Logo

Ceza Genel Kurulu2023/574 E. 2025/27 K.

Yapay Zeka Özeti

Uyuşmazlık: Sanığa atılı nitelikli yağma suçunun unsurları itibarıyla oluşup oluşmadığı hususunda yerel mahkeme ile Yargıtay arasında oluşan uyuşmazlık.

Gerekçe ve Sonuç: Sanık ve müdafiine bozma ilamı ve duruşma günü tebliğ edilmeden direnme kararı verilerek savunma hakkının kısıtlanması ve CMK 307. maddesine aykırı hareket edilmesi nedeniyle yerel mahkemenin direnme kararı bozulmuştur.

Karar Metni

"İçtihat Metni"

KARARI VEREN

YARGITAY DAİRESİ : 6. Ceza Dairesi

MAHKEMESİ :Ağır Ceza

SAYISI : 313-209

I. HUKUKÎ SÜREÇ

Nitelikli yağma suçundan sanığın 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu'nun 223/2-c maddesi uyarınca beraatine ilişkin Aksaray 1. Ağır Ceza Mahkemesince verilen 15.12.2016 tarihli ve 138-464 sayılı hükmün, katılan vekili tarafından istinaf edilmesi üzerine dosyayı inceleyen Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 13. Ceza Dairesince 24.03.2017 tarih ve 658-586 sayı ile istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmiştir.

Bu kararın da Cumhuriyet savcısı ve katılan vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine dosyayı inceleyen Yargıtay 6. Ceza Dairesince 14.04.2022 tarih, 15982-5664 sayı ve oy çokluğu ile; "...Sanığın iş yerine gelerek güvenlik görevlisi olan mağdur ...’i hürriyetinden yoksun bırakarak katılan kuruma ait tabancayı silah zoruyla alması eylemini, sağlık sebebiyle ayrılmak durumunda kaldığı iş yerinden kıdem tazminatı talebi olduğu ve bu sebeple telefonlarına cevap verilmemesi sebebiyle alacağını konuşmak için katılan şirkete geldiğine dair beyanları karşısında; sanığın hukuki alacağı olup olmadığı araştırılıp sonucuna göre yağmanın daha az cezai gerektiren hali olan 5237 sayılı TCK'nın 150/1. maddesinde düzenlenen hukuki alacağı tahsil amacıyla tehdit suçunu oluşturup oluşturmayacağının tespiti yerine eksik inceleme ile yazılı şekilde hüküm kurulması," isabetsizliğinden bozulmasına karar verilmiştir.

Aksaray 1. Ağır Ceza Mahkemesi ise 04.10.2022 tarih ve 346-489 sayı ile eksik araştırmayı yerine getirdikten sonra bozmaya direnerek önceki hüküm gibi sanığın beraatine karar vermiştir.

Direnme kararına konu bu hükmün de katılan vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine dosyayı inceleyen ve Yerel Mahkeme hükmünün "yeni hüküm" olduğu tespitinde bulunan Yargıtay 6. Ceza Dairesince 30.03.2023 tarih, 13771-9700 sayı ve oy çokluğu ile; "...Sanığın iş yerine gelerek güvenlik görevlisi olan mağdur ...’i hürriyetinden yoksun bırakarak katılan kuruma ait tabancayı silah zoruyla aldığı, mağdurun silahını kılıfından çıkartarak mekanizmasını çekip namlu ağzına mermiyi verdiği ve yere bir el ateş ettiği, sonra da mağdura doğrultarak kullanmak suretiyle faydalandığı silah ile mağduru fabrika yönetim binasına kadar götürdüğü ve burada mağdur ... ve tanıkların sanığı ikna etmesi sonucu sakinleşen sanığın elinde bulunan tabancayı iade ettiği anlaşılmakla sanığın eyleminin nitelikli yağma suçunu oluşturduğu ve 5237 sayılı Kanun'un 149 uncu maddesinin birinci fıkrasının (a) ve (d) bentleri ve rızai iade sebebiyle aynı yasanın 168 inci maddesi uyarınca indirim uygulanarak mahkumiyet kararı verilmesi gerektiği gözetilmeden yazılı şekilde beraatine kararı verilmesi," isabetsizliğinden bozulmasına karar verilmiştir.

Aksaray 1. Ağır Ceza Mahkemesi ise 24.05.2023 tarih ve 313-209 sayı ile bozmaya direnerek önceki hüküm gibi sanığın beraatine karar vermiştir.

Direnme kararına konu bu hükmün de katılan vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine, Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığının 05.09.2023 tarihli ve 80792 sayılı bozma istekli tebliğnamesiyle dosya 6763 sayılı Kanun'un 36. maddesi ile değişik CMK'nın 307. maddesi uyarınca kararına direnilen daireye gönderilmiş, aynı madde uyarınca inceleme yapan Yargıtay 6. Ceza Dairesince 02.11.2023 tarih ve 18243-14032 sayı ile direnme kararının yerinde görülmemesi üzerine Yargıtay Birinci Başkanlığına gönderilen dosya, Ceza Genel Kurulunca değerlendirilmiş ve açıklanan gerekçelerle karara bağlanmıştır.

II. UYUŞMAZLIK KONUSU VE ÖN SORUN

Özel Daire ile Yerel Mahkeme arasında oluşan ve Ceza Genel Kurulunca çözümlenmesi gereken uyuşmazlık; sanığa atılı nitelikli yağma suçunun unsurları itibarıyla oluşup oluşmadığının belirlenmesine ilişkin ise de Yargıtay İç Yönetmeliği’nin 27. maddesi uyarınca öncelikle; bozma ilamı ve duruşma günü sanığa tebliğ olunmadan direnme kararı verilmesinin savunma hakkının kısıtlanması niteliğinde olup olmadığının değerlendirilmesi gerekmektedir.

III. OLAY VE OLGULAR

İncelenen dosya kapsamından;

Özel Dairenin 30.03.2023 tarihli ve 13771-9700 sayılı bozma ilamından sonra İlk Derece Mahkemesince bozma ilamı katılan vekiline, sanığa ve müdafiine tebliğ olunmadan dosyanın mütalaa beyanı için Cumhuriyet savcılığına gönderildiği ve 24.05.2023 tarihli tensip tutanağı ile duruşma günü verilmeksizin önceki hükümde direnilmesine karar verildiği anlaşılmaktadır.

IV. GEREKÇE

CMK'nın 307. maddesi; "(1)Yargıtaydan verilen bozma kararı üzerine davaya yeniden bakacak bölge adliye veya ilk derece mahkemesi, ilgililere bozmaya karşı diyeceklerini sorar.

(2) Sanık, müdafii, katılan ve vekilinin dosyada var olan adreslerine de davetiye tebliğ olunamaması veya davetiye tebliğ olunmasına rağmen duruşmaya gelmemeleri nedeniyle bozmaya karşı beyanları saptanmamış olsa da duruşmaya devam edilerek dava yokluklarında bitirilebilir. Ancak, sanık hakkında verilecek ceza, bozmaya konu olan cezadan daha ağır ise, her hâlde dinlenmesi gerekir." şeklinde düzenlenmiştir. Bu düzenleme, savunma hakkının sınırlanamayacağı ilkesine dayandığından, uyulmasında zorunluluk bulunan emredici kurallardandır.

CMK'nın bu açık düzenlemesi karşısında Yerel Mahkemesinin Yargıtayın bozma kararı sonrasında duruşma açması, taraflara davetiye çıkarması ve kural olarak ilgililerden diyeceklerini sorması zorunludur. Bozma gerekçesinin usule veya esasa yönelik olmasının ya da Yerel Mahkemesinin kararında direnecek olup olmamasının da kanuni düzenleme içeriğine göre herhangi bir önemi bulunmamaktadır.

Öte yandan, CMK'nın 307/2. maddesine göre sanığa, bozmada belirtilen ve aleyhinde sonuç doğurabilecek olan hususlarda beyanda bulunma, kendisini savunma ve bu konudaki delillerini sunma imkânı tanınmalıdır. Nitekim Ceza Genel Kurulunun duraksamasız uygulamaları da ısrar edilen önceki hüküm beraat dahi olsa sanıktan aleyhe bozmaya karşı diyecekleri sorulmadan direnme kararı verilemeyeceği yönündedir.

Bu açıklamalar ışığında ön sorun değerlendirildiğinde;

İlk Derece Mahkemesince bozma ilamından sonra katılan vekilinin, sanık ve müdafiinin duruşmadan haberdar edilmeksizin, Cumhuriyet savcısının yazılı görüşü alındıktan sonra tensip zaptı ile önceki kararda direnildiği anlaşılmış ise de sanık ve müdafiinin duruşmadan haberdar edilip aleyhe bozmaya karşı beyanlarının sorulmaması, savunma hakkının sınırlandırılması niteliğinde olduğu gibi CMK'nın 307. maddesine de aykırıdır.

Bu itibarla, İlk Derece Mahkemesinin direnme kararına konu hükmünün, saptanan bu usuli nedenden dolayı sair yönleri incelenmeksizin bozulmasına karar verilmelidir.

VI. KARAR

Açıklanan nedenlerle;

1- Aksaray 1. Ağır Ceza Mahkemesinin 24.05.2023 tarihli ve 313-209 sayılı direnme kararına konu hükmünün, bozma ilamı ile duruşma günü sanık ve müdafiine tebliğ olunmadan tensip zaptı ile direnme kararı verilmek suretiyle savunma hakkının kısıtlanması isabetsizliğinden diğer yönleri incelenmeksizin BOZULMASINA,

2- Dosyanın mahalline gönderilmek üzere Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığına TEVDİİNE, 15.01.2025 tarihinde yapılan müzakerede oy birliğiyle karar verildi.