlar söz konusudur. Bu beyanların duruşma açılarak değerlendirilmesi ve sonucuna göre bir karar verilmesi gerekirken duruşma açılmaksızın ve duruşma açılmamasına ilişkin neden de gösterilmeden karar verilmesi hukuka aykırı olup Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığının itirazının kabulü yerine reddine ilişkin çoğunluk görüşüne iştirak edilmemiştir." görüşüyle,
Çoğunluk görüşüne katılmayan Ceza Genel Kurulu Üyesi ...; "Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 2. Ceza Dairesinin kararına karşı Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığınca ‘7/A Derece Mahkemesinin 25.10.2019 tarihli ve 32-439 sayılı ile sanık ...’nun nitelikli kasten öldürmeye azmettirme, sanıklar ..., ..., ... ve ...’ün nitelikli kasten öldürme ve sanık ...'in nitelikli kasten öldürmeye yardım etme suçlarından mahkûmiyetlerine ilişkin kararından sonra Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 2. Ceza Dairesinin 04.11.2020 tarih ve 150- 1683 sayılı istinaf başvurularının esastan reddi kararından önce sanıklar ... ve ... tarafından dosyaya sunulan 21.05.2020 ve 20.07.2020 tarihli dilekçelerin 'yeni delil kapsamında değerlendirilerek CMK’nın 280. maddesinin 1. fıkrasının a ve g bentleri gereğince Bölge Adliye Mahkemesince duruşma açılması gerekip gerekmediğinin, bu bağlamda eksik inceleme ile karar verilip verilmediğe hususunun karara bağlanması için itiraz kanun yolunun kullanıldığı anlaşılmaktadır.
28.02.2024 tarihli gündemin 10. sırasında kayıtlı dava, itiraz kapsamında Ceza Genel Kurulumuzda ayrıntılı olarak tartışılmış, tartışmalar sonucu yukarıda zikredilen itiraz konusu itirazın kabulü ya da itirazın reddi biçiminde oylamaya tabi tutulmuştur. Oylama neticesinde Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığının itirazının reddi yönünde oy çokluğu karar verildiği hazır bulunanlarca görülmüştür. (22 ret, 3 kabul)
Bu oylamanın hemen akabinde Ceza Genel Kurulu Başkanı bu kez de iki sanık hakkında TCK’ nın 37. maddesinin mi TCK’nın 39. maddesinin mi uygulanması gerektiği yönünde bir oylama yapılacağı bildirmiştir. Bu oylamada, iki sanığın eyleminin öldürmeye yardım etme olduğu yönünde oyçokluğu ile karar verilmiştir. (18/7)
Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığının itirazının incelemenmesi ve sonucunda yapılan oylama da itirazın reddine karar verilmesine karşın dava dosyasının içeriğine girilerek bir kısım sanıklarla ilgili suç vasfının tayinine ilişkin yeni bir oylama yapılması, oylamada uygulanan usul, bunun yanında ilk Derece Mahkemesi, Bölge Adliye Mahkemesi ve Yargıtay 1. Ceza Dairesinin kararlarında açıklanan gerekçeler dikkate alındığında daha önce verilen ve kesirden mahkeme kararlarının doğru olduğu," düşüncesiyle
Çoğunluk görüşüne katılmayan bir Ceza Genel Kurulu Üyesi de; benzer düşüncelerle,
Karşı oy kullanmışlardır.
B. Sanıklar ... ve ...'nin nitelikli kasten öldürme suçuna TCK'nın 37/1. maddesi kapsamında müşterek fail olarak mı yoksa aynı Kanun'un 39/2. maddesi kapsamında yardım eden sıfatıyla mı iştirak ettikleri
1. İlgili Mevzuat ve Öğretide Uyuşmazlık Konusuna İlişkin Görüşler
TCK'da suça iştirakte, faillik ve şeriklik ayrımı öngörülmüş, azmettirme ve yardım etme şeriklik kavramı içinde değerlendirilmiştir.
Kanun’un 37. maddesindeki;
"(1) Suçun kanuni tanımında yer alan fiili birlikte gerçekleştiren kişilerden her biri, fail olarak sorumlu olur.
(2) Suçun işlenmesinde bir başkasını araç olarak kullanan kişi de fail olarak sorumlu tutulur. Kusur yeteneği olmayanları suçun işlenmesinde araç olarak kullanan kişinin cezası, üçte birden yarısına kadar artırılır." şeklindeki hüküm ile maddenin birinci fıkrasında müşterek faillik, ikinci fıkrasında ise dolaylı faillik düzenlenmiştir.
Kanun’da suç olarak tanımlanan fiilin, birden fazla suç ortağı tarafından iştirak hâlinde gerçekleştirilmesi durumunda TCK’nın 37/1. maddesinde düzenlenen müşterek faillik söz konusu olacaktır.
Öğretideki görüşler de dikkate alındığında müşterek faillik için iki şartın birlikte gerçekleşmesi gerekmektedir:
1- Failler arasında birlikte suç işleme kararı bulunmalıdır.
2- Suçun işlenişi üzerinde birlikte hâkimiyet kurulmalıdır.
Müşterek faillikte, birlikte suç işleme kararının yanı sıra fiil üzerinde ortak hâkimiyet kurulduğu için her bir suç ortağı fail konumundadır. Fiil üzerinde ortak hâkimiyetin kurulup kurulmadığının belirlenmesinde suç ortaklarının suçun icrasında üstlendikleri rollerinin ve katkılarının taşıdığı önem göz önünde bulundurulmalıdır.
"Yardım etme" ise TCK'nın 39. maddesinde;
"(1) Suçun işlenmesine yardım eden kişiye, işlenen suçun ağırlaştırılmış müebbet hapis cezasını gerektirmesi hâlinde, onbeş yıldan yirmi yıla; müebbet hapis cezasını gerektirmesi hâlinde, on yıldan onbeş yıla kadar hapis cezası verilir. Diğer hâllerde cezanın yarısı indirilir. Ancak, bu durumda verilecek ceza sekiz yılı geçemez.
(2) Aşağıdaki hâllerde kişi işlenen suçtan dolayı yardım eden sıfatıyla sorumlu olur:
a) Suç işlemeye teşvik etmek veya suç işleme kararını kuvvetlendirmek veya fiilin işlenmesinden sonra yardımda bulunacağını vaat etmek.
b) Suçun nasıl işleneceği hususunda yol göstermek veya fiilin işlenmesinde kullanılan araçları sağlamak.
c) Suçun işlenmesinden önce veya işlenmesi sırasında yardımda bulunarak icrasını kolaylaştırmak" şeklinde,
"Bağlılık kuralı" da aynı Kanun'un 40. maddesinde;
"(1) Suça iştirak için kasten ve hukuka aykırı işlenmiş bir fiilin varlığı yeterlidir. Suçun işlenişine iştirak eden her kişi, diğerinin cezalandırılmasını önleyen kişisel nedenler göz önünde bulundurulmaksızın kendi kusurlu fiiline göre cezalandırılır.
(2) Özgü suçlarda, ancak özel faillik niteliğini taşıyan kişi fail olabilir. Bu suçların işlenişine iştirak eden diğer kişiler ise azmettiren veya yardım eden olarak sorumlu tutulur.
(3) Suça iştirakten dolayı sorumlu tutulabilmek için ilgili suçun en azından teşebbüs aşamasına varmış olması gerekir" biçiminde düzenlenmiştir.
Suçun icrasına iştirak etmekle birlikte, işlenişine bulunduğu katkının niteliği gereği kanuni tanımdaki fiili gerçekleştirmeyen diğer suç ortaklarına şerik denilmekte olup TCK’da şeriklik, azmettirme ve yardım etme olarak iki farklı şekilde düzenlenmiştir. Buna göre, kanuni tanımdaki fiili gerçekleştirmeyen veya özel faillik vasfını taşımadığı için fail olamayan bir suç ortağı, gerçekleşen fiilden TCK'nın 40. maddesinde düzenlenen bağlılık kuralı uyarınca sorumlu olmaktadır.
39. maddenin ikinci fıkrasındaki düzenlemeye göre, yardım etme; maddi yardım ve manevi yardım olarak ikiye ayrılmaktadır.
1- Bir suçun işlenmesine maddi yardımda bulunma çok çeşitli şekillerde ortaya çıkmakla birlikte anılan maddede maddi yardım;
a) Suçun işlenmesinde kullanılan araçları temin etmek,
b) Suçun işlenmesinden önce veya işlenmesi sırasında maddi yardımda bulunarak icrasını kolaylaştırmak,
Olarak sayılmıştır.
2- Manevi yardım ise;
a) Suç işlemeye teşvik etmek,
b) Suç işleme kararını kuvvetlendirmek,
c) Suçun işlenmesinden sonra yardımda bulunmayı vaad etmek,
d) Suçun nasıl işleneceği konusunda yol göstermek,
Şeklinde belirtilmiştir.
2. Somut Olayda Hukuki Nitelendirme
Yönetim kurulu başkanlığını sanık ...'ın yaptığı Kadoil firmasının bayii olarak çalışan maktulün akaryakıt alımları nedeniyle anılan firmaya borçlandığı, borcun ödenmesi konusunda maktul ile sanık ..., firmanın sahibi ... ve avukatlarıyla görüşmeler yapılmasına rağmen faiz ve ödeme şartlarında bir anlaşma sağlanamadığı, söz konusu firmanın otogaz sektörüne girip lisans alabilmek amacıyla maktule ait Delice ilçesindeki iki adet tesisi kiraladığı, ancak kira sözleşmesinin Kadogaz ile maktulun eşi mağdur ...'ın yetkilisi olduğu Madenli Yatırım Firması arasında yapılması nedeniyle kira bedellerinin maktulun borcundan mahsup edilmediği ve bu durumun taraflar arasındaki anlaşmazlığın başka bir boyutunu oluşturduğu, mağdur ...'ın anlatımına göre maktulün, konuyu ... ile görüşmek üzere Gaziantep'e gittiği, borcun ödenmesi kapsamında kendisine sunulan senetleri imzalamak istemeyerek yırttığı, ...'nun da senetlerin yırtılmasına kızarak maktule hitaben; "Bunun bedelini ödeyeceksin!" dediği, 23.03.2018 tarihli cep telefonu inceleme tutanağında da belirtildiği üzere sanık ...'ın 15.02.2018 tarihinde maktule Whatsapp aracılığıyla; "Dansözlük yapıyorsun" ve "Or...laştığın belli hadsiz Adi adam konuştuk bitti dediği 5 aydır oyalıyorsun avrat yeminine rağmen sende şeref olsa bitirirsin bıktım pislik ve dansöz gibi kıvırmandan ödemiyorsan ödeme" şeklinde mesajlar gönderdiği, bu mesajlardan sonra sanık ...'a karşılık olarak mesajlar yazan ve konuya ilişkin Kadoil firmasının avukatı ile mesajlaşan maktulun 01.03.2018'de bu kez ...'na; "Benim abim şu cenazeyi kaldıralım" ve 19.03.2018 tarihinde; "Hayırli isler olsun abi...abi butun bu yapilanlara hic gerek yok ticaretimiz bozulacak daha önceda size bu cenazeyi kaldiralim dedim fakat bir cevap vermeye gerek bile duymadiniz sizin taktiriniz tabiki fakat kendimizi savunmak durumundayiz yani geri donusu olmaz butun bu yapılanların zarar göruruz iki taraflı ben son bir defa size bu işi konuşurak halledelim diyorum bundan sonrası sizin takdiriniz olsun sonrasinda ne sizi ne sizden birisini arayıp rahatsizlik vermeyeceğim ekmek yedik su içtik 12 yil takdir sizin iyi günler sağlıkla kal" biçiminde mesajlar gönderse de herhangi bir yanıt alamadığı, mesaj içeriklerinden sanık ... ve ...'nun maktulle ilişkilerini bitirmeye karar verdiklerinin anlaşıldığı, sanık ...'ın, koruması olan tanık ...'ya Enerji Bakanlığının düzenlediği bir programa katılmak üzere Ankara'ya gideceklerini söylediği, tam tarihi belirlenememekle birlikte maktulün öldürülmesine de bu sırada karar verdiği, İstanbul'dan Ankara'ya gelirken olayda kullanılması ve irtibat sağlanması için 0533 804 .. .. ve 0553 808 .. .. numaralı iki adet açık hattın, firmanın Konya Yolu Mevlana Bulvarındaki benzin istasyonunda işletme müdürü sanık ... ile firmaya ait akaryakıt istasyon işletmelerinin toptan satış bölümünde çalışan sanık ...'a verilmesini sağladığı, maktulün öldürülmesi için yapılan plan doğrultusunda sanık ... ile onun çocukluk arkadaşı olan sanık ...'i tetikçi olarak görevlendirdiği, sanık ...'nin tanık ...'ü arayarak sanık ...'i Ankara'ya götürmesini söylediği ve adı geçenin telefon numarasını tanığa verdiği, tanık ...'nin de sanık ...'i arayarak kendisini Ankara'ya götüreceğini söylediği, sanık ... ile Gaziantep'te firmanın akaryakıt istasyonlarının kiralanması ve bayilik işlerini takip eden sanık ...'in söz konusu plandan haberdar olarak Ankara'ya geldikleri ve kendilerini karşılayan sanık ... ile birlikte maktulun evinin bulunduğu yere önceden giderek keşif yaptıkları, sanık ...'ın da programı bittikten sonra olay mahallini görmek ve maktulün evinin tespit edilen konumunu doğrulamak için tanık ...'ın kullandığı araçla yanına daha önce olay mahallinde tespit yapan sanık ...'i de alarak maktulun evinin bulunduğu yere gittiği, bu suretle sanık ...'ın olay yeri olan maktulün evinin bulunduğu yerin doğru tespit edildiğini görmek suretiyle planın uygulanmasında ısrar ve sebat gösterdiği ve aynı akşam sanıklar ..., ..., ... ve ... ile birlikte Tirebolu Sokakta bulunan lojmanda kalarak eylemin ertesi sabah gerçekleştirilmesine karar verdiği, sanık ... (Lukman)'ın, maktulun evinin önüne götüreceği araçla Kadoil firması arasında bir bağlantı kurulmasını önlemek için olayla ilgisi olmayan inceleme dışı sanık ...'nın aracını aldığı, bununla da yetinmeyerek aracın ön tarafına kayıp bilgisi bulunan 06 YB .. .. plakayı taktığı, ertesi sabah sanıklar ... ve ...'in sanık Lukman tarafından kullanılan bu araçla, sanıklar ... ve ...'in ise tanık ...'la birlikte olay mahalline gittikleri, sanıklar ... ve ...'in araçtan indikten sonra maktulun evinin yanında bulunan parkta beklemeye başladıkları, evinden çıktığını görünce maktulun yanına gittileri, her iki sanığın da, öldürmeleri için kişisel hiçbir sebepleri olmadığı hâlde, silahlarını çekerek kendilerini görüp kaçmaya başlayan maktule, arkasından ateş ettikleri, Ankara Adli Tıp Kurumu Ankara Morg İhtisas Dairesi Başkanlığınca düzenlenen 21.06.2018 tarihli otopsi raporuna göre maktulün sırtından aldığı tek ateşli silah mermi çekirdeği yaralanmasına bağlı kot kırığı ile karakterli iç organ ve büyük damar harabiyetinden gelişen iç ve dış kanama sonucu hayatını kaybettiği, ardından da sanıklar ... ve ...'in diğer sanık ... (Lukman) kullanılan araçla olay yerinden uzaklaştıkları, olayın bu şekilde gerçekleşmesinden sonra sanık ...'ın kendisine ait olan 0542 784 .. .. numaralı hat yerine olay öncesi ve sonrası kullanmak üzere yapılan plan dâhilinde kendisine verilen açık hat ile sanık ...'de bulunan açık hattı arayıp olayla ilgili adı geçene bilgi verdiği, bu sırada sanık ...'nin yanında bulunan sanık ...'in de aldığı bilgiyi sanık ...'ye ait telefon hattı ile aradığı sanık ...'a ilettiği, dolayısıyla sanık ...'ın azmettirmesi ile sanıklar ... ve ...'in maktulün öldürülmesi eylemini doğrudan gerçekleştirdikleri, sanıklar ... ve ...'in, söz konusu fiil üzerinde birlikte hâkimiyet kurmak suretiyle TCK'nın 37. maddesi anlamında suça iştirak ettikleri, sanık ... (Lukman)'ın ise yapılan plan doğrultusunda olayı gizleyebilmek amacıyla inceleme dışı sanık ...'dan araç almak, aracın plakalarını değiştirip sanıklar ... ve ...'i olay yerine götürmek ve eylem gerçekleştirildikten sonra adı geçen sanıkları uzaklaştırmak suretiyle suçun işlenmesinden önce ve sonra maddi yardımda bulunarak suçun icrasını kolaylaştırdığı ve maktulün öldürülmesi eylemine TCK'nın 39/2-c maddesi uyarınca yardım eden sıfatıyla katıldığı İlk Derece Mahkemesince kabul edilen olayda;
Sanık ...'nin sanık ... tarafından maktulün öldürülmesi olayında kullanılmak üzere temin ettiği açık hatlardan birini kullanması, maktule tabanca ile ateş eden sanık ...'in Ankara'ya getirilmesi amacıyla sanık ...'ın talimatları doğrultusunda tanık ...'yi arayarak sanık ...'in telefon numarasını adı geçene vermesi, sanık ...'in maktulün öldürülmesi planından haberdar bir şekilde Ankara'ya gelerek kendisini karşılayan sanık ... ile birlikte maktulun evinin bulunduğu yere önceden giderek yapılan keşfe katılması, bu keşiften sonra bir kez de sanık ...'ın iştiraki ile keşif mahalline giderek maktulün evinin konumunu doğrulatması, olay günü ise her iki sanığın da tanık ... tarafından kullanılan araçla olay yerinin yakınına gitmeleri, maktulün öldürülmesinden sonra sanık ...'nin açık hatlar kullanılarak kendisini arayan sanık ...'ın verdiği bilgilerin yanında bulunan sanık ... aracılığıyla sanık ...'a ulaşmasını sağlaması hususları birlikte değerlendirildiğinde;
Sanıklar ... ve ...'nin, diğer sanıklar ... ve ... tarafından gerçekleştirilen maktulün öldürülmesi olayının icrai hareketlerini gerçekleştirmemeleri, maktulün direncini kıracak bir davranışlarının olmaması ve söz konusu suçun başarıyla sonuçlanmasına yönelik iş bölümü yapılarak fiilin başarılı şekilde sonuçlandırılması söz konusu olmadığından müşterek fail olarak sorumlu tutulamayacakları, bununla birlikte suçun işlenmesinden önce ve işlenmesi sırasında belirtilen şekilde yardımda bulunarak suçun icrasını kolaylaştırdıkları anlaşıldığından sanıklar ... ve ...'nin nitelikli kasten öldürme suçuna TCK'nın 39/2. maddesi kapsamında yardım eden sıfatıyla iştirak ettikleri kabul edilmelidir.
Bu itibarla, Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı itirazının değişik gerekçeyle kabulüne karar verilmelidir.
Çoğunluk görüşüne katılmayan sekiz Ceza Genel Kurul üyesi ise; sanıklar ... ve ...'nin maktule yönelik kasten öldürme suçuna TCK'nın 37/1. maddesi kapsamında müşterek fail olarak iştirak ettikleri,
Düşünceleriyle karşı oy kullanmışlardır.
VI. KARAR
Açıklanan nedenlerle;
1- Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı itirazının DEĞİŞİK GEREKÇEYLE KABULÜNE,
2- Yargıtay 1. Ceza Dairesinin 22.02.2022 tarihli ve 6977-1378 sayılı temyiz taleplerinin esastan reddine ilişkin kararının sanıklar ... ve ...'ye yüklenen nitelikli kasten öldürme suçundan kurulan hükümler bakımından KALDIRILMASINA,
3- Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 2. Ceza Dairesinin 04.11.2020 tarihli ve 150-1683 sayılı istinaf taleplerinin esastan reddi kararının, sanıklar ... ve ...'nin suça TCK'nın 39/2. maddesi kapsamında yardım eden sıfatıyla iştirak ettiklerinin gözetilmemesi isabetsizliğinden BOZULMASINA,
4- Dosyanın, CMK'nın 304/2-a maddesi uyarınca Ankara 10. Ağır Ceza Mahkemesine, kararın bir örneğinin Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 2. Ceza Dairesine gönderilmek üzere Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığına TEVDİİNE, 28.02.2024 tarihinde yapılan müzakerede her iki uyuşmazlık yönünden de oy çokluğuyla karar verildi.