Logo

Ceza Genel Kurulu2023/523 E. 2024/61 K.

Yapay Zeka Özeti

Uyuşmazlık: Sanığın, tasarlayarak beden ve ruh bakımından kendisini savunamayacak durumda olan altsoyu kasten öldürme suçuna asli fail veya yardım eden sıfatıyla iştirak edip etmediği.

Gerekçe ve Sonuç: Sanığın, eşinin öldürme eylemini gerçekleştirebilmesi için oğlu olan maktulü kendisini savunamayacak duruma getirmek amacıyla ilaçları maktulün yediği dönere koyduğuna ve eşinin suçuna asli fail veya yardım eden sıfatıyla iştirak ettiğine dair her türlü şüpheden uzak, kesin ve inandırıcı delil bulunmadığı gözetilerek, yerel mahkemenin mahkûmiyet kararı bozulmuştur.

Karar Metni

"İçtihat Metni"

İTİRAZ

İtirazname No : 2022/55450

KARARI VEREN

YARGITAY DAİRESİ : 1. Ceza Dairesi

MAHKEMESİ :Ceza Dairesi

SAYISI : 2655-458

I. HUKUKİ SÜREÇ

Sanığın tasarlayarak altsoyu kasten öldürme suçuna yardımdan 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu’nun 82/1-a-d, 39/1, 29, 62, 53 ve 63. maddeleri uyarınca 6 yıl 3 ay hapis cezası ile cezalandırılmasına, hak yoksunluğuna ve mahsuba ilişkin Bursa 15. Ağır Ceza Mahkemesince verilen 08.06.2021 tarihli ve 343-234 sayılı hükmün, sanık müdafii, katılan vekili ve Cumhuriyet savcısı tarafından istinaf edilmesi üzerine duruşma açılarak yapılan yargılama sonucunda Bursa Bölge Adliye Mahkemesi 1. Ceza Dairesince 21.02.2022 tarih ve 2655-458 sayı ile; Yerel Mahkeme hükmünün kaldırılarak sanığın tasarlayarak beden ve ruh bakımından kendisini savunamayacak durumda olan altsoyu kasten öldürme suçundan TCK'nın 82/1-a-d-e, 29, 62, 53 ve 63. maddeleri uyarınca 15 yıl hapis cezası ile cezalandırılmasına, hak yoksunluğuna ve mahsuba karar verilmiştir.

Hükmün, sanık müdafii, katılan vekili ve Cumhuriyet savcısı tarafından temyiz edilmesi üzerine dosyayı inceleyen Yargıtay 1. Ceza Dairesince 15.03.2023 tarih ve 7402-1058 sayı ile onanmasına oy çokluğuyla karar verilmiştir.

Daire Üyesi A. O. Dağ; "... ve diğer sanık ..., maktul ...’in öz anne-babasıdır.

Mevcut delillere göre maktul ... 34 yaşında ve evlidir. Son yıllarda yoğun uyuşturucu kullanmakta, tedavilere de yanıt vermemektedir. Uyuşturucu etkisi ile çevresine karşı çok yoğun cinsel söz ve davranışlar sergilemekte, evde herkesin içinde porno izlemekte, örneğin, baldızına dahi cinsel yönelim göstermektedir. Dahası, öz annesine iddiaya göre iki defa cinsel saldırıda bulunmuştur. Olay günü öncesi bu defa alt komşusunun karısına cinsel içerikli mesaj yollamış ve bu nedenle karakola götürülmüş, geceyi orada geçirdikten sonra ertesi gün savcılığa sevkedilmiş, muhtemelen TCK'nın 32. maddesi kapsamında şüphe nedeniyle tutuklanmamış ve adli kontrol koşulu ile serbest bırakılmıştır.

Baba olan sanık ve maktulün eşi ..., maktulü adliyeden almışlardır. Alt komşuya da cinsel tacizde bulunan maktulün tekrar o eve gitmesini uygun bulmayan baba ve eş, maktulü, ailenin ... bölgesinde bulunan TOKİ’deki dairesine götürmek istemiştir. Maktul bunu reddetmiştir.

Bunun üzerine sanık ..., anne olan sanık ...’ye üç adet dürüm almasını, bunlardan birinin içine maktulün kullandığı antidepresan haplardan ufalayıp koymasını, böylece sersemleyen maktulün TOKİ’deki eve götürüleceğini, kendisinin burada maktulün başında durup ona göz kulak olacağını söylemiştir. Neticede ..., ilaçlı olan dürüm dahil yiyecekleri hazırlamış, yanına da maktule kıyafet almıştır.

Anne-baba ve maktul, TOKİ’deki eve giderken yolda durmuşlar ve dürümleri yemeye başlamışlardır.

Bu esnada ...ve maktul arasında, komşu tacizi nedeniyle tartışma olmuş, sanık ..., biraz sersemleyen ve yemek yemekte olan maktulün başına levye ile vurmuştur. Başı kanayan maktul hafif ticari araçta arkada oturan annesi ...’nin dizine uzanmıştır. Bu sırada sanık ...’nin, ...’a neden böyle yaptığını sorup hastaneye gidilmesi gerektiğini söylediği yolunda beyanlar vardır.

Sanık ..., Yerel Mahkeme beyanına göre araçtaki bıçakla, ...’nin beyanına göre TOKİ’deki evden aldığı bıçakla, zaten yaralı ve sersemlemiş olan ...’u bıçaklamıştır. Ardından maktulü ormanlık bir alana atmıştır.

Bu örgü ve deliller içerisinde, sanık ...’nin ilaçlı dürümü, ...’ın öldürme eylemini gerçekleştirmesi için götürdüğü yolunda net bir delil yoktur. Zira, maktul TOKİ'deki eve gitmek istememekte ve aile de komşuya tacizde bulunan maktulün artık eve dönmemesi amacıyla onu TOKİ’deki evde bir nevi tecrite almak istemektedir.

Üstelik tanık ... bunu doğrulamış ve ...’un kendisinden kıyafet istediğini, kendisinin reddettiğini anlatmıştır. İşte, sanık ... aynı zamanda TOKİ’de kullanmak üzere yanına kıyafet de almıştır.

...’nin, ...’ın bir gün önceki ...’u oralardan uzaklaştırma gibi düşüncesinden haberi yoktur. Onun bu eylemdeki maddi hareketi, ilaçlı dürümü getirmektir. Amacı da ...’un biraz tecritte kalmasının teminidir. ...’ın eylemine bunun dışında herhangi bir şekilde katkısı bulunmamaktadır. Örneğin, oğlu olan maktule, TOKİ’de kalması için bir telkinde bulunup tuzak kurmamıştır.

... ve ...’ın ortak eylemi varsa bu davada TCK’nın 82/1-e bendi de değerlendirilmelidir. Oysa bir mahkûmiyet de dava da yoktur.

Sanığın eyleminin TCK’nın 278, 281 belki 283. maddeleri yönünden ele alınması mümkün ise de atılı suçtan TCK’nın 37. maddesi uyarınca cezalandırılması deliller ile uyumlu değildir.

Bu gerekçelerle sanık ... hakkında TCK’nın 82/1-a-d, 29. ve 62. maddeleri uyarınca verilen mahkûmiyet kararının onanması yolunda görüş açıklayan sayın çoğunluğa iştirak etmiyorum." açıklamasıyla karşı oy kullanmıştır.

II. İTİRAZ SEBEPLERİ

Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı 02.05.2023 tarih ve 55450 sayı ile; "...Somut olayda sanık ...'nin eylemi, eşi olan inceleme dışı sanık ...'ın talimatı ile antidepresan ilaç katılmış olan ekmek arası döneri getirmekten ibaret olup sanık ...'nin bu eylemi, ...'ın amacının maktulün sakinleşmesini sağlamak ve tecrit edileceği eve götürmek olduğu düşüncesiyle gerçekleştirdiği, ailenin kültürel yapısına göre kocasının talimatına aykırı davranmasının beklenemeyeceği, sanık ...'ın maktulü öldürme planından haberinin bulunmadığı, zira maktulün ...'daki evde bir süre kalacağı düşüncesiyle maktulün kıyafetlerini de götürdüğü, öldürmenin sanık ... bakımından aniden gelişen bir durum olduğu ve olay sırasında sanık ...'ı engellemeye çalıştığı anlaşılmıştır.

Bu durumda sanık ...'nin aşamalardaki savunmalarının aksine, sanık ...'ın öldürme eylemine, suçun karar aşamasında veya icrası sırasında, maktulün direncini kıracak davranışları ile fikir ve eylem birliği içinde hareket ederek fiil üzerinde ortak hâkimiyet kurmak suretiyle, müşterek fail veya yardım eden olarak katıldığına dair mahkûmiyetine yeterli, her türlü şüpheden uzak, kesin ve inandırıcı delil bulunmadığı hâlde atılı suçtan beraati yerine mahkûmiyetine karar verilmesinin usul ve yasaya aykırı olduğu," görüşüyle itiraz yoluna başvurmuştur.

5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu'nun 308. maddesi uyarınca inceleme yapan Özel Dairece 10.10.2023 tarih, 4053-6058 sayı ve oy çokluğu ile itiraz nedenlerinin yerinde görülmediğinden bahisle Yargıtay Birinci Başkanlığına gönderilen dosya, Ceza Genel Kurulunca değerlendirilmiş ve açıklanan gerekçelerle karara bağlanmıştır.

III. UYUŞMAZLIĞIN KAPSAMI VE KONUSU

İnceleme dışı sanık ... hakkında tasarlayarak beden ve ruh bakımından kendisini savunamayacak durumda olan altsoyu kasten öldürme suçundan kurulan mahkûmiyet hükmü Özel Dairece onanmak suretiyle kesinleşmiş olup itirazın kapsamına göre inceleme sanık hakkında kurulan hükümle sınırlı olarak yapılmıştır.

Özel Daire çoğunluğu ile Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı arasında oluşan ve Ceza Genel Kurulunca çözümlenmesi gereken uyuşmazlık; sanığa atılı tasarlayarak beden ve ruh bakımından kendisini savunamayacak durumda olan altsoyu kasten öldürme suçunun sabit olup olmadığının belirlenmesine ilişkindir.

IV. OLAY VE OLGULAR

İncelenen dosya kapsamından;

12.03.2020 tarihinde saat 09.30 sıralarında Kestel-Narlıdere Mahallesi ile ... TOKİ Konutları yolu güzergâhı üzerindeki Kuyucak Mevkiinde bir erkek cesedi bulunduğunun ihbar edilmesi üzerine soruşturmaya başlandığı,

Olay yerinde yapılan incelemede; stabilize yoldan 2.80 metre içeriye doğru, yüzü yerde yatar vaziyette, üst kısmı çıplak, alt kısmı giysili, 35-40 yaşlarında olduğu değerlendirilen erkek cesedinin görüldüğü, maktulün sırt derisinin tamamen açılmış olduğu, açık havada terk edilmesi ve hayvanlar tarafından yenilmesi sonucunda omuza kadar olan sol kol bölgesinin bulunmadığı, yol üzerinde yapılan incelemede yürüme mesafesinde olmayan TOKİ konutlarının ve bir okulun yer aldığı, bölgede herhangi bir kamera sisteminin olmadığı, yol üzerinde silinmiş vaziyette kan izlerinin görüldüğü, yapılan harici muayenede, oksipital bölgede 3 cm’lik raddi yara, sol göğüs memesi alt kısmında yaklaşık 2 cm’lik bir açısı dar bir açısı geniş olan yara, dudakları düzenli muhtemel delici alet yarası bulunan, boynun sağ tarafında ön yüzden başlayıp enseye kadar uzanan lineer hiperemik hat bulunduğunun tespit edildiği, sağ el parmaklarından parmak izleri alındığı, parmak izi sisteminden yapılan sorgulamada, maktulün ... olduğu tespit edilerek 12.03.2020 tarihli tutanağın tanzim edildiği,

Başlatılan tahkikat kapsamında, maktulün bir çok suçtan adli kaydının bulunduğunun, en son 08.03.2020 tarihinde komşusu olan ...’e yönelik cinsel taciz suçu nedeniyle hakkında işlem yapıldığının ve 09.03.2020 tarihinde adli kontrol şartıyla serbest bırakıldığının tespit edildiği, bunun üzerine önce ... ve eşi olan Gökhan Özen’in ifadelerine başvurulduğu, ancak daha sonra maktulün, babası olan inceleme dışı sanık ... ve yanında eşi olan ... Rençber ile 16 S** ** plaka sayılı araçla adliyeden ayrıldıkları ve o tarihten sonra maktulden haber alınamadığı belirlenerek şüphe üzerine inceleme dışı sanık ...’in yakalanıp soruşturmanın genişletildiği,

30.06.2020 tarihli Adli Tıp Kurumu Bursa Adli Tıp Grup Başkanlığı Morg İhtisas Dairesinin raporunda; maktulün ölümü sırasında alkollü olmadığı, kanında uyarıcı madde (3 ng/ml) amphetamine ve (33 ng/ml) methamphetamine, benzodiazepin türevi ilaç etken maddeleri diazepam, (457 ng/ml) nordiazepam, (4 ng/ml) temazepam, (22 ng/ml) oxazepam, (1 ng/ml) medazepam, antipsikotik ilaç etken maddesi (2 ng/ml) olanzapine, (0.5 ng/ml) risperidone, (3 ng/ml) aripiprazole, hydroxy risperidone ve pıhtılaşma önleyici ilaç etken maddesi (69 ng/ml) warfarin bulunduğu, mevcut ilaç etken maddelerinin tek tek değerlendirildiğinde toksik ya da öldürücü doz aralıklarında olmadığı, maktulün vücudunda bir adet kesici delici alet yarası, baş bölgesinde çok sayıda künt travmatik laserasyon ve boynunda bağla boğma bulguları ile gövde arka yüz ve sol kolu içine alan geniş doku defekti tespit edildiği, gövde arka yüz ve sol kolu içine alan doku defektinin, bu alanın sınırlarındaki laserasyonların ve yüzde tarif edilen parşömenize laserasyonların yabani hayvanlar tarafından yenilmeye bağlı oluşmasının muhtemel olduğu, göğüste mevcut kesici delici alet yarasının müstakilen öldürücü nitelikte olduğu, kesici-delici alet yarası cilt bulgularına göre, kullanılan aletin bir kenarının keskin, diğer kenarının künt olduğu, baş bölgesinde tanımlanan lezyonlar ve sağ kaş üzerinde tanımlanan lezyonun künt travmatik laserasyon niteliğinde yaralanmalar olup kemik dokuda kırığa neden olmadığı, ancak en az biri ya da birlikte etkiyle beyin dokusunda subaraknoid kanama ve kontüzyon oluşturarak yaşamı tehlikeye sokan ve basit tıbbi müdahale ile giderilemeyecek yaralanma niteliğinde olduğu, boyunda dış muayenede tarif edilen telem ve yumuşak dokulardaki ekimozların bağla boğma eylemi ile uyumlu olduğu, maktulün ölümünün kesici delici aletle perikard ve kalp yaralanması, künt travmatik beyin kanaması ve kontüzyonu ile bağla boğmanın müşterek etkisi ile meydana gelmiş olduğu, ölümü üzerine etkili başka bir nedenin tespit edilmediğinin belirtildiği,

Maktulün, Bursa Adliyesi önünden inceleme dışı sanık ile birlikte ayrıldıkları 16 S** ** plaka sayılı aracın, maktulun ölü olarak bulunduğu arazi yolu ile ... TOKİ Konutları güzergâhı arasında belli saat aralıklarıyla görüldüğünün belirlendiği,

Maktulün kullanmakta olduğu 0530 077 **** numaralı hat ile sanığın kullandığı 0538 482 **** ve inceleme dışı sanığa ait 0533 331 **** numaralı hatların iletişim kayıtlarının incelenmesinde, 09.03.2020 tarihinde inceleme dışı sanık ile maktulun baz istasyonu kayıtlarının aynı olduğu, aynı tarihte saat 14.31 ile 14.50 arasında inceleme dışı sanık ile sanık arasında beş kez görüşme kaydının bulunduğu, bu sırada inceleme dışı sanık ve maktulün, maktulün iş yeri olan Hisar Tekstil işletmesi bölgesinde, sanığın ise Demirtaş Mahallesi'nde bulunan evine yakın baz istasyonlarını kullandıkları, saat 15.32’de inceleme dışı sanığın aracıyla, sanığı Demirtaş Mahallesi'nde bulunan ikametinden alarak maktulle birlikte hareket ettikleri, sırasıyla Vakıf, Barakfakı ve Nushetiye Mahallelerinden geçtikleri, 16.07-21.06 saatleri arasında görüşme ve baz kayıtlarının bulunmadığı,

Kamera inceleme tutanağına göre; 09.03.2020 tarihinde saat 20.42 sıralarında inceleme dışı sanığın ... TOKİ Konutlarında bulunan binaya girerek kısa bir süre sonra aracına geri döndüğü,

16 S** ** plaka sayılı araç üzerinde yapılan incelemede, aracın koltuk kılıflarının yeni ve temiz olup orijinal kılıfları olmadığı, kılıfların sökülmesi sonrasında kendi kılıfları üzerinde kan lekeleri görüldüğü, uzmanlık raporuna göre, ele geçirilen kan örnekleri ile maktulden elde edilen kan örneklerinin birebir uyumlu olduğunun tespit edildiği,

Adlî Tıp Kurumu 5. Adlî Tıp İhtisas Kurulunun 22.02.2021 tarihli raporunda; maktulün maruz kaldığı saldırıdan kısa bir süre sonra ölmüş olması hâlinde kanında saptanan ilaçların ortak tesiri altında kendisini savunmakta güçlük çekeceğinin bildirildiği,

Anlaşılmaktadır.

Tanık ... aşamalarda; abisi olan maktulün uyuşturucu madde kullandığını, maddenin etkisi altındayken kendisini kaybederek ailesine ve çevresine zarar verdiğini, uygunsuz hareketlerde bulunduğunu, alt komşuya yönelik cinsel taciz olayını öğrenince babasıyla konuştuğunu, babasının, kimsenin yüzüne bakamayacak hâle geldiğini söyleyip ona gerekli dersi vereceği şeklinde imada bulunduğunu, kendisinin de yanlış bir şey yapmaması konusunda babasını uyardığını, 09.03.2020 tarihinde ağabeyinin adliyeye sevk edildiğini duyunca anne ve babasını aradığını, her ikisine de ulaşamayınca endişelendiğini, çünkü ağabeyinin zaman zaman ailesine; "Sizi öldüreceğim ama daha vakti gelmedi." demekte olduğunu, ... yolu üzerinde telefonların da çekmediğini, daha sonra babasının arayarak kendisini evin alt tarafına çağırdığını, aşağıya indiğinde babasının; "Oğlum ben ...’u öldürdüm, evden ayrılıp Bağlarbaşı tarafına gideceğini söyledi, o tarafta oturan ablanın ve eniştenin başına bela olacağını ve devamlı para isteyeceğini düşündüm, yapacak bir şeyim kalmadı." dediğini, annesinin de yanlarında olduğunu, ağlamaktan nefes alamadığını, sürekli; "Oğlum, durduramadım, yapma dedim, baban kendini kaybetti." şeklinde konuştuğunu,

Tanık ... aşamalarda; maktulün resmî nikahlı eşi olduğunu, evliliklerinden bir tane çocuklarının bulunduğunu, eşinin madde bağımlısı olup son dört yıldır bağımlılıktan kurtulması için ailece uğraştıklarını, ancak olumlu sonuç alamadıklarını, eşinin uyuşturucu kullanıp evde sürekli çırılçıplak dolaştığını ve porno film izlediğini, beş yaşındaki oğlunu bu ortamdan uzak tutmaya çalıştığını, hatta kız kardeşine yönelik cinsel eğilim gösterdiğini, bu nedenle bir süre ayrı yaşadıklarını, olay tarihinden bir gün önce kayınvalidesi ve kayınpederi ile birlikte oğlunu dışarıya gezmeye götürdüklerini, evde yalnız kalan eşinin bu sırada alt komşunun hanımına cinsel içerikli mesajlar atmış olduğunu, eve geri döndüklerinde alt komşunun, eşini dışarıya çağırdığını, aralarında tartışma yaşandığını, daha sonra karakolluk olduklarını, eşinin o gece nezarette kaldığını, ertesi gün kayınpederi ile birlikte adliyeye gittiklerini, eşinin serbest bırakılması üzerine ...'da bulunan evlerine götürmek istediklerini, çünkü kendisinin ve alt komşunun şikâyeti üzerine evden uzaklaştırma kararı verildiğini, araca bindiğinde eşinin; "Sen benden uzaklaştırma kararı almışsın, burada ne işin var, seninle hesabımız bitmedi." şeklinde konuştuğunu, bu sırada üç aylık hamile olması nedeniyle korkarak ...'ya gitmek istemediğini, Demirtaş Mahallesi'nin girişinde araçtan inerek ikametine döndüğünü, evde kayınvalidesine; "Oraya gitmek istemiyorum, sen git." dediğini, bunun üzerine kayınvalidesinin gitmek durumunda kaldığını, eşinin kıyafetlerini hazırlayarak kayınvalidesine verdiğini, eşinin taşkınlık dönemlerinde sakinleşmek amacıyla düzenli olarak ilaç kullandığını, kayınvalidesinin giderken kendine gelir düşüncesiyle bu ilaçları da alıp götürdüğünü, araçta yaşanan olaylarla bir ilgisinin bulunmadığını, olay tarihinde saat 22.30 sıralarında kayınvalidesi ve kayınpederinin eve geldiklerini, kayınpederinin; "Artık canıma tak etti, bitti, kurtulduk." dediğini, bu sırada kayınvalidesinin ağlamakta olduğunu, kendisinin de ağlamaya başladığını, eylemi tam olarak kimin gerçekleştirdiğini sormadığını, ancak kayınpederinin; "Ben öldürdüm." dediğini hatırladığını, ailesinin oğullarını kurtarmak için çok çabaladıklarını, onu öldürme isteği yönünde bir davranışlarına rastlamadığını,

İnceleme dışı sanık, kimlik tanığı olarak dinlendiği 12.03.2020 tarihli ilk ifadesinde; 09.03.2020 tarihinde gelini tanık ... ile birlikte oğlu olan maktulü görmek için Bursa Adliyesine gittiklerini, öğleden sonra serbest bırakılan oğlunun yanlarına geldiğini, hep birlikte 16 S** ** plaka sayılı araca binerek eve gitmek için yola çıktıklarını, tanık ...'ı, Demirtaş Mahallesi girişinde indirerek oğlunun çalıştığı iş yerine geçtiklerini, kendisinin araçta beklediğini, oğlunun iş yerinden çıkıp yanına geldiğinde işi bıraktığını, buralardan gideceğini, geri gelmeyeceğini söylediğini, sonrasında bir daha ondan haber alamadıklarını, ölümüyle ilgili şüphelendiği kimsenin olmadığını,

Kollukta 17.03.2020 tarihinde dinlenmesinde; oğlunun uyuşturucu bağımlısı olduğunu, madde kullandığı zamanlarda kendisine, annesine ve eşine yönelik darp, akraba ve tanıdıkların eşlerine karşı ise cinsel taciz eylemlerinde bulunduğunu, son olarak 08.03.2020 tarihinde alt komşusuna uygunsuz mesajlar atması nedeniyle karakolluk olduğunu, bir gece nezarethanede kaldığını, 09.03.2020 tarihinde gelini ile birlikte adliyeye oğlunun durumunu öğrenmeye gittiklerini, ifadesi sonrasında serbest bırakılan oğlunun, işten çıkışını almak üzere kendisini fabrikaya götürmesini istediğini, bunun üzerine gelinini yol kenarında indirerek oğlunun çalıştığı iş yerine geldiklerini, kendisinin araçta kaldığını, bu sırada eşini arayıp; "... ile biz geleceğiz, sen döner yaptır, içine de kullandığı ilaçlardan birkaç tane koy." dediğini, anksiyete bozukluğu olan oğlunun sakinleşmek amacıyla reçete ile satılan bir ilaç kullandığını, uyku yaptığını bilmesi nedeniyle dönerin içine bu ilaçlardan koymasını eşinden özellikle istediğini, daha sonra oğlunun gelerek yola devam ettiklerini, seyir esnasında eşini bir kez daha arayarak döneri hazırladığında yola çıkmasını söylediğini, bu sırada oğlunun; "... benim hakkımda uzaklaştırma kararı almış, TOKİ’ye gidip orada kalayım." dediğini, annesini arayıp kendisine kazak ve pantolon hazırlamasını istediğini, sonrasında eşini de alarak ... istikametine doğru devam ettiklerini, yol kenarında bir yerde durup dönerleri yedikleri esnada daha önceden hazırlayarak şoför koltuğunun yanına koymuş olduğu levye ile oğlunun kafasına bir kez vurduğunu, oğlunun, üzerinde bulunan tişörtü çıkarıp kanayan başına sardığını, eşinin ise ona yardım ederek araca bindirdiğini ve arka koltukta kucağına yatırdığını, ilacın etkisini göstermesi için bir süre araçla gezindiğini, daha sonra ...'ya doğru yola çıktığını, seyir esnasında oğlunun uykuya daldığını, boş bir arazide durarak demir ile kafasına bir kez daha vurduğunu, eşinin; "Yapma, vurma." dediğini, ancak kendisinin dinlemediğini, araca binerek yeniden aynı bölgede dolaştığını, saat 20.30 civarında ... TOKİ Konutlarında bulunan evlerinin önüne geldiğini, evden bir adet bıçak alarak araca geri döndüğünü ve tekrar yola devam edip Narlıdere Mahallesi istikametine gittiğini, yol kenarında aracı durdurup evden aldığı bıçağı oğlunun göğsüne sapladığını, can çekiştiğini görünce araçta bulunan iple de boğduğunu, sonra boynundan çekerek araçtan çıkarttığı oğlunu yol kenarına bıraktığını, eşinin; "Burada bırakmayalım, hastaneye götürelim." dediğini, ancak kendisinin karşı çıkarak oradan ayrıldıklarını, yolda, olayda kullandığı plastik saplı yaklaşık 10 cm'lik bıçağı ormanlık alana doğru attığını, dönüş yolunda diğer oğlu tanık ...’i arayarak evin alt tarafındaki yola gelmesini söylediğini, karşılaştıklarında ...’e; "Ondan kurtulduk." dediğini, bu sırada eşinin de yanında olduğunu, tanık ...’in kendisine bir şey sormadığını, sonra evlerine geçtiklerini, gelini tanık ...’ı karşısına alarak; "Bitti, ondan kurtulduk." dediğini, ...'ın ağlamaya başladığını, devamında kimseyle bu olayı konuşmadığını, memlekete gideceği için ertesi gün aracın koltuklarına kılıf kaplattığını, yoksa koltuktaki kan lekelerini görmediğini, eşinin bu olayla bir ilgisinin olmadığını, ne kadar uğraşsa da kendisini engelleyemediğini, oğlu yüzünden insan içine çıkamaz olduğunu, alt komşuya mesaj atmasının sabrını taşırdığını, onu öldürmeye bu aşamadan sonra karar verdiğini, bu kararından kimseye bahsetmediğini,

Aynı tarihte savcılıkta önceki beyanlarından farklı olarak; öldürme eylemini önceden planlamadığını, oğlunu adliyeden aldıktan sonra bu kararı vermiş olduğunu, o anlık öfke ile eşine gelirken dürüm almasını söylediğini, kendisinin de bu esnada eve çıkarak bıçak alıp araca geri döndüğünü, eşinin getirdiği dürümlerin içine ilaç koyduğunu, böylelikle oğlunun sersemlemesini sağlamak istediğini, yolda eşinin bir ara araçtan indiğini, bu sırada kendinden geçen oğlunun kafasına levye ile iki kez vurduğunu, daha sonra yanında bulunan bıçağı kalbine sapladığını, hareket ettiğini görünce boynunu iple sıkarak oğlunu araçtan dışarıya attığını, eylemleri gerçekleştirirken ne söylediğini, ne yaptığını hatırlamadığını,

Yerel Mahkemede ve Bölge Adliye Mahkemesinde önceki beyanlarından farklı olarak; ...'da bulunan evlerine doğru kendisi, oğlu ve eşi birlikte yola çıktıklarını, yolda oğluna; "Neden böyle yapıyorsun, senin ailen, karın, çocuğun var. Biz, alemin yüzüne bakamaz hâle geldik." dediğini, oğlunun da ağza alınmayacak şekilde kendisine küfür ettiğini; "Sen bana karışacağına karına sahip çıksana, karının yanına her gün iki üç tane erkek girip çıkıyor, senin haberin var mı?" şeklinde konuştuğunu, bunun üzerine öfkesine yenik düşerek levye ile iki defa oğluna vurduğunu, boğuşmaya başladıklarını, o sırada araçta bulunan sebze bıçağını gördüğünü, onu alarak tek bir bıçak darbesi salladığını, eşinin olaya bir dahilinin olmadığını, ...'daki evlerine komşulardan uzaklaşmak amacıyla gitmek istediklerini, öldürme gibi bir kastının olmadığını,

Beyan etmişlerdir.

Sanık kimlik tanığı olarak 12.03.2020 tarihli ilk ifadesinde; alt komşunun ve gelininin talebi üzerine oğlunun on beş gün süreyle evden uzaklaştırılmasına karar verildiğini, bu nedenle arkadaşları ile birlikte uyuşturucu içip dışarılarda kaldığını düşündükleri oğlu hakkında kayıp ihbarında bulunmadıklarını, ölümüyle ilgili şüphelendikleri kimsenin olmadığını,

Soruşturmada ve kovuşturmada; oğlu ve gelini ile birlikte aynı evde yaşadıklarını, uzun yıllardır uyuşturucu kullanan oğlunun, aldığı maddenin etkisiyle akraba ve komşuların eşlerine cinsel eğilim gösterdiğini, bu yüzden insan içine çıkamaz olduklarını, kendisine yönelik de taciz, tehdit ve darp eylemlerinde bulunduğunu, 08.03.2020 tarihinde alt komşunun eşine cinsel içerikli mesaj göndermesi nedeniyle geceyi nezarethanede geçirdiğini, komşunun ve gelininin şikâyetçi olması nedeniyle evden uzaklaştırma kararı verildiğini, eşi ve gelinin ertesi gün oğlunun durumunu öğrenmek için adliyeye gittiklerini, gelinine mesaj atarak ne olduğunu sorduğunu, tanık ...'ın; "... yanımızda, mahkemeden çıktı, yine tutuklanmadı." şeklinde cevap verdiğini, bunun üzerine kendisinin de gelinine, sokaklarda kalmasını istemediği oğlunu ...'daki evlerine götürmelerini söylediğini, aradan bir süre geçtikten sonra gelininin ikamete yalnız döndüğünü, sorduğunda; maktulün kendisine çok kötü baktığını, çıkışını almak üzere iş yerine gittiğini anlatıp; "...'daki evde onunla yalnız kalmaktan korkuyorum." dediğini, bu esnada eşinin kendisini arayarak; "..., bu ...'ya gitmek istemiyor, yine sokaklarda yaşayacak, birinin karısına kızına sataşacak, ...’a bir şey belli etme, ...’un kullandığı ilaçlardan birkaç tane al, dönerciye git, orada bize üç tane döner yaptır, birisinin içine bu ilaçlardan koy, biz bunu uyutarak ...'ya götürelim." şeklinde konuştuğunu, kendisinin de eşinin dediğini yaparak aldığı dönerlerden birinin içerisine ezdiği bu ilaçlardan koyduğunu, daha sonra eşinin ve oğlunun araçla yanına geldiklerini, yolda seyir hâlindeyken eşinin; "Acıktım." dediğini, yol kenarında bir yerde durarak dönerleri yemeye başladıklarını, bu sırada eşinin; "Senin hiç utanman yok mu, komşuya nasıl böyle bir şey yaparsın?" diye sorduğunu, oğlunun da; "Laf söyleyene bak, senin karın her gün bu işi yapıyor, eve bir sürü erkek alıyor, sen erkek misin?" şeklinde karşılık verdiğini, eşinin bu sözleri kaldıramadığını, arabadan çıkardığı demirle oğlunun kafasına bir kez vurduğunu, kendisinin de; "Ne yapıyorsun?" diyerek ağlamaya başladığını, eşinin; "Ben artık bunun laflarına ve yaptıklarına dayanamıyorum." deyip bir kez daha vurduğunu, oğlunun da babasının elindeki demiri almaya çalıştığını, kendisinin oğluna sarılarak aracın içine çekip doktora gideceklerini söylediğini, oğlunun tişörtünü çıkararak kanayan başına sardığını ve ilacın etkisiyle uyumaya başladığını, eşine; "Bunu hastaneye götürelim, hapis yatmaya değmez." dediğini, eşinin sessiz kalarak aracı sürmeye devam ettiğini, muhtemelen şoka girdiğini, birkaç saat o bölgede araçla dolaştıklarını, daha sonra eşinin ...'da bulunan evlerinin önüne aracı park ettiğini, eve çıkıp hemen geri döndüğünü ve tekrar yola çıktıklarını, tenha bir yerde durduklarını, eşinin, araçtan inmesini istediğini, nedenini sorduğunda karşılık vermediğini, araçtan inerek ön tarafa geçtiği sırada eşinin oğluna bıçak saplamış olduğunu ancak olayı görmediğini, eşinin, birisinin görüp hastaneye götüreceği düşüncesiyle oğlunu yol kenarına taşıdığını zannettiğini, sonrasında eşinin, oğlunun boynundan bir ip geçirdiğini gördüğünü; "Ne yaptın?" diyerek çırpınmaya başladığını, eşinin de; "Ağlama, o bunu çoktan hak etti." şeklinde konuştuğunu, olayın etkisiyle şoka girdiğini, daha sonra araca binip yola çıktıklarını, yolda giderken eşinin pencereden ormanlık alana doğru bir şey attığını, olaylar olurken diğer oğlu ... ve gelininin kendilerini aramış olduklarını, ancak şarjının bitmesi nedeniyle kendisine, o bölgede telefonların çekmemesi nedeniyle de eşine ulaşılamadığını, Kestel taraflarında eşinin tanık ...’i arayarak geleceklerini söylediğini, tanık ...’in evinin alt tarafında durduklarını, eşi ve tanık ...'in konuşmaya başladıklarını, daha sonra evlerine geçtiklerini, gelininin, maktulü sorduğunu, kendilerinin de; "...'ya gelmeyi kabul etmedi, artık gitti, ondan kurtuldun, bir daha gelmeyecek." dediklerini, başka bir şey konuşmadıklarını, kendi odalarına geçtiklerini, sakinleştirici haplarından aldıklarını, sabaha kadar uyuyamadıklarını, eşinin, bu olayı çözeceğini söyleyip kimseye bir şey anlatmamasını istediğini, oğlunu ...'daki eve götürmek amacıyla eşi ile birlikte hareket ettiğini, onu burada muhafaza etmek istediklerini, karşı koyunca da eşinin oğlunu yaralamak durumunda kaldığını, kendisinin etkin bir eyleminin olmadığını, pişman olduğunu, olayların bu noktaya geleceğini tahmin etmediğini, bu hususta öncesinden eşi ile aralarında bir konuşma geçmediğini, aksi hâlde oğluna giymesi için kıyafet götürmeyeceğini,

Bölge Adliye Mahkemesinde önceki beyanlarından farklı olarak; eşinin oğlunu bıçakladığını ve boynuna ip doladığını görmediğini, dürümün içine ilaçları kendisinin koymadığını,

Savunmuştur.

V. GEREKÇE

A. Uyuşmazlık Konusuna İlişkin Açıklamalar

Amacı, somut olayda maddi gerçeğe ulaşarak adaleti sağlamak, suçu işlediği sabit olan faili cezalandırmak, kamu düzeninin bozulmasını önlemek ve bozulan kamu düzenini yeniden tesis etmek olan ceza muhakemesinin en önemli ve evrensel nitelikteki ilkelerinden biri de, öğreti ve uygulamada; suçsuzluk ya da masumiyet karinesi olarak adlandırılan kuralın bir uzantısı olan ve Latincede, in dubio pro reo olarak ifade edilen şüpheden sanık yararlanır ilkesidir. Bu ilkenin özü, ceza davasında sanığın mahkûmiyetine karar verilebilmesi bakımından göz önünde bulundurulması gereken herhangi bir soruna ilişkin şüphenin, mutlaka sanık yararına değerlendirilmesidir. Oldukça geniş bir uygulama alanı bulunan bu kural, dava konusu suçun işlenip işlenmediği, işlenmişse sanık tarafından işlenip işlenmediği veya gerçekleştirilme biçimi konusunda bir şüphe belirmesi hâlinde de geçerlidir. Sanığın bir suçtan cezalandırılmasına karar verilebilmesinin temel şartı, suçun hiçbir şüpheye mahal bırakmayacak kesinlikte ispat edilebilmesidir. Gerçekleşme şekli şüpheli veya tam olarak aydınlatılamamış olaylar ve iddialar sanığın aleyhine yorumlanarak mahkûmiyet hükmü kurulamaz. Ceza mahkûmiyeti, toplanan delillerin bir kısmına dayanılıp diğer kısmı göz ardı edilerek ulaşılan kanaate ya da herhangi bir ihtimale değil, kesin ve açık bir ispata dayanmalı, bu ispat, hiçbir şüphe ya da başka türlü oluşa imkân vermemelidir. Yüksek de olsa bir ihtimale dayanılarak sanığı cezalandırmak, ceza muhakemesinin en önemli amacı olan gerçeğe ulaşmadan hüküm vermek anlamına gelecektir.

B. Somut Olayda Hukuki Nitelendirme

Maktulün, sanık ve inceleme dışı sanığın oğlu olduğu ve adı geçenlerin hep birlikte aynı yerde ikamet ettikleri, uyuşturucu bağımlısı olan maktulün kullandığı maddenin etkisi altındayken sürekli olarak ailesine ve çevresine zarar verdiği, komşuların ve yakın akrabaların eşlerine ve kızlarına yönelik taciz eylemlerinde bulunduğu, son olarak 08.03.2020 tarihinde alt komşusu ...'i taciz etmesi nedeniyle hakkında işlem yapıldığı, alt komşusunun ve eşi olan tanık ...'ın şikâyeti üzerine hakkında on beş gün süreyle evden uzaklaştırma kararı verildiği, geceyi nezarethanede geçiren maktulün, 09.03.2020 tarihinde adliyeye sevk edildiği, aynı gün inceleme dışı sanık ve tanık ...'ın, maktulün durumunu öğrenmek amacıyla adliyeye gittikleri, maktulün adli kontrol şartıyla serbest bırakılması üzerine tanık ...'ın, kayınvalidesi olan sanığa durumu haber verdiği, sanığın telefonla konuştuğu gelinine, oğlunu ...'da bulunan eve götürmelerini söylediği, inceleme dışı sanık ve tanık ...'ın, maktulü alarak araçla birlikte adliyeden ayrıldıkları, yolda giderken maktulün, iş yerinden parasını alarak buraları terk edeceğini, aracı da alacağını söyleyip inceleme dışı sanıktan kendisini iş yerine götürmesini istediği, tanık ...'ın da, ...'daki evde kalabileceklerini dile getirdiği, maktulün ise hakkında uzaklaştırma kararı aldırması nedeniyle tanık ...'ı yanında istemediğini söylediği, bunun üzerine inceleme dışı sanığın, tanığı yol kenarında indirerek maktulün çalıştığı fabrikaya doğru devam ettiği, iş yerine geldiklerinde, maktulün içeriye girdiği, inceleme dışı sanığın araçta kaldığı, bu esnada, eve dönen tanık ...'ın, maktulü kastederek sanığa hitaben; "...'daki eve gitmek istemiyorum, beni tehdit etti, oraya sen git." dediği, sanığın da eşini telefonla arayarak durumu anlattığı, inceleme dışı sanığın; "... istemiyorsa sen bari gel." şeklinde karşılık verdiği, daha sonra, eve gelmeyeceğini, araçta yatıp kalkacağını söyleyen oğlunu öldürmeye karar vererek eşi olan sanığı arayıp; "..., bu ...'daki eve gitmek istemiyor, yine sokaklarda yaşayacak, birinin karısına, kızına sataşacak, ...'a bir şey belli etme, dönerciye git, bize üç döner yaptır, birinin içine ...un kullandığı ilaçlardan koy, biz bunu uyutarak oraya götürelim." dediği, sanığın da eşinin dediğini yaparak sakinleştirici etkisi bulunan antidepresan ilaçlardan yanına aldığı, bu sırada maktulün, tanık ...'ı telefonla arayıp kendisine kıyafet göndermesini istediği, gelininin verdiği kıyafet ve ezdiği ilaçlarla evden ayrılan sanığın dönerciye gittiği, inceleme dışı sanığın birkaç kez telefonla arayarak sanığa nerede olduğunu ve dönerleri yaptırıp yaptırmadığını sorduğu ve bulunduğu yeri tarif eden sanığı aracıyla aldığı, devamında hep birlikte ... istikametine doğru yola çıktıkları, seyir hâlindeyken yol kenarında bir yerde durarak dönerleri yemeye başladıkları, inceleme dışı sanığın maktule hitaben; "Senin hiç utanman yok mu, komşuya nasıl böyle bir şey yaparsın?" dediği, maktulün de; "Laf söyleyene bak, senin karın her gün bu işi yapıyor, eve bir sürü erkek geliyor." şeklinde karşılık vermesi üzerine inceleme dışı sanığın önceden hazırlamış olduğu levye ile maktulün başına bir kez vurduğu, bunu gören sanığın; "Ne yapıyorsun, yapma." diyerek ağlamaya başladığı, maktulün karşılık vermeye çalışması üzerine inceleme dışı sanığın bir kez daha maktulün başına vurduğu, sanığın, araya girerek maktulü aracın içine yatırdığı ve "Bunun için hapis yatmaya değmez, hastaneye gidelim." dediği, sessiz kalan inceleme dışı sanığın o bölgede bir kaç saat araçla dolaştığı, bu sırada maktulün, aldığı ilacın etkisiyle uyumaya başladığı, inceleme dışı sanığın daha sonra ...'da bulunan eve çıkarak buradan ekmek bıçağı alıp araca geri döndüğü, neden araçtan inmediklerini soran sanığa; "Sen karışma." diyerek aracı sürmeye devam ettiği, tenha bir yere geldiklerinde kucağında uyur vaziyetteki maktulü tutmakta olan sanığın araçtan inmesini istediği, sanığın araçtan inip ön tarafa geçtiği sırada inceleme dışı sanığın evden getirdiği ekmek bıçağını maktulün sol göğsünün alt kısmına doğru bir kez sapladığı, can çekişen maktulün boynunu araçta bulunan iple sıktığı, daha sonra maktulü araçtan indirip yol kenarına bıraktığı, sanığın; "Burada bırakmayalım." şeklindeki sözlerine cevap vermeyen inceleme dışı sanığın, araca bindirdiği sanıkla birlikte oradan uzaklaştığı, kesici delici aletle perikard ve kalp yaralanması, künt travmatik beyin kanaması ve kontüzyonu ile bağla boğmanın müşterek etkisiyle hayatını kaybeden maktulün cesedinin olaydan üç gün sonra bir vatandaş tarafından görülerek ihbarda bulunulduğu anlaşılan olayda;

Uzaklaştırma kararı nedeniyle eve dönemeyecek olan oğlunu, ...'da bulunan evlerine götürmek amacıyla eşinin söylediğini yapıp ilaçları dönerin içine koyduğunu, oğullarını bir süre burada muhafaza ederek başka şahıslara da zarar vermesini önlemek istediklerini, olayın bu noktaya geleceğini tahmin etmediğini, eşi ile önceden konuşup aralarında plan yapmadıklarını, aksi hâlde yanına oğlunun kıyafetlerini almayacağını ileri süren sanık savunmalarının, inceleme dışı sanığın; serbest bırakılan oğlunun başkalarına zarar vermemesi için adliye çıkışında onu öldürme kararı aldığı, bundan kimseye bahsetmediği, eşinin olayla bir ilgisinin bulunmadığı, kendisini engellemeye çalıştığı ancak etkili olamadığı yolundaki anlatımlarıyla doğrulanması, tanık ...'in; olay sonrasında konuşmak için kendisini çağıran inceleme dışı sanığın; "Oğlum ben ...u öldürdüm, yapacak bir şeyim kalmadı." demesi üzerine yanlarında olan sanığın; "Durduramadım, yapma dedim, baban kendini kaybetti." şeklinde konuşup ağlamaktan nefes alamadığını belirtmesi ve tanık ...'ın; olay akşamı eve dönen inceleme dışı sanığın; "Artık canıma tak etti, bitti, kurtulduk, ...u öldürdüm." dediğine ilişkin anlatımları da dikkate alındığında, ceza mahkûmiyetinin her türlü şüpheden arınmış kesin ve inandırıcı delillere dayanması gerektiği cihetle, olay tarihinde sanık ile inceleme dışı sanık arasında beş kez gerçekleşen, içeriği de tespit edilemeyen görüşmelerin, öldürme eyleminin birlikte planlandığı şeklinde aleyhe yorumlanamayacağı gibi hayat tecrübelerine göre sanığın, eşi olan inceleme dışı sanığı olay esnasında veya sonrasında yetkili makamlara bildirmesinin de beklenemeyeceği gözetilerek, tüm aşamalarda suçlamayı kabul etmeyip eşinin öldürme niyetinden haberinin olmadığını savunan sanığın, eşinin öldürme eylemini gerçekleştirebilmesi için oğlu olan maktulü kendisini savunamayacak duruma getirmek amacıyla söz konusu ilaçları maktulün yediği dönere koyduğuna ve eşinin tasarlayarak beden ve ruh bakımından kendisini savunamayacak durumda olan altsoyu kasten öldürme suçuna asli fail veya yardım eden sıfatıyla iştirak ettiğine dair her türlü şüpheden uzak, kesin ve inandırıcı delil bulunmadığı kabul edilmelidir.

Bu itibarla, Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı itirazının kabulüne karar verilmelidir.

Çoğunluk görüşüne katılmayan üç Ceza Genel Kurulu Üyesi; itirazın reddine karar verilmesi gerektiği düşüncesiyle karşı oy kullanmışlardır.

VI. KARAR

Açıklanan nedenlerle;

1-Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı itirazının KABULÜNE,

2-Yargıtay 1. Ceza Dairesinin 15.03.2023 tarihli ve 7402-1058 sayılı onama kararının sanık ... yönünden KALDIRILMASINA,

3-Bursa Bölge Adliye Mahkemesi 1. Ceza Dairesinin 21.02.2022 tarihli ve 2655-458 sayılı kararının, sanığın atılı suçu işlediğine dair her türlü şüpheden uzak, kesin ve inandırıcı delil bulunmadığı gözetilmeksizin beraati yerine yazılı şekilde mahkûmiyetine karar verilmesi isabetsizliğinden BOZULMASINA,

4- Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı itirazının kabul edilerek, Özel Daire kararının kaldırılıp Bölge Adliye Mahkemesi kararının bozulması nedeniyle, sanık hakkındaki cezanın İNFAZININ DURDURULMASINA ve atılı suçtan sanığın cezaevine alınmış olması hâlinde TAHLİYESİNE,

5- Dosyanın gereği için kararı veren Bölge Adliye Mahkemesine, kararın bir örneğinin de bilgi için ilk derece mahkemesine gönderilmek üzere Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığına TEVDİ EDİLMESİNE, 14.02.2024 tarihinde yapılan müzakerede oy çokluğuyla karar verildi.